Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1047 E. 2020/494 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1047 Esas
KARAR NO : 2020/494
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 06/01/2015
KARAR TARİHİ : 13/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DavacIlar vekili dava dilekçesinde özetle; Olay … ile Davalı … arasında 13/09/2014 tarihinde saat 00:10 sıralarında gerçekleşmiş olduğu, sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı … Hizmet aracı ile tramvay yolundan sağ şeritten Topkapı istikametine sola dönüş yapmak istediği esnada aracın sol ön tampon ve sol ön çamurluk kısımları ile tramvay yolundan sağ şeritten karşı istikametten Aksaray yönüne seyir eden motorsikletli sürücü …’ın sevk ve idaresinde ki … plaka sayılı aracın sol yan kısımlarına çarpması sonucu maddi hasarlı yaralamalı kaza meydana geldiğini, kaza nedeni ile yaralı olarak hastaneye kaldırılan … kazadan sonra 15/09/2014 günü 16:20 sıralarında vefat ettiğini, davacı … ve … için destekten yoksun kalma tazminatına mahsuben fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00-TL maddi tazminatın, yine her iki davacı için fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 1.000,00-TL üç aylık iaşe, cenaze ve defin giderlerine mahsuben maddi tazminatın tüm davalılardan, kaza tarihinden kanuni faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacı anne … için 60.000,00-TL manevi tazminatın, davacı baba Fazla … için 50.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 13/09/2014’ten itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …ndan müştereken ve müteselsilen tahsilini, kazaya sebep olan … plakalı araç üzerine tedbir vaazına, masraf ve ücreti vekaletin davalılara sorumlulukları oranında yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
…. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/… Esas ve 2015/13 Karar sayılı dosyasında 19/01/2015 tarihli kararında görevsizlik kararı verilmiş, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine 20/04/2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkememize görevsizlikle gelen dosyanın Mahkememizin 2016/… esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Davalılar … ve … vekili Av. …’ün cevap dilekçesinde özetle; … Asliye Ceza Mahkemesinde 2016/… Esas sayılı dosyadan alınan iki bilirkişi raporunda da müteveffanın %100 kusurlu olduğunu, zira motosiklet sürücüsü, yaya geçidine ve geçiş kavşağına yaklaşmasına rağmen hızını azaltmadığını, kendisinin istikametinde giden araçlara kırmızı yanmasına rağmen durmadığını, ve hatta hızını azaltmadan trafik ışıklarını geçtiğini, görüşün net ve berrak olduğu bir havada karşıdan gelen ve hatta kendisinin yolunu kaplar şekilde dönüşünü bitirmek üzere olan gece karanlığında bile net görülebilecek beyaz minibüsü görmüş olmasına rağmen 20 metreden hiç gaz kesmeden hızlı yoluna devam ettiğini, motorunu müvekkilin kullandığı aracın üzerine doğru sürdüğünü, dolayısıyla bu artık basit bir dikkatsizlikten öteye geçmiş olduğunu, kasıtlı olarak motorun sürülmeye devam edilmesi nedeniyle, intihar için yapıldığı düşüncesine bizi sevk ettiğini, tüm bunlardan anlaşılacağı üzere tramvay yolunu dik keser pozisyonda dönüşünü tamamlamak üzere olan müvekkilin sağından hızla gelen aracın görmesi mümkün olmayıp meydana gelen kazada müvekkile herhangi bir şekilde kusur atfedilemeyeceği kazanın müvekkilin dikkatiyle ilgisi olmadığı ortada olduğunu, davanın … AŞ’ye ve gerektiğinde katılması gereken diğer sigorta şirketlerine ihbarını, davanın tüm müvekkiller açısından reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Tic. Ltd. Şti vekili Av. …’in cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf müvekkilden manevi tazminat talep edilmediğini, aracın işleteninin … olduğunu, müvekkil bakımından davanın husumetten reddi gerektiğini, aynı kazadan aracın maliki ile işleteni ayrı ayrı sorumlu tutulamayacağını, işletenin sorumlu olduğunu, dava dilekçesindeki beyanlara göre ve mevcut delillere göre işleten sıfatı olmayan müvekkil yönünden davanın husumetten reddini, tüm tazminat taleplerinin bedellerini kabul etmediklerini ve müvekkil bakımından davanın reddini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili Av. …’in cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, istenen maddi ve manevi tazminat miktarının çok fahiş olduğunu, …’ın kazancı ekonomik durumu, yaşı göz önüne alındığında bu hususlar mahkemece resen araştırıldığı takdirde istenilen tazminat bedeli fevkalade fahiş olduğu gibi hesaplanacak bedel tarafların kusur oranına göre paylaşılacağını, somut olayda birinci derecede kusurlu olanın motosiklet sürücüsü … olduğunu, başkaca cevap verme ve delil sunma hakkı saklı kalmak üzere davanın … yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin 09/10/2017 tarihli dilekçesiyle; Davalı … Sigorta AŞ yönünden davadan feragat ettiği, Mahkememizin 2016/… esas sayılı dosyasının 08/11/2017 tarihli celsesinde davalı sigorta şirketi yönünden açılan davanın tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedildiği, aynı celse diğer davalılar yönünden mahkememizin görevsizliği, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna ilişkin usulden ret kararı verilerek görev uyuşmazlığının çıkarıldığı anlaşılmıştır.
Görev uyuşmazlığını inceleyen … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2018/… esas, 2018/… karar 26/10/2018 tarihli ilamında; “Her ne kadar dosya sigorta şirketleri yönünden tefrik edilmiş ise de, davalı sigorta şirketleri ve araç sürücü ve araç malikine karşı birlikte açılan ancak sonrasında tefrik edilen davalar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca, usûl ekonomisi ve daha isabetli bir karar verilmesi açısından, davanın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.” gerekçesi ile mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesi nedeniyle dosyanın bu defa Mahkememizin 2018/1047 esasına kaydı yapılarak esas yargılamaya geçilmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini, ceza dosyası, araç kiralama sözleşmesi, kusur uzmanı … ve tazminat hesap uzmanı …’dan alınan bilirkişi raporu, tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda aktüerya uzmanı … ve kusur uzmanı … marifeti ile inceleme icra edilerek konuya ilişkin 11/07/2019 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
“Yerleşim yeri içinde meydana gelen kazanın olduğu mahal tramvay yolu içinde olup zemin parke ve kuru, vakit gece, hava karanlık ve mahal aydınlatılmıştır.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında bulunan kaza yeri krokisinden, davalı sürücü … yönetimindeki aracın kaza mahallinde sağdan sola yönelmiş olduğu ve bu sırada karşı yönden gelmekte olan motosikletin sol yanına çarpmış olduğu görülmektedir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında kaza anlatılmış ve gerek davalı sürücü …’un gerekse davacılar murisi sürücü …’ın 2918 sayılı KTK madde 47/1-c ile belirlenen “Trafik işaret levhaları, cihazları ve yer işaretlemeleri ile belirtilen veya gösterilen hususlara uyma” zorunluluğuna aykırı davranmış olmaları nedeniyle kusurlu oldukları belirtilmiştir.
Dava dosyasında bulunan ifadesinde davalı sürücü … kaza mahalli olan Haseki ışıklarına geldiğinde kendisine yeşil ışık yanmakta olduğunu, sola dönerken karşıdan hızla gelen motosikleti fark ettiğinde ani frene basarak durduğunu ancak motosikletin çok hızlı olması nedeniyle duramayarak aracının sol ön kısmına çarpmış olduğunu ve kaza sırasında motosiklet sürücünde kask bulunmadığını belirtmiştir.
Davalı … ve …nın 24.11.2016 tarihli cevap dilekçelerinden davalı …’un …nde zabıta memuru olarak çalıştığı ve kullandığı aracın …ne ait olduğu, kaza sırasında motosiklete kırmızı ışık yandığı ve motosikletin karşısından gelen araçların Haseki tarafına dönmeye başlamış oldukları, … sola sinyal vererek tramvay yoluna dik dönme pozisyonuna gelmişken motosikletin hız kesmeden gelmesi ile bu sırada dönüşünü tamamlamak üzere olan davalı minibüsüne çarpması şeklinde kazanın oluştuğu ifade edilmiştir. Aynı yazıda davacılar murisi motosiklet sürücüsü …’ın Adli Tıp raporuna göre 0,93 promil alkollü olduğu ve ayrıca kanında keyif verici tolüen maddesi bulunduğu, Mobese kayıtlarından kaza sırasında kasksız olduğunun görüldüğü ve iki bilirkişi raporunda da %100 kusurlu olduğunun belirtildiği ifade edilmiştir.
Ancak dava dosyasında maktulün kanındaki alkol ve keyif verici madde miktarını belirten Adli Tıp Kurumu raporuna ve ayrıca değinilen iki bilirkişi kusur raporuna rastlanamamıştır.
Sonuç olarak davalı sürücü …’un kendisine yeşil yandığında nizami sola dönüşünü yaparken karşıdan hızla gelip, ışık ihlali ile kontrolündeki araca çarpması kazasında herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacılar murisi motosiklet sürücüsü …’ın aşırı hızlı, tedbirsiz ve dikkatsiz motosiklet kullanması, aynı zamanda yaya geçidi de olduğu anlaşılan trafik ışıklarını ihlal ederek kırmızı ışıkta geçiş yapması nedenleriyle tamamen kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki incelemeye göre olayda;
Mülkiyeti davalı … şirketine ait olan, davalı … Tarafından işletilen … plakalı aracın davalı sürücüsü … kusursuz olduğu,
Davacılar murisi motosiklet sürücüsü … %100 (yüzde yüz) kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Tazminat Hesabı Yönünden Değerlendirme:
Kusur değerlendirmesinde mülkiyeti davalı … şirketine ait olan, davalı … Tarafından işletilen … plakalı aracın davalı sürücüsü …’un kusursuz olduğu ve davacılar desteğinin %100 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.
6098 Sayılı Borçlar Kanunun 49.maddesinde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” demektedir.
Somut olayda kusursuz sorumluluk söz konusu olmayıp, davacıların davalılardan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talebinde bulunabilmesi için … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olması gerekmektir. Ancak;
Kusur değerlendirmesinde davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu ve davacılar desteğinin %100 kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla davalıların davacılara karşı işbu dava kapsamında bir sorumlulukları söz konusu olmayacaktır.
Bu durumda gereksiz yere karışıklığı neden olmaması bakımından maddi zarar hesabı yoluna gidilmeyecektir.
Sonuç olarak; Delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere 13.09.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;
Mülkiyeti davalı … şirketine ait olan, davalı … Tarafından işletilen … plakalı aracın davalı sürücüsü …’un kusursuz olduğu,
Davacılar murisi motosiklet sürücüsü … %100 (yüzde yüz) kusurlu olduğu,
Davalıların sorumluluğuna doğuran … plakalı araç sürücüsünün kusursuz, davacıların desteğinin %100 kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla davalıların işbu dava kapsamında davacılara karşı bir sorumluluğunun söz konusu olmayacağı,
Davalıların sorumluluğu söz konusu olmadığından gereksiz yere karışıklığı sebebiyet verilmemesi bakımından maddi zarar hesabı yoluna gidilmediği, Sayın Mahkemece aksi kanaate varılması veya kusur durumunda değişiklik olması halinde maddi zarar hesabının buna göre yapılabileceği” şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce uyap kayıtlarında mevcut olan…. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında alınan raporların da incelenmesi suretiyle düzenlenen konuya ilişkin 16/03/2020 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Dava dosyasında bulunan ifadesinde davalı sürücü … kaza mahalli olan Haseki ışıklarına geldiğinde kendisine yeşil ışık yanmakta olduğunu, sola dönerken karşıdan hızla gelen motosikleti fark ettiğinde ani frene basarak durduğunu ancak motosikletin çok hızlı olması nedeniyle duramayarak aracının sol ön kısmına çarpmış olduğunu ve kaza sırasında motosiklet sürücüsünde kask bulunmadığını belirtmiştir.
Dosya kapsamına göre davalı sürücü …’un kendisine yeşil yandığında nizami sola dönüşünü yaparken karşıdan hızla gelip, ışık ihlali ile kontrolündeki araca çarpması kazasında herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacılar murisi motosiklet sürücüsü …’ın aşırı hızlı, tedbirsiz ve dikkatsiz motosiklet kullanması, aynı zamanda yaya geçidi de olduğu anlaşılan trafik ışıklarını ihlal ederek kırmızı ışıkta geçiş yapması nedenleriyle tamamen kusurlu olduğu kanaati belirtilmiştir.
Olay Yeri Keşif ve Ölü Muayene Tutanağında ölümün trafik kazası sonucu husulü mümkün, genel beden travmasına bağlı kafatası ekstremite kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucu meydana gelmiş olduğu kanaati belirtilmiştir.
10.11.2014 tarihli CD izleme tutanağında saat 23.51:30 da tramvay yolundan Aksaray istikametinden Topkapı istikametine beyaz renkli bir minibüsün normal bir hızla ve sola sinyal vererek gelmekte olduğu, Haseki ışıklar kavşağına geldiğinde hızını düşürdüğü, bu sırada Topkapı yönünden Aksaray istikametine hızlı bir şekilde seyreden bir motosikletin görüntüye girdiği, hızını azaltmadan yaya geçidinden geçip kavşakta sola dönmek için manevra yapan minibüse çarptığı, motosikletin ve sürücünün yola savrulduğu, kaza sırasında Topkapı-Aksaray istikametine kırmızı ışık yandığı, Haseki ışıklarda sola dönmek isteyen araçlara ise yeşil ışığın yandığının izlendiği belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesinin alkol ölçümü ile ilgili raporunda kaza saatinin 23.50 ve kan numunesi alım saatinin ise 01.00 olduğu, kanın alındığı andaki alkol durumunun ise 0.93 promil olduğu belirtilmiştir. Kaza saati ile kanın alındığı saat arasında bir saat 10 dakika fark bulunmaktadır. Kandaki alkol oranının her saat için ortalama 0.15 promil azalmasına göre kaza anındaki alkol derecesinin 1.105 promil olduğu anlaşılmaktadır. Emniyetli araç kullanma sınırı 1.00 kabul edilmektedir.
… Asliye Ceza Mahkemesi tarafından olay yerinde yapılan keşif sonucu rapor tanzim eden bilirkişi … raporunda müteveffa sürücü …’ın B sınıfı sürücü belgesi ile A2 sınıfı sürücü belgesi ile kullanması gereken aracı kullandığı, araç kullandığı sırda alkollü olduğu, kavşaklarda ilk geçiş hakkına aykırı davrandığı, kırmızı ışıkta geçtiği, kavşaktan hızını azaltmadan geçmek istediği ve kask takmadığı için olayda % 100 kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
… Asliye Ceza Mahkemesi tarafından … Ulaştırma Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof.Dr. …, Yrd. Doç.Dr. … ve Yrd.Doç.Dr. …’inden kusur raporu alınmıştır. Raporda yeterli belge olmadan ve alkollü olarak motosiklet kullanan, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmayan, kavşakta yeşil ışıkta sola dönüş yapan minibüse sol önünden çarpan, kask takmayan ve bu nedenle başından darbe alan müteveffa sürücünün asli ve tamamen kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir. … Heyet raporunda Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Mahkemesi tarafından verilen raporda davalı sürücüye verilen kusura iştirak edilmemiş, hiçbir somut tespit ve beyana dayandırılmadan kaza etkin tedbir almadığı gerekçesi ile davalı sürücünün tali kusurlu gösterilmesine iştirak edilmemiş, kavşağa yaklaşırken hızını azaltıp sola sinyal veren ve yeşil ışık yandığında sola dönüşe başlayan, hızla gelen motosikleti görüp frenle duran davalı sürücünün başkaca alabileceği tedbir bulunmadığı belirtilip kusursuz bulunmuştur.
Adli Tıp Kurumu raporunda yeşil ışıkta dönüş yapan minibüs sürücüsünün etkili tedbir almadan ve düz giden motosiklet ile çarpışan davalı sürücünün tali kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir. Olayda kurallara uygun olarak ve yeşil ışıkta dönüş yapan davalı sürücünün alabileceği başkaca tedbir bulunmayıp bu sürücüye kusurlu hareketi açıkça belirtilmeden genel bir ifade ile kusur verilmesine katılınmamıştır.
Sonuç olarak; davalı sürücü … kusursuz, davacılar murisi motosiklet sürücüsü … %100 kusurludur” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dava; 13/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle açılan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Eldeki dava, müteveffa ile çarpışan … plakalı araç maliki … şirketi, araç sürücüsü … ve aracın belediye hizmetinde kullanılması nedeniyle …ne karşı yöneltmiş olup, davalı … şirketi husumet itirazında bulunmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. Maddesinde işleten tanımı; “araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
” şeklinde yapılmış olup, madde metninden anlaşıldığı ve istikrarlı Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere aracın uzun süreli kiralanması halinde araç malikinin aracın uzun süreli kiralandığı dönem boyunca işleten sıfatının ortadan kalktığı, bu sıfatın kiracıya geçtiği açık olup, davalı … şirketi ile … arasında ihale kapsamında 28/08/2014 tarihli Muhtelif Araç Kiralama Hizmeti Alımına Ait Sözleşme gereğince davaya konu aracın kazanın meydana geldiği tarihi de kapsar şekilde 27/08/2014-26/08/2016 tarihleri arasında iki yıllığına uzun dönem kiralandığı, aracın davalı … çalışanına teslim edildiğine dair tutanağın dava dosyasına sunulu olduğu tespit edilmekle, işleten sıfatı ortadan kalkan davalı … şirketi yönünden pasif husumetin bulunmadığı anlaşıldığından bu davalı yönünden davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine dair karar vermek gerekmiş, esas yargılamaya bu davalı ve mahkememizin 2016/… esas sayılı dosyasında tefrik edilen davalı … Sigorta dışındaki diğer davalılar … ve … yönünden devam olunmuştur.
Mahkememiz dosyasında ve kazaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı …. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/… esas sayılı dosyasında kazanın meydana gelmesindeki kusur oranlarının tespiti noktasında farklı bilirkişi/heyetlerince farklı bilirkişi raporları temin edilmekle, mahkememizin 12/07/2019 tarihli bilirkişi raporuna uygun olan … Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/… esas sayılı dosyasında keşif sonrası alınan 28/12/2015 tarihli raporda, 13/09/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacılar desteği müteveffanın tam kusurlu, davalı sürücü …’un kusursuz olduğuna ilişkin tespit ile yine ceza dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 30/03/2016 tarihli raporundaki müteveffanın asli kusurlu, davalı sürücü …’un tali kusurlu olduğuna ilişkin tespit arasında çelişki bulunduğundan anılı ceza mahkemesince aradaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın İTÜ trafik kürsüsünden seçilen 3lü bilirkişi heyetine tevdii edildiği, alınan 01/12/2016 tarihli raporda müteveffanın asli ve tam kusurlu olduğu, davalı …’un kusursuz olduğu yönünde kanaatte bulunulduğu görülmekle ayrıntılı ve gerekçeli yazılmakla 28/12/2015 tarihli rapor ile 30/03/2016 tarihli rapor arasındaki çelişkinin giderildiği, nitekim ceza mahkemesinin 01/12/2016 tarihli rapora istinaden mahkememiz dosyasında davalı …’un beraatina karar verdiği ve istinaf mahkemesince incelenen bu karar hakkında katılanların istinaf başvurularının esastan reddine dair kesin olarak karar verilerek dosyasının kesinleştiği, emsal alınan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/3494 esas, 2020/3184 karar sayılı 04/06/2020 tarihli ilamında da işaret edildiği üzere; “Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi, TBK’nın 74. maddesinde düzenlenmiş olup Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK’nın 74.maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir” Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.).” şeklindeki içtihat kapsamında mahkememizin kesinleşen beraat kararı ile bağlı olduğu, nitekim mahkememiz dosyasında kazaya ilişkin raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınmasının usul ekonomisi ilkesi ile de bağdaşmayacağı anlaşıldığından, kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olanın davacılar desteği mütevefa olması nedeniyle, davanın davalılar … ve … yönünden esastan reddine, az önce açıklandığı üzere diğer davalı … şirketi yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
A)Davalı … Turizm Taşımacılık … Ltd. Şti. yönünden,
1-Davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle HMK’nun114/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davalı … Ltd. Şti. kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 2.000 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
B)Davalılar … ve … yönünden,
1-Davanın ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 382,54 TL peşin harçtan alınması gereken 54,40 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 328,14 TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 3.400 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar … ile … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/10/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza