Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1159 E. 2021/57 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1159 Esas
KARAR NO 2021/57

DAVA:Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/12/2018
KARAR TARİHİ:02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankaya 400.000 TL bedelli kredi başvurusu yaptığını, ancak başka yerlerden para tedarik ettiği için bu limiti 200.000 TL’ye düşürdüklerini, ancak kredi teklif ve değerlendirme ücreti olan 3.000 TL üzerinden düşüş yapılmadığını, kredinin müvekkil tarafından kullanıldığını ancak bu kendisinden haksız, gerçek bir hizmet bedeli olmayan sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet veren, hukuka ve yönetmeliğe aykırı bir çok kesinti yapıldığını beyanla davanın kabulü ile şimdilik 3.000 TL’nin faizleri ile birlikte davalı bankadan tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava konusunun belirsiz alacak olarak nitelendirilemeyeceğini, talep edilen 3.000 TL’nin davacının açık talebi ve onayı ile taraflar arasındaki sözleşmeye ve mevzuata uygun olarak tahsil edildiğini, iade talebinin haksız olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce iddia, savunma, banka kayıtlarının incelenmesi sureti ile davalı bankadan kullanılan ticari kredi kapsamında kredi teklif ve değerlendirme ücreti, BSMV kredi teklif ve değerlendirme ücreti, ticari amaçlı işyeri, hesap işletim ücreti isimleri altında davacıdan yapılan kesintilerin tetkiki ile bu kesintilerin yazılı düzenlemelere, bankacılık mevzuatına, teamüllere göre haksız ve hukuka aykırılık teşkil eden nitelikte olup olmadığı hususunda bankacılık alanında uzman bilirkişi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 03/09/2019 tarihli kök rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi anılı kök raporunda özetle;
“Huzurdaki dava bir alacak davası olup davacı, davalı bankadan kullanılan ticari kredi kapsamında banka tarafından fazla kesinti yapılmış olduğu iddiası ile; şimdilik 3.000 TL’nin faizi ile birlikte iadesinin tahsilini talep etmektedir.
Taraflar arasında imzalanan 24/11/2017 tarihli 270.000 TL kredi limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi mevcuttur.
24/11/2017 tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi Ön bilgi formunun davacı tarafından imzalanmış olduğu görülmekte olup, davacı bankadan 27/11/2017 tarihinde 200.000 TL tutarında ticari işyeri kredisi kullanmıştır.
Ticari Kredi Ücret, Komisyon ve Masraf Tablosunda;
Kredi teklif ve değerlendirme ücreti (100.000 TL-250.000 TL arası limitli kredili müşteriler için-devresel); Minimum Tutar: 1.500 TL standart tutar 3.000 TL.’dir.
Davacının 27/11/2017 tarihinde kullanmış olduğu 200.000 TL ticari işyeri kredisine ilişkin, davalı banka tarafından dosyaya sunulan CD içerisinde kayıtlı bulunan hesap etksteresinde;
27/11/2017 tarihinde yapılan kesintiler:
Kredi tekli ve değerlendirme ücreti 3.000 TL
Kredi teklif ve değerlendirme ücreti BSMV’si 150,00 TL
Ticari amaçlı işyeri kredi komisyonu 1.500,00 TL
Kredi Komisyonu BSMV’si 75,00 TL
İpotek tesis ücreti 350,00 TL
İpotek tesis ücreti BSMV’si 17,50 TL
Kredili hayat sigortası 1.656,17 TL

20/11/2018 tarihinde yapılan kesintiler:
Kredi teklif ve değerlendirme ücreti 1.008,52 TL
Kredi teklif ve değerlendirme ücreti BSMB’si 50,43 TL
20/11/2018 tarihli kesintilere ilişkin, 22/11/2018 tarihinde (600-+30)=630 TL davacı hesabına iade işlemi yapılmış olduğu görülmektedir.
Ayrıca davacının, davalı banka nezdindeki ticari işletme müşterisi olarak kayıtlı mevduat hesabından 11/12/2017 tarihinde Kasım-Aralık hesap işletim ücreti olarak 25,40 TL ve BSMV’si olarak 1,27 TL, 04/07/2018 tarihinde Ocak-Haziran hesap işletim ücreti olarak 80,95 TL ve BSMV’si olarak 4,05 TL kesinti yapılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan GKS 6.2 maddesi ile; sözleşmede yer alan masraf tablosunda kredi teklif ve değerlendirme ücreti alınacağının belirlenmiş olduğu görülmekte olup, ayrıca dosyaya sunulan 27/11/2017 tarihli kredi kullandırım talimatında 1.500 TL kredi komisyonu+ BSMV’nin belirlenmiş olduğu ve davacı tarafından imzalanmış olduğu görülmektedir.
6502 sayılı tüketicinin konunması hakkında kanun ile; Tüketici Kredisi sözleşmeleri hakkında düzenlene yapılmıştır. Yasal düzenleme gereğince tüketici kredisi masrafları kredi kullanmadan önce yazılı bildirim yapılarak tahsil edilmektedir. Ticari krediler tüketici kanununa tabi değildir.
Davacının ticari işyeri kredisi kullanmış olması ve ticari işletme müşterisi olması sebebiyle, tüketici sıfatına haiz olmadığı, buna göre davalı banka tarafından yapılan kesintilerin sözleşme ile belirlenen tutarlarla uyumlu olduğu, davacıya iade edilemeyeceği” şeklinde mütaala bulunduğu görülmüştür.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce kök raporu sunan bilirkişinin yanına bankacı bilirkişi Mehmet Erdem eklenerek davacı yanın rapora itirazlarının karşılanması amacıyla ayrıntılı, hüküm kurmaya ve İstinaf ile Yargıtay denetimine elverişli ek rapor düzenlenmesi istenilmiş ve konuya ilişkin 22/02/2020 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasın aalınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Taraflar Arasındaki İlişkinin ve Uzlaşmazlığın İrdelenmesi:
İhtilaf: Davalı bankanın davacıya tahsis edip kullandırdığı ticari işyeri finansman kredisi nedeniyle “Kredi teklif ve değerlendirme ücreti, kredi tahsis komisyonu ve ipotek tesis ücreti gibi” açıklamalar adı altında davacıdan tahsil ettiği 7.807,62 TL haksız olarak tahsil edildiği iddia olunarak, bu kez huzurda görülmekte olan dava ile bu ödenen tutarın davalı bankadan istirdadının hüküm altına alınması talep edilmektedir.
Kullandırılan Kredinin Tüketici mi Yoksa Ticari Kredi mi Olduğunun İrdelenmesi:
Davalı bankanın … Şubesi ile davacı … lehtarı … arasında yukarıda tabloda belirtildiği gibi 270.000,00 TL limitli Ticari Kredi Sözleşmesi imzalanmıştır.
Bir üstte belirtilen sözleşmedeki açıklamalar ışığında, bahse konu sözleşme kapsamında kullandırılan kredinin tüketici kredisi olarak değil, ticari kredi olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Davacı her ne kadar bir gerçek kişi ise de, kullandırılan kredinin işyeri satın alınmasının finansmanında kullandırılmış olduğu tartışmasızdır. Yani davacı ticari amaçla bu krediyi “ BÜRO “ satın alınması maksadıyla kullandığına göre kuvvetle muhtemeldir ki tacir olduğu düşünülmektedir. Bu durumda davacının mülga 4077 sayılı ve/veya 6502 sayılı TKHK tabi olmadığı değerlendirilmektedir.
2-Davacıya Kullandırılan Kredinin Ödeme planı:
Kredi lehtarı……………………..: …
Kredi No………………………….: …
Kredi miktarı…………………….: 200.000,00 TL
Kredi kullandırım tarihi…………: 27.11.2017
Kredi vadesi……………………..: 48 ay
Kredi akdi faizi………………….: %13,80
Kredi taksiti………………………: 5.514,58
Toplam geri ödeme tutarı………: 264.700,00
Davalı banka kredi kullandırımı sırasında davacıdan iki kalem halinde toplam 4.500,00 TL komisyon kesintisi yapmıştır.
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Kapsamında İrdeleme:
Taraflar arasında imzalanan Ticari Genel Kredi Sözleşmesine istinaden Ticari Kredi limiti tanımlanmıştır. Davacıya işte bu tanımlanan kredi limiti çerçevesinde ticari nitelikli işyeri finansmanı kredisi kullandırılmıştır. Ancak TKHK kapsamında da irdelenmesi gerektiği düşünülmektedir.
Tüketici: Mülga 4077 sayılı TKHK 3/e maddesi: “ Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi “;
Tüketici: 6502 sayılı TKHK 3/k maddesi: “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir. “; Şeklinde tanımlanmıştır.
Yukarıdan beri yapılan irdelemeler ışığında davacı yanın kendi nam ve hesabına bir gerçek kişi ticari işletmesi çatısı altında ticari işletme sahibi olduğu anlaşılmaktadır. Yani davacı bir tüketici sıfatıyla değil, gerçek kişi ticari işletme sahibi olarak davalı bankadan kredi kullanmıştır. Tahsis edilen kredinin yukarıda belirtilen sözleşme hükmüne göre ticari kredi olduğu değerlendirilmektedir.
Bilindiği üzere bankalar kendi özkaynaklarından ziyade mevduat adı altında topladıkları kaynaklar ile yurtdışı banka ve finans piyasalarından sağladıkları (Swap işlemi, sendikasyon veya proje kredileri vs..) kaynakları (fonları) yurtiçinde faaliyet gösteren reel sektöre kredi olarak plase etmektedirler.
Yurtiçi tasarruf sahiplerinden mevduat adı altında toplanan kaynakların bankalara belirli bir maliyetleri vardır. Şöyle ki; her 100.-TL’lık mevduatın TC Merkez Bankası’nın kredi ve para politikalarına göre belirlediği değişen oranlı olmak üzere belirli yüzdesinin (%10-20 gibi değişken) “Munzam Karşılık” olarak TCMB yatırıldığı, bunun dışında % 2-7,5 gibi bir kısmının “Umumi Disponibilite” olarak kasalarında (ve/veya anında kullanılmak üzere TCMB hesaplarında) tuttukları, dolayısıyla elde edilen kaynağın “munzam karşılık ve umumi disponibilite” gibi yasal yükümlülükleri nedeniyle kullanım dışı kaldığı bilinmektedir. Diğer yandan, davacı ile olan ilişki ile doğrudan ilişkili olmasa da, “ mudiye/mudilere ödenen faiz” ve bunun dışında “işletme giderleri” olmak üzere vs… gibi bankaların daha birçok “paçal maliyete etki yapabilecek” ilave giderleri bulunmaktadır.
Esasen bankalar arası yoğun rekabet nedeniyle bankaların gerçek maliyetlerinden daha düşük seviyede faiz oranları ile kredi kullandırdıkları da sektörde ifade edilmektedir. Sektörel ifadeler “söylenti” mesabesinde mütalaa edilse bile, yine de bu anılan “kaynak maliyeti-kredi kullandırım faiz oranı” arasındaki farkın çeşitli adlar altında tahsil edilen komisyon ve ücretlerle dengelenmeye çalışıldığı ifade edilebilir. Meseleye bu yönden bakıldıkta, şüphesiz davacı yanın istem konusu kıldığı kalemlerden biri olan “Kredi teklif ve değerlendirme komisyonu, kredi tahsis komisyonu ve ipotek tesis ücreti vesaire gibi” gideri altında katlandığı maliyetin davacıya iadesi yüce Mahkemece benimsenebilir bir yön de olabilir ve bu yöne nazaran hüküm kurulabilinir. Ama bu yön sayın Mahkemece benimsenmediği takdirde ve anılan çerçevede olaya iş akışının/maliyet bütününün tümü bağlamında yaklaşıldığında davalı bankanın tahsil etmiş olduğu ücret ve komisyonun kısmende olsa hak ve nesafet kurallarına uygun olduğu düşünülebilinir.
Davalı bankanın Davacıdan Tahsil Ettiği Ücret ve Komisyonun Tespiti:
Davacıya tahsis edilip kullandırılan taksitli işyeri finansmanı kredisi nedeniyle (BSMV dahil) toplam 7.807,62 TL tutarında kesinti yapılmıştır.
Sözleşme Koşullarına Göre İrdeleme/sözleşmenin bütünü bağlamında irdelendiğinde:
Tahsil Edilen kredi tahsis ve Değerlendirme komisyonu: Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin Ücret ve komisyonları düzenleyen 6. maddesinin (1) fıkrası; “ Bankanın bu sözleşmeye dayanarak açtığı veya açacağı her türlü nakdi ve gayrinakdi krediler ile hesaplara ve aldığı teminatlara tarafların mutabakatı ile belirlenmiş olan ve kredi kullandırım talimatında ve işbu sözleşmenin ekinde yer alan kredi komisyon listesinde/tablosunda belirtilen oranlarda/tutarlarda komisyon uygulanacağını; komisyonların azami kredi kullandırım talimatında belirtilen komisyonun %100 fazlası olabileceğini……….taraflar kabul ve taahhüt ederler.”; denilmiştir.
Sözleşmenin 6.2 maddesi: “…..sözleşme ekinde belirtilen azami oranlara tabi olacağını kabul ve beyan ederler “; denildiği,
Sözleşmenin 9.1 maddesi:.”……Müşteri işbu kredi dolayısıyla bu sözleşme hükümlerine göre belirlenecek oranlarda faiz ve komisyon ile fon ve gider vergilerini, kredi kullanımı talimatına göre vadesinde/hesabına borç kaydedileceği tarihlerde TL olarak bankaya derhal ve nakden ödemekle yükümlü olacağını kabul ve beyan eder. “; denilmiştir.
Kredi teklif ve Değerlendirme ücreti: Bir üstte belirtilen sözleşmenin 6/1 m. 6.2 ve 9.1 m. nazara alındığında, sözleşme ekinde ve sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilen 8. 9. 10 ve 11. sayfadaki ücret ve komisyon tablosunda kredi limiti 100.000-250.000 TL arasındaki kredi işlemlerinde kredi teklif ve değerlendirme komisyonunun azami 3.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğu görülmektedir. Yani davacının ıslak imzası bulunan GKS içeriğinde bahse konu ücretin tahsil edilebileceği açıkça davacının kabul ve taahhüdü altındadır.
Kredi tahsis ve operasyon ücreti: Davacının imzası bulunan 27.11.2017 tarihli ve 200.000,00 TL’lık “Kredi kullandırım talimatı” üzerinde 1.500,00 TL kredi tahsis ve operasyon ücreti ile bunun %5 BSMV tahsil edileceği orada açıkça gösterilmiştir. Yani davacı … kullandırım talimatında sözkonusu komisyon miktarını açıkça gösterip altını imzalamıştır.
İpotek tesis ücreti: Bankalarca profesyonel firmalardan ipotek tesis ve fek hizmeti alınmaktadır. Eskiden bu tür hizmetler doğrudan bankalarca ifa edilmekte iken, artık 3.şahıs SPK lisanslı firmalardan bu tür hizmetler alınabilmektedir. İşte bu nedenle 3. Şahıs firmalarından alınan hizmete karşılık davacı hesabından ipotek tesis ücreti tahsil edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Ferdi Hayat Sigortası Primi: Davalı banka davacıya kullandırdığı krediye karşılık ferdi hayat sigortası yaptırmıştır. Davalı banka davacı hesabından sigorta primi olarak 1.656,17 TL çekip ilgili sigorta şirketine bunu ödemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bireysel nitelikli kredi işlemlerinde tüm banka ve finans kurumları benzeri sigortayı yaptırmaktadır. Bu bakımdan davalı banka bu işlemden bir gelir/kar da elde etmediği gözönüne alındığında, ferdi hayat sigortası davacının da lehine olan bir uygulama olduğu nazara alındığında, bu ücretin iade edilmesinin yerinde olmadığı kanaati edinilmiştir.
İkinci kez alınan Kredi teklif ve değerlendirme ücreti: Davalı bankanın 27.11.2018 tarihinde 2.kez tahsil ettiği kredi teklif ve değerlendirme ücreti 1.008,52 TL ve bunun %BSMV 50,43 TL olmak üzere toplam 1.058,95 TL ‘dır. Davalı banka hesap ekstresine göre bunun 630,00 TL’lık kısmını 22.11.2018 tarihinde davacıya iade etmiştir. Böylece (BSMV dahil) 428,95 TL’lık (1.058,95-630=) kısmı dava konusu edilmiştir.
Davacının, mevcut delil durumuna göre davalı bankadan sadece 200.000,00 TL’Lık taksitli işyeri kredisi kullanmış olduğu nazara alındığında, davacının yeni bir ilave kredi talebi bulunduğuna ilişkin somut herhangi bir veri/delilde bulunmadığına göre, davalı bankanın davacının talebi/yazılı onayı olmaksızın 2. Kez kredi teklif ve değerlendirme ücreti tahsil etmiş olmasının mevzuata aykırı olduğu değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bakiye 428,95 TL’nın davacıya İADE Edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Emsal Yargıtay 11. HD. 09.02.2015 T. 2014/16869 E. ve 2015/1502 s. K.. “…..Bu durumda, mahkemece davalı bankadan; davacının proje komisyonu adı altında tahsil edilen tutarın neleri kapsadığına ilişkin açıklama istemesi, bankanın açıklamasından sonra dairemizin yerleşmiş içtihatlarında da vurgulandığı üzere bu hususta emsal banka uygulamaları da araştırılıp uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül bulunup bulunmadığı ve varsa diğer bankalarca hangi oranlarda tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı hususunda bankacılık konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. “; denilmiştir
Emsal Banka Uygulamaları Paralelinde Tahsil Edilebilecek Komisyonun irdelenmesi:
Davalı bankanın tahsil ettiği %07,5 oranı emsal bankadan (…) daha düşük seviyededir. Diğer %1,5 oranı ise emsal bankadan (…) %05 puan daha yüksektir. ancak, davalı bankanın tahsil ettiği 3.000,00 TL’lık kredi teklif ve değerlendirme ücreti sözleşme içeriğinde açıkça gösterilmiş olması nedeniyle davacının kabul taahhüdü altındadır. Diğer 1.500,00 TL’Lık ücret ise davacının davalı bankaya sunduğu kredi kullandırım talimatı üzerinde açıkça gösterilip altı davacı tarafından imzalanmıştır. Dolayısıyla bahse konu İKİ Kalem ücret ve komisyonun sözleşmesel bazda yerinde sayılabileceği değerlendirilmektedir.
TTK, TBK ve Bankacılık K. Yönünden İrdeleme:
Hukuki değerlendirme tamamen sayın mahkemeye ait olmak üzere bazı kanun maddelerine atıfta bulunmak suretiyle eğer ilave bir irdeleme yapılacak olursa;
Gerek olaya “zaman yönünden” tatbiki muktezi (bkz. 6103 sa. Kanun md.2) 6762 sayılı mülga TTK’nun (“e.TTK”) gerekse halen mer’i 6102 sayılı TTK’nun 12.md. 1. fıkrasındaki tanıma uygun olarak, davalı banka ticari faaliyette bulunan bir tacirdir.,
Mezkûr e.TTK. 22 m. hükmünde mealen “ Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. …” denildiği Somut olay yeni TTK’nun 18, 19 ve 20.m. kapsamında da değerlendirildiğinde aynı sonuçlara ulaşmak mümkündür.
Bankacılık K. 144 m. “ Bakanlar Kurulu, bankaların ödünç para verme işlemleri ve mevduat kabulünde uygulanacak azami faiz oranlarını, katılma hesaplarında kar ve zarara katılma oranlarını, özel cari hesaplar dâhil bu maddede belirtilen işlemlerde sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azami miktar ya da oranlarını, özel cari hesaplar dâhil bu maddede belirtilen işlemlerden sağlanacak diğer menfaatlerin nitelikleri ile azami miktar oranlarını tespit etmeye, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakmaya yetkilidir. Bakanlar Kurulu, bu yetkilerini Merkez Bankasına devredebilir. “; denildiği görülmektedir.
Yukarıda belirtilen Bankacılık K’nun 144 m. istinaden (yada önceki Bank.K.) Bakanlar Kurulunun; 22.11.2006 tarih ve 26354 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı Kararının; “ Diğer Menfaatler “ başlıklı 4 maddesine atfen TC Merkez Bankasının 09.12.2006 tarih ve 26371 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2006/1 sayılı “ Mevduat ve Kredi Faiz oranları ve Katılma Hesapları, Kar ve Zarara Katılma oranları ile özel cari hesaplar dahil bu işlemlerde sağlanacak diğer menfaatler hakkında Tebliğinin 4. m. kapsamında bankaların faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarını serbestçe belirleyebileceği hükmü düzenlenmiştir/getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen yasal mevzuat uyarınca davalı bankanın vermiş olduğu bir hizmet karşılığında hak ve nesafet kurallarına uygun bir ücretin davacıdan istenilebileceği düşünülmektedir. Nihai takdir sayın mahkemeye aittir.
Davalı Bankanın Ücret ve Komisyon Tarifesi Yönünden:
Davalı banka, davacıdan (BSMV dahil) toplam 7.807,62 TL ücret ve komisyon tahsil etmiştir.. Tahsil edilen ücret ve komisyon TCMB bildirilip şubelerde görünen bir yerde kamuoyuna duyurulan ücret tarifesine göre alınmış olduğu anlaşılmaktadır. Hatta davalı banka anılan ücret tarifesini ayrıca kendi WEB Sitesinde deklere de etmiş bulunmaktadır. Dolayısıyla davalı bankanın tahsil etmiş olduğu ücret/komisyonun BİR KISMININ kamuoyuna deklere edilen tarifeye uygun olduğu kanaati edinilmiştir.
Davalı bankanın TCMB bildirip şubelerinde halkın görebileceği bir alanda/bölümde ve WEB sitesinde yayınlamış olduğu ücret tarifesinin mevcut olması, anılan ücret tarifesinde açıkça “kredi teklif ve değerlendirme ücreti, kredi tahsis ve operasyon ücreti ve ipotek tesis ücret vesaire “ adı altında ayrı bir bölüm dahilinde bu ücretlerin gösterilmiş olması, tarafların tacir olmaları gibi hususlar hep birlikte mütalaa edildiğinde, beher kredi kullandırımı sırasında bu ücretlerin tahsil edilmiş olması karşısında, somut uyuşmazlığın yeni TBK 20-25 m. kapsamında genel işlem şartlarına göre değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sayın mahkemenin takdirleri dahilinde kalmaktadır.
Yukarıda (C) bendi altında da etraflıca irdelendiği gibi, kredilerin ilk kullandırıldığı sırada tahsil edilen kredi teklif ve değerlendirme ücreti ile kredi tahsis ve operasyon komisyonu ile ipotek tesis ücretinin verilen hizmet karşılığı alındıkları kanaatinin edinildiği, tahsil edilen komisyonla ilgili olarak dekont ve hesap ekstresi verilmesi ve bunun yanında hesap cüzdanı yazdırılmak suretiyle davacıya ayrıca bildirilmiştir. Dolayısıyla ücret ve komisyonun tahsil edildiği davacıdan gizlenmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacı da herhangi bir itiraz-ı kayıt ileri sürmeden ödemeleri yapmıştır. Bunca geçen süreç içinde davacı adeta sessiz kalmıştır. Bir anlamda sessiz kalınmış olması demek tahsil edilen ücretin kabullenildiği anlamına geldiği bile yorumlanabilir. Davacının o dönemde aksi bir iddiasının/itirazının vuku bulması durumunda krediden vazgeçilip kullanılmaması gerekeceği gündeme gelecektir. Yani davacı, davalı bankanın tahsil ettiği komisyon ve masrafı reddedip kredi kullanmaktan vazgeçmemiş ve bilakis komisyon alınacağını bilerek krediyi kullanmıştır.
Emsal Yargıtay Kararı 24.02.2014 T. 2014/337 E. ve 2014/3588 s. K. “…..Davacının erken ödeme talebi üzerine davalı banka tarafından ödenmesi gereken toplam borç miktarı davacıya bildirilmiş ve davacı da bildirilen bu borcu herhangi bir itiraz kayıt koymaksızın ödemiştir. Taraflar tacir olup işlemlerinde basiretli davranmaları asıldır. Davacı tarafından fazla ödeme iddiasıyla alacak talebinin reddi gerekir. “; denilmiştir.
Oysa, somut durumda -yukarıda bu alanda (B.bent) sayın Mahkemenin takdirine sunulan yön saklı tutularak- denilebilinir ki; dosya içeriğine göre, davacı kendisine tahsis edilen “ Ticari Krediyi “ fiilen kullanıp öngörülen süre içinde kapatmıştır. Ezcümle; davacı yan ticari amaçla bahse konu ticari krediyi kullanmış olduğuna göre, bu kredinin kendisine maliyetini hesap edebilecek bir konumda ve yetkinliktedir (TTK 18/II.m./”basiretli davranma yükümünde olan tacir ilkesi”). Daha açık bir anlatımla kredinin daha ilk başta maliyeti bilinerek kredi limitinin tanımlanmış olduğu ya da kredinin kullanılmış olduğu ifade edilebilir.
Netice itibariyle, sayın mahkeme her halükarda aksi yönde hüküm kurmakla serbest olmakla birlikte, yukarıda belirtilen yeni TTK 18, 19 ve 20 m (e.TTK 12. 22. 24. M) ile, Bank.K. 144. M. Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı Tebliği, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile kullanılan “kredinin ticari nitelikli olması da nazara alınarak”, davalı bankanın beher kredi kullandırımı sırasında kredi teklif ve değerlendirme ücreti ve kredi tahsis ve operasyon ücreti tahsilinde başta sözleşmeye ve bundan öte bankacılık teamüllerine aykırılık bulunmadığının değerlendirilebileceği görüş ve kanaatine varılması olanaklı bulunabilinecektir.
Sonuç olarak;
Davalı bankanın tahsil ettiği ücretin 7.378,67 TL’lık (7.807,62-428,95=) kısmının yerinde olduğunun kabulü halinde;
Davalı banka ile davacı arasında Ticari “ Genel Kredi Sözleşmesi ” akdedilmiştir. Anılan “sözleşme” kapsamında davacıya dosya içeriğine göre “ ticari kredi “ tanımlanmış olduğu anlaşılmaktadır. Bahse konu sözleşmenin imzalanmasıyla birlikte, davacı … sözleşmesi içeriğini okuduğunu, anladığını müzakere edildiğini basiretli bir tacir olarak kabul ve taahhüt etmiş olduğu söylenebilir. Dava konusu ücretin 7.378,67 TL’lık kısmı yönünden sözleşme koşullarına ve ücret tarifesine uygun olarak tahsil edildiği kanaati edinilmiştir. Bunun yanı sıra, davalı bankanın tahsil ettiği komisyon ve ücretin, başta sözleşme, TTK 18, 19 ve 20 m. BK, Bankacılık K., T.C. Merkez Bankası’nın 2006/1 sayılı Tebliği ve bankacılık teamüllerine uygun olduğu hususu sayın Mahkemenin takdirleri dahilinde olmak üzere…-, dolayısıyla bu yönden de, davalı bankanın tahsil ettiği ücretin/komisyonun iade koşullarının oluşmamış olduğu hususunun mütalaa edilebileceği görüşüne ulaşıldığı,
Davalı bankanın tahsil ettiği ücretin 428,95 TL’lık kısmının yerinde olmadığının kabulü halinde;
Takip Tarihi itibariyle hesaplanan İADE EDİLEBİLECEK Alacak
Asıl alacak…………………………………: 428,95
İşlemiş faiz…………………………………: 0,00
İade Edilebilcek Toplam Alacak: 428,95 TL’dır.
Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, dava tarihinden itibaren 428,95 TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %19,50 ve değişen oranlarda basit usulde işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davacıya iade edilebileceği” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce taraf vekillerinin beyan ve itirazları karşılanarak, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/4910 Esas, 2019/8174 Karar sayılı ilamında açıklandığı şekilde, davacıdan tahsil edilen komisyonların davacıya iadesinin gerekip gerekmediği hususu hakkında ek rapor düzenlenmesi istenilmiş ve konuya ilişkin 13/12/2020 tarihli 2. Ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı 2. Ek raporlarında özetle;
“Davacı vekilinin beyanları yönünden
Kredi teklif ve Değerlendirme ücreti: Sözleşmenin 6/1 m. 6.2 ve 9.1 m. nazara alındığında, sözleşme ekinde ve sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilen 8. 9. 10 ve 11. sayfadaki ücret ve komisyon tablosunda KREDİ LİMİTİ 100.000-250.000 TL arasındaki kredi işlemlerinde kredi teklif ve değerlendirme komisyonunun azami 3.000,00 TL olarak belirlenmiş olduğu görülmektedir. Yani davacının ıslak imzası bulunan GKS içeriğinde bahse konu ücretin tahsil edilebileceği orada açıkça davacının kabul ve taahhüdü altındadır.
Kredi tahsis ve operasyon ücreti: Davacının imzası bulunan 27.11.2017 tarihli ve 200.000,00 TL’lık “Kredi kullandırım talimatı” üzerinde 1.500,00 TL kredi tahsis ve operasyon ücreti ile bunun %5 BSMV tahsil edileceği orada açıkça gösterilmiştir. Yani davacı … kullandırım talimatında sözkonusu komisyon miktarını açıkça kabul edip orada gösterip altını imzalamıştır.
Yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere Kredi teklif ve Değerlendirme ücreti olarak tahsil edilen 3.000,00 TL ile kredi tahsis ve operasyon ücreti olarak tahsil edilen 1.500,00 TL’nın tahsil edilme gerekçeleri birbirinden tamamen farklıdır. Yani aynı mahiyette sayılabilecek mükerrer bir tahsilatın sözkonusu olmadığı kanaati edinilmiştir.

İpotek tesis ücreti: Bankalarca profesyonel firmalardan ipotek tesis ve fek hizmeti alınmaktadır. Eskiden bu tür hizmetler doğrudan bankalarca ifa edilmekte iken, artık 3.şahıs SPK lisanslı firmalardan bu tür hizmetler alınabilmektedir. İşte bu nedenle 3. Şahıs firmalarından alınan hizmete karşılık davacı hesabından ipotek tesis ücreti olarak 350,00 TL’nın tahsil edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Emsal Banka Uygulamaları Paralelinde Tahsil Edilebilecek Komisyonun irdelenmesi:
Sayın mahkemece emsal banka uygulamalarına ilişkin olarak ücret ve komisyon tarifeleri …, …; …, …, ve … Bankasından celp edilmiştir, Sayın mahkemece ilgili bankalardan celp edilen emsal ücret ve komisyon tarifeleri nazara alınarak, bu yönde de bir irdeleme yapmak gerekirse;
Emsal bankalar ortalaması %1,17 (2+0,5+2=3,5/3=) oranına denk gelmektedir. Davalı bankanın tahsil ettiği %0,7,5 oranı emsal bankalar ortalama komisyonu %1,17’den daha düşük seviyededir. Diğer %1,5 oranı ise emsal banka ortalamasından %0,33 puan daha yüksektir. ANCAK, davalı bankanın tahsil ettiği 3.000,00 TL’lık kredi teklif ve değerlendirme ücreti sözleşme içeriğinde AÇIKÇA gösterilmiş olması nedeniyle davacının ıslak imzasıyla kabul taahhüdü altındadır. Diğer 1.500,00 TL’Lık ücret ise davacının davalı bankaya sunduğu kredi kullandırım talimatı üzerinde açıkça gösterilip altı davacı tarafından imzalanmıştır. Dolayısıyla bahse konu İKİ Kalem ücret ve komisyonun sözleşmesel bazda yerinde sayılabileceği değerlendirilmektedir. İpotek tesis ücretinin yukarıda açıklandığı üzere yerinde olduğu değerlendirilmektedir.
Davalı bankanın TCMB bildirip hem şubelerde halkın görebileceği bir alanda neşrettiği ve hem de kendi WEB sitesinde ilan ettiği işyeri kredisiyle ilgili komisyon miktar ve oranları akdedilen sözleşmenin baş tarafında gösterilen oran ve miktarla uyumludur. Dolayısıyla davalı banka TCMB bildirdiği ücret miktarı ve komisyon oranlarıyla uyumlu olarak kesinti yapmıştır.
Genel işlem şartları bakımından; Diğer yandan Yargıtay 11.HD. 2018/4910 E. ve 2019/8174 s. İlamında açıklandığı gibi genel işlem şartlarına gelince, yanlar arasında 24.11.2017 tarihinde genel kredi sözleşmesi ön bilgi formu imzalanmıştır. İşbu ön bilgi formu kapsamında sözleşme metni davalı yanca tetkik edilip uygun bulunduktan 3 gün sonra 27.11.2017 tarihinde GKS imzalanmıştır. O halde nihai sözleşme öncesinde sözleşme içeriği yanlar arasında karşılıklı olarak müzakere edilip tartışıldıktan sonra genel kredi sözleşmesi imzalanmıştır. Bu durumda genel işlem şartının hukuki yönden değerlendirilmesi sayın mahkemenin takdirlerindedir.
Sonuç olarak;
Yeni bir delil sunulmamış olması karşısında, mevcut delil durumuna göre bundan önceki raporda herhangi bir revizyon yapılamamıştır. Dolayısıyla bundan önceki 22.02.2020 tarihli raporda bir değişiklik olmamıştır.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dava; davalı banka tarafından davacı yana kullandırılan Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında davacı yandan fazla ve haksız olarak tahsil edildiği iddiası ile, 2017 yılı 3.000 TL kredi teklif ve değerlendirme ücreti ve 150 TL BSMV’si, 2017 yılı 1.500 TL kredi tahsis ve operasyon ücreti, 2017 ve 2018 yıllarında toplamda 111,67 TL olan hesap işletim ücretleri ile 2018 yılı kredi teklif ve değerlendirme ücreti ve BSMV’si toplamının iade edilmeyen 428,95 TL’lik bakiyesi olmak üzere şimdilik 3.000 TL’nin faizi ile birlikte davacı yana iadesi talebiyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açılan kısmi davadan ibarettir.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktalarında icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; taraflar arsındaki Genel Kredi Sözleşmesinin genel işlem koşulu içeren hükümlerinin olduğu iddiasıyla davalı bankaca yapılan kesintilerin haksız olduğundan ve yapılan kesintilerin verilen bir hizmetin karşılığı olmadığından bahisle eldeki davanın açıldığı, genel işlem koşullarına ilişkin olarak TBK’nun 21/1. maddesi uyarınca yapılan kapsam denetiminde, davalı bankanın taraflar arasında 27/11/2017 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinden önce davacıya 24/11/2017 tarihli ön bilgilendirme formunu verdiği, sözleşmenin imzalanmasından önce düzenlenen ve davacının imzasını taşıyan formun dosyaya ibraz edilmiş olduğu, formun 4. maddesinde davacının menfaatine aykırı olabilecek komisyon, ücret, vergi, fon ve masrafların GKS’nin 6. maddesinde düzenlendiğinin belirtildiği, GKS’nin 6. maddesinde davacının kullandığı kredi miktarına göre 3.000 TL’ye kadar kredi teklif ve değerlendirme ücretinin tahsil edileceğinin yazılı olduğu, yine 27/11/2017 tarihli kredi kullandırım talimatında 1.500 TL + BSMV kredi komisyonu tahsil edileceğine ilişkin metnin davacı yanca imzalandığı, bankanın 2017 yılında tahsil ettiği 3.000 TL kredi teklif ve değerlendirme ücreti ve 150 TL BSMV’si ile 1.500 TL kredi tahsis ve operasyon ücretinin GKS ve kredi kullandırım talimatı ile kabul edilen miktarlara uygun olduğu ancak emsal banka uygulamaları yönünden mahkememizce yapılan araştırma sonucu elde edilen verilere göre; 2017 yılındaki 1.500 TL’lik kredi tahsis ve operasyon ücreti adı altındaki tahsilatın emsal bankalar ortalamasının altında olduğu, 3.000 TL’lik kredi teklif ve değerlendirme ücreti adı altındaki tahsilatın emsal bankalar ortalaması ise %1,17 olmakla davalı bankaca %1,5 oranında tahsilat yapıldığından aradaki %0,33’lük farkın davacı aleyhine fazla tahsil edildiği, bilirkişilerin görüşlerinin aksine emsal banka ortalamasından fazla olarak tahsil edildiği anlaşılan kısmın davacı yana iadesinin mahkememizce uygun görüldüğü, bu kapsamda davacıya kullandırılan 200.000 TL tutarındaki kredi için emsal bankalar ortalamasına göre %1,17 oranına göre tahsil edilebilecek kredi tahsis komisyonunun 200.000 x %1.17 = 2.340 TL olduğu, davalı bankaca 660 TL ve bunun 33 TL BSMV’si olmak üzere toplam 693 TL’nin fazla tahsil edildiğinin ve davacı yana iadesi gerektiğinin anlaşıldığı, kredi teklif ve değerlendirme ücreti ile kredi tahsis ve operasyon ücreti farklı kalemler olmakla, bu iki tahsilatın mükerrer olduğuna ilişkin davacı iddiasının her birinin davacı yanca ayrı ayrı imzalanarak kabul edilmiş olması da nazara alındığında mahkememizce yerinde görülmediği, hesap işletim ücretlerinin iadesine ilişkin taleplerin de TTK’nun 20. maddesi uyarınca tacir olan davalı bankanın ücret isteme hakkı kapsamında mahkememizce kabul edilmediği, son olarak davalı bankaca bir kısmı iade edilmiş olan 2018 yılı kredi teklif ve değerlendirme ücreti ile BSMV’sine ilişkin tahsilatın değerlendirilmesinde; davacı yana yalnızca tek bir kez 200.000 TL’lik kredi kullandırılmış olması karşısında davacı yanın yeni bir ilave kredi talebi olduğuna ilişkin somut bir delil olmadan davalı bankanın bu 2. tahsilatının mevzuata ve bankacılık teamüllerine aykırı olduğu saptandığından davacı yana bakiyesi iade edilmemiş olan 428,95 TL’nin de iade edilmesinin gerekmekle, davanın kısmen kabulü ile, davacıdan fazla tahsil edilmiş olan 693 TL + 428,95 TL toplamı 1.121,95 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan tahsili ile davacı yana verilmesine dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
1.121,95 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı bankadan tahsili ile davacı yana verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 76,64 TL karar harcından 51,24 TL peşin harcın mahsubu ile 25,40 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 51,24 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 87,14 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 1.121,95 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 1.878,05 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.804,50 TL (bilirkişi ücreti, tebligat v.s posta masrafları) yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 674,85 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı asil ve davalı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/02/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza