Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/284 E. 2020/133 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/284 Esas
KARAR NO : 2020/133
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/03/2017
KARAR TARİHİ : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalılardan … sevk ve idaresindeki … plakalı müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu aracın 12/02/2017 tarihinde mobese direğine çarpması sonucunda trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle yaralandığını ve malul kaldığını beyanla şimdilik 1.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazmitanı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Şirketi vekili tarafından mahkememize verilen cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının sigortalı araçta hatır taşımasına istinaden bulunduğunu, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, davanın manevi tazminat yönünden poliçenin dışında olması nedeniyle müvekkili açısından reddi gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın sürücüsünün müvekkilim …, ruhsat sahibinin de … olduğunu, kusur incelemesi yapılmadan müvekkilerime kusur yüklenemeyeceğini, davacının müvekkilinin arkadaşı olduğunu ve araca kendi isteği ile bindiğini, davacının herhangi bir işte çalışmadığını ve işsiz olduğunu, davacının çalıştığı işi ve gelirini ispat etmesi gerektiğini, hatır taşıması nedeniyle hatır indirimi yapılması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili 16/12/2019 tarihli dilekçesi ile 1.000 TL olan maddi tazminat talebini 7.114,44 TL arttırarak toplamda 8.114,44 TL olarak ıslah etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini, tedavi evrakları, tarafların sosyal ekonomik durum araştırması, araçların trafik tescil kayıtları, Emniyet yazı cevapları, poliçe hasar dosya örneği, SGK kayıtları, Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan rapor, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu alınan, tazminat hesap uzmanı … ve kusur uzmanı bilirkişi …’dan alınan bilirkişi raporu, tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … İhtisas Kurulunun 12/04/2019 tarihli ve 110026 sayılı raporunda;
“Faruk oğlu, 1998 doğumlu, …’ın 12/02/2017 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanmasının 30/03/2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, Kas İskelet Sistemi, Alt Kestremiteye Ait Sorunlar hafif %1 tespit edildiğine göre,
Kişinin tüm vücut engellilik oranının %1 olduğu,
İyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği” bildirilmiştir.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda aktüerya uzmanı … ve kusur uzmanı … marifeti ile inceleme icra edilerek konuya ilişkin 09/09/2019 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
“Tutanağa göre bu kazanın oluşumunda sürücü … 2918 sayılı KTK’nın 52 .maddesinde belirtilen aracının hızını mahal şartlarına göre ayarlamamaktan tamamen kusurlu bulunmuştur.
Tutanağa göre sürücü …’ın ehliyeti yoktur ve 2,58 promil aşırı alkollüdür.
Şüpheli sürücü … ifadesinde, araçta 3 kişi olduğunu, 3 bira içtiğini, sağ şeritten sol şeride hızla geçtiği sırada aracın orta refüjü aştığını ve direğe çarptığını, gerisini hatırlamadığını belirtmiştir.
… C. Başsavcılığının 2017/5592-S sayılı EK KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR’ında olay günü …’ın alkol aldıktan sonra … plakalı aracına binerek sürmeye başladığı, Işıkgöl caddesi üzerinde … Şafak ve Muhammet … ’i aracına aldığı, yine aynı cadde üzerinde Akse sapağına geldiğinde ışıklardan geçeceği sırada direksiyon hakimiyetini kaybettiği ve MOBESE direğine çarptığı, olayda şikayet yokluğundan kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre :
Hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamak:
Madde 52 – Sürücüler:
a) Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak,
b) Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak,
c) Diğer bir aracı izlerken yukarıdaki fıkrada belirlenen durumları göz önünde tutarak güvenli bir mesafe bırakmak,
d) Kol ve grup halinde araç kullananlar, araçları arasında yönetmelikte belirtilen esaslara uygun olarak diğer araçların güvenle girebilecekleri açıklıklar bulundurmak zorundadırlar. 
Dava konusu olayda davalı şirkete ZMS sigortalı … plakalı aracın sürücüsü ehliyetsiz ve aşırı alkollü sürücü …, yönetimindeki aracıyla seyrederken aracının hızını yol, hava ve trafik şartlarına göre ayarlamamış, 2,58 promil seviyesinde güvenli sürüş kabiliyetini kaybetmiş halde meskun mahalde, dalgın dikkatsiz ve aşırı süratli araç kullanmış, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmamış, yoldan, havadan, trafikten ve araçtan kaynaklanan herhangi bir neden yokken dikkatsizliği ve dalgınlığı zonucu aracının direksiyon hakimiyetini kaybetmiş ve aracını şeridinde tutamayıp sol taraftan yol dışı olmuş ve aracının MOBESE direğine çarpmasına ve davacının yaralanmasına neden olmuştur. Bu nedenlerle dava konusu olayda davalı şirkete ZMS sigortalı araç sürücüsü davalı … % 100 oranında asli ve tam kusurludur.
Davacı yolcu … ise, ehliyeti olmayan ve 2,58 promil seviyesinde aşırı alkollü sürücünün aracına binmemesi gerekirken binerek kendi can güvenliğini tehlikeye soktuğundan olayda % 20 oranında müterafik kusurludur.
Davalı tarafından keşide edilen trafik sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 28.04.2016 dır. Bu durumda sigorta poliçesinin 01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenmiş olması nedeniyle; Bu konudaki Yargıtay kararlarına göre 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartları ve ekleri dikkate alınarak Aktüeryal yönteme(TRH 2010 yaşam+1,8 teknik faiz) göre davacının maddi zararı belirlenecektir.
Kusur değerlendirmesinde davacının yolcu olarak bulunduğu araç sürücünün kazanın meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu, davacının ise ehliyeti olmayan ve 2,58 promil seviyesinde aşırı alkollü sürücünün aracına binmemesi gerekirken binerek kendi can güvenliğini tehlikeye soktuğundan olayda % 20 oranında müterafik kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Davacı ile sürücü arasında yakın akrabalık ilişkisi bulunmamaktadır
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2017/3610, 2016/14777 ile 2013/9593 E. sayılı emsal kararlarında hatır taşıması nedeniyle yapılacak indirim oranının %20 olduğu belirtilmektedir.
Kusur değerlendirmesinde araç sürücüsünün 2,58 promil alkollü olduğu belirlenmiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında kazaya maruz kalan kişinin sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binmesi halinde %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Kusur değerlendirmesinde buna dayalı olarak davacının %20 müterafik kusurunun bulunduğu belirlenmiştir. Bu durumda;
Somut olayda davacının talep edilebilir maddi zararının nihai ve rakamsal olarak hesaplanabilmesi için zorunlu olarak hesaplamalarda hatır taşıması ile müterafik kusur indiriminin de dikkate alınması gerekmektedir. Bu nedenle;
Bu husustaki nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; olayda hatır taşıma ile müterafik kusur indirimi koşullarının gerçekleştiğinin ve yapılacak indirim oranlarının Yargıtay kararlarında kabul gören %20 olduğunun kabulü esasına göre zarar hesabı yapılarak takdire sunulacaktır.
Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda davacının iyileşme(iş göremezlik) süresinin 4 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Bu durumda;
Davacının 4 aylık geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı %100 malul gibi hesaplanarak takdire sunulacaktır.
Davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı ise geçici iş göremezlik süresinin bittiği tarihten itibaren maluliyetiyle orantılı olarak hesaplanacaktır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni poliçe genel şartlarının 1.maddesinde “…(Değişik:RG-2/2/2016-29612)(1) Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür…” demektedir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe şartlarının A.5/c maddesinde “…Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınır…” demektedir.
Yine poliçe genel şartlarında tazminat ödemesinde istenecek belgeler arasında “30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu” yer almaktadır.
Adli Tıp Kurumu tarafından 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenen 27.02.2019 tarihli raporda davacının engel oranı %1 olarak belirlenmiş olup, anılan oran üzerinden sürekli iş göremezlik dönemindeki zararı belirlenecektir.
17.09.1998 doğumlu davacı, olay tarihinde, 18 yıl, 4 ay, 25 günlük olup, 18 yaşında kabul edilerek, TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (56)yıl ve muhtemelen (74)yaşına kadar yaşayacaktır.
Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olup buna göre kazalının aktif çalışma hayatının (60)yaşına kadar süreceği kabul olunarak, olay tarihinden (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (60-18)= 42 yıl ve pasif devresi 14 yıldır. Askerlik hizmet süresi kazanç tespitinde dışarıda tutulacaktır
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni poliçe genel şartlarının 1.maddesinede “…(Değişik:RG-2/2/2016-29612)(1) Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür…” demektedir. Genel şartların EK:3 maddesinde sürekli sakatlık tazminatlarının hesaplamalarda kişinin vergilendirilmiş gelirinin esas alınması, gelire ilişkin bir belge sunulmaması halinde ise asgari ücrete göre hesaplama yapılması gerektiği belirtilmektedir. Bu durumda;
SGK hizmet dökümünde davacının prime esas kazançları(vergilendirilmiş kazançları) asgari ücret düzeyinde gözüktüğünden zorunlu olarak hesaplamalar asgari ücretlere göre yapılacaktır.
Kazalının 12.02.2017–28.10.2019 tarihleri arası 2 yıllık bilinen dönemdeki net kazançları toplam 31.333,50 TL.’dir.
Kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan poliçe genel şartları dikkate alınarak bilinmeyen dönem hesabına esas kazançlar an,x = Nx – Nx+n / Dx formolüne göre belirlenecektir. Formüle de iskonto oranları %1,8 teknik faiz esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenen sayılar uygulanacaktır.
Kazalının işleyecek devre başındaki net bir yıllık geliri ise;
2.020,90 x 12 Ay = 24.250,80 TL. olup, anılan tutar işleyecek aktif devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır. Diğer yandan;
Kazalı aktif devre sonunda pasif dönemde de emsallerine göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceğinden Yargıtay’ın bu konudaki kararları dikkate alınarak pasif dönem zarar hesabına agi dikkate alınmaksızın belirlenen net asgari ücretin yıllık tutarı olan (1.829,02×12=) 21.948,24 TL esas alınacaktır. Buna göre;
Bilinmeyen dönem başında 20 yaşında olan kazalı bakımından 54 yılık bilinmeyen dönemdeki iskontolu kazanç tespiti toplam 102.195,40 TL.’dir.
Kazalının geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı toplam 3.369,74 TL.’dir.
Kazalının sürekli(kalıcı) iş göremezlik dönemindeki maddi zararı toplam 4.744,70 TL.’dir.
12.02.2017 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalı sigorta şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk limiti ölüm, sakatlık ve sağlık giderleri bakımından ayrı ayrı 330.000,00 TL.dır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının A.5/b maddesinde “…Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir…” demektedir. Bu durumda;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının A.5/b maddesinde açıkça geçici iş göremezlik dönemindeki zararın sağlık gideri teminatı kapsamında olduğuna dair bir ibare yer almamaktadır.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2014/16455 ile 2013/2073 E sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil olduğu belirtilmektedir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2015/7731 E. sayılı başka bir kararında ise geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında, tedavi gideri klozundan talep edilebileceği belirtilmektedir.
Davacının yukarıda belirlenen maddi zararları poliçe limitleri içinde kalmaktadır. Manevi tazminat talepleri ise poliçe kapsamına girmemektedir.
Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir. Bu durumda;
Dava dilekçesinde dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunulduğundan ayrıca sigorta şirketi bakımından temerrüt tarihi tespiti yoluna gidilmemiştir.
Sigorta şirketi dışındaki davalılar bakımından ise her hangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın temerrüt 12.02.2017 olay tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.” şeklinde mütalaada bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dava; 12/02/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle yaralanan davacı …’ın, davalılardan maddi ve manevi tazminati istemine yöneliktir.
Davacı vekili 16/12/2019 tarihli dilekçesi ile 1.000 TL olan maddi tazminat talebini 7.114,44 TL arttırarak toplamda 8.114,44 TL olarak ıslah etmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; 12/02/2017 tarihinde davacının yolcu olarak bulunduğu, davalı … Sigorta’nın ZMSS sigortacısı olduğu, davalı …’ın maliki olduğu, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın mobese direğine çarpması sonucu meydana gelen tek taraflı trafik kazasında davacının yararlandığından bahisle eldeki tazminat davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Dava tarihi itibarıyla KTK’nun 97. maddesi gereğince sigorta şirketine başvuru dava şartı düzenlemesi yürürlükte olup, davacı vekilinin davalı şirkete … Noterliği vasıtasıyla çektiği ihtarname ile başvuruda bulunduğu ve ihtarnamenin davalı şirkete 03/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 12/04/2019 tarihli raporunun kaza tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği’ne uygun olarak düzenlendiği, davacının sürekli maluliyetinin %1, geçici maluliyet süresinin 4 ay olarak tespit edildiği, alınan kusur raporuna göre; kazada davalı …’ın 2,58 promil alkollü şekilde ve KTK’nun 52. maddesini ihlal ederek %100 kusurlu olduğu, davacının sürücünün arkadaşı olması nedeniyle olayda hatır taşımasının mevcut olduğu, alkollü davalının aracına binen davacının olayda müterafik kusurunun da bulunduğu, aktüer raporunda; kaza tarihi itibarıyla yürürlükte olan TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin tespit edildiği, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapıldığında davacının 4.744,70 TL sürekli iş göremezlik, 3.369,74 TL geçici iş göremezlik tazminatının hesaplandığı, kaza tarihi itibarıyla sigorta şirketinin poliçe limiti 330.000 TL olmakla hesaplanan tazminatının bu limiti aşmadığı, davadan önce davalı sigorta şirketine 03/03/2017 tarihi itibarıyla başvuru yapıldığından KTK’nun 99. maddesi uyarınca bu tarihe 8 iş günü eklendiğinde sigorta şirketinin temerrüdünün gerçekleşeceği ancak dava dilekçesinde sigorta şirketi yönünden dava tarihi itibarıyla faiz talep edildiğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince 21/03/2017 tarihinin mahkemmizce temerrüt tarihi olarak esas alındığı, diğer davalılar bakımından temerrüdün haksız fiil tarihi 12/02/2017 tarihi itibarıyla gerçekleştiği, dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiği saptanmıştır.
Davacı taraf manevi tazminat isteminde bulunmakla tatbiki gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre; Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği, hükmedilecek bu paranın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşıması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu kapsamda takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakim manevi tazminat yönünde takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerekmektedir. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmış ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmıştır.
Anılı düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında; yaralamalı trafik kazası neticesinde tedavi görmek zorunda kalıp bir müddet iş göremezliğe düşen davacının manevi zarara uğradığı, gerçek kişi davalıların davacının manevi zararını gidermekle yükümlü olduğu sonucuna varılmıştır. Manevi tazminat miktarının belirlenmesi noktasında anılı düzenleme ve içtihatlar kapsamında değerlendirme yapılmış, olayın ağırlığı ve verdiği üzüntünün bir nebze olsun telafisi bakımından meydana gelen olayın oluş şekli, davacının iş göremezlik süresi, davalının %100 oranındaki kusuru, davacının müterafik kusuru, tarafların mali ve sosyal durumları dikkate alınarak manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000-TL manevi tazminat taktir edilmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; açıklanan gerekçelerle, davanın kısmen kabulü ile, maddi tazminat talebinin kabulü ile, geçici iş göremezlikten kaynaklanan 3.369,74 TL maddi tazminatın ve sürekli iş göremezlikten kaynaklanan 4.744,70 TL maddi tazminatın davalılar …-…’tan temerrüt tarihi olan kaza tarihi 12/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … A.Ş.’den dava tarihi 21/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan temerrüt tarihi olan kaza tarihi 12/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile
Maddi tazminat talebinin KABULÜ ile, geçici iş göremezlikten kaynaklanan 3.369,74 TL maddi tazminatın ve sürekli iş göremezlikten kaynaklanan 4.744,70 TL maddi tazminatın davalılar …-…’tan temerrüt tarihi olan kaza tarihi 12/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … A.Ş.’den dava tarihi 21/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’tan temerrüt tarihi olan kaza tarihi 12/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Maddi Tazminat yönünden;
2-Hüküm altına alınan 554,30 TL karar harcından peşin yatırılan 125,43 TL harcın (ıslah harcı da dahil) mahsubu ile bakiye 428,87 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400 TL ücret-i vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Manevi Tazminat yönünden;
4-Hüküm altına alınan 683,10 TL karar harcından peşin yatırılan 170,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,33 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400 TL ücret-i vekaletin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalılar … ve … kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400 TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
Genel Olarak;
7-Davacı tarafından yatırılan 296,20 TL peşin ve ıslah harcı (170,77 TL maddi tazminat, 3,43 TL manevi tazminat, 122 TL ıslah) ve 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 327,60 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 1.751,80 TL tebligat, bilirkişi ücreti v.s. ve 562 TL Adli Tıp Kurumu faturası olmak üzere toplam 2.313,80 TL yargılama giderinin (manevi tazminat talebinin kısmen reddi nedeniyle … ve …, yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 721,22 TL’sinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı … ve … tarafından yapılan 45,50 TL yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 31,31 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine,
10-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalılar … ve … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza