Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/257 E. 2018/378 K. 25.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1169 Esas
KARAR NO : 2018/365
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 26/04/2010
KARAR TARİHİ: 19/04/2018
Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında imzalanan bayilik sözleşmesine istinaden davalının bayilik üstlendiğini, daha sonra sözleşmenin devamı sırasında davalının sözleşmeyi haksız olarak fesih ederek başka bir firmanın bayiliğini aldığını, bu nedenle müvekkili lehine sözleşmede kararlaştırılan 50.000.USD ceza-i şart ve 20.000.TL kar mahrumiyeti alacağının fazlaya ilişin hakları saklı kalmak üzere davalıdan tahsilini, masraf ve ücreti vekalete karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 20/05/2011 tarihli dilekçesi ile 472.381,87.TL’nin ıslahı ile toplam 492.381,87.TL kazanç kaybının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Dava; davalıya usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya karşı cevap verilmediği ve duruşmalara katılmadığı görülmüştür.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Yapılan yargılamada davacı yanca, 23/02/2009 tarihli bayilik sözleşmesi, ihtarname, ticaret sicil kayıtları, ticari defterler ve bilirkişi incelemesine delil olarak dayanılmıştır.
Davacı vekili 20/05/2011 tarihli dilekçesi ile, kazanç kaybı olarak 492.381,87.TL’nin cezai şart olarak 50.000.USD’den oluşan alacağın tahsilini talep etmiş, davasını 472.381,87.TL üzerinden ıslah etmiştir.
Dava, taraflar arasında düzenlenen bayilik sözleşmesinin davalı yanca haksız olarak feshedildiğinden bahisle, mahrum kalınan kar ve cezai şart bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında 23/02/2009 tarihli bayilik sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmenin 30. Maddesinde, sözleşme süresinin bir yıl olduğu, sözleşmenin sona ermesinden bir ay evvel bayilik veren feshi ihbarda bulunmadığı taktirde sözleşmenin her seferinde bir sene için uzatılmış sayılacağı, 23/02/2011 tarihide kendiliğinden münfesih olacağının düzenlendiği görülmektedir. Dosyaya sunulan 03/08/2009 tarihli ihtarname ile davalı yanın … …Ltd. Şti’nin bayisi oldukları, lisans aldıklarını belirtip ayrıca rekabet mevzuatı gereği sözleşmenin geçersiz kaldığını, feshedilen ve geçersiz kalan bayilik sözleşmesinin teminatı olan kira sözleşmesi ile şerhininde hükümsüz kaldığını, terkinin yapılmasını ihtar ettiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin 2011 yılında sona ereceği, fesih hakkının sözleşmeye göre bayilik verene ait olduğu, davalının ihtarda belirttiği sebepler ve özellikle sözleşme yürürlükte iken başka bir dağıtıcı ile sözleşme yaptığını ileri sürmesi karşısında, davalının feshinin haksız olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının bayilik sözleşmesinin 2. Maddesi ve 26/2 maddesi gereğince cezai şart talep etme hakkına sahip olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı taraf, davalının haksız ve hukuka aykırı feshi nedeniyle mahrum kaldığı ve kalacağı karı da talep etmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmede akdin feshi halinde kar kaybı istenebileceğine dair madde mevcut olmayıp, iki tarafa borç yükleyen akitlerin feshi halinde Borçlar Yasasının 108. maddesi gereğince sadece menfi zarar istenebilecektir. Müsbet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar olup, kar mahrumiyetini içine aldığından, davacının kar mahrumiyeti talep hakkının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalının haksız feshi nedeniyle davacının sözleşme hükümleri gereği cezai şart talep edebileceği, BK’nun 161/son maddesi gereğince hakimin fahiş gördüğü cezaları resen tenkis etmekle yükümlü bulunduğu, ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile birlikte borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışı ölçü alınarak ceza miktarının hak ve menfaat kurallarına uygun olarak tespit edilmesi gerektiği nazara alındığında, sözleşmede belirlenen 50.000.USD ceza koşulunun 25.000.USD olarak hükmedilmesinin uygun ve yerinde olacağı, fesih halinde olumlu zarar için istemde bulunamayacağından, kar kaybı talebinin reddine dair verilen karar davacı vekilinin vaki temyizi üzerine … 19.Hukuk Dairesi’nin … esas, … karar sayılı, 15/04/2014 tarihli kararında
”Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan delillere göre taraflar arasındaki sözleşmede akdin feshi halinde kar kaybı istenebileceğine dair maddenin mevcut olmadığı, davacının menfi zarar talep edebileceği ve müspet zarar olan kar mahrumiyetinin ayrıca talep edilemeyeceği, BK 161/son maddesi gereğince tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile birlikte borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışı ölçü alınarak hak ve menfaat kuralları gereğince cezai şartın tenkisinin uygun olacağı gerekçesiyle davacının cezai şart alacağının kısmen kabulü ile 25.000 USD ceza-i şart alacağının dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince işleyecek USD cinsi devlet bankalarının 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden BK’nun 83/ son maddesi kapsamında davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin BK’nun 161/son maddesi gereğince tenkis nedeniyle reddine, davacının kar kaybı alacak davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinin davalı yanca haksız olarak feshedildiği hususu dosya içeriği ile sabittir.
Anılan sözleşmenin 26. maddesi “Bayinin bu sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birisine uymaması halinde STP a) Mal teslimatını bir süre için durdurmak, b) Bayiden uyulmayan her husus için, ayrıca özel bir cezai şart öngörülmemesi halinde 50.000 (…) Amerikan Doları cezai şart talep etmek, c) Zarar ziyan talep etmek, d) Sözleşmeyi derhal ve süresinden önce feshetmek” hükmünü içermektedir. Bu durumda anılan madde gereğince sözleşmeyi fesheden tarafında davalı yan olduğu, sözleşmenin haksız feshedildiği, davacının anılan madde gereğince zarar ziyan talep edebileceğinden davacının kar mahrumiyeti talebinin reddi doğru olmadığı gibi, davalının sosyo ekonomik durumu ve cezai şartın mahvına sebebiyet verip vermediği yerince araştırılmadan eksik inceleme ile cezai şarttan indirim yapılması da doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçe ile bozularak dosya mahkememize gönderilmiş ve mahkememizce de usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce davalı yanın celp edilen vergi kayıtları ve davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde bozma ilamın doğrultusunda bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak, talep edilecek kar mahrumiyetinin, davalının ekonomik durumunun değerlendirilerek cezai şarta tenkise gidilmesi durumunda tenkis oranının, temerrüt hususları da değerlendirilerek kalem kalem talep edilebilecek alacak miktarının tespiti babında bilirkişilerden alınan ek rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler 22/09/2017 tarihli raporlarında özetle;
“Kök raporumuzda tespit edildiği üzere; taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haklı neden olmadan feshedildiği, bu bağlamda sözleşmede düzenlenmiş olan cezai şart talebinin davacı için doğduğu, 50.000,00.-USD’nin ödeme günündeki kur üzerinden talep edilebileceği;
Mahrum kalınan karın brüt kar oranına göre 492.381,87-TL, faaliyet kar oranına göre ise 185.170,53-TL olduğu, davacının talep edebileceği kar mahrumiyeti tutarının brüt kar faaliyet kar tutarından hangisinin olacağı konusunda nihai kararın sayın mahkemeye ait olduğu, temerrüt faizinin dava tarihinden itibaren işletileceği, raporun 4.3 bölümünde açıklandığı üzere. davalı aleyhine hükmedilecek olan kar mahrumiyeti ve cezaî şart bedeli toplamının davalının ekonomik mahvına sebep olacağı” şeklinde beyan ve mütalaada bulunmuşlardır.
Mahkememizce sektör bilirkişisi …’ın 600 TL ücretle heyete dahili ile davalı bayinin bulundğuu bölgede yeni bir bayi oluşturulması için gerkeli makul sireyi tespit ederek alternatifli olarak bu süreye denk gelen kar mahrumiyetinin belirlenmesi ve ayrıca ve cezai şartın davalının ekonomik mahfiyetine sebep olacağının belirlenmiş olması karşısında tenkis oranının belirlenerek neticeten temerrüd haliyle birlikte davacı tarafın talep edebileceği kar mahrumiyetini ve cezai şart alacağının tespiti babında alınan ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler 13/02/2018 tarihli ek raporlarında özetle;
“Davacının Cezai şart talebiyle ilgili olarak kök raporumuzdaki “taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haklı neden olmadan feshedildiği, bu bağlamda sözleşmede düzenlenmiş olan cezai şart talebinin davacı için doğduğu, 50.000.00.-USD nın ödeme günündeki kur üzerinden talep edilebileceği “seklindeki tespitlerin aynen geçerli olduğu, tenkisle ilgili heyet görüşümüzün bulunmadığı, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere arzederiz.
Yerleşik Yargıtay kararlarında davacının kar mahrumiyeti hesaplanırken, davacının aynı şartlarla yeni bir işi ne kadar sürede bulabileceğinin göz önünde bulundurulması gerektiği yönündedir.
Ayrıca; Yerleşik Yargıtay kararlarında kar kaybı için hesaplanan karın net kar olarak hesaplanması, Borçlar Kanunu mad..325 deki “işi yapmadığından dolayı tasarruf ettiği yahut diğer bir iş ile kazandığı ve kazanmaktan kasten feragat eylediği şeyi mahsup ettirmeğe mecburdur. Madde hükmünün kıyasen uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.
Bu kapsamda kar mahrumiyeti hesabı yapılırken; “net kar kaybının hesaplanmasında, brüt Satış Karından bu giderlerin düşülmesi suretiyle hesaplanan Faaliyet karı’nm brüt satış karına oranlama yoluyla hesaplanan faalîyet karlılığı oranı kullanılması gerektiği kanaatimi, takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere arzederim.
Genel sektör uygulamaları içinde; Türkiye genelinde bayilik ağına sahip her akaryakıt dağıtım şirketinin mevcut bayilik ağını oluşturup geliştirmesine yönelik yeni bayilik tesis edilmesi yada rakip şirketlerden istasyon bayiliği transfer edilmesi ve hedef satışların gerçekleşmesi için görevlendirilmiş coğrafi bölgelerle ayrılmış bölge müdürlükleri ve bu konulara yönelik olarak personel istihdam ettikleri bilinmektedir.
Bu bölge müdürlüklerinde istihdam edilen ilgili her personelin “İl” yada “İller ” bazında görev alanlarının oluşturulduğu, bu bölge müdürlüklerinin kendi coğrafi sınırlar içerisinde bulunan her il’i ayrı bir “ticarî alan” olarak belirleyip bu illerdeki mevcut akaryakıt ve oto lpg pazarındaki şirket payını arttırmak için çalıştıkları da sektörel olarak sabittir.
Yeni bir Akaryakıt + LPG istasyon inşa süreci 75 gün ila maksimum 3 ay içerisinde tamamlanabilir.
İfade edilen 3 aylık makul süre, sektörel uygulamalarla ve geçmiş tecrübeyle de sabit olduğu üzere, genel anlamda il bazında Akaryakıt ve Otogaz LPG istasyonları/bayilik tesisi sektör ortalamasıdır.
Bu halde sayın mahkemenin sektörel görüşü benimsemesi halinde davacının talep edebileceği 3 aylık Net Kar Mahrumiyeti olarak ; 10.009,22 TL olabileceğini, davacının cezai şart talebiyle ilgili olarak kök raporumuzdaki “Taraftar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından haklı neden olmadan feshedildiği, bu bağlamda sözleşmede düzenlenmiş olan cezai şart talebinin davacı için doğduğu, 50.000,00 USD’ nın ödeme günündeki kur üzerinden talep edilebileceği” seklindeki tespitlerin aynen geçerli olduğu, tenkisle ilgili heyet görüşümüzün bulunamayacağı” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Bozma ilamı doğrultusunda; davacı tarafın davalıdan kar mahrumiyeti talep edebileceği ancak talep edilebilecek kar mahrumiyetinin hakkaniyet ölçütü de nazara alındığında aynı bölgede yeni bir bayilik oluşturulması için gerekli makul süreye ilişkin olabileceği, aksi halin davacı açısından sebepsiz zenginleşme teşkil edeceği kanaati mahkememizde hasıl olduğundan kar mahrumiyeti açısından mübrez raporda bir aylık yeni bir bayi oluşturabilmek için gerekli makul süreye isabet eden 10.009,22 TL üzerinden kar mahrumiyeti talebinin kısmen kabulü gerekmiştir.
Cezai şart talebi yönünden ise; mübrez raporda 50.000 USD cezai şartın davalı tarafın ekonomik mahkumiyetine sebep olabileceği ancak tenkis oranı verilemeyeceği mütalaa edilmiş olmakla mahkememizce hakkaniyet ölçü ,davalı tarafın ekonomik durumu nazara alınarak 50000 USD cezai şartın davalı tarafın ekonomik mahkumiyetine sebep olabileceği yönündeki tespit doğrultusunda ayrıca önceki hükmün sadece davacı tarafça temyiz edilmiş olması ve 25.000 USD ye kadar cezai şartın davacı açısından kazanılmış hak teşkil etmesi de nazara alınarak taktiren 1/2 oranında tenkise gidilerek 25.000 USD yönünden cezai şart talebinin kısmen kabulü gerekmiştir. Ayrıca davacı tarafça her ne kadar kar mahrumiyeti yönünden ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren faiz talep edilmekte ise de; ihtarnamede miktar belirtilmek suretiyle kar mahrumiyeti talep edilmediğinden davalı taraf dava tarihi itibariyle temerrüte düşmüş olup faiz uygulaması dava tarihi itibariyle yapılmıştır.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın kısmen kabulü ile 10.009,22TL kar mahrumiyeti ile 50.000USD olarak belirlenen cezai şartta takdiren 1/2 oranında tenkise gidilerek 25.000 USD cezai şartın her biri için dava tarihinden itibaren kar mahrumiyeti yönünde değişen oranlarda avans faizi, cezai şart yönünden ise 3095 sayılı yasanın 4 a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıllık USD cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte Borçlar Kanunu’nun 99.maddesinin infazda nazara alınması suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 10.009,22TL kar mahrumiyeti ile 50.000USD olarak belirlenen cezai şartta takdiren 1/2 oranında tenkise gidilerek 25.000USD cezai şartın her biri için dava tarihinden itibaren kar mahrumiyeti yönünde değişen oranlarda avans faizi, cezai şart yönünden ise 3095 sayılı yasanın 4 a maddesi gereğince devlet bankalarının bir yıllık USD cinsi mevduata uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte Borçlar Kanunu’nun 99.maddesinin infazda nazara alınması suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 3.214,80 TL. Karar harcının, peşin ve ıslahla yatırılan 8.412,50 TL. den mahsubu ile, bakiye 5.197,70 TL.nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince hesaplanan 5.526,80 TL. Vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
3-Davacı tara fından peşin ve ıslahla yatırılan harçlar toplamı: 3.234,70 TL.nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı yargılama gideri bozmadan önce 3.045,21 TL. İle, bozmadan sonra 2.410,00 TL. Olmak üzere toplam: 5.455,20 TL.nin davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 452,80 TL. Nin dav alıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacının yatırdığı gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2018

Başkan Üye Üye Katip