Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/774 E. 2019/763 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/774 Esas
KARAR NO : 2019/763
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/08/2017
KARAR TARİHİ : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açıkyargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirketler arasındaki sözleşme gereğince, davalı şirketlerin işçisi olan dava dışı … davalı şirketlerin işçisi olarak ancak müvekkil şirkete bağlı merkezde dağıtım elemanı olarak çalışmakta iken, 26/02/2010 tarihinde işverence iş akdinin haksız olarak feshedilmesinden dolayı bir kısım işçilik ücretlerinin tahsili talebiyle davalı şirketler ile müvekkil şirket aleyhine …İş Mahkemesi’nde dava açıldığını, anılı dava sonucunda dava dışı … vekili tarafından hüküm altına alınan alacakların tahsili talebi ile müvekkili şirket ile davalı şirket aleyhine takip başlatıldığını, takip nedeniyle müvekkil tarafından dosya borç tutarının yatırıldığını beyanla 208,66 TL kıdem tazminatı ile 150,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 358,79 TL alacağın davalı … ünvanlı firmadan ödeme tarihi olan 24/06/2015 tarihinden itibaren ticari avans faiziyle, mahkeme ve icra dosyasından kaynaklı tüm giderler toplamı olan 6.121,97 TL’nin davalı … ile davalı … Güvenlik adlı şirketlerin icra dosyasına yaptıkları ödeme düşüldükten sonra bakiye 1.873,78 TL’nin davalı firmalardan ödeme tarihi olan 24/06/2015 tarihinden itibaren ticari avans faiziyle, mahkeme dosyasına ödenen harçlar ve masraflar toplamı 1.744,50 TL’den 206,20 TL’sinin davalı … ünvanlı firmadan, 528,24 TL’sinin davalı … ünvanlı firmadan ve 127,00 TL’sinin davalı … firmadan ödeme tarihlerinden itibaren ticari avans faiziyle birlikte tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetkili mahkemenin Bakırköy mahkemeleri olduğunu, zamanaşımı itirazlarının da bulunduğunu, iş mahkemesi davasında sorumluluk durumunun açıkça belirtildiğini, işçiye icra dosyasında hesaplama yapılarak ödeme yapılmış olmasına rağmen huzurdaki rücu davasının reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı … Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı işçi …’nın dava konusu tarihler arasında müvekkili şirkete bağlı olarak çalışmasının bulunmadığını, müvekkilinin davada husumetinin bulunmadığını, müvekkili yönünden hukuki yararı olmayan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı itirazları olduğunu, müvekkilinin iş mahkemesi dosyasındaki yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, ticari faiz ve rücuen alacak talebinin de hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin dava dışı … tarafından, dosyamız davacısı, davalıları ve bir kısım diğer iki şirket aleyhine … İş Mahkemesinin … esas, … karar sayılı 10/07/2012 tarihli ilamı gereğince toplam 22.066,74 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamlı icra takibinden ibaret bulunduğu, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile … Ltd. Şti ve … Ltd. Şti için ayrı ayrı ödeme emri düzenlendiğini, dava dışı … tarafından mahkememiz davacısı … aleyhine toplam 22.066,74 TL, dava dışı … tarafından mahkememiz davalısı Lider… Ltd. Şti. aleyhine toplam 4.737,93 TL ve dava dışı … tarafından mahkememiz davalısı … Ltd. Şti. aleyhine toplam 846,53 TL üzerinden icra emri gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce dosyanın taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde, tüm kayıtlar üzerinde tazminat ve alacak hesaplama uzmanı bilirkişi … marifetiyle bilirkişi incelemesi icra edilerek konuya ilişkin bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi hazırlayıp mahkememize sunmuş olduğu 04/01/2019 tarihli raporunda özetle;
“2. ve 3. Davalı şirket vekili , davanın 2 yıllık zamanaşımanı tabi olduğunu, beyan edip öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini savunmuştur.
6098 sayılı yasanın 73. Maddesinde, ” rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde tazminatın tamanın ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamaşımına uğrar. Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirme zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar…” öngörülmüştür.
T.C. Yarg. 15. H.D.E. 2016/5491K. 2018/1240 T. 29/03/2018 kararında; ” Müteselsil sorumlular arasındaki iç ilişki, sözleşmesel ilişkiler bakımından TBK 167. Maddede, haksız fiil bakımından ise TBK 62. Maddede düzenlenmiş olup bu düzenlemeler rücu hükümlerini de kapsamaktadır. Sözleşmesel talepler yönünden kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı olup, bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir. Haksız fiil yönünden karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur. Rücu istemiyle ilgili olarak TBK 73. Maddede zamanaşımı düzenlenmiş ise de bu 62 maddede düzenlenen haksız fiilde iç ilişki ve rücu ile ilgili olup sözleşme ilişkisi bulunan durumlarda uygulanmaz.
Sözleşme ilişkisi bulunan hallerde rücu ile ilgili özel bir zamanaşımı düzenlemesi de olmadığından sözleşmenin tabi olduğu zamanaşımı süresi uygulanmalıdır. Rücu hakkı başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal …ğında meydana gleen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde bir talep hakkı olduğundan, alacaklıya tatmin eden kişi alacaklının hakkından bağımsız kendi şahsında doğan bir hak elde etmekte olup rücu hakkı dava dışı alacaklıya ödemenin yapıldığı tarihten başlayacaktır. Bu sebeple ödemeler değişik tarihlerde yapılmış ise zamanaşımı, tamamının ödendiği tarihten başlar..” denilmiştir. Anılan Yargıtay kararına göre 73. Madde, dava konusu olaya uygulanamaz. Öte yandan, halefiyette, rücu hakkını kullanan kişi alacaklının yerine geçerek aynen alacaklının konumuna sahip olduğundan, alacaklının alacak hakkının tabi olduğu zamanaşımı süresinden yararlanır. Davacı kurum, dava dışı işçinin yerine geçmiş olup, ilamın infaz zamanaşımı süresinden yararlanacağı aşikardır.
Bu itibarla nihai takdir sayın mahkemeye ait olmak üzere, en son ödemenin yapıldığı 25/06/2015 tarihiden itibaren davanın açıldığı 23/08/2017 tarih arasında 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı ve dava konusu alacak talebinin davalı şirketlerin zamanaşımı def-i savunmasından etkilenmediği değerlendirilmiştir.
Dava konusu olay, davacı asıl işveren tarafından davalı alt işverenlere bağlı olarak çalışan işçiye icra dosyasıyla ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı şirketin davalı şirketlere imzaladığı hizmet alım sözleşmesi kapsamında, kendi sigortalı işçileri ile davacı kuruma posta tekeli dışında kalan gönderilerinin ayrımı hizmeti verdiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur.
4857 sayılı iş kanunun 2/6. Maddesinde; ” bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine dair yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işlerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.
Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverinin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
İcra takibine konu olan … İş Mahkemesinin 10/07/2012 tarih, … E. … K. Sayılı ilamında, davacı kurumun asıl işveren, davalı şirketlerin ise alt işveren olduğu tespit edilmiştir.
Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle müteselsiline sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil, BK ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. Maddesinde düzenlenen, ” Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. ” düzenlenmesinde, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir.
Bu bağlamda, müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iş ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabulü gerekir.
Dosyada mübrez olan,
Davacı kurum ile davalı … Sos. Hizm. Arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesinin eki idari şartnamenin 15.1 maddesinde; “işçilerin, iş kanun ve diğer kanunlardan doğan haklarından müteahhit sorumludur.”
Davacı kurum ile davalı … Arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesinin ek Posta Tekeli dışında kalan gönderilerin işlenmesine ilişkin teknik şartnamenin 8.24 maddesinde; Hizmet sözleşmesi 506 sayılı SSK kanunu, 4857 ve 1475 sayılı iş kanunları ve diğer kanun tüzük yönetmeliklerden doğacak bütün yükümlülükler yükleniciye aittir. Kanunlar gereği idarece ödenmek zorunda kalınan her türlü meblağı yükleniciye rücu hakkı saklıdır.”
Davacı kurum ile davalı … Arasında akdedilen hizmet alım sözleşmesinin eki idari şartnamenin V1-Diğer hususlar başlıklı bölümü 6. Maddesine de; ” Yüklenicinin istihdam ettiği işçilerin işvereni, muhatabı ve sorumlusu yüklenici olup, idare kesinlikle işveren, muhattap ve sorumlu olmayacaktır. ” denilmiştir.
Bu itibarla nihai takdir sayın mahkemeye ait olma üzere, sözleşmelerdeki açık düzenlemeler nedeniyle davacı kurumun, dava dışı işçiye yaptığı tüm ödemeler sebebiyle, davalı alt işverenlere olarak rücu edebileceği değerlendirilmiştir.
Rücu borçlusu durumunda olan davalı diğer müteselsil borçlular, alacaklıya ifada bulunarak rücu hakkına sahip olan davacı karşı müteselsilen değil, iç ilişkideki payları oranında kısmi olarak sorumludurlar.
İcra dosyasına toplam ödenen 28.630,09 TL.’dir. Öte yandan davacı kurum bakiye karar harcı ve temyiz harçları 967,50 TL ile onama ve peşin harcı 777,00 TL olmak üzere toplam 1.744,50 TL ödemiştir.
Davalı … Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde davacı kurumun kendisinin yaptığı temyiz harç ve masraflarını talep edebileceğini savunmuştur.
TBK.165. Maddesinde ” Kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe, borçlulardan biri kendi davranışıyla diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz.” ifadese ile kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmemiş ise, müteselsil borçlulardan biri kendi davranışı ile diğerlerinin durumunu ağırlaştıramaz.
Örneğin kendisine ödeme için başvurulan zarar verenin davayı takip etmemesi ya da başkaca bir davranışı ile davanın kaybedilmesine sebebiyet vermesi halinde, dava kendilerine ihbar edilmemiş olması kaydıyla, diğer sorumlular kendilerine rücu edildiğinde bu durumu ileri sürerek iç ilişkide sorumluluktan kısmen ya da tamamen kurtulabilirler.
Ancak dava konusu olayda, davacı kurumun savunma hakkını kullandığı anlaşılmakta olup, nihai takdir sayın mahkemeye ait olmak üzere, zararın müteselsil sorumlu olan diğer borçlular aleyhine ağırlaştırıldığından bahsedilmeyeceği değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak; … ve Lider şirketinden talep edilen 1.873,78 TL’nin tefrik edilmesi gerektiği, “şeklinde mütalaada bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili bila tarihli ıslah dilekçesi ile, davalı … ünvanlı firmadan talep ettiği 564,20 TL’yi 3.599,11 TL’ye, davalı … ünvanlı firmadan talep ettiği 751,60 TL’yi 901,72 TL’ye ve davalı … ünvanlı firmadan talep ettiği 1.777,43 TL’yi 2.722,99 TL’ye yükselterek toplamda 7.223,82 TL olarak ıslah etmiştir.
Dava; davacı tarafından dava dışı işçi …’ya ödenen işçilik alacakları bedelinin davalılardan rücuen tahsili talebinden ibarettir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanat gereğince; davalılardan … ve … adlı şirketin TBK’nun 73. maddesi gereğince rücu talebinin zamanaşımına uğradığı definde bulundukları görülmekle, öncelikle zamanaşımı yönünden dosya ele alınmıştır.
TBK’nun 73. maddesinin haksız fiilerde sorumluya rücu istemine ilişkin zamanaşımını düzenlediği, eldeki davanın davacı tarafın ihalesi gereğince davalı taraflar ile PTT arasında imza edilen sözleşmeler kapsamında işçi alacağını ödeyen tarafın rücu istemine ilişkin olduğu, bu nedenle işçinin tabi olduğu zamanaşımı süresinin davalılara karşı da geçerli olması gerektiği, icra dosyasında yapılan ödeme ile 25.06.2015 tarihinde kesilen zamanaşımı süresinden itibaren 10 yıllık sürenin dava tarihinde sona ermediği anlaşılmakla zamanaşımı defi yerinde görülmeyerek esasa ilişkin diğer hususların incelenmesine geçilmiştir.
… İş Mahkemesinin 10/07/2012 tarih, … E. … K. Sayılı ilamında, davacı kurumun asıl işveren, davalı şirketlerin ise alt işveren olduğu tespiti ile davacı ve davalılar aleyhine işçilik alacaklarının tahsiline ilişkin hüküm kurulmuştur.
… İş Mahkemesi’nce verilen hüküm Yargıtay … Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. Davalı … şirketinin işçinin o tarihte şirkette çalışmadığına yönelik itirazının iş mahkemesince verilip Yargıtay tarafından onanarak kesinleşen hüküm ile aksi sabit olduğundan, bu itiraz yerinde görülmemiş ve davalı … şirketine husumet düştüğü ve davanın açılmasında davacı yanın hukuki yararının mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Bilindiği gibi iş hukukunda asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle işçiye karşı müteselsil sorumludurlar. Ancak sözleşme serbestisi ilkesi gereğince kendi aralarında bu sorumluluğun kime ait olduğu noktasında iç ilişkiyi düzenleyen sözleşme yapabilirler. Nitekim eldeki davada, davacı PTT ile davalı taraflar arasındaki ihale sözleşmesine göre çalışanların ücret ve tazminatlarından davalı alt işveren şirketlerin sorumlu olduğunun sözleşmelerinde ayrı ayrı kararlaştırıldığı bilirkişi raporunda işaret edilen maddelerde görülmekle buna göre alt işveren olarak faaliyette bulunan davalı bünyesinde çalışan işçiye yapılan ödemenin asıl işveren sıfatı ile geri istenebileceği anlaşıldığından, bilirkişi raporunda yapılan hesaplamalar benimsenerek davanın kabulü ile, 3.599,11 TL (3.392,40 TL takipte kesinleşen miktar + 114,64 TL karar harcı + 92,07 TL tahsil harcı olmak üzere)
… şirketinden, 901,72 TL … şirketinden ve 2.722,99 TL Lider şirketinden olmak üzere toplam 7.223,82 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ıslah dilekçesinde arttırılan miktarlar bakımından faiz talebinde bulunulmadığından yalnızca dava dilekçesindeki talepler esas alınarak; davalı … ünvanlı firmadan dava dilekçesinde 150,13- TL işlemiş faiz talebinde bulunulmuş olup faize faiz işletilemeyeceğinden bu kısım çıkarılarak 208,66 TL kıdem tazminatı ile 206,20 TL icra dosyasına ödenen harç ve masraflar toplamı olarak 414,86 TL’nin … ünvanlı firmadan, 02.05.2019 tarihli dilekçe ile açıklığa kavuşturulan 1.873,78-TL’lik talep gereğince 624,60 TL mahkeme ve icra dosyasına yapılan tüm giderler ile 127,00 TL icra dosyasına ödenen harç ve masraflar toplamı olarak 751,60 TL’nin … ünvanlı firmadan, yine aynı tarihli dilekçe ile açıklığa kavuşturulan talep gereğince 1.249,19 TL mahkeme ve icra dosyasına yapılan tüm giderler ile 528,24 TL icra dosyasına ödenen harç ve masraflar toplamı olarak 1.777,43 TL’nin Lider ünvanlı firmadan 25.06.2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
3.599,11 TL … şirketinden, 901,72 TL … şirketinden ve 2.722,99 TL Lider şirketinden olmak üzere toplam 7.223,82 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, … şirketi yönünden 414,86 TL’ye, … şirketi yönünden 751,60 TL’ye ve Lider şirketi yönünden 1.777,43 TL’ye 25/06/2015 ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline,
2-Alınması gerekli 493,51 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 52,84 TL ve ıslah harcı olan 70,53 TL olmak üzere toplam 123,37 TL’nin mahsubu ile 338,74 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 52,84 TL peşin harç ve 31,40 TL başvurma harcı ve 70,53 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 154,77 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 305 TL posta masrafı, 500,00 bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 805,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … Güv. Sis.. A.Ş.’nin yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/09/2019

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA