Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1046 E. 2018/992 K. 07.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1046 Esas
KARAR NO : 2018/992
DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 07/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; Avusturya da buluna dava dışı şirketin ürettiği medikal ürünlerin Türkiye distribütörü olduğunu beyan eden davalı ile müvekkil arasında 10/07/2011 tarihli Distribütörlük sözleşmesi akdedilerek müvekkiline Türkiye çapında tek satıcı yetkisi verildiğini, sözleşme süresinin 3 yıl olduğunu, sözleşmenin en az 3 yıl süreceği hususunda müvekkilinde gerekli güvenin oluşturulduğunu, müvekkilinin bu kapsamda ak dolunan işin en iyi şekilde yapılması için derhal gerekli ticari girişimlerde bulunarak işin gerektirdiği araç gereç ve donanımı insan istihdamını ve tanıtım faaliyetlerini süreklilik arz eder biçimde hayata geçirdiğini, bölge sayının 2 den 7 ye çıkardığını, teminat amaçlı olarak davalıya 3 adet çek teslim edildiğini, ticari ilişkinin devamı sırasında 29/3/2012 tarihinde bir taahhütname’nin akdedildiğini, bu tarihten sonra davalının davranışlarını değiştirmeye başladığını, davalı yanın müvekkiline ürün tedarikinde zaafiyet oluşturduğunu, ürün sağlama edimini müvekkiline zarar verecek şekilde ifadan kaçındığını, müvekkilinin fiili satışlarının engellenmeye çalışıldığını, bu aşamada müvekkilince davalıya noter kanalıyla 27.11.2012 ve 07.12.2012 tarihlerinde gerekli bildirimlerde bulunulduğunu, sözleşme konusu ürünleri münhasıran kendi çabasıyla bugünkü anlamında piyasa ve bölgeye tanıtan, edimlerini usulünce ve giderek fedakarca ifa eden, davalının bir temerrüt bildirimine muhatap olmamış ve şirketinin faaliyetini tamamen sözleşmedeki ürünlerin satışı-tanıtılmasını has eden bu amaçla kapsamlı eğitim, personel, tanıtım ve teçhizat yatırımı yapan, ürünler ile ilgili gümrük bedellerini dahi ödeyen, pazarlama faaliyetlerinin sürdürülmesi yolunda müstabel fuarlara katılım içinde anlaşmalar yapan, ve bunlarla sınırlı olmaksızın yatırım- harcalamalar gerçekleştiren müvekkilinin bölgede önemli bir müşteri portföyörü satış kabiliyeti, tanınırlık ve marka değeri elde ettiğini, ancak davalının sözleşmenin haksız feshi için senaryo oluşturmaya çalıştığını bu hususun 21.12.2012 tarihinde yine noter kanalı ile davalıya bildirildiğini, davalının … Noterliğinin 24/12/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile sözleşmeyi tek yanlı olarak feshettiğini, davalının fesih için ileri sürdüğü sebeplerin haksız ve yersiz olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, davalı yanın hukuka aykırı davranışları nedeniyle zarara uğradıklarından bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500.000TL fiili zarar, 400.000TL yoksun kalının kar ve 100.000TL portföy tazminatı olmak üzere 1.000.000.-TL maddi tazminat ve 100.000.-TL manevi tazminata hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Avusturya da bulunan … GMBH şirketi ile müvekkili şirket arasında 07.02.2016 tarihinde dağıtım sözleşmesi, 10.05.2007 tarihinde ise münhasırlık anlaşması akdedildiğini ve bu anlaşmaya istinaden müvekkili ile davacı arasında 10.07.2011 tarihinde tek satıcılık (distribütörlük) sözleşmesi imzalandığını, tek satıcılık sözleşmesinde satıcının en önemli ve asli yükümlülüğünün sözleşmeyle belirlenen miktarda ürünü kendi nam ve hesabına satın alma ve ürünlerin sürümünü arttırmak için gerekli faaliyetlerde bulunma borcudur ki bu yükümlülüğün sözleşme süresince devam eden sürekli nitelikte bir borç ilişkisi olduğu, mali yönden bağımsız olan tek satıcının kendi sermayesini koyarak sözleşme konusu malların satışı ile ilgili tüm rizipoyu üstlendiğini, dolayısıyla tek satıcının acenteden ve bu anlamda komisyoncudan farklı olduğunu, davacı yanın sözleşmeyle kararlaştırılan süre ve miktardaki ürün satışını gerçekleştiremediğini, sözleşme hükümlerine uygun hareket etmediğini, ticari ahlaka uymayan başka davranışlarda bulunduğunu, üretici firma ile temasa geçerek müvekkilinin elinden ürünlerin yetkisini almaya çalıştığını, davacının ürünlere herhangi bir marka değeri de katmadığını fahiş fiyatlandırmalar ile ürün aleyhine durum oluşturduğunu, davacının yeni müşteri portföyü oluşturmadığını, taraflar arasındaki sözleşme imzalandıktan sonra davacı yanın müvekkilinin önceki satışlarından daha küçük satış gerçekleştirdiğini, ayrıca davacının sözleşmeye konu vitagil adlı ürünün birebir aynı yazı karakteri ve logosu ile yasaya aykırı başka bir ilaç için patent müracaatı yaptığının tespit edildiğini, ve kendisine bu durumun ihtar edildiğini ve davacı yanın Eylül 2012’de yapmış olduğu siparişlerin Türkiye’ye getirilmesine rağmen bedelini ödeyerek müvekkilinden satın almadığını, taraflar arasında o güne kadar uygulanan usulün dışında taleplerde bulunduğunu ve müvekkilin ekonomik zorluk yaşadığı kanısını uyandırmaya çalıştığını, sözleşmenin feshedildiği tarih itibariyle davacının müvekkiline vaki 53.087,37.-TL borcu olduğunu belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Birleşen … ATM’nin … Esas sayılı dosyasında davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı Avusturya’da bulunan … GMBH şirketi arasında münhasırlık sözleşmesi ve müvekkilinin gösterdiği başarılar neticesinde Azerbeycan, İran, Irak bölgelerinde vitaglukan ve vitagil satış hakkı veren sözleşme imzalandığını, müvekkili şirketin Türkiye pazarına sıfır noktasından giren … ürünlerinin Türkiye pazarında tanıtım ve dağıtımını yapmak suretiyle bir marka değeri ve müşteri portföyü oluşturduğunu, büyük bir başarı grafiği yakaladığını, akabinde 2011 yılında kurulan davalı firmanın müvekkili şirket ile ürün satışı yapmaya talip olduğunu, davalı … ile müvekkili arasında 10.07.2011 tarihinde tek satıcılık sözleşmesinin imzalandığını, ancak davacının sözleşmeye uygun hareket etmediği gibi sözleşmede kararlaştırılan satış rakamlarını yakalayamadığını, yeni müşteri oluşturamadığını, bilahare süreç içinde müvekkili ile üretici … firması arasındaki ilişkiyi bozmaya yönelik davranışlar içine girdiğini ve üretici firma ile görüşmeler yaptığını, müvekkilinin üretici firmadan temin ettiği son sipariş ürünlerini teslim almaktan kaçındığını, ürün bedelini ödemediğini, sözleşmenin de müvekkilince haklı nedenlerle feshedildiğini, ancak fesihten sonra davacının hukuka aykırı davranışlarına devam ettiğini ve bu yönde … ‘te bir otelde üretici firmaya ait ürünler ile ilgili seminer düzenlemeye kalktığını ve Cumhuriyet Başsavcılığına gerekli suç duyurusunda bulunulduğunu, akabinde üretici firmanın distribütörlük ve münhasırlık sözleşmesini feshettiğini ve bilahare davalı … ile … arasında ürünlerin satışına ilişkin sözleşme yapıldığının öğrenildiğini, davalının bu davranışlarının TTK 54-55 maddeleri gereğince haksız rekabet olduğunu, müvekkilinin haksız rekabet nedeniyle zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada … Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; belirsiz alacak davasının şartları oluşmadığından bahisle öncelikle bu yönde usuli itirazlarını ileri sürmüş akabinde davanın tarafları ve konusu aynı olan … ATM’nin … esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesi talebini ileri sürmüş, esasa ilişkin olarak ise davacı yanın davaya konu ettiği haksız rekabete dayanak vakalarla ilgili müvekkiline bugüne kadar herhangi bir ihtarda bulunmadığını, davacı iddialarının samimi olmadığını, gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında akdedilen distribütörlük ve tek satıcılık sözleşmesi kapsamında müvekkilinin sözleşmeye uygun hareket ettiğini bölge sayısını arttırdığını, ürüne marka değeri kattığını, müşteri portföyünü arttırdığını ve taahhüt edilen satış rakamlarına ulaşıldığını, davacı tarafın müvekkiline teslimini taahhüt ettiği ürünleri teslim etmediğini, müvekkilini zarara uğratmak için elinden geleni yaptığını, müvekkilinin davacı ile üretici firma arasındaki ilişkiyi bozacak herhangi bir davranışının olmadığını, müvekkilinin Avusturya menşeili üretici firma …’dan farklı ürünleri ilişkin olarak 31.03.2014 ‘e kadar Türkiye ve birkaç ülkeye ilişkin dağıtım ve satın alma yetkisi aldığını ve bu ürünlerle ilgili …, …’de fuara katıldığını hakkında vaki davacı tarafça yapılan şikayet ile ilgili takipsizlik kararı verildiğini, davacı şirketin … firmasının tüm ürünleri ile ilgili satış yetkisine sahip olmadığını, davalı müvekkilinin sözleşmesinin feshinden 3 ay sonra … markalı ürünlerin satışı için üretici firma ile sözleşme imzaladığını, üretici firma ile davacı taraf arasındaki sözleşmesel ilişkinin müvekkilini ilgilendirmediğini, davacı yanın müvekkilinin davacı hakkında üretici firmayı yanılttığı ve sözleşmesinin feshedilmesine sebebiyet verildiği yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
… ATM’nin … esasına açılan birleşen dava aradaki bağlantıya istinaden …. ATM’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
HSYK’nın 26/8/2014 tarih ve 1876 sayılı müstemir yetkilere ilişkin kararı gereğince, Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası mahkememize devredilmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememiz dosyasının delillerini, taraflar arasında imzalanan distribütörlük sözleşmesi, 29.03.2012 tarihli taahhütname, ihtarname, IMC satış raporları, bilirkişi kök ve ek raporları oluşturmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü dosya üzerinde teknik incelemeyi gerektirdiğinden İddia, savunma toplanan tüm deliller ve yanların ilişki dönemini kapsayan ticari defter ve dayanağı belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi icra edilerek konuya ilişkin bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler Ec.Fak Prof Dr. …, Prof.Dr … ve muhasip …’nün ayrıntılı olarak hazırlayıp mahkememize sunmuş olduğu 25/11/2013 tarihli raporunda özetle;
” Mübrez defterler ile dosya muhteviyatı belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda Huzurdaki dava bir tazminat davası olup davacı, davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi tek yanlı olarak feshi nedeniyle zarara uğradığından bahisle, davalıdan maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmaktadır.
Dava dilekçesine bakıldığında 1.000.000.-TL maddi tazminat ve 100.000.-TL.de manevi tazminat talebi mevcut olup, maddi tazminat ile ilgili olarak bunun, 500.000.- TL.sinin fiili zarar, 400.000.-TL.sinin yoksun kalman kar ve l00.000.-TL.sinin ise portföy tazminatı olarak talep edildiği görülmektedir.
İnceleme esnasında davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin tetkikinde;
Davalı ile olan ticari münasebetini 320.01.001 nolu hesap kodu altında takip etmekte olduğu, davalı tarafından düzenlenen faturaları bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğu, düzenlenen faturalara karşılık yapmış olduğu ödemeleri ise bu hesabın borcuna kaydetmiş olduğu, bu hesabın 31/12/2012 tarihi itibariyle 800,77.-TL BORÇ bakiyesi verdiği tespit edilmiştir. Buna göre davacı yan kendi defterlerinde davalıdan 31/12/2012 tarihi itibariyle 800,77.-TL alacaklı durumdadır.
Sözleşmenin feshedildiğinin tirajı 250.000 adedin altında olmayan bir günlük gazetede yayınlanması, 3 adet teminat çekinin davalı yanca kullanılmasın engellenmesi, söz konusu ürünlerin davalı yanca satılmasına tedbir vaazını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesi…» talebinde bulunduğu görülmektedir.
İnceleme esnasında davalı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin tetkikinde ise;
Davacı ile olan ticari münasebetini 120.01.11 nolu cari hesap kodu altında takip etmekte olduğu, davalıya düzenlenen faturaları bu hesabın borcuna kaydetmiş olduğu, buna karşılık yapmış olduğu tahsilatları ise bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğu,
Bu hesabın 31/12/2012 tarihi itibariyle 53.087,37.-TL BORÇ bakiyesi verdiği tespit edilmiştir. Buna göre davalı yan kendi defterlerine göre davacıdan 31/12/2012 tarihi itibariyle 53.087,37.-TL alacaklı durumdadır.
Taraf defterleri karşılaştınldığında, taraflar arasında ( 53.087,37.-TL + 800,77.-TL ) 53.888,14.-TL tutarında farkın mevcut olduğu görülmektedir. Bu farkın sebebi davacı tarafından davalıya; 31/07/2011 tarihinde, 250.000,00.-Euro açıklaması ile yapmış olduğu, 595.400.0. -TL.lik ödemenin davalı defterlerinde, 558.446,26.-TL olarak kayıtlı, 26/08/2011 tarihinde, 300.000,00.-Euro açıklaması ile yapmış olduğu, 755.580.0. -TL.lik ödemenin ise 738.750,00.-TL olarak kayıtlı olmasından kaynaklanmaktadır.
Ancak esasen bu davanın konusu taraflar arasındaki hesap bakiyesinden kaynaklanmamakta olup; davacı, davalı yanın sözleşmeyi haksız olarak feshettiği ve bu nedenle de maddi ve manevi zarara uğradığı anlatımındadır.
Dosya mevcuduna göre olaylan kronolojik olarak sıralamak gerekirse;
Taraflar arasındab her iki yanında kabulünde olan ve 10/07/2011 den itibaren geçerli olan bir Distribütörlük Sözleşmesi akdedilmiştir.
Akabinde 29/03/2012 tarihinde bir taahhütname imzalanmış olup, yine bu taahhütname her ne kadar taraflarca farklı yorumlansa da varlığı ve imzalar tarafların kabulünde olup, metin aynen aşağıda sunulduğu gibidir.
Sözleşmenin 10.1 maddesine göre, ana sözleşme üç yıl olarak akdedilmiş olup, ancak aynı maddede bu üç yılın sonunda da distribütörün sağladığı marka değeri veya ortaklık değeri göz önünde bulundurularak sözleşme şartlarının distribütör lehine ve yeniden belirlenmesi hususunda anlaşıldığı yazılıdır.
Sözleşmenin “Distribütörün Hak ve Yükümlülükleri” başlıklı maddesinde davacının çeşitli ürünlerden belli miktarlarda alım taahhüdünde bulunduğu görülmekte olup, daha sonra 29.03.2012 tarihli taahhütname ile rakamsal satış taahhüderinin tadil edildiği ve bunların gerçekleşmemesi halinde ( Temmuz 2013 tarihine kadar 500.000 kutunun altında kalması durumunda 250.000 € , 500.000 kutunun üzerindeki satışta 50.000 € ) ceza ödemesinin öngörüldüğü, 600.000 kutu satışa ulaşıldığında ise ceza ödemesinin olmayacağının kararlaştırılmış olduğu görülmektedir.
Akabinde davacı tarafından davalıya … Noterliğinin 27/11/2012 tarih ve … yevmiye nolu aşağıdaki ihtarnamesi keşide edilmiş olup,
Özet olarak; Öncelikle sözleşmenin 11.2 maddesinin kendilerini herhangi bir taahhüt altına sokmadığının açık olduğu, sözleşmedeki saüş taahhüderine uyulmadığı, … yıllık taahhüt edilen 300.000 adet satış rakamına ulaşılmadığı, ürünün fiyatının diğer ürünlere göre fahiş hale geldiği ve bu nedenle rekabet gücünü kaybettiği, planlamalara uyulmadığı, 2011 yılının planlamasının gecikmeli yapıldığı, 2013 planlamasının ise henüz yapılamadığı, taraflarına davacı yanın gönderdiği 04/12/2012 tarihli e-mail metni dikkate alındığında yasal yükümlülüklerini yerine getirmeyi isteme zaruretinin doğduğu, bu maildeki taleplerin haklı olmadığı, firmaların nakliye ve gümrükleme masraflarını bildirme yükümlülüğünün olmadığı, sözleşmenin 9.1 maddesi gereği ürünlerin antrepodan teslim alınacağı, söz konusu mailde belirtilen ürünlerin eksiksiz ve acil olarak şevkinin yapılması ile yapılacak kalite kontrolünden sonra ödeme yapılması hususunun da kabul edilmediği, ürün bedeli 239.453 Euro’nun en geç 11/12/2012 tarihine kadar ödenmesi ihtar edilmiş, ihtarnamenin sonuç kısmında İhtarname ve mail yoluyla belirtilen hususları kabul etmedikleri, sözleşme ile taahhüt edilen yükümlülüklerin derhal yerine getirilmesi, sözleşmenin tüm hükümlerine riayet edilmesi, ürünlere uygulanan fiyatların eş değer ürünlerle rekabet edilebilecek düzeye indirilmesi, 239.453 Euro ürün bedelinin çalışma şekli gibi 11 /12/2012 tarihine kadar taraflarına ödenmesini, tüm bu belirtilen hususlarda 10 gün süre zarfında bir değişiklik olmadığı takdirde sözleşmenin haklı olarak tek taraflı olarak feshedileceğinin ve uğranılan tüm zararların taraflarından tahsil edileceğinin yazılı olduğu görülmektedir.
Bu ihtarnameye cevaben davacı yanca … Noterliğinin 12/12/2012 tarih … sayılı ihtarıyla karşılık verilmiş özet olarak, ( ihtarname silik olduğundan rapora dercedilememiştir.) Marka değerinin yalnızca satış rakamları ile ölçülemeyeceği, satış rakamlarının taahhütname ile ağırlaştırıldığı, ayrıca satış rakamlarının taahhütnamenin içeriği ve imza tarihi itibarıyla değerlendirilmesi gerektiği, verilen teminat çeklerinin iade edilmemesinin sözleşmenin haklı nedenle fesih nedeni olduğu, fiyatların fahiş olmadığı, bunun …nun (davalının ) izlediği fiyat politikasından kaynaklandığı, ayrıca sözleşmenin 8.7 maddesi gereği bu yetkinin …’ya (davacı) ) ait olduğu, diğer yandan sözleşmede yükümlülük olmamasına rağmen planlamaların gönderildiği, ancak davalının sözleşmenin 9.2 maddesi gereği ürün siparişinden itibaren 2 ay içinde ürünleri depoya getirme zorunluluğuna uymadığı, istenilen ödemelerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı, bu yönde bir hüküm olmadığı, ayıplı ürünler nedeniyle zarara uğradıkları, …’nun sorumsuzluğu nedeni ile ürünlerin en çok satışının gerçekleştiği Ekim ve Kasım aylarında satılması düşünülen 60.000 kutu ürün hedefinin akamete uğradığı, bunun kendilerine ceza ödetmek için … tarafından kasten oluşturulmaya çalışıldığı intibaının doğmasına sebep olduğu, 15/09/2011 tarihinde 60.000 kutu bila bedel mal fazlasının taahhüt edildiği ancak bunun bu güne kadar verilmediği, sözleşmenin haksız feshi durumunda o tarihe kadar yapılmış olan yatınm tutarlarının, uğranılacak müsbet ve menfi zararların talep edileceği ifade edilmiştir.
Davacı yanca ayrıca bundan sonra davalıya 21/12/2012 tarih … nolu bir ihtarname daha keşide edilerek özetle, siparişlerin akıbetini öğrenmek istediklerini, ancak … ’nun e-postalara ve noter yakılarına cevap vermediği, sipariş edilen ürünlerin kendilerine söyleşmede belirtilen şekilde teslim edilmesi gerektiği, söz konusu siparişlerin geleceği planlanarak şirket bünyesine yeni elemanlar katıldığı, bunun ek maliyete sebep olduğu, … ’nun ürün dağıtım depolarına gönderdiği çalışanları vasıtasıyla ürün satış ve dağıtım durumunu sorgulayarak, söyleşme konusu ürünlerin bundan sonra … tarafından dağıtılacakmış gibi bir intiba yaratıldığını, bunun söyleşmeye açıkça aykırılık teşkil ettiği, Daha önce eposta yoluyla teklif edildiği üyere nakit ihtiyacı bulunan …’ya teminat evrağı sunması halinde sipariş konusu ürünler için ön ödeme yapılacağı, Bu yikredilen hususlar kapsamında daha önce sipariş edilen ürünlerin söyleşmede belirli yolla kendilerine 7 gün içinde teslimi talep edilmiştir.
Davalı ise … Noterliğinin 24/12/2012 tarih … nolu fesihnamesi ile “…yasal ve sözleşmesel bir zorunluluk olmadığı halde kendilerince verilen süreye rağmen sözleşme hükümlerine uygun davranma çabası yerine, kendileri hakkında asılsız bir takım iddialarda bulunma gayreti içine girildiği, bu nedenle sözleşme hükümlerine aykırı hareket edildiğinden bahisle, verilen süreye rağmen yükümlülüklerin yerine getirilmesi noktasında hiçbir çaba sarf edilmediği ifade edilerek … yevmiye nolu ihtarnamedeki sebepler nedeni ile 10/07/2011 tarihli distribütörlük sözleşmesinin feshedildiği …” ifade edilmiştir.
Bu fesihnameye karşılık davacı … ise … No terliğinin 28/12/2012 tarih … numaralı cevabi ihtarnamesini keşide ederek, bunun bir haksız fesih olduğu, bu nedenle 2.000.000 TL zarara sebep olduğu, bu bedelin 5 iş günü içinde banka hesabına yatırılarak giderilmesi, fesih nedeniyle … elinde bulunan 46.000.-TL.lik ve 582.500.-lL.lik teminat çeklerinin iadesi, yapılan bildirimlerin haksız olduğunun duyurulması, bu nevi işlem ve eylemlere son verilmesi, ithal edilen ürünleri hiçbir şekilde piyasaya sürmemeleri, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak ortaya çıkmış ve çıkacak maddi zararların talep edileceği ifade edilmiştir.
Buna göre davalının … Noterliğinden keşide edilen 24/12/2012 tarih … nolu fesih bildirimine bakıldığında sözleşmenin … yevmiye nolu ihtarnamedeki sebepler nedeni ile feshedildiği ibaresi yazılıdır. Anılı ihtarnamenin sonuç kısmında ise;
İhtarname ve mail yoluyla belirtilen hususları kabul etmedikleri, sözleşme ile taahhüt edilen yükümlülüklerin derhal yerine getirilmesi. sözleşmenin tüm hükümlerine riayet edilmesi, ürünlere uygulanan fiyatların eş değer ürünlerle rekabet edilebilecek düzeye indirilmesi, 239.453 Euro ürün bedelinin çalışma sekli gibi 11.12.2012 tarihine kadar taraflarına ödenmesi, tüm bu belirtilen hususlarda belirtilen süre zarfında bir değişiklik olmadığı taktirde söyleşmenin haklı olarak tek taraflı olarak feshedileceği yazılıdır.
Bu fesih sebeplerini irdelediğimizde;
Sözleşmenin 8.3.maddesinde İthalatçı firmanın (…) sözleşme konusu ürünlerin fiyatlarını üretici firma artırmadığı sürece artıramayacağı. 8.7.maddesinde ise, Distribütör’ün (… Parma) ürünlerin bölgedeki satış fıyatını belirleme konusunda serbest olduğu, bununla birlikte, ürünlerin imajını olumsuz etkileyecek fiyatlama politikaları uygulayamayacağı hükümleri mevcuttur.
Bu durumda sözleşme hükümlerine göre davacı, satış fiyatlarını belirlemede serbesttir. Diğer yandan davalının, uygulanan fiyat politikası nedeniyle fıyatları eş değer ürünlere nazaran fahiş olduğu iddiasına yönelik olarak dosyada veri olmadığından davalının bu iddiasının ispata muhtaç olduğu kanaatine varılmıştır.
Sözleşmede ürün bedellerinin ödenmesi ile ilgili bir maddeye rasdanmamıştır. Ancak “Sözleşmenin Amacı” başlıklı 4.maddesinde “.. .ithalatçı (… ) tarafından ithal edilen sözleşme konusu ürünlerin, şirketten satın alınması ve tüm Türkivede gerçek ve tüzel kişilere satılması..hükmü mevcut olup, 9.maddede ise “.. söz konusu ürünler distribütör tarafından ve antrepodan teslim alınacaktır…” 14.maddede de “…söz konusu ürünlerin gümrükten teslim alma, antrepo masrafları ve ürünlerin gümrükten sonra distribütörün işyerine ulaştırılması için gerekli nakliye masrafları distribütöre aittir. Bunun haricinde ürünlerin gümrük teslim anına kadar ki her türlü masrafı ithalatçı firmaya aittir…” hükümleri mevcuttur.
Yukarıda zikredilen sözleşme hükümlerinden, malın ithalatının davalı … tarafından yapılacağı, bundan sonraki diğer masraflann ise davacı … firmasına ait olduğu anlaşılmaktadır.
İhtilaf öncesi uygulama davalının iddia ettiği şekilde olsa dahi, sözleşmede ürünlerin bedelinin davacı tarafından yapılması gerektiğine dair davacıyı bağlayıcı bir hüküm olmayıp, bunun davalının sorumluğunda olduğu değerlendirilmiştir. Ayrıca dosyadaki yazışmalara göre davacının bu son parti mal bedelini de davalının teminat vermesi karşılığı ödemeyi kabul ettiği, ancak davalının bunu kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Yapılan incelemede davalı yanca tarafımıza
IMS satış raporları başlıklı iki adet liste sunulmuş olup, bunların depodan eczaneye olan satışlar olduğu tarafımıza ifade edilmiştir
Temmuz 2011 — Haziran 2012 dönemini kapsamakta olup, toplam adetin 212.949 olduğu görülmektedir.
Diğer tablo ise Ağustos 2011 — Temmuz 2012 dönemini kapsamakta olup, toplam adetin 215.692 olduğu görülmektedir.
Sözleşmenin Delil Anlaşması başlıklı 19.maddesi : “…İthalatçı firma, uyuşmazlık halinde distribütörün defter kayıt ve belgeleri ile her türlü evrakını kesin delil olacağını ve distribütörün defter, kayıt ve belgelerine herhangi bir itirazda bulunmayacağını kabul eder…” şeklinde olup, buna göre tarafların davacı …’nın defter ve kayıtlarının delil olacağı noktasında mutabık kaldıkları anlaşılmaktadır.
Davacı yanca ibraz edilen IMS verileri dikkate alındığında ise 2011-Temmuz-
Aralık döneminde satiş adetinin ise 308.116 olduğu görülmektedir. Ancak sözleşme 10/7/2011 tarihli olup, üç yıl için akdedilmiş olmakla birlikte, daha sonra da taahhütname ile Temmuz 2013 tarihine kadar süre öngörülmekle bu durumda düz mantıkla;
365 gün x 2 yıl — 730 gün olduğu varsayıldığında 730 günde 600.000 adet satması gerekirse, 533 gün geçmiş olmakla, 533 günde ne kadar satması gerekirdi diye hesap yapmak gerekmektedir.
600.000X730533X = 533 X 600.000 730 X — 438.082 adet satmış olması gerektiği hesaplanmaktadır.
Davacının Aralık 2012 itibarıyla satışı toplam 308.116 adettir. 533 gün dolmuş olmakla geriye 197 gün kalmıştır. 308.116/533 gün = 578 adet olup, 197 gün X 578 = 113.866 adet olup, şayet sözleşme feshedilmese idi, davacının bir bu kadarlık daha satış yapacağı hesaplanmaktadır.
Bu durumda 308.116 + 113.866 = 421.982 adet rakamına ulaşılmaktadır. Yani davacı Temmuz 2013 e kadar toplam 421.982 adetlik satış yapabilecekti.
Rakamsal veriler bu şekilde olmakla birlikte, yukarıda rapor içinde özetlendiği üzere ve sunulan delillerin takdiri mahkemenize ait olmak üzere, davacı tarafından davalıya yollanan mailden sonra taraflar arasındaki ilişkinin bozulmaya başladığı ve akabinde davalının son parti ürün bedeli olan 239.453 Euronun ödenmesi talebinde bulunduğu, davacının bu bedeli ödemek için davalıdan teminat vermesini istediği ve akabinde de davalı yanca sözleşmenin feshedildiği tespit edilmektedir. Bu tespitler karşısında sözleşmede ödeme yükümlülüğünün davacıya ait olmadığı anlaşılmakla, davalı tarafından davacıya ürünlerin temin edilmediği ve bu nedenle davacının rakamsal taahhüdünü yerine getiremediği kanaatine varılmaktadır.
Taraflar arasındaki ilişki incelendiğinde, sözleşmenin 10.maddesine göre 3 yıl için yapıldığı görülmektedir. Ancak aynı maddenin 2.cümlesi üç yılın sonunda ilişkinin devam ettirileceğine ilişkin hüküm içermekte olduğu gibi , yine aynı sözleşmenin 11.2 maddesi 3 yıllık süre sonunda, distribütör firmanın yarattığı marka değeri nedeni ile, üretici firmanın sağladığı hak ve imkanları distribütör ile daha eşit şartlarda paylaşmayı, satın alınan ve dağıtılan ürünlerde distribütör lehine daha kazançlı imkanlar sağlamayı taahhüt eden hükümler içerdiği görülmekte olup, davacı davalıya yolladığı 27/11/2012 tarih … nolu ihtarnamede de bu hususu zikrederek;
Sözleşme yapılırken tarafların açık iradelerini tam olarak ifade edemeyen bu maddenin marka değeri noktasında eşit ortaklık yönünde tecelli ettiğinin açık olduğu, sözleşmenin 11.2 maddesi uyarınca üç yılın sonunda, söyleşme konusu ürünlerin marka değerlerinin her yönüyle % 50 …’ya, % 50 … ya ait olacağı.. ” şeklinde davalıya bildirmiş, bu talep davalı yanca kabul görmemiştir. Yukarıda da değinildiği üzere, mevcut ilişkinin de bundan sonra iyice bozulduğu ve sonlandığı anlaşılmaktadır. Olaya ekonomik ve muhasebesesel açıdan bakıldığında ve davacının yapmış olduğu harcamalar dikkate alındığında, takdir mahkemeye ait olmak üzere, davalı tarafın bu sözleşme ile davacı yan nezdinde üç yılın bitiminde de ilişkinin süreceği ve süren ilişkinin eşit şartları içeren bir ortaklığa dönüşeceği inancı yarattığı düşünülmektedir.
Tarafların bu yaklaşımının uzun ve kapsamlı bir yatınım gerektiren bu nitelikte bir ilişkinin anlamına ve içeriğine uygun olduğu düşünülebilir. Çünkü, işin geliştirilip bu işten beklenen gelirlerin optimize olması için en az 12 ile 18 aylık bir tanıtım geliştirme yatırım süresine ihtiyaç olduğu söylenebilir.
Somut olayda davacı yanın satış performansını artırmanın yanı sıra satışlardan elde edilen gelirleri artırıcı bir uygulama yaptığı sonucuna varılarak meseleye bakılacak olursa, gerek ilişkiyi kuran sözleşme ve gerekse onu tadil eden 29/3/2012 tarihli her iki tarafında imzasını taşıyan taahhütname isimli belgede öngörülen satış rakamlarına davacı yanın büyük ölçüde yaklaştığı değerlendirilebilir.
Öte yandan davacının yaptığı pazarlama neticesi davalı taraftan sipariş vermesine karşın, davalı tarafça kendisine temin edilmeyen ürünlerden dolayı davacının öngördüğü satış hacminin tam olarak sağlanamaması hususu da dikkate alınacak olur ise, davacının sözleşmesel edimlerine uygun davrandığı ve bu haliyle davalının sözleşmeyi feshederken ileri sürdüğü hususların haklı temeli olmadığı mahkemece değerlendirilebilir.
Diğer yandan belirtelim ki tarafların her ne kadar üç yıllık bir sözleşme akdetmiş olsalar da, sözleşmenin 11.2. maddesi ile beklenen faydasının üç yıl sonra ortaya çıkacağından hareketle işbirliğini sürdürme yönünde bir karar içinde oldukları görülmektedir. Bu hüküm ayrıca sözleşmenin üç yıllık bir yatırım süresi olup, yapılan bu yatırım sonunda asıl faydasının alınacağı beklentisinin olduğuna da işaret eden bir hükümdür.
Mahkemece davacı talebinin kabulü halinde ise; davacı yan her ne kadar dava dilekçesinde, haksız olduğunu iddia ettiği fesih nedeniyle zarara uğradığını beyan ve talep etmiş ise de yargılamanın gelinen aşamasına kadar sadece dava dilekçesinde
1.000.000.-TL maddi tazminat, 100.000.-TL manevi tazminat talebinde bulunulmuş, dava dilekçesinin 8.sayfasında 1.000.000.-TL maddi zararın, 500.000 TL fiili zarar, 400.000 TL yoksun kalman kar ve 100.000 TL.nin de portföy tazminatından oluştuğu zikredilmiştir.
İncelemede talep edilen bu zararlann nelerden ve nasıl oluştuğu anlaşılamamış ve bu husus davacı şirket vekil ve yetkililerine inceleme esnasında ifade edilmiş, bunun üzerine davacı yanca mahkeme kalemine 29/08/2013 tarihli dilekçe ve eki klasörün sunulduğu görülmüş olup, klasör incelendiğinde;
Davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararları listelediği,
Bu listedeki açıklamaların dayanağı belgelerin de ek yapıldığı görülmektedir.
Esasen listeye bakıldığında bunların, söz konusu iş için ecza depolarına yapılan ciro primleri ödemeleri, kargo masrafları, araç kiralama bedelleri, saha masrafları, personel giderleri, akaryakıt bedelleri, fuar masraflarım içerdiği ayrıca 25/12/2012 — 13/08/2013 dönemini kapsadığı sözleşme sonrasında yapılan giderlerin toplam 1.011.402.-TL olduğu görülmektedir.
Yatırımı ve tanıtım faaliyetini gerektiren işlerde yapılan masrafın gelecek yıllar hedef alınarak yapılması ekonomik gerçeklere uygundur. Bu nedenle uygulanamayan sözleşme süresi bakımından yapılan bu masrafın bir bölümünün de zarar olarak değerlendirilmesi gerekir.
Yoksun kalman kar ile ilgili değerlendirme ; Mevcut distribütörlük sözleşmesi üç yıl için akdedilmiş olup, sözleşmenin Aralık 2012 tarihinde feshedildiği anlaşılmaktadır. Buna göre eğer sözleşme feshedilmese idi, kararlaştırılan dönem sonuna kadar davacının ortalama ne kadarlık bir satış daha yapabileceği tespit edilip, bu tutardan giderlerin düşülmesi ile sonuca varmak gerekmektedir.
Yukarıda rapor içinde dokuzuncu paragrafta yaptığımız mantıksal hesaplamaya uygun olarak, davacı ilişkinin başladığı tarihten 31/12/2011 tarihine kadar geçen 6 aylık sürede toplam 94.017 adet ürün satmış olup, 2012 yılında ise toplam 214.099 adet satış gerçekleştirmiş olmakla, bu durumda altışar aylık periyotlar aşağıdaki gibi oluşmaktadır.
Tem-Aralık 2011 94.017,00 adet, Ocak-Haziran 2012 118.932,00 adet, artış oranı 26,5, Temmuz-Aralık 2012 115.201,00 adet, artış oranı 22,5, toplam 328.150,00 adet ve artış oranı %49 yılındaki satışlar 6 aylık olup, 2012 ise 12 aylık olduğundan artış oranı ortalaması olarak bulunan rakam olan % 49’u ikiye bölmek gerekmekte olup, bu durumda ortalama artış oranı 49/2 = % 24,5 olarak hesaplanmaktadır.
Bu oran dikkate alındığında ise sözleşmenin geri kalan 18 aylık periyodunda davacının muhtemel satış adetleri aşağıdaki gibi olmaktadır.
yılında toplam 234.133 adet satış yapıldığına göre ve bu tutara % 24,5 luk artış oranı uygulandığında 2013 sonu tahmini satış adeti ( 234.133 * 24,5 /100 + = ) 291.495 adet olmaktadır. Bu tutara yine aynı oranın uygulaması ile 2014 sonu itibarıyla tahmini satış rakamı ( 291.495*24,5/100 + =) toplam 362.911 adet olarak hesaplanmaktadır. Ancak, 2014 yılı tam hesaplandığından ve sözleşme sonu 09/07/2014 olarak öngörülmekle 190 günlük satış adeti ise (362.911.-Adet / 365.- Gün * 190.-Gün =) 188.912,-Adet’tir.
Sonuç itibarıyla davacının sözleşmenin sonuna kadar yapabileceği tahmini satış adetleri ; toplam : 480.407 adet Sözleşmenin fesih edildiği 2012 Aralık ayında davacının mevcut olan satış fiyatları ve en son alış faturalarındaki cari fiyatlar dikkate alındığında ortalama satış fiyatı 21,38 TL olmaktadır. Davacı kalan sürede tahmini ortalama 480.407 adet ürün satabileceğine göre ve ortalama satış rakamı 21,38 TL olarak dikkate alındığında ulaşılabilecek satış rakamı ( 480.407 x 21,38 = ) 10.271.101.-TL rakamına ulaşılmaktadır.
Davacının 2011 ve 2012 yılı mali tablolarına bakıldığında davacının 2011 ve 2012 yılı verileri dikkate alındığında ortalama faaliyet gider oranının ( 0,48 + 0,55 /2 = ) % 51,50 olduğu hesaplanmaktadır. Bu oranın davacının ulaşması muhtemel satış rakamına uygulanması sonucu, kalan sürede davacın tahmini gider rakamı ( 10.271.101 x 51,50 /100 = ) 5.289.617 olmaktadır.
Buna göre davacının eğer sözleşme erken feshedilmese idi tahmini gelir rakamından tahmini gider rakamının düşülmesi ile süre sonunda muhtemel kar rakamı ( 10.271.101 — 5.289.617 = ) 4.981.484 olarak hesaplanmaktadır.
Portföy tazminatı ile ilgili değerlendirme;
Davalı tarafın sözleşmeyi haksız olarak feshettiği kabul edildiğinde, davacı yanın bu sebeple uğradığı fiili maddi zararlar ve kar kaybı yanı sıra portföy tazminatı talebi de mevcut olup, bu gibi durumlarda “denkleştirme talebi” olarak da ifade edilen portföy tazminatı talep etme konusunda davacı taraf hak sahibi kabul edildiğinde, yeni TTK. m. 122 bu alana ilişkin genel ilkeleri düzenlemiş olup, madde metni aynen aşağıdaki gibidir.
“Madde 122 (1) Söyleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, söyleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kayandınlmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla söyleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın öyellik ve şartlan değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente söyleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle söyleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
Denkleştirme isteminden önceden vazgecilemez. Denkleştirme isteme hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır. ”
Buna göre ne şekilde hesaplama yapılacağı maddenin 2’nci bendinde “tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır” şeklinde açıklanmış, ancak 5. bendinde “ hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ile benzeri diğer sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır…” ifadesine yer verilmiştir.
Bu talep de haksız fesih halinde gündeme gelebilecek bir taleptir.Ilk olarak, üretici sözleşmeyi haklı sebepler ile feshedebilir.
Ticaret Kanununun bu hükmü ve yine müşteri tazminatının varlık nedeninin aşağıdaki sebeplerin varlığına bağlandığı nazara alındığında; eğer bu sebepler var ise bu tazminatın tanınması gerektiği söylenebilir:
Önemli bir müşteri çevresi oluşturma veya müşteri çevresinde önemli artış, fesihten sonra bu müşteri çevresinden ürün sahibinin önemli ölçüde yararlanması, tazminat talep eden satıcı/tek saticınm hakkaniyet gereği korunmasının gerekmesi, markanın tanınmış olmasının bu talebi engelleyeceği düşünülmemekle birlikte, müşteri çevresindeki artışta davacının çabalarının miktarı bakımından rol oynayabilir. Doktrin tanınmış bir ürünün dağıtıcı tarafından piyasaya sürülmesinin onun denkleştirme talebini ortadan kaldırmayacağını ancak kabul edilen, tanınmış bir markaya ilişkin yapılan acente ve bayilik sözleşmelerinde, hakkaniyet çerçevesinde denkleştirme miktarında belli bir indirime gidilebileceğini kabul edilmektedir (N.Şenol, Bayilik Sözleşmesinin Sona Ermesi, İstanbul, 2011, s. 234). Ticaret Kanunundaki düzenlemeye göre, denkleştirme talep edilebilmesinin ikinci koşulu olarak, acente tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı acentenin elde edeceği ücret talep hakkını yitirmesini aramaktadır.
Bayiin (dağıtıcının) denkleştirme talep edebilmesi için üreticinin, bayiin kurmuş olduğu ticari ilişkilerden sözleşmenin sona ermesinden sonra da menfaat elde etmeye devam etmesi gerekir.Bu menfaat, üreticinin bayiin kazandırdığı müşterilerle yapacağı sözleşmelerden elde edeceği kazançtır. (Şenol, s.237). Çünkü sözleşmenin sona ermesiyle, sözleşme bölgesinde üreticinin mallarını satma ve sürümü artırma hak ve yükümlülüğü de sona erecek ve bayi, müşterilerine ilişkin bilgi ve belgeleri üreticiye teslim edecektir. İşte üretici, ya bizzat kendisi satış yapmak suretiyle ya da bölgeye yeni bir dağıtıcı (bayi, acente gibi) yerleştirerek o bölgedeki müşteri çevresinden bir menfaat elde etmeye devam edebilecektir.
Diğer yandan portföy tazminatı verilmesinin hakkaniyete de uygun olması aranmaktadır. Her somut olayda hakkaniyet koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesi gerektiği ve sözleşmenin hangi sebeple sona erdiği, sona ermede bayiin bir kusurunun bulunup bulunmadığı hususları ile sözleşme süresi ve bu süre boyunca bayiin göstermiş olduğu gayretin nazara alınması gerektiği belirtilmektedir (Şenol, s. 239).
Söz konusu davada davacı, davalının acentesi olmayıp tek satıcısı vasfında olup, davalıdan herhangi bir komisyon ve ödeme almamakta, davalıdan mal alıp bunu ecza depolarına satmakta olduğu anlaşıldığından, hesaplamada satış rakamları esas alınmıştır.
Davacının yıllar itibanyla dava konusu ürünler ile ilgili satış rakamları 2011 yılında 2.831.667,91, 2012 yılında 3.439.776,09 toplam 6.271.444,00
Bu durumda ise; taraflar arasındaki ilişki 2 yıl devam etmiş olup, bu süre zarfında iki yılın satış toplamı 6.271.444,00.-TL olup, ortalaması ise 6.271.444/2 yıl = 3.135.722.-TL olmaktadır.
Mahkemece davanın kabulü halinde, her ne kadar mevcut gerçekleşmiş veriler esas alınarak ileriye dönük tahmini hesaplamalar yapılarak bir kısım rakamlar bulunmuş ise de, taleple bağlılık ilkesi gereği, dava dilekçesinin sekizinci sayfasındaki rakamların esas alınması mahkemeniz takdirlerindedir. Sonuç olarak; Dava dosyası ile taraf defterlerinin tetkiki sonucunda, raporumuz içinde açıklanan nedenlerle, her türlü hukuki değerlendirme ve nihai takdirin mahkemenize ait olduğu işaret edilerek;
1.Sözleşme hükümleri ve taraflar arasındaki ilişkinin dosyaya intikal etmiş seyri incelendiğinde davacının sözleşmesel edimlerine uygun davrandığı ve bu haliyle davalının sözleşmeyi feshederken ileri sürdüğü hususların haklı temeli olmadığının mahkemece değerlendirilebileceği;
Mahkeme haksız feshin varlığına kanaat getirdiği takdirde;
Sözleşme sonrasında yapılan giderlerin toplam 1.011.402.-TL olduğu; bu giderin sözleşme süresinin ve hatta sonrasında sözleşmeye devam edileceği beklentisi ile yapıldığı, bu nedenle uygulanamayan sözleşme süresi bakımından yapılan bu masrafın bir bölümünün zarar olarak değerlendirilmesi gerektiği;
Davacının eğer sözleşme erken feshedilmese idi tahmini gelir rakamından tahmini gider rakamının düşülmesi ile süre sonunda muhtemel kar miktarının 4.981.484 olarak hesaplandığı;
Portföy tazminatı bakımından yapılan değerlendirmede, taraflar arasındaki ilişki 2 yıl devam etmiş olduğundan, ortalama gelirin 3.135.722.-TL olduğu;
Dava dilekçesinde 1.000.000.-TL maddi tazminat ve 100.000.-TL.de manevi tazminat talebi mevcut olup, maddi tazminat ile ilgili olarak bunun, 500.000.-TL.sinin fiili zarar, 400.000.-TL.sinin yoksun kalınan kar ve l00.00.-TL.sinin ise portföy tazminatı olarak talep edildiğinin görüldüğü” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Uyuşmazlığın çözümü dosya üzerinde teknik incelemeyi gerektirdiğinden heyet değişikliğine gidilmek süretiyle İddia, savunma toplanan tüm deliller, birleşen dosyadaki davacı … davalı iddiaları, ana dosyada önceden verilen bilirkişi raporu bütünü ile değerlendirilerek dosya üzerinde bilirkişi incelemesi icra edilerek konuya ilişkin bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler Doç.Dr. …, ilaç satış pazarlama konusunda uzman …, mali müşavir …’ın ayrıntılı olarak hazırlayıp mahkememize sunmuş oldukları 28.04.2014 tarihli raporlarında özetle;
Her türlü hukuki değerlendirme ve nihai takdir Sayın Mahkemenizde olmak üzere;
Detaylı inceleme, tespit ve değerlendirmeler sonucunda;Taraflar arasında Sözleşmenin haksız fesih edildiği, yönünde kanaate varılması halinde;
Asıl Dava yönünden; Sözleşmenin feshinden soma yapıldığı iddia edilen 1.011.042 TLTık giderler toplamının , davacı şirketin 2013 yılında davalı şirketten almış olduğu ürünler ile fesih sonrası, Üretici … ile yapılan yeni sözleşme çerçevesindeki ürün satış faaliyetlerinin birlikte sürdürüldüğü ve yapılan harcamaların geri dönüşü sağlandığı değerlendirilerek, bu harcamaların zarar olarak değerlendirilmemesi gerektiği, sözleşmenin erken fesih edilmese idi, Sözleşmenin 29.03.2012 tarihli taahhütname ile tadil edilen taahhütname hükmüne göre 3 yıllık Sözleşme süresince 600.000 adet ürün satışı yapılacağının kabulü halinde, sözleşmenin feshi nedeniyle gerçekleşmeyen 271.850 adet ürün satışından kaynaklanan muhtemel kar kaybının 2.770.5004.90 TL olarak hesaplandığı, Yukarıda açıklanan gerekçelerle portföy tazminat talebinin uygun olmadığı,Sayın mahkemenizce aksi yönde kanaate varılması halinde ise; portföy tazminatının 3 yıllık süre dikkate alınarak hesaplanan, 2.987.450.42 TL olduğu, Manevi tazminat talebinin uygun talep olmadığı, Davacı, dava dilekçesinde, 500.000 TL fiili zarar, 400.000 TL yoksun kalman kar, 100.000 TL portföy tazminatı, olmak üzere toplam 1.000.000.00 TL Maddi, 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu,
Birleşen Davada; Sözleşmenin fesih soması satışı yapılan … marka ürünlerin birleşen davada davalı olan … Ltd Şti’nin fesih edilen sözleşme çerçevesinde haksız rekabet kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği, Sayın Mahkemenizce aksi yönde kanaate varılması halinde ise: davacı karşı davalı şirketin 795.898.35 TL haksız rekabetten kaynaklanan tutarı, davalı/karşı davacı şirket … A.Ş’ne ödemesi gerektiği,Yine, birleşen dosyada davacı tarafından Vitasanol marka ürünlerin Sözleşmenin feshinden soma Davacı … A.Ş tarafından satışı yapıldığı ve bu ürünlerinde haksız rekabet kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği, ancak sayın mahkemenizce sözleşmenin 7.6 maddesi gereğince davalı/karşı davacının yükümlülüğünün bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde 995.674.68 TL’den sorumlu olabileceği, sözleşmenin feshinden sonraki dönemde Her iki tarafın da aynı konuda ticari faaliyetlerine devam ettikleri, bu faaliyetlerinden dolayı fesih edilen Sözleşme kapsamında birbirlerine olan yükümlülüklerinin sona erip ermediğine ilişkin hukuki değerlendirme sayın mahkemeniz takdirlerinde olduğu” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler Doç.Dr…., ilaç satış pazarlama konusunda uzman …, mali müşavir … itirazların karşılanmasına ilişkin ayrıntılı olarak hazırlayıp mahkememize sunmuş oldukları 28.04.2014 tarihli ek raporlarında özetle;
” Ek rapordaki inceleme ve tespitler ile Kök Rapordaki inceleme ve tespitler birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında Sözleşmenin haksız fesih edildiği, yönünde kanaate varılması halinde;
Asıl Dava yönünden; Sözleşmenin feshinden sonra yapıldığı iddia edilen 1.011.042 TL lık giderler toplamının , davacı şirketin fesih sonrası, Üretici … ile yapılan 01.03.2013 tarihli yeni sözleşme çerçevesindeki ürün satış faaliyetlerinin sürdürüldüğü ve yapılan harcamaların şirketin tüm faaliyetlerine yönelik olduğu, harcamaların ne kadarlık kısmının net olarak sözleşme kapsamında yapılmış olduğunun tespitinin olanaklı olmadığı, yapıldığı iddia edilen harcamaların geri dönüşünün de sağlandığı değerlendirilerek, bu harcamaların zarar olarak değerlendirilmemesi gerektiği, sözleşmenin davalı/karşı davacı tarafından 24.12.2012 tarihinde erken fesih edilmese idi, Davacı tarafından sözleşmenin kalan 18 aylık süresi içinde, fesih tarihine kadar gerçekleştirilen 328.150 kutu ürün satışı esas alınarak sözleşmenin feshi nedeniyle mahrum kalınan 328.150 adet ürün satışından kaynaklanan muhtemel kar kaybının 3.344.875.00 TL olarak hesaplandığı, açıklanan gerekçelerle portföy tazminat talebinin uygun olmadığı, mahkeme aksi yönde kanaate varılması halinde ise; portföy tazminatının 3 yıllık süre dikkate alınarak hesaplanan, 2.987.452.00 TL olduğu, manevi tazminat talebinin açıklanan nedenlerle uygun talep olmadığı, Davacı, dava dilekçesinde, 500.000 TL fiili zarar, 400.000 TL yoksun kalman kar, 100.000 TL portföy tazminatı, olmak üzere toplam 1.000.000.00 TL Maddi, 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu,
Birleşen Davada; Sözleşmenin fesih sonrası Üretici … şirketi ile 01.03.2013 tarihinde imzalanan sözleşme kapsamında Davacı/karşı davalı … Ltd Şti tarafından satışı yapılan … marka ürünlerinbirleşen davada davalı olan … Ltd Şti’nin fesih edilen sözleşme çerçevesinde haksız rekabet kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği, mahkemenizce aksi yönde kanaate varılması halinde ise: davacı karşı davalı şirketin 795.898.35 TL haksız rekabetten kaynaklanan tutarı, davalı/karşı davacı şirket … A.Ş’ne ödemesi gerektiği, Yine, birleşen dosyada davacı tarafından Vitasanol marka ürünlerin Sözleşmenin feshinden sonra Davacı … A.Ş tarafından satışı yapıldığı ve bu ürünlerinde haksız rekabet kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği, yine davalı/karşı davacı … A.Ş tarafından sözleşme kapsamında 105.997 kutu ürün satışı gerçekleştirdiği, ancak sayın mahkemenizce sözleşmenin 7.6 maddesi gereğince davalı/karşı davacının yükümlülüğünün bulunduğuna kanaat getirilmesi halinde 46.332 kutu ürün satışından 1.075.366 TL ve 105.997 kutu ürün satışından 2.445.350.79 TL hesaplandığı, Sözleşmenin feshinden sonraki dönemde Her iki tarafın da aynı konuda ticari faaliyetlerine devam ettikleri, bu faaliyetlerinden dolayı fesih edilen Sözleşme kapsamında birbirlerine olan yükümlülüklerinin sona erip ermediğine ilişkin hukuki değerlendirme sayın mahkemeniz takdirlerinde olduğu”şeklinde oy çokluğu ile beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Bilirkişilerden Doç.Dr…., mahkememize vermiş olduğu 17.3.2015 tarihli beyanında; dava dosyasında ek rapor alınmasına karar verildiğini, bilirkişilerce ek rapor düzenlendiğini, kök raporda ileri sürmüş olduğu görüş ve mütalaasının devam ettiğini, bu görüşlerinin değişmediğini ve ve görüşlerini değiştirecek herhangi bir hususun söz konusu olmadığını mütalaa ve beyan etmiştir.
Mahkememizce her iki heyet raporu arasındaki çelişkilerin giderilmesi,itirazların karşılanması ve uzlaştırıcı rapor için yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda bilirkişi incelemesi icra edilerek konuya ilişkin bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler işletme iktisatçısı Prof. Dr. … ile hukukçu Prof. Dr. … ile Doç. Dr. …, Doç. Dr. …’in ayrıntılı olarak hazırlayıp mahkememize sunmuş oldukları 03/05/2016 tarihli raporlarında özetle; “
Bilirkişi görev tanımı doğrultusunda, dava dosyası üzerinde ve taraflarca sunulan ticari defter kayıtları ve dayanağı belgeler ile sınırlı olarak yapılan incelemelere dayalı olarak;
Asıl Dava Yönünden:
Dava konusu sözleşme, 29.03.2012 tarihli “Taahhütname” ile, davacının Temmuz 2011- Temmuz 2013 arası dönem için toplamda 500.000 adet ürün satması yönünde, tadil edilmiştir. Sözleşme, davalı tarafından bahsi geçen protokolde öngörülen süreden önce feshedilmiş olduğu; Dava dosyasında bulunan ve Prof. Dr. … , Prof. Dr. … ile SM Mali Müşavir …’den oluşan Bilirkişi Kurulu tarafından sunulan 25.11.2013 tarihli raporda sözleşmenin feshi ile ilgili varılan kanaatlerin yerinde olduğu, sözleşme hükümleri ve taraflar arasındaki ilişkinin dosyaya intikal etmiş seyri incelendiğinde davacının sözleşmesel edimlerine uygun davrandığı ve bu haliyle davalının sözleşmeyi feshederken ileri sürdüğü hususların haklı temeli olmadığının mahkemece değerlendirilebileceği; mahkemeniz tarafından, asıl dava açısından sözleşmenin haksız olarak feshedildiği kabul edildiği takdirde, davacının: Yoksun Kaldığı Kar Talebi Açısından 1.646.449,64 TL tutarında talepte bulunabileceği denkleştirme Talebi Açısından, 1,449,180,40 TL tutarında talepte bulunabileceği; Manevi tazminatın takdirinin Mahkeme’ye ait olduğu, Üç (3) adet teminat çekinin iadesi gerekeceği
Birlesen Dava Yönünden TTK 54-55-56. hükümleri çerçevesinde haksız rekabet olgusunun,şartları itibarı ile net olarak ortaya konulamadığı” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Asıl davada davacı … vekili mahkememize vermiş olduğu 07.04.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını ıslah ederek kar mahrumiyeti yönünden 400.000TL olan talebini 2.500.000,00TL arttırmak suretiyle neticeten 2.900.000,00TL kar mahrumiyeti, 500.000,00TL fiili zarar, ve 100.000,00TL portföy tazminatı olmak üzere 3.500.000,00TL maddi tazminat ve 100.000,00TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Asıl dava; davalı birleşen dosya davacısının distribütörü olduğu dava dışı Avusturya firmasının ürettiği ürünlerin Türkiye’de satışına ilişkin taraflar arasında akdedilen ve davacının tek satıcı olarak yetkilendirildiği sözleşmenin haksız feshi iddiasına dayalı fiili zarar, kar mahrumiyeti, portföy tazminatı kalemlerini içeren maddi tazminat ile manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı birleşen dosya davacısı vekili; davacı birleşen dosya davalısının yanlar arasında akdedilen tek satıcılık sözleşmesi ile taahhütnameye aykırı hareket ettiğini, müvekkilinin dönemindeki satış rakamlarını yakalayamadığını, satışları arttıramadığını, müşteri çevresini geliştiremediğini, taahhüt edilen satış rakamlarına ulaşamadığını dolayısıyla sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Asıl davada; davalı … ile dava dışı Avusturya firması … firması arasında 07.02.2006 tarihli dağıtım sözleşmesi ile 10.05.2007 tarihli münhasırlık anlaşmasının akdedildiği ve bu çerçevede davacı … ile davalı … arasında 10.07.2011 tarihinde davalı …’nun distribütörü olduğu ürünlerin Türkiye’de tek satıcılık yetkisi veren distribütörlük sözleşmesi akdedildiği, yine taraflar arasında 29.03.2012 tarihinde taahhütname imzalandığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bir süre devam ettiği, akabinde yaşanan ihtilaflar nedeniyle davalı … tarafından ….Noterliğinin 24.12.2012 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilmek suretiyle sözleşmenin feshedildiği dosya kapsamı ile sabit olup, bu hususta yanlar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Asıl davada yanlar arasındaki ihtilaf ; sözleşmenin davalı … tarafından haksız nedenle feshedilip edilmediği, davacının alacak talebinde bulunup bulunamayacağı hususlarında toplanmaktadır.
Yanlar arasındaki ticari ilişkinin devamı sırasında davacı … tarafından ….Noterliğinin 27.11.2012 tarih … nolu ihtarnamesinin keşide edilerek adres bildiriminde bulunulduğu ve ayrıca yanlar arasındaki sözleşmenin 11.2. Maddesi gereğince oluşturulacak marka değerinde tarafların %50 ortak olduklarının belirtilerek marka ile ilgili …’nın muvafakatının alınmadan herhangi bir işlem yapılmamasının ihtar edildiği, akabinde davalı … tarafından keşide edilen ….Noterliğiin 07.12.2012 gün ve … yevmiye nolu cevabi ihtarnamesinin keşide edilerek sözleşmenin 11.2. Maddesinin kendi,lerini herhangi bir taahhüt altına sokmadığı, yıllık taahüt edilen 300.000 satış rakamlarına ulaşılmadığı, ürünün fiyanin diüer ürünlere göre fahiş hale geldiği, bu nedenle rekabet gücünü kaybettiği, planlamalara uyulmadığı, 2011 yılının planlamasının gecikmeli yapıldığı, 2013 yılının planlamasının ise henüz yapılmadığı, taraflara davacı yanın gönderdiği 04.12.2012 tarihli e-mail metni dikkate alındığında yasal yükümlülükleri yerine getirmeyi istemi zaruretinin doğduğu, bu maildeki taleplerin haklı olmadığı, firmaların nakliye ve gümrükleme masraflarını bildirme yükümlüğlüğü olmadığı, sözleşmenin 9.1 maddesi gereği ürünleri antrepodan teslim alınacağı, söz konusu mailde belirtilen ürünlerin eksiksiz ve acil olarak sevkinin yapılması ile yapılacak kalite kontrolden sonra ödeme yapılması hususunun da kabul edilmediği, ürün bedeli, 239.453 Euro’nun en geç 11.12.2012 tarihine kadar ödenmesi hususunun ihtar edildiği, davacı …’nın ise 12.12.2012 tarihli bu ihtarnameye karşı keşide ettiği ….Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesinde marka değerinin yalnızca satış rakamları ile ölçülemeyeceği satış rakamlarının taahhütname ile ağırlaştırıldığı, ayrıca satış rakamlarının taahhütnamenin içeriği ve imza tarihi itibariyle değerlendirilmesinin gerektiği, verilen teminat çeklerinin iade edilmesinin sözleşmenin haklı nedenle fesih nedeni olduğu, fiyatların fahiş olmadığı, bunun …’nun izlediği fiyat politikasından kaynaklandığı, ayrıca sözleşme gereğince yetkinin …’ya ait olduğu, sözleşmede yükümlülük olmamasına rağmen planlamalara uyulduğu ancak …’nun sözleşmenin 9.2. Maddesi gereğince ürün siparişinden itibaren 2 ay içinde ürünleri depoya getirmeye zorunluluğuna uymadığı, istenilen ödemelerin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığı bu yönde bir hüküm olmadığı, ayıplı ürünler nedeniyle zarara uğradığı, …’nun sorumsuzluğu nedeniyle ürünlerin en çok satışının gerçekleştiği 60.000 kutu ürünün akamete uğradığı, bunun kendilerine ceza ödetmek için … tarafından kesten yapıldığı intibağın doğmasına sebep olmadığı, 15.09.2011 tarihinde 60.000 kutu bina bedel mal fazlasının taahhüt edildiği ancak bunun bugüne kadar verilmediği, sözleşmenin haksız feshi durumunda o tarihe kadar yapılmış yatırım tutarının uğranılacak müspet ve menfi zararın talep edileceğini ihtar ettiği, yine davacı … tarafından keşide edilen 21.12.2012 tarihli … yevmiye numaralı ihtar keşide edilerek sipariş edilen ürünlerin teslim edilmesini, ön ödeme için de teminat verilmesinin ihtar edildiği, neticeten davalı … tarafından … Noterliğinin 24.12.2012 tarih … nolu fesihnamesi keşide edilerek … yevmiye numaralı … Noterliğinin 07.12.2012 tarihli ihtarında belirtilen sebeplere istinaden sözleşmeye aykırı davranıldığından bahisle sözleşmenin feshedildiği anlaşılmıştır.
Davalı … taraflar arasında akdedilen 29.03.2012 tarihli taahhütnamedeki satış taahhüdünün yerine getirilmesi hususunu fesih nedeni olarak ileri sürmüş ise de anılan satış taahhüdünün tadiline ilişkin sözleşme de nazara alındığında, sözleşme süresi sona ermeden fesih gerçekleştiğinden ve mübrez raporlardaki yapılan satış rakamlarına ilişkin değerlendirmeler davacı … satışlarının taahhütnamede belirtilen satış rakamlarının altında kaldığı hususları da kanıtlanamadığından bu fesih nedeni mahkememizce de mübrez raporlar doğrultusunda haklı fesih nedeni olarak görülmemiştir.
Davalı … tarafından planlamaların geç yapıldığı hususu fesih sebebi yapılmış ise de buna ilişkin taraflar arasında marka değeri ile ilgili ihtilaf yaşanmazdan önce davalı …’nun davacı …’ya herhangi bir ihtarı ve bildirimi olmadığı gibi planlamanın karalaştırılan hali ile gerçekleştirilmediği hususu da kanıtlanamadığından bu yöndeki fesih nedeni de mübrez raporlar doğrultusunda mahkememizce de haklı fesih nedeni görülmemiştir.
Davalı … mal bedelinin peşin ödenmediği iddiasını fesih nedeni yapmış ise de taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde mal bedelinin davacı … tarafından davalı …’ya avans olarak ödeneceği yönünde sözleşmede herhangi bir hüküm olmadığı gibi davalı … her ne kadar bu ödemenin avans ödemesi olmayıp mal bedeli ödemesi olduğu savunmuş ise de …. ATM’nin… esas sayılı dosyasında dava konusu edilen 53.000,00TL alacak da esas alındığında mal bedelinin peşin ödendiği yönündeki davalı savunmasına itibar edilemeyeceği, zaman zaman peşin ödeme yapılmış olsa dahi bu hususun teamül hale geldiğinin benimseyemeyeceği dolayısıyla davacının peşin ödemeye zorlanamayacağı anlaşılmakla bu fesih nedeni de mübrez raporlar doğrultusunda mahkememizce haklı fesih nedeni olarak görülmemiştir.
Taraflar arasında her ne kadar …. ATM’de davalı … alacağına ilişkin dava mevcut ise de anılı davanın konusu alacağın cari hesap alacağına ilişkin olup, davalı … tarafından ise son parti mal bedelinin fesih nedeni yapıldığı, dolayısıyla taraflar arasındaki … ATM dosyasının da davalı tarafça yapılan feshin haklı olduğu sonucunu doğurmayacağı mahkememizin kabulündedir.
Neticeten davalı … tarafından yapılan fesih, haksız fesihdir.
Asıl davada tartışılması gereken diğer husus davacı yanın talep edebileceği alacak kalemlerine ilişkindir.
Davacı … her ne kadar yatırım zararı kapsamında menfi zararlarını da talep etmiş ise de yanlar arasındaki sözleşmenin uygulandığı ve ayrıca davacı tarafça kar mahrumiyetine ilişkin müspet zarar talebinde de bulunulduğu, her iki zararın birlikte istenilebileceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığı, ayrıca davacı yanın sözleşmenin feshinden sonra dava dışı üretici firma ile … marka ilaçlar için distribütörlük sözleşmesi akdettiği, dolayısıyla yatırımlarını kullandığı, işi tasfiye etmediği, yine taraflar arasındaki sözleşmenin 3 yıllık süre için akdedildiği ve davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün olduğu, salt bu nedenle yatırım zararı talebinde bulunamayacağı anlaşılmakla menfi zarar kapsamındaki davacı yanın yatırım zararı istemi yerinde görülmemiştir.
Davacı yan her ne kadar portföy tazminatında bulunmuş ise de; yukarıda da ifade edildiği üzere işi tasfiye etmediği, fesih sonrası dava dışı üretici firma ile akdedilen distribütörlük sözleşmesi kapsamında işe devam ettiği, oluşturduğu müşteri çevresi ve portföyünü kullanığı, dolayısıyla davalı taraftan portföy tazminatı talebinde bulunamayacağı mahkememizin kabulünde olmakla bu yöndeki istem de yerinde görülmemiştir.
Davacı yan her ne kadar manevi tazminat isteminde bulunmuş ise de sözleşmenin feshi ve davalının davranışlarının ne suretle müvekkili firmanın şahsi haklarını halelder ettiği kanıtlanamadığından ve manevi tazminatın şartları oluşmadığından yerinde görülmeyen manevi tazminat isteminin reddi gerekmiştir.
Davalı … tarafından sözleşme haksız nedenle feshedilmiş olmakla davacı tarafın haksız fesih nedeni ile kar mahrumiyeti talebinde bulunabileceği ve talep edilebilecek kar mahrumiyetinin ise dosyada mübrez 03.05.2016 veriliş tarihli son heyet raporunda davacı tarafça elde edilen faydanın da mahsup edilmesi suretiyle belirlenen 1.646.449,64TL kar mahrumiyeti hesabı mahkememizce de uygun görüldüğünden bu miktar üzerinden davacı yanın kar mahrumiyeti talebi kısmen yerinde görülmüştür.
Asıl davada davaya konu edilen çeklerin teminat amaçlı davalıya verildiği dosya kapsamı ile sabit olmakla çeklere ilişkin davacı istemi yerinde görülmüştür.
Birleşen dava; davacı … tarafından, davalı …’ya karşı açılan üretici firma ile aralarında sözleşmenin feshine sebebiyet verecek davranışlarda bulunarak haksız rekabet suretiyle zararına sebebiyet verdiğinden bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Birleşen davada davalı … haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Birleşen davada; davacı … her ne kadar davalı …’nın haksız rekabet teşkil edecek şekilde üretici firma ile aralarındaki sözleşmenin feshine sebebiyet verdiğini iddia etmiş ise de bu iddiasını kanıtlayamadığı ve davalı … ile üretici arasındaki … marka ilaçlara ilişkin distribütörlük anlaşmasının farklı ilaçlara ilişkin olduğu gibi sözleşmenin feshinden sonraki tarihte akdedildiği, dolayısıyla davacının haksız rekabet ve alacak isteminin kanıtlanamadığı anlaşılmakla yerinde görülmeyen birleşen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya kapsamından edinilen vicdani kanaat gereğince; Asıl davanın kısmen kabulü ile 1.646.449,64TL kar mahrumiyetinin davalı birleşen dosya davacısı … A.ş.’den tahsili ile davacı birleşen dosya davalısı … Ltd. Şti’ye ödenmesine, kar mahrumiyetinden fazlaya ilişkin talebin reddine,
Asıl davada menfi tespit ve çeklerin istirdatı isteminin kabulü ile … Şubesine ait … seri numaralı 11.07.2013 tarihli ve 582,500TL bedelli. … Şubesine ait … seri numaralı 11.07.2014 tarihli 582.000TL bedelli toplam 1.165.000TL bedelli çekler nedeniyle davacı … birleşn dosya davalısı … LTd. Şti’nin davalı … birleşn dosya davacısı … a.ş.’ye borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin istirdadına, asıl davada yerinde görülmeyen manevi tazminat isteminin reddine, birleşen …. ATM’nin … esas sayılı dosyasında davalı birleşn dosya davacısı … A.Ş.’in yerinde görülmeyen davasının reddine dair verilen karar Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … esas, … karar sayılı, 21/03/2018 tarihli kararı ile bozularak mahkememize gönderilmiş ve mahkememizce de usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Taraf vekilleri mahkememize sunmuş oldukları dilekçeleriyle ve yine mahkememizin 07/11/2018 tarihli celsesinde; asıl ve birleşen davadan feragat ettiklerini, yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını ve yine davacı vekilinin dosyadaki nakdi ve gayrinakdi teminatın iadesini talep ettiği, davalı vekilinin de teminatların iadesine muvafakat ettiği görülmüştür.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; asıl davanın vaki feragat nedeniyle reddine, asıl davada mahkememizin 30/01/2013 tarihli ve … esası üzerinden verilen ihtiyati tedbirin taraf vekillerinin beyanına istinaden kaldırılmasına, talep edilmediğinden karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, asıl davada teminatların iadesi talebinin kararının kesinleşmesinin müteakip talep halinde değerlendirilmesine, birleşen …. ATM nin … esas sayılı dosyasında vaki feragat nedeniyle davanın reddine, birleşen davada talep edilmediğinden karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, birleşen davada teminatların iadesi talebinin kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde değerlendirilmesine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın vaki feragat nedeniyle REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 35,90 TL. Karar harcının, peşin ve ıslahla yatırılan toplam: 81.374,60 TL.den mahsubu ile, bakiye 81.338,70 TL.nin ile, … Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 12/07/2017 tarih ve … Esas, … sayılı kararında belirtilen peşin alınan 48.021,50 TL. HARÇLARIN karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Mahkememizin Bozmadan önceki hükmünde; 101.374,25 TL. Bakiye Karar Harcının davalıdan tahsili için, 05/03/2018 tarih ve … Esas, … Karar, 2018/105 Harç No ve … Referans numarası ile yazılan ve yine;
… Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 12/07/2017 tarih ve … Esas, … sayılı kararında alınmasına karar verilen 144.037,50 TL miktarlı, 26/09/2017 tarih, … Esas, … Karar, … Harç No ve … Referans numarası ile yazılan. HARÇ TAHSİL MÜZEKKERELERİNİN, Karar kesinleştiğinde TAHSİL EDİLMEDEN MAHKEMEMİZE İADE EDİLMESİNİN istenmesine,
Asıl davada mahkememizin 30/01/2013 tarihli ve … esası üzerinden verilen ihtiyati tedbirin taraf vekillerinin beyanına istinaden kaldırılmasına,
Talep edilmediğinden karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Asıl davada teminatların iadesi talebinin kararının kesinleşmesinin müteakip talep halinde değerlendirilmesine,
2-Birleşen … ATM nin … esas sayılı dosyasında vaki feragat nedeniyle davanın REDDİNE,
Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Birleşen davada talep edilmediğinden karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Birleşen davada teminatların iadesi talebinin kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde değerlendirilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı Yargıtay yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.07/11/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …