Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1044 E. 2021/299 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1044 Esas
KARAR NO : 2021/299
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2018
KARAR TARİHİ : 20/05/2021

Mahkememizde yapılan açık yargılama sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … ilçesi, … Mahallesi, cilt no: … hane:1995’de nüfusa kayıtlı …’ın dul ve çocuksuz olarak 05/06/2007 tarihinde öldüğünü, dava dışı …’ın mirasçısız ölümü nedeniyle … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/… esasına kayden açılan dava ile mirasın tamamının ve … ilçesi, … Mah. … mevkiinde bulunan … ada, … parsel ve 27m2 yüzölçümlü taşınmazın hazineye aidiyetine karar verildiğini, davalı tarafından … İcra Müdürlüğünün 2007/… esas sayılı dosyasında … aleyhine 20.000,00 TL’lik senet ile icra takibi başlatıldığını, …’ın 05/06/2007 tarihinde vefat ettiğini, takip dosyasının ise ölümünden sonra 02/07/2007 tarihli olduğunu, takibin kesinleştiğini, …’ın banka hesaplarına ve taşınmaz kaydı üzerine haciz konulduğunu, … Bankası … şubesi nezdinde bulunan … nolu vadeli hesabına da haciz konularak 8.801,15 TL’nin 02/10/2007 tarihinde … icra hesabına eft yapıldığını, alacaklı vekilinin dosyadan parayı çektiğini, taşınmaz kayıtları üzerine konan 29/08/2007 tarih ve … yevmiye sayılı haczin dayanağı olan 10/02/2006 ödeme tarihli 20.000,00 TL bedelli senedin keşide tarihi itibariyle borçlunun 82 yaşında olması borcun vadesinin 4 ay gibi kısa süreli olması ve bu olayın borçlunun ölümüne 1 yıl kala gerçekleşmesi nedeniyle şüpheli olduğunu, senetteki imza ile … Bankası … şubesindeki hesabında ve … Tapu Müdürlüğünce düzenlenen resmi senetteki imza ile aynı olmadığını, ölü şahıs hakkında takip yapılarak hazinenin haberdar edilmeyerek usulsüz tebligat ile muvazaalı işlemler yapıldığını, davalının mirasçı olduğunu belgelemediğini belirterek … İcra Müdürlüğünün 2007/… esas sayılı dosyasında bulunan 20.000,00 TL’lik senetten borçlu olmadıklarının tespitine, icra dosyasına eft yapılan 8.801,15 TL’nin 02/10/2007 tarihinden itibaren yasal faizi ile hazineye iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin işbu davayı 11.04.2019 tarihinde öğrendiğini, dosya kapsamında müvekkiline yapılan hiçbir tebligatın usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, bu nedenle ön inceleme duruşma gününün davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden, davalının yokluğunda ön inceleme duruşması yapılarak tahkikat aşamasına geçilmesinin hukuka aykırı olduğunu ve davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlali anlamına gelmekte olduğunu, menfi tespit ve istirdat davası olarak açılan işbu davanın bir yıl içinde açılması gerektiğini, bu süre borç olmayan paranın tamamen ödenmesiyle işlemeye başlayacağını ve bir yıl sonra sona ereceğini, bu tarihin, davalı Hazine’nin beyanına göre 02.10.2007 olduğunu, dava açma süresinin de bu tarih itibariyle işlemeye başlayacağını, bu bir yıllık dava
açma süresinin, zamanaşımı değil hak düşürücü nitelikte bir süre olduğunu, davacı hazinenin mirasçılık sıfatını kazandığı tarihin 12.03.2015 olduğunu, işbu davanın açıldığı tarihin ise 05/11/2018 olduğunu, davanın bu tarih itibariyle de 1 yıllık süre içinde açılmadığını, 02.10.2007 tarihi itibariyle 10 yıllık, 12.03.2015 tarihi itibariyle gerek 1 yıllık istirdat, gerekse de 2 yıllık sebepsiz zenginleşme zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, bu nedenle davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, menfi tespit davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili tarafından, mirasçı hazine aleyhine bir icra takibi başlatılmadığını, bu nedenle, işbu menfi tespit davasının “icra takibinden önce açılan olumsuz menfi tespit davası – İİK md. 72/II” olarak nitelendirilmesi gerekmekte olduğunu, bu davada borçlunun kendisinden alacak isteminde bulunan ve fakat henüz icra takibine geçmemiş olan kimseye karşı «borçlu bulunmadığının» tespitini istemekte olduğunu, ancak bu davada da kişinin menfi tespit davası açabilmesi için maddi hukuk açısından gerçekten borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararının olması gerektiğini, icra takibinin borçlusunun Hazine olmadığını, Hazine’nin davada taraf sıfatı bulunmadığını, icra dosyasının takipsiz bırakıldığını ve düştüğünü, yenilenmediğini, kambiyo senedine bağlı alacak zamanaşımına uğradığını, bu senetlerin iptalinin ve menfi tespitinin karara bağlanması hukuki bir yarar doğurmayacağını, davacının, alacaklının elindeki senedin sahte olduğu kanısında ise -davacının iddiası bu yöndedir- borçlunun kendisine ödeme emri tebliğ edilmeden önce ve tebliğ edildikten sonra itiraz süresi içinde borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmasında da bir hukuki yararı olmadığını, sonuç olarak yok hükmündeki, takipsiz bırakılmış, düşme kararı verilmiş ve yenilenmemiş bir icra dosyasında, zaman aşımına uğramış bir alacak için, icra dosyasının tarafı olmayan ve ödeme tehdidi altında bulunmayan davacı tarafından menfi tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, bu nedenle, menfi tespit davasının reddinin gerektiğini, davanın yetkili mahkemede açılmadığını, işbu davada yer bakımından yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu Fethiye Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davanın reddine, davacı tarafın alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen … İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas (2007/…) takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davalı tarafça muris … … aleyhine 20.000 TL bedelli kambiyo senedi alacağına istinaden toplam 22.000,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsili için yapılan icra takibinden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Dava, davacı …’nin tek mirasçısı olduğu muris … aleyhine davalı yanca başlatılan … İcra Müdürlüğünün 2007/… esas sayılı dosyasında takibe konu 20.000 TL bedelli senet sebebiyle menfi tespit istemi ile icra dosyasına ödenen 8.801,15 TL’nin istirdadı talebi ile açılmıştır.
Davalı yan istirdat istemi yönünden davanın hak düşürücü süreye uğradığını beyan etmiş ise de, istirdat davasına ilişkin İİK’nun 72/7. maddesinin; “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
” şeklinde olduğu nazara alındığında, takibe konu senet bedelinin tamamen ödenmemiş olması nedeniyle hak düşürücü sürenin işlemeye başlamadığı ve bu nedenle davanın hak düşürücü süreye uğramadığı anlaşılmıştır.
Yine davalı tarafça davanın zamanaşımına uğradığı ileri sürülmüş olup, 02/07/2007 tarihli takip nedeniyle açılan eldeki davadan önce, davacı yanca 07/06/2016 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada 21/09/2016 tarihinde açılmamış sayılma kararı verildiği, bu defa …. Asliye Hukuk Mahkemesinde 18/10/2016 tarihinde açılan davada 09/11/2017 tarihinde verilen görevsizlik kararının davacı vekilinin 10/11/2017 tarihli talebi üzerine dosyanın 28/12/2017 tarihinde kesinleştirilerek … Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edildiği ve bu mahkemede de 28/09/2018 tarihinde açılmamış sayılma kararı verildiği görülmekle, mahkememizdeki davanın 05/11/2018 tarihinde açıldığı, genel zamanaşımı süresi olan 10 yılın 02/07/2017 tarihinde esasen dolmuş olduğu ancak davanın reddinde ek süre başlıklı TBK’nun 158. maddesinin; “Dava veya def’i; mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması yahut vaktinden önce açılmış olması nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuşsa, alacaklı altmış günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir.” şeklinde hüküm altına alınması sebebiyle … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren dosyanın … Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesinde ve … Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/09/2018 tarihli açılmamış sayılma kararından itibaren 60 günlük ek süre içinde mahkememizin iş bu esasına kayıtlı eldeki dava açıldığından, davanın zamanaşımına da uğramadığı anlaşılmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 72/8. maddesi uyarınca takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olduğundan mahkememiz yetkili olup, davalı yanın mahkememizin yetkisine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, davacı … Hazine’sinin mirasçı sıfatıyla açtığı eldeki davada husumet ehliyetini haiz olduğu ve söz konusu senedin zamanaşımına uğramasının menfi tespit ve istirdat isteminde bulunmaya engel olmadığından davacı yanın dava açmakta hukuki yararının mevcut olduğu, davacı yanca senetteki imza inkar edilmekle, senetteki imzanın borçluya ait olduğunun ispat külfetinin davalı üzerinde bulunduğu, senet üzerinde inceleme yapılması gerekmekle, davaya konu takip dosyasının tetkikinde 02/07/2007 tarihinde alacaklı vekilinin senedi icra müdürlüğünden teslim aldığı görüldüğünden davalı yana senet aslını ibraz etmek üzere verilen kesin süreye rağmen ibraz edilmediğinden kesin sürenin hüküm ve sonucu olarak davalı tarafça imza inkarının ve imzanın borçluya ait olmadığının kabul edilmiş sayıldığı, nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2017/4377 esas, 2018/6195 karar sayılı ilamının somut davaya emsal olduğu, zira davaya konu takibin murisin ölümünden sonra başlatılması nedeniyle de geçersiz bir takip olduğu, senetteki imza inkarının aksini ispatla mükellef olan davalı yanın ispat külfetini yerine getiremediğinden davacı murisi ve dolayısı ile davacı yanın 10/02/2006 tanzim, 15/06/2006 ödeme tarihli 20.000 TL bedelli senet nedeniyle davalı yana borçlu olmadığı anlaşılmakla, takip dosyasına ödenen 8.801,15 TL’nin davalıdan alınarak ile davacı yana ödenmesi suretiyle istirdadına, dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
… İcra Müdürlüğünün 2015/… (eski esas 2007/…) esas sayılı takip dosyası ve bu dosyaya dayanak 10/02/2006 tanzim, 15/06/2006 ödeme tarihli 20.000 TL bedelli senet nedeniyle davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının tespiti ile, takip dosyasında ödenen 8.801,15 TL’nin davalıdan alınarak ile davacı yana ödenmesi suretiyle istirdadına,
2-Alınması gerekli 1.967,41 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 4.320,17 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 198,40 TL tebligat vs. posta masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/05/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır