Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1144 E. 2019/934 K. 05.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1144
KARAR NO : 2019/934
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 05/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Müvekkili ile davalı arasında kayıt hizmeti teklifi isimli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davalıların 16 ilde yapacağı etkinlikleri kayda alacağını ve bunları basına servis edeceğini, geçen süre içerisinde müvekkili şirketin bu edimini eksiksiz bir biçimde yerine getirmesine rağmen davalı tarafın sürekli olarak ödemelerini aksattığını, bu yüzden icra takibi başlattığını, … İcra Müdürlüğü’ne … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile, alacağın davalıdan reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini, davalı tarafın % 20 den aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminata mahkum edilmesini, ücret-i vekalet ile yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile akdetmiş oldukları dava konusu sözleşmede, davacının sözleşmede üzerine düşen edimi gereği gibi yerine getirmediğini yapılan sözleşmeye atıf yaparak, davacının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini iddia ederek, kendilerinin de diğer kamu kurumuna karşı zor durumda kaldıklarını ve bu iş karşılığı olan ödemelerini alamadıklarını, bu sebeple haksız davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini savunmuştur.
Dosya kapsamına alınan 23.02.2015 tarihli bilirkişi kök raporunda özetle; Davacı tarafın, karşı tarafla yaptıkları kayıt hizmeti teklifinin teknik koşullarına tam uymadığını, bazı görüntülerin istenilen teknik kalitede ve formatta olmadığı, bu bakımdan teklife aykırı davrandığı, davalıya taahhüt ettiği kalitede hizmeti eksik verdiği, davalıya karşı edimini teklife uygun yerine getirmediği anlaşılmakta tüm görüntülerin teknik kalite olarak aynı olmaması, bazılarının uygun olup bazılarının uygun olmaması davacının taahhüt ettiği edimi eksik yerine getirdiğini göstermekte olduğunu mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 29/04/2015 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Elazığ, Kocaeli, Adana ve Mersin illerinin çekimleri hiçbir şekilde sözleşmeye uygun olmadığından yeniden yapılması gerektiğini, diğer illere ait o ili hatırlatacak meşhur yerlerin görüntülerinin çekilmesi gerektiğini, sözleşmeye göre çekim yapılması gereken tüm illerin 5’er dakikalık montajlarının yapılması gerektiği, eldeki görüntülerin çözünürlüğü çok düşük, net olmayan görüntülerin mevcut olması nedeniyle bir düzeltme çabasının, zaten kalitesiz olan görüntülerin daha çok bozulmasına yol açacağı, bu görüntülerle yapılacak olan bir tanıtım veya reklam filminin televizyon kanallarında yayınlanmasının mümkün olmadığı, bu bilgiler ışığında inceleme konusu yapılan materyallerdeki eksikliğin basit nitelikte olmadığı, küçük bir emekle giderilemeyeceği ve bu eksikliklerin sözleşmenin esasına da etkileyecek şekilde olduğunu mütalaa etmiştir.
Mahkememizin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; Davacının davasının reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı 05/11/2018 tarihli bozma ilamı ile; “…Somut olayda, tarafların tacir olduğu anlaşıldığına ve davalı da verilen hizmetin ayıplı olduğunu iddia ettiğine göre bu ayıbın süresinde ihbar edilip edilmediği dava konusu olayın sonuçlandırılması açısından önem arzetmektedir. Bu nedenle davalının ayıp ihbarını süresinde yapıp yapmadığı araştırılarak, ayıp ihbarını her türlü delille ispat edebileceği hususu da değerlendirilip, ayıp ihbarının süresinde olması halinde, davanın şimdiki gibi reddine aksi halde ise itiraz edilemeyen faturadan ödenmeyen kısmın hüküm altına karar verilmesi gerekirken, yeterli araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, işbu dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizin 10/09/2019 tarihli 3.celsesinde davalı tarafın tanıklarının Mahkememiz duruşma salonununda beyanlarının alındığı anlaşılmıştır.
Davalı tanığı … ‘ın beyanında; “Ben davalı tarafın yanında 2009 yılından ajans kapanana kadar yardım için çalıştım. Davacı tarafın çekimleri sırasında Erzurum ilinde yapılan çekim sırasında ben de oradaydım. Görüntüleri orada görme şansımız olmadı. İstanbula dönüldüğünde görüntülerin davalı taraf incelediğinde görüntülerin kirli ve kumlu şekilde ve hd kalitede olmadığını gördük. Bunun üzerine görüntüler elimize gelip izlendikten hemen sonra davalı şirkette yönetmen olan … davacı şirketin teknik elemanlarından biri ile telefonda konuştu. Ayrıca davalı şirkette insan kaynaklarında çalışan … Beyin davacı şirkete gittiğini ve görüntülerin kötü olduğunu bildirdiğini biliyorum. Ayrıca telekonferans yolu ile yapılan görüşmede davacı tarafın teknik elemanları görüntülerin kötü olduğunu kabul ettiler. Biz aldığımız görüntülreni 3/4’ünden fazlası bu şekilde idi. Ve bunlar da bildirildi. Arada çok ufak düzgün görüntüler vardı. Onlar da kullanılamadı. Çünkü işimize yarayacak görüntüler değildi. Bunun dışında davaya konu olaya ilişkin bilgim yoktur, tanıklık ücreti talebim yoktur..” şeklinde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davalı tanığı …’in beyanında; “Ben davalı tarafı sektörden tanıyorum. Benim kendi reklam ajansım vardır. Taraflar arasındaki prodüksüyon sözleşmesini ve yapılan işi biliyorum. Davacı tarafca gönderilen görüntülerin kurgu işi yapılırken ben de bizzat başındaydım. Bu görüntülerin HD kalitede olması gerekirken bu kalitede olmadığını gördük. Standart olarak HD alınıp görüntülenmesi gereken bi görüntü bu kalitede olmadığından Kurgu yapılsa da kullanılamadı. Ben o dönem yönetmenlik yaptığımdan tecrübem sebebi ile davacı taraftan gelen görüntülerin benim tarafımdan izlenmem istendi. Görüntülerin HD kalitede olmadığı anlaşılınca davacı şirketin teknik bölümünden bir elemanla görüşüldü. Görüntülerin iyi kalitede olmadığı bildirildi. Hatta telekonferans yolu ile görüşme yapılarak görüntüler izlenir izlenmez durum karşı tarafa izah edildi. Davacı taraf da görüştüğümüz teknik eleman da görüntülerin HD kalitede olmadığını kabul etti. Bunun dışında davaya konu olaya ilişkin bilgim yoktur, tanıklık ücreti talebim yoktur…”şeklinde beyanda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dava; Taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi uyarınca alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, Yargıtay bozma ilamı, dinlenilen tanık anlatımları ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı taraf; taraflar arasında akdedilen kayıt hizmet teklifi sözleşmesi uyarınca davacı şirketin üzerine düşen edimleri eksiksiz bir biçimde yerine getirdiğini, buna ilişkin bir adet faturanın bulunduğunu, davalının fatura bedeline ilişkin kısmi ödeme yapmasına rağmen bakiye 11.960,00-TL’yi ödememesi üzerine davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf ise; davacının taraflar arasında akdedilen sözleşme ile üzerine düşen edimi gereği gibi yerine getirmediğini, sözleşmeye aykırı davrandığı için diğer kamu kuruluşlarından dava konusu işle ilgili ödeme alamadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Dosya kapsamına alınan 23.02.2015 ve 29.04.2015 tarihli ek bilirkişi raporlarında da belirlendiği üzere; Davacı tarafın, taraflar arasında düzenlenen kayıt hizmeti teklifi gereğince yerine getirdiği edimin teknik koşullara tam olarak uymadığı, bazı görüntülerin istenilen teknik kalitede ve formatta olmadığı, bu bakımdan davacı yanca teklife aykırı davranıldığı, davalıya taahhüt edilen kalitede hizmeti eksik yerine getirdiği, davalıya karşı edimini teklife uygun yerine getirmediği, tüm görüntülerin teknik kalite olarak aynı olmaması ve bazılarının uygun olup bazılarının uygun olmadığı, taraflar arasındaki sözleşmede; Elazığ, Kocaeli, Adana ve Mersin illerinin çekimlerinin sözleşmeye uygun olmadığı, diğer illere ait çekimlerde de, o ili hatırlatacak meşhur yerlerin görüntülerinin çekilmesi gerektiği; ancak bu hususun da yerine getirilmediği, sözleşmeye göre çekim yapılması gereken tüm illerin 5’er dakikalık montajlarının yapılması gerektiği ve fakat eldeki görüntülerin çözünürlüğünün çok düşük ve net olmayan görüntülerin mevcut olması nedeniyle olası bir düzeltme işleminin zaten kalitesiz olan görüntülerin daha çok bozulmasına yol açacağı, bu görüntülerle yapılacak olan bir tanıtım veya reklam filminin televizyon kanallarında yayınlanmasının mümkün olmadığı, bu bilgiler ışığında inceleme konusu yapılan materyallerdeki eksikliğin basit nitelikte olmadığı, küçük bir emekle giderilemeyeceği ve bu eksikliklerin sözleşmenin esasına da etkileyecek şekilde olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 23/1-c maddesi; Tacirler arasındaki hizmetin ayıplı olması halinde yapılması gereken işlemleri düzenlemektedir. Anılan maddeye göre hizmet alan tacir, malın ayıplı olduğu açıkça belli değilse, malı teslim aldıktan sonra malı incelemek veya incelettirmek, malın ayıplı olması halinde 8 gün içinde bu durumu hizmet verene iletmek durumundadır. Somut olayda; davaya konu sözleşme kapsamında davacı tarafça yerine getirilen edimin ayıplı olduğu hususunun dosya kapsamına alınan bilirkişi raporlarında da belirlendiği, yukarıda belirtilen yasa hükmü gereğince bu ayıbın süresinde davacı tarafa ihbar edilip edilmediğinin belirlenebilmesi için davalı tanıklarının dinlenmesine karar verildiği, dinlenilen davalı tanıkları; sözleşmeye konu görüntülerin ellerine ulaşmasından hemen sonra görüntülerin ayıplı olduğuna ilişkin davacı tarafın haberdar edildiği, davalı şirkette sorumlu kişinin davacı şirkete giderek durumu bildirdiği gibi görüntülerin telekonferans yolu ile izlenerek ayıp ihbarın aynı anda ve süresi içerisinde davacı yana bildirildiği hususunun ispatlandığı anlaşılmış, açıklanan sebeplerle davacı yanca açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2- Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-Davacı tarafından yatırılan 144,55-TL harçtan 44,40-TL’in mahsubu ile arta kalan 100,15-TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyizi kabil olmak üzere yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2019

Katip …

Hakim …