Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/277 E. 2019/632 K. 03.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2017/277
KARAR NO: 2019/632

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ: 29/01/2013
KARAR TARİHİ: 03/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında imzalanmış olan “Satış Taahhütnamesi” ve sipariş sözleşmelerinin imzalandığını, bu sözleşmelerle davalı şirketin tasarlanmış olan modellerin ve numunelere uygun olarak üretim ve teslimi yükümlülüğünü üstlendiğini, ancak bu ürünlerin üretilerek dava dışı “…” firmasına satıldığını, davalının ürünleri teslim etmemesi ve sözleşmeye aykırı davranması sebebi ile davacı tarafın satış anlaşmalarını yerine getiremediği için büyük kar, prestij ve portföy kaybına uğradığını, müvekkilinin tüm yazılı ve sözlü uyarılarına rağmen davalı tarafın edimlerini yerine getirmediğini, bu nedenle fazlaya ilişkin tüm talepleri saklı kalmak kaydı ile 106.760,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, davanın kabulünü, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça müvekkili arasında üzerinde tarih bulunmayan satış taahhütnamesi başlıklı bir metin imza edildiğini, davacının tarafın işbu taahhütnameye dayalı olarak dava açtığını, ancak taahhütnamenin 3.1. maddesi incelendiğinde; “Taraflar taahhütname hükümleri ile ilgili her türlü anlaşmazlıkta T.C. İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu kabul eder ” hükmünün mevcut olduğunu, bu maddeden de anlaşılacağı üzere taahhütnameye dayalı anlaşmazlıkların çözümü için mahkemenin yetkili olmadığını, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözüm yerinin taahhütname gereği İstanbul Mahkemeleri olduğundan mahkemece yetkisizlik kararı verilmesini ve işbu taahhütnameye dayalı tüm taleplerin reddini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.

DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Bakırköy… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/03/2013 tarih … Esas ve … Karar sayılı yetkisizlik kararı ile dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Taraf delillerinin ibrazına müteakip dayanılan deliller celp edilmiştir.
Mahkememizin 2013/138 esas ve 2014/388 karar sayılı davanın kısmen kabulüne ve 80.070,04TL’nin davalıdan tahsiline dair verilen kararın Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 03/12/2014 tarihli 2015/2945 esas ve 2016/1347 karar sayılı ilamı ile; “…Uyuşmazlık, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmış olup, sözleşmeye aykırı davranılarak üretilmesi üstlenilen malların teslim edilmemesi nedeni ile oluşan kâr kayıplarına ilişkin zararın tahsili istemi ile açılmış, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dairemizin 30/03/2015 tarih ve … Esas ve… Karar sayılı kararıyla davacı tarafın temyizi yönünden alınması gerekli harç alınmadan temyiz defterine kayıt yapılması nedeni ile noksan harcın ikmâli için dosya mahalline geri çevrilmiş, bu kez, Mahkemece davalı vekili Av….’a gerekçeli kararının 10/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, 04/02/2015 tarihinde Uyap’tan kararın temyiz edildiği, temyiz harcının 05/03/2015 tarihinde yatırıldığı belirtilerek temyiz talebinin reddine karar verilmiş, bu ek karar da davalı-vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı vekili tarafından süresi içerisinde sadece başvuru harcı yatırılmak sureti ile karar temyiz edilmiş olup, mahkemece de bakiye harcın yatırılması hususunda davalı vekiline muhtıra tebliğ edilmemiş olması nedeniyle davalının temyiz talebinin süresinde olduğu değerlendirilmiş ve temyiz talebinin reddine dair mahkemece verilen 08/08/2015 günlü ek karar kaldırılarak davalı vekili temyizi yönünden de temyiz incelemesine geçilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 24/10/2013 tarihli kök raporda; davacının dava dilekçesinde belirttiği hesaplama şekli kabul edilerek dava dışı üçüncü kişilerle yapılan sözleşmeler nedeni ile davacının uğradığı kâr mahrumiyeti zararı 106.760,00 TL olarak hesaplanmış, bu bedelden Vergi Usul Kanunu gereğince %25 götürü giderin mahsubu ile 80.070,04 TL’ye hükmedilmesi gerektiği görüşü belirtilmiş, itirazlar üzerine alınan ek raporda aynı görüş tekrar edilmiş, mahkemece de bu raporlara itibar edilerek 80.070,04 TL kâr kaybı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kâr kaybı alacağının yasal dayanağı olan Borçlar Kanunu’nun 325. maddesine göre yüklenicinin işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeylerin (yararların) da mahsup edilmesi gerekir. Hükme dayanak bilirkişi raporu yeterli incelemeyi içermediği halde davacı hesaplaması ile bağlı kalınarak hükme varılması hatalı olmuştur.
O halde mahkemece yeniden seçilecek bilirkişi kurulundan rapor alınarak ,davalının teslim etmediği kabanlar nedeni ile temerrüt tarihi itibari ile uğradığı kâr kaybı hesaplatılmalı, BK’nın 325. maddesi uyarınca işin yapılmaması nedeniyle tasarruf edilen giderler ile fesih nedeniyle boşta kalınan süre içinde davacının başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar hesaplanarak alacaktan mahsup edilmeli, bu yöntemle bulunan kâr kaybı alacağı hüküm altına alınmalıdır.
Açıklanan nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur…” gerekçeleri ile bozulması üzerine mahkememizce bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamı kapsamında mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler …, … ve … marifetiyle hazırlanan 18/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…Davacının davaya konu siparişlerden yerine getirilmeyen kısme ilişkin talep edilen kar kaybına ilişkin tasarruf edilen giderlerinin ve imtina ettiği başka kazanç olup olmadığı hususlarındaki incelemeler ve tespitler neticesinde 63.626,57 TL ayrıntıları verilen şekilde davacının uğradığı zarar-kazanç kaybı hesaplandığını…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Anılı bilirkişiler…, …ve … marifetiyle hazırlanan 02/04/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; “…Davalının itirazında bildirdiği taahhütnamenin bitiminden sonra yeni taahhütname ile yeni sipariş geçebileceğinin sabit olduğunu, sözleşmenin bu yönü ile incelenmediğini ve sözleşme iradesinin aşılarak hesaplanmasının yapılmasının hukuka aykırı olduğunu bildirdiğini, mahkememiz dosyasında dosyanın geldiği sefahatte davacı ve davalı arasındaki ticari ilişki ve davacıya davalının söz konusu siparişleri teslim etme yükümlülüğü kapsamında hesaplamalar yapıldığını, hesaplama içeriğinde davacının davalıya verdiği siparişin yerine getirmemesinden kaynaklı 3.kişilerle yaptığı satış sözleşmeleri kapsamında yerine getirilmeyen siparişlerden kaynaklı zarar hesaplandığını, Yargıtay bozmasında bu zararın hesaplanmasına yönelik bildirilen hususun incelenerek bozmadan önceki rapordaki eksiklik olarak bozmaya sebep kısmın hesaplandığını, yine sipariş sözleşmelerinin teknik heyet tarafından incelendiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin söz konusu sipariş sözleşmeleri taahhütname kapsamında uygulandığının belirlendiğini, kaldı ki davalı tarafın taahhütnamesinin içeriğinde 30. Maddede taahhütname sona ermiş olsa dahi satıcnın SNS giyime karşı 23, 26 ve 27. Madelerde sayılan sorumlulukları ile işin mahiyeti gereği sözleşme bitiminde dahi devam etmesi gereken hususlar saklıdır şeklinde hüküm kapsamında itirazların yeniden değerlendirme yapmaya muktedir olmadığını, yine davacının siparişlerinin dosyada mevcut olduğunu, siparişlere ilişkin ihtilafın mevcut olmadığını, davalının siparişlere ilişkin yükümlülükleri yerine getirmediği kapsamında hesaplamalar yapıldığını, bu nedenle davalının itirazlarının davacının zararlarına ilişkin sorumluluğunu kaldırıcı nitelikte genel hükümler birlikte gözetilerek yapılan tespitlerin değiştirici nitelikte olmadığını, keza davalının mahkememiz kararına konu sefahat içerisinde de ve temyiz sebepleri içerisinde de aynı hususları ileri sürdüğünü ve Yargıtay tarafından kök raporda belirtilen bozma sebebine ilişkin verilen görevlendirme kapsamında incelemelerin yapılarak mahkememize sunulduğunu, yapılan tespitler ile ilgili davalının yeni bir delil dayanak belge sunmadığını, daha önceden dosyaya sunulan önceki heyet raporuna karşı itirazlarında ve mahkeme kararının temyiz sebeplerinde bildirdiği hususu tekrar ek rapora konu itirazında ileri sürdüğünün görüldüğünü, heyet tarafından yapılan incelemelerin iddia, savunma ve dayanaklar kapsamında yapılmış olması karşısında ve itirazın yeni bir hususa ilişkin yeni bir dayanak ile yapılmamış olması kapsamında Yargıtay bozması kapsamında tespit edilen hususları değiştirici mahiyette olmadığı sonucuna varıldığını…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve bozma ilamı gözetilerek yapılan inceleme sonucunda; taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılıktan kaynaklı tazminat istemi ileri sürülmüş olup davalının davacıya ait modellerin aynısını kullanarak tekstil ürünleri imal edip pazarladığı, söz konusu ürünlerin davacının siparişinin birebir aynı olduğu, yalnızca üzerindeki etiketin farklı olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 1 yıl için akdedilmiş olmasına rağmen bu ilişkinin daha sonrada devam ettirilmiş olması sebebiyle sürenin dolmasından sonra devam ettirilen akdi ilişki kapsamında davalı tarafça yapılacak üretim için kendisine verilen modelleri davacının izni olmadan kendisi için üretme veya 3. şahıslara pazarlama hak ve yetkisinin bulunmadığı, bu sonucun taraflar arasındaki sözleşmenin niteliğinden kaynaklandığı, bu yükümlülüğün ihlali nedeni ile davalının davacının uğradığı zararı tazmin etmesinin gerektiği anlaşılmıştır. Anılı bozma ilamı gereğince de kâr kaybı alacağının, yüklenicinin işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeylerden (yararlardan) mahsup edilmesi gerekmekle, bozma sonrası görevlendirilen bilirkişi heyeti marifeti ile davalının teslim etmediği kabanlar nedeni ile temerrüt tarihi itibari ile uğradığı kâr kaybı hesaplatılmış ve işin yapılmaması nedeniyle tasarruf edilen giderler ile fesih nedeniyle boşta kalınan süre içinde davacının başka bir iş yaparak kazandığı veya kazanmaktan bilerek kaçındığı yararlar hesaplanarak alacaktan mahsup edilmiştir. Bu şekilde ortaya çıkan kâr kaybı alacağı 63.626,57-TL olarak tespit edilmekle; davanın kısmen kabulüne, 63.626,57-TL’nin dava tarihi olan 29/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
63.626,57-TL’nin dava tarihi olan 29/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Alınması gereken 4.346,33-TL harçtan peşin alınan 1.823,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.523,13-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 24,30-TL başvuru harcı, 1.823,20-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.847,50-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan 4.950-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 815-TL olmak üzere toplam 5.765-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 3.435,81-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 100-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 40,40-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 7.348,92-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 5.094,68-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı,gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK nın geçici 3. Maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …

Hakim …
¸