Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/920 E. 2018/495 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/920 Esas
KARAR NO : 2018/495
DAVA : İflas (İflasın Açılması)
DAVA TARİHİ : 12/10/2017
KARAR TARİHİ: 24/05/2018
Mahkememizde görülmekte olan İflas (İflasın Açılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22.11.2016 tarihinde işyerlerinde çıkan yangın nedeniyle işyerinin kullanılamaz hale geldiğini ve içerisinde bulunan makine ve melzemelerin yanıp yok olarak şirket sermayesinin tamamının zayi olduğunu, ticari hayatını devam ettirmesinin mümkün olmadığını beyan ederek; şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememizce mali bilirkişi Dr. … marifetiyle dosya ve vergi kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacı şirketin TTK’nun 376/2 maddesi gereğince sermayesini kaybedip kaybetmediği, kendiliğinden sona erme sebeplerinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve şartlarının oluşup oluşmadığı, ayrıca davacı şirket yönünden İİK’nun 178.maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas koşullarının oluşup oluşmadığı, borca batıklık durumunun olup olmadığı hususlarının tespiti babında bilirkişiden alınan 26/03/2018 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
”Davacı …. ve Tic. Ltd. Şti. 22.11.2016 tarihinde işyerinde çıkan nedeniyle şirket varlıklarının tamamının zayi olduğunu, ticari hayatını ettirmenin mümkün olmadığını, dolayısıyla şirketin iflasının istenmesinin gereklilik olduğunu belirterek iş bu davayı açmışlardır. ….Sulh Hukuk Mahkemesi’ne 22.11.2016 tarihinde oluşan yangın ile ilgili sunulan bilirkişi raporunda, bu yangından dolayı davacı …. ve Tic. Ltd. Şti’nin kaybının 77.137,50 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı şirket; yangını 22.11.2016 tarihinde yaşamalarına rağmen 2016 yıl sonu itibariyle 1.742,41 TL kar ile yılı kapatmıştır. 2016 yılı sonu itibariyle bakıldığında ise şirketin geçmiş yıllardan gelen 138.019,9.5 TL zararı olsa da sermayesinin 2/3 ünü kaybetmiş değildir. Yani, 2016 yılı bilançosuna göre TTK. m.376/2 uyarınca sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı söylenemez. Ancak 2017 yılında ise 01.01.2017 – 12.07.2017 döneminde dosyaya sunduğu bilançosuna göre 360.025,69 TL zarar etmiştir. Dosyaya bu döneme ilişkin gelir tablosunu sunmadığından ve de bu zararın nedenini kendisi de açıklamadığından nereden kaynaklandığı anlaşılamamıştır.
Kamu kurumları hariç kimseye borcu olmadığını beyan etmiş olsa da sahibi olduğu taşıtlar üzerine hacizlerden anlaşıldığı üzere birtakım borçları bulunmaktadır. 12/07/2017 tarihli sunulan bilançoya göre ise yaklaşık 6 aylık dönemdeki 360.025,69 TL’lik zarardan dolayı TTK. m.376/2 uyarınca sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı söylenebilecektir. İİK. m.178 gereğince davacı şirketin bütün aktif ve pasifi ile kimlere ne kadar borçlu olduğunun isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorundadır. 2016 yılı sonu itibariyle şirketin kamu idareleri dışında 477.272,68 TL borcu bulunmaktadır. Dosyaya sunmuş olduğu 12.07.2017 tarihli bilançosuna göre ise 482.020,81 TL kamu idareleri dışında ticari borcu bulunmaktadır. Nitekim sahip olduğu taşıtlar üzerinde de hacizler bulunmaktadır. Bu borçların kimlere ne kadar olduğu, alacaklıların adresi ve vadelerinin ne olduğu dosyaya sunulmamıştır. Buna karşın davacı ise kamu borçları dışında borcu olmadığını beyan etmektedir. İİK. m.178/1 uyarınca bu belge mahkemeye ibraz edilmedikçe iflas kararı verilemez.
TTK. uyarınca davacı şirketin borca bataklığı da gerek 31.12.2016 tarihli bilançosu ve gerekse 12.07.2016 tarihli bilançosuna göre söz konusu değildir. Dönen varlıklarının toplamı borçlarından daha fazladır. Zaten davacı şirkette borca batık olmadığını bildirmektedir.
Dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile davacı beyanları üzerinde yapılan incelemeler ile yukarıda açıklamaya çalıştığımız tespit ve değerlendirmeler sonucunda;
Davacı şirketin TTK. m.376/2 uyarınca 31.12.2016 tarihli bilançosuna göre sermayesinin 2/3’ünü koruduğu, dosyaya sunulan 12.07.2017 tarihli bilançosuna göre ise; sermayesinin 2/3’ünü korumadığı ancak bu durumun tespiti için gelir tablosunu ve ticari defterlerini sunmadığı, her ne kadar ticari defterlerin yandığını beyan etse de; yangının 22.11.2016 tarihinde gerçekleştiği düşünüldüğünde 2017 yılına ait defterlerin yanmış olamayacağı, davacı şirketin 2016 yılı sonu itibariyle kamu idareleri dışında 477.272,68 TL, 12.07.2017 tarihli bilançosuna göre ise 482.020,81 TL kamu idareleri dışında ticari borcunun bulunduğu, İİK m.178/1 uyarınca bu borçların kimlere ne kadar olduğu, ne zaman ödeneceği, alacaklıların unvan ve adresinin bir liste olarak dosyaya sunulmamış olduğu, davacının gerek 31.12.2016 tarihi itibariyle ve gerekse 12.07.2016 tarihi itibariyle bilançolarına göre borca batıklığının söz konusu olmadığı” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuştur.
Dava; davacı şirketin doğrudan doğruya iflası istemine yöneliktir.
Doğrudan doğruya iflas müessesesi İcra İflas Kanunu’nun 177. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 178.maddesi şirketin doğrudan doğruya iflas başvurusuna ilişkin hükümler içermektedir.
”Madde 178 – (Değişik: 18/2/1965 – 538/93 md.)
(Değişik: 9/11/1988 – 3494/37 md.) İflasa tabi bir borçlu, aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebilir. Borçlu, bu halde bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorundadır. Bu belge mahkemeye ibraz edilmedikçe iflasa karar verilemez.
(Ek: 9/11/1988 – 3494/37 md.) İflas talebi l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. Alacaklılar iflas talebinin ilanından itibaren on beş gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek, borçlunun iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.
İflasa tabi bir borçlu aleyhine alacaklılardan birinin haciz yolu ile takibi neticesinde yapılan haciz borçlunun yarı mevcudunun elinden çıkmasına sebep olup da kalanı muaccel ve vadesi bir sene içinde hülül edecek diğer borçlarını ödemeye yetişmiyorsa borçlu derhal haczini bildirerek iflasını istemeye mecburdur.” şeklindedir.
İcra iflas Kanunu’nun 179 maddesi ile Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinde bu yönde düzenleme içermektedir.
Davacı tarafça; her ne kadar ticari defter ve belgelerinin meydana gelen yangında yandığı ileri sürülmüşse de, yangının 2016 yılında meydana geldiği, 2017 yılının defterlerinin sunulmadığı, 2016 yıl sonu itibariyle 1.742,41 TL kar ile yılı kapattığı, 2016 yılı sonu itibariyle bakıldığında ise şirketin geçmiş yıllardan gelen 138.019,9.5 TL zararı olsa da sermayesinin 2/3 ünü kaybetmediği, 2016 yılı bilançosuna göre TTK. m.376/2 uyarınca sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalmadığı, ancak 2017 yılında ise 01.01.2017 – 12.07.2017 döneminde dosyaya sunduğu bilançosuna göre 360.025,69 TL zarar ettiği, dosyaya bu döneme ilişkin gelir tablosunu sunmadığından ve de bu zararın nedenini kendisi de açıklamadığından nereden kaynaklandığı anlaşılamadığı,12/07/2017 tarihli sunulan bilançoya göre ise yaklaşık 6 aylık dönemdeki 360.025,69 TL’lik zarardan dolayı TTK. m.376/2 uyarınca sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı, İİK. m.178 gereğince davacı şirketin bütün aktif ve pasifi ile kimlere ne kadar borçlu olduğunun isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorunda olduğu, 2016 yılı sonu itibariyle şirketin kamu idareleri dışında 477.272,68 TL borcu bulunduğu, dosyaya sunmuş olduğu 12.07.2017 tarihli bilançosuna göre ise 482.020,81 TL kamu idareleri dışında ticari borcu bulunduğu, nitekim sahip olduğu taşıtlar üzerinde de hacizler bulunduğu, bu borçların kimlere ne kadar olduğu, alacaklıların adresi ve vadelerinin ne olduğu hususunda dosyaya bilgi sunulmadığı, buna karşın davacının ise; kamu borçları dışında borcu olmadığını beyan ettiği, TTK. uyarınca davacı şirketin borca bataklığı da gerek 31.12.2016 tarihli bilançosu ve gerekse 12.07.2016 tarihli bilançosuna göre söz konusu olmadığı, dönen varlıklarının toplamının borçlarından daha fazla olduğu, davacı şirketin borca batık olmadığı anlaşılmakla; mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair davacı şirket temsilcisinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/05/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …