Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/145 E. 2019/1155 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/145 Esas
KARAR NO : 2019/1155
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 14/02/2017
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacılarının, müteveffa …’ün ölümü nedeniyle, destekten yoksun kalma biçiminde ortaya çıkan zararın tazmini için fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, yargılama sürecinde bilirkişi marifetiyle gerçekleştirilecek inceleme sonrası netleştirmek üzere, her bir davacı için 5.000 TL den toplam 10.000 TL destekten yoksun kalma alacağı ile, manevi acıyı azaltmak amacı için her bir davacı İçin 50.000 TL manevi tazminat toplam, 100.000 TL manevi tazminat alacaklarının tespiti ile kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazlarının bulunduğunu, dava konusu aracın dava konusu kazanın meydana geldiği tarihi de kapsar şekilde kiralandığını, müvekkilinin kaza tarihinde araç işleteni olmadığını, öncelikle müvekkilinin araç işleteni sıfatına sahip olmadığını, dava konusu olayda herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, zira müvekkilinin her ne kadar kaza tarihinde kayıt maliki olsa da kazaya karışan aracın işleteni olmadığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, dava konusu kaza, davacıların çocuğunun ağır kusuru ile meydana gelmiş olup müvekkilinin hiçbir kusurunun olmadığını, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davanın açılmamış sayılmasına, davanın zamanaşımı yönünden reddine, davanın usul ve esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacıların manevi tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, manevi tazminat talebinde bulunulabilmesi için kusurlu fiil ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunması gerektiğini, davacıların çocuğunun ağır kusuru ile kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, olayda davacıların çocuğunun ağır kusurlu olup davalı müvekkilinin kusursuz olduğundan davacıların manevi tazminat talebinin de reddinin gerektiğini, kazaya karışan aracın diğer davalı … Sigorta A.Ş. tarafından motorlu kara taşıtlarının zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, yine aynı davalı sigorta şirketi tarafından genişletilmiş kasko poliçesi ve manevi tazminat taleplerini de kapsayan ihtiyari mali mesuliyet sigortası ve ferdi kaza sigortası ile sigortalı olduğunu, davacıların tazminat taleplerinin haksız ve hukuka aykırı olmakla birlikte bir an için ortada talep edilebilir bir zarar olduğu varsayılsa bile bu zarardan davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde sorumlu olduğunu, davanın açılmamış sayılmasına, davanın zamanaşımı yönünden reddine, davanın usul ve esastan reddine, davanın dava dışı … A.Ş’ye ihbarına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle dava şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddi gerektiği, mahkeme aksi kanaatte ise poliçede kişi başına 310.000 TL ölüm teminatının bulunduğu, manevi tazminat talebinin sorumlulukları dışında olduğu, kusur oranının tespitinin gerektiği, tazminat hesaplamasının hazine müsteşarlığında kayıtlı aktüer tarafından yapılmasının gerektiği, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu beyanla davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde esastan reddine, yargılama gideriyle vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bilirkişi … ile bilirkişi … tarafından düzenlenen 05/12/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “davalı sürücü … %25 (yüzdeyirmibeş) oranında kusurlu olduğu, yaşı küçük olan müteveffa yaya … ’ün bilinçsiz davranışının olayda asli oranda ve %75 (yüzdeyetmişbeş) etkili olduğunu, davacıların zararlarından yetiştirme giderlerinin tenzil edildiğini, davacı …’un talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 5.764,93 TL olduğunu, davacı Anne …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 9.764,42 TL olduğunu, sigortacılık tekniği açısından; davalılardan sürücü …’ın kusuru oranında hesaplanan tazminatın %25’inin davalılardan … ve … Sigorta’nın müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunduğunu, diğer davalı …’ın sorumluluğu bakımından takdirin Yüce Mahkeme’de olduğu,” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
… Makine Mühendisliği Kürsüsünden seçilen trafik bilirkişileri … , … ve … tarafından düzenlenen 13/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda; itirazlar, savunma, iddia ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında, görüşümüz aşağıdaki şekilde oluşmuştur. “Dosyada bulunan Emekli polis memuru …’a ve Dr.Y.Müh. … ve …’a ait olan bilirkişi raporlarında, sürücü …’ın olayda tali kusurlu sayılmasının gerekçelerinden birisi olarak, olay sırasında süratli araç kullanmakta olduğu ifade edilmiştir. Ancak, ATK raporunda da ifade edilmiş olduğu üzere, olay sırasında sürücünün, hız sınırının üzerinde bir hıza sahip olduğuna ilişkin bir veri mevcut değildir. Dolayısıyla, bu yönden bu iki rapora katılmamız mümkün olmamıştır. Dr.Y.Müh. … ve … ’a ait olan bilirkişi raporunda, bilirkişiler, …’a tali kusur verilmesinin diğer bir gerekçesi olarak, sürücünün dosyada bulunan ifadesinden yola çıkarak sağ ön tarafında seyreden aracın önü boşken fren lambalarının yandığını görmesine rağmen bu aracın önünde yaya bulanabileceğim dikkate alıp tedbirli bir davranışla etkin fren yapmadığı verisini göstermişlerdir. Ancak, yandaki aracın fren yaptığını görmek, kendi aracının kullananı her ne kadar bir miktar daha duyarlı hale getirse de, kendi aracında da fren yapmayı gerektirmez. Böyle bir trafik kuralı mevcut değildir. Bu sebeple, bu yönde bilirkişi raporuna katılmamız mümkün olmamıştır. Kaldı ki, çok şeritli yollarda seyreden araçlar, birbirlerinin görüş yönüne doğal olarak kısıtlamaktadırlar. Dosyadaki ifadesine göre, olay esnasında sol şeritte seyretmekte olan …, orta şeritte seyretmekte olan aracın bir miktar gerisinde bulunduğu için, görüşü, orta şeritteki araçtan dolayı kısıtlanmış durumdadır. Dosyada da, silik olsa da, bilirkişi keşfinde çekilmiş olan fotoğraflar olsa da, olayın yaklaşık olarak meydana gelmiş olduğu yer, google’dan alınan fotoğrafta gösterilmiştir. Dosyadaki fotoğraflarda, yoldaki şerit çizgileri net bir şekilde görülmektedir. Halkalı gümrük yolu (… Akif Ersoy bulvarı), 3 şeritli bir yoldur. Olaydan önce ailesi ile çimlik alanda piknik yapmakta olan müteveffa’ntn, olayda ailesinin kontrolünden kurtularak, yaşının küçük olması sebebi ile ilgili bilince sahip olmadığı için, sağ taraftaki çim araziden aşağıya koşarak karşıdan karşıya geçmek istemiş olduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre yayaların uyacakları kurallar: Madde 68 – Yayaların uyacakları kurallar aşağıda belirtilmiştir, b) Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır.Yayalar, bu yerlerden geçerken;
1. Yaya ve okul geçitlerinin bulunduğu yerlerde, geçitte yayalar için ışıklı işaret varsa bu işaretlere uymak,
2. Geçitte yayalar için ışıklı işaret yoksa ve geçit sadece taşıt trafiği ışıklı işareti veya yetkili kişi tarafından yönetiliyorsa geçecekleri doğrultu açıldıktan sonra taşıt yoluna girmek zorundadırlar.
Müteveffa …, olay sırasında, yaşının küçük olmasından ve bu sebeple trafik ile ilgili yeterli bilince sahip olmamasında dolayı, yukarıda belirtilen kanun maddesine uymamış, bundan dolayı kendisini tehlikeye atacak şekilde karşıdan karşıya geçmeye çalışmış olup, bu sebeple olayda asli derece ve % 100 oranda kusurludur. Sürücü …’a ise atfı kabil kusur görülmemiştir.
SONUÇ: Yapılan değerlendirme sonucu:
1) Müteveffa …, olayda % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu,
2) Sürücü …’m olayda kusuru bulunmadığı,” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Dava, 6098 sayılı TBK’nun 53/3 maddesi gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Öncelikle davalıların usul yönünden itirazları incelenmiştir. Davalı … Sigorta, başvuru yapılırken genel şartlarda belirlenen belgelerin ibraz edilmediği, bu nedenle başvuru şartının gerçekleşmediğini ileri sürmüştür. Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile sigorta şirketine başvuru, dava şartı olarak getirilmiş olmakla birlikte anılı madde;
“Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesini ithiva etmektedir.
Davalının dayandığı genel şartlar düzenlemesi ise sigorta tazminatının ödenmesi için getirilen 8 iş gününün başlangıç anına ilişkin olduğundan eldeki davada sigorta şirketine yapılan başvurunun geçerli olduğu kabul edilerek dava şartının yerine getirildiği düşünülmüştür.
Davalı … Turizm pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddini talep etmiştir. KTK’nun 3. maddesinde işleten tanımı aşağıdaki gibidir.
“Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.”
KTK’nun 85. maddesinde ise aracın işletilmesi sırasında ortaya çıkan zarardan işletenin sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Davalı … Turizm davaya konu aracın ihbar olunan … A.Ş.’ye uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralandığını ileri sürmüş olup, kaza tarihi olan 20/11/2016 tarihi itibarıyla ihbar olunan ile aralarında 27/11/2014 tarihli sözleşmenin geçerli olduğu anlaşıldığından uzun süreli araç kiralama sözleşmesi gereğince davanın kiracı ihbar olunana ileri sürülebileceği ancak davalı … Turizm’e husumet yokluğu nedeniyle yöneltilemeyeceği görülmüştür. Nitekim Yargıtay’ın yerleşik içtihatları bu şekilde olup, … Hukuk Dairesi’nin … Esas, … Karar sayılı ilamı emsal teşkil etmektedir.
Davalı … zamanaşımı definde bulunmuştur. Ancak kaza tarihi itibarıyla davanın KTK’nun 109. maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşıldığından bu defi mahkememizce kabul görmemiştir.
Esas yargılamaya ilişkin olarak; kusur durumu hakkında alınan 13/09/2019 tarihli … heyet raporu ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli olmakla mahkememizce itibar edilir bulunmuştur. Davalı sürücü …’ın süratli olmaması nedeniyle kazada kusursuz olduğu, müteveffa …’ün yaşının küçük olması nedeniyle yeterli bilinçte olmadığı bu nedenle yaya geçidi yahut trafik ışıklarını kullanmayıp trafik yoğunluğunu kontrol etmeden akan trafikte karşıdan karşıya geçmeye çalışırken meydana gelen kazada %100 kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesine göre; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Somut olayda davalının kusuru ile zararın meydana gelmediği, haksız fiilin ‘kusur’ unsurunun gerçekleşmediği anlaşıldığından TBK’nun haksız fiil hükümleri gereğince davanın esastan reddi gerekmiş olup, TBK’nun 74. maddesine göre; hukuk hakimi zarar verenin kusuru olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, kusurun takdiri ve zarar miktarının belirlenmesi konusunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığından, ayrıca her ne kadar Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar ise de taraflar arasında kazanın oluş şekline ilişkin uyuşmazlık bulunmadığından, … Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen ceza davasının kesinleşmesinin beklenilmesi gerekli görülmemiş, esasa ilişkin yargılama yapılan davalılar hakkında maddi ve manevi tazminat taleplerinin tamamı yönünden davanın reddine dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı … Tic. A.Ş. Yönünden pasif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davanın diğer davalılar … Sigorta A.Ş. Ve … yönünden maddi ve manevi tazminat taleplerinin tamamı yönünden ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan 375,71 TL peşin harçtan 44,40-TL’nin mahsubu ile fazla yatan 331,31 TL’ nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … Turizm şirketi tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Turizm şirketine ödenmesine,
6-Davanın usulden reddedilmiş olması nedeniyle davalı … Turizm kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 7/2. maddesine göre hesaplanan 2.725 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
7-Maddi tazminat yönünden davalı … Sigorta ve … kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden davalı … Sigorta ve … kendilerini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 2.725 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
9-Davacı vekilince yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı … ve davalı … vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/12/2019

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza