Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/208 E. 2019/179 K. 06.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/208
KARAR NO : 2019/179
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2017
KARAR TARİHİ : 06/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin grup şirketi olan … San. Ve Dış Tic. A.Ş. Tarafından davalıya bir teklif metni gönderildiğini, akabinde ise bu teklifin davalı tarafından onaylandığını ve sözleşme haline geldiğini, müvekkili tarafından davalıya çeşitli tarihlerde sevk irsaliyetli faturalar ile anlaşma konusu malların gönderildiğini, faturaların toplam bedelinin 78.635,85.-USD olduğunu, davalı tarafından müvekkiline 1.016,23.-USD’lik fiyat farkı faturası kesildiğini, bu tutarın tenzili ile ise müvekkilin alacaklı olduğu tutarın 77.619,62.-USD olduğunu, davalı tarafından çeşitli tarihlerde toplam 67.847,64.-USD’lik ödeme yapıldığını, bakiye 9.648,57.-USD’nin ise davalı tarafından ödenmediğini, davalının ayrıca mütemerrit duruma düştüğünü, davalı tarafından yapılması gereken ödeme vadelerinin ve vade farkına ilişkin hususların, gerek taraflar arasında akdedilen sözleşmede ve gerekse söz konusu faturalarda yer aldığını beyanla neticeten davalarının kabulü ile, 9.648,57.-USD’nin davalıdan temerrüt faizi ile tahsilini, vade farkına illişkin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 500,00.-USD kısmi alacağın davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vade farkına ilişkin kısmi talebinin yerinde olmadığını, davacı tarafından düzenlenen fatura karşılıklarının TL olarak nakden ve çek ile müvekkili tarafından ödendiğini, davacı tarafından talep edilen kur ve vade farkı tutarlarının haksız olduğunu, ayrıca söz konusu faturaların müvekkilini tebliğ edilmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede kur farkında ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığını, davacı tarafından vaat edilen teslim tarihlerinde de gecikmeler yaşandığını, bu nedenle müvekkilin de dava dışı 3. Kişilere taahhüt ettiği işlerde geciktiğini ve uzun süre ödeme alamadığını, davacıya yapılan geç ödemelerin sebebinin de bu olduğunu, davacının kur farkı talebinin de yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede vade farkının yıllık mı aylık mı olduğunun dahi belirtilmediğini, taraflar arasında vade farklarına ilişkin bir uygulama ve/veya teamül olmadığını beyanla neticeten davanın reddini, her türlü dava masrafının ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; mal satım ilişkisine dayalı ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili ile vade farkına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mahkememizce görevlendirilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 30/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”… Davanın bir alacak davası olup davacı, davalıya bir teklif metni gönderildiğini, akabinde ise bu teklifin davalı tarafından onaylandığını ve sözleşme haline geldiğini, davalıya çeşitli tarihlerde sevk irsaliyeli faturalar ile anlaşma konusu malların gönderildiğini, taraflarının alacaklı olduğu tutarın 77.619,62.-USD olduğunu, davalı tarafından çeşitli tarihlerde toplam 67.847,64.-USD’lik ödeme yapıldığını, bakiye 9.648,57.-USD’nin ise davalı tarafından ödenmediğini, davalının ayrıca mütemerrit duruma düştüğünü, davalı tarafından yapılması gereken ödeme vadelerinin ve vade farkına ilişkin hususların, gerek taraflar arasında akdedilen sözleşmede ve gerekse söz konusu faturalarda yer aldığını anlatımında olduğunu, davalı ise, davacı tarafından düzenlenen fatura karşılıklarının TL olarak nakden ve çek ile ödendiğini, davacı tarafından talep edilen kur ve vade farkı tutarlarının haksız olduğu ve ayrıca söz konusu faturaların taraflarına tebliğ edilmediğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede kur farkına ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığını, davacı tarafından vaat edilen teslim tarihlerinde gecikmeler yaşandığını, bu nedenle dava dışı 3. Kişilere taahhüt edilen işlerde gecikildiğini ve uzun süre ödeme alınamadığını, davacıya yapılan geç ödemelerin sebebinin de bu olduğunu, davacının kur ve vade farkı taleplerinin yerinde olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmede vade farkının yıllık mı aylık mı olduğunun dahi belirtilmediğini, taraflar arasında vade farklarına ilişkin bir uygulama ve/veya teamül olmadığı anlatımında olduğunu, davacının ortak şirketi olduğu beyan edilen … San. Ve dış Tic. A.Ş tarafından davalıya gönderilen 02/08/2016 tarihli ve davalı tarafından da kabul edilen teklif metni, davalı vekili tarafından 17/04/2018 havale tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulmuş olup işbu belgenin tetkikinde ise; sözleşmede belirtilen ürünlerin KDV dahil toplam bedelinin; 63.646,25.-USD olduğunu, davalı ile olan ticari münasebetini … nolu cari hesap kodu altında takip etmekte olduğunu, bu hasebin hareketlerinin 2017 yılı itibari ile tablo şeklinde sunulduğunu, buna göre davacının kendi defterlerinde dava tarihi itibari ile davalıdan 10.368,68.-TL alacaklı durumda olduğunu, davacı ile olan ticari münasebetini … nolu cari hesap kodu altında takip etmekte olduğunu, bu hesabın hareketlerinin 2017 yılı itibari ile tablo şeklinde sunulduğunu, buna göre davalının kendi defterlerinde dava tarihi itibari ile davacıya karşı herhangi bir borcunun veya davacıdan herhangi bir alacağının mevcut olmadığını, taraf defterlerinin karşılaştırılması neticesinde; davacının kendi defterlerinde davalıdan 10.368,68.-TL alacaklı durumda olduğunu, davalının ise kendi defterlerinde davacıya karşı herhangi bir borcunun mevcut olmadığı görüldüğünü, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ,raporun 2. Maddesinde detaylı olarak sunulduğunu, bu nedenle taraflar arasındaki işbu ticari ilişkinin kapsamlı olması ve taraflarca inceleme esnasında tarafımıza sunulan ticari defterlerin ve hesap ekstrelerinin, taraflar arasındaki ihtilafı sonuçlandırmaya imkan sağlamaması nedeni ile taraflarca sunulan ticari defter ve belgelerden söz konusu ihtilafı çözmeye yönelik nihai hesaplamanın yapılmadığını, söz konusu faturalara ilişkin herhangi bir doneye dosyanın tetkikinde rastlanılamadığını, bu nedenle faturalara konu ürünlerin ne olduğunu, söz konusu faturaların davalıya teslim edilip edilmediğinin tespitinin yapılamadığını, taraflar arasındaki bir diğer ihtilaf da, anlaşma sağlanan ürünlerin davacı tarafından davalıya geç teslim edildiği yönünden olduğunu, ancak yine dosyada bu ürünlere ait teslim tarihlerine ve belgelerine rastlanılmaması nedeni ile, davacının teslim edimini zamnında gerçekleştirip gerçekleştirmediğine ilişkin de tarafça herhangi bir değerlendirme yapılmasının mümkün olmadığını, davacının huzurdaki davadaki talebi, cari hesaplarında bakiye olarak göründüğünü iddia ettiği 9.648,57.-USD’nin temerrüt faizi ile davalıdan tahsili ve fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydı ile 500,00.-USD’lik vade farkı alacakları olduğunu, öncelikle raporun 3.maddesinde de davacının dava tarihi itibari ile kendi defterlerinde alacaklı göründüğü tutar, 10.368,68.-TL olduğunu, bu tutarın dava tarihi itibari ile USD değerinin ise 2.845,96-USD olduğunu, davacının vade farkı talebine ilişkin olarak ise; taraflar arasındaki sözleşmenin vade başlıklı kısmında vadesi geçen ödemelerde %8 vade farkı uygulanacağını, maddesi mevcut olduğunu, raporun içerisinde de açıklandığı üzere, gerek davacı tarafından davalıya teslim edilen ürünlerin hangi tarihlerde teslim edildiğine ve gerekse davacı tarafından davalıya düzenlendiği iddia edilen faturalara dosyanın tetkikinde tastlanılmaması nedeni ile taraflarca anlaşma sağlanan herhangi bir vade tarihi olup olmadığı tespit edilmediğini, arz edilen sebeplerden ötürü davacının talep ettiği vade farkı talebine ilişkin herhangi bir hesaplama ve tespit yapılmasının mümkün olmadığını, diğer yandan taraf defterleri ve ekstreleri karşılaştırıldığında, ödemelerin de birbiri le örtüşmediği, taraflar arasındaki ticari ilişki, ihtilaf konusu faturalardan önce ve sonra da devam etmekte olduğunu, dava konusu faturalar dosyada mevcut olmadığı gibi davalının ödeme kayıtları ile davacıdaki ödeme kayıtları da uyumlu olmadığını, davalı ödemelerin TL yapıldığını, sözleşmede kur farkında ilişkin düzenlemenin mevcut olmadığını, sözleşmeye göre teslim günü TCMB efektik döviz satış kurunun esas alınacağının kararlaştırıldığını, ancak davanın teslimde geciktiğini, buna rağmen teslim günü kurlarını esas aldığını beyan etmekte olduğunu, buna göre öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin dava konusu faturalar ve bunlar ilişkin ödemeler ile sınırlandırılması, akabinde gerek davacı konusu faturaların ve gerekse ödemelere ilişkin belgelerin dosyaya sunuması ve nihai hesaplamanın bu belgelere göre yapılması gerektiğini, hangi ödemenin hangi fatura/faturalar için yapıldığının belli olmadığını, sonuç olarak, taraflar arasında 02.08.2016 tarihli bir sözleşme akdedildiği ve taraflar arasındaki sözleşmenin her iki yanın da kabulünde olduğunu, davacının kendi defterlerinde dava tarihi itibari ile davalıdan 10.368,68.-TL alacaklı durumda olduğunu, davalının ise kendi defterlerinde davacıya herhangi bir borcunun mevcut olmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin öncesinde dayandığını, hatta dava konusu faturalardan sonra da ticari ilişkinin devam ettiğini, bu nedenle öncelikle taraflar arasındaki ilişkinin dava konusu faturalar ve bunlar ilişkin ödemeler ile sınırlandırılması, akabinde de hangi ödemenin hangi fatura/faturalar için yapıldığı belli olmadığından ve ayrıca geç teslim olgusunun değerlendirilmesi açısından, gerek dava konusu faturaların gerekse bunlarla ilgili ödemelere ilişkin belgelerin dosyaya sunulması ve nihai hesaplamanın bu belgelere göre yapılması gerektiğini…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 31/08/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; ”… Davacı tarafından sunulan 09/02/2017 havale tarihli dilekçe ekinde huzurdaki davaya konu edilen alacağa ilişkin irsaliyeli faturalar sunulmuş olduğunu, faturaların listesinin tablo şeklinde sunulduğunu, faturaların davalı tarafından davalıya düzenlenmiş olduğunu, faturaların irsaliyeli fatura olduğunu ve teslim alan kısımlarında çeşitli ad, soyadı ve imzaların mevcut olduğunu, 2 adet faturanın teslim alan kısmının ise boş olduğunun görüldüğünü, söz konusu faturaların tamamının davalı ticari defterlerinde TL tutarları ile kayıtlı olduğunu, davalının tabloda bulunan tarihlerde ödeme yaparak cari hesabını kapatmış olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkide, 02/08/2016 tarihli teklif metninde taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu ürünlerin alımı ve satımı hususunda USD kuru üzerinden anlaşma sağlandığının görüldüğünü, tabloların incelenmesi ile de görüleceği üzere ise, davacı tarafından davalıya düzenlenen ve davalı tarafından ticari defterlerine kayıt edilen irsaliyeli faturaların düzenlenme tarihlerindeki TL tutarlarının USD karşılıklarının toplamının 78.535,85.-USD olduğunu, davalı tarafından yapılan TL ödemelerin USD karşılıkları toplamı ise 69.342,19.-USD olduğunu ve hesaplamaların kabulü halinde davacının davalıdan 9.193,66.-USD talep edebileceğinin hesaplandığını, davalı yan yapmış olduğu itirazlarda, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davacı tarafından yapılan ürün teslimlerinin, taahhüt edilenden daha geç bir tarihte teslim edildiğini, bu nedenle davacıya yapılan ödemelerin yeterli olduğunu, iddiasında olduğunu, davalı vekili tarafından 17/04/2017 tarihli dilekçe ekinde sunulan 17/08/2016 tarihli ve … com adresinden gönderilen elektronik postada teslim tarihlerinin tablo şekklinde belirtildiğini, davalı vekilince 02/03/2018 tarihli, teslimatların geç yapıldığına dair açıklamalar içeren dilekçenin sunulmuş olduğunu, sunulan dilekçedeki hesaplamalar metre üzerinden yapılmış olduğunu, dosyada mevcut olan faturalardaki malların ise adet bazında olduğu görüldüğünden ve açıklama ile faturalar birebir örtüşmediğinden, davalının geç teslim iddiasına yönelik bir hesaplama yapmanın mümkün olmadığını, sonuç olarak, taraflar arasındaki ticari ilişkide 02/08/2016 tarihli teklif metninde taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu ürünlerin alımı ve satımı hususunda USD kuru üzerinden anlaşma sağlandığını, yukarıda rapor içinde detaylı şekilde yaplan hesaplama sonucu, davacı tarafından davalıya düzenlenen ve davalı tarafından ticari defterlerine kayıt edilen irsaliyeli faturaların düzenlenme tarihlerindeki TL tutarlarının USD karşılıklarının toplamının 78.535,85.-USD olduğunu, davalı tarafından yapılan tl ödemelerin USD karşılıkları toplamının ise 69.342,19.-USD olduğunu ve davacı talebinin kabulü halinde davacının davalıdan 9.193,66.-USD talep edebileceğini, diğer yandan davalının davalı yanın 02/03/2018 tarihli, teslimatların geç yapıldığına dair açıklamalar içeren iddialarının ve sunduğu delillerin mahkemenin takdirinde olduğunu, mahkemece bu iddialara itibar edilmesi durumunda ise sunulan dilekçedeki hesaplamaların metre üzerinden yapılmış olduğunu, dosyada mevcut olan faturalardaki malların ise adet bazında olduğu görüldüğünden ve açıklamalar ile faturalar birebir örtüşmetiğinden, davalının geç teslim iddiasına yönelik bir hesaplama yapmanın mümkün olmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 10/12/2018 tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda özetle; ”… Davacı tarafından düzenlenen ve huzurdaki davaya konu faturalardaki adet ve metre hesaplamalarının nasıl yapıldığına ilişkin detaylı bir açıklama yapılmış olduğunu, davalı vekili tarafından açıklanan işbu belgeler doğrultusunda yapılan hesaplamanın tablo şeklinde sunulduğunu, söz konusu belirtilen hesaplamalarda, 1.ek raporda da belirtilen ve taraflar arasında kararlaştırılan teslim tarihleri ve bu tarihlerdeki TCMB ekeftik döviz satış kurları esas alınmış olduğunu, bu kapsamda taraflar arasında anlaşmaya varılan tarihlerde davacı tarafından teslimat yapılsa idi söz konusu faturaların TL tutarları toplamının 232.139,60.-TL olacağının hesaplandığını, davalı tarafından davacıya toplamda 237.653,89.-TL’lik ödeme yapıldığının görüldüğünü, esasen huzurdaki davada davalının iddiası da taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu ürünlerin bedellerinin TL olarak ödendiğini ve davacıya karşı herhangi bir borçlarının bulunmadığını, aksine taraflarının alacaklı konumda bulunduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu ürünlerin bedellerinin TL oalrak ödenmesi gerektiği yönünde kanaat oluşuturulması durumunda, davalı tarafından davacıya 5.514,29.-TL’lik fazladan ödeme yapıldığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu ürünlerin bedellerinin USD olarak ödenmesi gerektiği yönünde kanaat oluşuturulma durumunda ise, davacı tarafından düzenlenen fatura tutarları toplamının 78.332,63.-USD olarak hesaplandığını, davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin, ödeme günündeki USD karşılıkları toplamının ise 8.990,44.-USD olacağı hesaplanmakta olduğunu, davacı tarafından talep edilen vade farkı alacağına ilişkin olarak ise; vade farkı, sözleşmede kararlaştırıldığı ya da sonradan sürekli uygulama nedeniyle sözleşmenin bir unsuru olarak kabul edildiği durumlarda uygulanabilir olduğunu, huzurdaki davada, taraflar arasındaki ticari ilişkide sözleşme konumunda bulunan 02/08/2016 tarihli teklif formunda; vadesi geçen ödemelerde %8 vade farkı uygulanacağını, ibaresinin yer aldığının görüldüğünü, ancak söz konusu sözleşmede ödeme vadelerine ilişkin olarak herhangi bir tarihe rastlanılmadığından herhangi bir hesaplamanın yapılmasının mümkün olmadığının, sonuç olarak, 1. Ek raporunda akabinde davalı vekili tarafından sunulan dilekçede, davacı tarafından düzenlenen ve huzurdaki davaya konu faturalardaki adet ve metre hesaplamalarının nasıl yapıldığına ilişkin detaylı bir açıklama yapıldığını, davalı vekili tarafından açıklanan işbu belgeler doğrultusunda yeniden yapılan hesaplamanın, raporun 6. Maddesindeki tablodaki gibi olduğunu, söz konusu tabloda gösterildiği üzere; taraflar arasında anlaşmaya varılan tarihlerde davacı tarafından teslimat yapılsa idi söz konusu faturaların TL tutarları toplamının 232,139,60.-TL olacağının hesaplandığını, 1. Ek raporun 3. Maddesindeki tabloda da detaylı şekilde arz edildiği üzere ise, davalı tarafından davacıya toplamda 237.653,89.-TL’lik ödeme yapıldığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu ürünlerin bedellerinin TL olarak ödenmesi gerektiği yönünde oluşturulması durumunda, davalı tarafından davacıya 5.514,29.-TL’lik fazladan ödeme yapıldığının hesaplandığını, taraflar arasındaki ticari ilişkiye konu ürünlerin bedellerinin USD olarak ödenmesi gerektiği yönünde kanaat oluşturulması durumunda ise, davacı tarafından düzenlenen fatura tutarları toplamının 78.332,63.-USD olarak hesaplandığını, davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin, ödeme günündeki USD karşılıkları toplamının ise 69.342,19.-USD olduğunu, bu durumda davacının talep edebileceği tutarın 8.990,44.-USD olacağını, taraflar arasındaki ticari ilişkide, sözleşme konumunda bulunan 02/08/2016 tarihli teklif formunda, ödeme vadelerine ilişkin olarak herhangi bir tarihine rastlanılmadığını ve bu nedenle söz konusu vade farkı talebine ilişkin olarak herhangi bir hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada taraflar arasında 02/08/2016 tarihli teklif formunun düzenlendiği, davacı tarafından davalıya çeşitli tarihlerde sevk irsaliyeli faturalar ile anlaşma konusu malların gönderildiği, davacı yanın bu kapsamda alacaklı olduğu tutarın 77.619,62-USD olduğunu, davalı tarafından çeşitli tarihlerde toplam 67.847,64-USD’lik ödeme neticesinde bakiye 9.648,57-USD’nin davalı tarafından ödenmediği ileri sürülerek bakiye alacak ve kur/vade farkına ilişkin talepte bulunulduğu, bu kapsamda somut olaydaki uyuşmazlığın; davacı yanın anılı alacak kalemlerine yönelik tahsil isteminin yerinde olup olmadığı, yabancı para cinsinden doğan satış ilişkinden kaynaklanan kur/vade farkı alacağına çek ödemeleri nedeni ile cevaz verilip verilemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça alacak istemine dayanak faturaların ibraz edildiği ve ibraz edilen faturaların tamamının davalı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu mali müşavir bilirkişi marifetiyle tespit edilmiştir. Usulüne uygun tutulan taraf ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ve fatura bedelleri ile davalı tarafından davacı yana yapılan ödemelerin irdelenmesi sureti ile fatura bedellerinin toplamının 78.332,64-USD, davalı tarafından davacıya yapılan ödemeler toplamının 69.312,19-USD olup bakiye 9.020,45-USD alacak yönünden davacı yanın haklı olup bu noktadan sonra mal alım bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalı şirketin ise davacıya bakiye mal bedelini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, kur /vade farkına dayalı alacak istemi yönünden ise vade farkının ödememe/ temerrüt haline bağlandığı ve davacı yanın temerrüt faiz istemi ile ayniyet gösterdiği gibi ayrıca Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin istikrar kazanan 2013/14587 esas, 2013/17996 karar, 2016/6067 esas, 2017/842 karar, 2017/4782 esas, 2018/5802 karar sayılı ilamlarında da işaret edildiği üzere taraflar arasındaki anlaşma metninde alım satım akdinin yabancı para cinsinden olduğu belirtilmiş, ödemelerin Türk Lirası olarak yapılacağı kararlaştırılmış ve huzurdaki davada dava konusu mal bedeline karşılık TL üzerinden düzenlenen çekler verilmiştir. Çek bir ödeme vasıtası olup, ibrazında tahsil imkanı bulunduğundan verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek çek bedellerinin taraflarca kararlaştırıldığının ve döviz üzerinden çek düzenlenmesi mümkün iken TL olarak çek alan davacının artık kur farkı ile anlaşma metninde ödeme vadelerine ilişkin somut herhangi bir tarihe rastlanılmadığından ötürü vade farkının istenemeyeceğinin kabulü gerekmiştir. Tüm bu nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
9.020,45-USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun gereğince hesaplanacak temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alınması gereken 2.242,91-TL harçtan peşin alınan 630,48-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.612,43-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 31,40-TL başvuru harcı, 630,48-TL peşin harç olmak üzere toplam 661,88-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan toplam 842-TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 748,85-TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 150-TL bilirkişi ücreti olarak yapılan yargılama giderinin kabul ret oranına göre 16,60-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.940,13-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına;
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/03/2019

Katip …

Hakim …