Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/561 E. 2018/1116 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/561
KARAR NO : 2018/1116
DAVA : Menfi Tespit (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/06/2017
KARAR TARİHİ : 11/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Baba … ve oğlu …’ün tekstil imalatçısı olduğunu, … logosu ile iç çamaşırları imal ettiğini, bu sebeple davacı müvekkil adına teslim edilmek üzere imal edilip gönderilecek mal bedeline mahsuben toplam 81.500,00-TL … kanalı ile …’ün banka hesabına ödeme yapıldığını, … ve … müteaddid görüşmemize rağmen adına imal edilerek gönderilecek iç çamaşırları tarafına gönderilmediğini, bu sebeple borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğüne … esas sayılı dosyasıyla takibe geçildiğini, borçlular yapılan takibe karşı haksız bir şekilde borca itiraz ettiğini, bunun üzerine … İcra Hukuk Hakimliğinde… esas sayılı dosyasında dava açıldığını, yine aynı şekilde itiraz edildiğini, … İcra Müdürlüğüne … esas sayılı icra dosyasında itirazına mesnet yaptığı üzere borca itiraz zımnında iddia ettiği davalıya önceden alınmış herhangi bir borcu bulunmadığını, masraf ve ücreti vekaletin davalı uhdesine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ödünç veya alım satım sözleşmesi bulunmadığını, müvekkil ile davacı taraf arasında kurulmuş herhangi bir sözleşme mevcut olmadığını, müvekkilin güya yapacağı imalata ilişkin olarak davacıdan almış olduğu bir ödünç para söz konusu olmadığını dayanılan banka havale dekontları, aksi ispatlanamadıkça borç ödemesi olarak karine teşkil ettiğini, davanın reddini, masraf ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
… İcra Müdürlüğüne … esas sayılı dosyasında özetle; 103.250-TLyekün alacağın takip tarihinden itibaren ticari faiz masraf ve ücreti vekalet ile birlikte borçlar kanunun BK’nın 100.maddesinde mucibi kısmi ödemelerde öncelikle masraf faiz ve ferilerden düşülerek borçludan tahsilini talep ettiği anlaşıldı.
Dosya kapsamına alınan 02/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosya, davacı kayıtları, dava dışı ticari dışı ilişkinin varlığı iddia edilen davalı kayıtları incelenmiş ve her iki tarafın sunulan kayıtlarında ayrıntıları verilen şekilde davacı tarafın sunulanlarında davalı …’e yapılan ödemelerin şirket kayıtlarında 136 diğer çeşitli alacaklar hesabında davacı şirket yetkilisi … borcuna … açıklaması ile kaydedildiği mevcut olduğunu, sunulan ödeme dekontlarında davacının toplam 81.500-TL ödemesi belirlendiğini, yine davacı kayıtlarında dava dışı yurt dışı firmasından davacı şirkete gelen ödemelerden sonra davalıya ödeme yapıldığını, davacı kayıtlarında dava dışı yurt dışı firmasına … firmasına ilişkin kayıtlar mevcut olduğu ve dosyada da bu firmaya davacı tarafından 21/11/2014 tarihinde, 04/12/2014 tarihinde atlet ve külot içerikli fatura tanzim edildiği belirlendiğini, Mahkememizce davalının davacı ile ticari ilişkiyi kabul etmemesi ve belirlenen ödemelerin borç ödemesine ilişkin olduğuna dair savunması kapsamında sunulan dava dışı firma kayıtlarında davacı ile ticari ilişki tespit edilemidiğini, davacı kayıtlarında da esasen yapılan ödemeler dışında ticari ilişki kaydı mevcut olmamakla, bu savunma kapsamında değerlendirme yapıldığında ödeme belgelerinden 23/10/2014 tarihli ödemede tespit edilen ürün ödemesi açıklaması kapsamında 10.000-TL tutarın ürüne ilişkin olduğu ve diğer açıklama ihtiva etmeyen 71.500-TL ödeme mevcut olduğunu, buna mukabil her ne kadar davalı taraf ticari ilişki münasebetini kabul etmemekte ise de, Mahkememizce davacının sunmuş olduğu mesaj yazışmaları nakliye firmasına yapılan yükleme ile ilgili ve yurt dışına yapılan ihracat ile ilgili belgeler ve ilk ödemedeki açıklamanın diğer ödemelere de sirayet edeceği birlikte değerlendirilerek ticari ilişki davacının iddiası gibi mevcut olduğu kabul edildiğinde ise, bu defa davacının atlet ve külot açıklamalı ödemeleri yaptığı tarihlerdeki davalı adresinden olduğunu bildirdiği yüklemelerden sonraki ihracat ve faturalar içeriğinde davacının ürünleri yurt dışına faturaettiği ve faturaların yurt dışı firmasına komisyon faturası olarak değil ürün faturası olarak tanzim edilmesi karşısında davacıya yapılan ürün teslimi olduğu ve 2014 yılında peyderpey 2 aylık dönemde davacının ödemelerinden sonra ürün tesilm edilmedi ise 2015 yılında ürün teslim edilmemişken davacının yine ödeme yapmasının da izahı bulunmaması sebepleri ile bu nitelendirmelerin sonucunda ticari ilişkinin varlığının kabulüne bağlı davalının ürün teslimin de bulunduğu da sonuç olarak ortaya çıktığını, ancak davacı davalı ile yapıldığını bildirdiği anlaşmanın adetv e birim tutarlarının bilgisinin ne olduğunu vermemiş tespit edilen 12.ay ve 3.ay ihracatlarına konu adetlere göre, davalının emsal faturalarındaki birim fiyatları esas alınarak, teslim kabulü sonucuna göre borç alacak ilişkisinin nihayetlendirilmesi beklendiğinde emsal faturalardaki düşük miktar esas alındığında yapılan hesaplamaya göre kalan tutarın iadesi gereken kısım olduğunu, veyahut yüksek emsal bedeller alındıgında iade edilecek tutar kalmadığı sonuçlarına göre ve diğer tespitlere göre nihai takdirin Mahkememize ait olduğunu mütalaa etmiştir.
Dava; İtirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı taraf; davalının babası ile birlikte tekstil imalatçısı işi yaptıklarını, “…” logosu ile üretilen iç çamaşırlarının davacı tarafça yurt içine ve yurt dışına satış yapmak suretiyle aralarında ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişki kapsamında davalıya toplam 81.500,00-TL havale yapılmasına rağmen bu miktar malın teslim edilmediğinden bahisle ödenen paranın davalı taraftan tahsili hususunda icra takibi başlatıldığı, dosya kapsamına sunulan ıslah dilekçesi ile eldeki davada; davalı tarafın icra takibine vaki itirazının iptalinin talep edildiği anlaşılmıştır. Davalı taraf ise; icra takibine itiraz dilekçesinde; taraflar arasında bir mal alış verişi bulunmadığı, kendi adına davacı tarafça yatırılan paraların daha önceden davacıya verilen ödünç paraların geri ödemesine ilişkin olduğunu iddia ettiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, havale edilen paranın ticari ilişki kapsamında ödenen mal bedeline ilişkin mi yoksa, davacıdan alındığı iddia edilen ödünç paraya karşılık mı olduğu hususunda toplanmaktadır.
Vasıflı ikrarda, karşı tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğu; fakat bunun hukuki niteliğinin (vasfının) iddia edildiğinden başka olduğu bildirilir. Davacının ileri sürdüğü vakıa ikrar, fakat onun iddia ettiği hukuki nitelik inkar edildiğinden vasıflı ikrara gerekçeli inkar da denir. Hukukumuzda vasıflı ikrarın bölünemeyeceği, yani vasıflı ikrarın ikrar eden aleyhine delil teşkil etmeyeceği, bilakis o vakıayı ileri sürenin ispat etmesi gerektiği genel olarak kabul edilmektedir. Yani, vasıflı ikrarda ispat yükü, vakıayı ileri süren tarafta olup, o vakıayı vasıflı olarak ikrar eden tarafta değildir. (Baki Kuru, 2001, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 2, Sayfa 2052 vd.)
Öte yandan, yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/4-362 Esas, 2004/347 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; havale, hukuksal nitelik itibariyle bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcut olup, bu yasal karinenin aksini yani havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını iddia edenin ispatlaması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davalının kabulünün vasıflı ikrar olduğu, davacının ileri sürdüğü paranın gönderilmesi vakıasının davalı tarafından ikrar edildiği; fakat davacının iddia ettiği gibi bu paranın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında mal bedeline ilişkin olarak gönderildiğinin inkar edildiği, bu çeşit ikrarın bölünemeyeceği nazara alınarak, davada ispat yükünün davacıda olduğu kabul edilmiştir. Dava konusu ödemelere ilişkin dekontlardan sadece 23.10.2014 tarihli, 10.000,00-TL bedelli olanında “ürün ödemesi” açıklaması bulunduğu, diğerlerinde ise; paranın ne için gönderildiğine dair her hangi bir açıklama bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 02.07.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; davacı taraf ticari defterlerinde davalı tarafından veya dava dışı diğer takip borçlusu tarafından tanzim edilmiş bir fatura kaydına rastlanmadığı; ancak davacı taraf ticari defterinde dava dışı yurt dışı firmasından gelen tutarlar alıcılar hesabının alacak kalemine davalı adına yapılan ödemeye ilişkin bir kayıt bulunduğu, yine her ne kadar davalı tarafça havalelerin ödünç verilen paraların iadesine ilişkin olduğu iddia edilmişse de; davacı tarafa ödenen 23.10.2014 tarihli, 10.000,00-TL bedelli havalede “ürün ödemesi” açıklamasının yer aldığı, davacı tarafın dava dışı yurtdışı firmasına ihracatı gerçekleştirdiği ve dosya kapsamına sunulan gümrük evrak ve eki belgelerde ürünleri fatura ettiği, davacı tarafından ürün almak için gönderildiği bildirilen ödeme tarihleri ile yükleme tarihlerinin birbirine yakın olduğu, bu kapsamda taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının davacı tarafça ortaya konduğunun kabulü gerektiği, tespit edilen 12. ay ve 3. ay ihracatlarına konu adetlere göre davacının emsal faturalarındaki birim fiyatları esas alınarak teslim sonucu davacının 64.354,92-TL ödeme yapması gerektiği, bunun dışında kalan ödemeye ilişkin mal teslimi bulunmadığından davalı tarafça ödenen 81.500,00-TL ürün bedeli tutarından mahsubu sonucunda 17.145,08-TL ödemenin davalı tarafça iadesi gerektiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda davalı tarafın bu miktara vaki itirazının iptaline karar vermek gerekmiş, talep yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebi yerinde görülmemiş, buna ilişkin davanın kısmen kabulüyle kısmen reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE KISMEN REDDİNE,
… İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında davalı tarafın itirazının kısmen iptali ile takibin 17.145,08-TL asıl alalcak yönünden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatının reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan 1.391,82-TL peşin harçtan alınması gereken 1.171,18-TL harcın mahsubu ile artan 220,64-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yatırılan peşin harçtan mahsuben alınan 1.171,18-TL harç ile 31,40-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.202,58-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 7.429,04-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.311,50-TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.035,61-TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına; arda kalan 275,89-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/12/2018

Katip …

Hakim …