Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1190 E. 2019/882 K. 15.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/923 Esas
KARAR NO : 2019/942
DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/01/2015
KARAR TARİHİ : 06/11/2019

Mahkememizde görülmekte davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı sigorta şirketine … numaralı ZMS sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın, 14.04.2014 tarihinde sürücüsü … sevk ve idaresinde iken Mardin istikametinden Kızıltepe istikametine doğru seyir halindeyken asli kusurlu olarak yolda yaya olarak bulunan müvekkiller murisi …’ ye çarptığını, bu çarpışma neticesinde meydana gelen ölümlü, maddi hasarlı trafik kazasında yolda yaya olarak bulunan müvekkillerimizin murisi … vefat ettiğini, müvekkillerimiz oğullarını elim kaza sonucu kaybetmekten dolayı tarifsiz acı duymuş ve ömür boyu da duyacaklarını, müvekkillerinin yaşadığı acı ve üzüntünün telafisi mümkün olmamakla birlikte hakkaniyet ilkesi gereği mahrum kaldığı desteğin zararının telafisi gerekmekte olduğunu, … müessif kaza sonucu ölmeseydi ailesinin geçimine katkıda bulunacağını, B.K. ve Yargıtay kararları çerçevesinde anne ve babanın destekten yoksun kalma tazminatı alma hakları bulunmakta olduğunu, bu sebeple dosyanın aktüer bilirkişiye verilerek müvekkillerin alabileceği destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerektiğini, kazadan sonra müvekkilleritarafından davalı kuruma başvurulmuş ve … numaralı hasar dosyası açıldığnıı, davalı sigorta şirketi tarafından müvekkilleri … adına 13.047,00-TL, diğer müvekkili … adma 14.585,00-TL olmak üzere toplamda 27.634,00-TL ödeme yaptığnıı, ancak müvekkillerinin mağduriyeti sigorta şirketi tarafından ödenen miktarın çok üzerinde olduğunu, bu nedenle haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan indirimleri kabul etmediklerini, bilindiği gibi K.T.K. 111 maddesi gereğince sorumluluğu daraltan anlaşmalar geçersiz olduğunu, bu husus hasar dosyası celp edildiğinde yapılacak bilirkişi incelemesinde netlik kazanacağını, davalı sigorta şirketi dava açılmasına sebebiyet verdiği için kazadan dolayı sorumluluğu ve faiz sorumluluğu devam etmekte olduğunu belirterek müvekkillerini için destekten yoksunluk tazminatının tahsili için dava açma zarureti hâsıl olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava, trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizin 10/04/2015 tarihli … esas … sayılı ”Davanın açılmamış sayılmasına dair” kararının Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 03/04/2018 tarihli … esas, … karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmesi üzerine bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı ceza dava dosyası, mirasçılık belgesi, poliçe / hasar dosyası, araç tescil kayıtları celp edilmiştir.
SGK’ya yazı yazılarak davacılara ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir.
Mahkememizce alanında uzman bilirkişiler … ve …’dan 12/07/2019 tarihinde rapor alınmış ve alınan raporda özetle; “…Yerleşim yeri içinde meydana gelen kazanın olduğu mahal iki şeritli bölünmüş yol olup zemin asfalt ve kuru, vakit gündüz, hava aydınlık olduğunu, Trafik Kazası Tespit Tutanağında bulunan kaza yeri krokisinden, aracın yayaya sol şeritte çarpmış olduğu, yayanın karşıya geçtiği yerde … Lojmanları nizamiye girişinin bulunduğu, çarpma noktasının 40 m gerisinde yaya üst geçidi bulunduğu, çarpma noktası hizasında orta refüj üzerinde “Okul Geçidi” trafik işaret levhası bulunduğu görülmekte olduğunu, Trafik Kazası Tespit Tutanağında kaza anlatılmış ve sürücü … in 29! 8 sayılı KTK 52/1-a ile belirtilen, yaya geçidine yaklaşırken hızını düşürme şartını ihlal etmiş olduğu, davacılar murisi yaya … ‘nin ise madde 68/l-b-2 ile belirtilen, karşıdan karşıya geçerken işaretlere riayet etmemesi ve üst yaya geçidini kullanmaması nedenleriyle kusurlu olduğu belirtildiğini, dava dosyasında bulunan ifadesinde sürücü … kaza mahalline sol şeritte yaklaştığı esnada orta refüjden önüne bir çocuğun aniden atladığını, o sırada hızının ortalama 60-70 kın/saat olduğunu, frene bastıysa da mesafenin kısalığı nedeniyle aracının ön kısmı ile çocuğa çarptığını belirtilmiş olup kaza sırasında araçta yolcu olarak bulunduğu anlaşılan tanık …, yukarıdaki ifadeyi doğrular yönde ifade verdiğini, dava dosyasında bulunan 03.07.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda kaza incelenmiş ve sürücü …’in okul geçidi levhasını dikkate alarak düşük hızda seyretmemesi, orta refüjden yola giren yayaya ilk geçiş hakkını vermemesi ve etkili tedbir alamaması nedenleriyle asli kusurlu olduğu, davacılar murisi yaya … ‘nin ise okul geçidinden geçmesine karşın gelen aracın hızını ve uzaklığını dikkate almamış olması nedeniyle tali kusurlu olduğu kanaati ifade edilmiştir. Trafik Kazası Tespit Tutanağında bulunan kayıtlardan “Okul Geçidi” trafik uyarı levhasının çarpma noktası hizasında bulunmasına karşın, okul geçidinin 88 m ötede olduğu, kaza mahallinin okul geçidi olmadığı ve ayrıca 40 m gerisinde yaya üst geçidi de bulunduğu anlaşılmakta olup Adli Tıp Kurumu raporunda bu hususların dikkate alınmadığı ve çarpma noktasının okul geçidi üzerinde bulunduğu kabulü ile değerlendirme yapıldığı anlaşılmakta olup dolayısıyla sürücü …’in yerleşim yeri içinde bulunan kaza yerinde, mahal limiti olduğu anlaşılan 50 km/saat’in üzerinde bir hızla seyretmesi, “Okul Geçidi” trafik İşaret levhasına rağmen hızını düşürmemiş olması, tedbirsiz ve dikkatsiz seyretmesi ile 2918 sayılı KTK madde 52/1-a ile belirtilen hızını düşürme şartlarına aykırı araç kullanması nedenleriyle kusurlu olduğu, davacılar murisi yaya … ‘nin ise 40 m geride bulunan yaya üst geçidi veya 88 m ötede olduğu anlaşılan okul geçidini kullanmayıp, geçit bulunmayan yerden yolu geçmek istemesi, yolu geçerken yaklaşan araçları kontrol etmemiş olması nedenleriyle ve 2018 sayılı KTK’nun yayaların uyacakları kurallarla ilgili “MADDE 68- b) Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır.'” hususuna uymamış olmasının kazada etkili olduğu kanaatine varılmış olup sonuç olarak; delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 17.06.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında; Davalı tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’in %50 (yüzde elli) oranında kusurlu, Davacılar murisi yaya … nin kusurlu davranışı %50 (yüzde elli) oranında etkili olduğu, Davalınm %50 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre bu kaza nedeniyle 14.04.2014 tarihinde vefat eden … nin geride kalan hak sahiplerinin; aıödeme tarihindeki verilere göre: 1.Seçenekte; Muhtemel eş ile müteveffaya eşit pay, muhtemel çocukların bakım ihtiyacmın(yaşlannın küçük olması, eğitim görecekleri gibi hususlar nedeniyle) anne ve babanın bakım ihtiyacından fazla olması anne ve babaya muhtemel çocukların yarısı kadar destek payı verileceğinin kabulü halinde;Davacı Anne …’nin destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 13.080,52 TL, Davacı Baba …’nin destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının12.258,03 TL olduğu TOPLAM = 25.338,55 TL, Davalı tarafından yapılan toplam 27.633,00 TL. lık ödeme davacıların ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen toplam 25.338,55 TL’nin üzerinde olduğundan davacılarm/ı.seçenekte ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararının karşılanmış olacağı, 2.Seçenekte; Muhtemel eş ile müteveffaya eşit pay, muhtemel çocuklar ile anne ve babaya aynı oranda destek payı verileceğinin kabulü halinde; Davacı Anne …’nin destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 19.959,07 TL, Davacı Baba …’nin destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 18.431,59 TL olduğu, Sayın Mahkemece 2.Seçeneğe itibar edilmesi halinde davacıların ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen zararı ile ödeme arasında fark bulunduğundan 2.seçenekte davacıların ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen maddi zararı Ödeme ile karşılanmamış olacağından aşağıda günümüze kadar bilinen verilere göre belirlenen maddi zarar tutarından ödemenin güncel tutarının tenzili ile davacıların bakiye maddi zararı belirlenecek olup günümüze kadar bilinen verilere göre; 1.Seçenekte; Muhtemel eş ile müteveffaya eşit pay, muhtemel çocukların bakım ihtiyacının (yaşlarının küçük olması, eğitim görecekleri gibi hususlar nedeniyle) anne ve babanın bakım ihtiyacından fazla olması anne ve babaya muhtemel çocukların yarısı kadar destek payı verileceğinin kabulü halinde; Sayın Mahkemece hak sahiplerinin destek paylarının belirlenmesinde 1.seçeneğe itibar edilmesinde, 1.seçenekte davacıların maddi zararı ödeme ile karşılanmış olacağından aşağıda ayrıca günümüze kadar bilinen verilere göre I .seçenek için zarar tutarları belirtilmeyecektir. 2.Seçenekte; Muhtemel eş ile müteveffaya eşit pay, muhtemel çocuklar ile anne ve babaya aynı oranda destek payı verileceğinin kabulü halinde; Sayın Mahkemece destek paylarının belirlenmesinde 2.seçeneğe itibar edilmesi halinde Davalı tarafından yapılan ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre 2.seçeneğe göre yapılan zarar hesabı arasında fark bulunması nedeniyle günümüze kadar bilinen verilere göre belirlenen zarar tutarından ödemenin güncel tutarının tenzili sonucu davacıların talep edilebilir bakiye maddi zararları aşağıdaki gibi; Davacı Anne …’nin destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 25.321.23 TL Davacı Baba …’nin destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 24.075.85 TL. Olduğu, Davacıların maddi zararlarının zorunlu trafik poliçe limiti içinde kaldığı, Dosya münderecatına göre en erken temerrüt tarihinin 14.08.2014 ödeme tarihi olarak belirlendiği, Sigortalı aracın kullanım amacının hususi gözüktüğü sonuç ve kanaatine varıldığının…” mütalaa edildiği görülmüştür.
Davacılar vekilinin ıslah dilekçesi sunduğu, dilekçenin davalı tarafa tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda uyuşmazlığın; 14/04/2014 tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle davacı anne ve babanın destekten yoksun kalma sebebine dayalı maddi tazminat isteminin yerinde olup olmadığı hususunda toplandığı anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi de; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesinde düzenlenmekte olup haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kişilerin anılan düzenleme gereğince uğradığı zararın tahsilini talep hakkı bulunmaktadır. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekmektedir. Esasında destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, düzenli bir yardımı ifade etmektedir. Mevcut olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak kimse destek olarak kabul edilmektedir. Huzurdaki davada 14/04/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat edenin, davacıların oğlu olduğu, ölenin, ölüm meydana gelmeseydi davacı anne ve babaya destek olacağı açık olduğundan davacı anne ve babanın desteğini yitirdiği ve zarara uğradığı kabul edilmiştir. Ayrıca destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteğinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendisi üzerinde doğan zarar olduğu, ölen desteğin kusurunun bu hakka etkili olmasının da düşünülemeyeceği, davacı ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarından, ölen desteğin kusuruna rağmen bu kusurun anılı davacılara yansıtılamayacağı sonucuna varılmıştır. ( Emsal karar: HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Karar, HGK’nın 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas- 2012/92 Karar, HGK’nın 16.1.2013 gün ve 2012/17-1491 Esas- 2013/74 Karar sayılı ilamları) Bu kapsamda alınan aktüerya bilirkişi raporunun ikili seçenek halinde hesaplama yaptığı ve davacılar vekilinin anne / baba/ muhtemel çocukların destek paylarının eşit olarak hesaplandığı seçeneği esas alarak davasını ıslah ettiği görülmüş olup bu noktada yapılan inceleme neticesinde; istikrar kazanan içtihatlar kapsamında çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ana ve babasına destek olacağının varsayıldığı, ancak ileriki yaşlarda çocuğun büyüyerek evleneceği ve en az iki çocuğunun olacağı gelirinin bir kısmını ana ve babasına da ayıracağının varsayıldığı, bu şartlarda çocuğun gelir elde etmesi ile birlikte evleninceye kadar gelirinin yarısını kendisine ayıracağı, yarısını da ana ve babası ile paylaşacağının varsayılmasının hayatın olağan akışına uygun düşeceği, ancak çocuk yaşasa idi ileri ki yıllarda evleneceği ve evlenmesi ile birlikte pay esasına göre 2 payın desteğe ayrılacağı, 2 payın eşe, birer payın da ana ve babaya verileceği, desteğin ileriki yıllarda evlenmesi ile birlikte bir süre sonra ilk çocuğu ve yine bir süre sonra ikinci çocuğunun olacağının varsayıldığı, bu nedenle çocukların olacağı süreler içinde desteğe 2 payın, eşe 2 payın, çocuklara birer payın ve ana ve babaya da birer payın verilmesi gerektiği, bu hali ile somut olayda aktüer raporun 2. seçeneği esas alınarak davacı anne yararına 25.321,23-TL, davacı baba yararına 24.075,85-TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiği, davalı sigorta şirketinin en erken ödeme tarihi olan 14/08/2014 tarihi itibari ile mütemerrit olup kazaya neden olan aracın hususi nitelikte olması nedeni ile yasal faize karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. (Emsal karar: Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/15725 esas, 2016/5957 karar sayılı ilamı.)
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
A-Davacı … yararına 25.321,23-TL destekten yoksun kalma tazminatının 14/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
B-Davacı … yararına 24.075,85-TL destekten yoksun kalma tazminatının 14/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihi itibariyle kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.374,31 TL nispi karar ve ilam harcından davacılar tarafından yatırılan 185,7 TL harcın mahsubuyla eksik kalan 3.188,61 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacılar tarafından yatırılan 27,7 TL başvurma harcı, 185,7 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan toplam 1443,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
5-Kendisini vekille temsil ettiren davacılar lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.783,68 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/11/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır