Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1161 E. 2018/1093 K. 04.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1188
KARAR NO : 2018/1195

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2018
KARAR TARİHİ : 26/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiIi … ile davalı şirket arasında akdedilen ve … 11. Noterliği tarafından düzenlenmiş olan … tarih ve … yevmiye nolu “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi” ile … İli, … İlçesi, … mahallesi, … pafta, 4221 ada 15 parselde kayıtlı kat irtifaklı … arsa paylı A Blok 1. kat 23 nolu bağımsız bölüm (mesken) ile … pafta 5767 ada, 24 parselde kayıtlı kat irtifaklı 1961 arsa paylı D Blok 2. Kat 21 nolu bağımsız bölüm (mesken) ve … pafta, 5767 ada, 24 parselde kayıtlı, kart irtifaklı, … arsa paylı, C Blok Bodrum Kat 2 nolu bağımsız bölüm (Mesken) niteliğindeki 3 adet taştnmazın satın alındığını, yukarıda belirtilen ve davaya konu 3 adet taşınmazın imalatının halen devam ettiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği; davalı/yüklenici şirketin her üç taşınmazı 01.02.2019 tarihine kadar sözleşmede ve eki niteliğindeki teknik şartnamede belirtilen şekilde ve nitelikte “anahtar teslimi” şeklinde imal ederek müvekkiline teslim edeceğini, buna karşılık müvekkilinin de taşınmazların alım satım bedeli olan toplam 1.000.000-TL’yi sözleşmede belirtilen ödeme planı kapsamına ön görülen tarihlerde davalı/yüklenici şirkete toplam 25 ayrı taksitte ödeyeceğini, yine sözleşmenin 2.1 maddesine göre 25 taksitte ödenecek taşınmaz alım satım bedelleri için, müvekkilinin davalı şirkette 25 ayrı çek/senet tanzim ederek vereceğini, sözleşmede ön görülen ödemeleri kapsayan kambiyo senetlerinin anlaşılan vaade ve miktarlarda tanzim edilerek davalı şirkete teslim edildiğini, alım satım bedeli olan ve toplam 1.000.000-TL tutarındaki kambiyo senetlerinden 810.000-TL tutarlı 23 adedi bu güne kadar taraflarından ödenmiş olup geriye, toplam 190.000-TL tutarındaki 2 adet senedin henüz vadesi gelmediğinden taraflarından ödenmediğini, henüz vadesi gelmediği için taraflarından ödenmemiş olan davaya konu senetlerin vade ve miktarları liste halinde sunulduğunu; 15/12/2018 vade tarihli 30.000-TL tutarındaki senet ve 15/01/2019 vade tarihli 160.000-TL tutarındaki toplam iki adet senet olduğunu, Satış Vaadi Sözleşmesine konu taşınmazların imalatları henüz devam ederken, davalı şirketin yaşadığı mali sorunlar nedeniyle, kredi aldığı bazı bankalar ve diğer alacaklıların davalı şirket hakkında, alacaklarının tahsili amacıyla yasal süreç (icra takibi ve dava) başlattıklarını, bu durum nedeniyle, müvekkilinin davalı şirket yetkilileri ile görüştüğünü ve yaşanılan mali sıkıntıdan müvekkilinin etkilenmemesi için, henüz imalatı devam eden (kat irtifakı kurulmuş olan) taşınmazların tapularının müvekkiline devri konusunda anlaşmaya varıldığını ve sözleşmeye konu 3 adet taşınmazın tapu devrinin 28.06.2018 tarihinde yapıldığını, ilgili tapu senetlerinin onaylı suretlerinin dilekçe ekinde sunulduğunu, ancak aynı gün tapuya yaptığıkları başvuru sonucu taraflarınca verilen takyidat kayıtlarında her üç taşınmaz üzerinde birden fazla ve yüksek miktarlarda (taşınmazların değerlerinin çok üzerinde) ipotek ve haciz işlemleri olduğunun görüldüğünü, ilgili tapu sicil müdürlüğünden alınan tâkiyidat listesinin dilekçe ekinde sunulduğunu, Tapu kayıtlarında görülen takyidatların tamamının satış işleminden önceki tarihlere ait olduğunu, müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşme gereği, müvekkili tarafından davalıdan satın alınan taşınmazların üzerinde 3. şahıslar lehine herhangi bir takyidat bulunmaması gerektiğini, aksi durumun satış vaadi sözleşmesi hükümlerine, ilgili yasal düzenlemelere ve taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık oluşturacağını, bu durum karşısında tapu devrinden hemen sonra, davalı tarafla görüşülerek taşınmazlar üzerindeki takyidatlann kaldırılması için, 29.06.2018 tarihli “Ek Protokol ve Taahhütname” imzalandığını, ilgili Ek Protokol ve Taahhütname suretinin dilekçe ekinde sunulduğunu, yine aynı takyidatlarla ilgili olarak tapu devrinden bir gün sonra; takyidatların davalı tarafından kaldırılması gerektiği hususunda 29.06.2018 tarihinde … 35. Noterliğinden … yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, ilgili ihtarname suretinin dilekçe ekinde sunulduğunu, sözleşmeye konu taşınmazlardan … pafta, 5767 ada. 24 parselde kayıtlı, kart irtifaklı, … arsa paylı, C Blok Bodrum Kat 2 nolu bağrmsız bölümün (Mesken), henüz imalatı tamamen bitmeden … Yapı tarafından mevcut imalat eksiklikleri tespit edilerek, 26.07.2018 tarihinde “Teslim ve Teknik Tespit Tutanağı” ile müvekkilline teslim edildiğini, yaşanan durum hakkında, davaya konu taşınmazların tapularının müvekkili tarafından devir alındığını ve fiilen teslim edilmiş olsa da, üzerindeki takyidatlar nedeniyle ve inşaatlarının halen devam ediyor olması ve davalının bu inşaatları tamamlama olanağının büyük olasılıkla mümkün olmaması nedeniyle, müvekkilinin sözleşmeye konu alacağına kavuşmasının büyük olasılıkla mümkün olamayacağını, zira bu taşınmazların, takyidat sahibi alacaklılar tarafından yasal yollarla satışa konu edileceklerini, dolaysıyla mevcut durumda zaten büyük zararlara uğrama riski olan müvekkilinin, henüz vadesi gelmemiş olan senetleri (davaya konu senetleri) ödeme mecburiyetinde kalmasının, büyük olasılıkla doğmuş olan zararlarını daha da arttıracağını, vadesi gelmemiş olan senetleri “bedelsizlik” nedeniyle ödememeleri gerektiğine ilişkin olarak açtıkları iş bu menfi tespit davasının sebebinin bu olduğunu, davalı … Tic. A.Ş. açısından değerlendirmenin şu şekilde olduğunu; bu davalının davaya konu kambiyo senetlerinin lehtarı olduğunu, davanın hukuksal dayanağının; İİK madde 72 düzenlenmiş olan “kambiyo taahhüdünün bedelsizliği” nedenine dayalı “menfi tespit” davası olduğunu, zira davaya konu senetlerin ihdasına neden olan temel ilişkinin (temel alacağın), davalının aczi nedeniyle ifasının mümkün bulunmadığını, davalı … Yapı’nın TBK madde 98/1 anlamında yapımını yüklediği taşınmazın imalatları henüz bitmeden, ciddi bir ekonomik sıkıntı yaşadığını, bu davalı hakkında gerek bankalar, gerek fınans kuruluşları ve gerekse diğer alacaklılar tarafından yoğun bir şekilde icra takibi ve dava süreçleri başladığını, bu davalı hakkında alacaklılar tarafından başlatılmış olan onlarca yasal takiplerde talep edilen alâcak miktarlarının onlarca milyon liraya vardığını, davalı tarafın her ne kadar imal ettiği taşınmazların anahtar teslim tarihi 01.02.2019 ise de, mevcut durum karşısında davalının bu edimini yerine getirmesinin pek olanaklı görülmediğini, en azından davacı müvekkili açısından hukuken korunmayı gerektirecek derecede ciddi risk taşıdığını, zira davalı … Yapı’nın, sözleşmeye konu her üç taşınmazın tapu devrini yaptığını ve bir taşınmazı da fiilen teslim etmiş ise de; her üç taşınmazdaki imalatların büyük oranda bitmemiş olması (bakiye imalatlar bazı taşınmazlarda % 50, bazı taşınmazlarda ise %20-30 civarında olduğunu) ve özellikle taşınmazların tapu kaydı üzerinde, taşınmazlara değerini onlarca kat aşan haciz ve ipoteklerin bulunması ve … Yapı’nın yaşamakta olduğu ciddi ekonomik sorunların, müvekkilinin reel anlamda sözleşmedeki hakkına kavuşmasının neredeyse imkânsız olduğunu, başka bir deyişle davalı … Yapı’nın mevcut şartlar altında sözleşmedeki edimini yerin getirmesinin olanaklı olmadığını, bu nedenle taşınmazların tapu devirlerinin yapılmasının (kayıtlanndaki yüksek meblağlı haciz ve ipotekler nedeniyle) hukuken bir anlam taşımadığını, zira alacaklılardan herhangi birinin her an yasal yollardan alacağını tahsili için bu taşınmazların satışını gerçekleştirebileceğini, davaya konu senetlerin temel ilişkinin tarafı olan … Yapı’ya verilmesinin yegâne nedeninin, satın alınan taşınmazların sözleşemeye ve teknik şartnameye uygun olarak imalatı ve anahtar teslimi olduğunu, mevcut şartlarda bu edimini yerine getiremeyeceğinden, taraflarından alım bedeli olarak verilen senetlerin bedelsiz kaldığının açık olduğunu, davalı … Factoring A.Ş. açısından değerlendirmenin şu şekilde olduğunu; davalının, davaya konu kambiyo senetlerini temlik yoluyla devralan ciranta olduğunu, menfi tespit davalarına dayanak oluşturan bedelsizlik def’i, her ne kadar “kişisel bir defi” ise de, yani yalnızca temel ilişkiye taraf olan kişiler arasında ileri sürülebiliyor ise de, alacağın temliki yoluyla yapılan devirlerin bu kurala istisna oluşturduğunu, temlik yoluyla senetleri devralan bu davalı şirkete karşı da, kişisel defi niteliğinde olan “bedelsizlik defi”ni ileri sürebilme olanaklarının bulunduğunu, ihtiyati tedbir talebi hakkındaki beyanlarının şu şekilde olduğunu; davaya konu 2 adet senetin (diğer senetlerde olduğu gibi), müvekkili tarafından davalılardan … Yapı Arazi Geliştirme İnşaat Sanayi Tic. AŞ.’ye verildikten sonra, davalının senetleri temlik yoluyla diğer davalı … Factoring AŞ.’ye, davalının da senetleri tahsili için … Bankası AŞ.’ye devrettiğini, dolayısıyla bu senetlerin vadelerinde temlik alacaklıları tarafından kullanılmasının (işleme konulması) kuvvetle olası olduğunu, senetlerin işleme konulması halinde senet borçlusu durumundaki müvekkilinin, haksız yere ve zaten gerçekleşmiş olan zararına ek olarak daha çok zarar etmek durumunda kalacağını, bu nedenle müvekkili açısından ileride telafisi imkânsız zararların doğmuş olacağını, ileride doğması kuvvetle olası olan ve müvekkili açısından telafisinin imkânsız olabileceği zararının önüne geçmek için, yargılama süresince, senetlerin ödenmemesi hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, sonuç olarak bu nedenlerden dolayı; öncelikle ileride telafisi imkansız zararlarının doğmaması için “ihtiyati tedbir” taleplerinin kabulünü, davanın kabulü ile davaya konu senetlerden dolayı “bedelsizlik” nedeniyle, borçlu olmadıklarının tespiti ile senetleri elinde bulundurandan davalıdan iadelerine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; gayrimenkul satım vaadi ve inşaat yapım sözleşmesine dayalı olarak devralınan 3 adet taşınmaz üzerindeki takyidatlar nedeni ile alacağa kavuşma ihtimalinin ortadan kalkması iddiasına dayalı olarak bedelsiz kalan iki adet bono yönünden menfi tespit istemine ilişkindir.
Yargılama kapsamında öncelikli olarak irdelenmesi gereken meselenin görev noktasında toplandığı saptanmıştır. Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; TTK’nun 4 ve 5.maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür.
Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Davalı taraflar tüzel kişi tacir olmakla birlikte davacı taraf yönünden Vergi Müdürlüğü ile Ticaret Sicil Müdürlüğü marifeti ile kayıtların incelenmesi sağlanmış ve davacının gerçek kişi tacir kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada; gayrimenkul satım vaadi ve inşaat yapım sözleşmesine dayalı olarak devralınan 3 adet taşınmaz üzerindeki takyidatlar ve inşaatın tamamlanamaması nedenleri ile alacağa kavuşma ihtimalinin ortadan kalkması iddiasına dayalı olarak bedelsiz kalan iki adet bono yönünden menfi tespit istem isteminin ileri sürüldüğü, davacı gerçek kişinin tacir vasfı bulunmadığı gibi taraflar arasındaki temel ilişkinin gayrimenkul satım vaadi ve inşaat yapım sözleşmesine dayalı olarak devralınan 3 adet taşınmaz üzerindeki takyidatlardan ve inşaatın tamamlanamaması iddiasından kaynaklanan borç ilişkisi olup, uyuşmazlığın bonodan değil, şahsi alacak ve borç ilişkisinden kaynaklandığı, davanın TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari dava niteliği bulunmadığı saptanmıştır. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2015/42385 esas, 2018/5687 karar sayılı ve 2015/39082 esas, 2017/3247 karar sayılı ilamı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/19351 esas, 2017/5869 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) Bu nedenlerle anılı talep yönünden mahkememizin görevli olmadığı, satım ilişkisine konu 3 adet taşınmaz nedeni ile davacıyı tüketici olarak da kabul etmenin mümkün olmadığı gözetilerek uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2- Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3- HMK nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4- Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, HMK’nın 320. maddesi uyarınca dosya üzerinden, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.26/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza