Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/100 E. 2019/205 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/100
KARAR NO : 2019/205
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/01/2018
KARAR TARİHİ : 13/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketine … numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet poliçesi ile sigortalı olan … plakalı motosiklet, 23.05.2015 tarihinde, sürücü … sevk ve idaresindeyken, sürücünün aracın hakimiyetini kaybetmesi neticesinde devrilmesi sonucunda motosiklette yolcu olarak bulunan … yoldan geçmekte olan … plakalı aracın altında kalarak vefat ettiğini, müvekkillerin yaşadığı acı ve üzüntünün telafisi mümkün olmamakla birlikte hakkaniyet ilkesi gereği mahrum kaldıkları desteğin zararının telafisinin gerektiğini, … müessif kaza sonucu ölmeseydi anne ve babasının geçimine katkıda bulunacağını, B.K ve Yargıtay kararları çerçevesinde anne ve babanın destekten yoksun kalma tazminatı alma haklarının bulunduğunu, … plakalı araç sürücüsü … kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğu sabit olup araçta yolcu olarak bulunan müvekkiller murisine kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, kazadan sonra müvekkil tarafından davalı sigorta şirketine başvurulmuş ve … numaralı hasar dosyasının açıldığını, ancak davalı sigorta şirketi tarafından müvekkile herhangi bir ödemenin yapılmadığını, davalı sigorta şirketi dava açılmasına sebebiyet verdiği için kazadan dolayı sorumluluğu ve faiz sorumluluğu devam etmekte olduğunu, faizin başlangıç tarihi belirtilen üzere olay tarihinden itibaren hesaplanması gerektiğini, aksi düşünce oluşması halinde ise davalı şirkete müraacat edildiği tarihten 8 iş günü sonrasından faizin başlatılması gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Traif Kanunu ve Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası genel şartlarına uygun müracaata rağmen ödeme yapmayan davalı sigorta şirketi, müracaatla birlikte temerrüde düştüğünü, müvekkilerin dava harç ve giderlerini karşılayabilme imkanının bulunmadığını, bu hususta mahkeme tarafından yapılacak sosyal ve ekonomik araştırma sonrası da bu sonuca varılacağını, dava bu nedenle ”adli yardım” talebiyle açıldığını, davalı taraf sigorta şirketi olup dava sonunda hükmedilecek harç ve yargılama giderlerinin tahsil edilememesi gibi bir durum söz konusu olmayacağından bu hususun da adli yardım talebinde dikkat alınmasını, adli yardım talebinin kabul edilmesini, baba … için 1.000,00-TL anne … için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 2.000,00-TL destekten yoksunluk tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsilini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin de davalı sigorta şirketin yüklenmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava öncesinde ve sonrasında tarafa davaya konu kaza ile ilgili hiçbir bilgi ve belge sunulmadığından, davacıların delilleri tarafa tebliğ edilene kadar cevap verme haklarını gizli tuttuklarını, kaza tespit tutanağı ve varsa ceza soruşturma evrakları gibi kazanın tarihi ve nasıl meydana geldiği hakkında tarafa tebliğ edilen hiçbir delil olmadığından ilk itiraz haklarını halel gelmemesi açısından öncelikle davaya süre yönünden itiraz ettiğini ve dava eğer süresine açılmadıysa davanın öncelikle süre yönünden reddini, dava konusu kazada müteveffanın hayatını kaybettiği … plaka sayılı araç, müvekkil nezdinde 03.01.2015-03.01.2016 tarihlerini kapsayan … nolu zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğun, bu poliçeden dolayı sorumluluğun sigorta kusura oranında olmak üzere, bedeni zararlarda poliçe belirtilen azami oranı ile sınırlı olduğunu, teminat limitini bildirmeleri davayı kabul anlamında olmadığını, manevi tazminat talepleri poliçe teminatının dışında olduğunun, davaya konu olayla iligli SGK tarafından herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının sorulması gerekmekte olduğunu, muhtemel SGK rücu davası sonucunda oluşabilecek mükerrer ödemenin ve sebepsiz zenginleşmenin önlenebilmesi için, trafik kazası sonucu vefat eden, yaralanan yada malul kalan sigortalının kendisine yada geri kalan hak sahiplerine SGK tarafından iş kanunu uyarınca herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığına ve yahut gelir bağlanıp bağlanmadığına ilişkin ve belgelerin toplanmasının gerektiğini, yüksek Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre, 506 sayılı yasanın olay tarihinde yürürlükte bulunan 24. Maddesi uyarınca SGK tarafından gelir bağlanması için gerekli koşulların oluşmadığını, saptanması durumunda hak sahiplerinin gelir bağlanmayacağını, bu nedenle hak sahiplerinin destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkında sahip olamayacağının açık olduğunu, tehlike sorumluluğunda tazminatın tayini kusur sorumluluğundaki kuralılara bağlı bulunduğundan TBK 52/1 maddesinde öngörülen desteğin müterafik kusuru tazminatın tayininde dikkat alınması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatının miras hukukundan ayrı, bağımsız bir hak olması, desteğin müterafik kusurunun ileri sürülmesine engel olmadığını, desteğin kendisinin talep etmesi halinde nasıl müterafik kusur tazminattan indirimi gerektiyorsa, yansıma yoluyla zarara uğrayan davacılar yönünde de aynı şekilde desteğin kusurunun kendilerine yansıması gerektiğini, bu nedenle sigorta şirketin karşı ileri sürülen tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğini, diğer taraftan amacı, kaynakları ve giderleri 5684 sayılı Sigortacılık Kanununda belirlenen, bu yasa kapsamında faaliyet gösteren bir özel hukuk tüzel kişisi olan müvekkil sigorta şirketini Sosyal Güvenlik Kurumu gibi görmek, kamu kurumu niteliği tanımak da sigorta hukuku ilkelerine aykırı olduğunu, açıklanan yasal düzenlemeler, bilimsel görüşler ve yargı kararları karşısında davacıların taleplerinin reddinin gerektiğini, ayrıca mütevveffanın ölümü nedeniyle davacılara intika eden taşınmaz vb gelir getiren edinimler olduysa bunlar araştırılmalı ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine istinaden bunların değerleri düşüldükten sonra eğer belgelendirilebilen zarar ve kayıplar varsa bunların talep edilebileceğini, bunun dışında davacının ekonomik durumu ile mensubu olduğu sosyal güvenlik kurumu varsa tedavi giderlerinin ve ölüme bağlı diğer zararların bu kurumca karşılanıp karşılanmadığı araştırılmalı ve bu hususlar netleştiğinde ayrıca husumet yönünden de inceleme yapılarak bu istenlien tazminatlar niteliklerine göre ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini, müvekkil şirket aleyhine açılmış usul, yasa ve içtihatlara aykırı, haksız ve yersiz davanın reddini, tüm delillerin toplanmasına takiben Adli Tıp Kurumu ve Trafik İhtisas Dairesi tarafından kusur tespitinin yapılmasından sonra müvekkil şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda yine aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi kanalı ile destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasına, müvekkil şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda sorumluluğun açıklanan çerçevede ve azami limit ile sınırlı olacağını, müvekkil şirket temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasa faize hükmedilmesini, müvekkil şirket dava açılmasına sebebiyet vermediği için yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini, talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; 23/05/2015 tarihli trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazasına neden olan araca ait poliçe, hasar dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı soruşturma dosyası, ….Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E.sayılı dosya sureti celp edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … ve … marifetiyle hazırlanan 30/09/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Dava dışı sürücü … sevk ve iadresindeki davalı sigorta şirketi … A.Ş. ZMSS trafik poliçesi ile kayıtlı bulunan motosikleti ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediğini, seyrini mahal şartların üzerinde aşırı süratiyle sürdürdüğünü, önündeki araçların fren tedbiri ile yavaşladığı sırada yakın önündeki araçları yakın mesafeden takip etmesi sonucu bu araçlara çarpmamak için manevra yaptığında sevk ve idare hatası sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek motosikletini devirdiğini, devrilmesi sonucu da motosikletin arkasında yolculuk yapmakta olan yolcunun yola savrulmasına ve orta şeritten gelen kamyonun üzerinden geçmesine neden olduğunu, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini, 2918 sayılı K.T.K’nun 52 maddesinin 1/b bendini ihlal ettiğinden dolayı asli derecede tam kusurlu olduğunu, dava dışı sürücü … sevk ve iadresindeki kamyonu ile normal seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, seyir istikametine göre yolun solunda seyrini sürdüren motosiklet sürücüsünün sevk ve idare hatası sonucu direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devirdiği motosikletin arkasında yolculuk yapan şahsın savrularak yola önüne düşmesi sonucu bu şahsın üzerinden geçtiği olayda atfı kabil kusurunun olmadığını, davacı taraf murisi mütevefa …, dava dışı sürücü idaresindeki motosiklette yolculuk yaptığı sırada, motosiklet sürücüsünün sevk ve idare hatası sonucu motosikleti devirmesi sonucu savrularak yol üzerine düştüğünü, olayın meydana gelmesinden herhangi bir etkenliği bulunmadığı anlaşıldığından dolayı olayda atfi kabil kusurunun olmadığını, mahalli bilirkişi raporu ve ATK Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen kusur durumunu belirtir raporların olayın oluşuma uygun düştüğünün anlaşıldığını, davalı … A.Ş ve ZMMS trafik poliçesi ile kayıtlı bulunan dava dışı motosiklet sürücüsü …’un olayda %100 kusurlu olduğunu, dava dışı sürücü …’in kusursuz olduğunu, davacı taraf murisi müteveffa yolcu …’nın olayda kusursuz olduğu kanaatine varıldığını, 14.09.1996 doğumlu olan müteveffa …, 23.05.2015 vefat tarihinde 18 yıl 8 ay 9 günlük olup, 19 yaşında kabul edilerek, PMF tablosuna göre bakiye ömrü 46 yıl ve muhtemelen 65 yaşına kadar yaşayacağını, Yüksek Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kural olarak aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olduğunu, müteveffanın akfit çalışma hayatının 60 yaşına kadar süreceğinin kabulü ile bakiye ömründe zarar gördüğü aktif hayat süresi 41 yıl ve pasif devresi 5 yıl olduğunu,davacı anne ve baba bakımında kendi bakiye ömür süreleri ile sınır olarak müteveffanın askerlik hizmet süresi dışında desteğinden yoksun kaldığı sürecelerin tablo şeklinde sunulduğunu, olay tarihinde 19 yaşında olan müteveffanın TÜİK verilerine göre muhteleme 28 yaşına kadar evleneceğini, 30 yaşında 1 çocuk, 35 yaşından sonra 2 ve daha fazla çocuk sahibi olabileceğini, evlendikten sonra anne ve babasına ayıracağı destek yapında düşüş olacağını, kabul edilerek müteveffanın geliri hak sahipleri arasında tablo şeklinde paylaştırılacağını, müteveffanın yaptığı iş elde ettiği ücret ve kazançları gösterir bir belge bulunmadığından zorunlu olarak kamu düzenine ilişkin bulunan net yasal asgari ücretlere göre hesaplama yapılacağının, müteveffanın 23.05.2015-23.05-2016 arası geçen 1 yıllık işlemiş aktif devre net kazançlarının tablo şekinde sunulduğunu, müteveffanın işlemiş ve bilinen aktif devredeki net kazançlarının tablodaki esaslara göre belirlenmiş olduğunu, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacağını, işleyecek bakiye aktif devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki iskontolama esasına göre hesaplama yapılacağını, müteveffanın işleyecek devre başındaki bir yıllık net gelirinin, 15.611,88-TL olduğunu, anılan tutar bilinmeyen dönem hesabına göre olduğunu, 23.05.2019 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre, davalının zorunlu trafik poliçesine istinaden sorumluluk limitinin 290.000,00-TL olduğunu, davacıların belirlenen maddi zarar toplamı, poliçe limitinin altında kaldığından davalı belirlenen zarar tutarlarının tamamı ile sorumlu olacağını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. Maddesini tekrar ettiğini, davalı tarafından 06.06.2015 tarihinde ihbarda bulunulduğu kabul edilmiş olduğunu, başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası 17.06.2015 tarihinde mesai saati bitimi sona ermekte olduğunu, bu durumda davalı bakımında temerrüt 18.06.2015 tarihinde gerçeklemiş olacağını, davalı … A.Ş’e ZMMS trafik poliçesi ile kayıtlı bulunan dava dışı motosiklet sürücüsü …’un olayda %100 oranında kusurlu olduğunu, dava dışı sürücü …’in kusursuz olduğunu, davacı taraf murisi müteveffa yolcu …’nın kusursuz olduğu kanaatine varıldığını, davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumunun, davacı anne …’nın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının, 54.725,74-TL olduğunu, davacı baba …’nın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının, 53.524,83-TL olduğunu, davacıların maddi zararının poliçe limiti içinde kaldığını, davalının 18.06.2015 tarihinde temerrüde düştüğünün belirlendiğini, sigortalı araç hususi nitelikte olduğunu, avans faizi talebine ilişkin takdirin mahkemede olduğunu…” mütalaa etmiştir.
Mahkememizin … esas, … karar sayılı kararı ile; ”…Mübrez raporda davacı … için 53.524,83-TL, davacı … için ise 54.725,74-TL tazminat talep edilebileceği, söz konusu tazminat tutarının poliçe limitlerinin altında bulunduğu yönünde hesaplama ve tespit yapılmıştır. Diğer yandan anılan raporda kazanın meydana gelmesinde davalının sigortalısı dava dışı …’un tam ve asli kusurlu olduğu, dava dışı sürücü … ve davacılar murisi …’nın herhangi bir kusurlarının bulunmadığı da aynı raporda tespit edilmiştir. Söz konusu rapor dosya kapsamına, bilimsel verilere ve oluşa uygun bulunarak, mahkememizce hükme esas alınabilir kabul edilmiştir. Bilirkişilerce hesaplanan tazminat tutarında herhangi bir takdiri indirime gidilmesini gerektirir bir husus tespit edilmemiş ve zaten davalı tarafça da bu husus ileri sürülmemiştir.” gerekçeleri ile davanın kabulüne dair karar verilmiş ise de … Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … esas, … karar sayılı kararı ile; ”…Davacıların murisinin … doğumlu olup, olay tarihinde 19 yaşında olması nedeniyle, askerlik süresi/dönemi içerisinde gelir elde edemeyeceği gözönünde bulundurulmadan hazırlanan aktüer hesabına göre eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacılara rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması, zararın tazmininden sorumlu olanların mükerrer ödeme yapmasının önüne geçilmesi ve zarar görenlerin gerçek zararlarının üzerinde sebepsiz zenginleşmemesi için önemlidir.
Dosya kapsamına göre bu hususta da eksik inceleme yapıldığı görüldüğünden, davacılara kaza nedeniyle rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılarak, yapılmış ise, hesaplanan tazminattan mahsubu için ek rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. ” gerekçeleri ile kaldırılması üzerine SGK’ya yazı yazılmış, gelen yazı cevabı kapsamında davacılara desteğin ölümü nedeni ile rücuya tabi herhangi bir ödemenin yapılmadığı anlaşılmış ve ek rapor alınmıştır. Anılı ek rapor kapsamında da isabetli olarak belirtildiği üzere SGK tarafından davacılara herhangi bir gelirin bağlanmadığı, bu durumda davacıların maddi zararından bu yönde indirimi gerektiren bir hususun bulunmadığı, daha önce düzenlenen ve hükme esas alınan kök raporda müteveffanın askerlik döneminde gelir elde edemeyeceği hususu dikkate alınarak davacıların destek süresi belirlenirken askerlik hizmet süresinin kapsam dışında bırakılmış olması ve SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir gelirin bildirilmemiş bulunması nedeniyle kök raporda değişiklik gerektiren bir hususun mevcut olmadığı, davaya konu trafik kazasında dava dışı sürücünün %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre destek …’nın vefatı nedeniyle geride kalan hak sehiplerinin, müteveffanın askerlik hizmet süresinde gelir elde edemeyeceği dikkate alınarak hesaplandığı üzere davacı anne …’nın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 54.725,74-TL, davacı baba …’nın destekten yoksun kalma sebebiyle maddi zararının 53.524,83-TL olduğu, davacıların maddi zararının poliçe limiti içerisinde kaldığı, davacıların 06/06/2015 tarihinde sigorta şirketine yapmış oldukları başvuru nedeni ile davalının 18/06/2015 tarihinde temerrüde düşmüş olup sigortalı aracın hususi nitelikte olması nedeni ile yasal faize hükmedilmesinin gerektiği, avans faiz isteminin yerinde olmadığı anlaşılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
A-Davacı … yararına 54.725,74-TL’nin 18/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
B-Davacı … yararına 53.524,83-TL’nin 18/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 7.394,59-TL harçtan peşin alınan 29,20-TL harç ve 362,89-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 7.002,50-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 29,20-TL peşin harç, 362,89-TL ıslah harcı, 1.000-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 214,40-TL olmak üzere toplam 1.635,69-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 11.410,05-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/03/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır