Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/316 E. 2018/1007 K. 14.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/316
KARAR NO : 2018/1007
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2017
KARAR TARİHİ : 14/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket yetkilileri arasında 17.11.2015 tarihinde yapılan toplantı neticesinde hizmet teklifi gönderildiğini, tarafların söz konusu hizmet kapsamı neticesinde 25.11.2015 tarihi itibariyle çalışmaya başlamış olup sosyal medya ve reklam hizmetleri verilmesi amacıyla ticari münasebet cereyan ettiğini, bu doğrultuda müvekkili şirket tarafından; Facebook, Twitter ve Instagram mecralarında sosyal medya hesapIarının içerik ve reklam yönetimi, hesap yönetimi ve sosyal CRM çalışmaları, içerik üretimi; Metin yazımları, görseller; içeriklerin paylaşımı, moderasyon, ziyaretçi iletişimi, müşteri iletişimi ve raporlama, standart tasarımların FBML yazılım entegrasyonları, içerik stratejilerinin belirlenmesi, içerik üretimi ve hedef kitle segmentasyonu (düzenli, takvim), içerik girişleri ve geri dönüşüm takibi, arka plan tasarım çalışmaları, proje oluşturma & yönetme (yarışmalar, etkinlikler vb) hizmetleri kapsamında, dönemsel ve karşılaştırmalı rapor hazırlanıp sunulması; … bünyesinde dijital platformlarda yer alan olumsuz algıyı ortadan kaldırmak amacıyla markaya ilişkin olumlu içeriklerin üst sıralara çıkarak olumsuz içeriklerin ötelenmesine yönelik olarak; markaya ve hizmetlere özel blog yönetiminin yapılması, aktif feed planlarının oluşturulup içerik beslemesi yapılması; medya planı dahilinde Google ve sosyal medyada hem markanın ve sunulan hizmetin ve avantajların reach ve enagagament sayısını arttırarak paylaşılan içeriklerin ve kampanyaların çok daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayacak etkin hedef kitle ile marka bilinirliliğini ve lead’i arttırmak için dijital medya reklamları oluşturulduğunu; aktif, etkin ve performans bazlı Adwords re-marketing çalışmaları yapıldığını, sosyal medya kampanyalarının geri dönüş oranının (ppc) hesaplanması noktasında hazırlanacak özel raporlarla etkin kaynak istatistiklerinin sunulması, sosyal medya yönetiminin ve dijital pazarlama faaliyetlerinin web site trafiklerine etkisinin ölçümlenmesi, ilgili reklam modellerine ilişkin tasarım çalışmaları hazırlandığını, ilgili mecrada yönetilecek etkin bir reklam yönetimi ile web sitesine de trafik sağlanarak Google’da üst sıralara çıkılması için gerekli çalışmalar yapıldığını, reklam performansına ilişkin reklam conversation rakamlamlarını içeren raporların dönemsel olarak düzenli bir şekilde hazırlanıp sunulduğunu, tarafların anlaşmış olduğu hizmet çerçevesinde; müvekkili şirket tarafından www.facebook.com/… linki üzerinden … markasının Facebook gibi dijital alanlarda sosyal medya yönetimlerini sağlandığını, sosyal medya yönetimi hizmetiyle ifade edilmek istenenin; markanın sunduğu hizmetleri metin ve görsel tasarım çalışması ile Facebook sayfaları üzerinden yayınlayarak dijital kullanıcıları ile buluşturulması olduğunu, günde 1 adet olacak şekilde her gün markanın Facebook sayfasından içeriklerini müvekkili şirketin yayınladığını, bu doğrultuda, davalı şirket için kendilerine her hafta günlük görsel ve metin çalışmalarından oluşan haftalık içerik planları iletildiğini ve kendilerinden onay aldıktan sonra Facebook hesaplarından yayınlar yapıldığını, … markası için markanın satışlarını arttırmak, verdikleri hizmetleri potansiyel müşterilerine tanıtmak ve dijital itibarlarını arttırmak için aktif, profesyonel bir dijital iletişim çalışması yürütüldüğünü, davalı şirkete düzenlenen faturaların, davalı tarafından kabul edildiğini ve 31.10.2016 tarihinde cari hesap mutabakatı da yapıldığını, devamında defalarca davalı şirket tarafından hizmet bedeli talep edilmiş olmasına rağmen davalı şirket müvekkilinin oyalama yoluna gittiğini ve sonraları yetkililerin telefonlara dahi çıkmadığını, bunun sonucu olarak müvekkili tarafından alacağın tahsili amacıyla (borçlu) davaJı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından ilgili icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesiyle müvekkiline karşı herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine ve ödeme emrinde yazılı nevileri ile birlikte alacak miktarının tamamına kötü niyetli olarak haksız ve yersiz bir şekilde itiraz edildiğini, bu sebeple icra takibinin durduğunu, borçlu şirketin borcunu ödemekten kaçınmak için mal kaçırması halinde müvekkilinin hakkını elde etmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle sakınca veya ciddi bir zarar doğacağından endişe edildiğinden, uyuşmazlık konusu hakkında 6100 sayılı HMK 389. madde gereği ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davalı borçlunun vaki itirazının haksız, hukuka aykırı ve mesnetsiz olduğunu, netice itibariyle, davalı borçlu tarafından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak yapılan itirazın iptali ve takibin devamı ile mezkur alacağın % 20 inkar teminatı ile birlikte tahsili amacıyla mahkememiz nezdinde iş bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, sonuç olarak bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile davalının haksız ve yersiz vaki itirazının iptalini, icra takibinin devamı ile alacağın ticari avans faizi ile birlikte tahsilini, borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri, icra masrafları ve ücreti vekâletin davalıya aidiyetine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından, müvekkili şirket aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi başlatılmış olup müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmaması sebebi ile haksız ve kötüniyetli icra takibine itiraz edildiğini, akabinde davacı tarafından müvekkili şirkete sunmadığı hizmetlerin karşılığı olarak tahsil edilmek istenilen icra takibine konu tutarın haksız ve hukuka aykırı şekilde tahsili amacı ile huzurdaki davanın ikame edildiğini, dava dilekçesi içerisinde; müvekkili şirketin sosyal medya hesaplarının yönetiminin sağlandığını, online itibar yönetimi hizmetlerinin sunulduğunu ve dijital pazarlama yönetiminin gerçekleştirildiğini ancak müvekkili tarafından sunulan iş bu hizmetler karşılığında ödenmesi gereken bedellerin ödenmediğinin iddia edildiğini, davacı tarafından yukarıda yazılı hizmetlerin hiçbirinin tam ve eksiksiz şekilde sunulduğunu, zira davacının, müvekkili şirketin facebook, twitter ve instagram gibi sosyal medya hesaplarının içerik ve reklam yönetimini gerçekleştireceğini, dijital platformlarda müvekkil hakkında yer alan olumsuz algının ortadan kaldırılacağını, olumlu içeriklerin üst sıralara çıkarılarak olumsuz içeriklerin öteleneceği belirtildiğini, etkin hedef kitlenin arttırılacağını, müvekkilinin marka bilinirliğinin arttırılacağını, www…com.tr adresinin google’da üst sıralara taşınacağını taahhüt ettiğini, ancak davacı tarafından yukarıda yazılı hizmetlerin sunulması bir yana müvekkilinin facebook hesabında aylarca bekleyen ve müvekkil şirket tarafından defalarca davacıya bildirilen olumsuz yorumların dahi kaldırılmadığını, davacının, müvekkili şirketin www…com.tr adresini Google’da üst sıralara taşıdığını iddia ettiğini, ancak bilindiği üzere Google arama motorunda herhangi bir linkin üst sırada yer alması için bahse konu adresin reklam almasının yeterli olmakta olup müvekkil şirketin de gerekli tutarı ödeyerek Google’da markasının ilk sayfada çıkmasını sağladığını, bahse konu adresin Google’da ilk sayfada yer almasında davacının hiçbir etkisinin olmadığını, ayrıca davacı müvekkiline sunduğu hizmetler arasında marka bilinirliği ve etkin hedef kitlenin arttırılacağının belirttiğini, ancak müvekkilinin marka bilinirliğinin arttırılması için davacı tarafından ne tarz çalışmalar yapıldığına ilişkin hiçbir açıklamaya ya da somut bilgiye yer verilmediğini, davacının yalnızca hazırladığı fiyat teklifi, kestiği faturaları ve cari hesabı sunmuş olup müvekkiline sunduğunu iddia ettiği hizmetlere ilişkin yapmış olduğu çalışmalara ilişkin hiçbir delil sunamadığını, zira davacı müvekkiline hiçbir hizmet sunmadığını, müvekkilinin hizmet talep ettiği zamanlarda ise müvekkilinin taleplerini cevapsız bıraktığını, 6100 sayılı HMK’nın 190. Maddesi gereğince; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmek suretiyle davacının iddiasını ispatlamakla yükümlü olduğunun hüküm altına alındığını, ancak huzurdaki davada davacının sözleşmeye konu hizmetlerin müvekkiline sunulduğuna ilişkin hiçbir somut delil sunamadığını, bu durumda davacının davasının reddinin gerektiğini, davacı tarafın sözleşme ile yükümlendiği edimini tam ve eksiksiz olarak ifa etmemesi sebebiyle huzurda ikame edilen davanın hukuki dayanaktan yoksun olup davacının müvekkilden hiçbir hak ve alacağının olmadığını, davacı tarafın sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmediğinden, karşı edimi müvekkili şirketten talep etme hakkının bulunmadığını, bu sebeple huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, sonuç olarak bu sebeplerle; haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya teşmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; hizmet ifasına ilişkin faturaya dayalı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından hizmet teklif evrakı, faturalar, e-mail yazışmaları, 31/10/2016 tarihli mutabakat belgesi ibraz edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … ve sektör bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 06/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Reklam ajanslarının ağırlıklı olarak uzmanlaştıkları iş kollarına göre Tam Hizmet Ajansı, Medya ve Satın Alma ajansları, Butik ajanslar, Seklürel Ajanslar ve Dijital Ajanslar olmak üzere kategorilere ayrıldıklarını, davacının sosyal medya üzerine faaliyet gösteren dijital ajans / sanal ajans olduğunun anlaşıldığını, davacı ajansın davalı şirkete hizmet verdiğini iddia ettiği sosyal medya dijital reklamcılık çalışmalarının yapılıp yapılmadığının tespiti için davacının ibraz ettiği delil niteliğindeki e-mail yazışmalarının ekran görüntülerinin https://www…..com.tr/adresindekiwebsitesi, https://www.facebook.com/…/ adresindeki sosyal medya hesabı ve http://….blogspot.com.tr adresindeki blogspot sitesinin detaylıca incelendiğini, varılan kanaat ve tespitlerin şu şekilde olduğunu; davacının ….com.tr adresindeki web sitesinin incelendiğini, sitenin slider (…) kısmında yer alan 3. Görselin davacının tasarımını yaparak 12 Ocak 2016 tarihinde davalıya “… Tasarımları” başlıklı mail ile gönderdiği … çalışmasıyla birebir aynı olduğunu, davacının kendi web sitesinde davalının … tasarımını kullandığının tespit edildiğini, delil olarak ekran görüntülerinin sunulduğunu, davacının davalıya … Tasarım hizmeti verdiği kanaatine ulaşıldığını, davalı tarafın delil şeklinde sunulan ekran görüntülerinden de anlaşılacağı üzere adresi verilen facebook sayfasının incelendiğini, sayfadaki gönderilerin altında “27 yorumun tümünü gör” , “7 yorumun tümünü gör” şeklinde gönderilerin altına daha önce yorum geldiğini, ancak yorumları görmek için tıklandığında hiçbir yorumun gönderilmediğinin buradan da gönderilerin altına yapılan kötü yorumların sayfa yöneticisi tarafından silindiğinin tespit edildiğini, bu hususla ilgili ekran görüntülerinin sunulduğunu, sunulan ekran görüntülerinde davacının davalıya 09.05.2016, 28.05.2016 ve 17.04.2016 tarihinde gönderdiği e-postaların görülmekte olup e-postalar incelendiğinde facebook gönderilerinin altına yapılan olumsuz yorumların davacı tarafından takip edildiğini, bu yorumların silindiği ve yorum yapan müşterilerin/kullanıcıların sorunlarının çözümüyle ilgili davalı şirkete bilgi verildiği tespit edilerek davacının online itibar yönetiminin hizmetini davalı tarafa verdiği kanaatine ulaşıldığını, bunların da ekran görüntülerinin sunulduğunu, davalı tarafın facebook sayfası üzerinde Aralık 2015 ila Haziran 2016 tarihleri arasındaki gönderilerin incelendiğini, toplamda 102 adet gönderi olduğunu, bunlardan 90-95 adedinin sayfada yayınlanan gönderinin fikir ve konseptine uygun olarak ilgili gönderiye mahsus grafik tasarımı yapılarak yayınlandığının tespit edildiğini, davacının davalıya sosyal medya hesap yönetimi hizmetinin verdiği kanaatine ulaşıldığını, bunların ekran görüntülerinin sunulduğunu, Facebook sayfasındaki yayınlanan paylaşımlardan bazı örneklerin sunulmuş olup yer ekonomisi bakımından hepsine iş bu raporda yer verilmediğini, davalının Facebook sayfasındaki gönderilerin bazıları 20-30-40 beğeni (facebook like) alırken bazılarının 400-500-700-800 gibi yüksek oranlarda like / beğeni aldığının tespit edildiğini, bu gönderilerden örneklerin ekran görüntülerinin sunulduğunu, örnekleri sunulan facebook sayfa gönderilerinden yüksek sayıda beğeni alanların görülmekte olup, daha sonra sunulan ekran görüntülerinin ise düşük sayıda beğeni alan gönderilerin yer aldığını, Facebook sayfasındaki bazı gönderilen 10-15 gibi düşük beğeni almasına rağmen bazı gönderilerin ise 500-700-800 adet beğeni gibi yüksek sayıda beğeni almasının bu gönderilerin ön plana çıkartılarak sponsorlu olarak yabancı kişilere gösterildiğinin ve reklamının yapıldığının göstergesi olduğunu, bu durumun; davacının dosyaya sunmuş olduğu ve davalı tarafla faccbook ve Google reklamları üzerine yapılan mail yazışmalarıyla teyit edildiğini, bu sebeple davacının davalıya ait facebook sayfası ve Google reklamlarını yönettiğini, dijital pazarlama hizmetini davalı tarafa verdiği kanaatine ulaşıldığını, davacı tarafından davalının https://www…com.tr/ adresindeki web sitesinin doğal yollardan reklam verilmeden Google arama motorunda üst sırada çıkmasına yardımcı olmak için http://…blogspot.com.tr adresinde bir blog sitesi açılarak 35-40 adet kuru temizleme ve leke çıkarma hizmetiyle ilgili makale yazıldığını, bu makaleler içinde geçen kuru temizleme kelimelerine link verilerek Google arama motorunun ve diğer ziyaretçi trafiğinin davalının kurumsal web sitesine yönlendirilmesinin amaçlandığı görülerek davacının davalıya arama motoru optimizasyonu (SEO) hizmeti verdiğinin kanaatine varıldığını, ayrıca blog sitesinde yayınlanan makalelerin facebook sayfasında sponsorlu olarak paylaşılarak çok daha fazla kişiye davalının hizmetlerinin ulaştırılmasının sağlandığının tespit edildiğini ve bunun ekran görüntüsünün sunulduğunu, buraya kadar yapılan incelemede davacı tarafın davalıya verdiğini iddia ettiği hizmetlerden sosyal medya hesap yönetimi, online itibar yönetimi ve dijital pazarlama yönetimi hizmetlerini verdiği anlaşılarak davacının taleplerinin yerinde olduğu kanaatine varıldığını, davalı tarafın dosyadaki dilekçelerinde genel olarak; davacının müvekkili şirketin facebook hesabında bekleyen olumsuz yorumlan kaldırmadığını, sözleşme ile yüklendiği edimini tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, … web sitesinin Google’a üst sıralarda çıkması için kendileri tarafından ücretin ödendiğini ve bu hususta davacının bir etkisinin olmadığını, facebook haricindc twitter ve instagram sosyal mecraların takibinin yapılmadığı savunmasında bulunduğunu, daha önce de belirtildiği üzere davacının faccbooktaki olumsuz yorumları kaldırdığını ve bu hususla ilgili davalıya e-posta gönderdiği tespit edildiğinden davalının olumsuz yorumların kaldırılmadığı yönündeki itirazı isabetli görülmediğini, davalı tarafın bir diğer itirazı olan Google arama motorunda ilk sayfada çıkılmasında davacının etkisinin olmadığını, bu durumun reklam ücretlerinin kendileri tarafından ödenerek sağlandığı itirazını değerlendirmek için davacının dava dilekçesinde ibraz ettiği ve davalıya gönderdiği hizmet teklifinin incelendiğini, bu teklifte davalının web sitesinin Google’da 1. Sayfada çıkarılacağına ilişkin bir ifadeye rastlanılmadığını, hizmet teklifinde Google’de yüksek sıralarda çıkma konusuyla ilgili davalıya ait web sitesine trafik sağlanacağını, bu yöntemle Google’da üst sıralarda çıkılması için gerekli elementlerden bir tanesini gerçekleştirileceğinin belirtildiğini, daha önce de belirtildiği üzere davacının blogspot sitesi kurup belirli periyotlarda makaleler yayınlayıp davalının sitesine trafik ve ziyaretçi gönderildiği tespit edildiğinde davacının davalıya gönderdiği teklifte yazan Google ile ilgili edimini olması gerektiği şekilde yerine getirdiği kanaatine varıldığını, bu yöndeki davalının itirazlarının yerinde görülmediğini, davacının sunduğu delillerden davalıya ait sadece facebook sayfasının yönetimini, gönderilerin reklamının yapılmasını, Google reklamlarının yapıldığını, … grafik tasarımlarının yapıldığını, online itibar yönetimi hizmetlerinin yapıldığının tespit edildiğini, ancak instagram ve Twitter sosyal mecralarına ilişkin herhangi bir çalışma yapılmadığını, bu hususla davacının davalı şirket ortaklarından … ve genel müdür … ile yapılan görüşmelerde yalnızca Facebook hesabının yönetilmesinin istendiği şeklinde beyanının bulunmakla olup bu iddiasını destekler delil sunmadığının görüldüğünü, bu durumda ispat yükünün kimde olması gerektiğinin tespiti için hukuki değerlendirme gerektireceğinden bu hususun mahkememizin takdirinde olduğunu, davalı tarafın davacıya 6 ay boyunca sunduğunu tespit ettikleri hizmetler karşılığında talep ettiği bedellerin sektör rayiçlerine uygun ve altında olarak değerlendirildiğini, örneğin yalnızca facebook sayfası için yapılmış 90-95 adet tasarımın toplamda talep edilen 15.356-TL ücrete bölündüğünde parça başı iş olarak 160-170-TL maliyet çıktığını, bu fiyatların sektör standartlarının altında ve uygun olarak değerlendirildiğini, icra dosyasında davacı yanın, vekili vasıtası ile 15.12.2016 tarihinde davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün … Sayılı dosyasında 15.161,57-TL asıl alacak, 194,57-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 15.356,14-TL alacağın, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek ticari temerrüt faizi, icra harç ve giderleri ve vekâlet ücreti ile birlikte tahsilini talep ettiğini, davalı borçlu vekilinin 28.12.2016 tarihli dilekçesi ile alacaklı olduğunu iddia eden taraftan herhangi bir hizmet alınmamış olması sebebi ile hiçbir borcu bulunmadığından borca, faize ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını talep ettiğinin görüldüğünü, davacının ticari defterlerini; davacı yanın dava dosyasına HMK mad. 219 kapsamında sunduğu 2016 yılı yevmiye defter suretleri ile muavin hesap ekstrelerinin incelemeye tabi tutulduğunu, incelenen davacı şirkete ait 2016 yılı yevmiye defterinin, açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığını, bu anlamda defterin usulüne uygun tutulduğunun görüldüğünü, bunun tablo şeklinde sunulduğunu, davacı şirket yevmiye defterinde, davalı ile aralarındaki ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerinin … numaralı “alıcılar” hesabında takip edildiğini, anılan hesabın 15.12.2016 takip tarihi itibarıyla bakiyesine göre davacı yanın davalı yandan 15.161,57-TL alacaklı olduğunun görüldüğünü, dava dosyasında davalı yan tarafından sunulmuş herhangi bir defter kaydı ya da muavin hesap ekstresine rastlanmadığından, davalı defter kayıtları ürerinde davacı alacağının varlığı yönünden herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılamadığını, davacı yanın dava dosyasına, davalı yana keşide ettiği fatura örneklerini sunduğu görülmekle, anılan faturaların “hizmet faturası” niteliğinde olduklarını, bu anlamda sevk irsaliyesine bağlı olmadıklarının müşahede edildiğini, söz konusu faturaların davalı muhataba tebliğ edildiğini gösteren herhangi bir belgeye dava dosyasında rastlanmamakla birlikte, dava dosyasında yer alan “mutabakat mektubu”nda, davacı yanın 31.10.2016 tarihi itibarıyla 15.161,75-TL alacaklı olduğunu gösteren mutabakat metninin davalı yan kaşesi üzerine tatbik edilen imza ile kabul edildiğinin görüldüğünü, bu anlamda mutabakat metninde davalı şirket kaşesi üzerinde yer alan imzanın, şirket yetkilisi ya da çalışanına ait olması halinde, tarafların takipte talep edilen alacak miktarı üzerinde mutabık olduklarının kabulünün gerekeceğinin değerlendirildiğini, davacı yanın takipte işlemiş faizi talep ettiği görülmekle, dava dosyasında davacı yanın davalı muhatabını temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarname ya da yazılı metne rastlanmadığından, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceğinin değerlendirildiğini, sonuç olarak incelenen davacı şirkete ait 2016 yılı yevmiye defterinin, açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğunu, bu anlamda deflerin usulüne uygun tutulduğunu, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 15.12.2016 takip tarihi itibarıyla davalı yandan 15.161,57-TL alacaklı göründüğünü, dava dosyasında davalı yan tarafından sunulmuş herhangi bir defter kaydı ya da muavin hesap ekstresine rastlanmadığından, davalı defter kayıtları üzerinde davacı alacağının varlığı yönünden herhangi bir tespit ve değerlendirme yapılamadığını, dava dosyasında yer alan “mutabakat mektubu”nda, davacı yanın 31.10.2016 tarihi itibarıyla 15.161,75-TL alacaklı olduğunu gösteren mutabakat metninin davalı yan kaşesi üzerine tatbik edilen imza ile kabul edildiğinin anlaşıldığını, bu anlamda mutabakat metninde davalı şirket kaşesi üzerinde yer alan imzanın, şirket yetkilisi ya da çalışanına ait olması halinde, tarafların takipte talep edilen alacak miktarı üzerinde mutabık olduklarının kabulünün gerekeceğini, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle, dava dosyasında davacı yanın davalı muhatabını temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarname ya da yazılı metne rastlanmadığından, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceğini, davacı tarafın davalıya sosyal medya hesap yönetimi, online itibar yönetimi ve dijital pazarlama yönetimi hizmetlerini verdiğini, yapılmayan Instagram ve Twitter sosyal medya takibi hizmeti hususunda taraf beyanlarının yer alan hususlara ilişkin ispat yükünün kimde olduğu noktasında takdirin mahkemeye ait olduğunu…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davacının sosyal medya ve reklam hizmetlerine ilişkin faturaya dayalı alacağının mevcut olup olmadığı, neticeten davacının takiple talep ettiği asıl alacak ve işlemiş faiz taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Davacı vekilinin ibraz ettiği 31/10/2016 tarihli olup 15.161,75TL alacak bakiyesinde mutabık olunduğu belirtilen mutabakat belgesi davalı şirkete isticvap mahiyetinde tebliğ edilmiş ancak; davalı taraf isticvap edileceği duruşmada hazır bulunmamıştır. HMK’nın 171/2 maddesi gereğince mutabakat belgesi ve içerikleri bu nedenle davalı tarafça kabul edilmiş sayılmıştır. Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktalarında icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın hizmet ifasına ilişkin faturaya dayalı alacak istemine dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, davalı şirketin ticari defterlerini ve sair herhangi bir delili dosyaya ibraz etmediği, bu nedenle yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği, davacı tarafın alacak talebine konu faturaların ait olduğu dönem itibari ile ticari defter ve belgelerini ibraz ettiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin davacı lehine delil vasfını haiz olduğu saptanmıştır. Ayrıntılı, gerekçeli hazırlanmakla itibar edilir bulunan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davacı tarafın davalıdan ticari defterlerine göre 15.161,57-TL alacaklı göründüğünün tespit edildiği, taraflar arasında imza altına alınmış yazılı bir sözleşme mevcut olmamakla birlikte Kasım 2015 tarihli hizmet teklifinin mevcut olduğu, e- mail yazışmaları, itiraza uğramayan mutabakat belgesi içerikleri ve sektör bilirkişinin dijital inceleme sureti ile hizmetin verildiğine ilişkin tespitleri nazara alındığında davalının hizmetin alınmadığı savunmasının yerinde olmadığı sonucuna varıldığı, dosyada mübrez fatura, sözleşme, ticari defterler, isticvap, tüm belge ve kayıtların irdelenmesi sonucunda faturalarda yazılı hizmetlerin davalı şirkete verildiği sonucuna ulaşıldığı, bu noktadan sonra faturaya dayalı cari hesap bakiyesinin ödendiğinin ispat yükünün davalı üzerinde bulunduğu, davalı/borçlu şirketin fatura bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 15.161,57-TL (asıl alacak) alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, takipten önce davalı tarafın temerrüte düşürülmediği anlaşılmakla işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne, davacı lehine icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 15.161,57-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin asıl alacak üzerinden, 15.161,57-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Alacağın % 20’si oranındaki 3.032,31-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.035,68-TL harçtan peşin alınan 262,25-TL harcın mahsubu ile bakiye 773,43-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 31,40-TL başvuru harcı ve 262,25-TL peşin harç olmak üzere toplam 293,65-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yapılan 1.200-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 120,50-TL olmak üzere toplam 1.320,50-TL’nin kabul ret oranına göre 1.303,76-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.180,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 194,57-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/11/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza