Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/398 E. 2022/217 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/746 Esas
KARAR NO : 2022/244

DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 22/12/2020
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/10/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu…vefat etmiş olmakla geriye yasal mirasçıları olarak çocukları …,…,…’ın kaldığını, vefat eden …’ın vefatına neden olan olaya karışan … plakalı aracın kazaya karışmasında vefat edenin hiç bir kusuru mevcut olmamakla vefat eden kaza esnasında araçta seyahat eden konumunda olduğunu, kazanın tek taraflı olması nedeniyle…Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma başlatıldığını ve dosya kapsamında Adli Tıp Kurum raporu alındığını, yaşanan acı kazanın akabinde müvekkilleri tarafından …plakalı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta şirketi olan davalı sigortaya başvuru yapıldığını ve yapılan başvuru neticesinde davalı Sigorta tarafından …-3 sayılı hasar dosyası açıldığını, bu dosya kapsamında yürütülen işlemler sonucu müvekkillerinin fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı olmak kaydıyla imzalanan ibraname karşılığı toplamda 20.234,90 TL tazminat ödemesi yapıldığını, ancak söz konusu tazminat ödemesinin müvekkillerince yapılan araştırmalar sonucu yetersiz olduğu ve yerleşik Yargıtay hesaplamaları uygulanmadan hesaplandığı ve bu sebeple ödemenin eksik kaldığının tespit edildiğini beyan ile, davalı Sigorta tarafından …hasar dosyasından yapılan tazminat ödemesinin yetersiz olması nedeniyle ilgili ibranamenin iptali ile yeniden hesaplama yapılarak müvekkillerine ödenmesi gereken gerçek tutarın belirlenmesini ve eksik yapılan destekten yoksun kalma tazminat ödemesinin (fazlaya ilişkin talep ve
dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik; 1.000 TL nin) sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili ile müvekkil davacılara ödenmesini, davanın kabulünü, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini, arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davacı tarafa iyiniyetli şekilde dava öncesinde tazminat ödemesi yaptığını, açılan davanın reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde, …numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigorta Poliçesi ile 01.06.2019 – 01.06.2020 tarihleri arasından …adına sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluğun, bedeni zararlarda kişi başına 360.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, 06.10.2019 tarihinde … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile seyir hafinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek yapmış olduğu kaza neticesinde sigortalı araçta yolcu olarak bulunan …’ın vefat ettiğini, bu sebeple aleyhe ikame edilen işbu davaya ilişkin cevap ve itirazları sunma zaruriyeti hasıl olduğunu, davacı tarafından imzalanan ibranamede yer alan “fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı olmak kaydıyla” ibaresi davacının kendi iradesini yansıtmadığını, müvekkili şirket sigortalısının dava konusu kazanın meydana gelmesinde
kusuru bulunmadığını, başvuranın koruyucu tertibatlarını kullanıp kullanmadığının araştırılması gerektiğini, başvuranın “emniyet kemeri” takmadığı durumda, olayda “müterafık kusuru” söz konusu olacağını, bu sebeple “müterafık kusur indirimi” yapılması gerekeceğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, destekten yoksunluk hesabı yapacak olan bilirkişi raporu Yargıtay’ın değişen içtihatları neticesinde yetersiz kalmaması gerektiğini, davayı kabul anlamında olmamakla, manevi tazminat taleplerinin sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğundan reddi gerektiğini, kabul anlamında olmamakla, davacıların dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faiz talep etmesinin yasal dayanağı olmadığını beyan ile, davacı murisi dava konusu kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğundan, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, müvekkili şirketin sorumluluğu yalnızca sigortalısının kusuru nispetinde ve poliçe limiti ile sınırlı olduğundan Adli Tıp Kurumu’ndan kusura ilişkin rapor alınmasını, kusur durumuna göre Hâzineye kayıtlı aktüer aracılığı ile bilirkişi incelemesi yapılmasını, müterafik kusurun tazminattan düşülmesini, müvekkili şirket dava açılmasına sebep olmadığından tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir
.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacılara ait mirasçılık belgesi, poliçe / hasar dosyası, araç tescil kayıtları, ekonomik ve sosyal durum araştırma raporlarının dosyada mübrez olduğu görülmüştür.
Kurşunlu …’nin … esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp ve tetkik edilmiştir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda özetle; “…Kusur yönünden teknik değerlendirme: davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü dava dışı …yönetimindeki … plaka sayılı…marka araç ile Çerkeşistikametinden İlgaz istikametine seyir halinde iken gereken dikkatini yola vermediği, mahal şartlarına göre kontrolsüz seyir halinde olduğu, yolun geometrik özelliklerini de dikkate alarak hızını yol üzerinde kalacak ve tedbir alabilecek düzeye düşürmediği, sevk ve idare hatası sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ taraftan yol dışı kalıp bariyere çarparak şarampole düştüğü ve 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 47/d (Trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere, uymak zorundadırlar) ve 52/a-b (Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak, Sürücülerin hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak) ve 56/1-a (Şerit izleme ve değiştirme kurallarına riayet etmemek) maddelerini ihlal ettiği anlaşılmış olup, dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı %100 (Yüzde yüz) oranında kusurludur.
2-Davacılar yakını yolcu …’ın … plaka sayılı araçta yolcu konumunda bulunduğu anlaşılmakla, olayın oluş şekli, aracın hasar durumu, yol dışındaki son konumu ve maktulün emniyet kemeri takıp takmadığı hususunun
belirsiz olduğuda dikkate alındığında, kolluk görevlileri ve olay yeri inceleme tutanağındaki mevcut tespitlere göre olayı önlemek bakımından alabileceği herhangi bir önlemi bulunmadığından, olayın oluşumunda ve kendi
yaralanmasında kusursuzdur.

TAZMİNAT HESABI:
Davalı Sigorta şirketi tarafından keşide edilen zorunlu trafik sigorta poliçesi 01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenmiştir. Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere işbu kazanın 09.06.2021
tarihli yasal düzenlemeden önce meydana gelmiş olması ve yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay kararı dikkate alınarak; Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre, bilinmeyen dönem kazançlar ise Yargıtay kararlarındaki gibi %10 artış ve iskonto esasına(progresif rant yöntemine) göre belirlenerek hesaplama yapılacaktır.
MÜTEVEFFANIN YAŞI VE BAKİYE ÖMRÜ
a)16.03.1949 doğumlu olan müteveffa…, 06.10.2019 vefat tarihinde (70)yıl, (6)ay, (20)günlük olup, (70)yaşında kabul edilerek TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü (10) yıl ve muhtemelen (81) yaşına kadar yaşayacaktır. b)Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına göre kural olarak aktif çalışabilme yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olup, müteveffanın aktif çalışma hayatının geçmiş olması ve aktif olarak çalıştığına dair bir belge bulunması nedeniyle bakiye ömür süresi olan 10 yılın tamamı pasif dönem kabul edilecektir.
HAK SAHİPLERİ VE DESTEK SÜRELERİ
Orta öğrenimin zorunlu olması dikkate alınarak davacı erkek çocuklar bakımından 20 yaşına kadar müteveffanın desteğinden yoksun kaldıkları süreler aşağıdadır.
Hak sahibi Doğum tarihi Vefat T.Yaşı Destek Süreleri

Oğlu İsmail 01.01.2004 16 (20 yaşına kadar) 4 yıl
Oğlu İbrahim 01.01.2002 18 (20 yaşına kadar) 2 yıl

Oğlu Sadettin 01.01.2002 20 (20 yaşına kadar) 2 ay
PAYLAR

Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin bu konudaki son kararlarına göre müteveffanın gelirinin tamamı aşağıdaki oranlarda hak sahipleri arasında paylaştırılacaktır.
za
KAZANÇ DURUMU
Kaza tarihinde 71 yaşında olan müteveffanın aktif olarak çalıştığına dair bir belge bulunmadığından yaşamsal faaliyetlerini devam ettirmek için sarf edeceği emek ve mesainin karşılığının kamu düzenine ilişkin bulunan asgari ücretlerin altında olmayacağı kabul edilerek asgari ücretlere göre hesaplama yapılacaktır. Hesaba esas alınan asgari ücretler ücretli bir çalışmaya dayanmadığından asgari geçim indirimleri dikkate alınmayacaktır.
ÖDEME TARİHİNDEKİ VERİLERE GÖRE HESAPLAMA
Davalı tarafından davacılara 16.07.2020 tarihinde toplam 20.234,90 TL ödeme yapılmıştır. Bu durumda ödeminin ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen maddi zararı karşılayıp karşılamadığını belirlemek için öncelikle ödeme tarihindeki verilere hesaplama yapılacaktır. Buna göre;
A)Bilinen dönem kazanç tespiti
Müteveffanın 06.10.2019-01.01.2021 arası geçen bilinen dönemdeki net kazançları aşağıdadır.
P
a)Müteveffanın işlemiş ve bilinen devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak; b)İşleyecek ve bilinmeyen bakiye pasif devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre,
b)Müteveffanın işleyecek pasif devre başındaki bir yıllık geliri ise;
2.103,97 x 12 Ay = 25.247,64 TL. olup, anılan tutar işleyecek pasif devre maddi zarar
hesabına esas alınacaktır. Buna göre;
C)Peşin Değer
(3)yıllık işleyecek iskontolu pasif devrenin peşin değeri ¸
ÖDEME İLE ÖDEME TARİHİNDEKİ VERİLERE GÖRE BELİRLENEN ZARARIN KARŞILAŞTIRILMASI:
a)Hak sahiplerin ödeme tarihindeki verilere göre maddi zararı ile yapılan ödemenin
karşılaştırılması aşağıdaki gibidir;
b-Yukarıda belirlendiği üzere davacı oğlu Sadettin’ın ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen maddi zararı davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme ile karşılanmış gözükmektedir. Oğlu İsmail ile İbrahim bakımından ödem tarihindeki verilere belirlenen maddi zararı, yapılan ödeme ile karşılanmamaktadır. Bu durumda; Aşağıda günümüze kadar bilinen verilere göre yeniden zarar hesabı yapılarak ödemenin
güncel tutarı davacıların zararından tenzil edilerek talep edilebilir bakiye zarar tutarı belirlenecektir. )Müa-Müteveffanın işlemiş ve bilinen devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak; b)İşleyecek ve bilinmeyen bakiye pasif devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre,
b)Müteveffanın işleyecek pasif devre başındak bir yıllık geliri ise;
2.557,59 x 12 Ay = 30.691,08 TL. olup,, anılan tutar işleyecek pasif devre maddi zarar
hesabına esas alınacaktır.
Buna göre;

C)Peşin Değer

(2)yıllık işleyecek iskontolu pasif devrenin peşin değeri
¸
D)DAVALI TARAFINDAN YAPILAN ÖDEMENİN GÜNCELLENMESİ M a)Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/4-824 E, 2012/134 K. ve 14.03.2012 tarihli bu konudaki en son kararında özetle; ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş yasal faizi ile güncellenerek güncel tutarın hesaplanan tazminattan indirileceği yönündedir.Bu durumda;
b)Davalı tarafından hak sahiplerine yapılan ödemeni ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş faizi ve asıl ödemenin ilavesi maddi zararından tenzil gereken güncel tutarlar aşağıdaki gibidir;
V-DAVALI SİGORTA ŞİRKETİNİN SORUMLULUK KAPSAMI
E
TEMERRÜT TARİHİ
a)06.10.2019 kaza tarihindeki limitlere göre davalı sigorta şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk üst limiti 390.000,00 TL dır. Davalı tarafından yapılan ödemenin tenzili sonucu davalı sigorta şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden bakiye sorumluk limiti (390.000,00-20.234,90)= 369.706,00 TL olarak devam etmektedir. Davacıların bakiye maddi zararı bakiye poliçe limitleri içinde kalmaktadır.
b)Dava dosyasında başvurunun hangi tarihte yapıldığını gösterir belge bulunmadığından davalı bakımından en erken temerrüt tarihi daha önce ödeme yaptığı 16.07.2020 olarak belirlenmiştir. c)Sigortalı aracın kullanım şeklinin ticari olduğuna dair bir belge mevcut olmayıp, dava dilekçesinde de faiz cinsi belirtilmemiş sadece faizi ile birlikte talepte bulunulmuştur.
SONUÇ:
Yukarıda takdim edilen açıklamalar çerçevesinde, hukuki değerlendirme, takdir ve karar Mahkemeye ait olmak üzere, tarafımıza verilen görev çerçevesinde;
06/10/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;
1) Davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’ın %100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu,
2) Davacı yolcu …’ın kazanın oluşumunda ve kendi yaralanmasında kusursuz olduğu,
3) Davalının %100 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre;
A)Ödeme tarihindeki verilere göre;
Ödeme tarihindeki verilere göre davacıların destek zararı ve yapılan ödemelerin karşılaştırması aşağıdaki gibidir,¸ re
B)Günümüze kadar bilinen verilere göre;
Ödeme tarihindeki verilerine göre bir kısım davacıların destek zararının ödeme ile karşılanmamış olması nedeniyle günümüze kadar bilinen verilere göre belirlenen destek zararlarından ödemelerin güncel tutarlarınının tenzili sonucu;
a)Davacı Oğlu …’ın destekten yoksun kalma nedeniyle bakiye maddi zararının = 22.735,95 TL,
b)Davacı Oğlu …’ın destekten yoksun kalma nedeniyle bakiye maddi zararının = 7.555,76 TL. olduğu,
c)Davacı Oğlu …’ın destekten yoksun kalma nedeniyle bakiye maddi zararının = ödeme ile karşılandığı
d)Davacıların bakiye destek zararlarının poliçe limitleri içinde kaldığı,
e)Dava dosyasında başvurunun hangi tarihte yapıldığını gösterir belge bulunmadığından davalı bakımından en erken temerrüt tarihinin daha önce ödeme yaptığı 16/07/2020 olarak belirlendiği,
f)Sigortalı aracın kullanım şeklinin ticari olduğuna dair bir belge mevcut olmayıp, dava dilekçesinde de faiz cinsi belirtilmeksizin sadece faizi ile birlikte talepte bulunulduğu…” yönünde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.

Davacılar vekilinin ıslah dilekçesi ile destekten yoksun kalma maddi tazminat istemine yönelik netice-i taleplerini rapordaki hesaplama miktarına yükselttiği, dilekçenin davalı vekiline tebliğ edildiği görülmüştür.
Huzurdaki davada 06/10/2019 tarihinde desteğin yolcu olarak bulunduğu aracın karıştığı tek taraflı ölümlü trafik kazası nedeniyle davacıların (vefat eden desteğin çocukları olup) destekten yoksun kalma sebebine dayalı olarak maddi tazminat isteminde bulundukları görülmüş olup somut olayda ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesi gereğince; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde düzenlendiği, uyuşmazlığın ise davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyecekleri, dava tarihinden önce alınan ödeme nedeni ile zararın tazmin edilip edilmediği, desteğin müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı, davalı yanın hatır taşıması savunmasının tetkik edilip edilemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı TBK’nın 53. maddesinde düzenlenmiş olup haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kişilerin anılan düzenleme gereğince uğradığı zararın tahsilini talep hakkı bulunmaktadır. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanılabilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekmektedir. Esasında destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, düzenli bir yardımı ifade etmektedir. Mevcut olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak kimse destek olarak kabul edilmektedir. Huzurdaki davada trafik kazası neticesinde vefat eden …’ın davacıların babası olduğu, ölenin, ölüm vuku bulmasaydı çocuklarına destek olacağı açık olduğundan davacıların desteğini yitirdiği, bu hali ile ölüm nedeni ile zarara uğradıkları anlaşılmıştır.
Ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun tanzim edilmekle mahkememizce itibar edilir bulunan kusur raporu, kaza tespit tutanağı (KTT) ve celp edilen ceza dava dosyasındaki maddi tespitler ışığında; KTT, kaza yeri krokileri, sürücü ve tanık ifadeleri kapsamında desteğin yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün %100 kusuru ile trafik kazasının meydana geldiği saptanmıştır. Anılı tespitlerin KTT, ceza dosyası ve mahkememiz dosya kapsamı ile çelişmediği anlaşılmakla, davalı itirazı yerinde görülmemiş ve kusur yönünden yeniden inceleme yapılması yoluna gidilmemiştir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiş olup mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilmektedir. Davalı yanın desteğin emniyet kemerinin takılı olmamasına yönelik müterafik kusur indirimi yapılmasını talep ettiği görülmekle birlikte müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından ayrıca resen araştırılmasının gerektiği anlaşılmış olup somut olayda; ceza dosya içeriği ve kaza tespit tutanağından emniyet kemerinin takılı olmadığına dair bir kayıt bulunmadığı gibi olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağı içeriğinde desteğin araç içerisinde ex olduğu tespitlerinin yazılı olduğu görülmekle, desteğin emniyet kemerinin takılı olmadığının kabul edilemeyeceği, dosya kapsamında müterafik kusur indirimi yapılması gereken herhangi bir duruma rastlanılmadığı anlaşılmıştır.
Hatır taşımasına ilişkin savunma ise defi niteliğinde olup ancak kanuni süresi içerisinde verilen cevap dilekçesi kapsamında ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecektir. Cevap dilekçesi verildikten sonra ileri sürülen savunma, savunmanın genişletilmesi yasağı ile karşılaşacak olup HMK’nın 319. ve 141. maddeleri kapsamında ıslah yahut karşı tarafın açık muvafakâtinin bulunmadığı hallerde hatır indirimine ilişkin hukuken bir değerlendirme yapılması mümkün olamayacaktır. Nitekim somut olayda; davalı yanın cevap dilekçesinde hatır taşımasına yönelik herhangi bir savunma yöneltmediği, tahkikatın ilerleyen aşamasında bilirkişi raporunun tebliğinden sonraki süreç içerisinde bu yönde savunma ileri sürdüğü, bu hali ile savunmanın genişletildiği tespit edilmiş olup dava basit yargılama usulüne tâbi olup HMK’nın 319. maddesi kapsamında savunmanın genişletilmesi / değiştirilmesi yasağının cevap dilekçesinin verilmesi ile başladığı, HMK’nın 141/2 maddesi gereğince ancak ıslah yahut davacının açık muvafakat etmesi ile tetkik edilebileceği, ancak davalı yanın ıslahının mevcut olmadığı gibi karşı tarafın/ davacı yanın açık muvafakatinin de bulunmaması nedeni ile davalı yanın hatır taşıması savunmasının değerlendirilmesi mümkün olmamıştır.
Davacı yanın talep edebileceği tazminat miktarının hesaplanması noktasında aktüerya bilirkişi incelemesi yapılmış olup dosya kapsamında (dava tarihinden önce) davalı sigorta şirketi tarafından davacılara 16/07/2020 tarihinde 20.234,90-TL tazminat ödemesinin yapıldığı ihtilafsız olup 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinde, bu Kanunda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu, tazminat miktarlarına ilişkin olan ve yetersiz veya fahiş olduğu “açıkça belli olan” anlaşmalar ya da uzlaşmaların, yapıldıkları tarihten başlayarak “iki yıl içinde” iptal edilebileceğinin düzenlendiği görülmüştür. Anılı süre niteliği itibâri ile hak düşürücü süre mahiyetinde olup ödeme tarihleri ile dava tarihi arasında 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda KTK’nın 111. maddesi çerçevesinde dava tarihinden önceki ödemenin yeterli olup olmadığına ilişkin hesaplama yapılması gerekmiş olup Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…Ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…Ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmekle birlikte ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faiz ile) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ile birlikte uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması ancak hesaplamalarda pregresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak belirlenen tutar ile ödeme miktarı karşılaştırılmış, karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmış ve zarar miktarlarından da yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak hesaplanan tutardan mahsup edilmiştir. Bu suretle yapılan hesaplama neticesinde; davacı…yönünden dava öncesindeki ödemenin yeterli olduğu, zararının tazmin edildiği saptanmakla anılı davacı yönünden davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir. Ancak diğer davacılara dava öncesinde yapılan ödemenin yetersiz kaldığı, zararın tümü ile karşılanmadığı görülmekle davacı…’ın talep edebileceği tazminat miktarının 22.735,95-TL, davacı …’ın talep edebileceği tazminat miktarının 7.555,76-TLolduğu, anılı kanuni düzenlemeler gereğince davalı sigorta şirketinin destekten yoksun kalma nedeni ile doğan davacıların işbu maddi zararını tazminle mükellef olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Son olarak temerrüt tarihinin tespiti ve faiz türü yönünden inceleme yapılmış olup 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği düzenlenmekle birlikte davalı sigorta şirketi yönünden temerrütün ödeme tarihi olan 16/07/2020 tarihi itibari ile başladığı anlaşılmıştır. Kazaya neden olan sigortalı aracın hususi nitelikte olması nedeni ile yasal faize hükmedilmesi gerektiği, ıslah dilekçesi ile arttırılan tazminat talepleri yönünden de HMK’nın 26. maddesi uyarınca haksız eyleme dayalı talebin tümü yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiği kanaatine varılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
A-Davacı … yönünden davanın REDDİNE,
B-Davacı…yönünden davanın KABULÜ ile,
22.735,95-TL destekten yoksun kalma tazminatının 16/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
C-Davacı…yönünden davanın KABULÜ ile,
7.555.76-TL destekten yoksun kalma tazminatının 16/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 2.069,23 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 156,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.912,83 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı tarafça yapılan 1.448,10 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 1445,71 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılar… ve… a ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
5- Davacılar …ve … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara ödenmesine,
6- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 50,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
8- Devletçe karşılanan 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin, davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.357,76 TL ‘sinin davalı taraftan, bakiye 2,24 TL’sinin davacı…’dan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
9- Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı ve 102,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 210,80 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılar …ve…’ a ödenmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.30/03/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır