Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/978 E. 2018/97 K. 07.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/978
KARAR NO : 2018/97
DAVA : Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/10/2017
KARAR TARİHİ: 07/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Yayımlama Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı şirket arasında elektrik enerjisinin temini amacı ile abonelik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilden her ay elektrik bedelinin yanı sıra kayıp kaçak bedeli tahsil edildiğini, kayıp kaçak bedelinde elektrik enerjisinin üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak tanımlanmış olduğunu, enerji nakil hatlarında çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak tanımlanarak abonelere yansıtıldığını, müvekkilin davalı şirket tarafından 2006 yılı ile 2016 yılı 1.ayı arası dönemlerinde davalı şirketteki tüm abonelikleri açısından kesilen faturalar açısından, kayıp kaçak bedeli adı altında tahsil edilen miktarın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı 5.000,00-TL’nin, ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkili mahkemede açılmadığını, dava konusu uyuşmazlığın sözleşme tahtında sağlanan elektrik tedariğinden dolayı çıktığını, taraflarca imzalanan sözleşmenin 8.6. Maddesi uyarınca iş bu sözleşme tahtında çıkacak tüm uyuşmazlıklarda İstanbul Merkez Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili kılındığını, sözleşmelerin tarafı olan davacı şirket ile müvekkil şirketin tacir sıfatına haiz kişiler olup aralarında yaptıkları iş bu kesin yetki anlaşmasının HMK. Uyarınca geçerli olduğunu ve buna göre de iş bu davada İstanbul Merkez (Çağlayan) Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyanla davanın yetki nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 20/04/2016 tarihli talep dilekçesinde;..Elektrik Dağıtım AŞ’nin ihbar edilmesine ilişkin talep ettiği anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Karar sayılı dosyasında mahkemece 09/06/2016 tarihinde yetkisizlik kararı verildiği, taraflarca istinaf talebinde bulunulmadığından hüküm 23/10/2017 tarihinde kesinleşmiş olup, dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava; Elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedelin davalıdan tahsiline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında Elektrik Abone Sözleşmesi düzenlendiği ve sözleşmenin halen geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilerek, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar vermek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda; dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. HMK’ nın 331. Maddesi; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmünü içermektedir. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/2534 Esas ve 2017/3956 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Mahkememizin 07/02/2018 tarihli celsesinde davacı vekili ”bizim talebimiz dava dilekçesinde belirttiğimiz kalemlerin tarafımızdan hiç tahsil edilmemesine yöneliktir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairelerinin içtihatları doğrultusunda tarafımızdan bu kayıp kaçak bedellerinin hiç tahsil edilmemesi gerekir, bizim EPDK’nın uyguladığı tarifeleri uygunluk denetimi yönünde bir talebimiz yahut bu hususta bilirkişi incelemesi talebimiz bulunmamaktadır. Davamızın kabulüne karar verilsin. Eğer 6719 Sayılı Kanun gereğince davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilecek ise, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin dava tarihindeki haklılığımız nazara alınarak ve sunduğumuz istinaf dairesi kararı uyarınca karşı tarafa yüklesini talep ederiz” şeklinde beyanda bulunduğundan tarife denetimine ilişkin bilirkişi incelemesi yapılmamış, yukarıda anlatılan nedenlerle, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanununun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 20. maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılamayacağından; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın ESASI HAKKINDA KARAR TESİSİNE YER OLMADIĞINA,
2-Peşin alınan 85,39-TL harçtan alınması gereken 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 49,49-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı yararına taktir olunan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalı tarafından alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 300,00-TL yargılama giderinin davalı tarafından alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgilisine iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/02/2018

Katip …

Hakim …