Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1001 E. 2018/950 K. 25.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
(HEYET)

ESAS NO:2018/1001
KARAR NO:2018/950

DAVA:Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ:22/10/2018
KARAR TARİHİ:25/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …Ş.’nin ilişkili olduğu … Anonim Şirketi (yeni unvanı “…”) tarafından kendisine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığını, … Reklamcılık tarafından davalı …’a yapılan takibin bedelinin 9.123.701,03 TL gibi astronomik bir rakam olup, anılan takibin ilamsız olarak yapıldığını ve kesinleştiğini, taraflar arasında böylesine bir borç alacak ilişkisi bulunmayıp, herhangi bir mal alım/satımı veya hizmet alımının da bulunmadığını, davalı tarafın sırf mal kaçırmak amacıyla yaptığı icra takibinin muvazaalı bir işleme dayandığını, kervansaray’ın anılan takibi tebliğ aldığını, itiraz etmediğini ve kesinleştiğini, anılan işlem açıkça muvazaa içermekte olduğunu, Yargıtay’ın da takibin elden alınmasını ve itiraz edilmeyerek kesinleştirilmesini muvazaa iddiasının ispatı için yeterli saydığını, müvekkilinin, davalı …Ş.’den olan cari hesap alacağı sebebiyle davalıya karşı icra takipleri başlatıldığını, davacı icra takibine haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini, davalı şirket yetkilisi zeynep tümer’in davalı şirket hesaplarını çeşitli usulsüzlüklerle başka şirket hesaplarına aktardığını beyanla; öncelikle …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasıyla başlatılan muvazaalı takibe karşı, müvekkili nezdinde telafisi imkansız zararlara ve müvekkilinin mağduriyetine yol açmamak adına İİK 281. Maddesi gereğince teminatsız olarak ihtiyati haciz-tedbir kararı verilmesini, başlatılan muvazaalı icra takibinin ve işlemin iptalini, davalı … ve … Reklamcılık arasına gerçek bir ticari ilişki bulunmadığını ve muvazaalı işlemlerin tespitini, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava; ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin muvazaalı olduğundan bahisle İİK’nın 277 vd. maddeleri ile TBK’nın 19. maddesi gereğince tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamının bir bütün olarak incelenmesi sonucunda; Davacı tarafça, davalı …Ş. aleyhine icra takibi yaptıklarını, iş bu icra takibine itiraz neticesinde itirazın iptali davası açtıklarını; ancak davalıların kendilerinden mal kaçırmak kastıyla giriştikleri icra takibine ilişkin tasarrufun BK.nın 19. maddesi gereğince İİK.nın 277 ve devamı maddelerinin kıyasen uygulanması suretiyle iptalini talep etmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/17-2389 Esas ve 2016/129 Karar sayılı ilamında da belirlendiği üzere; İİK’nın 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Yine YHGK.’nın 03.05.2000 tarih 2000/4-823 Esas, 2000/851 Karar sayılı ilamında da; alacaklının takibine maruz kalan borçlunun borcu ödememek için muvazaalı olarak malvarlığını elinden çıkardığını iddia ederek üçüncü kişiye karşı TBK m. 19 hükmüne dayalı olarak dava açılabileceği, muvazaalı işlemin ispatı halinde ise; mahkemece İİK m. 283/I kıyasen uygulanarak, tapunun iptali ile borçlunun adına tesciline gerek olmadan davacı alacaklının alacağını alabilmesine imkan sağlayacak şekilde davaya konu taşınmazın haciz veya satışını isteyebilmesi yönünde karar verilmesi gerektiğinin hükme bağlandığı anlaşılmıştır.
Hem “muvazaa davasında” hem de “tasarrufun iptali” davasında görevli mahkemeye ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmemiş olup genel kurallara göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesinin 1. fıkrası gereğince malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Yine 2. maddenin 2. fıkrası uyarınca HMK’da ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.
Ayrıca Ticaret Mahkemelerinin görevine ilişkin olarak ise; 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nisbi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nisbi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği kabul edilmektedir.
Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen dikkate alınır. Davanın Mahkememizin görevine girip girmediğinin bu kanun düzenlemesine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda; davanın tarafları, konusu ve davacının talebinin değerlendirilmesinde; Davacı şirket, davalı …Ş.’den olan cari hesaba ilişkin alacağını alamaması nedeni ile tahsili için takip yapmış, bu takip sırasında davalı …Ş.’nin diğer davalı şirkete yapmış olduğu icra takibinin muvazaalı olduğunu iddia ederek alacağını teminini sağlamak için TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle iptali istemli eldeki davayı açmıştır. Davada alacaklı ve borçlu olan şirket arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı şirket arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Bu nedenle eldeki dava TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığından Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve Mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere … Asliye Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
6-İhtiyati haciz talebinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair; Tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.25/10/2018

Başkan …

Üye

Üye …

Katip …