Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1127 E. 2018/798 K. 14.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1127
KARAR NO : 2018/798

DAVA : Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 15/12/2017
KARAR TARİHİ : 14/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … kullanımında …’ya ait … araçla 19/05/2017 tarihinde Sivas …’nde ölümlü tek taraflı kaza yaptığını, kazada müvekkil murisi …’nun vefat ettiğini, müvekkillerin murisi kazada yolcu durumunda olduğundan kusur durumunu doğrudan etkilemediğini, bu nedenlerle davacı eş için 20.000TL davacı çocuklar için 5.000’er TL’den toplam 35.000TL manevi tazminat ödenmesine sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden ve diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu aracın 31.12.2016 başlangıç ve 31/12/2017 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile diğer davalı … adına bedeni, maddi ve manevi zararlar için 100.000,00TL’sine kadar artan azami sorumluluk hadleri ile müvekkil şirkete sigorta ettirildiğini, davacılar vekilinin manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazası neticesinde desteğin vefatından kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Poliçe ve hasar dosyasının celp edildiği görülmüştür.
Sivas … Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazılarak … soruşturma sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
Tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının tespiti amacı ile … İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne, … İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne ve … İl Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerelere yanıt verildiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekili tarafından mirasçılık belgesinin ibraz edildiği görülmüştür.
Huzurdaki davada; davacılar vekili tarafından, müvekkillerinin desteğinin yolcusu olduğu aracın tek taraflı kazası neticesinde ölmesi nedeni ile zarar sorumluları olarak aracın sürücüsü, işleteni, trafik sigortacısından manevi tazminat talep edilmektedir.
TBK’nın 49. maddesi uyarınca; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre; gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs kezalik o zararı tazmine mecburdur. Davanın haksız fiilden kaynaklandığı ve 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesi hükmüne göre de kural olarak taraflardan her birinin öne sürdüğü iddia ve savunmasını kanıtlamakla yükümlü olduğu gözetildiğinde davacının davaya konu zarardan sorumlu tutulabilmesi için davacı tarafın TBK’nın 49. maddesi hükmünde öngörülen haksız sorumluluğunun doğabilmesi için gerekli tüm unsurları, bir başka deyişle davalının zarara neden olan fiilini, zararını, davalının kusurunu, davalının fiili ile zarar arasındaki uygun illiyet bağını ve davalının fiilinin hukuka aykırı olduğunun kanıtlaması gerektiği, davacı tarafın bu unsurları her türlü delille kanıtlayabileceği kuşkusuzdur. (Y.7.H.D. 31.03.2009 T. 2008/6395 E. 2009/1001 K.)
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1.maddesi uyarınca; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Kanunun 85/son maddesi gereğince ise işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1409. maddesi gereğince sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur. Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararlardan sigortacı sorumludur.
Somut olayda, meydana gelen trafik kazasında vefat eden davacıların desteği …’nun, davalı …’nun sevk ve idaresindeki, davalı …’ya ait … plakalı araçta yolcu konumunda bulunmakla kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmamaktadır. Aracın hızını köprülere yaklaşırken azaltmamak ve aracın hızını görüş, yol, hava, trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak sureti ile davalı sürücünün tek taraflı kusuru ile ölümlü trafik kazasının meydana geldiği, yol şartlarından doğan herhangi bir kusur olasılığının dosyaya etkisinin olmadığı, davalıların anılı yasal düzenlemeler kapsamında müteselsil sorumlu olup yol şartlarından kaynaklanabilecek kusur ihtimalinin ancak rücu sorumluluğunda gündeme gelebileceği kanaatine varılmakla usul ekonomisi gereğince kusur yönünden bilirkişi incelemesi yoluna gidilmemiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakim manevi tazminat yönünde takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerekmektedir. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır.
Anılı düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında; ölümlü trafik kazası neticesinde desteklerini kaybeden davacıların manevi zarara uğradıkları ve davalıların anılı yasal düzenlemeler gereğince (davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminat taleplerinin poliçe kapsamında teminat kapsamında olmakla) davacıların manevi zararını gidermekle yükümlü oldukları sonucuna varılmıştır. Manevi tazminat miktarının belirlenmesi noktasında anılı düzenleme ve içtihatlar kapsamında değerlendirme yapılmış ve ayrıca somut olayda hatır taşımasının söz konusu olup olmadığı hususu da irdelenmiştir. Bu noktada hatır taşımasından söz edebilmek için yaralanan ya da ölen kişi karşılıksız taşınmış olması gerekmektedir. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminat miktarından indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Huzurdaki davada olduğu gibi cenaze taşıması için yola çıkılması sureti ile gerçekleşen taşıma ilişkisinin hatır taşıması olarak nitelendirilmesi mümkün görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle; ölüm halinde yaşanılan olayın ağırlığı ve verdiği üzüntünün bir nebze olsun telafisi bakımından meydana gelen olayın oluş şekli, mütevefanın kusursuz oluşu, tarafların mali ve sosyal durumları dikkate alınarak ölüm nedeniyle manevi tazminat isteminin kabulü ile davacı anne yönünden 20.000TL , davacı çocuklar yönünden her biri için 5.000’erTL manevi tazminat taktir edilmiştir. Davalı sürücü ve davalı işleten yönünden temerrüt, haksız fiil tarihi olan 19/05/2017 tarihi itibari ile oluşmuştur. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği, davacı tarafın dava tarihinden önce 05/09/2017 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapması üzerine temerrüt halinin davalı sigorta şirketi yönünden ise 14/09/2017 itibari ile başladığı anlaşılmış ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
a-Davacı Nigar Mutlu yararına takdiren 20.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 19/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 14/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak iş bu davacıya verilmesine,
b-Davacı … yararına takdiren 5.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 19/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 14/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak iş bu davacıya verilmesine,
c-Davacı … yararına takdiren 5.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 19/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 14/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak iş bu davacıya verilmesine,
d-Davacı … yararına takdiren 5.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 19/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi olan 14/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak iş bu davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 2.390,85 TL harçtan alınan 597,72TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.793,13 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 31,40 TL başvuru harcı, 597,72 TL peşin harç ve 208,55 TL posta masrafından oluşan toplam 837,67 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
4-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 4.200,00TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacıların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde ilgili tarafa iadesine,
6-Hükümden sonra, gerekçeli kararın talep halinde taraflara tebliğine,
Dair, davacılar vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/09/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza