Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1195 E. 2018/1133 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1195 Esas
KARAR NO : 2018/1133
DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 12/12/2018
KARAR TARİHİ : 13/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …nin … Encümen Kararını yetki alanı bakımından iptal etme yetkisi bulunmadığını, verilen Hal Hakem Heyeti kararı hukuka uyarlıktan yoksun olduğundan; itiraz etme zorunluluğunun hasıl olduğunu, iptalini talep etmiş olduğu Hal Hakem Heyeti kararında yanlış değerlendirme yapılarak barbunya taze ürününün … nolu işyerine girişinin olmadığı görüldüğünden barbunya ürününün davalı firmayla ilgisi olmadığı ileri sürülmüş ve buna ilişkin olarak Cezalı Hal Rüsumu Tutanağında belirtilen ‘’Hal Kayıt Sistemine bildirimde bulunmadan toptan mal alıp satma” eylemine konu olmadığı iddia edildiğini, oysa ki, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Hal Kayıt Sisteminde yer alan davalı firmanın Künye Belgesinde malın adı ve cinsinin barbunya taze olduğu, malın türünün geleneksel (konvansiyonel) türü olduğunu, malın gideceği/tüketime sunulduğu yerin … Merkez, …Toptancı Hali, İşyeri No: … olarak künyede belirtildiğini, malın sahibinin ticaret ünvanının … Ltd. Şti. olduğu, malın miktarının 97.000 kg, araç plakasının ise … olduğunun anlaşıldığı, Hal Kayıt Sistemine yapılacak olan bildirimin özellikle sevkiyattan önce yapılması gerektiği vurgulandığını, bu bildirimin yapılmaması halinde de sözkonusu mallar hakkında işlem yapılacağı düzenleme altma alındığını, Hal Kayıt Sistemine yapılacak olan bildirimin özellikle sevkiyattan önce yapılması gerektiği ve bildirim yapıldıktan sonra sistem tarafından künye oluşturulacak belirtildiğini, oysaki davalı tarafın ürün şevki sırasında … Hal Zabıta Amirliği ekinlerince 19.06.2018 tarihinde yanılan kontrolde bildirimde bulunmadığı anlaşıldığından ”Hal Kayıt Sistemine bildirimde bulunmadan toptan mal alıp satma” gerekçesiyle 19.06.2018 tarih ve … sayılı tutanak ile 97 kg barbunya taze için Cezalı Hal Rüsum tutanağı düzenlendiğini, kaldı ki davalı taraf yapılan denetimin ardından, bildirimde bulunmuş ve künye oluşturulduğunu, buna da, T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Hal Kayıt Sisteminden Davalı Armanın Künye Belgesinden ulaşıldığını, her ne kadar davalı taraf barbunya taze ürününün firmalarıyla ilgisi olmadığını beyan etmişse de Künye Belgesinde açıkça görüleceği üzere davalı tarafa ait olan barbunya taze ürününün ithal tarihinin 20.06.2018 olduğu belirtilerek 19.06.2018 tarihindeki Cezalı Hal Rüsum Tutanağından sonra bildirimde bulunup künye oluşturulduğu açıkça anlaşılmakta olup davalı tarafın ilgili Yönetmeliğin sevkiyattan önce bildirim yükümlülüğüne aykırı davrandığı açık ve net şekilde gözler önüne serildiğini, bu sebeple … Hal Hakem Heyeti’nin, … Belediyesi’nin Encümen karannın dayanağı olan cezalı hal rüsum tutanağının iptaline ilişkin kararının hukuka uyarlıktan uzak ve hukuka aykırı olduğunun açık olduğunu, bu nedenlerle açmış olduğu davanın kabulü ile; … Valiliği Hal Hakem Heyeti Başkanlığının 16.11.2018 tarihli … Dosya -… K. Numaralı kararının iptalini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dava dosyası öncelikle mahkememizin görevi noktasında irdelenmiştir.
Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
‘un 5. Maddesinde,
“Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafî durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur.
(Değişik ikinci fıkra: 18/6/2014–6545/45 md.) Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri tek hâkimlidir.
(Mülga fıkra: 9/2/2011-6110/13 md.; Yeniden düzenleme: 18/6/2014–6545/45 md.) Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın;
1. İflas, iflasın ertelenmesi, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan davalara,
2. 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara,
3. Şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara,
4. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası, Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, iptal davalarına, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara, ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır. Bu fıkrada belirtilen dava ve işler dışında kalan uyuşmazlıklar mahkeme hâkimlerinden biri tarafından görülür ve karara bağlanır. Başkan ve üye hâkimler arasında dağılıma ilişkin esaslar, işlerde denge sağlanacak biçimde mahkeme başkanı tarafından önceden tespit edilir.
Özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin hükümler saklıdır.
(Değişik beşinci fıkra:17/4/2013–6460/10 md.) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.” şeklinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. Maddesinde ” Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
(2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.
Hukuk mahkemeleri bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır.” şeklinde, yine anılı yasanın 410. Maddesinde ise “
Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli ve yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri bölge adliye mahkemesidir.”şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Ayrıca 1982 Anayasası’nın 36. ve 37. Maddelerinde
Madde 36. – (Değişik: 3.10.2001-4709/14 md.) Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
B. Kanunî hâkim güvencesi
Madde 37. – Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.
Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Bu mevzuata ilişkin genel açıklama çerçevesinde somut olay irdelendiğinde;
Dava, HMK’nun 407. maddesi kapsamında tahkime ilişkin olup, … Hal Hakem Heyeti Kararı’nın iptali talebini içermektedir ve 28.03.2016 tarihinde açılmış, İstinaf Mahkemeleri ise 20.07.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Her ne kadar 6445 sayılı yasanın 45. maddesi ile değişik 5235 sayılı yasanın 5.maddesinde tahkime ilişkin davalara ticaret mahkemesince heyetçe karar verileceği düzenlemesine yer verilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakeme Kanunu’na 6217 sayılı yasa ile eklenen geçici 3. Maddesi ile yapılan ;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 Sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454’üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(3) Bu kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 Sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” düzenleme karşısında istinaf mahkemeleri yürürlüğe girinceye kadar tahkime ilişkin davalara ticaret mahkemelerince karar verilmesi temyize ilişkin hükümlere aykırılık teşkil etmediğinden ve istinaf mahkemeleri de faaliyette bulunmadığından herhangi bir Kanuna ve Anayasaya aykırılık durumu söz konusu olmamıştır.
7101 sayılı Kanun 15/03/2018 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiş ve göreve ilişkin kuralların hangi tarihten sonra açılan davalarda uygulanacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Başka bir deyişle iptal davalarında görevli mahkemenin, dava tarihi itibariyle belirleneceğine dair bir geçiş hükmü bulunmamaktadır. Görev hususu HMK 114.maddesinde dava şartları arasında sayılmış olup, HMK 115. maddesi gereğince de, dava şartlarının kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerektiği belirtilmiştir. Anılan hükümler doğrultusunda iş bu davaya bakma konusunda mahkememizin görevli olmadığı, yasal değişiklikle bu davaya bakma görevinin Bölge Adliye Mahkemesine ait olduğu anlaşılmış ve bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/2072 E-2018/3984 K sayılı, 28/05/2018 tarihli kararı da bu doğrultudadır.)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
15.03.2018 tarihinde Resmi Gazetede Yayımlanarak yürürlüğe giren 7101 Sayılı Kanunun 55. Maddesiyle değişik 5235 Sayılı 5. Maddesi ve yine 7101 Sayılı Kanunun 53. Maddesi ile değişik 4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Yasasının 15/A maddeleri dikkate alındığında bu yasal değişiklik nedeniyle davanın dava şartı görev yönünden USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Dair tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliği ile karar verildi.13/12/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …