Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1122 E. 2018/1224 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1122
KARAR NO : 2018/1224
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 26/11/2018
KARAR TARİHİ : 26/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, verdiği dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında akdedilen 8.4.2010 tarihli sözleşme ile müvekkili Şirketin … Cad.N … /İzmir adresinde bulunan tesislerinin elektrik enerjisinin davalı tarafından karşılandığını, dilekçede ayrıntılı belirttiği faturaların, müvekkili Şirkete tebliğ edildiğini, bu faturalarda müvekkili Şirket aleyhine toplam 264.813,73.-Tl. Kayıp bedeli tahukkuk ettirildiğini, müvekkili tarafından gönderilen …Noterliğinin … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile davalı tarafından kayıp bedeli oranlarında değişiklik yapılarak uygulama yapılmasının sözleşmeye uyarlı olmadığı ve bu miktardaki fatura bedellerini kabul etmediklerini ve faturalara itiraz ettiklerini belirtilerek , fatura bedellerini her türlü itiraz ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile ihtirazi kayıt ile ödeyeceklerinin bildirdiklerini ve söz konusu faturaların tümü ihtirazi kayıt ile davalı Şirket hesabına ödendiğini, davalı yanın ise,ihtarname göndererek, iddia olunan hususların kabul edilmediğinin belirtildiğini, kayıp enerji maliyetinin elektrik enerjisinin iletim ve dağıtım şebekesi üzerinden nihai tüketim noktasına ulaştırılmasına kadar ortaya çıkan teknik ve ticari kayıpları içerdiğini, kaçak/kayıp elektrik bedellerinin elektrik dağıtım Şirketlerinin sorumluluğunda olduğunu, söz konusu bedellerin tüketicilere yansıtılmasının doğal olmadığını, dava konusu elektrik faturalarında tahakkuk ettiriline kayıp bedeli müvekkili Şirket ve davalı Şirket arasında akdedilmiş olan 8.4.2010 tarihli elektrik enerjisi tedariki ve tüketimine ilişkin sözleşme hükümlerine de aykırılık teşkil ettiğini, tarifnamede kayıp bedeli ve sayaç okuna bedeli altında bir bedelin yer almadığını vs.den bahisle sonuç olarak; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 31.1.2011 tarihinden bu yana müvekkili Şirket elektrik faturalarında tahakkuk ettirilen toplam 264.813,73.-Tl. kayıp/kaçak bedeli olarak anılan bedelin, söz konusu fatura tarihlerinden itibaren işleyecek olan ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, verdiği 23.3.2012 tarihli dilekçe ile özetle; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 4. Maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’nun bu konuda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğunun belirtildiğini, verilen bu yetkiye istinaden 16.12.2010 tarih ve 2932 sayılı kurul kararı ile 2011/2015 arasındaki dönemi kapsayan uygulama dönemi için aralarında davalının da yer aldığı 21 dağıtım Şirketi için kayıp-kaçak bedelinin faturalara ilave ettiğini, yapılan fiyatlandırma ile ilgili de geniş bir biçimde açıklama yaparak, dava konusu fiyatlandırmanın tamamen mevzuata ve EPDK kararlarına uygun ve bu doğrultuda ,kanunun emrettiği şekilde yerine getirilmekte olduğunu, dava konusu yapılan bedellerin indiriminin veya iptali yönünden karar vermeye ancak EPDK nın yetkili ve davalı Şirketin EPDK kararı ve/veya hukuki bir düzenleme olmadan, hukuka aykırı bir şekilde dava konusu yapılan bedellerin indirimi veya iptali yoluna gitmesinin mümkün olmadığını vs.den bahisle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini savunmuştur.
İhbar edilen ve Fer’i müdahale talebinde bulunan 3.kişi … vekili, verdiği 29.01.2013 tarihli dilekçesinde özetle; öncelikle Asliye Ticaret Mahkemesinin kayıp /kaçak bedelleri konusunda karar verme yetkisinin olmadığını, EPDK kararlarının, idari yargı denetimine açık olduğunu vs.den bahisle fer’i müdahale taleplerinin ve beyanlarının kabulüne, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini savunmuştur.
Dosya kapsamına alınan 8.5.2013 tarihli bilirkişi raporunda; .EPDK’nın 29.12.2010 tarih ve 3002 numaralı kararının 12. Maddesinin son bendinde;” Dagıtım bedeli, perakende sattş hizmeti bedeli, İletim bedeii ve kayıp/kaçak bedeli gibt kWh bazındaki bedeller tedarikçilerine, – Güç bedetî, güç a$tm bedetî ve reaktif enerji bedetî tüketicilerine, fatura edilir” denildiği,Yukarıda verilen tespitler ışığında dava konusu yeniden değerlendirildiğinde, tedarikçi olan …’nin, tüketici olan …’a kestiği enerji faturalarında gösterdiği ve tahsil ettiği kayıp- kaçak enerji bedellerini haksız olarak tahsil edildiği, …’nin, … kestiği 31.01.2011 tarihi ile 30.06.2011 tarihleri arasında tahakkuk ettirmiş olduğu faturalarda görülen toplam 264813.73TL kayıp-kaçak enerji bedelini geri ödemesi gerektiği” görüş ve kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 20.12.2013 tarihli bilirkişi ek raporunda; ” … Burada daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya sokulması değil , maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda gösterilmesi söz konusudur. …2011 yılında yapılan değişiklikle yalnızca perakende satış lisansına sahip dağıtım şirketinden enerji satın alan abonelerin değil, dağıtım sistemini kullanan her bir tüketicinin hizmet sunulmasında oluşan maliyetlere katlanması öngörülmüştür. … faturalarda görülen … Kayıp-kaçak enerji bedelini geri ödenmemesi gerektiği görüş ve kanaatine varılmıştır. ” belirlenmiştir.
Mahkememizin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; Davacının davasının kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı 27/02/2018 tarihli bozma ilamı ile;
“1-) Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile kayıp-kaçak bedelinin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren (geçmişe etkili) 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;
Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17.( birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri), geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, işbu dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dava; Elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedelin davalıdan tahsiline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında Elektrik Abone Sözleşmesi düzenlendiği ve sözleşmenin halen geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Mevcut yasal değişikliklerin Anayasa’ya aykırılığına ilişkin olarak bir çok Mahkemece Anayasa Mahkemesine iptal talebi ile başvurulduğu, Anayasa Mahkemesince 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin Anayasaya aykırılık başvurularını incelediği ve nihayetinde, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemelerin büyük çoğunluğunun Anayasaya’ ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verildiği, Anayasa Mahkemesince 28 Aralık 2017 tarihinde yapılan müzakere sonucu verilen ret ve bazı hükümlerin iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), böylece iptal kararının 15.02.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak, hüküm doğurduğu anlaşılmıştır.
Bu bağlamda; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilerek, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar vermek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda; dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. HMK’ nın 331. Maddesi; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmünü içermektedir. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Mahkememizin 20/11/2018 tarihli celsesinde davacı vekili; “6719 sayılı kanunun 26 maddesi ile 6446 sayılı yasaya eklenen geçici 19 ve 20. Maddelerin davaya konu olaya bir etkisinin bulunup bulunmadığı yönünde bir inceleme yapılması için dosya bozularak, mahkemenize gönderilmiştir. Bizim EPDK tarafından uygulanan tarifilere bir itirazımız yoktur. Biz hukku genel kurulu kararı gereğince dava ktonusu ettiğimiz bedellerin hiç tahsil edilmemesi gerektiğini iddia ettik. Bu nedenle doosya kapsamında alınan daha önceki bilirkişi raporları doğrultusunda davamızın kabulüne karar verilsin” şeklinde beyanda bulunduğundan ayrıca tarife denetimine ilişkin bilirkişi incelemesi yapılamamış, yukarıda anlatılan nedenlerle; mevcut yasal düzenlemeler dikkate alınarak davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılamayacağından; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın ESASI HAKKINDA KARAR TESİSİNE YER OLMADIĞINA,
2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 35,90-TL harçtan başlangıçta yatan 3.932,50-TL harcın mahsubu ile kalan 3.896,60-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.644,80-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK nın geçici 3. Maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/12/2018

Katip …

Hakim …