Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1160 E. 2021/534 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1160
KARAR NO : 2021/534
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26/12/2017
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 13/04/2018
KARAR TARİHİ : 08/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali ve tazminat davalarının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Bulgaristan’da kurulu elektrik ticareti ile iştigal eden bir şirket olduğunu, Bulgaristan ile Türkiye arasında elektrik ticareti yapmak amacıyla Türkiye’de yerleşik bir şirket kurmak isteyen müvekkilinin davalı … A.Ş. ve dava dışı … yönetim kurulu başkanı ve hakim hissedarı olan davalı … ile iletişime geçtiğini, …’in davacı müvekkili şirketle yaptığı ortaklık görüşmeleri sırasında müvekkilini aldatmaya yönelik bir çok hileli davranışta bulunduğunu ve bu davranışları ile maddi menfaat sağladığını, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve özel belgede sahtecilik suçunu oluşturan bu fillerinden dolayı davalı hakkında … Cumhuiyet Başsavcılığı nezdinde 2017/… soruşturma numarasıyla soruşturma başlatıldığını, davalının 06/04/2016 tarihli e-mailinde, Türkiye’de %50-%50 ortak kurulması kararlaştırılan … Ticareti A.Ş.’ye sermaye olarak konulmak üzere müvekkilinden 300.000 EURO talep ettiğini, bu bedelin kuruluş başvurusu sırasında yatırılması ve lisans başvuru şartı olduğu hususunda yalan söylediğini, Enerji Piyasası Lisans Yönetmeliği’nin 20/4/b/1 maddesi uyarınca tedarik lisansı için başvuracak şirketlerin 2.000.000 TL sermayeyi esas sözleşmelerinde taahhüt edilen sermaye tutarı olarak göstermelerinin yeterli olduğunu, TTK’nın 334. maddesi uyarınca nakden taahhüt edilen pay bedellerinin 1/4’ünün tescilden önce yatırılması ve geri kalan kısmının 24 ay içerisinde tamamlanmasının mümkün olduğunu, davalı …’in 06, 07 ve 08 Nisan tarihli e-maillerde müvekkilini dolandırarak sermaye tutarının kendi hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olduğu davalı … A.Ş.’ye yatırılmasını sağlamak için bir çok yalan söylediğini, müvekkilini aldattığını, müvekkilinin paranın yatırılması için yeni şirket adına …’da hesap açılması talebini, paranın davalı … A.Ş.’nin hesaplarına yatırılmasını sağlamak amacıyla reddettiğini ve paranın kendilerine gönderilmesinden başka bir alternatif olmadığını iddia ettiğini, TTK’nın 345. Maddesi uyarınca şirket kurulmadan önce şirket adına banka hesabı açılması ve sermaye taahhütlerinin şirket adına açılan bu hesaba yatırılması gerektiğini, kanunun açık düzenlemesine rağmen davalının şirket kurulmadan önce banka hesabı açılamayacağını beyan ederek müvekkilini kandırdığını, müvekkilinin 11/04/2016 tarihinde yeni kurulacak şirket için sermaye ve kuruluş masrafı adı ile davalı şirketin hesabına 314.000 EURO yatırdığını, müvekkilinin sermaye olarak yatırılacağına inanarak gönderdiği paranın tamamının davalı tarafından sermaye olarak yatırılmadığını, davalının böyle bir anlaşma bulunmamasına rağmen yeni kurulacak şirketin sermayesini 3.000.000 TL olarak belirlediğini ve bu tutatın 1/4’ü olan 750.000 TL’yi müvekkili tarafından gönderilen paradan yatırdığını, müvekkili adına yeni kurulan şirkete yalnızca 375.000 TL sermaye yatırıldığını, ayrıca kuruluş masrafı, avukatlık ücreti, tescil vs adı altında talep edilen tutarların dayanaksız olduklarını, davalının talep etmesine rağmen müvekkiline masraflarla ilgili hiçbir belge göndermediğini, kaldı ki masrafların yarı yarıya karşılanması gerektiğini, bu nedenlerle davalılar hakkında … İcra Müdürlüğü’nün 2017/… Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve toplam 195.812,50 EURO’nun tahsilinin talep edildiğini, davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu beyanla … İcra Müdürlüğünün 2017/… Esas sayılı dosyasında takibe davalı – borçluların yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Bulgaristan’da kurulu, elektrik ticareti ile iştigal eden bir şirket olduğunu, Bulgaristan ile Türkiye arasında elektrik ticareti yapmak amacıyla Türkiye’de yerleşik bir şirket kurmak isteyen müvekkili şireketin, … A.Ş. ve davalı …yönetim kurulu başkanı ve hakim hissedarı olan davalı … ile iletişime geçtiğini, davalı …’in müvekkili şirketi aldatmaya yönelik birçok hileli davranışta, aldatıcı beyanlarda bulunduğunu ve bu davranışları ile maddi manevi menfaat sağladığını, bu fiillerinden dolayı … hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 2017/… soruşturma numarasıyla soruşturma başlatıldığını, müvekkili tarafından kuruluş sermayesi ve masrafı olarak gönderilen bedellerin iadesi için başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle açılan itirazın iptali davasının İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1160 Esas sayılı dosyasında görülmekte olduğunu, bu davanın ise müvekkili ile davalı … A.Ş.’nin %50-%50 ortak oldukları … A.Ş.’nin kuruluş sermayesinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olarak harcanması ve şirketin zarara uğratılmış olması sebebiyle yönetim kurulu üyesinin sorumluluğuna dayandığını, davalı şirketin … A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olduğunu, münferit temsil ve imza yetkisinin bulunduğunu, dava dışı şirketin faaliyete geçmesi içinözenli ve tedbirli bir yöneticinin yapması gereken işlemleri yapmadığı, şirketin kardan yoksun kalmasına sebep olduğunu, tedarik lisansı için EPDK’ya başvuru yapmadığını, sadakat ve dürüstlük yükümlülüğüne aykırı olarak hissedarları yanıltıcı belge düzenlediğini, sahte banka hesap özeti düzenleyerek müvekkiline gönderdiğini, şirket sermayesinin kanuna ve esas sözleşmeye aykırı şekilde harcandığını ve şirketin zarara uğratıldığını, şirket esas sözleşmesinde huzur hakkı ödenmesine ilişkin hiçbir düzenleme bulunmamasına rağmen yönetim kurulu üyesine yüksek tutarda huzur hakkı ödendiğini, davalı …’in diğer davalı tüzel kişi yönetim kurulu üyesini temsil ettiğini, tüzel kişilik perdesinin aralanması kapsamında meydana gelen zararlardan bu davalının da sorumlu olduğunu beyanla dava dışı şirketin uğramış olduğu zararlara karşılık şimdilik 400.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı vekilince de belirtidiği gibi davacı tarafından davalı müvekkili … A.Ş.’nin … ta bulunan … nolu hesabına 313.980 EURO’nun yeni kurulacak şirket için sermaye ve kuruluş masrafları açıklaması ile gönderildiğini, dolayısıyla icra takibinde müvekkili …’in alacaklı gösterilemeyeceğini, bu müvekkili yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini gerektiğini, müvekkillerinin dava dışı … tarafından davacı ile tanıştırıldıklarını, Türkiye’de yerleşik bir şirket kurmak isteyen davacının müvekkili … ve … A.Ş. ile iletişime geçtiğini, söz konusu görüşmeler neticesinde dava dışı … … ile davacıyı temsilen … … …’in imzaladığı 04/04/2016 tarihli ortaklık sözleşmesi uyarınca kurulacak … Anonim Şirketi için müvekkili şirketin banka hesabına bütün ortaklar için kuruluş sermayesi gönderileceğinin kararlaştırıldığını, bu sözleşmenin 3. maddesi uyarınca müvekkili …’e aylık 5.000 EURO, muhasebe için 1.000 EURO ve kira için ise 300 EURO ödeneceğinin kabul edildiğini, kurulacak şirket ile ilgili verilen danışmanlık karşılığı davacı adına 236.000 TL tutarlı faturanın düzenlendiğini ve davacı şirket yetkilisine teslim edildiğini, gönderilen paradan öncelikle bu ücretin kesildiğini, dava dışı … Ticaret Anonim Şirketi sermayesi olarak davacı ve müvekkillerden … A.Ş. adına 400.000’er TL’nin yatırıldığını, huzur hakkı, kira ve muhasebe bedellerinin aylık olarak davacı yanca belirlendiğini beyanla davanın reddine, davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasında davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; iş bu davada ile benzer iddialar ile İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1160 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, derdestlik itirazında bulunduklarını, müvekkili … dava dışı … Ticaret A.Ş.’nin ortağı olmayıp, diğer müvekkili …’nin ortağı olduğunu, bu nedenle müvekkili … yönünden husumet nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, müvekkillerinin dava dışı … tarafından davacı ile tanıştırıldıklarını, Türkiye’de yerleşik bir şirket kurmak isteyen davacının müvekkili … ve … A.Ş. ile iletişime geçtiğini, söz konusu görüşmeler neticesinde dava dışı … … ile davacıyı temsilen … … …’in imzaladığı 04/04/2016 tarihli ortaklık sözleşmesi uyarınca kurulacak … Ticaret Anonim Şirketi için müvekkili şirketin banka hesabına bütün ortaklar için kuruluş sermayesi gönderileceğinin kararlaştırıldığını, bu sözleşmenin 3. maddesi uyarınca müvekkili …’e aylık 5.000 EURO, muhasebe için 1.000 EURO ve kira için ise 300 EURO ödeneceğinin kabul edildiğini, kendi yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının yoksun kalınan kar için talepte bulunamayacağını, huzur hakkı, kira ve muhasebe bedellerinin aylık olarak davacı yanca belirlendiğini, müvekkilinin tamamen sözleşmeye bağlı olarak hareket ettiğini, huzur hakkı ödemesinin sözleşme uyarınca yapıldığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Asıl dava, icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerine, birleşen dava ise yöneticinin sorumluluğu ve tüzel kişilik perdesinin aralanması kapsamında dava dışı şirketin uğradığı iddia edilen zararların dava dışı şirkete ödenmek üzere yönetim kurulu üyesi ve yönetim kurulu üyesinin temsilcisinden müteselsilen tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememizce asıl davaya konu …. İcra Dairesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyasının celp edilerek incelemesi ile; davacı tarafından asıl davanın davalıları aleyhine, “11/04/2016 tarihinde gönderilen paranın sermaye olarak yatırılmayan ve masraf olarak kullanılmayan kısmı” açıklaması ile asıl alacak 195.812,50 EURO’nun tahsili amacı ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalılara tebliği ile davalılar vekilinin 21/11/2017 tarihli dilekçeleri ile borca ve ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflarca sunulan deliller incelenmiş ve dosya iddia ve savunma kapsamında tarafların ticari defterleri de incelenmek suretiyle, takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığı ve varsa alacağının miktarı hususunda rapor tanzim edilmek üzere oluşturulan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti 18/09/2018 tarihli raporunda özetle; TTK’nın pay bedellerinin ödenmesi ana başlığı altında bulunan nakdi sermaye başlıklı 344. maddesi gereğince, nakden taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az yüzde yirmi beşinin tescilden önce, gerisinin de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödeneceğini, 345. maddesi gereğince, nakdi ödemelerin Bankacılık Kanunu’na bağlı bir bankada, kurulmakta olan şirket adına açılacak özel bir hesaba, sadece şirketin kullanabileceği şekilde yatırılacağını, davalı …’in davacıyı yanlış yönlendirerek, %50 sermaye payı karşığı 300.000 EURO ile şirket kuruluş masrafi olarak 14.000 EURO’yu, kanun hükmü gereği kurulacak şirket adına açılması gereken banka hesabı yerine, kendisinin ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu davalı … A.Ş.’nin banka hesabına yatırttığını, bu hesaptan 125.000 EURO karşılığı 400.000 TL’yi davacı şirket adına, yeni kurulan … Ticaret A.Ş.’nin hesabına sermaye ödemesi olarak aktardığını, kuruluş masrafi olarak yatırılan 14.000 EURO’dan, yapılan harcamalar tevsik edilemediğinden ve masrafların çoğu kurulan şirketin hesabından ödendiğinden, piyasa rayici de dikkate alınarak, davacının payı olarak 1.000 EURO’nun harcanabilmiş olduğunun kabulünün gerektiğini, davalı yanca içeriği ispatlanamadığından 236.000 TL’lık danışmanlık faturasının dikkate alınamayacağını, davalı … A.Ş’nin davacı tarafından kendisine gönderilen 314.000 EURO’dan 125.000 EURO sermaye ödemesi, 1.000 EURO kuruluş masrafı payından geriye kalan bakiye 188.000 EURO’yu davacıya sebepsiz zenginleşme kapsamında iade etmesi, zarardan davalı …’in de davacıyı yanıltması nedeniyle sorumlu tutulması gerektiğini, davacının da gerekli araştırmaları yapmayarak, danışmanlık almayıp basiretli bir tacir gibi davranmayarak zararın oluşmasında pay sahibi olduğunu tespit ve mütalaa etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin itirazları ile danışmanlık faturası yönünden heyetten ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 30/10/2018 tarihli ek raporunda özetle; davacının davalı … A.Ş.’nin Denizbank’da bulunan … nolu hesabına, “yeni kurulacak şirket için sermaye vc kuruluş masrafı” açıklaması ile 314.000 EURO transfer ettiğini, bu işlemde taraf, her ne kadar, davalı … A.Ş. bile olsa, tüzel kişiliğin sahibi ve kanuni temsilcisi olarak bu yönlendirmeyi davalı …’in yaptığını, dava dışı … … ile davacıyı temsilen … … …’in yapmış olduğu 04/04/2016 tarihli ortaklık sözleşmesi üzerindeki imzaya davacının itiraz ettiğini, kurulacak şirkete ortak olmayacak üçüncü bir kişi … … ile davacının, maddelerinin tümü davalının lehine olan bir sözleşmeyi imzalamış olmasının hayatın doğal akışına ve ticari hayatın normlarına uygun olmadığını, davalı vekilinin sözleşme ve fatura teslim belgesinin aslınının davacı tarafta bulunduğu iddiasıyla, asıllarını sunmadığını, bu nedenle imza tespiti yapılamayan ve orjinalleri olmayan fotokopi sözleşmenin delil olma vasfından söz edilemeyeceğini, davalılardan … A.Ş. tarafından davacıya kesilen 236.000 TL’lik danışmanlık faturasının teslim belgesinin aslının da sunulmadığını, bilirkişi heyeti olarak, dosyada bulunan ve incelemeye sunulan belge ve delillere göre hesaplama yaptıklarını, fatura teslim belgesinin sunulamaması, hizmet ile ilgili bir sözleşmenin olmaması nedeniyle, tek taraflı düzenlendiği ve karşı tarafa tebliğ edilmediği anlaşılan 236.000 TL’lık danışmanlık faturasının dikkate alınmaması gerektiğini, mahkememizce faturanın kabul edilmesi halinde 114,250 EURO’nun, faturanın kabul edilmemesi halinde, 188,000 EURO’nun davacıya iade edilmesi gerektiğini tespit ve beyan etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalılar vekiline, savunmasını dayandırdığı 04/04/2016 tarihli sözleşme aslını sunmak üzere kesin süre verilmiş, sunulan sözleşme üzerinde grafolojik inceleme yaptırılarak rapor alınmıştır. Grafoloji bilirkişi heyeti raporunda; tetkik konusu, A4 ebadında çizgisiz kağıda yazılmış 04/04/2016 tarihli, … başlıklı belgenin, alt bölümündeki … … namına atılmış imzaların yapılan incelenmesinde, atıldıkları kalem ucunun baskısı önyüzünde mevcut olmadığı gibi arka yüzünde de kalem ucuna ait fulaj izlerinin bulunmadığını, keza imza hatlarında mürekkep akışının görülmediğini, imzaların bulunduğu bazı bölümlerde makineye ait partikül izlerinin de mevcut olduğunu, tetkik konusu A4 ebadında çizgisiz kağıda yazılmış 04/04/2016 tarihli, … başlıklı belgenin, alt bölümündeki … namına atılmış imzaların, ıslak imza olmayıp renkli fotokopi ile basılmış bulunduğunu tespit ve mütalaa etmiştir.
Asıl davada bilirkişi ek raporuna yapılan itirazlar ile birleşen davada iddia ve savunma kapsamında bilirkişi heyetinden 2. kez ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 12/09/2019 tarihli 2. ek raporunda kök ve birinci ek rapordaki tespitlerini tekrar ederek, birleşen davadaki iddia ve savunmaların uzmanlık alanları dışında olduğunu beyan etmiştir. Bu kez dava dışı … Ticaret A.Ş. ile birleşen davada davalı … A.Ş.’nin ticari defterlerinin incelenmesi hususunda heyetten 3. ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 04/01/2020 tarihli 3. ek raporunda özetle; davalı … A.Ş.’nin ticari defterlerinin tasdik işlemlerinin yapıldığını, yapılan incelemede dava dışı … Ticaret A.Ş. ile herhangi bir ticari veya ortaklık işleminin olmadığının tespit edildiğini, dava dışı … Ticaret A.Ş.’nin ticari defterlerinin tasdiklerinin yaptırıldığını, ödenmiş sermayesinin 800.000 TL, %50’şer payla ortaklarının davacı ile davalı … Holding A.Ş. olduğunu, 800.000 TL ödenmiş sermayesinin 19/04/2016 tarihinde bankadan kasaya çekilerek, bundan sonra ödemelerin mali mevzuata aykırı olarak kasadan nakit olarak yapıldığını, incelenen 3 yıllık dönemde hasılat elde edilmediğini, genel yönetim giderlerinden ötürü şirketin 2016 yılında 162.332,68 TL, 2017 yılında 265.803,75 TL, 2018 yılında 345.672,65 TL olmak üzere toplam 773.809,08 TL zarar ettiğini, genel yönetim giderleri itibariyle 3 yılda huzur hakkı olarak 726.679,50 TL, ücret olarak 6.532,34 TL, muhasebeci ücreti olarak 18.293,82 TL, kira olarak 15.500 TL, diğer giderler olarak ise 7.118,61 TL ödeme yapıldığını, genel kurul karar defteri ve yönetim kurulu karar defterlerinde huzur hakkı verilmesi konusunda bir karar alınmadığını, … Ticaret A.Ş.’nin 3 yıllık toplam zararı olan 773.809,08 TL’nin 726.679,50 TL’sinin huzur hakkı ödemesinden kaynaklandığını tespit ve mütalaa etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, kök ve diğer ek raporlarla gerekli bağlantıyı içermediğinden, davalılar vekilinin 3.ek rapora karşı beyan dilekçesi ve ekleri de incelenmek ve diğer raporlarla bağlantı sağlanarak davacı tarafın asıl ve birleşen davadaki taleplerinin tahsil koşullarının oluşup oluşmadığı hususları, ayrıca asıl ve birleşen dava yönünden derdestlik itirazında bulunulmakla alacak kalemleri arasında çakışma veya mükerrer talep olup olmadığının değerlendirilmesi yönünden heyetten dördüncü kez ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 23/02/2021 tarihli 4. ek raporunda özetle; davalıların dayandığı sözleşmenin fotokopi olduğunu ve davacının imza inkarında bulunduğunu, asıl davadaki tespitlerinin önceki raporlarda açıklandığını, asıl davada davalı …’in davacı şirketin vekili olarak hareket etitği kabul edildiği takdirde vekilin yetkilerini kötüye kullanması neticesinde müvekkilini zarara uğrattığının kabul edilebileceğini, birleşen dava yönünden yönetim kurulu üyesinin sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olduğunu, dava dışı … Ticaret A.Ş. genel kurulu tarafından huzur hakkı ödenmesine ilişkin bir karar alınmadığını ancak davalı …’e 726.679,50 TL huzur hakkı ödendiğini, bu hususun yönetim kurulu üyesinin sorumluluğunu gerektirdiğini, ayrıca ödemenin davalı …’e yapılmış olması halinde de davalı yönetim kurulu üyesi olmayıp tüzel kişi yönetim kurulunun temsilcisi olduğu ve aldığı bedelin hukuki bir temeli olmadığından iadesinin gerektiğini, davalı …’in yönetim kurulu üyesi ile birlikte tüzel kişilik perdesinin aralanması kapsamında sorumlu tutulması hususunun Mahkememizin takdirinde olduğunu beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, asıl ve birleşen davada davalı şirketlerin sicil dosyaları celp edilmiş, davacı vekili birleşen davada 04/02/2020 tarihli dilekçesi ile netice-i talebini 726.679,50 TL’ye yükselterek eksik harcını ikmal etmiştir.
Asıl dava yönünden dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı ile birleşen davada davalı … A.Ş. arasında iki ortaklı … Ticaret A.Ş.’nin kurulması amacı ile davacı ile davalı … arasında görüşmelerin yapıldığı, davacının, davalı …’in yönlendirmesi ile ortağı olduğu diğer davalı … A.Ş.’nin banka hesabına kurulacak şirket için sermaye ve kuruluş masrafı açıklaması ile 11/04/2016 tarihinde 314.000 EURO havale ettiği, dava dışı … Enerji Ticaret A.Ş.’nin 19/04/2016 tarihinde, 3.000.000 TL sermaye ile, hisselerinin %50’si davacıya, %50’si birleşen davanın davalısı …’ye ait olmak ve sermayesinin 1/4’ü tescilden önce ödenmek üzere sicile tescil ile kurulduğu, davalı … tarafından kurulan şirkete davacı ve diğer ortak … adına 400.000’er TL sermaye ödemesi yapıldığı, davalıların, 04/04/2016 tarihli ortaklık sözleşmesi başlıklı belgeye dayanarak kurulacak şirketin tüm sermayesinin davacı tarafından karşılanacağını, sermaye bedelinin davalı … A.Ş.’nin banka hesabına gönderileceğini, kurulacak şirket için temsilci …’e aylık 5.000 EURO muadili Türk Lirası huzur hakkı ve muhasebe prosedürleri için maksimum olarak 1.000 EURO muadili Türk Lirası ile kira için de maksimum olarak 300 EURO muadili Türk Lirası verileceğini beyan ederek, davacı tarafından gönderilen paradan bu doğrultuda her iki ortak adına kuruluş sermayesinin ödendiği, ayrıca … A.Ş. tarafından verilen danışmanlık hizmeti karşılığında 236.000 TL bedelli faturanın ve kuruluş masrafları ile sözleşmede yer alan bedellerin tahsil edildiğini iddia ettikleri, sunulan ortaklık sözleşmesi başlıklı belegenin davacı adına … … … ile, davanın tarafı olmayan … … tarafından imzalandığı, davalıların sözleşmede yer almadıkları, sunulan sözleşmenin fotokopi olduğu, davacının kendisi adına atılan imzayı kabul etmediği, davalılarca verilen kesin süre içerisinde sunulan örneği üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde ıslak imza içermediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla bu sözleşmenin varlığı kabul edilemeyeceğinden davalıların sözleşmeye dayanan savunmalarına itibar edilemeyeceği, savunmanın diğer dayanağı fatura ise tek taraflı olarak düzenlenmiş olup taraflar arasında danışmanlık ücreti ödeneceğine dair bir anlaşma olduğu ve faturanın davacıya tebliğ edildiği ispat edilemediğinden bu savunmaya da itibar edilemeyeceği, davacı tarafından davalı … A.Ş. hesabına gönderilen 314.000 EURO’dan davacı adına yatırılan 400.000 TL sermaye ile bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere kuruluş masrafları için harcanabilecek 1.000 EURO’dan kalan kısmın, davalı … A.Ş. tarafından sebepsiz zenginleşme çerçevesinde iadesinin gerektiği anlaşılmıştır. Davalı … ise davacının vekili olarak hareket etmiş olup vekilin borçları TBK’nın 505. maddesinde “vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir. Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz.” şeklinde ve 506. maddesinde “vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre davalının, vekil edeni davacının menfaatlerine aykırı olarak ve hatta davacıyı yanıltmak suretiyle paranın diğer davalı şirketin hesabına gönderilmesini sağlayarak ve vekil edeninin kuruluş sermayesi ve masraf olarak gönderdiği parayı bu amaçlar dışında kullanarak davacıya zarar verdiği ve bu zarardan sorumlu olduğu, bu şekilde asıl dava yönünden davalıların …. İcra Dairesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyasına itirazlarının asıl alacak 188.000 EURO yönünden haksız olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, itirazın asıl alacak 188.000 Euro yönünden iptali ile bu miktar yönünden takibin devamına, iade edilmesi gereken tutardan kuruluş masrafları yargılamaya muhtaç olduğundan, bu kısım indirildikten sonra kalan 785.750,00 TL’nin likit ve itirazın haksız olması sebebiyle %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Birleşen dava yönünden dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; dava dışı … Ticaret A.Ş.’nin iki ortaklı olarak 19/04/2016 tarihinde kurulduğu, ortaklarının davacı ile davalı … A.Ş. olduğu, şirket esas sözleşmesi ile 3 yıl görev yapmak üzere davacı ve davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak seçildikleri, davalı tüzel kişi yönetim kurulu üyesi temsilcisi olarak diğer davalı …’in seçilerek ilan edildiği, davalı … A.Ş.’nin dava dışı şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili kılındığı, davacının dava dilekçesi ile dava dışı şirketin davalı yönetim kurulu üyesi … ve tüzel kişi yönetim kurulu üyesi temsilcisi davalı … tarafından zarara uğratıldığından bahisle, şirketin zararının TTK’nın 553. maddesi uyarınca davalılardan tahsili ile 555. maddesi uyarınca dava dışı şirkete ödenmesini talep ettiği, TTK’nın anılan maddeleri uyarınca, anonim şirket kurucuları, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları ve şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri, davacının, dava dışı şirketin pay sahibi olarak şirketin uğradığı zararların şirkete ödenmesini talep edebileceği, alınan bilirkişi raporunda dava dışı şirketin 800.000 TL ödenmiş sermayesinin 19/04/2016 tarihinde bankadan kasaya çekilerek, bundan sonra ödemelerin mali mevzuata aykırı olarak kasadan nakit olarak yapıldığı, şirketin 2016-2017 ve 2018 yıllarında gelir elde etmediği, genel yönetim giderlerinden ötürü şirketin 2016 yılında 162.332,68 TL, 2017 yılında 265.803,75 TL, 2018 yılında 345.672,65 TL olmak üzere toplam 773.809,08 TL zarar ettiği, genel yönetim giderleri itibariyle 3 yılda huzur hakkı olarak 726.679,50 TL, ücret olarak 6.532,34 TL, muhasebeci ücreti olarak 18.293,82 TL, kira olarak 15.500 TL, diğer giderler olarak ise 7.118,61 TL ödeme yapıldığının tespit edildiği, davalıların savunmalarını asıl davada da dayandıkları 04/04/2016 tarihli ortaklık sözleşmesi başlıklı belgeye dayandırdıkları, bu belge altındaki imza davacı tarafça kabul edilmemiş ve belge aslı da davalı tarafça sunulmamış olmakla birlikte şirket ana sözleşmesinde yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödeneceğine dair bir düzenlemenin olmadığı, bu konuda alınacak kararın TTK’nın 408/2-b maddesi uyarınca genel kurulun yetkisi dahilinde olduğu, dava dışı şirketin 25/01/2018 tarihinde 2016-2017 yılları olağan genel kurul toplantısının yapıldığı, bu toplantı da yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine dair bir karar alınmadığı, bu nedenle söz konusu huzur hakkı ödemesi nedeniyle şirketin zarara uğradığı ve davalı … A.Ş.’nin bu zarardan şirkete karşı sorumlu olduğu, davacı vekilinin, her ne kadar dava dilekçesinde şirketin zararını birden fazla kaleme dayadırmış ise de, ıslah dilekçesi ile haksız ödenen huzur hakkının tazminini talep ettiği, davalı …’in huzur hakkı ödemesinin kendisine yapıldığını ikrar ettiği, davalının yönetim kurulu üyesi olmadığı, davalı tüzel kişi yönetim kurulu üyesinin temsilcisi olduğu, dolayısıyla huzur hakkı alamayacağı ve savunmasını dayadırdığı ortaklık sözleşmesine de itibar edilmediği, aynı zamanda davalı şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi ve münferit yetkilisi olduğu, dolayısıyla davalı tüzel kişiliğin arkasında asıl sorumlu olarak yer almakla haksız olarak aldığı bedeli iade ile yükümlü olduğu anlaşıldığından dava dilekçesinde talep edilen ve ispat edilemeyen 5.000 TL yoksun kalınan karın mahsubu ile ıslah dilekçesi doğrultusunda dava dışı … Ticaret Şirketi’nin 721.679,50 TL huzur hakkı ödenmesi nedeniyle doğan zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın Kısmen Kabulü ile davalıların …. İcra Dairesi’nin 2017/… Esas sayılı dosyasına itirazlarının asıl alacak 188.000 EURO yönünden iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek kamu bankalarınca EURO hesabı ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan alacağın likit kısmı (785.750,00 TL) üzerinden hesaplanan 157.150,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasında davanın Kısmen Kabulü ile 721.679,50 TL tazminatın 395.00 TL’sine 13/04/2018 tarihinden; 326.679,50 TL’sine 04/02/2020 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak dava dışı … Ticareti A.Ş.’ye verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
4-Asıl davada karar ve ilam harcı 57.661,83 TL’den peşin alınan 10.594,43 TL harcın mahsubu ile kalan 47.067,40 TL’nin davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Asıl davada davacı tarafından yapılan 610,20 TL posta ve tebligat masrafı, 6.385 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.995,20 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 6.715,39 TL ile ilk harç 10.625,83 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Asıl davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 59.256 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Asıl davada davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 5.261,71 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Birleşen davada karar ve ilam harcı 49.297,92 TL’den peşin alınan 12.410 TL harcın mahsubu ile kalan 36.887,92 TL’nin davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
9-Birleşen davada davacı tarafından ödenen 12.445,90 TL ilk harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Birleşen davada davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 53.133,97 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
11-Birleşen davada davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarına hesaplanan 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/07/2021

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …