Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/212 E. 2021/779 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/212
KARAR NO : 2021/779
DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/05/2016
KARAR TARİHİ : 11/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; … tarafından tescil edilmiş olunan …Ltd. Şti.’yi davalı ile müvekkilerinin miras bırakanları olan … …’ün, her biri %50 ortak olmak üzere 12/08/1998 tarihinde kurduklarını, ortaklardan … …’ün 2000 yılında ortaya çıkan hastalığı ve geçirdiği bir ameliyattan sonra sağlığının tamamen bozulduğunu, kişisel ihtiyaçlarını dahi karşılayamadığını, 24/03/2015 tarihinde ise vefat ettiğini, … …’ün hastalık dönemini fırsat bilen davalı tarafından kötü niyetli olarak şirketin ele geçirildiğini, aynı dönemde … …’e ait şahsi çeklerini de piyasaya vermek suretiyle mal alımları yaptığını ve bu yolla da kazanç elde etmeye çalıştığını, izah edilen nedenlerle müvekillerinin de ortağı olduğu faal, gelir ve kar elde edenen … Ltd. Şti.’nin tüm sermayesi, aktifleri ve müşteri portföyü ile ortadan kaldırıldığını, mevcut sermaye ve alacakların davalı tarafından tahsil edilmek suretiyle müvekillerinin zarara uğramasına sebep olunduğunu beyanla davalının haksız eylem ve işlemleri sonucu müvekkillerinin uğramış oldukları menfi ve müzbet zarararın tazminine, davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olması sebebiyle yapılacak olan tespitler sonucunda dava değeri daha sonra tespit edilmek üzere şimdilik 20.000 USD tazminatın ihtarname tarihinden işleyecek yıllık en yüksek mevduat faizi ile müvekkillerine ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların murisi … … ile müvekkilinin kardeş olarak ortaklık yaptıklarını, … …’ün rahatsızlığı nedeniyle davacılar ve anneleriyle ortaklığın sürdürülmek istendiğini ancak mümkün olmadığından ve şirketin de borçları olması sebebiyle tasfiyesi talepli olarak dava açıldığını ve tasfiye kararı alınarak şirketin tasfiyesinin sağlandığını, davalı müvekkilinin kişisel hesap hareketlerinin şirketin hesap hareketleri olarak kabul edilemeyeceğini, kaldı ki … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/… E sayılı davasının 12/11/2014 tarihli duruşmasında o davanın davalıları huzurdaki davanın davacıları tarafından dinletilen tanıklar … ve … ‘ın şirketin davacıların murisi … … tarafından yönetildiğini, davalı …’ün geri planda kaldığını, tüm alışverişlerin ve ödemelerin şirket ve … …’ün banka hesapları üzerinden yapıldığını beyan ettiklerini, şirketin yasal yoldan … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/… E sayılı dosyasıyla yapılan yargılama sonrasında verilen hüküm doğrultusunda tasfiye edildiğini, bu kararın kesinleştiğini, davacıların tüm iddialarının bu kesin hükümle dinlenemez hale geldiğini beyanla davanın öncelikle kesin hüküm nedeniyle, Mahkememizin aksi kanaatte olması halinde zamanaşımı sebebiyle, bunun da olmaması halinde esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Limited Şirket müdürünün sorumluluğu nedeniyle tazminat talebine ilişkindir.
Mahkememizce dava dışı … Limited Şirketi’nin sicil kaydının ve … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/… Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelenmesi ile; …’nün … sicil numarasında kayıtlı olan şirketin, bu davanın davalısı … tarafından, davacıların murisi ve şirketin %50 ortağı olan … …’ün rahatsızlığı sebebi ile üstlendiği sorumlulukları yerine getirememesi, sürekli hastalık halinin kendisi için şirketin devamlılığını çekilmez hale getirdiğinden bahisle açılan haklı nedenle fesih davasının, Mahkemenin 2012/… Esas ve 2012/… Karar sayılı, 18/06/2012 tarihli kararı ile feshine karar verildiği, fesih tarihinden önce davalı ile davacılar murisi … …’ün şirkette %50 payla ortak ve münferit yetkili müdür oldukları, verilen kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 25/12/2013 tarihinde kesinleştiği, tasfiye işlemlerinin tamamlanması ile şirketin sicilden 17/02/2016 tarihinde terkin edildiği anlaşılmıştır. Davacılar vekiline müvekkillerinin uğradığı zarar kalemlerini somutlaştırmak üzere süre verilmiş, davacılar vekili 15/02/2018 tarihli dilekçesi ile; müvekkillerinin davalının, şirketin faal olduğu dönemde yapmış olduğu kayıt dışı işlemler, davalının kurmuş olduğu şirket üzerinden haksız olarak elde ettiği gelirler, davalının şirkete ait markadan feragat etmesi, tasfiyeden sonra sahipsiz kaldığı için hak kaybına uğrayan marka tescilleri nedeniyle zarara uğradıklarını, tasfiye paylarına söz konusu zararların eklenmediğini beyan etmiştir. Davalıya ait banka hesap kayıtları celp edilerek dosya iddia ve savunma kapsamında rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti 07/12/2018 tarihli raporunda özetle; … Tic. Ltd. Şti.’nin 17/02/2016 tarihinde tasfiyesi tamamlanmak suretiyle ticaret sicilinden kaydının silindiğini, tasfiye memurunun raporuna göre 28/02/2014 tarihi itibariyle şirketin ortaklara dağıtılabilecek tasfiye artığı veya sermaye payının olmadığını, davalının 06/05/2013 tarihinde yeni bir şirket kurduğunu, şirketin herhangi bir malvarlığının kurulan bu şirkete aktarılmadığını, şirketin sahip olduğu … … ve diğer markaların tescil yenileme işlemlerinin yapılmadığını, şirketin ticari defterlerinin incelenmesi ile 2015 yılı öncesi ve sonrasında zarar ettiğini, tasfiye süreci sonunda şirket ortaklarına dağıtılacak kar veya sermaye payı olmadığı gibi tasfiyenin toplam 15.228,06 TL borçla kapanmış olduğunu, … Tic. Ltd. Şti.nin %50 ortağının davalı …, %50 ortağının davacıların murisi müteveffa … … olduğunu, iki ortağın şirketin kuruluşundan bu tarafa resmi defterlerindeki işlemlerin yanı sıra ticari defterlerine yansımayan işlemleri de yapmış olduklarını, bu durumdan her iki ortağın da haberdar olduğunu ve ticaretten elde ettikleri karları belli aralıklara paylaştıklarının düşünüldüğünü, davacılar murisinin rahatsızlığı nedeniyle resmi defterlerde kaydı bulunmayan işlemlerin davalı tarafından yapıldığını, davalının banka hesabına gelen tahsilatlar olduğunu, bu tutarların tamamının kar olarak düşünülemeyeceğini, toptan ayakkabı satışında karlılık oranının tüm giderler düşüldükten sonra %5 olacağını, buna göre davacıların dava dışı bırakılan kar paylarının 12.510,09 USD olduğunu, davalının tasfiye sonucu üzerinde kalan borçtan davacıların sorumlu oldukları kısmın mahsubu ile davacıların net alacaklarının 29.140,61 TL olduğunu tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacılar vekilinin itirazları doğrultusunda heyetten ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 10/07/2019 tarihli ek raporunda kök rapordaki tespitlerini tekrar etmiştir. Dava dışı şirket ile davalının kurmuş olduğu şirketin vergi kayıtları ile bilançolarının celbi ve heyete bir marka bilirkişisinin eklenmesi suretiyle davacılar vekilinin itirazları doğrultusunda ek rapor alınmasına karar verilmiş ise de marka bilirkişisi tarafından 08/06/2021 tarihli raporun tek başına düzenlendiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda özetle; … … markasının …Tic.Ltd. Şti. adına tescilli olmadığını, bu şirket adına marka tescil koruması altında da olmadığını, kaldı ki dosya içeriği ile sabit olduğu üzere …Ltd. Şti’nin 17/02/2016 tarihinde yani dava tarihinden önce tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilinden kaydının silindiğini, … Tic Ltd. Şti’nin, … … ibareli markasının … FSHHM’nin 19/10/2010 tarihli, 2009/… Esas -2010/… karar tarihli kararının, Yargıtay …HD’nin 2011/ … Esas-2013/ … karar sayılı, 02/04/2013 tarihli kararı ile hükümsüz kılındığını, bu durumda işbu marka ve diğer markalar yönünden dava tarihi itibarı ile bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını ancak hükümsüz kılınması tarihi olan 02/04/2013 tarihinden önceki markasal kullanımlar, markaya yapılan yatırımlar, reklam giderleri ve markalı satış verileri vb incelenerek, uygun bir yöntem ile marka değerlemesi yapılabileceğini, bu yönden de dosyada herhangi bir veri bulunmadığını, buna karşın … Tic Ltd. Şti. defterleri üzerinde yapılan incelemede, … … markası ile ilgili olarak 20/06/2013 tarih ve 22 notu fatura ile 30.000,00+KDV olarak fatura düzenlenerek ticari defterlere ve finansal tablolara kaydının yapılmış olduğunun görüldüğünü, bu kaydın marka değerleme yöntemleri açısından markanın gerçek değerini gösteren bir kayıt olarak dikkate alınamayacağını, sonuç olarak dava tarihinden önce, … Tic Ltd. Şti adına kayıtlı olan başta … … ibareli marka ve diğer markaların marka değerlemesi ve kıymet takdirinin yapılamadığını beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/… Esas ve 2012/… Karar sayılı, 18/06/2012 tarihli kararı ile
davacıların murisi … …’ün, davalı ile birlikte %50 pay sahibi ve münferit yetkili müdür olduğu dava dışı … Ltd. Şti.’nin, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 549. maddesi uyarınca haklı nedenle feshine ve tasfiye memuru olarak mali müşavir … ‘nun atanmasına karar verildiği, şirketin tasfiyesinin tamamlaması ile 17/02/2016 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği, açılan bu dava ile … …’ün vefatı ile pay sahibi olan davacılar tarafından, şirketin tasfiyeden önce münferit yetkili müdürü olan davalıdan, usulsüz işlemler yaptığı ve bu şekilde şirketin sermayesinin, aktiflerinin ve müşteri portföyünün ortadan kaldırılması ile sermaye ve alacaklarının şahsi olarak tahsil edilmesi suretiyle zarara uğratıldıkları iddiası ile tazminat talep edildiği, dava dışı şirketin 18/06/2012 tarihli Mahkeme kararı ile feshedildiği, davacıların iddia ve davalıya atfettikleri kusurlu eylem ve işlemlerin bu tarihten önce gerçekleşmiş olduğu, Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 2/1-a maddesi uyarınca 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğünden önce gerçekleşmiş olduğu iddia edilen eylem ve işlemlerin hukuki sonuçlarına mülga 6762 sayılı TTK’nın uygulanması gerektiği, bu kapsamda davanın, mülga 6762 sayılı TTK’nın 336/1-5 maddesi uyarınca açılmış limited şirket müdürünün sorumluluğu nedeniyle tazminat davası olduğu, anılan maddenin “idare meclisi azaları şirket namına yapmış oldukları mukavele ve muamelelerden dolayı şahsan mesul olamazlar. Ancak aşağıda yazılı hallerde gerek şirkete gerek münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler.
1. Hisse senetleri bedellerine mahsuben pay sahipleri tarafından vukubulan ödemelerin doğru olmaması; 2. Dağıtılan ve ödenen karpaylarının hakiki olmaması; 3. Kanunen tutulması gereken defterlerin mevcut olmaması veya bunların intizamsız bir surette tutulması; 4. Umumi heyetten çıkan kararların sebepsiz olarak yerine getirilmemesi; 5. Gerek kanunun gerek esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasden veya ihmal neticesi olarak yapılmaması.” şeklinde düzenlendiği, kanunun 340. maddesi uyarınca ortakların ve şirket alacaklılarının tazminat davalarında 309. madde hükmünün uygulanacağı, 309. maddede ise, zarar gören pay sahipleri ve şirket alacaklılarının dava haklarının olduğu ancak hükmolunacak tazminatın şirkete verileceğinin kabul edildiği, buna göre davacı pay sahiplerinin şahsen zarara uğradıkları iddiası ile açtıkları bu davada hükmedilecek tazminatın taraflarına ödenmesini talep edemeyecekleri ancak şirket adına ödenmesini talep edebilecekleri, dava dilekçesi ile zararın kendilerine ödenmesini talep ettikleri ve kaldı ki dava tarihi itibariyle de şirketin sicilden tasfiye ile terkin edildiği, tüzel kişiliğinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı 59,30 TL’nin peşin alınan 1.001,60 TL harçtan mahsubu ile kalan 942,30 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 8.424,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
11/11/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır