Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/872 E. 2018/312 K. 04.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/58 Esas
KARAR NO : 2018/302

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/01/2018
KARAR TARİHİ : 29/03/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı …, kardeşi … tarafından keşide edildiğini iddia etmiş olduğu 01/01/2006 keşide tarihli ve 800.000 USD tutarlı bir adet bonoyu … 3. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası ile takibe koyduğunu, keşideci …’in ise 29/12/2006 tarihinde vefat etmiş olması nedeniyle takibin müvekkillere , yani müteveffa …’ın eşi ve çocukları aleyhine yapıldığını, özetle davalı … , kardeşi … ‘in eşi ve küçük iki çocuğuna karşı takip yapıldığını, davalı 21/12/2011 tarihinde … 3.icra Müdürlüğü ‘nün … E.sayılı takip dosyası ile takibe başlandığını, ödeme emrini müvekkillerin mernis k…daki adreslerine gönderilerek, T.K.’nun 21.maddesine göre 04/04/2012 tarihinde mahalle muhtarlına tebliği ettirildiğini, ödeme emrinin T.K.’nun 21.maddesine göre mahalle muhtarına verilmiş olması nedeniyle müvekkillerinin aleyhlerine yapılan takibi öğrenemediğini, 31/10/2013 tarihinde bu dosya kapsamında taşınmazlarına haciz konulması nedeniyle takipten haberdar olduklarını, takibe dayanak senedin müvekkillerince görülmediğini ,T.K.’nun 21.maddesine göre muhtara tebliğ ettirilerek takibin kesinleştirildiğini ve daha sonra takip dayanağı senedin davalı vekilince icra dosyasından alındığını, dosyada her hangi bir örneğinin olmadığı ve senet metnine dair, imza vb. Gibi hususlarda bulunmanın mümkün olmadığının bildirildiğini, müvekkil muris …’in abisi olan davalı …’e 800.000 USD’lik bir senet vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, abi kardeş olan bu kişiler arasında bu denli bir alacak borç ilişkisi doğurabilecek nitelikte bir ticaret de bulunmadığını senedin bedelsiz ve açıkça müvekkillerin miras haklarından mahrum kalması için düzenlendiği murisleri ve senet keşidecisi …’in 29/12/2006 tarihinde vefatı sonrasında, murislerinin … İlçesi … Mahallesi … ada ve … parsel sayılı taşınmazdaki … orandaki payın sağlığında ablası … ( …)’e satış göstermek suretiyle devrettiğini, dava konusu taşınmazın 180/360 oranındaki payı da iş bu dosyanın davalısı …’e ait olup, 2 daire üzeri ve 2 katlı bir taşınmazdan ibaret olduğunu, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E.sayılı dosyası ile yapılan bu satışını gerçek bir satış olmadığını, muvazaalı bir işlem olduğununu, taşınmazı devralan … ( …) ‘in kardeşi … nam ve hesabına hareket ederek bu taşınmazı muris muvazaası suretiyle devir aldığını bu nedenle de tapunun iptali ile adaların tescilini talep ettiği ve … ( Soyubey) adına olan tapunun iptaline ve müvekkilleri adına tesciline karar verildiğini bu nedenlerle İcra ve İflas Yasasının 72/3 maddesi uyarınca … 3. İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasına yatan paranın davalı …’e ödenmemesi yönünde tedbir Kararı verilmesihi, müvekkillerinin takip alacaklısına borçlu olmadığının tespiti ve takip konusu senedin iptali ile karar tarihi itibariyle davalıya ödenmiş paraların ticari faiziyle birlikte istirdadına, haksız ve kötü niyetli yapılan takip ve sebep olunan iş bu dava nedeniyle müvekkillerin de meydana gelen zararların İİK 72/5 Maddesi uyarınca takip tutarının %20 ‘sinden aşağı olmamak üzere davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, zaman aşımı itirazları olduğunu, menfi tespit davasında kural olarak borç ödeninceye kadar ikame edilebilirse de, söz konusu davaya mesnet kılınana hukuki sebebin maddi hukukta bir süre ile sınırlandırılmışsa , maddi hukukta belirlenen bu sürede menfi tespit davası açılması gerektiğini, borçlu tarafın davasını bedelsizliğe dayandırdığını, bedelsiz senedin kullanımının TKC. 156 maddesi hükmüne bağlandığını, 6 aylık şikayet süresi olduğunu, sürenin kaçırıldığını, karşı tarafın, tarafların dahi aynı olmadığı kararlı bir dosyaya dayanılmış olmasından sebep kötü niyet itirazları olduğunu, borçlu taraf muris …’ in hayatta iken yaptığı borçlandırıcı işlemler ve ticari faaliyetinin kötü olduğu hakkında bilgisinin oldğunu, davacı tarafın senetlerin alındığını ve dosyada senet örneğinin olmadığını, kendilerine gönderilmediğini iddia etseler de, esasen kanun gereği kambiyo senedine karşı takip yapılması sırasında enet örneği olmayan dosyaların icra müdürlüklerince kabul edilmediğinin bilindiğini, İİKnun 168 maddesinde ” icra müdürü senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya senet süreti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir” şeklinde olduğunu, karşı tarafca hiç bir delile dayanmadan senedin b orçlularının miras hakkından mahrum bırakmak üzere düzenlendiğini iddia ettiğini, davacı tarafın borçlu … ile alacaklı … ‘ in kardeş olmalarından ötürü bu denli bir alacak borç ilişkisi içerisinde olmayacaklarını belirttiğini, BK. Sebepsiz zenginleşmeyi düzenleyen ilgili maddeleri ve m. 82 ye göre iki yıllık zaman aşımı süresine tabi olup, davacı tarafın süreyi kaçırdığını, dosyanın hiç bir bağı olmayan başka bir dosya ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını, dava dilekçesinde belirtildiği şekilde ” B planının ” devreye sokulması şeklinde hayali bağlar kurmanın hukuka uygun olmadığını, bahsedilen dava konusu taşınmaz ve kişiler arasındaki alacak borç ilişkilerinin dosyada borçluların borçlu olmadığına dair delil teşkil etmeyeceğini, izah edilen sebeplerle, haksız ve ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
… 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas, … karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek, dosya kapatılan … 21. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiştir.
HSYK’ nın 26/8/2014 tarih ve 1876 sayılı müstemir yetkilere ilişkin kararı gereğince, Kapatılan … 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyası mahkememize devredilmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini; … 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, dinlenen tanık beyanları, cevabi yazılar, yargıtay ilamları, oluşturmaktadır.
Celp ve tetkik edilen … 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında alacaklı …, tarafından borçlular …, Kendi adına …, Velayeten …, … aleyhine 800.000,00 USD bonoda asıl alacak, 15.978,08 USD işlemiş faiz; 2.400 USD komisyon olmak üzere toplam 818.378,08 USD zerinden takip yapıldığı anlaşılmıştır.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyası ile, davalı tanığı …’ in beyanı alınmış olup,
Davalı Tanığı … beyanında özetle: ” Ben davalı …’i ve kardeşi …’i tanırım, uzun yıllardır kendilerini tanırım aile dostu oluruz, 2005 yılında davalının kardeşi … … … köyündeki evimize geldi, kendilerinin zor durumda olduklarını maddi açıdan çok sıkışık olduklarını ve benden 50.000 Amerikan doları istedi, bende kendisine o kadar dolarımın olmadığı ancak bende 43.000 amerikan doları olduğu söyleyerek kendisine borç olarak 43.000 Amerikan dolarını verdim, aradan 3-4 ay geçti ancak … beni sormadı ve paramı da vermedi, 2006 yılına kadar bu parayı almadım, 2006 yılında ben … ilçesine gittim, yazıhanelerine gittim, orada … ve … hazır bulunuyordu durumu kendilerine söyleyerek mağdur olduğumu söyledim, … bana şuanda yanlarında para olmadığını 1 ay sonra dolarlarımı vereceğini söyledi, aradan 1 ay geçtikten sonra ben tekrar …’e yazıhanelerine gittim, orada … vardı … bana 43.000 Amerikan dolarını verdi ve paramı bu şekilde aldıım, bundan başkacada konu hakkında herhangi bir bilgisinin ve görgüsünün olmadığını” beyan etmiştir.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/7 talimat sayılı dosyası ile, davalı tanığı …’ in beyanı alınmış olup,
Davalı Tanığı … beyanında; ” Davalı … benim eşimin kardeşidir. Davacının ölen eşi … benim eşimin kardeşidir. … 2006 yılında vefat etmiştir. Davaya konu senet ile ilgili bilgim vardır. …’ın ölmeden önce tefecilere ve çevreye büyük miktarda borcu vardı. Alacaklılar …’in üzerine geldiler. …, …’ın tüm borçlarını kardeşi olması nedeni ile üstlendi. Tüm borçlarını ödedi. …’da abisinin borçlarını ödemesi nedeni ile kendisine senet imzalayarak verdi. Hatırladığım kadarıyla 600.000 dolar civarında bir senet imzalamıştır. Ancak …’in, …’ın borçları için ödediği miktar bunun çok çok üzerindedir. Ben dahi 2005 model arabamı ve eşimin altınlarını satıp …’ın borçlarını ödemek için destek oldum. …’ın bir kısım borçları da benim ve eşimin verdiğimiz bu paralarla kapattı. Toplam 1168 gr altın ve yaklaşık olarak 3.050-TL otomobilin parasını …’e, …’ın borçlarını karşılamak için verdik. Daha sonra … kuruşu kuruşuna bu verdiğimiz paraları iade etti. … öldükten sonra da kalan borçlarını … ödedi. …’ın şahsi malı yok fakat babadan miras kalan pek çok malda hissesi vardır. …’ın düzenlediği senedin nedeni budur. Eşini ve çocuklarını mirasından mahrum etmek gibi bir kastı asla olamaz” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyası ile dinlenen tanık …’ ın beyanı alınmış olup,
“Tanık … : Benim kızlık soyadım … ‘tır, ayrıldığım eşimin soy ismi … olduğu için talimata öyle yazılmıştır, tarafları aynı köyden olduğum için tanıyorum, davacı … davalı …’in yengesi olur, ben davacı … ile aynı köyde ikamet etmiştim, bu nedenle müteveffa eşi …’ı da tanıyordum, …’in ölmeden önce çok borcu olduğunu duymuştum, … ve … kardeşti, babalarından kalan malvarlıkları çoktu, her ikisi birlikte … …’de çiftçilik yapıyorlardı, bu işler sebebiyle …’in borca girdiğini duyduk, 2005 yılında … benden borç para istedi, ben kendisine birikmiş para ve altınlarımı kendisine verdim, bunların o günkü bedeli 30.000 TL idi, ancak sonradan … bu paraları ödeyemedi, ben bunun üzerine …’in yanına gittim, … bizim alacağımızı ödedi, …’in diğer alacaklıların da paralarını …’den istediklerini duyduk, ben davaya konu senedi görmedim, ancak …’in kardeşi …’e senetle borçlandığını duydum, senedin ne amaçla verildiğini bilmiyorum, senedin düzenlendiği dönemde …’in üzerine kayıtlı bir malvarlığı olduğunu bilmiyorum, … vefat ettiği zaman geriye çok fazla borç bıraktı, bildiğim kadarıyla herhangi bir malvarlığı elinde kalmamıştı, ben davalı …’in takibe koyduğu senedin …’e verilen senetle aynı senet olup olmadığını bilemiyorum, ancak … kendisinin …’e bir senet imzalayıp verdiğini bana söylemişti, yine sağlığında kendi alacaklılarına da birçok senet imzalayıp vermişti, bu arada …’e de bu kapsamda senet vermiş olabilir, ben bu senedin davacı ve kızlarını mirastan mahrum bırakmak amacıyla verilip verilmediğini bilmiyorum, ancak …’in herhangi bir malvarlığı kalmadığı için onun ölümünden sonra davalı …’in davacının üniversitede okuyan kızlarına 40.000 ABD doları gönderdiğini biliyorum, bunu yardım amaçlı göndermişti, bunun haricinde bilgisinin olmadığını” beyan etmiştir.
Dinlenen tanık …, mahkemeye veriş olduğu beyanında ise;
“Tanık …: ” Davacı yengem davalı kardeşim olur, müteveffa kardeşim …’ın o dönem büyük meblağlarda borçları vardı, ailenin talebi üzerine …’ın borcunun … tarafından ödenmesini …’e kabul ettirdik, bildiğim kadarıyla …’ın piyasaya borcu 800-850.000 ABD doları civarındaydı, bu borcun tamamını … ödedi, buna karşılık … …’in lehtarı olduğu senedi bizim yanımızda düzenleyip …’e verdi, 2005 yılı içerisinde olduğunu hatırlıyorum, 2006 yılının sonunda da … vefat etti, senet düzenlendiği esnada henüz babamızın mirası paylaşılmamıştı, daha önce kendi adına olan malvarlığının bir kısmını ablam … Kıyançicek’e satmıştı, daha sonra … …’deki evin … adındaki tapu k…ın iptali için açtığı davayı kazandı, yukarıda söylediğim gibi bahsi geçen senet …’in borcunun … tarafından ödenmesi sebebiyle düzenlenmiştir, …’ın eşi olan … ve çocuklarından mal kaçırma amacıyla düzenlenmemiştir, benim bildiğim kadarıyla ağabeyim … kardeşim …’ye herhangi bir senet vermemiştir, benim bildiğim bundan ibarettir ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık beyanları arasındaki kısmi çelişki sebebiyle tanık …’ın alınan beyanında, ” benim bildiğim kadarıyla … sağlığında … adına bir senet düzenlemişti, ancak düzenlenen senedin içeriğine ilişkin tam bir bilgim yoktur, ancak … adına da bir senet düzenlemiş olabilir, bunu sadece duydum, ancak görmedim, taraflar arasındaki ilişkileri tam olarak bilmiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin … talimat sayılı dosyasında dinlenen tanık …’ ın beyanı alınmış olup,
Tanık … beyanında; ” Her ne kadar talimat evraklarında adım İbrahim Bayrak olarak geçmiş isede benim adım ve soyadım …’dır öncelikle bu yanlışlığı düzeltmek isterim. bana sormuş olduğunuz taraflardan …’i tanırım ve kardeşi olan …ı da tanırım ikise de benim kirvem olur. aynı zamanda da idil ilçesi Kozluca köyünde arazi ortaklığımız vardır. 2005 yıllarında … piyasaya yaklaşık 600-700 ,000 USD civarında piyasaya borçlandığını biliyorum bu durumu gelip bana da anlatmıştı. borçlarının ödenmesi konusunda abisi … …ın piyasaya olan borçlarını kapattı …da ölüm kalım var diyerek …in ödemiş olduğu borca istinaden o tarihlerde ödemiş olduğu paraya ilişkin senet düzenledi bu olaylar cereyan ederken ben de yanlarındaydım. aradan fazla zaman geçmeden de … vefat etti. davacıda …ın eşi olur benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuştur.
… Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/77 talimat sayılı dosyası ile dinlenen tanık …’ nın beyanı alınmış olup,
Tanık … beyanında” Ben tarafları tanırım. Taraflarla yakın ilişki içerisinde bulunduğumu söylemek isterim. Ayrıca 1995 yılından bu yana tarafların yaşamış olduğu Yeşilkent Mahalle muhtarıyım. Taraflardan davacıların murisi olan … hayatta iken davalı olan ağabeyesi … ile aralarında hengibir husumet olduğunu duymadım. Hatta kardeş olarak ilişkileri gayet iyi bir vaziyette idi. Sağlığında … ailenin ticari faaliyetini yürütürdü. Ben ticari olarak davalı …’in çalıştığını, işleri takip etmediğini biliyorum. Yalınızca şu anda banka olarak faaliyet gösteren binanın yapım sırasında başında bulunurdu. Ben muris … ‘ın ağabeyi olan …’e herhangibir borcu olduğunu bilmiyorum ancak, …’ın ekonomik durumu oldukça iyiydi. Bu nedenle borcu olabileceğini düşünmüyorum. Muris … 2005 yılında hastalanmış ve 2006 yılında da vefat etmiştir. Hastalığı sırasında davalı … kardeşiyle yakından ilgilenmiş, vefatı nedeniyle de tüm taziye işlemeni bizzat … yapmıştır. Ben bana sormuş olduğunuz keşide tarihi 01.01.2006 olan bononun neden düzenlenmiş olduğunu bilmiyorum. Muris vefat ettikten sonra biz muris tarafından muvazaalı bir şekilde kendi mülkünde olan taşınmazı … ‘ye Devir ettiğini, bu husus dava açıldıktan sonra öğrendik. Daha sonra bu hususta tanıklık yaptım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … beyanında; ” Tarafları tanırım. Kendileriyle komşuluk ilişkilerimiz vardı. Taraflardan davacıların murisi olan … sağlığında ithalat ve ihracat işiyle uğraşmaktaydı ve ben iki kardeşten muris …’in ailelerinin ticaret işlerini yürüttüğünü, davalı …’in ise çalışıp çalışmadığını bilmiyorum. Yalınızca emin olduğum …’ın araçlarının olduğu, yurt dışına gidip geldiğini, işleri kendisi bizzat takip ettiği, ekonomik durumunun oldukça olduğu, lüks sayılabilecek bir hayat yaşadığıydı. Bana sormuş olduğunuz bono hususunda ben muris …’ın davalı …’e belertiğiniz miktarda fahiş bir borcun olabileceğini düşünmüyorum, bunu komik buluyorum. Kaldık ki iki kardeş arasında böyle bir senedin de verilmiş olduğunu da düşünmüyorum. Bu senedin veriliş amacının gerçekten bir borç ilişkisine de dayanmadığını da düşünüyorum, yaşamış olduğumuz yörede muristen geriye kalan eşin ve kız çocuklarının mirastan pay almamaları gerektiği inancı hakimdir. Bu nedenle …’ın eşi ve çocuklarının miras payından pay kaçırabilmek için böyle bir yöntem olabilir. Ben muris …’ın bana sormuş olduğunuz 2006 tarihinde de hasta olduğunu hatırlıyorum. Muris …’ın sağlığında davalı ile olan ilişkileri iyi olduğunu biliyorum. Davalı …’in yine muris …’ın rahatsızlığı nedeniyle kendisiyle ilgilendiğini biliyorum. Yine bilgim net olmamakla birlikte ben davalı …’in yine davacılardan mal kaçırmak adına bir takım girişimlerde bulunduğunu duydum. Yine davacıları da bankanın kiracısı olduğu taşınmazdan çıkardığını biliyorum. Sağlığında … tarafından yapıldığı iddia edilen …’ye yapılan satışında düzmece olduğunu biliyoruz. Zaten buna kimse inanmıyor, ben bu hususta açılan davada tanıklık yaptım, davayı da davacılar kazanmıştır. Tanıklık ücreti istemiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dava; muvazaya dayalı mal kaçırma kastıyla düzenlendiğinden bahisle takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti isteminden ibarettir. Davalı yan, takibe konu bononun gerçek bir alacağa dayandığını, murisin borçlarının sağlığında davalı lehtar tarafından ödenmesi nedeniyle düzenlendiğini, mal kaçırma kastının ve muvazanın söz konusu olmadığını beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Yanlar arasındaki ihtilaf; … 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında alacaklı …, tarafından borçlular …, Kendi adına …, Velayeten …, … aleyhine takibe konu edilen 800.000,00 USD bedelli bononun muris keşideci ile lehtar davalı arasında davacılardan mal kaçırmak kastıyla muvazalı olarak düzenlenip düzenlenmediği ve davacıların bono ve takip nedeniyle borçlu olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Davalı yan, senedin gerçek bir alacağa istinaden düzenlendiğini, murisin sağlığında borçlarının olduğunu ve kendisi tarafından ödendiğini, bu sebeple senedin alındığını savunmuş, savunmasına ilişkin tanık beyanlarına dayanmıştır.
Keşideci muris … ile davalı lehtar …’in kardeş olduğu dosya kapsamıyla sabittir. Davalı yan dava konusu bononun düzenlenme nedenini karz akdine dayanmıştır.
Menfi tespit davasında, ispat yükü alacaklıdadır, ancak her ne kadar davalı alacaklı alacağına dayanak olarak takibe konu bonoyu göstermiş ise de, davanın mal kaçırma kastına dayalı muvaza nedeniyle borçsuzluk istemi olması nazara alındığında bononun tek başına alacağı kanıtlayıcı vasfının olmadığı ve bononun düzenlenmesine neden teşkil eden temel ilişkinin yani davalının dayandığı karz akdinin ispatının gerektiği mahkememizin kabulündedir.
HMK 200 maddesi nazara alındığında davalı yan, 800.000 USD bonoya dayalı karz akdini davaya dayanak bono dışında borç para vermek karz sözleşmesi ile ispat etmek zorundadır. Her ne kadar tarafların kardeş olması nedeniyle senetle ispat kuralının uygulanamayacağı ve tanık dinlenebileceği savunulsa da ki bu yönde davalı yan tanık beyanlarına dayanmıştır. Artık muris keşideci ile davalı lehtar arasında senet düzenlendiğinden ve güven unsuru ortadan kalkmış olmakla, somut olayda bu miktardaki hukuki ilişki tanık ile ispat edilemez. Davalı lehtar …, muris keşideci …’in sağlığında borçlarını ödediğini senetle ispat edemediği gibi bu sebeple muris ile keşideci arasında dava konusu bononun düzenlenmesine sebep teşkil eden karz akdinin kurulduğu da yazılı olarak kanıtlanamamıştır.
Ayrıca … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E.sayılı dosyasında davacılar tarafından davalı aleyhine miras hakkından dolayı muvazaya dayalı tapu iptal ve tescil istemine açılan davanın davacı taraf lehine sonuçlanmasının akabinde dava konusu bononun davacılar aleyhine takibe konu edilmesi ve dava konusu bononun tanzim tarihi 01/01/2006 ile vade tarihi 01/10/2011 ve takip tarihleri nazara alındığında 5 yılı aşkın bir süre olduğu, muris …’in 29/12/2006 tarihinde vefat ettiği dolayısıyla mevcut durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalının takip konusu bono nedeniyle muristen ve dolayasıyla davacılardan alacaklı olmadığı sonuç ve vicdani kanısına varıldığından davanın kabulü cihetine gidilmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve mevcut dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kabulü ile … 3. icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu keşidecisi … Lehtarı … olan 01.01.2006 tarihli 800.000USD bedelli bono ve takip nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, davacılar tarafından 13.05.2014 tarihinde 1.766,17TL, 13.05.2014 tarihinde 1.766,17TL, 13.05.2014 tarihinde 1.766,45TL, 02.04.2014 tarihinde 1.766,17TL, 02.04.2014 tarihinde 1.766,17TL, 02.04.2014 tarihinde 1.177,45TL, 03.03.2014 tarihinde 1.177,45TL, 03.03.2014 tarihinde 1.766,17TL, 03.03.2014 tarihinde 1.766,17TL, 04.02.2014 tarihinde 1.766,17TL, 04.02.2014 tarihinde 1.766,17TL, 04.02.2014 tarihinde 1.177,45TL, 02.01.2014 tarihinde 1.766,17TL, 02.01.2014 tarihinde 1.766,17TL, 02.01.2014 tarihinde 1.177,45TL, 27.12.2013 tarihinde 1.177,45TL, 26.12.2013 tarihinde 1.766,17TL, 26.12.2013 tarihinde 1.766,17TL, 26.12.2013 tarihinde 1.177,45TL, 26.12.2013 tarihinde 1.177,45TL, 25.11.2013 tarihinde 43.522,38TL, 25.11.2013 tarihinde 43.522,38TL, 12.11.2013 tarihinde 1.766,17TL, 12.11.2013 tarihinde 1.766,17TL olmak üzere ödenen toplam 121.190,74TL’nin her bir ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ve davacılara ödenmesi suretiyle istirdadına, davalı yan alacaklı olduğunu bilmediği halde davacılara zarar vermek kastıyla bonoyu takibe koyduğundan ve takipte kötüniyetli olduğundan, davalı yanın %20 kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına dair hüküm davalı vekilinin vaki temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 26/02/2016 tarih ve … Esas … karar sayılı ilamıyla ”davacılar vekili, müvekkillerinin muris …’in mirasçıları eşi ve 2 çocuğu olduğunu, davalının ise davacıların murisinin kardeşi olduğunu, davalı tarafça müvekkilleri hakkında icra takibine konu edilen 01/01/2006 tanzim tarihli, senedin muris muvazaası nedeniyle bedelsiz olduğunu, müvekkillerinin murisi …’in 29/12/2006 tarihinde vefatı sonrasında murislerinin … 38 parseldeki taşınmaz hissesini dava dışı ablasına sattığını öğrendiklerini, bu nedenle açılan muris muvazaası nedeniyle tapu iptal tescil davasının müvekkilleri lehine sonuçlandığını, mahkeme kararının Yargıtay’dan onanarak kesinleştiğini, davalının müvekkillerini miras haklarından mahrum bırakmak amacıyla bu defa müvekkilleri hakkında bu davaya konu takibi yaptığını, müvekkillerinin murisi …’in ağabeyi olan davalı ile bu denli yüksek ticari bir ilişkisinin bulunmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkillerinin miras paylarının önüne geçilmek amacıyla verilen senet nedeniyle müvekkillerinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davada hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacıların murisin hayatta iken yaptığı borçlandırıcı işlemleri ve ticari faaliyetlerinin kötü olduğunu bildiğini, davacının bu dosyayı ilişkilendirmeye çalıştığı dosyanın taraflarının … ve … olduğunu, müvekkili …’in o davada taraf olmadığını, davacı tarafın tarafları bile aynı olmayan bir davaya dayanması nedeniyle kötüniyetli olduğunu, davacılar vekilinin senedin davacıları miras hakkından mahrum etmek için takibe konulduğu iddiasının gerçek olmadığını, davacıların iddialarını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın muvazaaya dayalı mal kaçırma kastıyla düzenlenen bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti davası olduğu, davalı lehtar ile senedi düzenleyen murisin kardeş oldukları, davalının senedin gerçek bir alacak için düzenlendiğini, murisin borçlarını ödediği için bu senedin düzenlendiğini savunmasına rağmen bu savunmasını yazılı delille kanıtlayamadığı, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında davacıların açtığı muris muvazaası nedeniyle tapu iptal tescil davasının davacılar lehine sonuçlanması akabinde dava konusu bononun davacılar hakkında takibe konu edilmesi, dava konusu bononun tanzim tarihi 01/01/2006 ile vade tarihinin 01/10/2011 tarihi olduğu ve takip tarihi nazara alındığında 5 yılı aşkın bir süre olduğu, murisin 29/12/2006 tarihinde vefat ettiği dolayısıyla mevcut durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacıların dava konusu 800.000 USD’lik senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasına yatan toplam 121.190,74 TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 01/01/2006 tanzim 01/10/2011 vade tarihli keşidecisi …, lehtarı … olan kambiyo senedi ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Senet nakten düzenlenmiş olup ihdas nedeni davalı tarafından değiştirilmemiştir. Senede karşı iddianın ispatı yine senet ile olur ve açıkça muvafakat edilmedikçe tanık dinlenilemez.
Bu durumda kambiyo hukukunun temel prensiplerine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde tanık dinlemek suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesine istinaden bozularak dosya mahkememize aktarılmış ve … esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce bozma sonrası yapılan yargılama sırasında taraf vekillerinin de beyanlarının tespitini müteakip mahkememiz kararı usul ve yasaya uygun olduğundan önceki kararda direnilmiştir. Şöyleki;
Yüksek Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 17.09.2009 gün ve … esas, … karar sayılı ilamında;
”Senede karşı menfi tespit davası açıldığına göre HUMK’nın 290. maddesi uyarınca senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı defi olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, ispat sınırından az bir miktara ilişkin olsa bile ancak senetle ispat edilebilir. Hükümde öngörülen senede karşı senetle ispat kuralı senedin tarafları için geçerlidir. Senedin tarafları kavramına külli halefler yani mirasçılar da dahil olduğundan, mirasçıların külli halef sıfatıyla senede karşı dava açmaları halinde, iddialarını ancak senetle (yazılı delille) ispat edebilirler. Ancak, mirasçılar külli halef sıfatıyla değil de sadece kendi haklarına dayanarak dava açarlarsa, senede karşı olan iddialarını senet (kesin delil) ile ispat etmek zorunda olmayıp, tanıkla ispat edebilirler (HGK 21.04.1978, 13-3608/338, HGK 12.04.1985, 4-558/317)” şeklinde karar verilmiştir.
Her ne kadar Yüksek Yargıtay 19.Hukuk Dairesince ”senede karşı yine ispat senetle olur, açıkça muvafakat edilmedikçe tanık dinlenemez. Ayrıca senet nakden düzenlenmiş olup, borcun ihtas nedeni değiştirilmemiştir. Kambiyo hukukunun temel prensiplerine göre uyuşmazlığın yazılı delil ile kanıtlanması gerekir.” şeklindeki gerekçeye istinaden mahkememiz hükmü bozulmuş ise de izah edilen daire kararı da nazara alındığında senede karşı senetle ispat kuralı davanın tarafları ve tarafların halefleri açısından da geçerli ise de huzurdaki davada mirasçılar halefiyete istinaden dava açmayıp kendi haklarına istinaden dava açtıklarından senede karşı senetle ispat kuralı huzurdaki davada uygulanmaz. Ayrıca dava muvazaaya dayalı senet iptali ve menfi tespit olup, muvazaa her türlü delille kanıtlanabilir ve tanık dinlenmesi mümkündür. Mahkememiz kararı dosya kapsamına ,mevcut delil durumuna, usul ve yasaya uygun olarak oluşturulduğundan önceki hükümde direnilmesi yönünde aşağıdaki kararın verilmesi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizden verilen 31/10/2017 tarih ve … esas, … karar sayılı ilamı usul ve yasaya uygun olmakla önceki hükümde DİRENİLMESİNE,
Direnme nedeniyle;
1-Davanın kabulü ile … 3. icra müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına konu keşidecisi … Lehtarı … olan 01.01.2006 tarihli 800.000USD bedelli bono ve takip nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine,
Davacılar tarafından 13.05.2014 tarihinde 1.766,17TL, 13.05.2014 tarihinde 1.766,17TL, 13.05.2014 tarihinde 1.766,45TL, 02.04.2014 tarihinde 1.766,17TL, 02.04.2014 tarihinde 1.766,17TL, 02.04.2014 tarihinde 1.177,45TL, 03.03.2014 tarihinde 1.177,45TL, 03.03.2014 tarihinde 1.766,17TL, 03.03.2014 tarihinde 1.766,17TL, 04.02.2014 tarihinde 1.766,17TL, 04.02.2014 tarihinde 1.766,17TL, 04.02.2014 tarihinde 1.177,45TL, 02.01.2014 tarihinde 1.766,17TL, 02.01.2014 tarihinde 1.766,17TL, 02.01.2014 tarihinde 1.177,45TL, 27.12.2013 tarihinde 1.177,45TL, 26.12.2013 tarihinde 1.766,17TL, 26.12.2013 tarihinde 1.766,17TL, 26.12.2013 tarihinde 1.177,45TL, 26.12.2013 tarihinde 1.177,45TL, 25.11.2013 tarihinde 43.522,38TL, 25.11.2013 tarihinde 43.522,38TL, 12.11.2013 tarihinde 1.766,17TL, 12.11.2013 tarihinde 1.766,17TL olmak üzere ödenen toplam 121.190,74TL’nin her bir ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ve davacılara ödenmesi suretiyle istirdatına,
Davalı yanın alacağın %20’sine tekabül eden 309.232,35 TL. kötü niyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 105.618,30 TL. Karar harcının davalıdan alınarak hazineye irad k…a, (Bozmadan önce yazılan harç geri istendiğinden, harcın yeniden yazılmasına,)
Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince 70.335,00 TL. Vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 24,00 TL. Yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Adli Yardım Talebi ile yapılan 259,00 TL. Tanık dinleme ve tebligat gierinin, davaldan alınarak hazineye irad k…a, (Bakiye harçla birlikte Vergi Dairesi’ne gönderilmesine,)
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nezdinde temyizi kabil olmak üzere karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …