Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/3 E. 2020/235 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/371 Esas
KARAR NO : 2019/967
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 24/11/2015
BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN … ESAS SAYILI DOSYASINDA :
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/06/2017
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
KARAR TARİHİ : 07/11/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kiracının 22/10/2010 tanzim tarihi itibarıyla Ankara Yenimahalle Ankara … Alışveriş Merkezi No:… numaralı 662 m2 genişliğindeki mecuru … tabele adı ile işletmek sureti ile kiraladığını, kira sözleşmesi gereğince en geç 15/11/2010 tarihinde açması gerektiğini, bu tarihten itibaren kira ve genel giderler ödemelerine başlaması gerektiğini, davalı kiracının taahhüt ettiği tarihte açmadığı ve diğer ödemelerine de başlamadığını, davalı kiracının …. Noterliği kanalı ile kira sözleşmesini tek taraflı fesh ettiğini, davalının fesih gerekçesinin haksız olduğunu, kiracılık ilişkisi ve fesih tarihi itibarıyla 251.034,08.TL ve 276.218,00.USD alacaklarının sözleşme hükmü olan %15 işlemiş ve işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masraf ve ücreti vekalete karar verilmesi istenmiştir.
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde bahsi geçen ve müvekkilinin hak kazandığını iddia ettiği alacak kalemlerinin davacı tarafından talep edilebilmesi için kira sözleşmesine konu mecurun yine davacı tarafından müvekkili davalıya teslim edilmesi gerektiğini, davacı şirketin kira sözleşmesinden doğan yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı kira konusu mecurun müvekkili şirkete sözleşmede belirtilen zamanda teslim edilmemesinden öütür kira sözleşmesinin müvekkili şirketçe feshedildiğinin davacı şirkete bildirildiği, kira sözleşmesine konu mecurun davacı şirket tarafından sözleşmede belirtilen zamanda müvekkili şirkete teslim edilmediğini, kira sözleşmesinde teslime ilişkin hükümlerin açık olduğu, bu durumuda müvekkilinin zarara uğradığından bahisle, uğramış oldukları ciro, kar kaybı ve benzeri zararlar başta olmak üzere başkaca her türlü talep ve itiraz hakları saklı kalmak üzere, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama sonunda, Mahkememizin 25/11/2013 tarih ve 2012/242 Esas, 2013/309 karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verildiği, Mahkememiz kararı davacı vekili tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 15/04/2015 tarih ve 2015/2134-3720 Esas-Karar sayılı bozma ilamında: hükme esas alınan 21/10/2010 düzenleme tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığını, davalı kiracı 26/01/2011 keşide tarihli 13/02/2011 tebliğ tarihli ihtarname ile kra sözleşmesine konu taşınmazın sözleşme şart ve koşullarında teslim edilmemiş olması nedeniyle kira sözleşmesni feshettiklerini bildirmiş kira sözleşmesinin 4.1 maddesinde, “Kiracının kira ödeme sorumluluğunun başlangıç tarihi ise 15 Kasım 2010 tarihini geçmemek üzere mağaza açılış tarihinden itibaren başlayacaktır.”, 7.2 maddesinde ” Mecur, sözleşmenin imzalanmasını takiben 1 Ekim 2010 tarihinde kiracıya teslim edilecektir.” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca sözleşmede kiralananın teslimine ilişkin çelişkili hükümler bulunmaktadır. Sözleşmede bazı hükümlerde kiralananın teslim edildiği belirtildiği halde bazı hükümlerde kiralananın teslimine ilişkin uyulacak prosedür kararlaştırılmış olup kiralananın 01/10/2010 teslim edileceği belirtilmesine rağmen sözleşmenin tanzim tarihini daha sonraki bir tarihtir. Bu durumda sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde kiralananın, davacının iddia ettiği gibi sözleşmeden önce kiracıya teslim edilmediği anlaşılmaktadır. Yine kira sözleşmesinin 7.5 maddesinde kiralananın yazılı bir teslim tutanağı ile teslim edileceğinin düzenlenmiş olup davacı tarafından kiralananın teslim edildiğine ilişkin yazılı bir delil ibraz edilememiştir. Kira sözleşmesinin 8.2 maddesinde, kiracının işyerini en geç 15/11/2010 tarihinde açmayı taahhüt ettiği, ticari faaliyetin taahhüt edilen tarihte başlamaması halinde kiracının kira bedeline ilave olarak ve cezai şart çerçevesinde geciktiği her gün için bir günlük kira bedeline tekabül eden kira bedelinin 3 katı miktarını ödeyeceği kararlaştırılmış olup kiralananın teslim edilmemesi halinde sözleşme hükmüne dayanılarak kiracıdan cezai şart talep edilemeyeceği açıktır. Kiralananın teslim edildiğini ispat yükü davacı kiraya verene aittir. Davacı, kiralananın teslim edildiği yazılı delillerle kanıtlanamamıştır. Ne var ki, davacı “diğer yasal deliller ” demek suretiyle yemin deliline de dayandığına göre, Mahkemece kiralananın teslim edildiği konusunda davacı tarafa davalıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre cezai şart talebi hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmadığını;Davacının fesih tarihine kadar olan kira bedelleri ve ortak gider alacağına ilişkin talebi kiralananın kiracıya teslim edilmediğinin kabulü ile reddedilmiş ise de kira sözleşmesinin 4.1 maddesinde, kiracının kira ödeme sorumluluğunun 15/11/2010 tarihini geçmemek üzere mağaza açılış tarihinden itibaren başlayacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı kiraya verenin, kiralananın daha erken teslim edildiğini kanıtlayamaması halinde sözleşmede kararlaştırılan tarihte kiracının kira ödeme yükümlülüğü başlayacaktır. Bu düzenleme karşısında kiralananın kiracıya teslim edilmesine gerek yoktur. Bu nedenle 15/11/2010 tarihinden itibaren sözleşmenin kiracı tarafından fesih edildiğinin kiraya verene bildirildiği tarih olan 03/02/2011 tarihine kadar olan kira bedelleri ve genel giderlerin kiracıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesi doğru görülmediğini; davacının fesih tarihinden sonraki döneme ilişikin alacak talebine gelince; kira sözleşmesi kiracı tarafından, kiralananın teslim edilmesi nedeniyle 26/01/2011 tarihli ihtarname ile feshedilmiş, fesih bildirimi kiraya veren davacıya 03/02/2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mahkemece, kiracının kira sözleşmesini haklı nedenle feshettiği kabul edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, davacı kiralananın teslim ettiğini ispat yükümlü olup, kiralananın teslim edilmediğinin kabulü halinde, davalı kiracının, kiralananın teslim edilmemesi üzerine öncelikle kiraya verene teslim konusunda süre vermesi, verilen süresinin sonunda kiralananın teslim edilmemesi durumunda sözleşmeyi sona erdirmesi gerekirken, davalı kiracı tarafından fesih bildirimden önce kiraya verene usulüne uygun olarak teslim konusunda süre verilmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı kiracının, sözleşmeyi fesh etmekte haklı olduğu kabul edilemez. Bu durumda, kiracı sözleşmenin fesih tarihinden sonra kiralananın aynı şartlarda yeniden kiraya verilebileceği makul süre kira bedeli ile bu döneme isabet eden genel giderlerden kiracının sorumlu olacağı kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesini doğru bulunmadığı gerekçesi ile, HUMK.nın 428.maddesi uyarınca Mahkememiz hükmünün bozulmasına karar verilmişltir.
Bozma sonrası davacı vekili dilekçesinde; Yargıtay ilamında haklı oldukları bir çok gerekçenin kabul edilmediğini, özellikle kiralanın davalıya teslim edildiğine ilişkin kira sözleşmesinin tanzim tarihinin sözleşmedeki karalanın teslim tarihinden sonraki bir dönem olduğu bu tanzim tarihinin zaten kilananın teslim edilmiş olması nedeniyle bu şekilde sonraki bir tarih olarak yazıldığı, sözleşmenin içinde ise karalanandaki bazı bölümlerin karacıya teslim edildiğine dair açık ve kesin ifadelerin bulunduğuna ilişkin temyiz gerekçelerinin Yargıtay tarafından kabul edilmediğini, temyiz itirazlarının kısmen doğru bulduğunu, davalı tarafın bozmaya uyulmamasına ilişkin tüm gerekçelerini tashihi karar dilekçesinde belirtmiş ve Yargıtay bu hususların doğru bulmadığından red ettiğini, Yargıtay bozma ilamına uyulmasını ve davalının kira sözleşmesini haksız olarak feshettiğin bu nedenle kiralanın yeniden kiraya verilmesi için gerekli olan kiralama süresi boyunca kira ve genel gider ödemelerne sorumlu tutulmasını bu konuda alacak miktarı ve faiz miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bozma sonrası davalı vekili dilekçesinde; davacının teslim yüküllülüğünü yerine getirmediğini, müvekkil şirketin kira ödeme yükümlülüğünün başlamayacağı, sözleşme feshinden önce davalıyı edimini ifaya davet etme gereği bulunmadığı gerekçesinin ayrıntılı olarak belirtildiğini, Yargıtay bozma kararında, bilirkişi raporundaki hukuki gerekçelerin aksine, bir hukuki gerekçe belirtilmediğini, doktrindeki yerleşmiş görüşlerin ve Yargıtay’ın bu hususdaki kökleşmişm içtihatlarından ayrılmayı gerektirir bir hukuki tespitin bulunmadığını, müvekkil şirketin iktisadi geleceğini olumsuz yönde etkileyecek bir hüküm olduğu, işbu hükmün ticari ahlaka da aykırı olduğu ve kelepçeleme hükmü niteliği taşıdığından kesin hükümsüz olduğu ve izahtan vareste bulunduğundan Yargıtay Bozma ilamına Direnilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce önceki heyete Şehircilik Uzmanı ve Mimar ve Gayrimenkul Değlernedirme uzmanı bilirkişi …’in dahili ile; 15.11.2010 sözleşme başlangıç tarihi ile 03.02.2011 fesih bildirim tarihi arasındaki dönemi için kira gideri ve genel gider alacağının, kiralarla ilgili talimat raporunda belirlenen makul kiraya verilme süresi esas alınarak yine bu döneme ilişkin kira bedeli ve genel gider alacağının tespiti babında alınan ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.Bilirkişiler 17/05/2017 tarihli raporlarında özetle;
“15.11.2010 sözleşme başlangıcı ile, 03.02.2011 fesih bildirim tarihi arasındaki dönemi için kira gideri ve genel gider alacağının hesaplanması;
Sözleşme gereğince, aylık kira bedelinin en az 15.888 USD +KDV’den az olmamak üzere aylık işletmedeki satış cirosunun % 7 + KDV, aylık ortak gider ödemesinin ise her m2 için 4 USD+KDV Olmak üzere aylık 2.648 + KDV USD olduğundan;
662 m2 yüzölçümlü yerin 15.11.2010 -03.02.2011 tarihleri arasında kira bedeli toplam 48.744,28USD olarak hesap ve tespit edilmiştir.
14.07.2011 dava tarihindeki Merkezi Bankası Döviz Kuruna göre 48.744,28USD X 1,649TL=80.379,32TL olarak hesap ve tespit edilmiştir.
662 m3 yüzölçümlü yerin 15.11.2010 – 03.02.2011 tarihleri arasında genel gideri toplam 8.124,06 USD olarak hesap ve tespit edilmiştir.
14.07.2011 dava tarihindeki Merkezi Bankası Döviz Kuruna göre 1USD=1,6490TL, 8.124,06 USD X 1,649TL=13.396,57 TL olarak hesap ve tespit edilmiştir.
15.11.2010 sözleşme başlangıcı ile, 03.02.2011 fesih bildirim tarihi arasındaki dönemi için kira gideri ve genel gider alacağını 80.379,32TL +13.396,57TL=93.775,89TL olarak hesap ve tespit edilmiştir.
Kiralarla ilgili talimat raporunda belirlenen makul kiraya verilme süresi esas alınarak yine bu döneme ilişkin kira bedeli ve genel gider alacağının hesaplanması;
Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/19 Tal. sayılı dosyası üzerinden dava dosyasına intikal eden 22.03.2013 havale tarihli bilirkişi raporu uyarınca, dava konusu mecurun yeniden kiraya verilebileceği makul süre; dört ay olarak tespit edilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle ilgili süre fesih tarihinin tebliğinden itibaren 4 ay olarak değerlendirilecektir. Bu da; 03.02.2011 ile 03.06.2011 tarihleri arasına tekabül etmektedir.
Sözleşme gereğince, aylık kira bedelinin en az 15.888 USD +KDV’den az olmamak üzere aylık işletmedeki satış cirosunun % 7 + KDV, aylık ortak gider ödemesinin ise her m2 için 4 USD+KDV Olmak üzere aylık 2.648 + KDV USD olduğundan;
662 m2 yüzölçümlü yerin 03.02.2011 -03.06.2011 tarihleri arasında kira bedeli toplam 74.991,36 USD olarak hesap ve tespit edilmiştir.
14.07.2011 dava tarihindeki Merkezi Bankası Döviz Kuruna göre 1USD=1,6490TL, 74.991,36 USD X 1,649TL=123.660,75TL olarak hesap ve tespit edilmiştir.
662 m2 yüzölçümlü yerin 03.02.2011 -03.06.2011 tarihleri arasında genel gider bedeli 2.648USD x %18KDV=3.124,64 USD olmak üzere toplam 12.498,56 USD olarak hesap ve tespit edilmiştir.
14.07.2011 dava tarihindeki Merkezi Bankası Döviz Kuruna göre 1USD=1,6490TL, 12.498,56 USD X 1,649TL=20.610,12 TL olarak hesap ve tespit edilmiştir.
03.02.2011 fesih tarihinden itibaren 03.06.2011 tarihine kadar 4 aylık süre için kira gideri ve genel gider alacağını 123.660,75TL +20.610,12TL=144.270,87 TL olarak hesap ve tespit edilmiştir.
Davacı taraf somut davada davalıya kesmiş olduğu faturalardan dolayı kira başlangıcı olan Kasım 2010 ve devamı Nisan 2011 dönemlerinde kira ve ferilerini faturalandırıp davalıya göndermiştir. Davalı ise bu faturaları tebliğ aldıktan sonra, noter kanalı ile iade etmiş, kabul etmemiştir.
T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 1989/533 E, 1989/2502 K 11.04.1989 karara göre “Bu durumda davacıların mahkemeye ibraz ettikleri fatura davalıya tebliğ edilmemişse davalıyı bağlamaz ve KDV borcu altına sokmaz. Şayet bu fatura davalıya tebliğ edilmiş ve davalı yasal süresi içerisinde faturaya itiraz etmişse ancak o takdirde davalı faturada yazılı KDV’yi davacılara ödemekle sorumlu tutulabilir…” yönünde hüküm vermiştir.
KDV uygulaması da bu yöndedir. İfademizin bu anlamı davacının yukarıda hesap ettiğimiz,
Kira ve genel gider alacakları olan ve KDV dahil 93.775,89 TL alacağının tamamını alabilecektir. (15.11.2010-03.02.2011 arası kira ve Giderler)
Yüksek mahkeme kararında “… Bu durumda kiracı sözleşmenin fesih tarihinden sonra kiralananın aynı şartlarda yeniden kiraya verilebileceği makul süre kira bedeli ile bu döneme isabet eden genel giderlerden kiracının sorumlu olacağı kabul edilerek…” hesaplama yapılmıştır.
662 m2 yüzölçümlü yerin 03.02.2011 – 03.06.2011 tarihleri arasında kira bedeli; 03.02.2011-03.06.2011 (4 aylık süre için) 15.888×4 = 63.552,00 + %18 KDV 11.439,36 = 74.991,36 USD hesap edilmiştir. 74.991,36 USD X 1,649TL=123.660,75TL olarak hesap ve tespit edilmiştir.
662 m2 yüzölçümlü yerin 03.02.2011 -03.06.2011 tarihleri arasında genel gider bedeli ise; 10.592,00 USD + %18 KDV 1.906,56 USD = 12.498,56 USD hesap edilmiştir.
Burada davacı taraf heyetimizce hesap edilen 1 aya tekabül eden 15.888 USD kira ve yine bir aya tekabül eden 2.648,00 USD olmak üzere toplam 18.836 USD ‘nin KDV’nin tahakkuk olmadığından tahsil edemeyeceğini ve bu miktarında 3.336,48 usd karşılığı 5.501,86 TL olduğudur.
Türk Vergi Sistemi, Katma Değer Vergisini mal ya da hizmetin üretiminden tüketiciye intikaline kadar her el değiştirme aşamasında alınan genel bir tüketim vergisi olarak düzenlemek suretiyle, satış işlemlerinde bu Verginin alıcı tarafından ödenmesini öngörmüştür. Buna göre, alıcı, satış bedelini ve o bedel üzerinden Devlete ödenmesi gereken Katma Değer Vergisi tutarını satıcıya verecek; satıcı ise, kendisine ait satış bedeliyle birlikte, Katma Değer Vergisini de alıcıdan tahsil edecek; satış bedelini kendisinde tutup, Katma Değer Vergisini Devlete ödeyecek, bu yönde bir aracılık yapacaktır.
Katma Değer Vergisi (kısaca K.D.V.), mal ve hizmet teslimlerinde, mal veya hizmeti teslim alanın, teslim edene ödediği vergidir. Somut olayımızda 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesine göre, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, Katma değer Vergisinin mükellefleri (yükümlüleri), bu işleri yapanlardır (Buradaki “Teslim” kavramı, 2. maddede, “…Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır)
KDV sadece ve sadece devlet tarafından satıcıdan tahsil edilen (satıcının alıcıdan tahsil ettiği) ve yine devlet tarafından alıcıya ödenen (mahsup yolu ile) bir dolaylı vergi aracıdır.
Somut Olayımızda, davacı Taraf, Davalıdan Fatura İle Ticari Defterlerinde Tahakkuk ettirdiği KDV’ yi tahsil etmediği halde tahakkuk ettirdiği için Devlete ödemiştir. Ayrıca sayın mahkemece davacının Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacının makul süre için 4 aylık kira alacağının olabileceği hakkında karar ittihazı halinde davacı taraf yukarıda hesap edilen3.336,48 usd karşılığı 5.501,86 TL’ nı, muhasebe anlamında tahakkuk yapmayarak Gelirler hesabına kaydedecektir.
Burada davalının, davacıya ödeyeceği, devlet adına ödenen ve devlet adına tahsil edilen vergidir. devlet KDV konusunda mutlak tahakkuk esasını getirmiştir.Yani olayımızla ilgili satıcı/davacının bu miktar hususunda iyiniyetine bakmaz.Bu sebeple davacı taraf sadece tahakkuk ettirmiş olduğu alacakları için KDV ödemesi talep edebilecektir.
Makul süre hesaplamamız tazminat kalemine girmekte ise, davacı tarafından, davalıya ilk 3 ay fatura kestiğinden iş raporumuzda hesaplamasını yaptığımız 3.336,48 USD karşılığı 5.501,86 TL’ nı takdir mahkemeye ait olmak üzere talep edemeyeceği mütalaa edilmiştir.
Bu durumda davacı kiralayanın 15.11.2010 – 03.02.2011 arası kira + genel giderler alacağının KDV dahil 93.775,89 TL, bozma ilamı doğrultusunda sözleşmenin fesih tarihinden sonra kiralananın aynı şartlarda yeniden kiraya verilebileceği makul süre için ise kira + genel giderler alacağının KDV dahil 144.270,87 TL olmak üzere toplam 238.046,76 TL hesaplandığı,
Katma değer Vergisi Hususunda yapmış olduğumuz açıklamalar doğrultusunda davacının fesih tarihinden sonra kiralananın aynı şartlarda yeniden kiraya verileceği makul süre için hesaplanan 144.270,87 TL içerisinde yüklenilen 3.336,48 USD karşılığı 5.501,86 TL’ nı talep edemeyeceği ve bu durumda davacın toplam alacağının 232.544,90 TL olarak hesaplandığını” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Asıl dosya davalısınca; yanlar arasında akdedilen 22.10.2010 tarihli kira sözleşmesine konu mecrun teslim edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tespiti ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000TL maddi tazminatın avans faizi ile birlikte asıl dosya davacısından tahsili için açılan ve mahkememizin … esasına kaydedilen dava dosyası aradaki bağlantıya istinaden mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.
Asıl dava dosyasında mahkememizce bozma ilamında işaret olunan hususlar doğrultusunda işlem tesis edilmiş ve bu kapsamda kiralananın sözleşmenin feshinden sonra kiraya verilebileceği makul süreye isabet eden kira bedeli mübrez raporla belirlenmiş ve bu doğrultuda raporda tespit edilen 232.544,90TL esas alınarak asıl davanın kısmen kabulü gerekmiştir.
Birleşen davada ise; davalı birleşen dosya davacısı kiracı tarafından her ne kadar mecrun teslim edilmemesi nedeniyle zarar iddiasına dayalı talepte bulunulmuş ise de dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan HMK’nun 4.maddesi gereğince kira sözleşmesinden kaynaklı tüm davalar yönünden görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olmakla mahkememiz görevsiz olduğundan birleşen davada dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; dosyamız ile birleştirilen mahkememizin … esas sayılı dava dosyasında davanın mhkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesini müteakip, bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddi kesinleşmesine müteakip iki haftalık kesin süre içinde talep halinde bu davanın dosyamızdan tefrik edilerek dosyanın İstanbul Sulh Hukuk mahkemesine gönderilmesine, mahkememizin görevsizlik kararına konu talepler yönünden HMK’nın 331. Maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemede değerlendirilmesine, dosyanın yasal süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına, asıl davanın kısmen kabulü ile 232.544,90TL’nin 26.01.2011 tarihinden itibaren aylık %15 sözleşme temerrüt faizi ile birlikte davalı birleşen dosya davacısından tahsili ile davacı ve birleşen dosya davalısına ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair hüküm davalı karşı davacı vekilinin vaki temyizi üzerine Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2017/16351 esas, 2018/5172 karar sayılı, 15/05/2018 tarihli ilamı ile;
“Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Hükme esas alınan 21/10/2010 düzenleme tarihli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin, “kira bedeli ve ödeme şekli” başlıklı 9. maddesinin 8. bendinde ” Temerrüt halinde ayrıca %15 oranında temerrüt faizi alınır.” düzenlemesi yer almaktadır. Sözleşme hükmünde, faiz oranı kararlaştırılmış ise de, faiz oranın aylık mı yıllık mı olduğu açıkça belirtilmemiştir. Bu durumda, sözleşmede açık bir kararlaştırma bulunmadığından %15 faiz oranının yıllık olduğu kabul edilmesi gerekirken kira alacağının aylık %15 faiz ile tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uygun olarak, kira sözleşmesinin, davalı tarafından haksız feshedilmesi nedeniyle, fesih tarihinden sonra kiralananın aynı şartlarda yeniden kiraya verilebileceği makul süre kira bedeli ile bu döneme isabet eden genel giderlerin davalı kiracıdan tahsiline karar verilmiş ancak söz konusu alacağın aylık %15 sözleşme temerrüt faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmiştir. Haksız fesih nedeniyle yeniden kiraya verme süresi (makul süre) kirası aslında bir kira alacağı olmayıp tazminat niteliğindedir. Bu nedenle sözleşmede belirlenen akdi temerrüt faiz oranının, makul süre kira bedeli ile bu döneme isabet eden genel giderlerine ilişkin alacağa uygulanması mümkün değildir. Kira sözleşmesi sona erdiğinden ve hüküm altına alınan miktar tazminat niteliğinde olduğundan, makul süre kira bedeli ile bu döneme isabet eden genel giderlerinin aylık %15 temerrüt faizi ile tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.”gerekçesi ile bozularak, dosyanın mahkememizin 2019/371 esasına kaydı yapılmış ve mahkememizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; dosyamız ile birleştirilen mahkememizin … esas sayılı dava dosyasında ”dosyamız ile birleştirilen mahkememizin … esas sayılı dava dosyasında davanın mhkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesini müteakip, bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddi kesinleşmesine müteakip iki haftalık kesin süre içinde talep halinde bu davanın dosyamızdan tefrik edilerek dosyanın istanbul sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine, mahkememizin görevsizlik kararına konu talepler yönünden hmk’nın 331. maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemede değerlendirilmesine, dosyanın yasal süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına, ” şeklinde hüküm kesinleşme yeniden karar tesisine yer olmadığına, asıl dava yönünden ise; aksi davacı vekilince savunulmuş ve sözleşmede faiz oranının aylık düzenlendiği belirtilmiş ise de; anılı hususlar karar düzeltme sebebi yapılmasına rağmen yüksek Yargıtay’ca yerinde görülmediğinden bozma ilamı gereği yerine getirilerek asıl davanın kısmen kabulü ile 232.544,90TL’nin 93.775,89TL’lik kira alacağına ilişkin kısmına yıllık %15 sözleşme temerrüt faizi, bakiye makul kiraya verme süresine tekabül eden tazminat alacağına ise değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle davalı birleşen dosya davacısından tahsili ile davacı birleşen dosya davalı ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Dosyamız ile birleştirilen mahkememizin … esas sayılı dava dosyasında ”Dosyamız ile birleştirilen mahkememizin … esas sayılı dava dosyasında davanın mhkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine,
Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesini müteakip, bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddi kesinleşmesine müteakip iki haftalık kesin süre içinde talep halinde bu davanın dosyamızdan tefrik edilerek dosyanın İstanbul Sulh Hukuk mahkemesine gönderilmesine,
Mahkememizin görevsizlik kararına konu talepler yönünden HMK’nın 331. Maddesi gereğince harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemede değerlendirilmesine, dosyanın yasal süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına, ” şeklinde hüküm kesinleşme yeniden karar tesisine yer olmadığına,
2-Asıl davanın kısmen kabulü ile 232.544,90TL’nin 93.775,89TL’lik kira alacağına ilişkin kısmına yıllık %15 sözleşme temerrüt faizi, bakiye makul kiraya verme süresine tekabül eden tazsminat alacağına ise değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle davalı birleşen dosya davacısından tahsili ile davacı birleşen dosya davalı ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 15.885,14TL ilam harcından peşin alınan 10.459,00TL’nin mahsubu ile bakiye 5.426,14TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 10.480,30TL toplam harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 19.902,69TL ücret-i vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 32.820,52TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarfedilen 3.201,50TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 1.057,05TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından sarfedilen 182,50TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 122,24TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
07/11/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …