Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/983 E. 2019/410 K. 14.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/983
KARAR NO : 2019/410
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2017
KARAR TARİHİ : 14/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil Şirket ile borçlu/davalı arasında davalının açacağı işyerinde “…” isminin ve “…” logosunun kullanım hakkı verilmesi ve çiğ köfte satışı yapılması amacıyla 09.02.2012 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmenin imzalanması akabinde davalı, önce sözleşmede belirlenmiş adreste ticari faaliyetlerine başladığını, daha sonra ise “… Mah. … Cad, No: … İstanbul adresinde ticari faaliyetine devam ettiğini, söz konusu sözleşme ile üzerine düşen tüm yükümlülükler müvekkil şirket tarafından yerine getirildiği halde; davalı, sözleşmenin birçok hükmüne, özellikle de gıda ve toplum sağlığına ilişkin yükümlülüklerinin düzenlendiği hükümlere aykırı biçimde hareket ettiğini, davalı, sözleşme ile belirledikleri ve müvekkil şirket tarafından sair kereler sözlü ve yazılı olarak hatırlatılan temizlik ve hijyen kurallarına uymadığını, birçok kez ihtar edilmesine rağmen temizlik ve hijyen yönünden gerekli koşulları sağlamayan davalının bu tutumuna ilave olarak; müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen 04.05.2016 tarihli denetimde, son kullanım tarihi geçmiş ürünleri de satışa sunduğunu, toplum sağlığını tehlikeye attığı görüldüğünü, davalı, sözleşmenin birçok hükmü ile birlikte özellikle sözleşmenin 2. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı hükümlerine de aykırı bir tutum sergilediğini, şöyle ki; Müvekkil Şirket tarafından gerçekleştirilen 04.05.2016 tarihli denetimde davalının farklı marka ürün satışı da gerçekleştirdiği tespit edildiğini, tarafların “…” ismi ve “…” logosu altında müvekkil şirket tarafından temin edilen, satışına izin verilen ürünlerin ticareti amacı ile sözleşme akdedildiği düşünüldüğünde farklı marka ürün satışının işbu sözleşmeye aykırılığı izahtan vareste olduğunu, kendisi için haksız bir kazanç elde ederken, müvekkil şirketin marka değeri vc itibarını düşünmeden hareket eden davalı, bütün uyarılara rağmen sözleşmeye aykırılıkları gidermediğini, tüm bunlara ilave olarak davalı, 09.02.2012 tarihli sözleşme ile taraflarca belirlenen sözleşme sipariş miktarına da uymadığını, davalı tarafça günlük 25kg çiğköfte siparişi verme zorunluluğuna da uyulmamış ve günlük siparişleri sözleşme ile belirtilen miktarın altında kaldığını, davalı bu eylemi ile de taraflar arasındaki sözleşmeye açıkça aykırılık gösterdiğini, davalının menfi eylemleri bununla da sınırlı kalmamış, ürün alışverişinden kaynaklanan cari hesap borçları için de sözleşmede belirlenen sürelere uygun ödeme yapmadığını, müvekkil şirket’in keşide ettiği …. Noterliğimin 05.05.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle dava ve takip haklarımız saklı tutularak sözleşmenin tek taraflı fesih edildiği hususu da davalıya ihtar ve ihbar edilerek, cezai şart haricinde cari hesap alacağı da talep edilmişse de bu alacaktan bakiye 170-TL işbu tarihe kadar davalı tarafça ödenmediğini, …. Noterliğinin 05.05.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi 09.05.2016 tarihinde davalının bağlı bulunduğu muhtarlığa tebliğ edildiğini, fakat davalı bu tarihten sonra da herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine ihtarname ile muaccel hale geldiği belirtilen ve taraflar arasında akdedilen 09.02.2012 tarihli sözleşmenin 23. maddesinde geçen 50.000-TL cezai şart bedeli ile bakiye cari hesap alacağının tahsili amacıyla …. İcra Müdürlüğü 2016/35566 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine ait ödeme emri davalı/borçluya tebliğ edildiğini, ancak ödeme emrini tebellüğ eden davalı; 06.12,2016 tarihli itiraz dilekçesi ile borca haksız olarak ilirazda bulunmuş vc takip durduğunu, davalının taraflar arasındaki söyleşmenin sair hükümlerini ihlal ederek 23. madde kapsamında düzenlenen cezai şartı muaccel hale getirdiği ve taraflar arasında devanı eden ticaret esnasında aldığı ürünlerin bedellerini ödemeyerek bakiye cari hesap borcu bıraktığı izahtan vareste olduğunu, haksız ve mesnetsiz yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ayrıca kötü niyetli davalı borçlunun asıl alacağın en az %20’si oranında icra inkâr tazminatın mahkûm edilmesine, masraflar vc vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil hijyen kurallarına uyduğunu, davalı müvekkilin temizlik ve hijyen kurallarına uymadığı iddiaları tamamıyla gerçek dışı olduğunu, zira, davacının … Noterliğinden gönderdiği ihtarnameye karşı 31.05.2016 tarihli cevabi ihtarnamemizde de belirttiğimiz üzere bizzat davacı firma tarafından müvekkil işletmesine/şubesine en hijyenik 3. bayii sertifikası verildiğini, yine ayrıca davacının dava dilekçesinde sunmuş olduğu 04/05/2016 tarihli bayi denetimine ilişkin tutanağın temizlik denetimini içeren bölümde de müvekkil 29 puan üzerinden 24 puan almış olup temizlik ve hijyen kurallarına neredeyse tamamen uyduğunu açıkça davacı eliyle ispatladığını, davacı her ne kadar 04.05.2016 tarihli bayi denetleme formu’nu referans olarak alsa dahi rapor hukuka aykırı olarak tanzim edildiğini, zira, bu raporun altında ne müvekkilimin ne de herhangi bir çalışanının imzası bulunmadığını, ayrıca davacı tarafın dava dilekçesinde 09.02.20]2 tarihli sözleşme ile müvekkilin davacıdan günlük 25 kg çiğ köfte almayı taahhüt ettiği anca bu taahhüde uymadığını iddia ettiğini, davacı bu iddiasını hiçbir delil ile gerekçelendirememesi de bu beyanın ne denli gerçeğe aykırı olduğunu ortaya koyduğunu, zira. müvekkilinin işletmesi son derece işlek bir muhitte olduğundan günlük 25 kg çiğ köfte zaten satabilir durumda olduğunu, bu durumda müvekkil sözleşme ile bağlı olduğunu bildiğinden davacı ürünlerini kullanmak üzere sipariş verdiğini, müvekkilin davacının iddia ettiği gibi bir bakiye borcu veya cari hesap borcu bulunmadığını, dava dilekçesinde zikredilen 170 TL borç ise 170-TL değil 107 TL olup müvekkil tarafından davacıya 110 TL dekonttan da anlaşılacağı üzere ödendiğini, bu husus, tarafların ticari defter ve banka hesapları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile de ortaya çıkacağını, ayrıca yine davacı tarafın dava dilekçesinde, müvekkilin ödemeleri aksattığı veya yapmadığı şeklindeki beyanlara da katılmadığını, müvekkil ödemelerini kredi kartı, banka havalesi ve nakit olmak üzere davacıya yaptığını, bu husus davacının cari hesap kayıtlarından da açıkça anlaşılabilecek durumda olduğunu, sözleşmeyi ihlal etmediğini, davacı tarafından açılan işbu davanın yetkisiz mahkemede açılması nedeniyle usulden reddini, esası itibariyle haksız ve hukuka aykırı işbu davanın esastan reddini, davacı tarafa %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamına alınan …. İcra Müdürlüğü 2016/35566 Esas sayılı dosyasında özetle; 50.107,00-TL tutarındaki toplam alacağın icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek faiz ile birlikte tahsilini talep ettiği, davalı tarafça borca ve takibe itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 11/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; İncelenen davacı şirkete ait 2016-2017 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin/beratlarının yasal süresinde yaptırılmış olduğunu, bu anlamda sunulan ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğunu, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran, 01/12/2016 takip tarihi itibarıyla davalı yandan 39.69 TL alacaklı olduğunu, takip tarihinden sonra 03/12/2016 tarihli kayıt ile davalı yandan 110,00 TL tahsilat yapılmış olduğunu ve 31.10.2017 dava tarihi itibarıyla davalı yana 70,31 TL borçlu duruma geldiğini, incelenen davalı şirkete ait 2016 yılı işletme defterinin tasdikinin yasal süresinde yaptırılmış olduğunu, işletme defterlerinin kapanış tasdiki yaptırma zorunluluğunun bulunmadığını, bu anlamda işletme deflerinin usulüne uygun tutulduğunu, işletme defterleri tutulma şekli itibarı ile sadece gelir-gider kayıtları ihtiva eder nitelikle olup, ödeme ve tahsilat bilgileri kaydedilemediğinden, işletme defteri kayıtlarından davacı yanın alacaklı olduğu tutarın tespit/teyit edilemeyeceğini, davacı şirketin incelemeye sunduğu malzeme ekstreminde davalı yanın, sözleşmenin 3. Maddesinde yer verilen günlük 25kg lık asgari alım taahhüdünü genel anlamda yerine getirmiş olmakla birlikte bazı günler taahhüt sınırının altında kaldığını, davacı yanın incelemeye sunduğu muavin hesep ekstresinde davalı yanın ödemelerini zaman zaman 1-2 gün arayla, zaman zaman da 5-6 gün arayla gerçekleştirdiğini, bu anlamda yine sözleşmenin 3. maddesinde yer verilen ödeme şartlarına uymadığını, rapor içerisinde açıklanan nedenlerle, davalı yanın 2. sınıf tacir olduğunu ve çok düşük miktarlarda kar beyan ettiği, davalı yan bilançoya tabi işletme olmadığından, davalının öz varlık tutarının tespit edilemediğini, bu nedenle davacı yanın talep ettiği cezai şart miktarının öz varlık yönünden davalı yanın mahvına sebep olup olmayacağı degerlendirilememekle birlikte, davalı yanın ciro/karlılık rakamları dikkate alındığında, cezai şart miktarının davalı yanın mahvına sebep olacağını, bu durumda tenkis yapılması hususu mahkemenin takdirinde olduğunu, şirketin en yüksek elde ettiği kar tutarının 2014 yılında 4.826,53 TL, 3 yıllık kar toplamının ise 8.218,93 TL olması karşısında tenkis oranının takdirinin Mahkememize ait olacağı, davacı şirketin Gıda Mevzuatı kapsamında bir yönetim sistemi kurduğu ve bu sistem gerekliliği çerçevesinde düzenli denetimler gerçekleştirdiğini, bu denetimlerden davaya konu denetimde kendine ait olmayan ana ürün ile yardımcı ürünün satışa sunulmak üzere depolandığını tespit ettiğini, SKT’si dolmuş ürünler tespit ettiğini, Tarım vc Orman Bakanlığı’na karşı kendine ait olmayan ürün ile sorumlu bırakıldığını, tüketici sağlığının da davacı şirket’in garanti altına aldığı sistemin dışına çıkılarak tehlikeye girdiğini; ürün standardizasyonunun bozulduğunu mütalaa etmiştir.
Dava; Taraflar arasında düzenlenen franchise sözleşmesine aykırılık nedeniyle talep edilen cezai şart istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında 09/02/2012 tarihinde sözleşme imzalandığı, bu sözleşme gereğince 5 yıl boyunca “…” isminin ve “…” logosunun kullanım hakkı verilmesi ve çiğ köfte satışının yapılmasının kararlaştırıldığı, davalı tarafın sözleşme altındaki imzayı inkar etmediği, bu nedenle sözleşme ile bağlı olduğu, taraflar arasındaki sözleşme içeriği itibariyle tipik bir franchise sözleşmesi olduğu, sözleşmeye göre davacı şirket isim ve logosunun kullanım hakkını 5 yıl süre ile işletmeci davalıya verdiğini kabul ve taahhüt ettiği, işletmeci davalının da bunun karşılığında lisans bedeli ödeyerek ve sözleşmede öngörüldüğü miktarlarda çiğ köfte, içeçek siparişi vereceğinin taahhüt edildiği, ancak davalı taraf iş yerinde başka bir firmanın çiğ köfte ve lavaş ürününü davacı şirketin ürünü gibi tüketiciye sunulmak üzere depoladığı, yine son kullanma tarihleri geçirilmiş hammadde bulundurduğu, bu durumun tutanak ile tespit edildiği, bu nedenle davalı taraf, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 11. ve 14. madde hükümleri gereğince taahhüt ettiği edimlerini yerine getirmediği, davacı tarafça … Noterliği’nin 05/05/2016 tarih, … yevmiye numaralı ve davalıya 09/05/2016 tarihinde tebliğ edilen ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshederek cezai şart talebinde bulunduğu, yukarıda açıklanan nedenlerle ve taraflar arasındaki sözleşmenin 23. maddesi gereğince davacı tarafın sözleşmeyi feshi ile cezai şart isteminin yerinde ve haklı bir talep olduğu, dosya kapsamına ve hükme esas alınan 11/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda; davalı yanın ekonomik büyüklüğü değerlendirildiğinde cezai şart açısından mahvına sebep olabileceği, davalıyı zor duruma düşürecek nitelikte olduğu, bu nedenle cezai şarttan %25 oranında bir tenkis uygulamasının yerinde olacağı kanaatine varılmış, bu nedenle davacı tarafça talep edilen cezai şartın %25 oranında tenkisi ile hesap edilen 37.500,00-TL cezai şart ile her ne kadar davalı tarafça bakiye cari hesap alacağı talep edilmiş ise de; mal teslimine yahut hizmetin yerine getirdiğine ilişkin herhangi bir delil yahut sevk irsaliyesi ibraz edilmediği anlaşılmakla cari hesap talebine ilişkin talebin reddi ile davanın kısmen kabulüyle kısmen reddine ilişkin aşağıdaki hükmü kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile KISMEN REDDİNE;
2-…. İcra Müd.’nün 2016/35566 takip sayılı dosyasında davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile, takibin 37.500 TL (50.000 TL cezai şarttan % 25 oranında tenkis yapılması sonucu hesap edilen) asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9 yasal faiz uygulanmasına,
3-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 7.500 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.561,62-TL ilam harcından peşin alınan 605,18-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.956,44-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yatırılan 605,18-TL peşin harç ve 31,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 636,58-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.475,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 107,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 1.958,10-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 4,19-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına; arta kalan 1.953,91-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/05/2019

Katip …

Hakim …