Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/74 E. 2019/57 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/74
KARAR NO : 2019/57

DAVA : SÖZLEŞMENİN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 23/01/2017
KARAR TARİHİ : 29/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlular aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, borçluların 09/12/2016 tarihinde haksız yere itirazda bulunduğunu ve takibin durduğunu, müvekkili şirketin ticari amaç güderek davalılardan …’e ait “İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, … köyü, … mevkii, 2 pafta … parsel numaralı taşınmazın” 40.000,00 TL bedel mukabilinde alım satımı hususunda sözlü olarak anlaştıklarını, işbu satışa istinaden kısmi olarak 20.000 TL ödeme yapılması konusunda anlaşıldığını, müvekkili şirketin bu nedenle davalılardan …Tic. A.Ş.’nin hesabına 21/07/2016 tarihinde 15.000,00 TL, 27/07/2016 tarihinde ise 5.000,00 TL olmak üzere toplamda 20.000,00 TL ödendiğini, tarafların taşınmazın 21/07/2016 tarihinde devri konusunda mutabakata vardıklarını, bakiye satış bedelinin satış anında ödenmesinin kararlaştırıldığını, anlaşmaya binaen edimini ifa eden müvekkili şirketin davalıların üzerine düşen edimi yerine getirmesi adına irtibata geçtiğini, davalı tarafın ilgili taşınmazın devrine yanaşmadığını, bunun üzerine müvekkil şirket yetkilileri …, … ve … adına … tarafından …. Noterliğinin 21/07/2016 tarih ve … yevmiyeli vekaletnamesinin verildiğini, bu vekaletname uyarınca tapuya devir için giden müvekkili şirket yetkililerinin, taşınmaz üzerinde yaklaşık 17 adet haciz olduğunu ve hacizlerin miktarının taşınmazın değerinden kat ve kat fazla olduğunu öğrendiklerini, bu durumun düzeltilmesini isteyen müvekkili şirket yetkilileri tarafından davalıların arandığını, hakaret ve tehditlere maruz kalındığını, bu hususla ilgili 02/12/2016 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına dolandırıcılık, tehdit, hakaret ve sair suçlar bakımından suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosyasından devam ettiğini beyan ederek, itirazın iptali ile davalı tarafın icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari bir ilişkinin söz konusu olmadığını, görevsizlik nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da taraflar arasında yazılı veya sözlü olarak İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, … Köyü, … Mevkii, 2 pafta, … parsel sayılı taşınmazın alım ve satımına ilişkin yapılmış bir anlaşma ya da sözleşme bulunmadığını, davacı yanın …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasıyla takibe koyduğu banka dekontlarının davacı yanın yaptığı borç ödemesi olduğunu, bu nedenle bu dekontların davacı tarafın müvekkillerimden alacaklı olduğu anlamına gelmediğini, ayrıca dava dışı …, … ve …’a verilen vekaletnamelerin de davacı tarafın müvekkillerimden alacaklı olduğu anlamını taşımadığını, davacı tarafın afaki gerekçelerle dava açtığını beyan ederek, davanın öncelikle görev yönünden reddine, esastan da haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; taşınmaz alım satımı ilişkisinden kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tapu kayıtları celp edilmiş, bankalara müzekkere yazılarak dekont örnekleri istenmiş, noterlikten davalı …’ün taşınmaz satışına ilişkin verdiği vekaletnamenin tasdikli örneği istenmiştir.
Alacak istemine dayanak davacı taraf ticari defter ve banka kayıtlarının ibraz edildiği, davalı şirketin ticari defterlerinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 20.592,08 TL alacağın takip tarihinden itibaren (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) işleyecek yıllık %10,50 faiz ile takip başlatıldığı, davalı takip borçlularının borca ve borcun ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 06/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “dosya kapsamında yapılan incelemede davacı şirket tarafından davalı şirket adına 15.000 TL ve 5.000 TL bedelli 2 adet ödemenin yapılmış olduğunu, davacı şirket ticari defterlerinin tasdiklerinin süresinde yapılmış olduğunu, davacı şirket ticari defter kayıtlarının incelenmesinden banka kayıtlarında yer alan 15.000 TL ve 5.000 TL tutarındaki ödemelerin davalı şirket adına hesap açılarak 159 Verilen Avanslar hesabı altında kayıt altına alarak davalı şirketi borçlandırdığını, ticari defterlerin kapanış kayıtlarında da 20.000 TL lik alacağın varlığını koruduğunu, 2016 yılı içerisinde davacı şirket ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari işlem bulunmadığını, davacı şirketin davalı şirkete herhangi bir nedenle bir borcunun bulunmadığını, davalı şirketin inceleme günüde gelmediğini, defter ve belgelerin yerinde incelenmesi talebinde de bulunmadığını, bu nedenle davalı şirket ticari defterlerinin incelenemediğini, davalı yanın 20.000 TL tutarındaki ödemeyi kabul ettiğini, ancak bu ödemenin taşınmaz satışından kaynaklı olduğunu kabul etmediğini ve ödemelerin ticari işlemlerden kaynaklanan borca ilişkin yapıldığını beyan etmesine rağmen bu iddianın somutlaştırılmadığını ve belgelendirilmediğini, gerek ödeme dekontlarındaki açıklamalar gerekse davalı …’ün banka dekontunda yazan taşınmazın satışı konusunda davacı şirketin ilgililerine verdiği vekaletname vermesinin, gerekse davacı şirketin ticari defter kayıtlarının birbirini doğrular nitelikte olduğunu, yapılan ödemelerin taşınmazın satışı için yapıldığı yönünde olduğunu, sonuç olarak; davacı şirket tarafından davalı şirkete 21/07/2016 tarihinde 15.000 TL, 27/07/2016 tarihinde ise 5.000 TL olmak üzere 20.000 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemelerin …’e ait Arnavutköy ilçesi, … Köyü, … Mevkii, … pafta, … parsel numaralı taşınmazın devri karşılığında ödenen avans olduğunu, ödemelerin ticari ilişkiden kaynaklı olduğunun somutlaştırılmamış olduğunu, davacı şirket ticari defter kayıtlarında yapılan ödemenin davalıdan satın alınacak taşınmazın avansı olarak kayıtlı olduğunu” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki dava, her ne kadar uyap kayıtlarına sözleşmenin iptali olarak kaydedilmişse de itirazın iptali davası olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu, davalı tarafa yapılan ve geri istenen ödemenin taşınmaz satışı nedeniyle yapılan ön ödeme mi yoksa borç ödemesi sebebiyle yapılan ödeme mi olduğu noktasında toplanmıştır.
Davacı taraf iddiasını ispatlamaya yönelik dosyaya dekontlar sunmuş olup yapılan bilirkişi incelemesinde de davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu görülmüştür.
Davalı tarafın yapılan ödemenin borç ödemesi karşılığı olduğu, taraflar arasında taşınmaz satışına yönelik herhangi bir anlaşma ya da sözleşme bulunmadığı savunmasına yönelik dosyaya herhangi bir delil sunamadığı, inceleme günü ticari defter ibrazı hakkında davalı vekiline ihtarlı davetiye gönderildiği buna rağmen belirlenen inceleme gününde ticari defterlerini sunmadığı görülmüştür.
Davalı tarafın yapılan ödemenin borç ödemesi karşılığı olduğu beyanının tetkikinde ödemenin varlığını kabul ettiği ancak farklı bir sebebe dayandığını iddia ettiği görülmektedir. Davalının beyanı bu haliyle vasıflı ikrar niteliğinde olup vasıflı ikrar bölünemeyeceğinden davalının ödemenin borç için yapılmış olduğu beyanının aksini ispat yükü davacıda bulunmaktadır. Davacının dosyaya delil olarak sunmuş olduğu dekont içeriğinde “… İstanbul ili Arnavutköy ilçesi hacımaslı köyü … pafta … parsel satışın istinaden” açıklamasının yer aldığı görülmüştür. Vasıflı ikrar nedeniyle ispat yükü hala üzerinde olan davacının dekont içeriğindeki açıklama sayesinde yapılan ödemenin taşınmaz satışı nedeniyle yapılan ön ödeme olduğunu ispat ettiği kabul edilmiştir.
Davalı tarafından davacı şirket çalışanlarına söz konusu taşınmazın satışı konusunda yetki veren vekaletname dosyayı alınarak incelenmiştir. Vekaletnamede vekil edilenlerden …’ın davacı şirket yetkilisi olduğu dava dilekçesi ekinde yer alan genel dava vekaletnamesi ile doğrulanmıştır. Davalılardan …’ün davalı şirket çalışanlarına taşınmazın satışına yönelik verdiği vekaletname bu davalının akdi ilişkinin tarafı olduğunun kabulünü gerektirmekle, diğer davalı şirket de zaten taşınmaz satışına yönelik paranın gönderildiği hesabın sahibidir. Her iki davalının sorumlu olduğu cihetine bu değerlendirmeler neticesinde gidilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığının … Esas, … Karar sayılı ve Yargıtay … Hukuk Diresi Başkanlığının 2016/2288 Esas, 2017/12263 Karar sayılı ilamları da benzer uyuşmazlığa ilişkin olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığının … Esas, …Karar sayılı ilamında özetle: “Davacı vekili, taraflar arasında yapılan sözlü anlaşma uyarınca davalıya ait hastanenin müvekkiline satılmasının kararlaştırıldığını, davalı talebi üzerine 170.000.00 TL.tutarında bir ödemenin peşinat amacıyla davalı hesabına havale edilmiş ise de davalının edimini ifa etmediğini, hastaneyi dava dışı bir kişiye sattığının müvekkilince öğrenildiğini, ödenen tutarın iadesi için aleyhine girişilen takibe davalının itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, davalının icra takibine itiraz dilekçesi kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, her iki yanın da kabulünde olduğu, üzere, davacı tarafından davalıya gönderilen 23.09.2008 tarihli 170.000.00 TL.ödemeye dair havalenin davalıya ait taşınmaz üzerindeki hastane inşaatının taşınmazıyla birlikte davacıya satışına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ancak ne var ki, bu ödeme sonrasında satım işleminin gerçekleşmediği görülmektedir. 6098 sayılı T.B.K.nın 237.maddesinde “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi şarttır. Taşınmaz satışı resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz”denilmektedir. O halde somut olarak yanlar arasındaki satım sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olup, taraflar aldıklarını iadeyle yükümlüdür. Bu durumda satım gerçekleşmediğinden davalı yanın sebepsiz zenginleşmiş olduğu ve bu nedenle davacıdan aldığı tutarı geri iade etmekle yükümlü bulunduğu gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.”
Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere resmi şekilde yapılması geçerlilik koşulu olan taşınmaz satışına ilişkin sözleşmeler, bu şarta uyularak yapılmadığı takdirde geçerlilik kazanmaz. Geçersiz bir sözleşme nedeniyle taraflar karşı taraftan aldıklarını sebebiyle sebepsiz zenginleşmiş olur, bu nedenle taraflar aldıklarını karşı tarafa iade etmekle yükümlüdürler.
Sebepsiz zenginleşmeden doğan bir borca faiz yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp karşı tarafların bir ihtar ile ya da aleyhine takip yapılmak veya dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Eldeki davada davacının davalıyı ihtar ile temerrüde düşürdüğünü yönelik delil sunulmadığından davalının temerrüde takip tarihi itibariyle düştüğü kabulü ile, icra takibinde istenilen işlemiş faiz alacağı yönünden talep kabul edilmeyerek asıl alacak yönünden takibin devamına ve takip tarihi itibariyle faiz uygulanmasına karar verilmiş olup, taraflar arasındaki ödeme banka dekontlarıyla sabit olduğundan borçlu tarafından bilindiği kabul edilmekle takip konusu alacağın likit olması sebebiyle davacı lehine icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilerek neticeten aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİNE,
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalılardan 20.000 TL alacaklı olduğunun tespiti ile, bu miktara vaki itirazın iptali ile, takibin asıl alacak 20.000 TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %10,50 geçmemek üzere değişen oranlardan avans faizi uygulanmak sureti ile, takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2- Alacağın % 20 si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınan 248,71 TL peşin harçtan, alınması gereken 1.366,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.117,49 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 808,35 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan 785,10 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 248,71-TL peşin harç olmak üzere toplam 280,11-TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılmış yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar tesisine yer olmadığına,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 592,08 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde ilgili taraflara iadesine;
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/01/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza