Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/279 E. 2022/135 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/279 Esas
KARAR NO : 2022/135
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2017
KARAR TARİHİ : 24/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … arasında 01/04/2010 tarihinde Kobi Satış Kanalı Sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme devam ederken davalının ticari yapısını … … A.Ş. bünyesinde birleştirme kararı aldığını, bu süreçte tüm KSK bayilerinin kurumsal bayi olarak tanımlandıklarını ve kurumsal bayi sözleşmesi adı altında yeni bir sözleşmenin tüm bayilerle yapıldığını, bu nedenle taraflar arasında da 27/04/2015 tarihli sözleşmenin imzalandığını, müvekkilinin tarafına gönderilen fesih ihbarnameleri ile sözleşmelerin feshedildiğini öğrendiğini, kobi satış sözleşmesinin devamı olan kurumsal bayilik sözleşmesinin … … haricinde grup şirketler olan … ve … ile de imzalandığını, bu nedenle müvekkiline 3 ayı fesih ihtarnamesi gönderildiğini, fesih ihtarnamelerinin gerekçesinde sözleşmenizin ve bayilik faaliyetinizin devamında fayda görülmediğinin beyan edildiğini, feshin haksız olduğunu, müvekkilinin sözleşmeye aykırı bir davranışının hiçbir zaman olmadığını, müvekkilinin sözleşmenin yerine getirileceği inancıyla yaptığı masraflar ve haksız fesih nedeniyle uğranılan kar kaybını talep etme zorunluluğunun doğduğunu, kobi satış sözleşmesinin 26. maddesi uyarınca sözleşmenin yenilendiğini ve 5 yılın sonunda kurumsal bayilik sözleşmesinin imzalandığını, her ne kadar sözleşmede tarafların 5 yılın sonunda sözleşme konusu işe devam etmek istemeleri halinde aralarında anlaşarak yeni bir sözleşme imzalayacakları kabul edilmiş ise de, bu kapsamdaki kurumsal bayilik sözleşmelerinin en az 10 yıl devam ettiğinin bilindiğini, müvekkilinin beklenen kazancından mahrum kaldığını, davalıların acentesi olarak faaliyet gösterdiğini, denkleştirme tazminatına da hak kazandığını, yine müvekkili tarafından verilen 08/03/2011 tarihli ve 100.000 TL bedelli kesin teminat mektubunun da iade edilmediğini beyanla sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarar kapsamında yoksun kalınan kar için 500 TL, masraflar için 500 TL, denkleştirme tazminatı olarak 500 TL, manevi zararların tazmini olarak 100.000 TL’nin belirsiz alacak olarak avans faizi ile davalıdan tahsiline, teminat mektubunun iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili ve dava dışı … A.Ş. ve … A.Ş. arasında 27/04/2015 tarihli kurumsal bayilik sözleşmesinin akdedildiğini ve bu sözleşmenin müvekkili tarafından 18/03/2016 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 4.2. maddesi uyarınca davacı şirketin bayilik faaliyetlerinde fayda görülmediğinden feshedildiğini, dava dışı şirketlerce de sözleşmenin feshedildiğini, davacının talep ettiği masrafların belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceğini, buna ilişkin tüm belgelerin kendisinde olduğunu, hem menfi hem müspet zararın bir arada talep edilemeyeceğini, davacının sözleşmenin fesih ihbar öneline uyulmadan feshedildiği iddialarının gerçek dışı olduğunu, kurumsal bayilik sözleşmesinin belirli süreli bir sözleşme olduğunu, haksız feshedildiği iddiasının mesnetsiz olduğunu, portföy tazminatının şartlarının oluşmadığını, davacının dava konusu sözleşme ile ilgili olarak münhasır yetkili bayi kılınmadığını, kaldı ki davacının müvekkili şirketin eski bayisinin faaliyet lokasyonundaki müşteri portföyünün müvekkilinin müşteri portföyü olduğunu, davacı şirketin kişilik haklarının zedelendiğine dair somut bir delil ortaya koymadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, kurumsal bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kar kaybı ile yapılan masrafların tazmini, denkleştirme tazminatı, manevi tazminat ve teminat mektubunun iadesi taleplerine ilişkindir.
Mahkememizce tarafların delilleri incelenmiş, dosya iddia ve savunma kapsamında rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti 10/09/2015 tarihli raporunda özetle; davalı şirketin fesih ile ilgili genel gerekçesinde sözleşmenin normal süresi olan 1 yıl dolmadan ve yaklaşık 5 hafta süre öncesinde feshedilmesinin sözleşme maddeleri ile TTK’nın 121. maddesi kapsamında haklı fesih sayılıp sayılmadığının Mahkememizin takdirinde olduğunu, davacı şirketin sözleşme feshi sonrasında aylık muhtemel kar kaybının yaklaşık 8.762,76 TL tutarında göründüğünü, makul sürenin 6 ay olacağının kabulü halinde bu kapsamda talep edilebilecek yoksun kalınan kar tutarının 52.576,56 TL düzeyinde olabileceğini, davacı şirketin maddi tazminat kapsamında masraflar olarak belirtilen kalem çerçevesinde, finansal boyutları itibarıyla talep edilebilecek bir zarardan söz edilmesinin olanaklı görünmediğini, denkleştirme tazminatı olarak talep edilebilecek tutarın ise 81.437,90 TL düzeyinde olabileceğini tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla heyetten ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti ek raporunda kök rapordaki tespitlerini tekrar etmiştir. Taraf vekillerince bu rapora da itiraz edilmiş olup gerek bu itirazların değerlendirilmesi gerekse de, teminat mektubunun iadesi talebi yönünden tarafların cari hesaptan alacak-borç durumlarının incelenmesi için bilirkişi heyetinden ikinci kez ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 2. ek raporunda kök ve ilk ek rapordaki tespitlerine ilave olarak davacının cari hesap incelemeleri neticesinde kendi kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle davalı şirketten herhangi bir alacak veya borç bakiyesinin kalmadığını tespit etmiştir. 2. ek raporda davalının ticari defterleri incelenmediğinden bu kez incelemenin karşılıklı olarak yapılması için heyetten üçüncü kez ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 3. ek raporunda özetle; davacı şirketin kendi kayıtlarına göre, dava tarihi itibarıyla davalı şirket ile ilgili cari hesap ilişkisinden kalan herhangi bir alacak ya da borç bakiyesinin görünmediği hususunun önceki ek raporda tespit edildiğini, bu aşamada davalı şirket vekilleri tarafından ibraz edilen hesap dökümlerine göre ise, davalı şirketin kendi kayıtlarında dava tarihi itibarıyla davacı şirketten 19.429,02 TL kadar alacaklı durumda göründüğünü, davalı şirketin kendi kayıtlarına göre 2019 yıl sonu itibarıyla ise, davacı şirketten herhangi bir alacak bakiyesinin kalmamış durumda göründüğünü tespit ve beyan etmiştir. Davacı vekili 06/07/2021 tarihli dilekçesi ile talebini yoksun kalınan kar tazminatı yönünden 432.179,32 TL’ye, denkleştirme tazminatı yönünden 362.763,97 TL’ye yükseltmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı, davalı … … A.Ş., dava dışı … A.Ş. ve … A.Ş. arasında 27/04/2015 tarihli kurumsal bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin yürürlüğe girişi ve süresi başlıklı 4.1. maddesi ile, bu sözleşmenin, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle teminat kuralı hariç olmak üzere taraflar arasında daha önce imzalanmış olan bayilik sözleşmelerinin yerine geçeceğinin; daha önce yapılan anlaşmalar başlıklı 31. maddesinde de, tarafların bu sözleşmenin yürürlüğe girmesi ile bu sözleşmeden önce her bir şirket ile kurumsal bayi arasında imzalanmış olan kurumsal bayilik, satış, satışa aracılık konulu sözleşmelerin yürürlükten kalkacağı ve önceki sözleşmeler ve/veya taraflar arasındaki bu sözleşme konusu ile benzer mahiyetteki hukuki, ticari ilişkilerin bu sözleşmenin yürürlüğe giriş tarihi milat olmak üzere bu sözleşme kapsamında devam edeceğinin kabul edildiği, sözleşmenin bu iki maddesi uyarınca davacı tarafın iddiasının aksine, 27/04/2015 tarihli kurumsal bayilik sözleşmesinin, davalı ile imzalanan 01/04/2010 tarihli kobi satış kanalı sözleşmesinin devamı niteliğinde olmadığı, sözleşmenin 4.2. maddesi uyarınca 1 yıl süreli olduğu, sözleşme süresinin, taraflardan herhangi birinin sürenin sona ermesinden 1 ay önce yazılı bildirimde bulunmaması halinde bir yıl uzayacağı ve hiçbir şekilde 5 yılı aşamayacağı, davalı tarafından davacıya gönderilen … Noterliği’nin 18/03/2016 tarihli ihtarnamesi ile; “…sözleşme dönemi boyunca bayinizle ilgili yapılan incelemeler neticesinde sözleşmenizin ve bayilik faaliyetinizin devamında fayda görülmemiş olup sözleşmenin 4.2. maddesi uyarınca kurumsal bayilik sözleşmesinin feshine karar verilmiştir. Fesih ihbar bildirimini tebliğ almanıza mukabil sözleşmeniz … … A.Ş.’nin tazminat veya başkaca her ne ad altında olursa olsun herhangi bir yükümlülüğü ve sorumluluğu bulunmaksızın feshedilmiş sayılacaktır..” denilmek suretiyle sözleşmenin feshinin ihbar edildiği, ihtarnamenin davacıya 21/03/2016 tarihinde tebliğ edildiği, sözleşmenin süresinin 1 yıl olması sebebiyle 27/04/2016 tarihinde sona ereceği ve 4.2. maddesi uyarınca sözleşmenin 1 yıl sonunda yenilenmeyeceğine yönelik iradenin bu süreden 1 ay önce bildileceği, buna göre davalı tarafın 27/03/2016 tarihinde davacıya göndereceği yazılı bildirimle sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirmesi gerektiği ve sözleşmenin 27/04/2016 tarihinde sona ereceği ancak davalı tarafından bu tarihten önce Noter ihtarnamesinin gönderildiği ve ihtarname içeriğinde sözleşmenin ihtarnamenin tebliğ alınması ile feshedilmiş sayılacağının beyan edildiği, buna göre söz konusu ihbarın, sözleşmenin 1 yıl sonunda yenilenmeyeceğine dair bir bildirim olarak kabul edilemeyeceği, sözleşmenin 21/03/2016 tarihinde olağan sona erme süresinden bir ay önce feshedildiği anlaşılmıştır. Sözleşmenin feshi ve sona ermesi başlıklı 25. maddesinde fesih sebepleri sayıldıktan sonra 25.4. nolu bendinde; iş bu sözleşmede fesih sebebi olarak belirtilen sebeplerden biri var olmamasına rağmen, tarafların sözleşme süresi içerisinde herhangi bir zamanda iş bu sözleşmeyi herhangi bir sebep göstermeksizin yazılı bildirimde bulunmak kaydıyla tazminatsız olarak feshedebileceği, bu durumda fesih talebinde bulunan tarafın sorumluluğunun, karşı tarafın talepte bulunması halinde, TTK’nın 121/4. maddesinde belirlenen zararla sınırlı olduğunun düzenlendiği, TTK’nın 121/4. maddesinde “Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.” şeklinde yer alan düzenleme uyarınca davacının ancak başlanmış ve fakat tamamlanmamış işler nedeniyle uğradığı zararı talep edebileceği, bu konuda dosyaya sunulmuş herhangi bir delil olmadığı ve zararın ispatlanamadığı anlaşılmakla davacının kar kaybı tazminatı talebinin reddine, yine masraf talebinin, dosyaya buna dair herhangi bir delil sunulmamış olmakla ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir. Denkleştirme tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirmede; davacı bayinin kıyasen TTK’nın 122. maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı talep edebilmesi için kendisine bayilik sözleşmesinde açık bir şekilde tekel hakkının tanınması gerektiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1. maddesi ile davacıya tekel hakkı tanınmadığının kabul edildiği anlaşılmakla talebin reddine karar verilmiştir. Manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; sözleşmenin bahsedilen 25.4. maddesinde yer alan düzenleme ve TBK’nın 58. maddesinde yer alan manevi tazminat şartlarının ispat edilememesi sebebiyle talebin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın iadesini talep ettiği teminat mektubu yönünden yapılan değerlendirmede; teminat mektubunun davalıya 01/04/2010 tarihli kobi satış kanalı sözleşmesi uyarınca verildiği, bu sözleşmenin sona erdiği, alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere davacının kendi kayıtlarına göre davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığı, her ne kadar davalının kayıtlarında alacak görünmekte ise de, buna ilişkin dayanak bir delil sunulmadığı, davalının herhangi bir tazminat talebinde de bulunmadığı, 27/04/2015 tarihli kurumsal bayilik sözleşmesinin 4.1. maddesi uyarınca, bu sözleşmede belirlenen teminat mektuplarının verilmesine kadar önceki sözleşme nedeniyle verilen teminat mektuplarının davalının uhdesinde kalacağı, davalının bu sözleşme uyarınca teminat mektuplarının verilmediği hususunda bir savunmasının da olmadığı, bu nedenlerle teminat mektubunun iadesinin gerektiği anlaşılmakla talebin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının maddi tazminat talebinin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
3-Davanın teminat mektubunun iadesi talebinin kabulü ile … … Bankası A.Ş.’ye ait 28/03/2011 tarihli, … numaralı ve 100.000 TL bedelli teminat mektubunun davalı tarafından davacıya iadesine,
4-Karar ve ilam harcı 6.831 TL’nin peşin alınan 17.000 TL harçtan mahsubu ile kalan 10.169 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.900 TL bilirkişi ücreti, 344,60 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.244,60 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı (%10) üzerinden hesaplanan 324,46 TL ile ilk harç 6.862,40 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 13.450 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan maddi tazminat üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 56.822,16 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddolunan manevi tazminat üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 13.450 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24/02/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır