Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/556 E. 2018/1207 K. 26.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/556 Esas
KARAR NO : 2018/1207
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/06/2017
KARAR TARİHİ : 26/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin alacağının tahsili amacıyla; taraflarınca …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile borçlu … hakkında cari hesaba dayanan ilamsız icra yoluyla takip başlatıldığını, borçlunun, süresi içinde 05.05.2017 tarihinde borçlu olmadığını iddia ederek itiraz edip, takibi durdurduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, borçlunun itirazının iptali ile takibin; cari hesap bakiyesi olan 8.980,92 TL, bu bedele takip tarihi itibariyle işleyecek faiz, vekalet ücreti ve tüm feriler ile devamını, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesini, mahkeme masraflarının ve avukatlık ücretlerinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi ibraz etmedikleri anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; faturaya dayalı alacak istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 12/07/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “… Davacı tarafın 2012-2013 hesap dönemi ticari defterlerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davacı taraf ile davalı taraf arasındaki mali hareketlerin dökümleri ve davacı ticari defter kayıtlarının, … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının, … (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefiyet yazısı ve … Ticaret Odası Sicil Müzüdrlüğü yazısının incelendiğini, davacı şirket TTK’nın 64/3 maddesi gereği 2012-2011 mali yılı Yevmiye defterlerinin açılış vc kapanış tasdiklerinin zamanında yaptırdığını, Kebir vc Envanter defterlerinin açılış tasdikini zamanında yaptırdığını, defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğunun HMK’nun 222 maddesi bükümlerine göre davacı şirketin 2012-2013 takvim yıllarına ait kanuni defterlerinin lehine delil tenkil ettiği tespit edildiğini, davacı Şirketin Davacı şirket ile ilgili ticari muamelelerini; 120 00 087 hesap koduyla Alıcılar/ … İtfaiye- … hesabında takip ettiği ödeme emri tarihinde istenen faturaların yevmiye maddelerinin tablo şeklinde sunulduğunu, davacının ticari deliller ve belgelerine göre; davalının davacıya, 9.050,62-TL borcu olduğunun tespit edildiğini, davacı tarafından davalı aleyhine …, İcra Müdürlüğünün 24.04.2017 tarih … Esas sayılı ödeme emri ile takibe geçildiğini, ancak 07.05.2017 tarihinde davalının ödeme emrine itiraz edip durduğunun tespit edildiğini, … (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefiyet yazısından; davalı …’nin 01.04.2014-31.12.2017 tarihleri arasında İnşaat ve İnşaatın Parçaları için Metal Çatı ya da İskeletlerin imalatı, Asansörlerin, Yürüyen merdivenlerin, Yürüyen yolların, otomatik ve döner kapıların, bakım onarım dahil kurum işleri ve motorlu kara taşıtları için diğer parça ve aksesuarların imalatı faaliyeti nedeniyle mükellefiyet kaydının bulunduğunu, dava konusu dönemde ticari bir faaliyetinin olmadığının tespit edildiğini, … Ticaret Odası Sicil Müdürlüğü yazısından; davalı …’nin gerçek kişi ticaret sicil kaydının olmadığının tespit edildiğini, davacının; dava dosyasına, dava konusu faturalarda bulunan malların, teslim fiiliyle ilgili davalıya keşide ettiği fatura harici herhangi bir belge sunmadığının tespit edildiğini, sonuç olarak davalının davacıya borçlarını ödemediğinden bahisle, davaeı tarafından …. İcra 24.04.2017 tarih … Fsas sayılı ödeme emri ile takibe geçildiğini, davacının ticari defter kayıtlarına göre; davalıdan 9.050,62-TL alacağının olduğunu, ancak davacının takibe konu cari hesap alacak toplamı olarak 8.980,92-TL talep ettiğini, davalı tarafın Vergi Dairesi ve Ticaret odası kayıtlarına göre 2012-2013 döneminde ticari bir faaliyetinin olmadığını, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler neticesinde davacı şirket ile davalı arasında; mal/hizmet teslim fiilinin gerçekleşip gerçekleşmediği ile ilgili davacı tarafından, satış faturaları harici somut bir belge sunulmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın davacının faturaya dayalı olarak alacak isteminde haklı olup olmadığı, fatura içeriğinin kesinleşip kesinleşmediği ve fatura konusu malların davalıya teslim edilip edilmediği hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, …; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.”
Anılı kanuni düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında mahkememizce davacının dava ve takip konusu faturalarda kayıtlı malları davalıya satıp teslim ettiğini kesin delillerle kanıtlaması gerektiği sonucuna varılmış ve davacı vekiline takibe dayanak fatura ve sevk irsaliyelerinin ibrazı için süre verilmiş ancak davacı vekili tarafından yalnızca faturaların ibraz edildiği, faturaların tebliğine ilişkin herhangi bir belge ve sevk irsaliyesinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/12574 esas, 2014/16692 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere fatura içeriği malların teslim edildiğinin ispat külfeti davacıya aittir, ayrıca tek başına fatura düzenlenmesi de alacağı kanıtlamaya yeterli olmayıp faturanın tebliğ edilip itiraza uğramadığı hususunun ispatlanması gerekmektedir. Huzurdaki davada ise davacı taraf yalnızca fatura ibraz etmekle ispat külfetini yerine getirememiş olup yemin deliline de açıkça dayanılmadığı görülmekle sübut bulmayan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınan 153,38-TL peşin harçtan, alınması gereken 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 117,48-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan masrafın kendi üzerine bırakılmasına,
4-Kullanılmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde ödeyen tarafa iadesine,
5-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza