Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/933 E. 2019/917 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1046
KARAR NO : 2019/846

DAVA : Tazminat

DAVA TARİHİ : 17/10/2016
KARAR TARİHİ : 08/10/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28.12.2012 günü meydana gelen trafik kazası sonucu …(…) plakalı poliçesi bulunmayan araç sürücüsü…’ın tam kusurlu olarak, davacının denetimindeki…plakalı araca çarpması sonucunda müvekkilinin kusursuz olmasına rağmen sakat kaldığını, davalı tarafın Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesi gereğince trafik sigortası yaptırmadığını, müvekkilinin iş gücü kaybı maluliyeti için mahkememizin …Esas sayılı dosyasında dava açıldığını,…Adli Tıp Anabilimdalı Başkanlığınca müvekkiline % 6 oranında maluliyet verdiğini, müvekkilinin maluliyetinin sürekli artış gösterdiğini, bu nedenle… Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne tekrar başvurduğunu ve %54 oranında Özürlü Sağlık Kurulu raporu verildiğini, müvekkilinin genel çalışma gücünü kaybettiğini beyanla 3.500 TL müvekkilinin maluliyet artış oranına bağlı (% 6 dan % 54 e ulaşan) gelişen maluliyet bakiye işgücü kaybı tazminat farkının davalının temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 28.12.2012 tarihli kazadan kaynaklı maluliyet sebebiyle mahkememizde … esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve bu davanın karara bağlandığını, söz konusu dosyada maluliyet oranını % 6 olduğunun tespit edildiğini, davacı tarafın bu defa kazadan kaynaklı maluliyet oranının % 54 e yükseldiğini iddia ederek işbu davayı açtıklarını, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddini talep ettiklerini, davacının daimi maluliyetin varlığından söz edebilmek için tıbbi tedavinin sona ermesi ve daimi maluliyetin kati surette tespiti gerektiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun Güvence Hesabı Yönetmeliği uyarınca yalnızca bedensel zararları kapsadığını, tazminata konu olayın haksız fiilden kaynaklandığını, müvekkil kurumun haksız fiilin gerçekleşmesinde taraf olmadığını, sorumluluğunun kanundan kaynaklandığını beyanla davanın reddini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İhbar olunan … vekili cevap dilekçesinde; mahkememizin …esas sayılı dosyasında aynı davanın karara bağlandığını bu nedenle işbu davaya itirazda bulunduklarını, bahsedilen davada maluliyetin % 6 olarak tespit edildiğini, bukez maluliyetin % 54 oranına çıktığının iddia edildiğini, bu iddiaların inandırıcılıktan uzak olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Dosya kapsamına Adli Tıp Başkanlığından alınan 14/03/2018 tarihli ATK raporunda özetle; Mevcut belgelere göre; Hurşut oğlu, 22/04/1960 doğumlu …’nun 28/12/2012 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı ayak bilek eklem hareket kısıtlılığı arızası nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak: E cetveline göre %13,0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağını, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4(dört) aya kadar uzayabileceğini mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 28.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 28/12/2012 tarihinde …’nun yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasında iş kazası olduğunu,…’nun kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığını,… Adli Tıp ABD’nın 11/04/2014 tarih 2014/03 sayılı maluliyet raporunda meslekte kazanma gücünden %6 oranında kaybettiğinin belirtildiğini, Güvence Hesabı tarafından 12/02/2013 tarihi itibariyle 12.068,77-TL hesaplanan tazminat fevrileri ile 21/01/2015 tarihinde 18.973,98-TL ödendiğini, ATK 3. İhtisas kurulunun 4604 sayılı 05/03/2018 tarihli maluliyet raporunda; meslekten kazanma gücünden %13 oranında kaybettiğinin, %100 oranında malül olduğu iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiğini, Güvence Hesabı 12/02/2013 tarihi itibariyle bakiye ömrü süresince %6 maluliyet oranı esas alınarak tazminat ödendiğinden mükerrer ödeme yapılmaması için, %100 malül olduğu bakiye ömrünün ilk 4 ay 0,25 yıllık döneminde %94 maluliyet oranı, %13 malül olduğu geriye kalan 19,45 yıl bakiye ömründe %7 maluliyet oranı esas alınarak tazminat hesabı yapıldığını, 30/06/2018 hesap tarihi itibariyle 19,70 yıllık bakiye ömrünce talep edebileceği tazminatın 25.332,62-TL olduğunu, tazminatta indirime neden olmadığını, Güvence hesabı yönünden; kaza tarihini kapsayan 01/01/2013-31/12/2013 tarihleri arasında ZMSS poliçelerinde otomobil için kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatının 225.000,00-TL olduğunu, davacıya Güvence Hesabı 12/02/2013 tarihi itibariyle 12.068,77-TL hesaplanan tazminat fevrileri ile 21/01/2015 tarihinde 18.973,98-TL ödendiğinden, Güvence Hesabı teminat limitinin 206.026,02-TL olduğunu, 30/06/2018 hesap tarihi itibariyle davacının talep edebileceği 25.332,62-TL tazminat 206.026,02-TL Güvence Hesabı teminat limiti dahilinde olduğunu, temerrüd tarihi 17/10/2016 dava tarihi, işleyecek faizin dava tarihinden itibaren avans faiz olduğunu mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına Adli Tıp Başkanlığından alınan 19/06/2019 tarihli ATK raporunda özetle; 28/12/2012 tarihinde trafik kazası nedeni ile 14/01/2016 tarihinde düşme nedeni ile aynı bölgeden yaralandığı bildirilen Hurşut oğlu, 22/04/1960 doğumlu …hakkında düzenlenen tıbbi belgelerin tetkiki neticesinde; kişinin 28/12/2012 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı ayak bileği eklem içine uzanan tibia distalinde kırıklı çıkık oluştuğunu, bu kırık nedeniyle meydana gelen hareket kısıtlılığı arızasının 3.Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca değerlendirilerek mütalaasının düzenlendiğini, kişinin 14/01/2016 tarihinde maruz kaldığı düşmeye bağlı tibia kemiğinde oluşan kırık, önceki kırığa göre daha proksimalde olup, ayak bileği eklemi ile ilişkili olmadığını, trafik kazasına bağlı oluşan tibia pilon kırığının ayak bileği eklem hareketlerinde kısıtlılığa neden olmasının tıbben beklenen bir durum olduğunu mütalaa etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; Blirkişi raporu doğrultusunda davalı Güvence Hesabının teminatı uyarınca dava değerini 21.882,62-TL arttırarak 25.332,62-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dava; Trafik kazasından kaynaklana maddi tazminat talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; 08.12.2012 tarihinde…(…) plakalı poliçesi bulunmayan dava dışı araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki araç ile davacının denetimindeki … plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda davacının maluliyetine sebebiyet verecek şekilde yaralandığından bahisle davalı taraf aleyhine maddi tazminat talepli eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 14/03/2018 tarihli ATK raporunda; Davaya konu kaza nedeniyle; davacı…’nun %13 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 28.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; davacının, … Adli Tıp ABD Başkanlığı’nın 11/04/2014 tarih 2014/03 sayılı maluliyet raporunda meslekte kazanma gücünden %6 oranında kaybettiğinin belirlenmesi sebebiyle davalı Güvence Hesabı tarafından 12/02/2013 tarihi itibariyle 12.068,77-TL hesaplanan tazminat fevrileri ile 21/01/2015 tarihinde 18.973,98-TL olarak davacı tarafa ödendiği, dosya kapsamına alınan Adli Tıp Kurulu 3. İhtisas kurulunun 4604 sayılı 05/03/2018 tarihli maluliyet raporunda ise; davacının meslekten kazanma gücünden %13 oranında kaybettiği ve %100 oranında malül olduğu iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, davalı Güvence Hesabı tarafından 12/02/2013 tarihi itibariyle bakiye ömrü süresince %6 maluliyet oranı esas alınarak tazminat ödendiğinden mükerrer ödeme yapılmaması için; %100 malül olduğu bakiye ömrünün ilk 4 ay 0,25 yıllık döneminde %94 maluliyet oranı, %13 malül olduğu geriye kalan 19,45 yıl bakiye ömründe %7 maluliyet oranı esas alınarak tazminat hesabı yapıldığı, 30/06/2018 hesap tarihi itibariyle; davacının 19,70 yıllık bakiye ömrünce talep edebileceği tazminatın 25.332,62-TL olarak belirlendiği, davalı Güvence Hesabı yönünden; kaza tarihini kapsayan 01/01/2013-31/12/2013 tarihleri arasında ZMSS poliçelerinde otomobil için kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatının 225.000,00-TL olduğu, davacıya, davalı Güvence Hesabı tarafından hesaplanan tazminat fevrileri ile 21/01/2015 tarihinde 18.973,98-TL ödendiğinden, Güvence Hesabı teminat limitinin 206.026,02-TL olduğu, 30/06/2018 hesap tarihi itibariyle davacının talep edebileceği tazminatın Güvence Hesabı teminat limiti dahilinde olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 14/03/2018 tarihli ATK raporunda; Davacının davaya konu kaza sonrası ameliyat olduktan 3 yıl sonra aynı bacaktan kaza sonucu tekrar kırık geçirdiğine ilişkin tespit nedeniyle; davacının kaza sonrası yaşadığı kırık olayının belirlenen maluliyetinde artışa sebebiyet verip vermediğinin tespiti hususunda 19/06/2019 tarihli ATK tarafından düzenlenen ek raporunda; 28/12/2012 tarihinde trafik kazası nedeni ile 14/01/2016 tarihinde düşme nedeni ile aynı bölgeden yaralandığı bildirilen davacı…hakkında düzenlenen tıbbi belgelerin tetkiki neticesinde; kişinin 28/12/2012 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı ayak bileği eklem içine uzanan tibia distalinde kırıklı çıkık oluştuğunu, bu kırık nedeniyle meydana gelen hareket kısıtlılığı arızasının 3.Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca değerlendirilerek mütalaasının düzenlendiği, kişinin 14/01/2016 tarihinde maruz kaldığı düşmeye bağlı tibia kemiğinde oluşan kırık, önceki kırığa göre daha proksimalde olup, ayak bileği eklemi ile ilişkili olmadığı, trafik kazasına bağlı oluşan tibia pilon kırığının ayak bileği eklem hareketlerinde kısıtlılığa neden olmasının tıbben beklenen bir durum olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf maluliyetinin arttığı iddiasına dayanmış, davalı yan ise yapılan ödeme ve ibraname gereğince davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Zarar görenin zararı öğrenmesinde amaç, zararın mahiyeti (kapsamı) ve esaslı unsurları hakkında bir dava açmaya, davayı ciddi ve objektif şekilde desteklemeye ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olmasıdır. “Gelişen durum” aynı olaya ilişkin olarak zaman içinde zararın artması veya yeni zararların doğması halidir. Bundan ayrı, zarar görenin kendi imkanlarıyla ya da başkasının yardımıyla zarar verici fiilin sonuçlarının gidişini ve kesinleşen durumu değerlendirebilmesi gerekir. Özellikle vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar ancak bakım ve tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belli bir açıklığa kavuşmaktadır.
Somut olayda; Davacının sunmuş olduğu …Adli Tıp ABD Başkanlığı’nın 11/04/2014 tarih 2014/03 sayılı maluliyet raporunda meslekte kazanma gücünden %6 oranında sürekli malul kaldığı belirlenmiştir. Ancak dosya kapsamına alınan 14/03/2018 tarihli ATK raporunda; davacı …’nun %13 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı tespit edilmiştir. Davalı tarafça yapılan ödeme tarihinden sonra, davacının maluliyet oranında gelişen durum bulunduğu tespit edildiğinden tazminata hak kazanabileceği, ayrıca dava konusu %6 maluliyet tazminatı değil, davacının maluliyetindeki artış sonucunda ortaya çıkan mevcut maluliyet oranı ile önceki %6 maluliyet oranı arasındaki fark olduğundan; bilirkişi raporu ile belirlenen 25.332,62-TL tazminatın dava tarihi olan 17.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine dair davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
25.332,62 TL tazminatın dava tarihi olan 17.10.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.730,47-TL ilam harcından 75,00-TL ıslah harcı, peşin alınan 29,20-TL olmak üzere toplam 104,20-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.626,27-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 29,20-TL peşin harç, 75,00 TL ıslah harcı ve 29,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 133,40-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.039,91-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.112,01-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; ihbar olunan vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/10/2019Katip 187137

Hakim