Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/298 E. 2018/543 K. 30.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/298 Esas
KARAR NO : 2018/543
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 23/03/2017
KARAR TARİHİ: 30/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının İstanbul …. İcra Dairesi … sayılı dosyası ile aleyhine yürütülen 22.231,21TL asıl alacak miktarındaki icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine itiraz ettiğini, haksız ve kötüniyetli itirazın iptali ve takibin devamı ile karşı yan aleyhine %20”den az olmamak üzere icra inkar tazminatına ve kötü niye tazminatına hükmedilmesi için işbu itirazın iptali davasını açam zorunluluğunun hasıl olduğunu, müvekkil ile davalı firma arasında ticari ilişkilerden kaynaklı müvekkil firmanın 20.437,99TL cari alacağı kalmış olup işlemlere ilişkin takip dayanağı faturalardan cari hesapan bu alacak açık ve likit şekilde görüleceğini, bu nedenlerle borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline,takibin devamına, %20”den az olmamak üzere icra inkar tazminatınave kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, dava masraflarının karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirket aleyhine İstanbul …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını ve takibe itiraz etiklerine, zira müvekkilin davalının alacaklı davacıya hiçbir borcu olmadığını, müvekkil firmanın küçük hissadarı ile alacaklı firmanın sahibi iş birliği yarak müvekkil firmya ürün ve hizmet satılmış gibi göstermiş ve müvekkil firmadan bir kısım ödemeler almışlar ve dava konusu faturaları da keserekmüvekkil firmaya ürün satılmışve alacaklılarmış gibi gösterildiğini, müvekkil şirketin müdüründen habersizce bu faturaları şirkete işleyerek alacaklı tarafın haksız kazanç elde etmesine ve belik tahsil edilen bedelleri paylaşmak sureti ile anlaşmışlar ve müvekkil şirketi zarara uğratmış olduklarını, davaya konufaturaların içeriği incelendiğinde fatura edilen ürünlerin müvekkil şirketin faaliyet konusu ile hiçbir ilgisinin olmadığı, müvekkil şirketin bu ürünlerin alım ve satımını yapmasının mümkün olmadığını, bu nedenlerle davacı tarafın davasının reddine,haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle davacı tarafın %20 inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava konusu edilmemiş fazlaya dair hakların saklı tutulmasına, yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; faturadan kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesine dayalı iptali istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 20.437,99 TL asıl alacak, 1.793,22 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 22.231,21TL alacak üzerinden takip tarihinden itibaren (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) işleyecek avans faizi ile takip başlattığı, davalı tarafın borca, faize ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen SMM bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 22/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Dava dosyasında davacı yan tarafından davalı yan unvanına keşide edilen takibe konu faturaların sunulu olduğu, faturalar üzerinde mal alıcıya müessesede teslim edildiğinden 213 sayılı VUK”un 230/5 fıkrası hükmünce sevk irsaliyesi düzenlenmediğini kaşesinin yer aldığı, buna dayalı olarak fatura muhteviyatı ürünlerin sevkiyle ilgili herhangi bir sevk irsaliyesi düzenlenmediği müşahede edildiği, zira VUK 230/5 bu durumu şu şekilde düzenlediği;
Faturanın şekli; Faturada en az aşağıdaki bilgiler bulunur; faturanın düzenlenme tarihi, seri ve sıra numarası, faturayı düzen8leyenin adı, varsa ticaret unvanı, iş adresi, bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası, müşterinin adı, ticaret unvanı, adresi, varsa vergi dairesi ve hesap numarası, malın veya işin nevi miktarı, fiyatı ve tutarı, satılan malların teslim tarihi ve irsaliye numarası, malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır, malın bir mükellefin birden çok iş yerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gerekli olduğunu, bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere bu madde hükmü ile 231. Madde hükmü uygulanır, irsaliyelere malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir, şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura vya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmayacağı,
Faturaların içerikleri incelendiğinde ürünlerin perakende nitelikte olmadıkları, büyük kısmının inşaat malzemelerinden ibaret oldukları, diğer kısmının ise temel gıda açıklaması ihtiva ettiği görüldütğüt, bu anlamda fatura muhteviyatı ürünlerin davalı şirket tarafından alınıp satılabilecek ürünlerden olup olmadığı yönündeki iddialar mahkeme takdirinde olduğu,
Dava dosyasına sunulan davalı yana ait cari hesap ekstresinde deftere kayıt tarihi 30/11/2015 olan … numaralı 31.089,01TL tutarındaki verilen çekin 01/01/2016 tarihinde mükerrer olarak tekrar kayıt edildiği, kayıt tarihi 31/12/2015 olan davacı yan tarafından davalı unvanına düzenlenen 28/12/2015 tarihli … saıra numaralı muhtelif temel gıda muhteviyatlı 10.152,00TL tutarındaki faturanın 28/02/2016 tarihinde mükerrer olarak tekrar kayıt edildiği ve 30/06/2016 tarihinde 499,02TL tutarındaki virman kaydı sonrasında hiç borcunun kalmadığı göründüğünden söz konusu mükerrer kayıtların düzeltilmesi ile dava dosyasında belgesi yer almayan 499,02TL tutarındaki virman kaydının dikkate alınamaması neticesinde davalı yanın davacı yana 20.437,99TL borçlu olacağı,
Diğer bir yandan her iki tarafa ait muavin hesap ekstrelerinin karşılaştırılmasında davacı yan tarafından alacaklı olduğu halde davalı yana 2015 yılı içinde toplam 37.000,00TL banka havalesi yolu fatura gönderdiği, alacaklı duumda iken yapılan ödemelerin dayanakları anlaşılamadığı,
İncelenen davacı şirkete ait 2015-2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış oldukları ve usulüne uyğun tutuldukları,
Davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 30/12/2016 takip tarihi itibariyle davalı yandan 20.437,99TL alacaklı olduğu,
İncelenen davalı şirkete ait 2015-2016 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış oldukları ve usulüne uygun tutuldukları,
Davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 30/12/2016 takip tarihi itibariyla davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığı,
Taraflar arasındaki cair hesap farklılıklarının her iki taraf ticari defter kayıtlarında yer alan 30/11/2015 tarih … numaralı 31.089,01TL tutarındaki çek ile 28/12/2015 tarihli … sıra numaralı muhtelif temel gıda muhteviyatlı 10.152,00TL tutarındaki faturanın davalı yan defterlerine 2016 yılı içnide mükerrer olarak kaydedilmesinden ayrıca davalı yan kayıtlarında yer aldığı halde davacı yan kayıtlarında yer almayan 499,02TL tutarındaki virman kaydından kaynaklandığı,
Söz konusu mükerrer kayıtların düzeltilmesi ile dava dosyasında belgesi yer almayan 499,02TL tutarındaki virman kaydının dikkate alınamaması neticesinde davalı yanın davacı yana 20.437,99TL borçlu olacağı,
İcra takibine konu edilen faturaların her iki taraf ticair defterlerinde kayıtlı oldukları, faturalar üzerinde mal alıcıya müessesede teslim edildiğinden 213 sayılı VUK “nun 230/5 fıkrası hükmünce sevk irsaliyesi düzehlenmediği, kaşesinin yer aldığ, buna dayalı olarak fatura muhteviyatı ürünlerin sevkiyle ilgili herhangi bir sevk iraslıyiesi düzenlenmediği,
Rapor içindeki açıklanan nedenlerle davalı yanın fatura edilen ürünlerin şirketin faaliyeğt konusu ile hiçbir ilgisinin olmadığı, şirketin bu ürünlerin alım ve satımını yapmasının mümkün olmadığı, fatura edilen ürünlerin miktarı ve şirketin faaliyette bulunduğu mekan gösetildiğinde bu ürünlerin şirketçebizzat tüketilmesinin mümkün olmadığı ,
Davacı yanın takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle dava dosyasında davacı yanın davalı yana temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarname ya da ödeme şartlarını düzenleyen yazılı bir metne rastlanmadığından davacı yanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceği…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada uyuşmazlık; davacı tarafın faturaya dayalı alacak isteminde haklı olup olmadığı, faturaya karşı mal tesliminin gerçekleşip gerçekleşmediği, davalı tarafın şirketin küçük hissedarının satın almadığı ürünleri satın almış gibi göstererek fatura düzenleyip davalı şirketin defterlerine kaydettirdiği savunmasına itibar edilip edilmeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. …, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.”
Uyuşmazlık noktalarının tespiti ve anılı kanuni düzenleme ve içtihatlar doğrultusunda yargılama sonucunda yapılan değerlendirme neticesinde; her iki tarafın ticari defterlerinin açılış ve kapanış taktiklerinin yaptırıldığı böylece usulüne uygun olarak tutulduklarının tespit edildiği, davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle 20.437,99 TL alacaklı göründüğü, takibe konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, 10.152TL tutarındaki faturanın davalı borcu olarak mükerrer kayda girdiği ancak davalı ödemesi olan 31.089,01 TL bedelli çekin yine davalı ödemesi olarak mükerrer kayda girilerek davalının cari hesabının sıfırlandığı, her iki mükerrer kayıt düzeltildiğinde ve dava dosyasında belgesi mevcut olmayan 499,02 TL tutarındaki virman kaydı dikkate alınmadığında davalının davacıya kendi ticari defterlerine göre 20.437,99 TL borçlu olarak görüldüğü, aynı alacak miktarının davacı ticari defterlerinde de kayıtlı olduğu, faturaya konu ürünlerin davalı işyerinde teslim edilmesi nedeniyle sevk irsaliyesi düzenlenmediğinin şerh edildiği, davalı taraf her ne kadar davalı şirketin küçük hissedarı olduğu belirtilen … ile davacı şirket yetkilisinin arkadaşı olduğu ve işbirliği içerisinde davalı şirketin ihtiyacı bulunmayan ve satın almadığı ürünleri satın almış gibi göstererek fatura düzenleyip davalı şirketin defterlerine kaydetmek sureti ile sanal alacak oluştuğunu iddia etmiş ise de bu yöndeki iddiasını itiraz dilekçesinde ileri sürmediği, her ne kadar dava dilekçesine yönelik savunmasında takibe itirazı ile bağlı değilse de beyanının samimiyeti açısından önem arz ettiği, bu yöndeki savunmanın soyut nitelikte kaldığı ve dosya kapsamında ispatlanamadığı, İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın bu iddianın ispatı için tek başına delil olarak dayanılacak nitelikte olmadığı, neticesinin huzurdaki davaya etkisinin bulunmadığı, ayrıca dava konusu alacağın bakiye cari hesap alacağına ilişkin olduğu, davalı şirketin dava dışı diğer faturalarla ilgili ödeme kayıtlarının bulunduğu, şirket hakim hissedarının şirket defter kayıtlarından haberdar olmasının ticari hayatın ve basiretli bir tacir olmanın gereklerinden olduğu, bu nedenlerle davalı şirketin bu yöndeki savunmasına itibar edilemeyeceği, bu gerekçeler ışığında davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 20.437,99TL (asıl alacak) alacaklı olduğu, takipten önce temerrütün oluşmaması nedeni ile işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, bu noktadan sonra mal alım bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalı şirketin ise davacıya mal bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne, alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davacı yararına %20 inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 20.437,99 TL alacaklı olduğunun tespiti ile, bu miktara vaki davalı tarafın itirazının iptali ile, takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2- Alacağın % 20’sine tekabül eden 4.087,59TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.396,11TL ilam harcından peşin alınan 381,20TL’ nin mahsubu ile bakiye 1.014,91TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 381,20 TL peşin harç, başvuru harcı 31,40TL olmak üzere toplam 412,6TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.452,56 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 1.793,22-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7- Davacı tarafça yapılan 600 TL bilirkişi ücreti, 94 TL posta masrafı toplam 694TL yargılama giderinin red ve kabul durumuna göre takdiren oranlayarak 638,02 TL ‘sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının hükmün kesinleşmesi halinde ödeyen tarafa iadesine
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/05/2018

Katip e-imza Hakim e-imza