Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/445 E. 2019/124 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/445
KARAR NO : 2019/124

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08/05/2017
KARAR TARİHİ : 13/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, Bodrum … isimli otel faaliyetleri kapsamında turizm sektöründe hizmet vermekte olduğunu, hatrı sayılır miktarda katma değer yaratan saygın bir firma olduğunu, müvekkil şirketin borçlusu davalı şirket ile turizm acentesi olarak faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkil şirket ile de bu kapsamda ticari ilişkiler kurduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkiler kapsamında, davalı borçlu şirketin müvekkili şirkete … numaralı 01.10.2016 tarihli fatura nedeniyle 4.814,20.-TL borcu doğduğunu ancak bu borcun davalı borçlu tarafından ödenmemiş olduğunu, bu durum üzerinde davalı borçlu şirket aleyhine toplamda 4.814,20.-TL tahsili talebi ile 31.01.2017 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlattığını, takip dosyası kapsamında borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmesi ardından, davalı/borçlu şirket tarafından kötü niyetle borca ve yetkiye itiraz edildiğini, takibin durdurulması talep edildiğini, müvekkili iyi niyetli olarak girişimlerde bulunmuş ise de davalı borçlu şirketin müvekkili şirketi türlü iddialar ile oyalamış uzun süre ödeme yapmaktan imtina ettiğini, tarafların arasındaki ticari alım-satım nedeniyle icra takibine konu edilen alacağın kesin olduğunu, bu husus taraf ticari defterleri ve tarafların bağlı olduğu Vergi Daireleri’nde tutulan kayıtlar ile de ortaya çıkacağını, bu yönden borçlunun itirazının kötü niyetli olduğu yapılacak yargılama ile de ortaya çıkacağını, davalı borçlunun aynı zamanda kötü niyetli olarak yetkiye de itiraz ettiğini, ancak davalı borçlunun yetki itirazının da usul ve yasaya aykırı olduğunun açık olduğunu, dosya kapsamındaki borç bir faturaya dayanmakta olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 89. Madde ”Para borçlar, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir.” hükmü uyarınca davalı-borçlunun yetki itirazının hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğinin açık olduğunu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2013/2890 E. Ve 2013/12610 K. Numaralı kararını tekrar ettiğini, borçlu firmanın icra takibine yaptığı itirazın iptali, icra takibinin devamı ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla inkar tazminatına hükmedilmesini talep etme gereğinin hasıl olduğunu, sonuç olarak haksız ve kötü niyetle yapılan itirazın iptalini ve icra takibinin devamını, haksız ve kötü niyetle yapılan itiraz neticesinde icra takibi durduğundan davalı borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücreti ve sair masrafların karşı tarafa yükletilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine, … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden faturaya dayalı olarak icra takibine başlandığını; bu takip çerçevesinde 30.03.2017 tarihinde ödeme emrinin müvekkili şirket tarafından tebliğ alındığını, bunun üzerine davacı alacaklı ile herhangi bir ticari ilişkisi bulunmayan müvekkilinin böyle bir borcu bulunmadığından yasal itiraz süresi içerisinde …. İcra Müdürlüğünün … Muhabere ve 04.04.2017 tarihli dilekçe ile borca ve ferilerine itiraz edildiğini, yine daha sonra yasal itiraz süresi içerisinde …. İcra Müdürlüğünün … Muhabere ve 06.04.2017 tarihli dilekçesinde de daha önce yetkiye itiraz etmemiş olduğundan bu kez yetkiye de itiraz ederek takibin durdurulduğunu, yetki ilk itirazında bulunulduğunu, genel yetkili mahkeme, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her davanın açıldığı tarihte gerçek veya tüzel kişi davalının yerleşim yeri sayılan yer mahkemesinin olduğunu, tarafın limited şirket olması veçhile, yerleşim yeri, merkezinin bulunduğu yer Antalya olduğunu, buna ilişkin ticaret sicil kaydı örneğini, dilekçenin ekinde mahkemeye sunulduğunu, dolayısıyla şirketin adresi Antalya’da olduğundan yetkili mahkeme Antalya mahkemesi olduğundan, dosyada yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Antalya mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, davacı Antalya’da açmayı borcun doğumuna neden olduğu iddia edilen kendi otellerinin bulunduğu Bodrum mahkemeleri ve icra dairelerinde dahi açmadan direk İstanbul mahkemelerinde açtığını, yasal düzenlemeler göz önüne alındığında, eldeki davanın derdest bulunduğu mahkemenin işbu dava bakımında yetkili olmadığının ortada olduğunu, zira davacı taraf, işbu davayı, kendi şirketinin yerleşim yerinde açmış bulunduğunu, bu nedenle, yetki ilk itirazında bulunmak zorunluluğunun doğduğunu, eğer yetki itirazı kabul edilmez ise esasa ilişkin beyanlarına gelince asla kabul etmemekle beraber davacıya borçlu oldukları kabul edilse dahi alacaklı olduğunu iddia edilen taraf alacağı ile ilgili davalı şirketimizi temerrüde düşürdüğünü belgeleriyle ispat etmesinin zorunda olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesi ileri sürdüğü hususlar yasal dayanaktan yoksun, somut bir delile dayanmayan, tamamen soyut iddialardan ibaret, mesnetsiz ve haksız çıkar sağlamaya yönelik gerçek dışı iddialar olduğunu, dolayısıyla davacı açmış olduğu davada haksız olduğunu, bunun yanında yine bahsedilen faturalarla ilgili dökümleri ve ödendiğini ve ödenmediğini iddia ettikleri kısımlar yönünden mutabıkları da yine belgeleriyle birlikte ispat etmek zorunlulukları içerisinde olduklarını, davalı müvekkil şirket karşı açılan ve şartları hiç bir şekilde oluşmayan işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, sonuç olarak, yetki ilk itirazımızın kabulü ile mahkemenizin yetkisizliğine ve dosyanın yetkili Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini, aksi yönde karar vermesi halinde davalı şirkete karşı açılmış bulunan işbu davanın reddini, mahkeme/yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ve diğer masrafların karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; faturaya dayalı alacak istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 4.814,20-TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) işleyecek avans faizi ile takip başlatıldığı, davalı takip borçlusunun borca ve borcun ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
Davalı/ takip borçlusu tarafından mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de HMK’nın 10 ve TBK’nın 89. maddeleri uyarınca para borçları yönünden ifa yerinin alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yeri olması, taraflar arasındaki ticari ilişkinin açıkça reddedilmemesi bağlamında davacının ikametgahı mahkemeleri kapsamında somut olayda davacının yerleşim yeri itibariyle mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı yanın yetki itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 11/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacı … A.Ş; davalı … Ltd. Şti.’den alacaklı olduğunu iddia ettiği 4.814,20.-TL ile ilgili olarak … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası aracılığıyla icra takibinin başlatıldığını, … Ltd. Şti. bahse konu borcu davacıya ait … Otele kendilerinin … Şubesi tarafından ödenmiş olduğunu ileri sürerek itirazda bulunduğunu, bunun üzerine işbu itirazın iptali davası açıldığını, Davacı … A.Ş’nin 2016 yılı defterleri incelenip tablo şeklinde sunulduğunu, davacı tarafından davalıya 01.10.2016 tarih ve … numaralı ”…” oteli olarak içeriği konaklama harcaması olan e-fatura düzenlendiğini, Fatura bedeli toplam 4.814,20.-TL olduğunu, defter kayıtlarına ilişkin bilgiler; davacı tarafından davalıya açıklanan fatura 01.10.2016 tarihinde düzenlenmiş ve 01.10.2016 tarih ve … nolu yevmiye maddesi ile yevmiye defterine ve defteri kebire kaydedildiğini, davalı yan icra dosyasında davacının bu faturadan kaynaklı alacağını davacıya ait … Otele kendilerinin … Şubesi tarafından ödenmemiş olduğunu açıklamış olsa da bu ödemeye ilişkin bir belge dosyaya sunulmadığını, dava dilekçesine verdiği cevapta ise bu borç ile ilgili temerrüde düşürülmediğini açıkladığını, öte yandan dosyada davalıya ait mevcut ba formları incelendiğinde yukarıda tespit edilen faturanın bu formlarda beyan edilmediğinin tespit edildiğini, Maliye Bakanlığı tarafından Ocak 2010 ayından itibaren mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000-TL olarak belirlendiğini, bu nedenle fatura tutarı 5.000,00.-TL’nin altında olduğundan davalı tarafından Ba formu ile beyan edilmemesi gerektiğini, bu yüzden ba formu içeriğinde bulunmadığını, sonuç olarak, davacı ile davalı arasında 2016 yılında ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı taraf ticari defterlerinin tam olduğu ve kayıtların usulüne uygun tutulduğu ve davalıya düzenlemiş olduğu 01.10.2016 tarih ve … numaralı ” …” oteli olarak içeriği konaklama harcaması olan e-faturayı düzenlemiş olduğunu ve defterlerine kaydetmiş olduğunu, davalının borcunu ödediği iddiasını delillendiremediğini, bu konuda dosyaya belge sunmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davacının faturaya dayalı konaklama hizmet ilişkisinden kaynaklı alacağının mevcut olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Davalı tarafın itirazında borca ve faiz oranına itiraz ettiği, ayrıca ve açıkça hizmetin verilip verilmediği noktasında itirazda bulunmadığı, ayrıca itiraz dilekçesinde hizmet bedelinin ödendiği, bu nedenle borcun kalmadığı savunmasının ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davalının anılı savunması kapsamında hizmet bedeline ilişkin faturaya konu borç yönünden davacı ile davalı arasındaki akdi ilişki davalı tarafından kabul edilmiş olup, davalı yanın bu miktarın ödendiğini ispat yükü altında olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktalarında icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; mahkememizce yazılan talimat kapsamında Antalya Asliye Ticaret Mahkemesi kanalı ile davalı tarafa çıkarılan meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen ticari defterlerini ibraz etmediği gibi ödeme savunmasına yönelik herhangi bir delil ibraz etmediği, bu nedenle yalnızca davacı ticari defterleri üzerinde inceleme icra edildiği, mahkememizce temin edilen bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, ayrıntılı ve gerekçeli olarak hazırlamakla hükme esas alınmaya elverişli olduğu, ibraz edilen davacı ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu, takibe dayanak e-faturanın 01/10/2016 tarih ve … numaralı ”…” oteli içeriği ile konaklama harcamasını konu edindiği, fatura bedelinin 4.814,20-TL olup 01/10/2016 tarih ve … nolu yevmiye maddesi ile davacı yanın yevmiye defterine ve defteri kebire kaydedildiği, fatura bedeline karşılık davalı tarafça yapılmış herhangi bir ödemenin tespit edilemediği, anılı savunma kapsamında asıl alacak miktarına ilişkin borç yönünden davacı ile davalı arasındaki akdi ilişki davalı tarafından kabul edilmiş olup, ayrıca ödeme savunması ileri sürülmekle davalı/ takip borçlusunun davacıya hizmet bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 4.814,20-TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacı lehine icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 4.814,20-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin 4.814,20-TL asıl alacak üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2- Alacağın % 20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 328,85-TL harçtan peşin alınan 82,22-TL harcın mahsubu ile bakiye 246,63-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 82,22-TL peşin harç, 600-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 1.347,50-TL olmak üzere toplam 2.061,12-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.725-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/02/2019

Katip …

Hakim …