Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1149 E. 2023/213 K. 09.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1149 Esas
KARAR NO : 2023/213
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/11/2018
KARAR TARİHİ : 09/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 04/10/2015 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki bisiklet ile seyir halindeyken, sürücü … ‘ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla müvekkilinin bisikletinin arka kısımlarına çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza nedeniyle soruşturma başlatıldığını, müvekkilinin kaza nedeniyle tedavi gördüğünü, ATK … İhtisas Dairesi’nden alınan kusur raporuna göre her iki aracında kusurlu bulunduğunu, ancak kusur durumunun yargılama sırasında alınacak bilirkişi raporu ile netlik kazanacağını, müvekkilinin kaza nedeniyle hayatını yardım almadan devam ettiremediğini, davalı sigorta şirketine 25/10/2018 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu, ancak verilen cevabın taleplerini karşılamadığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100 TL kalıcı iş göremezlik, 100 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekilinin 08/04/2019 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde maddi haza yaptıklarını, sehven 100 TL kalıcı iş göremezlik, 100 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminat talep edilmiş ise de, taleplerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakım ücretine yönelik 4.000 TL maddi tazminat taleplerinin olduğunu açıkladığı anlaşıldı.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aynı taleple daha önce … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tazminat dava açtığını, sonrasında davadan feragat ettiklerini ve davanın feragat ile sonuçlandığını, müvekkili tarafından davacıya ödeme yapıldığını, … Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasına sunulan sulp protokolü gereğince de davacının kaza sonucu müvekkil şirketten sürekli iş göremezlik tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi giderleri, bakıcı giderleri ve ferilerine ilişkin talepleri de dahil olmak üzere başkaca hiç bir hak ve alacağının kalmadığını beyanla aynı dava ile ilgili evvelce verilmiş hüküm kesinleşmiş de olduğundan davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Mahkememiz dosyasının delillerini, poliçe ve hasar dosyası, SGK kayıtları, tescil kayıtları, … Asliye Hukuk Mahkemesi dosyası örneği, bilirkişi raporu, hastane evrakları, ATK raporu, tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
… Adli Tıp Kurumu …İhtisas Kurulu 24/12/2021 tarih ve … nolu raporunda özetle;
“16.07.2002 doğumlu … ’ın 04.10.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik dikkate alındığında;
Tablo 2.14’e göre Birleşik %45×3/5= %27, olup Tablo 2.3’e göre ;
Kişinin Tüm Vücut Engellilik Oranının %16(yüzdeonaltı) olduğu,
İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 18 (onsekiz) aya kadar uzayabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
… Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu 04/07/2022 tarih ve … nolu raporunda özetle;
“16.07.2002 doğumlu … ’ın 04.10.2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle, sürekli bakıma muhtaç durumda olmadığı, iyileşme süresi içinde 3 (üç) ay başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.
” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın aktüerya bilirkişisi … ‘a tevdii ile, davacının 08/04/2019 tarihli netice-i talebini açıklar dilekçesi dikkate alınarak bakım ücreti hususunda rapor hazırlanması istenilmiş ve konuya ilişkin 04/11/2022 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
“Kusur ve Sorumluluk Durumu;
Adli Tıp Kurumunun 05.12.2017 tarihli kusur raporu ile olayın meydana gelmesinde;
Davalı tarafından zorunlu sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı araç sürücüsü dava dışı … ‘ın % 15 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Davacı bisiklet sürücüsü … ‘ın % 85 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Bakım Süresi;
Adli Tıp Kurumunun 04.07.2022 tarihli raporu ile davacının iyileşme süresi içerisinde 3 ay süreyle bir başkasının yardımına ihtiyaç duyabileceği belirlenmiştir. Bu durumda;
Adli Tıp Kurumu raporu dikkate alınarak 3 aylık süre için bakıcı gideri zararı hesaplanacaktır.
Bakıcı Giderine Esas Alınacak Ücret:
Kazanın meydana geldiği tarih dikkate alındığında, bu dönemdeki Yargıtay kararlarında özetle; bakım giderinin hesaplanmasında kazalının kendisine kural olarak asgari ücretle baktırabileceğinin üstün olasılık dahilinde olduğu, buna göre aynen maddi zarar hesabında olduğu gibi asgari ücretler esas alınarak bakım giderinin hesaplanmasının gerektiği, her somut olayın özelliğine göre kanıtlanması halinde asgari ücretin altında veya üzerinde bir ücretinde bakım gideri hesabına esas alınabileceği belirtilmektedir.
Yine bu konudaki Yargıtay kararlarında bakıcı giderinin brüt asgari ücretin üzerinden hesaplanması gerektiği belirtilmektedir. Bu duruma göre;
Bakım giderine ilişkin yazılı belge bulunmadığından brüt asgari ücretler bakıcı gideri zararına esas alınacaktır.
Bakıcı Gideri Zarar Hesabı:
Yukarıda belirlendiği üzere kaza tarihinde yürürlükte olan aylık brüt asgari ücretler esas alınarak, davalının %15 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre, davacının 3 aylık bakıcı gideri zararı toplam 580,55 TL’dir.
Davalının Sorumluluk Kapsamı Ve Temerrüt Tarihi:
04.10.2015 olay tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalının zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk üst limiti sakatlık/ölüm ve sağlık gideri bakımından ayrı ayrı 290.000,00 TL.dır.
Zorunlu trafik sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 17.12.2014 olduğundan somut olaya 01.06.2015 tarihinde ve sonrasında yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2011/… E. sayılı kararında özetle “..hastanelerce sunulan sağlık hizmet bedelleri yönünden sigorta şirketlerinin ve …nın yükümlülükleri sona erecektir.
Kazazedelerin, bunun dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair harcamaları, sigorta şirketlerinin ve … nın tedavi teminatları kapsamında, yine sigorta şirketleri ve … tarafından karşılanmaya devam edecektir..” demektedir. Bu durumda;
Davacının bakıcı gideri zararı tedavi gideri teminatı kapsamında ve limiti içinde kalmaktadır.
Davacı tarafından davalıya bakıcı gideri yönünden 25.10.2018 tarihinde başvuruda bulunulduğu belirtilmiştir.
Dosyada başvuru dilekçesi bulunmasına karşın davalıya tebliği tarihi belli değildir. Ancak;
Davalı tarafından 09.11.2018 tarihli yazı ile kazalının bakıma muhtaç olmadığından bahisle talep reddedilmiştir. Bu durumda; dosya münderecatına göre davalının 09.11.2018 tarihinden önce temerrüde düştüğünün tespiti mümkün olmamıştır.
Dava dilekçesinde yasal faiz talep edilmiştir.
İBRANAMEYE İLİŞKİN TESPİTLER:
Taraflar arasında imzalanan 18.09.2018 tarihli ibraname ile … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/… E. sayılı dosyası ile ilgili olarak davacıya 62.195,00 TL ana para, 7.500,00 TL faiz, 7.000,00 TL dava vekalet ücreti, 6.000,00 TL icra vekalet ücreti olmak üzere toplam 82.695,00 TL ödeme yapılmıştır. Söz konusu anapara ödemesinin dökümü ve hangi zarara karşılık ödendiği hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/… E sayılı dosyası ile açılan dava dilekçesindeki talepleri gösterir belge dosyada mevcut değildir. Bu durumda da davalı tarafından ibraname kapsamında yapılan ödemenin içerisinde bakıcı gideri zararının da bulunup bulunmadığının tespiti mümkün gözükmemektedir.
Söz konusu ibraname ile sürekli iş göremezlik tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi giderleri, bakıcı giderleri ve ferilerine ilişkin talepler dahil olmak üzere davalını hakkındaki tüm taleplerden feragat edilmiştir. Ancak;
Söz konusu ibranameden sonra davacı tarafından davalıya bakıcı gideri için yapılan başvuru davalı tarafından 09.11.2018 tarihli yazı ile davacıda meydana gelen arızanın başkasını bakımını gerektirmediğinden bahisle reddedildiği gözükmektedir. Bu durumda ibranamede yer alan bakıcı gideri zararı hakkındaki feragat ile davalı yazısı çelişmektedir.
Bütün bu hususlara ve buna göre ibraname kapsamında bakıcı gideri zararının da karşılanıp karşılanmadığına ilişkin nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye aittir.
Sonuç olarak;
04.10.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalının 9615 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre davacı … ‘ın
3 aylık bakıcı gideri nedeniyle maddi zararının = 580,55 TL. olduğu,
Davacının yukarıda belirlenen maddi zararının poliçe limiti içinde kaldı;
Dosya münderecatına göre en erken temerrüt tarihinin 09.11.2018 olarak belirlenebildiği,
Dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiği” şeklinde mütalaada bulunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizde görülmekte olan dava; davacının 04/10/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralanması sonucu bakım ücretine yönelik 4.000 TL maddi tazminat tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsili isteminden ibarettir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. maddesi; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığıönlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51. maddesi; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirler.Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi;”Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinin; ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde, Kanun’un 85/son maddesinin ise; ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde düzenlendiği görülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde düzenlemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. Maddesi; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.
Tazminat miktarlarına ilişkin olup da,yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi gereğince ; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde düzenlenmiştir.
… Mahkemesi … Hukuk Dairesi 2021/… Esas 2023/… Karar sayılı ilamında;” 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir.
Taraflar arasında aynı olaya ilişkin … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/… Esas 2014/… Karar sayılı dosyası kapsamında davalı sigorta şirketi ile 25/07/2013 tarihli protokol- ibraname ile sulh oldukları ve maddi tazminata yönelik davadan feragat edildiği, aynı dosya kapsamında 03/0402014 tarihi … Üniversitesi Adli Tıp Kurulu raporunda davacının % 54 maluliyet oranı tespit edilmiştir.
Eldeki dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle ibraname yapılan ödeme sonrasında maluliyet oranının artması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
KTK’nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
Davalı tarafından davacıya 25/07/2013 tarihli ibraname ile %32 oranındaki maluliyetine istinaden 143.700 TL ödeme yapılması üzerine davacı, davalıyı ibra etmiştir. Oysa eldeki uyuşmazlıkta %32 maluliyet oranı için değil, davacının maluliyetindeki artış sonucunda ortaya çıkan mevcut %54 maluliyet oranı ile önceki %32 maluliyet oranı arasındaki fark için tazminat talep edilmektedir. Davacı, %32 daimi maluliyeti için davalıyı ibra ettiğinden ibraname düzenleme tarihinden sonra tespit edilen artan maluliyet ibraname kapsamında değildir. Bu nedenle ibranın üzerinden 2 yıl geçtiği yönündeki istinaf başvurusu yerinde olmadığı gibi yaralamalı trafik kazası söz konusu olup uzamış 8 yıl olan ceza zamanaşımı uygulanacağından olay tarihinden itibaren dava tarihine kadar 8 yıl olan ceza zamanaşımı süresi dolmamış olduğu anlaşıldığına göre hak düşürücü süre ve zamanaşımına ilişkin istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/5333 Esas ve 2018/210 Karar sayılı ilamı).
Davacının eldeki davada ibraname sonrasında tespit edilen fark kısmına ilişkin yapılmış bir ödeme bulunmadığından mahkemece davalının daha önce yapılan ödeme güncellenmeksizin mahsup edilerek poliçe limiti kapsamında karar verilmesinde ve bakıcı giderinin sağlık gidein teminatınından, maluliyet tazminatının sakatlık gideri teminatından karşılanmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda anılan kanuni düzenlemeler ve ilgili yargı kararı ışığında ışığında dosya kapsamı incelendiğinde; davacı, yaşanan trafik kazası nedeniyle davalı sigorta şirketinden bakıcı masrafı talep etmiştir. Davalı ise daha önce taraflar arasında görülen … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 2019/… Esas 2018/… Karar sayılı dava kapsamında taraflar arasında ibraname düzenlendiğini bu nedenle davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. O halde somut olayda uyuşmazlık taraflar arasında imzalanan 18.09.2018 tarihli ibranamenin geçerli olup olmadığı, davacının talebinde haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2918 sayılı yasanın 111. maddesi ve yukarıda anılan ilamda da belirtildiği üzere taraflar arasında tazminata ilişkin uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus 2 yıllık sürenin hak düşürücü süre olmasıdır. Davacı, işbu davayı açarak ibranamede bakıcı masrafı yönünden yapılan uzlaşmayı iptal etme iradesini ortaya koymuştur ve davanın açılma tarihi esas alındığında 111. maddede belirtilen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçmemiş olduğu anlaşılmıştır. Belirtilen nedenlerle davalının savunmasına itibar edilmemiş ve tahkikat aşamasında alınan raporlar değerlendirilerek mahkememizce sonuca gidilmiştir.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda tahkikat sonucu alınan raporlar değerlendirildiğinde; tedavi evraklarının celbine müteakip kaza tarihi (04/10/2015) itibari ile yürürlükte olan yönetmelik hükümleri (Özürlülük Ölçütü yönetmeliği) kapsamında Adli Tıp Kurumu (ATK) raporu temin edilmiş, davacının sürekli iş göremezlik oranının %16 , geçici iş göremezlik süresinin 18 aya kadar uzayabileceği belirtilmiş olup 3 ay süre ile de bakım ihtiyacı halinde olduğunun tespit edildiği görülmüştür. ATK raporunun dosyada mevcut tedavi evrakları/raporları incelenmek sureti ile ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlandığı, raporlar arasında çelişkinin bulunmadığı anlaşılmakla, yeniden rapor alınması yoluna gidilmemiştir.
Ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamına uygun hazırlanmakla mahkememizce itibar edilir bulunan 05.12.2017 tarihli ATK kusur bilirkişi raporu kapsamındaki maddi tespitler ışığında,davalı araç sürücüsünün %15 (tali) oranında, davacının ise %85 oranında asli kusurlu olduğu sonucuna varılmıştır. Kusur tespitlerinin çelişki arz etmediği ve dosya kapsamına uygun olduğu saptanmakla, yeniden inceleme yapılması yoluna gidilmemiştir.
Yargılama sırasında Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 esas ve 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin; “…Bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…Ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…Ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiş olup aktüerya raporlarına ilişkin olarak genel şartlar ile getirilen 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin anılı iptal kararı neticesinde tatbiki mümkün görülmediğinden Yargıtay nezdinde uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirilmesi nedeniyle, TRH 2010 tablosunun esas alınması ancak hesaplamalarda pregresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle hesaplama yapılması gerektiği anlaşılmıştır. (Emsal ilam: Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/15277 esas, 2022/4707 karar sayılı ilamı.) Anılı kriterlere uygun olarak ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun hazırlanmakla itibar edilir bulunan aktüerya raporu kapsamında davacı yanın bakıcı giderine ilişkin maddi zararının 580,55 TL olarak hesaplandığı görülmüştür. Kaza tarihinde maluliyet hesabı için esas alınması gereken yönetmelik olan Özürlülük Ölçütü yönetmeliğine göre yapılan hesaplama sonucu aşağıdaki gibi davanın kısmen kabulü şeklinde hüküm kurulmuştur.
Temerrüt yönünden yapılan değerlendirmede ilgili bilirkii raporunda dosyadaki belgelere göre en erken temerrüt tarihinin 09/11/2018 olarak belirlenebildiği davacının bir itirazının olmadığı görüldüğünden temerrüt tarihi bu tarih olarak esas alınmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile, iyileşme sürecinde yapılan bakıcı masrafı 580,55-TL olmak üzere maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 09/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davacı tarafından açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE,
İyileşme sürecinde yapılan bakıcı masrafı 580,55-TL olmak üzere maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 09/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gerekli 39,66 TL karar harcının 68,31 TL (tamamlama harcı da dahil) peşin harçtan mahsubu ile arda kalan 28,65 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 39,66 TL peşin harç ( tamamlama harcı da dahil) ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 75,56 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan kabul edilen dava değeri yönünden A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 580,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan reddedilen dava değeri yönünden A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 3.419,45 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 529,25 TL posta masrafı, 850 TL bilirkişi ücreti, 1.035 TL ATK faturası bedeli ve yine 820 TL ATK fatura bedeli olmak üzere toplam 3.234,25 TL yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 469,41 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, miktar itibarıyla kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/05/2023

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza