Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1124 E. 2020/128 K. 25.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1124
KARAR NO : 2020/128
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2017
KARAR TARİHİ : 25/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket davalı şirket tarafından satılan … kumaş kartela kodlu üründen 642 metre satın aldığı ve satın alınan bu kumaşların davacı tarafça incelendiğini, standart testlere tabi tutulduğu ve herhangi bir hata gözlemlenmediği ayrıca iki kez numune alındığı ve bunlarında standart testlerden geçirildiğini, davacı yanca üretilen ürünler yurtdışı menşeli … şirketine satılmasının üzerinden geçen bir süre sonra ayıplı olduğu gerekçesiyle iade edildiğini, üretimden kalan numunelerin davacı tarafça test edildiği ve bu test sonucunda elastikliği sağlayan Lycraların elastikiyetini hemen yitirdiği aynı zamanda bazılarında patlayıp kumaş yüzüne çıktığını, ayıplı çıkan mallardan dolayı davacı yana yapılacak olan ödemelerin durdurulduğu ve ciddi bir maddi ve ticari itibar kaybının ortaya çıktığını, iade alınan ürünlerle ilgili yurtdışında depo kiralandığı ve nakliye harcamalarıyla davacı yanın zararının daha fazla arttığını, davacı yanca ayıp derhal davalı yana ihbar edildiği ve zararlarının tazmin edilmesi gerektiğini, davacı yanca sunulan … test sonuçlarında ürünün ayıplı olduğunun anlaşılacağını, davacı yana tebliğ olmayan satım sözleşmesinin konfeksiyon ürünlerinin iadesinin mümkün olmadığını düzenliyor olmasının kanuna aykırı oluşu ve bu mukabelenin geçerli olmayacağını, beyanlarıyla 5.000,00-TL’nin ve zararın doğduğu tarihten itibaren ticari işlerde uygulanan reeskont avans faizinin davalıdan alınmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sözleşme konusu mallarda açık ya da gizli hiçbir ayıp bulunmadığı gibi davacı yanca yapılan incelemelerden soma ayıp bulunmadığının davalı yana açık bir şekilde bildirildiğini, davacı yamn iki kez numune aldığı ve bir çok işleme tabi tuttuğu ve kumaşlardan üretim yapıldığının ihtarname içeriğinden açıkça anlaşılacağını, taraflar arasında, yapılan satış sözleşmesinde fatura kesildikten sonra satışa konu konfeksiyon ürünlerinin iade alınmayacağının düzenlendiğini, davacı yanın ayıp ihbarını ve tazminat taleplerini kabul etmedikleri gibi davalı tarafa yapması gereken ödemelerin gerçekleştirilmediği ve bu sebeple davalı yanın maddi anlamda ciddi zararının mevcut olduğunu, davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 15/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı ile davacı arasında yer alan ihtilaf cari hesap alacağı/borcu olmayıp, davanın konusunun davalının hatalı kumaş teslim ettiği iddiasına ilişkin tazminat talebi olduğunu, SOS raporlarında pantolon kumaşının yapılan testten geçemediği halde imalatın gerçekleştiğini, 22.02.2017 tarihli faturayla ihraç edilmek üzere dava dışı …’e mamül ürün gönderilmek sureti ile davacı … Dış Ticaret Tekstil San. Ltd. Şti.’nin kusurlu davrandığını, ayrıca davacı … Tekstil ile davalı … Tekstil A.Ş. arasında yapılan 06.12.2016 tarihli Satış Sözleşmesinin l .maddesinde; konfeksiyon yapılmış kumaşların kabul edilemeyeceği hususunun yer almasına rağmen davacı … Dış Ticaret Tekstil San. Ltd. Şti tarafından pantolon imalatı yapıldığı ve ihraç edildiğini mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 11/12/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Teknik açıdan kök rapordaki görüşlerini koruduğunu, davacıya teslim edilen kumaş (eser), davalı tarafından “meydana getirilmiş” olduğu için sözleşmenin TBK md.470 vd hükümlerine tabi eser sözleşmesi olarak nitelendirilebileceğini, heyet teknik bilirkişinin değerlendirmesine göre, davacı ayıbı belirlemesine rağmen ayıp ihbarında bulunmadığı gibi kumaşları dava dışı üçüncü kişiye göndermiş olması sebebiyle eseri kabul etmiş sayılacağından ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanamayacağını, Mahkememizin aksi görüşte ise, davacının genel hükümlere göre davalıdan tazminat talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
Dava; Eser sözleşmesinden kaynaklı ayıplı ürün nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; davalı şirket tarafından üretilen … kumaş kartela kodlu üründen 642 metre satın alındığı, satın alınan bu kumaşların davacı tarafça incelendiği ve standart testlere tabi tutulduğu, bu testler sonucu herhangi bir hata gözlemlenmediği, bunun üzerine davacı yanca üretilen ürünlerin yurtdışı menşeli dava dışı … şirketine satıldığı, satıştan bir süre sonra ayıplı olduğu gerekçesiyle ürünlerin iade edildiği, üretimden kalan numunelerin davacı tarafça yeniden test edildiği ve bu test sonucunda elastikliği sağlayan Lycraların elastikiyetini hemen yitirdiği aynı zamanda bazılarında patlayıp kumaş yüzüne çıktığının belirlendiğinden bahisle davacı yanın ayıplı çıkan mallardan dolayı uğradığı şimdilik 5.000,00-TL zararın doğduğu tarihten itibaren ticari işlerde uygulanan reeskont avans faizi ile birlikte davalı yandan tahsili talebi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davaya konu 310 gram/m2’lik %60 Viskon+%37 Polyamid+%3 Likra karışımından oluşan kumaşların kullanımı sırasında ortaya çıkan, kumaşın esnekliğinin bozulması ve kumaşta kullanılan likraların koparak kumaş yüzeyinde görülmesi iddiası nedeniyle ayıplı olup olmadığı ve ayıplı ise davacı yanın zarar talep edip edemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda; davaya konu uyuşmazlıkta öncelikle taraflar arasındaki akdi ilişkinin hukuki niteliğinin tespiti gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta; Davalı taraf; davacının üzerinde mutabık kalınarak verdiği örnek kumaşa uygun olarak ve davacı yan için özel olarak kumaşı yeniden dokuyup, boyayıp ve kalite kontrolünü yaparak davacı yana üretim numunesi gönderdiğini, davacı yanın ise; bu numune kumaşın üretimini kabul ettiğini iddia ettiği, davacı yanın da bu hususun aksini ispat edememesi sebebiyle; davacı yanca verilen örnek kumaşa uygun yeni bir kumaş üretiminin söz konusu olduğu, malzemeyi davalı yanın sağladığı ve kumaşın hangi özelliklere sahip olmasını istediğini örnek kumaş göndererek belirlemiş olduğu hususu dosya kapsamına uygun kabul edildiğinden; özel üretilen kumaş, yani davalı yanın meydana getirme faaliyeti sonucunda ortaya çıkan kumaş niteliği taşıyacağından taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olarak kabulü gerekmiştir.
Davacı yan her ne kadar sözleşmenin örnek üzerine satış sözleşmesi olduğunu iddia etmişse de; TBK.’nın 247. maddesinde örnek (numune) üzerine satışın düzenlendiği, örnek üzerine satışın, tarafların sözleşme konusu olan malın alıcıya veya üçüncü bir kişiye bırakılan bir örneğe ya da tespit ettikleri bir mala uygun olması üzerinde anlaşmalarıyla yapılan satış olarak tanımlandığı, bu sözleşmede; satılanın taraflarca belirlenen örneğe uygunluğuna ilişkin nitelik vaadi olması ve örneğin sözleşmenin kurulması esnasında veya öncesinde tarafların birisine veya üçüncü kişiye tevdi edilmesinin gerektiği, yani karşı yan örnek olarak belirlenen kumaşı yeniden üretmemiş ve zaten elinde varsa veya başkasından tedarik etmişse sözleşmenin örnek üzerine satış sözleşmesi olarak nitelendirilebileceği; ancak somut olayda; davalı yan, davacının talep ettiği şekilde davacıya özel olarak kumaşı yeniden dokuyup, boyayıp ve kalite kontrolünü yaparak üretim numunesi gönderdiğinden, davacıya teslim edilen kumaş (eser), davalı tarafından “meydana getirilmiş” olduğu için taraflar arasında eser sözleşmesinin esaslı unsuru olan “meydana getirme” işini kapsadığından eser sözleşmesi olarak kabulü gerektiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi kök ve ek raporlarında da belirlendiği üzere; Taraflar arasında 06.12.2016 tarihli sözleşmenin akdedildiği, bu sözleşme kapsamında davalı yanca üretilen kumaşlar kullanılarak davacı şirket tarafından meydana getirilen 511 adet pantolonun dava dışı …’e 22.02.2017 tarihli … no.lu fatura ile ihraç edilmek üzere gönderildiği, dosya kapsamına alınan bilirkişi raporlarında; davalı ve davacı tarafından getirilen ürün numunelerinin incelenmesi sonucunda; siyah renkte, %60 Viskon+%37 Polyamid+%3 Likra karışımından oluşan 2 gün giyilmiş olan bayan pantolonlarında kumaş içindeki likraların vücut hareketlerinin neden olduğu gerilmeler dolayısıyla koparak kumaş yüzeyine çıkmış olduğunun belirlendiği, bu ayıbın kumaştaki likranın özelliğini kaybetmiş olması sebebiyle meydana geldiği, dolayısıyla pantolon kumaşlarında kullanım esnasında ortaya çıkan gizli ayıpların mevcut olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Eser sözleşmesinde; yüklenicinin, ayıplı eserden doğan sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sorumluluğun doğması için bazı şartların birlikte gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Bunlardan birisi; iş sahibinin eseri teslim alınca olanak bulur bulmaz eseri gözden geçirme yükümlülüğüdür. TBK’nın 473. maddesi gereğince; her iki taraf da muayeneyi uzman kişilere yaptırabilir, ayıp varsa bu masraflar da yüklenici tarafından giderilmelidir. İş sahibi, gözden geçirmeyle tespit ettiği ya da ettirdiği ayıpları uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmelidir. Bildirim, bilgi açıklaması mahiyetinde olup herhangi bir şekle tabi değildir. Bildirimin yapıldığını iş sahibi her türlü delille ispat edebilir. Gözden geçirme ve ihbar bir külfet niteliğinde olup, süresi içinde yapılmaz ve ayıp bildirilmezse, iş sahibi eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenicinin ayıptan doğan sorumluluğuna başvuramaz. Ancak kasten gizlenen ayıp varsa ya da gizli ayıp varsa durum değişir. Gizli ayıpları ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin bildirmelidir. Bildirmezse iş sahibi ayıpları kabul etmiş sayılır.
Davacı şirket tarafından … Noterliği’nin 07.06.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle, kumaşların ayıplı olduğu davalı yana ihbar edilerek sözleşmeden döndüğünü ve genel hükümlere göre uğradığı zararın giderilmesinin talep edildiği, yine dosya kapsamına sunulan 13.04.2017 tarihli e-mail yazışmasında da kumaşların ayıplı olduğu hususu davalı yana bildirilmişse de; davacı yanca, davaya konu kumaşları kabul etmeden önce incelediğini, standart testlere tabi tuttuğunu, herhangi bir hata gözlemlemediğini; ayrıca basiretli bir tacir gibi davranarak kumaşlardan önce numune aldığını, alınan numuneler üzerinde birtakım testler yaptırıldığını, bu testlerin hiçbirinde ayıba rastlanmadığının belirtildiği, yine dosya kapsamına alınan bilirkişi raporlarında da; davalı yanca üretilen kumaşların pantolon olarak üretimi yapılmadan önce davacı yanca dava dışı … A.Ş.’de teste tabi tutulduğunun belirlendiği, söz konusu kuruluşa ilişkin 16.02.2017 tarihli … no.lu dokunmuş siyah pantolona ait test raporunda; kumaşın … (… Geridönme) testinden geçemediğinin belirlendiği; ancak bu raporda pantolon üretilecek kumaşının bu testten geçemediği halde 22.02.2017 tarihli faturayla ihraç edilmek üzere dava dışı …’e gönderildiğinin belirlendiği, bu bağlamda; davacı yan, ayıbı bu tarihte belirlemesine rağmen ayıp ihbarında bulunmadığı gibi kumaşları dava dışı üçüncü kişiye gönderdiği anlaşılmıştır. TBK’nın 473. maddesi gereğince, iş sahibi davacı yanın gizli ayıplar nedeniyle ihbar külfetini yerine getirmediği ve bu davranışlarıyla eseri kabul etmiş sayıldığı, açıklanan gerekçelerle; davacı yanın, ayıptan doğan seçimlik haklarını kullanamayacağı belirlendiğinden davacı yanca açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE;
2-Davacı tarafça peşin yatırılan 85,39-TL harçtan, 54,40-TL karar ilam harcının düşümü sonucu başkaca harç alınmasına yer olmadığına, karar kesinleştiğinde ve talep halinde 30,99- TL nin davacı tarafa iadesine,
3-Dava ret ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/02/2020

Katip …

Hakim …