Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/259 E. 2020/566 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/259 Esas
KARAR NO : 2020/566
DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 14/03/2017
KARAR TARİHİ : 04/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı şirket 03/06 Eylül 2106 tarihleri arasında İtalya’da düzenlenecek … ayakkabı fuarında sergilenecek olan ayakkabı ve terlik numunelerinin … nakliyesi konusunda 17/08/2016 tarihinde anlaşma sağladıklarını, davalı şirketin fuarın açılmasından bir gün önce yani 02/09/2016 tarihişnde malları fuar yerinde davacıya teslim etmeyi taahhut etmesine rağmen ne bu tarihte ne de fuarın devam ettiği süre boyunca teslimi gerçekleştirmediğini, fuara katılımın müvekkili şirketin hem müşteri kazanmasında hem de daha önceki müşterileri ile ticari ilişkililerinin devamında önemli bir rol oynadığını, numune malların zamanıdna teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilin stantlarının %70’iniin boş olarak fuarı tamamladığını, stantlara konulan çok az numune ürünün ise müvekkili şirket yetkililerinin fuara giderken yanlarında götürdükleri ürünler olduğunu, müvekkilin ticari faaliyetleri açısından ciddi şekilde önem arz eden bu fuara katılım, stant ve reklam yatırımı yaptığını, müvekkili şirketin ciddi zararlara uğradığını, stant kreşinin 8.483,00-EURO stant dekorunun 4.750,00-EURO fuar reklam bedelinin 1.800,00-EURO, otel konaklama vs giderlerin 2.775,00-EURO ve toplam 200.000-EURO kazanç kaybının meydana geldiğini, ayrıca müvekkili şirket iş başında anlaşma yaptıkları sırada taşıma ücreti olan 700,00-EURO’yu davalıya peşin olarak ödediğini, bu ödemenin de faiziyle birlikte davalı tarafından davacıya iade edilmesi gerektiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının taahhütlerini yerine getirmemesi nedeniyle müvekkilin uğradığı zararların avans faizi ile birlikte tahsilini, taşıma ücreti olan 700,00-EURO karşılığı bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile iadesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalıya dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak herhangi bir cevap ya da beyan dilekçesinin sunulmadığı anlaşıldı.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; taşıma sözleşme ilişkisinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki taşıma sözleşmesi, mail yazışmaları, gümrük beyannameleri, fatura, dekont suretleri, malların teslim edilmediğine yönelik tutanak ile ihtarname ve tebliğ şerhi suretleri ile uçak bileti, stand kiralama bedeli, dekorasyon bedeli, reklam bedeli, otel faturaları ve gümrük masraflarını gösterir delillerin ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … ve … marifetiyle hazırlanan 30/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”… Davacının ticari defterlerini inceleme için duruşma tarihinden önce hazır edemeyeceğini beyan etmesi, bilirkişi görevlendirme kararında kısıtlar, davalı yanın da ticari defterlerini sunmaması hususları gözetilerek tüm inceleme ve değerlendirmenin dosya üzerinden yapıldığını, davacının 700,00-EURO zararının taşıma bedeli için ödenen miktar olması ve dosyada sabit olmadı gözetilerek tamamının tazmin edilmesi gerektiğini, davacı yanın stand kira bedeli, dekor bedeli, reklam bedeli ve konaklama bedeli kaynaklı zarar iddialarının ödeme-masraf belgeleri ile sabit olmadığını, yolcu bileti kaynaklı zararın ise 3.509,46-TL’den 2.456,62-TL kısmının davalı yana yansıtılmasının somut olaya uygun olduğunun değerlendirildiğini, gelir kaybı zararının dosya kapsamında sabit olmadığını, geçmiş yıllar fuar katılımları, alınan siparişler, 2016 yılı fuarında alınan siparişler ve farkların ortaya konulmaması halinde zararın hesaplanamayacağını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … ve … marifetiyle hazırlanan 11/07/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; ”…Davacının incelenen resmi defter ve belgelerinde kayıtlı olan 19.225,50-EURO’nun %70 olan 13.457,50-EURO talep edebileceğini, davacının incelenen resmi defter ve belgelerinde kayıtlı olan 700,00-EURO taşıma bedelinin tamamını talep edebileceğini, davacının incelenen resmi defter ve belgelerinde kayıtlı olan 1.339,30-TL’nin %70 olan 937,51-TL’sinin talep edilebileceğini, finansal verilerin gerek nitelik ve gerekse nicelik açısından yetersizliği, zaten afaki nitelikte olan iddianın desteklenmesi için objektif bir hesaplama yapmaya elverişli olmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile netice-i talep miktarlarını arttırdığı, dilekçenin davalı tarafa tebliğ edildiği görülmüştür.
Huzurdaki davanın tarafları arasında akdedilmiş taşıma sözleşmesi gereğince Türkiye’den Milano/İtalya’ya taşınması gereken davacıya ait emtiaların fuar standına teslim edilmemesinden kaynaklı stant kirası, stand dekoru, otel konaklama/gümrük gideri, kazanç kaybı ile taşıma ücreti olarak peşin ödenen bedelin iadesi istemlerinin ileri sürüldüğü görülmüştür.
Taşımadan kaynaklı sözleşme ilişkisinin tarafların kabulünde olup olmadığı meselesinin tetkiki yönünden dosyada mübrez taşıma sözleşmesinin davalı tarafa isticvap mahiyetinde tebliğ edildiği ancak; davalı tarafın isticvap edileceği duruşmada hazır bulunmadığı görülmüş olup bu nedenle HMK’nın 171/2 maddesi gereğince sözleşme ve içeriklerinin davalı tarafça kabul edilmiş sayılması gerektiği anlaşılmıştır.
Karayolunda Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi Hakkında (CMR) Konvansiyon’un uygulama alanı başlıklı 1. maddesinde, taşıma sözleşmesinde yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin, en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında karayolundan yapılacak taşımalarda Konvansiyon hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmekle birlikte, taşıyıcının CMR uyarınca sorumluluğu, emtianın alıcıya tesliminden sonra söz konusu olacağı için, malların alıcıya hiç teslim edilmemesi durumunda sözleşmeye aykırılık nedeniyle söz konusu olacak sorumluluğun CMR hükümlerine göre değil, genel hükümler çerçevesinde belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2006/8977 esas, 2007/11784 karar sayılı ilamı.) Bu kapsamda somut uyuşmazlığa tatbiki gereken 6102 sayılı TTK’nın 875. madde hükmü uyarınca, davalı taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumlu olup, taşınmak üzere kendisine teslim edilen emtiaları gönderilene teslim ettiğini de usulüne uygun biçimde ispat etmekle yükümlü olup davalının, davacıya ait emtiaları fuar günü teslim ettiğini gösterir herhangi bir delil ibraz etmediği gibi davacı tarafça ibraz edilen mail yazışmaları, tutanak ve görselleri içerir delilleri ışığında uluslararası fuarda kullanılmak üzere taşıma ilişkisine konu emtiaların teslim edilmemesi nedeni ile davacı şirketin eksik katılımla fuara katılıp tanıtım hizmeti verdiği anlaşılmıştır. Genel hükümler kapsamında gerek TTK’nın 875. maddesi gerekse TBK’nın 125. maddesi gereğince borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlunun, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararının gidermekle yükümlü olduğu, somut olayda davalı edimini ifa etmediğinden ve bu konuda kusursuz olduğunu da savunmadığı gibi bu hususu ispat etmediğinden, davacının zararını karşılamakla yükümlü olduğu saptanmıştır. Davacı tarafın ise hem müspet hem de menfi zararlarının tazminini talep ettiği görülmüş olup müspet ve menfi zarar ayrımı üzerinde durulmuştur. Nitekim TBK’nın 125. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekmektedir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilmektedir. Müspet zarar; sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar kalemi olmakla kâr mahrumiyetini de içine almaktadır. Doktrin ve Yargıtay uygulamalarında ise menfi zarar, geçerliliğine veya tamamlanacağına güvenilen bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi veya tamamlanmaması yüzünden bu ihtimalin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan, akit yapılmasaydı uğranılmayacak zarar olarak tanımlanmaktadır. Menfi zarara da, sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, yatırım harcamaları, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılıklı edimin kabul edilmesi için yapılan masraflar, sözleşmenin geçerliliğine inanılacak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolayısıyla ve başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zararlar ve dava masraflarının gireceği kabul edilmektedir. ( Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 01.12.2016 gün 2016/4313 Esas, 2016/4946 Karar, 27.02.2009 gün 2008/1658 Esas, 2009/1058 Karar sayılı ilamları) Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı yanın ağırlıklı talebinin menfi zararlara yönelik olup aynen ifa olanağı kalmayarak hükümsüz kalan sözleşmenin geçerliliğine ve tamamlanacağına yönelik ihtimalin boşa çıkmasından kaynaklı menfi zarar kalemlerine yönelik olarak standın %70’nin boş halde kalmasına yönelik tespitler kapsamında stant masrafı olarak rapor kapsamında hesaplanan 6.290,50 euro karşılığı 20.381,22TL, dekor masrafı olarak hesaplanan 4.750 euro karşılığı 15.808,85 TL olmak üzere toplam 36.190,07 TL’nin %70’ine tekabül eden 25.333,04- TL ile 700 euro taşıma ücretinin dava tarihindeki kur üzerinden karşılığı 2.793-TL’nin talep edebileceği, bir diğer sair menfi zarar talepleri olan otel ve gümrük masrafları yönünden ise eksik emtiaya rağmen davacı tarafça fuara katılım sağlanması ve fiziki mallar üzerinde olmasa dahi katalog kapsamında fuar faaliyetlerine devam edilmesinin mümkün olması nedeni ile somut olay adaletine uygun düşmeyeceği kanaatine varılmakla yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Son olarak müspet zarar istemine dayalı kar mahrumiyetinin ise sözleşmenin ayakta kalmadığı durumda tazmininin mümkün olmadığı, menfi ve müspet zararın aynı anda ifasını mümkün kılan herhangi bir sözleşme şartına da rastlanılmadığı anlaşılmakla; anılı yöndeki talebin reddi gerektiği anlaşılmış olup tüm bu gerekçeler ışığında davanın kısmen kabulüne, 28.126,04-TL’nin temerrüt tarihi olan 28/09/2016 tarihinden (… Noterliği’nin 25/09/2016 tarihli ihtarnamesinin 28/09/2016 tarihinde tebliğ edildiği görülmekle) itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
28.126,04-TL’nin temerrüt tarihi olan 28/09/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.921,29-TL ilam harcından peşin alınan 981,55-TL’nin mahsubu ile bakiye 939,74-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 981,55-TL peşin harç (ıslah harcı) ve 31,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.012,95-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 4.218,91-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6- Davacı tarafça yapılan 1.458,10-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 714,16-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/11/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır