Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/301 E. 2019/743 K. 12.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/301 Esas
KARAR NO : 2019/743
DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma veya Şirketin Feshine İlişkin)
DAVA TARİHİ : 24/03/2017
KARAR TARİHİ : 12/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma veya Şirketin Feshine İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ortağı olduğu davalı …’nin ne durumda olduğunu öğrenemediğini, uzun süredir şirket hakkında bilgi alamadığını, müvekkilinin kar etme amacının gerçeklemediğini ve yine müvekkili ile ortağı arasındaki güvene dayalı bağın zedelendiğini, müvekkilinin defalarca hissesini devrederek davalı şirketten ayrılmak istediğini belirttiğini ancak ne davalı şirketten ne de diğer davalı …’dan cevap alamadığını, davalılara gönderdikleri ihtarnameye dahi cevap alamadıklarını, müvekkilinin yurt dışında ikamet ettiğini ve kontrolü altında dahi olmayan bir şirkette ortak olarak kaldığını beyan ederek; müvekkili …’in ortaklıktan çıkmasına ve pay akçesinin kendisine ödenmesine, bu talebin kabul görmemesi halinde ise davalı şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılara yapılan usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gereken deliller de celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememiz tensip ve 01/06/2017 tarihli celse ara kararı gereğince, davalı …’nin ticaret sicil dosya örneği … nden celp edilmiş ve yine rayiç malvarlığı araştırmasına esas olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılarak cevabi yazılar dosya kapsamına alınmıştır.
Mahkememizin 22/03/2018 tarihli celsesinde davacı tanıkları … ve … dinlenilmiştir.
Davacı tanıklarından … “Ben; davalı hissedar ile biz şirketi biz birlikte kurduk, ben şirketin küçük hissedarıyım, şirket tıbbi malzeme satışına ilişkin kurulmuştur. Ben şirkete çok fazla gidip gelmezdim, şirketi … yönetmekteydi. 2015 haziranında da ortaklığımı …’e devrettim. Ancak uzun zamandır …’ a ulaşamadığım için çok geç olarak kendisi devir kararını imzaladı. Dört ay sonra da ticaret sicile tescil edildi. Ben taraflar arasındaki ticari ilişkinin ayrıntılarını bilmiyorum, ama … bana …’a ulaşamadığını, bilgi alamadığını, telefonlarına çıkmadığını, mesajlarına yanıt vermediğini, şirketle iletişim kuramadığını söylüyordu. Bildiğim kadarıyla da şirketin herhangi bir faaliyeti yoktur, uzun zamandır şirket hakkında da bilgim yoktur gayrifaal olup olmadığını söyleyemem malvarlığı ile ilgili de bilgiye sahip değilim” şeklinde, yine tanıklardan … “Ben; ben dava konusu şirketin mali müşaviriyim, hali hazırda da işlemlerine devam etmekteyim, şirketim kurulduğu günden bu yana gayrifaaldir. Şirketin vergi kaydı açıktır ancak şirket sahibi … şöforünün sigorta girişini yaptı. Kuruluşundan bugüne kadar da telefonlarımızı açmadı. Ücret alacaklarımızı da ödemedi. Yine şöforün de SGK primleri ödenmedi geçen ay bizimle iletişime geçti. Bizden bankalara verilmek üzere şirketin mizanlarını ve kurumlar vergi beyannamelerini istedi. Biz taleplerini yerine getirdik, bizim talep ettiğimiz evrakları ve banka kayıtlarını sunmadığından sorumluluk kabul etmeyeceğimizi söyledik, yine davacı …’in de davalıya ulaşamadığını telefolarına yanıt alamadığını biliyorum, konuyla ilgili bilgim bundan ibarettir” şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda mali bilirkişi … ile SPK işletme uzman … ve sektör uzmanı medikalci bilirkişi Dr. … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 20/09/2018 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Sayın Mahkemenin yukarıya alıntılanan kararı ile verilen görev uyarınca; dava dosyası ve ekleri ile, 11.04.2018 tarihinde Mahkeme duruşma salonunda davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait, aşağıda onay bilgileri gösterilen 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılı yasal defterleri incelenmiş ve sonucunda aşağıdaki hususlar tesbit edilmiştir;
Ticari defterlerin delil niteliğine ilişkin düzenlemeler, 6102 sayılı TTK’nda yer almamıştır, bu husus Kanunun gerekçesinde modern Ticaret Kanunlarında benzer hükümlerin yer almadığı gerekçesiyle açıklanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanununun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil iması” başlıklı 228. maddesi;
“(1)Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi, yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticarî defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir, ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmünü taşımaktadır.
Onay durumu yukarıda gösterilen yasal defterler, yukarıda sayılan ölçütleri taşıdığı için sahibi olan davalı lehine delil teşkil edebilecektir;
2-… San. Tic. Ltd. Şti.’nin Mali Verileri: 10.09.2014 tarihinde kurulan ve % 25 payı davacıya, % 75 payı ise davalı …’a ait olan Şirketin 2014, 2015, 2016 ve 2017 yılı verileri şirketin öz varlığı -75.261,87 TL. olarak hesaplanmıştır.
3-… San. Tic. Ltd. Şti.’nin Temsil Keyfiyeti: Davalı …, 2024 yılına kadar şirketi temsil ve ilzama yetkilidir. Şirketin banka hesapları 2.317,14 TL’lık bakiye taşımaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun; “Sona Erme Sebepleri ve Sona Ermenin Sonuçları” başlıklı 636. maddesi;”…(1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:
a)Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b)Genel kurul kararı ile.
c)iflasın açılması ile.
d)Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
(2)Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
(3)Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4)Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(5)Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır…”,
“Çıkma ve Çıkarılma Genel Olarak” başlıklı 638. maddesi;
“…(1)Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2)Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir…”, hükmünü taşımaktadır.
Türk Ticaret Kanununun 636 ve 638. maddeleri hükmünün huzurdaki davaya uygulanması ve davacının pay akçesi: Türk Ticaret Kanununun yukarıya alıntılanan hükümleri çerçevesinde sayın Mahkemenin davacının ortaklıktan çıkmasına ve pay akçesinin kendisine ödenmesine, ya da Şirketin feshine karar vermesi mümkündür. Ancak -75.261,87 TL.’lık öz varlık rakamı içinde sermayesini muhafaza edemeyen Şirketin davacıya ödenecek bir pay akçesi bulunmamaktadır.
Takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere raporumuz davacı … ile davalılar … San. Tic. Ltd. Şti. ve … arasındaki davada; Türk Ticaret Kanununun 636 ve 638. maddelerinde öngörülen şartlar gerçekleştiğinden sayın Mahkemenin davacının ortaklıktan çıkmasına ve pay akçesinin kendisine ödenmesine, yada Şirketin feshine karar vermesinin mümkün olduğu, ancak -75.261,87 TL’iık öz varlık rakam içinde sermayesini muhafaza edemeyen davalı şirketin davacıya ödenecek bir pay akçesi bulunmadığı” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizin 23/05/2019 tarihli celse ara kararı gereğince davalı …’nin ticari faaliyetine devam edip etmediği, vergi kaydının aktif olup olmadığı hususlarında bağlı bulunduğu Sarıyer Vergi Dairesi Müdürlüğüne, yine ekonomik durumunun tespiti, aktif ticari hayatına devam edip etmediğinin tahkikatı maksadıyla … İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazılmış ve ilgili kurumlardan gelen cevabi yazılar da dosyamız delilleri arasına alınmıştır.
Mahkememizce; TTK’nun 636 ve 638.maddesi kapsamında Yargıtay kararları ve öğreti doğrultusunda anılı haklı sebeplerin sınırlandırılmadığı da göz önüne alınarak davacının şirketten çıkmasını gerektirecek haklı sebebin gerçekleşip gerçekleşmediğinin, kişisel sebeplerin haklı sebep teşkil edip etmediğinin, yine davacı tarafça ileri sürülen sair davaların bu anlamda haklı sebep teşkil edip etmeyeceğinin, ortaklığı devamın davacı açısından çekilmez hal alıp almadığının ve sair hususların tartışılarak haklı sebep teşkil etmesi halinde şirketin borca batıklığının davacının şirketten çıkması halinde diğer hissedarlarının haklarını haleldar edip etmeyeceğinin ve diğer hissedarların hukuki durumlarının ne şekilde etkileyeceğinin neticeten şirketin TTK 636.maddesi gereğince haklı sebebe dayalı fesih ve tasfiyesi şartlarının oluşup oluşmadığının, şirketin faaliyet amacı da nazara alındığında şirket açısından fesih ve tasfiyenin uygun çözüm olup olmayacağı hususlarının değerlendirilmesi babında kök raporu hazırlayan bilirkişiler marifetiyle alınan 24/06/2019 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına konulmuştur.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Sayın Mahkemenin yukarıya alıntılanan kararı gereğince dava dosyası tekrar incelenmiş ve sonucunda aşağıdaki hususlar tesbit edilmiştir;
… Vergi Dairesi 27.05.2019 tarih ve …-250.02.01 […] E… sayılı yazıda … vergi kimlik numaralı yükümlüsü … San. Tic. Ltd. Şti.’nin faaliyetini sürdürdüğünü bildirmiştir.
Davalılar … San. Tic. Ltd. Şti. ve … dava sürecini görmezden gelmişlerdir.
Şirketin banka hesaplarının -2,317,14 TL.’lık bakiye değer taşıdığı, -75.261,87 TL.’lık öz varlık rakamı içinde sermayesini muhafaza edemediği ve davacıya ödenecek bir pay akçesi bulunmadığı kök raporumuzda tesbit edilmiştir.
Bu tesbitler, Türk Ticaret Kanununun 636 ve 638. maddelerinde öngörülen şartların gerçekleştiğini, sayın Mahkemenin davacının ortaklıktan çıkmasına ve pay akçesinin kendisine ödenmesine, ya da şirketin feshine karar vermesinin mümkün olduğunu, ancak -75.261,87 TL.’lık öz varlık rakamı içinde sermayesini muhafaza edemeyen davalı şirketin davacıya ödenecek bir pay akçesinin bulunmadığını göstermektedir.
Ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar, karşılıklı husumet, şirketin borca batık olması, faaliyetinin bulunmaması, tarafların yükümlülüklerine aykırılıklar gibi pek çok nedenin çoğu zaman ortaklarda şirketten ayrılma isteği doğurduğu bir vakıadır.
Mevcut ortaklık ilişkisi ve işleyişinde yaşanan zorluklar ve ortaklar arasındaki anlaşmazlıklar gözetildiğinde çoğu kez mevcut hisselerin üçüncü kişilere devri fiili olarak mümkün olamayabilmektedir. Bu halde ortaklıktan çıkmak isteyen ortağın “haklı sebeple çıkma” talebi bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ortaklıktan çıkmada haklı sebep, kollektif, limited ve anonim şirket türlerine göre kısmen farklılık gösterebilmektedir. Bununla beraber haklı sebebin kesin bir tanımı olmadığını ve bu konuda hâkimin geniş bir takdir yetkisi olduğunu söylemekte fayda vardır. Yine de haklı sebebi, “Sürekli bir borç ilişkisine devam etmeyi, dürüstlük kuralı gereği çekilmez hale getirdiği kabul edilebilecek hukuki olgu” olarak tanımlamak mümkündür. Örnek olarak kollektif şirketler bakımından haklı sebep, Türk Ticaret Kanununun “Haklı Sebep” başlığını taşıyan 245. maddesinde aşağıdaki şekilde tanımlanmıştır;
“(1)Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasidır;
Özellikle,
a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması,
b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi
c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması,
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi” gibi haller haklı sebeplerdendir.
(2) (a), (b) ve (c) bentleri gereğince kendisinde fesih sebebi doğmuş olan ortağın dava hakkı yoktur.” Bu kapsamda yine şirkete karşı olan yasal yükümlülüklerin yerine getirilmemesi, rekabet yasağının ihlali, sadakat borcuna aykırı hareketler, şirket defterlerinin düzgün tutulmaması gibi ortaklığa ilişkin sebepler haklı sebep teşkil ettiği gibi; diğer ortaklar ve yakınlarına rencide edici sözler söylemek, haksız fiilde bulunmak (11. HD„ E. 1997/9084; K. 1997/8442, T. 21.11.1997), tutuklanma gibi sebeplerle ortaklık işlerinden uzak kalma ve boşanma (11. HD; E. 2003/3080, K. 2003/9839, T. 27.10.2003) gibi kişisel sebeplerin de haklı sebep teşkil ettiği görülmektedir.
Limited şirket faaliyetinin tamamen durmuş olması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, ortağın esas sermaye borcunu ödemede temerrüdü, şirketin kuruluş gayesinin gerçekleştirmesine imkân kalmaması, şirketin devamlı olarak kar sağlayamaması, ortakların rekabet yasağını ihlal etmeleri, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesi, şirket yönetimindeki yolsuzluklar, şirket kararlarının ve sözleşmenin sürekli ihlali de yine öğretide ifade edilen haklı sebeplerdir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 638/2. maddesi “…Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi İçin dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü taşımaktadır.
Takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere bu ek raporumuz davacı … ile davalılar … San. Tic. Ltd. Şti. ve … arasındaki davada;
Davacının Şirketten çıkmasını gerektirecek haklı sebeplerin gerçekleştiği, gerçekleşmede kişisel sebeplerin de haklı sebep teşkil edebileceği, ortaklığa devamın davacı açısından çekilmez bir hal aldığı, davacının şirketten çıkması halinde dava sürecini görmezden gelen diğer hissedarların özellikle mali haklarının olumsuz etkilenebileceği, ancak olumsuz etkilenimin hukuka aykırı olmayabileceği, neticeten şirketin Türk Ticaret Kanununun 636. maddesi gereğince haklı sebebe dayalı fesih ve tasfiyesi şartlarının oluştuğu, şirketin faaliyet amacı nazara alındığında fesih ve tasfiyenin Şirket açısından uygun bir çözüm teşkil edebileceği” şeklinde beyan ve mütalaada bulundukları görülmüştür.
Dava; …’ndeki ortaklıktan çıkmaya izin, aksi halde şirketin feshine karar verilmesi istemine ilişkindir. Davalı yan; davaya yanıt vermemiştir.
Yanlar arasındaki ihtilaf; davalının ortaklıktan çıkmasına izin veya şirketin feshine ilişkin haklı sebebin ve yasal şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarına ilişkindir.
Limited şirkette ortaklıktan çıkmaya izin TTK’nun 638. maddesinde;
“(1)Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir.
(2)Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir” şeklinde, şirketin sona ermesi sebepleri ve sona ermenin sonuçları ise; aynı yasanın 636. maddesinde ;
A) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle
B) Genel kurul kararı ile.
C) iflasın açılması ile.
D) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
(2)Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
(3)Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4)Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(5)Sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır “şeklinde düzenlenmiştir.
Limited şirketlerde gerek ortaklıktan çıkmaya izin gerekse fesih ve tasfiyeye ilişkin haklı sebepler TTK’ da tahdidi olarak sayılmamış olup hakime somut olay adaletine uygun olarak takdir hakkı tanınmıştır. Öğretide ise;
“Limited şirket faaliyetinin tamamen durmuş olması, ortaklar arasındaki ciddi anlaşmazlıklar, ortağın esas sermaye borcunu ödemede temerrüdü, şirketin kuruluş gayesinin gerçekleştirmesine imkân kalmaması, şirketin devamlı olarak kar sağlayamaması, ortakların rekabet yasağını ihlal etmeleri, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesi, şirket yönetimindeki yolsuzluklar, şirket kararlarının ve sözleşmenin sürekli ihlali vs gibi hususlar” haklı sebepler olarak benimsenmiştir.
Bu genel açıklama çerçevesinde somut olay irdelendiğinde; dava konusu şirketin banka hesaplarının -2,317,14 TL.’lık bakiye değer taşıdığı, -75.261,87 TL.’lık öz varlık rakamı içinde sermayesini muhafaza edemediği ve davacıya ödenecek bir pay akçesi bulunmadığı mübrez raporlarla tespit edilmiş olup, yine şirketin aktif ticari hayatına devam etmediği, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olduğu dosya kapsamıyla sabittir.
Davacı yan; her ne kadar şirketten pay akçesi almaksızın ortaklıktan çıkmaya izin talebinde bulunmuş ise de; şirketin fesih ve tasfiye şartları gerçekleştiğinden ve borca batık şirkette diğer ortağın bila bedel ortaklıktan çıksa bile diğer ortağın hakları haleldar olacağından ve fesih ve tasfiye şartları gerçekleşen şirkette ortaklıktan çıkmaya izin verilmesi somut olay adaletin uygun düşmeyeceğinden şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın fesih ve tasfiye istemi yönünden kabulü ile davaya konu … Memurluğunun … sicil numarasında sicile kayıtlı …’nin fesih ve tasfiyesine, YMM … ‘nun tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memuruna bir defaya mahsus olmak üzere 7.500,00TL ücret takdirine, tasfiye memuru ücretinin davalı şirket tarafından veya talebi halinde davacı tarafça karşılanmasına dair aşağıdaki şekilde karar vermek cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Davanın fesih ve tasfiye istemi yönünden kabulü ile davaya konu … nun … sicil numarasında sicile kayıtlı …’nin FESİH VE TASFİYESİNE,
YMM … ‘nun tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memuruna bir defaya mahsus olmak üzere 7.500,00TL ücret takdirine,
Tasfiye memuru ücretinin davalı şirket tarafından veya talebi halinde davacı tarafça karşılanmasına,
2-Alınması gerekli harç peşin alındığından, harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725,00 TL ücret-i vekaletin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.865,00 TL yargılama giderinin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/09/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …