Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/775 E. 2019/149 K. 21.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/775
KARAR NO : 2019/149
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/08/2017
KARAR TARİHİ : 21/02/2019

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar aleyhine …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalılarca itiraz edildiğini, takibin müvekkil ile 1 numaralı davalı şirket arasında aktedilen 10.06.2016 tarihli sözleşme kapsamında 1 nolu davalının müteahhidi olduğu “… Projesi”nin 1,2,6,7 ve 8 nolu katların alçıpan duvar ve tavan imalat faz 2 işlerinin alt yüklenici olarak müvekkilince üstlenildiğini, davalı sözleşme uyarınca kendi uhdesindeki edimlerini yerine getirmeyerek sözleşmeye bağlılık ilkesine aykırı davrandığı ve müvekkili tarafından …. Noterliğinden gönderden 06.03.2017 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedilmesi suretiyle fesih tarihine kadar yapılan imalatlar nedeniyle tahakkuk eden hakediş bakiyesi, KDV ve teminat kesintisi iadesinin talep edildiğini, sözleşme uyarınca işin birim fiyat bedeli olarak 2.335.996,25 TL – KDV, işin bitim tarihi olarak ise 31.12.2016 tarihinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin taahhüdü altındaki alçıpan duvar işlerini, kusuru dışında iş programında gecikmeler yaşamış olsa da yüzde doksanını tamamlamış iken alçıpan tavanın, imalata uygun yer tesliminin gerçekleştirilmemiş olunması nedeniyle bir türlü başlanamadığını, yine metal asma tavan imalatında kullanılacak malzemenin tespit ve tayini için ilgili numunelerin bugüne kadar beş kez sunulmasına rağmen, davalı şirket yetkililerince tedarikçi firma onayının da verilmediğini, yine şantiye yetkililerince gerek ataşmanların geç imzalanması gerekse hakediş onay prosedüründe inceleme komisyonunca sürekli olarak pürüzler çıkarılmak suretiyle iş bedelinin ödenmesinin geciktirilmesinin sözleşmenin katlanılmaz hal almasına neden olduğunu, davalı şirketin iyi niyet kuralları ile bağdaşmayan davranışlardan vazgeçerek sözleşme ile üstlenmiş olduğu edimlerini, bundan böyle hiçbir şekil ve şartta imtina etmeden ifa etmesi için müvekkil şirket tarafından …. Noterliği vasıtasıyla 22.02.2017 tarihli ihtarnamenin keşide edildiğini, ihtarnamenin davalıya 24.02.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak katlanılmaz hal alan eylemlerine son verip kendisinden istenilen edimlerin ifasına yanaşmayacağı ve uyuşmazlık konusu hadiseleri çözüme kavuşturmayacağının anlaşıldığını, fesih tarihi itibarıyla müvekkil şirketin bakiye alacak tutarının 401.250,88 TL olup, mart 2017 hakediş tutarı olan 307.999,23 TL’nin ödemesi yapılmadığından faturasının düzenlenmediğini, tahsilatın yapılması akabinde işbu tutarın KDV’si ile birlikte faturalandırılacağını hususlarını beyanla; fazlaya ilişkin her türlü alacak hakları saklı kalmak kaydıyla, davanın kabulü ile davalılar tarafından icra dosyasın…lan itirazın iptali ile ihtarname gideri dahil 401.619,70 TL asıl alacak ve 321,55 TL işlemiş faiz yönünden takibin devamına; davalı aleyhine alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin “… Projesi”nde müteahhit olduğunu, sözleşme kapsamında işin ifası devam ederken projenin yeterince kârlı olmadığına karar veren davacının, sözleşmeyi feshetmek amacıyla birtakım bahaneler yaratma çabasına girdiğini, iddialarının mesnetsiz olduğunu, davacının sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini ifa etmediği gibi, temerrüde düştüğü ve sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, davacının iddialarının hiçbir delil ya da belgeye dayanmadığını, müvekkilinin yer teslimini zamanında yaptığı ile ilgili ispatın, ekte sundukları e-posta yazışmaların olduğunu, davacı tarafca metal asma tavan imalatında kullanılacak malzemenin tespiti ve tayininin müvekkili tarafından geciktirildiğinin iddia edildiğini, oysa 25.10.2016 tarihinde firmalara ait malzeme onay süreçlerinin davacı da dahil olmak üzere toplu olarak yayınlandığını, davacının 25.10.2016 tarihinde verilmiş onaya rağmen, Şubat 2017’de müvekkiline hala onay verilmediği hususunu ihtar ettiğini, ekte ibraz ettikleri sözleşmenin 13.3 maddesinde hakediş süreçlerinin belli bir takvime bağlandığını, hakkedişlerin başlangıcı için tüm evrak ve ataşmanların tam olması gerektiğinin belirtildiğini; (2) nolu hakedişin iddia edildiği gibi oyalanmadığını, aksine atıf yapılan sözleşme hükmü uyarınca, davacıdan kaynaklanan hatalar nedeniyle uzadığını; hakediş incelemesinin yapılması için davacı tarafından sunulan ataşmanlardaki hatalar ve metraj hataları nedeniyle evrakların eksiklikler giderilmek üzere defalarca davacıya iade edildiğini, her seferinde düzeltildiği öne sürülerek müvekkile eksik olarak yeniden sunulduğu ve nihayetinde tam istendiği gibi olmasa da iyi niyet gereği ataşmanların ve hakedişin kabul edildiğini ve yine de süreçler ilerlerken hakediş için avans ödemesi yapıldığını, davacı şirketin bizzat yanlış hakediş hesaplamaları sunduğunu, ataşmanların eksik olduğunu ve bu durumun kendi personelinden kaynaklandığını kabul ettiğini, davacının dava konunu edilen tutarda alacağı olmamakla beraber, haksız fesih nedeniyle sözleşme kapsamında hiç başlanmamış ve yarım kalan imalatların bakiye hakedişten mahsup edildiğini, inşaatın devam etmesi gerektiğinden taraflar arasındaki ihtilaflara delil teşkil etmesi amacıyla … Sulh Hukuk Mahkemesinin … D. İş nolu dosyası ile, davacının hiç başlamadığı imalatlar ile yarım bıraktığı imalatların tespit edildiğini, ayrıca yapılmış olan imalatlar içinde de eksik, kusur ve ayıp olabileceğinin tespit edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin “yüklenicinin nam ve hesabına iş yapılması” başlıklı maddesi uyarınca, müvekkilinin davacı yüklenicinin haksız şekilde sözleşmeyi feshederek işi terk etmesi nedeniyle kalan işin maliyetinin %15 fazlası ile tazmin edilebilmesinin sözleşme kapsamında mümkün olduğunu, müvekkilinin sözleşme kapsamında %15 fazlası ile tahsil edebileceği tutar 116,495,45 TL olduğundan, halihazırda müvekkilin davacıdan 28.695,62 TL tutarında alacaklı bulunduğu hususlarını beyanla; haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan …vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı olarak gösterilen taraf davacının yönelttiği hakkın istenebileceği kişi değilse, davada taraf sıfatı olamayacağından bu durumda davanın esası hakkında inceleme yapılmadan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davada müvekkili şirketin davalı olarak gösterilmesinin hatalı bir değerlendirme olduğunu, müvekkili şirketin davaya konu icra takibinde belirtilen alacak kalemlerinden sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını, davaya konu icra takibine ilişkin tarafımıza gönderilen ödeme emrinde de açıkça belirtildiği üzere alacak kalemleri ‘hak edişe konu imalat tutarı, nakit teminat kesintisi ve kdv tutarı’ olarak belirtilmiş olup, tüm bu alacak kalemleri davacı şirket ile diğer davalı şirket arasında imzalanan 10/06/2016 tarihli sözleşmeye ilişkin olduğunu, söz konusu sözleşme davacı şirket ile diğer davalı şirket arasında imzalanmış olmasına rağmen, işbu sözleşmeye göre belirlenen hak ediş ödemesinden, sözleşmede taraf olmayan, sadece arsa maliki olan müvekkil şirketin sorumlu tutulması mümkün olmadığını, dava dilekçesinde arsa malikinin de yüklenici konumunda olan davacı şirketin hak ediş ödemesinden 1 numaralı davalı şirket ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu iddiasında bulunulmuşsa da mahkemenizce de takdir edileceği üzere bu iddianın hukuki bir dayanağı bulunmadığını, bu sebeple davacı iddialarına ilişkin olarak bir cevap vermediklerini, işbu davada taraflarına neden husumet yöneltildiğinin anlaşılamadığını beyan ederek; davanın reddine, kötüniyetli takip nedeniyle davacı tarafın %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gereken deliller de celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce; tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda işletme iktisatçısı Prof. Dr. … ile Sayıştaş uzmanı Mali ve Hukukcu Bilirkişi … ve teknik bilirkişiler İnşaat … ve … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 05/07/2018 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Bilirkişi görev tanımı doğrultusunda ve uzmanlık alanlarımız çerçevesinde olmak üzere gerek dava dosyası gerekse taraflarca ibraz edilen kayıt ve belgeler üzerinde yaptığımı/, incelemelere dayalı olarak;
Finansal yönden incelemeler çerçevesinde;
Gerek davacı gerekse davalılardan … Ltd. Şti. kayıtlarında dava konusu takip tarihi itibarıyla karşılıklı kayıtların uyumlu bulundukları ve bu çerçevede davacı şirketin davalılardan … Ltd. Şti.’den alacak bakiyesinin 118.408,60 TL olarak göründüğü, buna karşın davacı şirketçe dava konusu icra takibinde talep edilen asıl alacak tutarı 732.321,61 TL iken, dava konusu asıl alacak talebinin ise 401.250,88 TL ile sınırlı bulunduğu, raporumuz içerisinde, dava konusu takip talebi, dava konusu talep miktarı ile davacı şirket ticari defter kayıtlarından hareketle yaptığımız tespitler çerçevesinde, dava konusu uyuşmazlıkta anahtar nitelikte görünen kalemin, davacı şirketçe henüz faturası kesilmemiş durumdaki işlere ilişkin hakediş bedeli olduğu iddia edilen KDV dahil 363.439,86 TL tutarındaki alacak talebi olarak göründüğü, davacı şirketçe ibraz edilen ticari defterlerde, dava konusu dönemde davalılardan … A.Ş. ile ilgili olarak ise, bu şirket adına açılmış bir hesaba, dolayısıyla da raporlanan herhangi bira alacak bakiyesine ise rastlanmadığı,
Teknik yönden incelemeler çerçevesinde;
Davacının (… Yapı), Davalı … Limited Şirketinden KDV dahil 401.250,87 TL. alacaklı olduğu sonucuna varıldığı,
Genel itibarıyla da; öncelikle davacı şirketçe sözleşme feshinde haklı olup olmadığı ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde hukuki yönden yorum ve takdir tamamen sayın mahkemeye ait olmak üzere ve sayın mahkemece davacı şirket tarafından dava konusu takip tarihi itibarıyla alacak talebinde bulunulabileceği seçeneğinin benimsenmesi halinde, talep edilebilecek ticari faiz hesabında ise, faturası kesilmemiş hakediş tutarına ilişkin KDV haricinde kalan kalemlerin dikkate alınabileceği, buna göre, davacı şirketçe taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde olmak üzere, sözleşmenin feshine ilişkin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 5 günlük süre sonunda takip tarihine kadar işlemiş ticari faiz tutaıı i!e birlikte talep edilebilecek alacak miktarının, ticari defterlerinde raporlanan hesap bakiyesi olarak 118,408,60 TL lik asıl alacak ile 63,26 TL olarak hesapladığımız işlemiş faizi, faturası kesilmemiş hakediş bedeli karşılığı 307,999,23 TL’den düşülecek toplam 80.596,88 TL lik kesinti sonrasında kalan 227.402,35 TL’Iik asıl alacak ile 121,49 TL lik işlemiş faizi, faturası kesilmemiş hakediş bedelinin KDV karşılığı olarak 55.439,86 TL olmak üzere, asıl alacak toplamı 401.250,81 TL ile işlemiş faiz toplamı 184,75 TL olmak üzere genel toplam 401.435,56 TL olacağı, davacı şirketçe ilk iki kalem île ilgili asıl alacaklarının takip tarihinden tahsilat tarihine işleyecek ticari faizi ile birlikte, KDV tutarının ise ilgili hakediş bedeline ilişkin faturanın düzenlendiği tarihten itibaren işleyecck ticari faizinin ile birlikte talep edilebileceği hususlarının da sayın mahkemenin takdirinde bulunduğu, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacı şirketçe ayrıca, ihtarname gideri olarak 368,82 TL’nin de dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faîzİ ile talep edilebileceği” şeklinde beyan ve mütalaada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce; davalılardan …vekilinin rapora itirazlarının değerlendirilmesi babında kök rapor hazırlayan bilirkişiler marifetiyle hazırlanan 28/01/2019 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Finansal Yönden İnceleme ve Değerlendirme;
Davalı vekilinin “finansal inceleme ile mali inceleme arasında çelişki söz konusudur” şeklindeki itirazı incelendiğinde;
Kök raporda yazılı olduğu üzere takip tarihi itibarıyla “… Alıcılar” defteri kebir hebası (yardımcı muavin hesap) altında davalılardan … Tİc, Ltd. Şti, ile ilgili olarak açılmış olan yardımcı-muavin hesapta davacı şirket 118.408,60 TL alacaklı durumda görünmektedir. Söz konusu alacak ticari defter bakiyesidir. Davacı tarafça sunulu dava dilekçesinde açıkça belirtildiği üzere, davacının talepleri faturası kesilmiş hakedişler ile henüz faturası kesilmemiş hakedişe ilişkin alacak tutarlarından oluşmaktadır.
Dava konusu takip talebi, dava konusu talep miktarı ile davacı şirket ticari defter kayıtlarından hareketle yaptığımız tespitler çerçevesinde, dava konusu uyuşmazlıkta anahtar nitelikte görünen kalem, davacı şirketçe henüz faturası kesilmemiş durumdaki işlere ilişkin hakkediş bedeli olduğu iddia edilen KDV dahil 363.439,86 TL tutarındaki alacak talebidir. Taraflar arasında tartışmalı olduğu anlaşılan bu alacak kalemi ile ilgili olarak teknik yönden tespit, analiz ve değerlendirmeler önemli bulunduğundan bilirkişi kurulumuzun ilgili uzman üyesi tarafından bu çerçevede yapılan inceleme sonuçları da raporun III. Bölümünde sunulduğu belirtilmiştir. Bu nedenle bilirkişi heyetimiz kök raporundaki genel olarak ticari defterlerinde raporlanan hesap bakiyesi olarak 118.408,60 TL ve faturası kesilmemiş hakediş bedeli karşılığı KDV hariç 307.999,23 TL; faturası kesilmemiş hakediş bedelinin KDV karşılığının 55.439,86 TL olduğu; kesinti farkının 71.356,90 TL olduğu ve stopaj fakının ise 9.239,98.-TL olduğu, asıl alacak toplamının KDV dahil 401.250,81TL olduğu, faturası kesilmemiş hakkediş bedeline ilişkin KDV tutarının ayrık tutulması halinde 345.810,95 TL olduğu şeklindeki görüşümüzde bir değişiklik yapılmamıştır.
Teknik Yönden İncefeme ve Değerlendirme:
Davalı vekili kök rapora karşı İtirazlarını sunduğu dilekçesinde “İşin davacı tarafça yarım bırakıldığı ve farklı bir firmaya ihale edildiği yazılı deliller ile sabit olup, raporda incelenmemiştir. Müvekkil şirket ile iş sahibi arasında imzalı ana müteahhittik sözleşmesi … A.Ş’ye devredilmiştir. Devir sonrası yeni müteahhit olan firma … Yat. San. Ve Tic.A.Ş. davacının yarım bıraktığı imalatı … Şti’ne ihale etmiştir. Bu kapsamda anılan firmayla yapılan ödemeleri gösterir hakediş tutanakları ile yapılan ödemelere dair banka ödeme dekontlarının eklidir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
İşin bedelinin birim fiyat tariflerinde ve şartnamelerde açıklandığı şekilde, bu sözleşme kapsamında yaptırılacak Ek’li keşif özetinde belirtilen alçıpan duvar-tavan imalatı işlerinin Faz-2 (+1., +2,, +6., +7., +8. katlar ile sınırlı olan bolüm) kısmının, birim fiyatlı işleri bedeli toplamı; 2.335.996,25.-TL + KDV olduğu belirtilmektedir. Kök raporda incelenerek yazıldığı üzere; tarafların dosyaya sunduğu çarşaf listeler, malzeme ve miktarı gösteren metrajlar ve imalat ataşmanları ile imalatların yapıldığı mahalde yapılan keşif sonucunda davacı tarafından fesih tarihine kadar yapılan imalatların toplam bedeli 1.768.652,89 TL + KDV {KDV dahil 2.087.010,40.-TL) olduğu tespit edilmiştir. Sözleşme kapsamında yaptırılacak Ek’li keşif özetinde belirtilen alçıpan duvar-tavan imalatı işlerinin Faz-2 (+1., +2+6., +7., +8. katlar ile sınırlı olan bölüm) kısmına ait fesih tarihi itibarı ile kalan işlerin, birim fiyatlı işleri bedeli toplamı 567.343,37 TL + KDV olduğu tespit edilmiştir.
Davalı … rapor öncesi savunmasında, fesih sonrası kalan işi davacı ile imzalı sözleşmedeki rakamlardan daha yüksek rakamlara ihale etmek zorunda kaldığını, ana müteahhit olup, asıl işverene sözleşmesi kapsamında işi bir an evvel tamamlamakla yükümlü olduğundan zor durumda kaldığını ve fazla pazarlık yapma imkanı bulamadığından farklı bir taşeron ile devam ettiği ve kalan işlerin fiyatının 1.558.448,78.-TL + KDV olduğu beyan etmiştir.
1.558.448,78/567.343,375 =2,75 kat keşif artışını normal gerçekçi piyasa fiyatlarıyla açıklamak mümkün değildir. Keşif artış oranı çok yüksek olup normal şartlarda kabulü uygun değildir.
Kök raporumuzda yarım kabul edilen işin yeni taşeron tarafından tamamlandığına dair belge yer almadığı tespitimiz üzerine; müvekkili şirket ile iş sahibi arasında imzalı ana müteahhitlik sözleşmesi … A.Ş, unvanlı bir firmaya devredildiği ve devir sonrası yeni müteahhit olan firmanın davacının yarım bıraktığı imalatları … Ltd.Ştİ’ne ihale ettiğini belirterek, anılan firmayla yapılan ödemeleri gösterir hakkediş tutanakları ile yapılan ödemelere dair banka dekontlarını sunmuştur. Davalı …nın sunmuş olduğu belgelerin incelenmesi sonucunda ana müteahhit sıfatı ile … A.Ş, tarafından alçıpan işlerinin 05/07/2017 tarihli ihale ile 1.786.985,77.-TL + KDV bedel ile … İnşaat Dek.San. Tic.Ltd.Şti.’nin üstlendiği tespit edilmiştir.
Davalı … cevap dilekçelerinde savunmuş olduğu kendileri ile yeni taşeron arasında yarım kalan işlerin 1.558.448,78.-TL + KDV’ye anlaşıldığına dair sözleşme sunamamış, dava dışı taraflara ilişkin 1,786.985,77.-TL + KDV bedelli alçıpan işlerine dair hakkediş tutanaklarını sunmuştur. Dava dışı taraflara ait hakkediş tutanaklarının incelenmesi sonucu da hangi katlara ait alçıpan işlerini kapsadığı bir başka deyişle davacının yükleniminde olan alçıpan duvar-tavan imalatı işlerinin Faz-2 (+1., +2., +6., +7., +8. katlar ile sınırlı olan bölüm) kısmına ait işlere özgü olup olmadığı anlaşılamadığı gibi imalatların revize proje ve ilave işleri de kapsayıp kapsamadığı da belirsizdir. Hakedişlere konu m2 birim fiyatları da davacı ile davalı arasında belirlenenlere göre yüksek değerler içermektedir.
Davalı vekili raporun teknik kısmının hiçbir tespite dayanmamakta olduğunu, davacı beyanları esas alınmak sureti ile tanzim edildiğini itiraz gerekçesi olarak belirtmiştir.
Kök rapor, tarafların dosyaya sunduğu çarşaf listeler, malzeme ve miktarı gösteren metrajlar ve imalat ataşmanları ile yerinde yapılan incelemeler sonucu davalı yanın yaptırmış olduğu tespit raporunun da karşılaştırılması yapılarak belirlenen işlerin malzeme, poz tanımı, m2’si ve kararlaştırılan birim fiyatı üzerinden yapılan işlerin ve kesintilerin hesabı çıkarılarak düzenlenmiştir. Keza … tarafından yaptırılan tespit raporunda, revizyonlu işler ve yevmiyeli yapılan işler toplama dahil edilmemiştir.
Davalı vekili müvekkil şirket fesih sonrası kalan işi davacı ile imzalı sözleşmedeki rakamlardan daha yüksek rakamlar ihale etmek durumunda kaldığını iddia etmekte ancak halen daha dosyaya müvekkil firması tarafından yapılan ihaleye ve sözleşmeye dair hiçbir belge sunamamıştır. Davalı vekilinin itirazı yerinde görülmemiş ve kök rapordaki değerlendirmelerde değişikliğe neden olmamıştır.
Davalı vekilinin itiraz dilekçesindeki feshin haksız olduğu hususunun raporda hiçbir surette tartışılmadığına ilişkin itirazı bilirkişi heyetimizin görev tanımına girmemektedir. Zira tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde ve iddia ve savunma doğrultusunda yerinde inceleme yetkisi de kullanılarak finansal ve teknik yönden incelemeler yapılmıştır.
6754 Sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3.maddesinin 2.fıkrasında; “Bilirkişi raporunda çözümü uzmanlığı, özet veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” hükmü yer almakta olup; anılan maddenin 3. fıkrasında da; “Genel bilgi veya tecrübeyle ya da hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Fesihte haklı olunup olunmadığı hususu hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki bilgiyle çözümlenmesi gerekeceğinden bilirkişi heyeti olarak yetkilerimizi aşarak hakimin kararını etkileyecek şekilde hukuki nitelemeye yer verilmemiştir.
Davalı vekilinin davacının fesih iddiasının; 1) Müvekkilin yer tesliminde geciktiği, 2)Numune onaylanın vermediği, 3) Ataşmanları geç imzaladığı, hak ediş onay sürecinde pürüz çıkarıp ödemeyi geciktirdiği iddiasına dayanmakta ve üçü de teknik hususlar olmasına rağmen heyetçe hiçbir şekilde incelenmediği itirazları bakımından şu açıklamalarda bulunulabilir.
Taraflar işin başlama ve bitiş tarihleri işin 20.06.2016 tarihinde başlayacağı ve 31.12.2016 tarihinde sona ereceği belirlenmiş iken davacıya işyeri teslimi 12.07.2016 tarihinde bir ay gecikmeli olarak gerçekleşmiştir.
Dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler ile taraflar arasındaki e-posta yazışmalarının irdelenmesi soncunda tavan imalatlarına dair mevcut iş programına göre alçıpan tavan karkas imalatlarına ilişkin olarak 21/12/2016 tarihinde ve 6. kattan başlanacağından davacı yüklenici tarafından 23.11.2016 tarihinde 6. kat ile ilgili shop drawing ve revize tip kesit detay çizimleri gönderilmiş ancak davalı yanca iş programı
tek taraflı revize edilmiş ise de 1. kat shop drawing çizimlerinin hazır olmaması ve bant imalatlarına shop drawingsiz onay verilmemesi, revize iş programına göre imalatın yapılması gereken tavan ölçülerinin netleşmemesi ve detaylarının onaylanmaması sebebiyle nihai takdir sayın mahkemeye ait olmak üzere davalı … firması tarafından davacı yükleniciye tavan imalatlarına ilişkin gerek mevcut iş programı gerekse revize iş programına uygun imalat yerlerinin teslim edilemediği kanaatine varılmıştır.
Davacı yan; numune onaylarının verilmediği ve geciktirildiği ile ilgili olarak metal asma tavan imalatında kullanılacak malzemenin tespit ve tayini için ilgili numuneler bugüne kadar beş kez sunulmasına rağmen, davalı şirketin yetkililerince tedarikçi firma onayı verilmediğini, davalının metal asma tavan imalatında kullanılacak malzemenin onay sürecinin 25/10/2016 tarihinde toplu olarak yayınlanmış olduğu
iddiasının doğru olmadığını, davalının delil listesi ekinde sunmuş olduğu e-posta yazışmalarında da görüleceği üzere kullanılacak malzemenin tespit ve tayini için ilgili numuneler bugüne kadar beş kez sunulmasına ve Tacer firmasının numunesi beğenilmesine rağmen, müvekkil şirkete kesin olmak üzere bugüne kadar bir onay verilmediğini iddia etmiştir.
Davalı … firması ise numune onaylarının verilmediği ve geciktirildiği iddiasına karşı 25.10.2016 tarihinde firmalara ait malzeme onay süreçleri davacı da dahil olmak üzere toplu olarak yayınlandığını, 25.10.2016 tarihi itibari ile metal asma tavan imalatında kullanılacak malzemenin onayının davacıya verildiğini beyan etmiştir. Davacı yanın ilgili numuneleri davalı firmaya beş kez sunulmasına rağmen, davalı şirketin yetkililerince tedarikçi firma onayı verilmediği iddiası karşısında davalı firmanın malzeme onay süreçlerini toplu olarak yayınladığını ve davacının da bu iddianın doğru olmadığı savunması ve davalı yanın bireysel yayın yerine toplu yayın yolunu seçmiş olmasının sebebini de açıklamamış olması karşısında delillerin değerlendirmesi ve hukuki yorum tamamen sayın mahkemenin takdirindedir.
Tarafların iddia ve savunmaları ve dayanmış oldukları delillerin değerlendirilmesinde nihai takdir sayın mahkeme’ye ait olmak üzere yaşanan hadiselerin teknik olarak değerlendirilmesi yapıldığında;
24/11/2016 tarihinde içeri verilmiş olan 2. hakedişin 17/02/2017 tarihinde onaylanması, düzenlenen faturaya rağmen bakiyesinin ödenmemesi, karşılıklı imzalanan hakkedişlerden sonra davalı … firması tarafından onaylanmayan hakkedişin ayıplı mal olarak nitelendirilmesi, hakedişe girmeyen imalatların sadece bu sebepten taraflardan birinin onaylamaması dolayı ayıplı mal sayılmasının uygun olmaması, bunların ayıplı olması nedeniyle yüzde 50 ekstra bir iş yaptırıldığına dair belge bulunmaması, söz konulu imalatlar standardı belli analiz sonucu çıkan birim fiyat analizlerine göre imal edildiği, imalat esnasında kullanılan malzemenin değişmesinin mümkün olmaması, yine davalı … firması tarafından şantiyede çalışma esnasında oluşan elektrik mobil vinç isg cezaları, wc kullanımı, elektrik ve mekanik mobilizasyon, işçilik, kova çalışması, kamyon nakliyeleri, kule vinç arızası, revir hizmetleri ile ilgili fatura kesilmeden hakkedişten kesinti yapılmak istenmesinin uygun olmaması ve sözleşme kapsamı dışında haksız ve yersiz olarak yapılmak istenen kesintiler toplamının 26.505,96 TL olması hep birlikte değerlendirildiğinde hak ediş onay sürecinde davalı …nın hatalı olduğu, davacının hakedişlerinden yersiz kesinti yapılarak eksik ödemede bulunulduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekilinin itirazları nedeniyle yeniden yapılan inceleme neticesinde gerek kök ve gerekse ek raporda yapılan tespit ve değerlendirmeler ile yeniden yapılan incelemeler neticesinde;
Kök bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; öncelikle, davacı şirketçe sözleşme feshinde haklı olup olmadığı ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi çerçevesinde hukuki yönden yorum ve takdir tamamen Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacı şirket tarafından dava konusu takip tarihi itibarıyla alacak talebinde bulunabileceğinin benimsenmesi halinde;
a)Davacı şirketçe ibraz edilen ticari defterlerde, dava konusu dönemde davalılardan … A.Ş. ile ilgili olarak bu şirket adına açılmış bir hesaba, dolayısıyla da raporlanan herhangi bir alacak bakiyesine rastlanılmadığı;
b)Davalı … Ltd.Şti.’nden talep edilebilecek asıl alacak miktarının kesintiler düşüldükten sonra KDV dahil 401.250,87.-TL olduğu;
c)Faturası kesilmemiş hakkediş bedeli karşılığı olan 307.999,23.-TL’ye dair 55.439,86.-TL KDV tutarı ayrık tutulması halinde … Ltd.Şti.’nden kesintiler düşüldükten sonra 345.810,95.-TL alacaklı olduğu;
d)Talep edilebilecek ticari faiz hesabında, faturası kesilmemiş hakkediş tutarına ilişkin KDV haricindeki kalan kalemlerin dikkate alınabileceği ve sözleşmenin feshine ilişkin ihtarnamenin tebliğinden itibaren 5 günlük süre sonundan takip tarihine kadar işlemiş ticari faiz tutarı toplamının 184,75.-TL olduğu;
e)İhtarname gideri olarak 368,82.-TL’nin de dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile talep edilebileceği;
Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar nedeniyle davalı … Ltd.Şti. vekilinin kök bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazların yerinde olmadığı ve kök bilirkişi raporundaki görüşümüzde herhangi bir değişiklik yapmaya gerek bulunmadığı” şeklinde beyan ve mütalaada bulundukları görülmüştür.
Dava; alt yüklenici sıfatı ile eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye imalat bedeli alacağının tahsili için yapılan takibe yönelik itirazın iptali isteminden ibarettir. Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında; maliki 2 nolu davalı … Anonim Şirketi olan İstanbul ili … ilçesi, … mahallesi ,… parsel numaralı taşınmaz üzerine 1 nolu davalı … firması tarafından yüklenici sıfatıyla inşa edilecek olan “… Projesi “ile ilgili olarak +1 ,+2, +6 ,+7 ve+8. katlar ile sınırlı bölümlerin alçıpan duvar – tavan imalat Faz 2 işlerine ilişkin olarak 10.06.2016 tarihli alt yüklenici sözleşmesinin imzalandığı ve sözleşme konusu işlerin davacı tarafça alt yüklenici sıfatıyla üstlenildiği, inşaata başlandığı, işin devamı sırasında davacı tarafça sözleşmenin feshedildiği ve işin kısmen yarım kaldığı hususlarında yanlar arasında herhangi bir ihtilaf yoktur.
Yanlar arasındaki ihtilaf; öncelikle davacının alacak talebinin 2 nolu davalı olan … Anonim Şirketi karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği, 2 nolu davalının husumet itirazının yerinde olup olmadığı, davacı tarafça sözleşmenin haklı nedenle feshedilip edilmediği, davacının bakiye imalat bedeli alacağının olup olmadığı,var ise miktarı,1 nolu davalı yüklenici …nın eksik imalatı tamamlatma giderini ve sözleşmenin feshi nedeniyle maliyet artışı meydana gelmişse bu miktarı davacı altı yükleniciden talep edip edemeyeceği hususlarına ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşme eser sözleşmesidir. Bu anlamda eser sözleşmesi ile ilgili genel bir açıklama yapılmasında fayda mülahaza edilmiştir.
Eser sözleşmeleri Türk borçlar kanununun 470-486. Maddeleri arasında düzenlenmiştir
“MADDE 470- Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
MADDE 471- Yüklenici, üstlendiği edimleri işsahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır.
Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken meslekî ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.
Yüklenici, meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetimi altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak, eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa, işi başkasına da yaptırabilir.
Aksine âdet veya anlaşma olmadıkça yüklenici, eserin meydana getirilmesi için kullanılacak olan araç ve gereçleri kendisi sağlamak zorundadır.
MADDE 472- Malzeme yüklenici tarafından sağlanmışsa yüklenici, bu malzemenin ayıplı olması yüzünden işsahibine karşı, satıcı gibi sorumludur.
Malzeme işsahibi tarafından sağlanmışsa yüklenici, onları gereken özeni göstererek kullanmakla ve bundan dolayı hesap ve artanı geri vermekle yükümlüdür.
Eser meydana getirilirken, işsahibinin sağladığı malzemenin veya eserin yapılması için gösterdiği yerin ayıplı olduğu anlaşılır veya eserin gereği gibi ya da zamanında meydana getirilmesini tehlikeye düşürecek başka bir durum ortaya çıkarsa, yüklenici bu durumu hemen işsahibine bildirmek zorundadır; bildirmezse bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur.
MADDE 473- Yüklenicinin işe zamanında başlamaması veya sözleşme hükümlerine aykırı olarak işi geciktirmesi ya da işsahibine yüklenemeyecek bir sebeple ortaya çıkan gecikme yüzünden bütün tahminlere göre yüklenicinin işi kararlaştırılan zamanda bitiremeyeceği açıkça anlaşılırsa, işsahibi teslim için belirlenen günü beklemek zorunda olmaksızın sözleşmeden dönebilir.
Meydana getirilmesi sırasında, eserin yüklenicinin kusuru yüzünden ayıplı veya sözleşmeye aykırı olarak meydana getirileceği açıkça görülüyorsa, işsahibi bunu önlemek üzere vereceği veya verdireceği uygun bir süre içinde yükleniciye, ayıbın veya aykırılığın giderilmesi; aksi takdirde hasar ve masrafları kendisine ait olmak üzere, onarımın veya işe devamın bir üçüncü kişiye verileceği konusunda ihtarda bulunabilir.
MADDE 474- İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.
Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.
MADDE 475- Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.
Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.
MADDE 476- Eserin ayıplı olması, yüklenicinin açıkça yaptığı ihtara karşın, işsahibinin verdiği talimattan doğmuş bulunur veya herhangi bir sebeple işsahibine yüklenebilecek olursa işsahibi, eserin ayıplı olmasından doğan haklarını kullanamaz.
MADDE 477- Eserin açıkça veya örtülü olarak kabulünden sonra, yüklenici her türlü sorumluluktan kurtulur; ancak, onun tarafından kasten gizlenen ve usulüne göre gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek olan ayıplar için sorumluluğu devam eder.
İşsahibi, gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, eseri kabul etmiş sayılır.
Eserdeki ayıp sonradan ortaya çıkarsa işsahibi, gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorundadır; bildirmezse eseri kabul etmiş sayılır.
MADDE 478- Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
MADDE 479- İşsahibinin bedel ödeme borcu, eserin teslimi anında muaccel olur.
Eserin parça parça teslim edilmesi kararlaştırılmış ve bedel parçalara göre belirlenmişse, her parçanın bedeli onun teslimi anında muaccel olur.
MADDE 480- Bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez.
Ancak, başlangıçta öngörülemeyen veya öngörülebilip de taraflarca göz önünde tutulmayan durumlar, taraflarca belirlenen götürü bedel ile eserin yapılmasına engel olur veya son derece güçleştirirse yüklenici, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı veya karşı taraftan beklenemediği takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Dürüstlük kurallarının gerektirdiği durumlarda yüklenici, ancak fesih hakkını kullanabilir.
Eser, öngörülenden az emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile işsahibi, belirlenen bedelin tamamını ödemekle yükümlüdür.
MADDE 481- Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.
MADDE 482- Başlangıçta yaklaşık olarak belirlenen bedelin, işsahibinin kusuru olmaksızın aşırı ölçüde aşılacağı anlaşılırsa işsahibi, eser henüz tamamlanmadan veya tamamlandıktan sonra sözleşmeden dönebilir.
Eser, işsahibinin arsası üzerine yapılıyorsa işsahibi, bedelden uygun bir miktarın indirilmesini isteyebileceği gibi, eser henüz tamamlanmamışsa, yükleniciyi işe devamdan alıkoyarak, tamamlanan kısım için hakkaniyete uygun bir bedel ödemek suretiyle sözleşmeyi feshedebilir.
MADDE 483- Eser teslimden önce beklenmedik olay sonucu yok olursa işsahibi, eseri teslim almada temerrüde düşmedikçe yüklenici, yaptığı işin ücretini ve giderlerinin ödenmesini isteyemez. Bu durumda malzemeye gelen hasar, onu sağlayana ait olur.
Eserin işsahibince verilen malzeme veya gösterilen arsanın ayıbı veya işsahibinin talimatına uygun yapılması yüzünden yok olması durumunda yüklenici, doğabilecek olumsuz sonuçları zamanında bildirmişse, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerinin ödenmesini isteyebilir. İşsahibinin kusuru varsa, yüklenicinin ayrıca zararının giderilmesini de isteme hakkı vardır.
MADDE 484- İşsahibi, eserin tamamlanmasından önce yapılmış olan kısmın karşılığını ödemek ve yüklenicinin bütün zararlarını gidermek koşuluyla sözleşmeyi feshedebilir.
MADDE 485- Eserin tamamlanması, işsahibi ile ilgili beklenmedik olay dolayısıyla imkânsızlaşırsa yüklenici, yaptığı işin değerini ve bu değere girmeyen giderlerini isteyebilir.
İfa imkânsızlığının ortaya çıkmasında işsahibi kusurluysa, yüklenicinin ayrıca tazminat isteme hakkı vardır.
MADDE 486- Yüklenicinin kişisel özellikleri göz önünde tutularak yapılmış olan sözleşme, onun ölümü veya kusuru olmaksızın eseri tamamlama yeteneğini kaybetmesi durumunda kendiliğinden sona erer. Bu durumda işsahibi, eserin tamamlanan kısmından yararlanabilecek ise, onu kabul etmek ve karşılığını vermekle yükümlüdür.”
Eser (istisna) sözleşmeleri; esas itibarıyla mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 355 ve devamı ve 1.7.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470 vd maddeleri arasında yer alan hükümlerle düzenlenmiş sözleşmelerdir.Eser sözleşmesi, eski Borçlar Kanunun 355. maddesinde; istisna, bir akittir ki onunla bir taraf, diğer tarafın vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder. Türk Borçlar Kanununun 470. maddesinde ise,“eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” denilmek suretiyle eser sözleşmesinin tarafları olan yüklenici ve iş sahibinin yükümlülükleri belirtilmiştir. Taraflardan yüklenicinin edimi; bir bedel karşılığında bir eser meydana getirmek ve teslim etmek, iş sahibinin edimi ise, bu eser karşılığında kararlaştırılan ya da kararlaştırılmasa dahi eserin piyasa koşulları ile bedelini ödeme yükümlülüğüdür. Yargıtay bir kararında eser sözleşmesini şöyle tarif etmiştir.“Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdidir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise, teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser; yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. Denilebilir ki, eser sözleşmesi; ivazlı, şekle bağlı olmayan, rizai nitelikte tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme görünümündedir. İki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olan eser sözleşmesi, bir iş görme borcu doğuran sözleşme olmakla birlikte, bu sözleşmenin konusu açısından önemli olan, çalışmanın kendisinden çok bu çalışmadan ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabil sonuçtur. Bir eser sözleşmesinde üç temel unsur bir arada bulunmalıdır. Birincisi, sözleşmenin konusunu bir eser meydana getirme ve teslim etme oluşturmalıdır. Eser terimiyle belirlenen öğe, sözleşmeyle yüklenicinin iş sahibi adına ortaya çıkarmayı, yaratmayı üstlendiği sonuçtur. Ancak maddi bir varlığa sahip olan iş görme sonuçları gibi maddi bir varlığa sahip olmayan edim sonuçları da eser sözleşmesinin konusunu oluşturabilir. İnsan emeği ürünü olup bir bütün görünümü sergileyen ve ekonomik değeri bulunan her hukuki varlık, maddi nitelikte olsun veya olmasın, eser sayılır. Yüklenicinin taahhüt ettiği edim sonucunun mutlaka maddi varlığa sahip bulunması zorunlu değildir. Yargıtay’a göre eser sayılacak şeyler şöyle gösterilmiştir. “Borçlar Yasası’nın 355. Maddesi hükmünde tanımlandığı üzere; eser sözleşmesinde yüklenici, iş sahibinin ödemeyi üstlendiği ücret karşılığında bir eser meydana getirmeyi borçlanır. Eser sözleşmesinin konusu, bir sonuç ve herhangi bir biçim altında çalışma ile bütünleşmiş bir üründür. Bu kapsamda, genellikle emek unsuru ağır basan bir çalışma ürünü olup bütünlük arz eden ve ekonomik değeri olan her hukuksal varlık, maddi nitelikte olsun veya olmasın bir eser sayılmaktadır.
İkincisi, tarafların meydana getirilecek eser için bir ücret ödenmesini kararlaştırmış olmalarıdır. Sözleşmenin asli unsurlarından bir diğerini iş sahibinin bedel ödeme taahhüdü oluşturur.Ancak bedelin mutlaka belirtilmiş olması gerekmez.Eğer ödenecek bedel belirlenmemişse rayiç bedel belirlenerek yükleniciye ödenmelidir. Bu durumda hâkim teknik bilirkişi vasıtasıyla mahallinde veya eser üzerinde teknik inceleme yaparak, eserdeki eksilik veya ayıplarda göz önüne alınarak serbest piyasa koşullarında bu eserin ne kadar tutara imal edileceğini tespit eder ve mahkemece tespit edilen bu bedele hükmedilir.
Üçüncüsü ise, tarafların eser meydana getirme hususunda anlaşmış olmaları gerekir. Yani eser sözleşmeleri rızai bir sözleşme niteliğindedir. Bu anlaşma, kanunla resmi nitelikte yapılması gereken eser sözleşmelerinde usulüne uygun yapılacak sözleşme imzası ile şekle tabi olmayan eser sözleşmelerinde sözlü veya taraflar isterlerse yapacakları adi yazılı ya da resmi yazılı bir sözleşmeyi imza anında gerçekleşir. Fakat taraflardan biri kanuni süresi içinde karşı tarafça hata, hile, tehdit suretiyle iradesi sakatlandığından bahisle anlaşmanın geçersizliği için dava açarsa, davanın sonuna kadar taraf iradelerinin daha doğrusu dava açan tarafın iradesinin askıda olduğu kabul edilmelidir. Anılan davanın sonucuna kadar dava açan tarafın edimini yerine getirmesi beklenmemelidir.
Bu genel açıklama sonrası somut olay incelendiğinde;
Davalı … Anonim Şirketi arsa maliki olup sözleşmenin tarafı değildir. Ayrıca davacı defterlerinde de adı geçenin cari hesap borcuna rastlanmamıştır. Davacı taraf; yüklenici 1 nolu davalı … firmasının altı yüklenicisi olup davaya dayanak sözleşmeden kaynaklı taleplerini aralarında sözleşme ilişkisi bulunmayan 2 nolu davalıya karşı ileri sürülemez ve 2 nolu davalı … Anonim Şirketi’ne husumet yöneltilemez. Bu sebeple adı geçen davalıya ilişkin davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı yüklenici … firmasına karşı açılan dava yönünden ise;
Mübrez raporlarda “Dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler ile taraflar arasındaki e-posta yazışmalarının irdelenmesi soncunda tavan imalatlarına dair mevcut iş programına göre alçıpan tavan karkas imalatlarına ilişkin olarak 21/12/2016 tarihinde ve 6. kattan başlanacağından davacı yüklenici tarafından 23.11.2016 tarihinde 6. kat ile ilgili shop drawing ve revize tip kesit detay çizimleri gönderilmiş ancak davalı yanca iş programı tek taraflı revize edilmiş ise de 1. kat shop drawing çizimlerinin hazır olmaması ve bant imalatlarına shop drawingsiz onay verilmemesi, revize iş programına göre imalatın yapılması gereken tavan ölçülerinin netleşmemesi ve detaylarının onaylanmaması sebebiyle nihai takdir sayın mahkemeye ait olmak üzere davalı … firması tarafından davacı yükleniciye tavan imalatlarına ilişkin gerek mevcut iş programı gerekse revize iş programına uygun imalat yerlerinin teslim edilemediği kanaatine varılmıştır.
Davacı yan; numune onaylarının verilmediği ve geciktirildiği ile ilgili olarak metal asma tavan imalatında kullanılacak malzemenin tespit ve tayini için ilgili numuneler bugüne kadar beş kez sunulmasına rağmen, davalı şirketin yetkililerince tedarikçi firma onayı verilmediğini, davalının metal asma tavan imalatında kullanılacak malzemenin onay sürecinin 25/10/2016 tarihinde toplu olarak yayınlanmış olduğu iddiasının doğru olmadığını, davalının delil listesi ekinde sunmuş olduğu e-posta yazışmalarında da görüleceği üzere kullanılacak malzemenin tespit ve tayini için ilgili numuneler bugüne kadar beş kez sunulmasına ve … firmasının numunesi beğenilmesine rağmen, müvekkil şirkete kesin olmak üzere bugüne kadar bir onay verilmediğini iddia etmiştir.
Davalı … firması ise numune onaylarının verilmediği ve geciktirildiği iddiasına karşı 25.10.2016 tarihinde firmalara ait malzeme onay süreçleri davacı da dahil olmak üzere toplu olarak yayınlandığını, 25.10.2016 tarihi itibari ile metal asma tavan imalatında kullanılacak malzemenin onayının davacıya verildiğini beyan etmiştir. Davacı yanın ilgili numuneleri davalı firmaya beş kez sunulmasına rağmen, davalı şirketin yetkililerince tedarikçi firma onayı verilmediği iddiası karşısında davalı firmanın malzeme onay süreçlerini toplu olarak yayınladığını ve davacının da bu iddianın doğru olmadığı savunması ve davalı yanın bireysel yayın yerine toplu yayın yolunu seçmiş olmasının sebebini de açıklamamış olması karşısında delillerin değerlendirmesi ve hukuki yorum tamamen sayın mahkemenin takdirindedir.
Tarafların iddia ve savunmaları ve dayanmış oldukları delillerin değerlendirilmesinde nihai takdir sayın mahkeme’ye ait olmak üzere yaşanan hadiselerin teknik olarak değerlendirilmesi yapıldığında;
24/11/2016 tarihinde içeri verilmiş olan 2. hakedişin 17/02/2017 tarihinde onaylanması, düzenlenen faturaya rağmen bakiyesinin ödenmemesi, karşılıklı imzalanan hakkedişlerden sonra davalı … firması tarafından onaylanmayan hakkedişin ayıplı mal olarak nitelendirilmesi, hakedişe girmeyen imalatların sadece bu sebepten taraflardan birinin onaylamaması dolayı ayıplı mal sayılmasının uygun olmaması, bunların ayıplı olması nedeniyle % 50 ekstra bir iş yaptırıldığına dair belge bulunmaması, söz konulu imalatlar standardı belli analiz sonucu çıkan birim fiyat analizlerine göre imal edildiği, imalat esnasında kullanılan malzemenin değişmesinin mümkün olmaması, yine davalı … firması tarafından şantiyede çalışma esnasında oluşan elektrik mobil vinç isg cezaları, wc kullanımı, elektrik ve mekanik mobilizasyon, işçilik, kova çalışması, kamyon nakliyeleri, kule vinç arızası, revir hizmetleri ile ilgili fatura kesilmeden hakkedişten kesinti yapılmak istenmesinin uygun olmaması ve sözleşme kapsamı dışında haksız ve yersiz olarak yapılmak istenen kesintiler toplamının 26.505,96 TL olması hep birlikte değerlendirildiğinde hak ediş onay sürecinde davalı …nın hatalı olduğu, davacının hakedişlerinden yersiz kesinti yapılarak eksik ödemede bulunulduğu tespit edilmiştir.” şeklindeki finansal ve teknik tespitler mahkememizce değerlendirildiğinde taraflar arasındaki sözleşme borçlu temel önüne uygun olarak haklı nedenle feshedilmiştir.
Davacı tarafın bakiye imalat bedeli alacağının tahsili talebi yönünden; sözleşmenin haklı veya haksız feshi sonucuna bağlı değildir. Davacı alt müteahhidin kanıtlanması halinde imalat bedeli alacağını talep etmesi her zaman mümkündür. Ancak; davalı yüklenici sözleşmenin haksız feshi halinde oluşan fiyat farkı alacağını bakiye imalat bedeli alacağından mahsup edilmesi ve var ise artan alacağını talep etmesi mümkün ise de, sözleşme haklı nedenle feshedildiğinden davalı yüklenici fiyat fark alacağının mahsubunu talep edemez, ayrıca aksi düşünülse dahi davalı yüklenici tarafından fiyat farkı oluştuğu da kanıtlanamamıştır. Bu kapsamda mübrez kök ve ek raporlarda tespit edilen davacı yanın kesintiler sonrası bakiye imalat bedeli alacağı esas alınarak davalı yüklenici … yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davalı … San Tic. A.Ş’ye ilişkin davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı … Tic. Taah. İnşaat San ve Ltd Şti. yönünden davanın kabulü ile; …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 401.250,87TL (faturaya bağlanmamış 307.999,23TL yönünden KDV dahil 363.439,09TL üzerinden davacı tarafça davalıya fatura keşide edilmek kaydıyla) asıl alacak ile 368,82TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 401.619,70TL üzerinden itirazın iptaline, bu miktara takipten itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına, alacak likit olmadığından ve yargılama ile belirlendiğinden yerinde görülmeyen icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davalı … San Tic. A.Ş’ye ilişkin davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine,
2-Davalı … Ltd Şti. yönünden davanın kabulü ile; … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 401.250,87TL (faturaya bağlanmamış 307.999,23TL yönünden KDV dahil 363.439,09TL üzerinden davacı tarafça davalıya fatura keşide edilmek kaydıyla) asıl alacak ile 368,82TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 401.619,70TL üzerinden itirazın iptaline,
Bu miktara takipten itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin diğer kayıt ve şartlarda aynen devamına,
Alacak likit olmadığından ve yargılama ile belirlendiğinden yerinde görülmeyen icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 27.434,64 TL karar harcından 3.193,57 TL peşin harcın mahsubu ile arda kalan 24.241,07 TL bakiye karar harcının davalı … Ltd Şti.’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 3.224,97 TL peşin harcın ve başvurma harcının davalı … Ltd Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 30.014,79 TL ücret-i vekaletin davalı … Ltd Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı … A.Ş, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalı …’ye verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 5.224,50 TL yargılama giderinin davalı … Ltd Şti.’den tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/02/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …