Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1076 E. 2018/1019 K. 20.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1076
KARAR NO : 2018/1019

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/11/2018
KARAR TARİHİ : 20/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 03/10/2017 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; … ili … ilçesi … mahallesi ikamet ettiği bilenen ve halen yaşayıp yaşamadığı, mirasçısının olup olmadığının bilinmediği ve muhtarlık kayıtlarında herhangi bir bilgiye rastlanmadığı tespit edilen … hakkında … 1. Sulh hukuk mahkemesinin 2016/267 E. 2017/108 K. Sayılı kararı ile … Defterdarı …’ın kayyım olarak tayinine karar verildiğini, pazar mahallesinde 1978-1981 yılları arasında oturduğu belirtilen … hakkında yapılan ihbar üzerine anılan kişi adına … Bankası … Şubesinde 31/01/1978 yılında açılan … nolu hesabın adı geçen adına kayıtlı olduğu tespit edildiği, … Bankası … Şubesinde bulanan … nolu hesap ile ilgili İş Bankası ile yazışmalar yapıldığı, … Bankası Genel Müdürlüğünden alınan … tarih ve … sayılı yazılarında özetle” … şubemiz nezdinde yapmış olduğumuz araştırma sonucunda açık veya … ye devrolmuş … numaralı mevduat hesabına rastlanılmamıştır.” denildiğini, banka tarafından paranın akibeti hakkında net bir bilgi verilmediği, zamanaşımına uğrasa dahi … ye devri gereken paranın devredilmediğini, banka tarafından düzenlenen hesap cüzdanının aslının… Müdürlüğü Kayyımlık Bürosunda muhafaza edildiğini, söz konusu paranın ( 398.000 lira ) enflasyon hesaplayıcısı ile güncellenmesi sonucu 31/01/1978 – 31/03/2017 tarihleri arası için bulunan 184.092,78-TL nin ödenmesi için … Bankası Genel Müdürlüğüne 21/04/2017 tarih ve 5866 sayılı yazısıyla ihtaratta bulunulduğu, paranın 15 gün içinde ödenmesi istendiği, 18/05/2017 tarihinde tebliğ edilen yazıya rağmen süresi içinde ödeme yapılmadığını belirterek mahkememize dava açmıştır.
Davalı vekili 20/11/2017 tarihli cevap dilekçesinde hazine avukatının taleplerinin tamamen haksız ve mesnetsiz olduğu, açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili bankanın merkezinin İstanbul’da olup, hukuk mahkemeleri kanununun 6.maddesi uyarınca huzurdaki davada İstanbul ( … ) Mahkemelerinin yetkili olduğunu, 818 sayılı B.K nun 125.maddesi, gerekse de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununu 146.maddesi uyarınca aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacağın on yıllık zamanaşımına tabi olduğu düzenlendiğini, huzurdaki davaya konu taleplerin ise 1978 yılında gerçekleştiği iddia edilen bir işleme ait olduğunu, söz konusu tarihten, dava tarihine kadar yaklaşık olarak 39 yıllık sürenin geçtiği dikkate alındığında, yukarıda anılan kanun maddelerinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, bu suretle dava dilekçesinde talep olunan sözde alacak / tazminat / talep haklarının zamanaşımına uğradığını, belirtilen nedenlerle zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/767 Esas ve 2018/218 Karar sayılı dosyasında 22/03/2018 tarihinde yetkisizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
… Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2018/1864 Esas ve 2018/1493 Karar sayılı ilamında; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verildiği anlaşılmış olup, hükmün işbu tarihte kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dava; Bankacılık işleminden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinin 1.fıkrasının f bendine göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
Ancak, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(k) maddesinde, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3/1-(l) maddesinde ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanununun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun Geçici-1/1. maddesinde ise “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan” davaların “açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam” edeceği belirtildiğinden, 28.05.2014 tarihinden önce açılmış davalar yönünden 5464 sayılı Kanunun 44. maddesindeki görev hükümleri geçerli olmaya devam edecektir. 6502 sayılı Kanun, bütün bankacılık işlemlerini (m. 3/1-k kapsamına girmeyen tacirler hariç olmak üzere) kanun kapsamına aldığı ve 83/2. maddesi hükmü karşısında diğer kanunlardaki görev kuralları bu kanun kapsamına giren uyuşmazlıklarda uygulanmayacağı için, 6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır.
Somut olayda; dava dışı … hakkında … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/267 E. 2017/108 K. sayılı kararı ile Samsun Defterdarı …’ın kayyım olarak tayinine karar verilerek, dava dışı şahsın davalı banka nezdinde bulunup …’ye devri gereken mevduatın tahsilinin talep edildiği, yukarıda açıklanan gerekçelerle ve davacının tacir olmadığı gibi davanın da mutlak ticari dava olmadığından mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmış, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi nezdinde görülmesi gerektiğinden davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Tüketici Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.20/11/2018

Katip …

Hakim …