Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/483 E. 2019/1051 K. 28.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/483 Esas
KARAR NO : 2019/1051
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 18/05/2017
KARAR TARİHİ : 28/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin eski hissedarları olan … , …, …, … ve … ‘ye davalı şirketin ödemesi gereken bakiye satış bedelinin ödenmesi için … ‘tan müvekkili şirkete kullandırılan kredinin geri ödenmesi ile ilgili olarak,yine müvekkili şirkete imzalattırılan ve 20.02.2007 tarih 69-16 sayılı, 08.05.2008 tarih 153-20 sayılı, 24.04.2009 tarih 59-15 sayılı, 31.03.2010 tarih 97-15 sayılı, 09.03.2011 tarih 203-17 sayılı sözleşmelerden dolayı ana para, faiz, vergi, harç, gecikme cezası, cezai şart ve sair ferileri de dahil olmak üzere müvekkili şirketin davalı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığının ve halihazırdaki şirket kayıtlarının doğruluğunun tespitine, müvekkili şirketin davalı şirkete var ise vaki ödemelerinin tespiti ve istirdatı ile ilgili dava ve talep haklarının saklı tutulmasına,ayrıca terditli olarak; taleplerinin saklı kalması ve kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bu taleplerinin kabul edilmemesi varsayımında bu sefer de sözkonusu bedellerin geri ödenmesi talebinin zamanaşımına uğradığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin huzurdaki davayı ikamet etme iradesinin olmadığını, bu hususta davacı şirketin yetkili organları tarafından alınmış bir karar ya da davacı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerin dava açılmasına ilişkin onaylarının bulunmadığını, davacı şirket vekilinin mahkemece verilen 2 haftalık kesin süre içerisinde bu konuda dayanak yetki belgesini sunamadığını, bu sebeple davanın açılmamış sayılmasına veya davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki finansal yardım sözlkeşmelerinde yer alan yetki anlaşmasının yanı sıra, ticari merkezi Kazakisyan’da bulunan müvekkili şirkete karşı huzurdaki davanın Ülkemiz Mahkemeleri’nde açılmasının mümkün olmayacağını, taraflar arasında yetki anlaşması bulunduğu bu nedenle yetkili möahekemenin Kazakistan mahkemeleri olduğunu, yine huzurdaki davanın açıldığı tarihte dava konusu hakkında Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Özel Bölgelerarası Ekonomi Mahkemesi nezdinde müvekkili şirket tarafından davacı şirkete karşı açılmış alacak davasının derdest olduğunu, bu nedenle derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, Astana Şehri Özel Bölgelerarası Ekonomi Mahkemesi tarafından 10/05/2017 tarihinde karar verildiği ve kesim hüküm teşkil edeceğini, davacı şirketin terditli olarak zamanaşımı tespiti talebinde bulunmasında hukuki yararının bulunmadığını beyan ederek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı yanın; yetkili mahkemenin Kazakistan Mahkemeleri olduğuna dair yetki itirazı; tarafların dayandığı sözleşmedeki yetkili mahkemeye ilişkin yetki şartı mahkemenin belirli olması şartına uygun oalrak düzenlenmediğinden ve muğlak bulunduğundan yerinde görülmeyen yabancı mahkeme yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Bu kapsamda yine davalılar vekillerinin mahkememizi yetkili kılan mevzuat bulunmadığı gerekçesine dayalı yetki itirazları ”davacı yanın adresi itibariyle HMK 10 ve BK 89 gereğince mahkememiz yetkili olduğundan’ reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 21/06/2018 tarihli celsesinde; derdestlik itirazının ve kesin hüküm itirazının … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında derdest bulunan tenfiz dosyasının neticesi ile yine bu tenfiz dosyasında konu Kazakistan Ekonomi Mahkemesi’nin kararının kesinleşmesi neticesine göre irdelenip karara bağlanması maksadıyla … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasının neticesi, dosyamız açısından bekletici mesele yapılmış ancak 6100 sayılı HMK’nın 114/1-f,d bendleri ve 115 maddeleri gereğince taraf ve dava ehliyeti ile vekalet ehliyeti hususu; dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle dava şartları noktasında incelenmesi gerektiğinden bekletici meseleye ilişkin ara karardan görülen lüzum üzerine rücu edilmiştir.
Davacı vekilince ileri sürülen 6100 sayılı HMK’nın 114/1-f,d bendleri ve 115 maddeleri gereğince taraf ve dava ehliyeti ile vekalet ehliyetine ilişkin dava şartının somut olayda bulunmadığına yönelik itirazı mahkememizce; davacı vekilinin müvekkili şirkete ait A ve B grubu hissedarlarca atanan yönetim kurulu üyelerinden sunulmuş vekaletname ibraz edilmiş olduğundan bahisle reddedilmiş ise de; davalı yan;
“Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin, davacı şirkette %50 hisseyle ortak olduğu, 07/11/2012 günlü ortaklar kurulu kararına göre davacı şirketin, biri A grubundan biri de B grubundan olmak üzere en az iki müdürle temsil edilebileceği, her iki gruptan en az bir yetkili imzasıyla şirket işlerini takip için vekalet verilebileceği, davacı şirket adına işbu itirazın iptali davasını açan vekilin azledildiği ve azilin kendisine bildirildiği, vekilin müvekkili adına dava açması için genel vekaletnamenin bulunması ve davayı takip konusunda, özel talimatın gerekli olduğu, davayı açan vekilin vekaletnamesi davalının davacı şirkete ortak olmasından evvel düzenlenmiş ise de davalı şirket temsilcilerinin davacı vekilinin vekillik görev ve sıfatına itirazları nedeniyle vekillik görev ve yetkisinin ortadan kalktığı, ayrıca davacı şirket ortağı ve A grubu hisse sahibi davalı şirket ortaklarının bu davanın açılmasına ve yürütülmesine onay vermediklerini bildirmeleri karşısında davacı şirketin diğer %50 hissedarlarının şirket adına tek başına temsil ve karar alma imkanı da olmadığına göre vekilin dava açılması konusunda davacı şirketten aldığı talimattan bahsedilemeyeceği, dolayısıyla davacı vekilinin vekillik görevinin ve yetkisinin bulunmadığı, davaya ilişkin HMK’nın 114/1-d ve f maddelerinde belirtilen dava şartı noksanlığının bulunduğu, davacı şirketin mevcut hisse durumuna göre dava şartı noksanlığının giderilemeyecek nitelikte olduğu gerekçesiyle; davanın HMK 114/1-d,f ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. (…)Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” (Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 28.06.2018 tarihli … E., … K. sayılı ilamı) şeklindeki Yargıtay ilamına dayalı olarak bu yöndeki talebini yinelemiş olmakla ; mahkememizce davacı şirketin mevcut A grubu hissedarlar tarafından atanan yönetim kurulu üyelerinin huzurdaki davanın açılmasına yönelik dava açılması sırasında herhangi bir talimatlarının ve muvafakatlarının bulunmadığı yönünde apostil şerhli ve onaylı tercümeli beyannameleri dosyamız arasına alınmıştır..
İzah edilen nedenlerle ; davacı şirketin A ve B grubu yönetim kurulu üyelerinin birlikte atacakları imza ile temsil edildiği, huzurdaki davanın açılmasına davanın açılması tarihi itibariyle A grubu yönetim kurulu üyelerinin tamamının davanın açılmasına ilişkin rıza, muvafakat ve talimatlarının bulunmadığı, davacı vekilinin vekaletnamesinin halihazırda A ve B grubu yönetim kurulu üyeleri arasındaki anlaşmazlık ve birlikte imza şartının gerçekleşmemesi nedeniyle azledilemediği, A grubu yönetim kurulu üyelerinin tamamının davanın açılmasına ilişkin rıza, muvafakat ve talimatlarının olmaması nedeniyle taraf ve dava ehliyeti ile vekalet ehliyetine ilişkin dava şartının somut olayda bulunmadığı davanın HMK 114/1-f,d bendleri ile aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/1-f,d bendleri ile aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725,00TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/11/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …