Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/82 E. 2018/989 K. 07.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/82
KARAR NO : 2018/989
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/01/2017
KARAR TARİHİ : 07/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … (“Şirket”) ile Davalı … 03.03.2015 başlangıç tarihli “İletişim Danışmanlığı Sözleşmesi” (“Sözleşme”) akdedildiğini, iş bu Sözleşme’nin ilgili hükümleri uyarınca Sözleşme 03.03.2015 ile 23.06.2015 tarihleri arasında geçerli olacak olup tarafların sözleşme bitim tarihi olan 23.06.2015 tarihinden 2 ay öncesine kadar yazılı haber vermek suretiyle sözleşmeyi sonlandırabileceğini, ancak taraflardan herhangi birinin 2 ay öncesinde yazılı bildirimde bulunmamış olup Sözleşmenin kendiliğinden otomatik olarak 23.09.2015’e kadar uzadığını, davacı Şirketin, iş bu taraflar arasında akdedilen sözleşme ilişkisi çerçevesinde aşağıda ayrıntıları belirtilen faturaları düzenlediğini,
03.08.2015 tarihli ve … numaralı 7.080,00-TL (6.000,00 TL + KDV) tutarında fatura (İş bu faturanın Ağustos 2015 dönemine ilişkin olduğunu,)
01.09.2015 tarihli ve … numaralı 7.080,00-TL (6.000,00 TL + KDV) tutarında fatura (İş bu faturanın Eylül 2015 dönemine ilişkin olduğunu,)
Faturalardan belirtilen tarihlerden anlaşılacağı üzere Sözleşme’nin geçerli olduğu süre boyunca müvekkili Şirketin sözleşme hükümleri doğrultusunda fatura düzenlediğini ve fatura düzenlenme tarihlerini takiben davalı Şirket’e tebliğ edildiğini, ancak davalı şirket … tarafından bu faturalara ilişkin vadesi içerisinde herhangi bir ödeme gerçekleştirilmediğini, davalı şirketin ödeme yükümlülüğünü yerine getirilmemesi üzerine müvekkili Şirketin … İcra Müdürlüğü nezdinde … E. sayılı icra dosyası ile toplamda 14.160,00-TL alacak tutarı üzerinde icra takibi başlatmış olup iş bu takibe borçlu tarafından itiraz edildiğini, 04.02.2016 tarihinde takibin durmasına karar verildiğini, söz konusu borca itirazın haksız bir itiraz niteliğinde olduğunu, bu sebepler ile davalı şirketin müvekkil Şirket’e toplamda 14.160,00-TL tutarında borcu olup müvekkil Şirket tarafından başlatılan icra takibine gerçekleştirilen itirazın haksız nitelikte olduğunu, sonuç olarak tüm bu sebeplerle, davalının haksız itirazının iptalini, takibin … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra sayılı dosyası üzerinden devamını, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalıya yükletilmesini, davanın kabulüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … ile müvekkili davalı … arasında 03.03.2015 başlangıç tarihli “İletişim Sözleşmesi” akdedildiğini, iş bu sözleşme gereğince taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin 23.03.2015 ile 23.06.2015 tarihleri arasında verilecek olup süre bitiminden 2 ay öncesine kadar bildirimde bulunulmadığı takdirde sözleşmenin uzayacağının kararlaştırıldığını, iş bu davanın davacı tarafından sözleşmeye müstenit olarak açılmışsa da taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin takibe konu borcun davacı lehine doğduğunu göstermediğini, doğduğu iddia edilen davaya konu alacak talebinin, hukuken ve fiilen destekten yoksun olduğunu, davaya gerekçe olan faturaların TTK gereğince de geçerli olarak desteklenmediği sürece iddianın ispatında değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, hizmet verilmediği halde aksi bir karar çıkmasının bir tarafın haksız olarak kazanç sağlamasına yol açacağını, tüm bu nedenler çerçevesinde davanın reddine karar verilmesini, sonuç olarak davacının haksız ve hukuka aykırı olarak açtığı davanın reddini, davacı alacaklının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğundan davacı tarafın aleyhine dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına ve HMK 329. madde gereğince disiplin para cezasına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; taraflar arasındaki iletişim danışmanlığı sözleşmesine dayalı faturadan kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 14.160,00-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) işleyecek avans faizi (%10.50 yıllık) ile takip başlatıldığı, davalı takip borçlusunun borca ve borcun ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından iletişim danışmanlığı sözleşmesi ile anılı sözleşmeye dayalı olarak düzenlenen halkla ilişkiler hizmet bedeline ilişkin alacak talebine konu olan iki adet fatura sureti ibraz edilmiştir.
… Vergi Dairesi’ne yazı yazılarak alacak talebine konu faturalar yönünden BA-BS kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 04/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…İtirazın iptali istemine konu … İcra Müdürlüğü … E .sayılı takip dosyasının incelenmesinde; ilamsız 27.01.2016 havale tarihli başlatılan takibin alacaklısının …, borçlusunun … A.Ş. olduğu, takibin dayanağı faturalar olduğunu, 14,160,00-TL asıl alacağı, 0 TL faiz alacağı, 0TL noterlik ihtar masrafı, 0TL olmak üzere toplam 14.160,00-TL alacağın tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan icra takibi olduğunu; örnek no:7 ödeme emrinin borçluya 01.02.2016 tarihinde tebliğ edildiğini; borçlu şirket vekilinin 04.02.2016 havale tarihli dilekçesi ile borca ve tüm fer’ilerine yönelik itiraz ettiğini, itiraz üzerine 13.02.2016 tarihinde icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiğinin anlaşıldığını, itirazın davacı alacaklıya tebliğ edilmediğinin görüldüğünü, davanın, 25.01.2017 tarihinde açılmış olup itirazın tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığından İİK.’nın 67 Maddesindeki 1 (bir) yıllık hak düşürücü süre içerinde açıldığının anlaşıldığını, taraflar arasında yapılan “İletişim Danışmanlığı Sözleşmesi”ne göre; davalının müşteri, davacının Ajans olarak taraf tanımı yapıldığını, sözleşmenin konusunun özetle; müşterinin iletişim çalışmalarının yürütülmesi hususunda olduğunu, Çalışma Koşullarının özetle; Ajans ve müşteri arasındaki iş akışının internet üzerinden E-mail olarak yürütüleceğini, Hizmet bedelinin 23.03.2015-23.06.2015 tarihleri arasında toplam hizmet bedelinin 15.000,00-TL + KDV, sonraki donem için aylık 6.000,00-TL + KDV hizmet bedelinin belirlendiğini, sözleşmenin 23.03.2015 ile 23.06.2015 tarihleri arasında 3 ay geçerli olduğunu, bitim tarihinden 2 ay önce haber vermek suretiyle bitebileceğini, aksi takdirde sözleşmenin otomatik olarak aylık hizmet bedelinin yeniden değerleme oranın artırılarak aynı sürede uzayacağını, davacı şirkete ait Ticari defterlerin açılış-kapanış onaylarının TTK’da belirtilen sürelerde yapıldığını, delil vasfını taşıdığını ve defter onay bilgilerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davalı şirkete ait cari hesabın 2015 yılı hesap hareketlerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davacının 2015 yılı cari hesap hareketlerine göre davacının davalıdan KDV dahil 14.160,00-TL alacaklı olduğunu, 2016 ve 2017 yılların ticari defter kayıtlarında da bu bakiyenin mevcut olduğunu, davacı tarafından düzenlenen mal-hizmet satışlarının bildirildiğini, Form Bs’ye göre dava konusu olan faturaların Form Bs’deki bildirimleri KDV hariç tutarlarını tablo şeklinde sunduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığı … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 15.02.2018 tarihli yazı ekinde … vergi kimlik numaralı davalı … A.Ş.’ye ait 08-09/2015 dönemlerine ait mal ve hizmet alımlarına dair davalı şirket tarafından yapılan Form Ba’daki bildirimlerin KDV hariç tutarların tablo şeklinde sunulduğunu, davacı tarafın 05.04.2017 tarihli yazı ekinde dilekçede ifade edilen mail yazışmalarının bulunmadığını, davacı şirkete ait Ticarî defterlerin açılış-kapanış onaylarının TTK’da belirtilen sürelerde yapıldığını, delil vasfını taşıdığını, davalı tarafın defter onay bilgilerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davalı şirkete ait cari hesabın 2015 yılı hesap hareketlerinin tablo şeklinde sunulduğunu, 2015 yılı cari hareketlere göre davacı şirketin 14.160,00-TL alacaklı olduğunu, bu tutarın davacı şirketin düzenlediği 08-09/2015 dönemlerindeki ve dava konusu olan faturalardan kaynaklandığını 2017 yılı ticari defterlerinde de bakiyenin aynı olduğunu, davacı ile davalı arasında yapılan sözleşme ile hizmet alımına dayalı bir ticari ilişki olduğunun tespit edildiğini, davacı şirketin Ajans, davalı şirketin müşteri olarak tanımlandığı danışmanlık sözleşmesinin 23.03.2015-23.06.2015 dönemini kapsadığı, bu dönem için 15.000,00-TL + KDV hizmet bedeli faturalarının davalı adına düzenlendiğini, bu faturaların tablo şeklinde sunulan karşılıklı cari hareketlere göre her iki taraf defterlerinde kayıtlı olup ödemelerinin de yapıldığını ve bakiyenin kapandığı hususunda kayıtlara göre mutabık olduklarının tespit edildiğini, diğer taraftan 23.06.2015 tarihinden sonraki döneme ait sözleşmede belirtilen aylık 7.000,00-TL + KDV bedeli davalı adına düzenlenen 08-09/2015 dönemlerine ait KDV dahil toplam 14.160,00-TL’lik faturaların davacı ve davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu ayrıca davacı ve davalı şirketlerin Maliye Bakanlığına verilen Form Ba ve Form Bs formlarında da söz konusu tutarlara ait beyanlarının da mevcut olduğunun görüldüğünü, davacı ve davalı ticari defterlerinin 2017 yılı kayıtlarında da dava konusu yapılan toplam 14.160,00-TL’lik tutarın mevcut olduğunu, buna göre her iki taraf kayıtları ile davacının 14.160,00-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla söz konusu davalı adına düzenlenen 2 adet faturanın davalıya tebliğ edildiğini, davalının yasal süresi içinde herhangi bir itirazın bulunmadığını ve ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun da tespiti ile davalı beyanlarına göre hizmetin alınmadığı ifadesinin doğrulanamadığının anlaşıldığını, bu sebeple davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 14.160,00-TL alacaklı olduğu sonucuna varıldığını, sonuç olarak davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 14.160,00 -TL asıl alacağının olduğunu…” mütalaa ettiği anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; taraflar arasında imzalanan iletişim danışmanlığı sözleşmesine dayalı olarak hizmet bedeline ilişkin düzenlenen iki adet fatura yönünden davacının alacak isteminin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Davalı taraf her ne kadar sözleşmenin zımnen sona erdiğini savunmuş ise de sözleşme metninde bitim tarihinden 2 ay önce yazılı olarak bildirim yapılmadığı taktirde sözleşme süresinin uzayacağı hükme bağlanmış olup sözleşmenin yazılı olarak sona erdirildiğine yönelik delil ibraz edilmemiş olmakla sözleşme ilişkisinin taraflar arasında devam ettiği sonucuna varılmış, ayrıca alacak talebine konu iki adet fatura bedelinin sözleşme metninde belirtildiği üzere aylık 6.000TL+KDV esas alınarak tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın sözleşme ve faturaya dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, davacı ve davalı şirketin ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği, her iki tarafın alacak talebine konu faturaların ait olduğu dönem itibari ile 2015 yılına ait ticari defter ve belgelerini ibraz ettiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu, davacı tarafın takibe konu alacak istemine dayalı faturalarının hem davacı hem de davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı yanın açıkça hizmetin verilmediği savunmasını ileri sürmesine karşın takibe konu faturaların defterlerine kayıtlı olduğu gibi davalı tarafın mükellefi olduğu vergi dairesinin mahkememize göndermiş olduğu BA formu bildiriminde de davacı şirket faturalarının kayıtlı olduğu görülmekle faturalarda yazılı hizmetlerin davalıya verilmiş olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Tüm bu nedenlerle davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 14.160-TL (asıl alacak) alacaklı olduğu, bu noktadan sonra hizmet bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalı şirketin ise hizmet bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği anlaşılmıştır.
Anılı gerekçeler ışığında davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 14.160-TL alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacı yararına %20 icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 14.160,00-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin asıl alacak 14.160,00-TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda ve % 10,50 oranını geçmemek avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacağın % 20’si oranındaki 2.832-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 967,27-TL harçtan peşin alınan 241,82-TL harcın mahsubu ile bakiye 725,45-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 241,82-TL peşin harç, 700-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 133,50-TL olmak üzere toplam 1.106,72-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.180-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/11/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza