Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1062 E. 2018/325 K. 05.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1062 Esas
KARAR NO : 2018/325

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)Tazminat
DAVA TARİHİ : 09/01/2015
KARAR TARİHİ : 05/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan alacak (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin dünyanın en büyük reklam ajanslarından … Grubu’na bağlı …’ın Türkiye’de kurulu şirketi olduğunu, davalı ile “… Projesi” adında gayrimenkul satışına ait reklam sözleşmesi yaptığını, bu sözleşmeye göre davacının aylık hizmet bedeli olarak ücret alması gerektiği ve ayrıca 3. kişilere yaptırılacak olan işlerin bedellerini de tahsil edeceği hususlarında anlaştıklarını, bu hizmetlerin davacı tarafından faturalandırıldığını, davalının bu hizmetlerin bedellerinin bir kısmı ödeyip diğer kısmını ödemediğini, harcamalar için sözleşmede yazılı olan davalı taraftan yetkili kılınan … ve …lı’dan yazılı onay alınması maddesine göre yapılan hizmetle ve harcamalara …’nın onay verdiğini, yapılan reklam ve tanıtım hizmetlerinin revizyonu ve değişikliklerine de …’nın onay verdiği ve davacının görev ve edimlerini kusursuz olarak yerine getirdiği halde; davalı şirketin diğer yetkilisi …’ın yapılan reklam çalışmalarını beğenmediğini, inşaat projesinin satışlarından memnun olmayarak satıştaki başarısızlığın sonuçlarını davacı şirkete mal etmeye çalıştığını, bu gerekçeyle aralarındaki sözleşmeyi tek taraflı olarak haksız iddialarla fesih ettiğini, tek imza ile onaylanan işlerin ve ödemelerin çift imza ile onaylanmamış olduğu nedeniyle sözleşmenin ihlal edildiğini gerekçe gösterdiğini, oysa onaylanan işlerin faturalarının bir kısmının ödenmiş olduğunu, kalan kısmının hiçbir itirazda bulunulmayıp kesinleştiğini, Davacının tahsil edilemeyen alacaklarını bir sigorta şirketine sigortalatmış olmasının davalı tarafça sözleşmenin gizlilik hükümlerini ihlal olarak nitelendirildiğini ve fesih sebeplerinden biri olarak gösterildiğini, aslında davalının kötü giden satışlar sonucunda bir an önce sözleşme bağından kurtulmak çabasıyla, kötü niyetli ve inandırıcı olmayan iddialarla sözleşmeden doğan ödeme yükümlülüğünden kurtulmak maksadıyla sözleşmede yazılı fesih şartlarına uymadan feshettiğini, sözleşmeyi usule uygun olarak fesih etse dahi 3. Şahıslara yapılan masrafları ödemesi gerektiğini, davalının bazı faturalara iade faturası düzenlediğini, bunların davalıya iade edildiğini, tek tek sayılan iş ve faaliyetlerin bedellerinin ödenmemiş alacaklarının toplamının 547.766,12 TL olduğunu, bunun dava tarihinden itibaren avans faizi oranlarına göre hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacının sözleşme ve eklerinden doğan yükümlülükleri yerine getirmediğini, BK m.81’e göre yükümlülüğünü yerine getirmeyen tarafın her hangi bir hak alacak talebinde bulunamayacağı nedeniyle ödemezlik definde bulunduklarını, davacı iddialarının hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, Davacı ile 05.05.2014 tarihli Reklam Hizmet Sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmenin 5. Maddesindeki 3. Kişilere yaptırılan işlerin bedelinin tahsilatı şartının reklam verenin yetkili kıldığı … ve …lı’dan onay alınması hükmüne bağlandığını, sözleşmenin 7. Maddesinde “onayların yazılı olarak ve işin başlamasından önce verilmesi asildir” maddesine istinaden Tüm Reklam işlerinin … ve …lı’nın ortak yazılı beyanına bağlandığını, davacı yanın davalının “iş bilmezliğinden” faydalanarak …lı’yı devre dışı bırakarak sadece … ile ilişkiye geçerek ifa modalitelerine uymayarak haksız tahsilatlar yaptığını, davacının hem sözleşme hükümlerini hem de BK hükümlerini ihlal ederek, davalının satış ve reklam organizasyonunu bozduğunu, satışlarının gecikmesinden dolayı zarara uğradıklarını, zararın somut tespitinin gerekli olduğunu, sözleşmenin 6. Maddesinde yer alan ödeme aşamasının 5. Maddedeki işin yapılmasının öncesinde ve sonrasında … ve …lı’nm çift imzası ile mümkün olabileceğini. Davacının bu hükmün aksine davrandığını, bu hükmün ihlal edildiğini, onaya tabi işlemlerin onay alınmadan doğrudan muhasebe birimine gönderildiğini, TTK 18/2 gereği basiretli bir tacir gibi davranılmadığı ve kötü niyetli olduğunu, böylece davacının haksız kazanç elde etme yoluna gittiğini, böylelikle sözleşmedeki ifa modalitelerine uymadığım, bu yol ile 145.673 lirayı sözleşmeye ve hukuka aykırı olarak tahsil ettiğini, sözleşmede belirtilen onay alınmaksızın ve müvekkiline teslim edilmemiş çalışmaların basın-yayın kuruluşlarına iletildiğini, bunun öğrenilmesiyle bu yayınların derhal durdurulduğu ve davalının yayıncılarla kurduğu geçmişten gelen ilişkilerle uygun fiyata ve barter ile anlaşmış olduğu reklam saniyelerinin gereksiz yere kullanılması sonucunda bunların heba edildiğini, bu yetkisiz ve sözleşmeye aykırı davranışlar ile davalının ekstra ödemelerle karşılaştığı, bunun şimdilik 1.426.053,60 TL olduğunu bu konudaki dava haklarının saklı olduğunu, davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi davalının onayı alınmadan bir sigorta şirketine sigorta ettirdiğini, böylece sözleşmenin 6. Maddesindeki gizlilik hükmünün ihlal edildiğini, bu sigorta şirketinin davalının sigorta işlerini yapan sigortacı ile temasa geçip, davacı ile mevcut uyuşmazlığın uluslararası sigorta derecelendirme şirketlerine iletilip davalının notunun düşürüleceği hususunda tehdit edildiğini, davalının halen uluslararası sigorta piyasasından talep ettiği sigorta poliçeleri olduğunu, burada edecekleri zarardan kaynaklı alacak ve taleplerini saklı tuttuklarını, gelen bir ihbar üzerine fotoğraf çekimi fiyatlarından şüphelenip emsal fiyat araştırması yaptırdıklarını, emsal fiyatlarla davacı fiyatları arasında aykırılıklar tespit edildiğini, 3. kişi olarak sunulan şirketlerin ortaklık yapısı incelendiğinde bunların davacı yan ile ortak olduklarının tespit edildiği, bunun üzerine ödemeleri durdurduklarını, … ile … adlı şirketlerin davacı ile kardeş şirket olduklarını tespit edebildiklerini, davacı yanın sözleşme ilişkisini ve vekalet ilişkisini kötüye kullanarak haksız kazanç elde ettiğini ve müvekkilini zarara uğrattığını, davacının 3. kişilerle olan bu ilginç ilişkisinin öğrenilmesine dayanarak da davalının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, davacının kardeş şirketlerle sözleşme yapmasının hukuka aykırı olduğunu ve kendi kendisiyle sözleşme yapamayacağını, davacının vekalet sözleşmesini kötüye kullandığını, davalının 80.776,00 TL olarak talep ettiği reklam filminin 40 saniyelik olanı için …’da 5.400 Euroya, 20 saniyelik versiyonu için 3.200 Euro’ya her şey dahil olmak üzere çekecek firmanın bulunduğunu. davacının 42.946,10 TL talep ettiği web sitesi yapım işini daha önce bir başka yerli firmaya 4.000 TL’ye yaptırıldığını, uyuşmazlıkta iç içe geçmiş vekalet ve iş görme (eser) sözleşmesinin bulunduğundan hareketle atipik bir sözleşme bulunduğu ve bu tip sözleşmelerde kanundaki düzenlemelere göre doğrudan değil, kıyas yoluyla uygulamanın yapılması gerektiği, BK 435/2 uyarınca dürüstlük kuralına uyulmadığından sözleşmenin feshinin haklı sebep sayılması gerektiği, borcunuzu ödemezseniz sigorta notunuzu kırarız gibi tehditlerin, 3. kişi firmaları diye sunulanların aynı firmanın firmaları olduğunun ortaya çıkmasının, onay alınmadan işlemlerin yürütülmesinin olağanüstü nedenlerle sözleşmenin feshini gerektirdiğini, feshin bu nedenlerle haklı fesih olduğunu, davacı tarafın sözleşmenin feshinin sözleşmedeki maddelere uygun yapılması iddiasının hukuki dayanağının bulunmadığını, kabulünün mümkün olmadığını, davacı hakkında emniyet-i suistimal nedeniyle suç duyurusunda bulunacaklarını, uyuşmazlığa profesyonel olarak reklam işi yapan bir bilirkişi atanmasını, davacının yazılı onay almadan açıklanan edimlerde bulunmasının meslek kurallarına uygunluğunun tespit edilmesini, davalıya sunulan mal ve hizmetlerin gerçek değerinin tespit edilmesini, davalının uğradığı zararların tespit edilmesini, davalının ödemelerinin yapıldığı davacıya ait hesaba tedbir konulmasını, karşı davalarının kabulünü, davalının satışlarının gecikmesi, reklam organizasyonunun bozulmasından kaynaklanan zararın bilirkişi tarafından tespiti ile şimdilik 5.000 TL’den başlayarak işleyecek faiziyle davalıya ödenmesini, onayı alınmadan tahsil edilmiş 145.673 TL’nin faiziyle davalıya ödenmesini. davacının yaptığı yayın sözleşmelerinin BK 487 gereğin yazılı yapılmaması nedeniyle hukuka aykırılığının tespit edilerek BK 27 gereği hükümsüzlüğünün tespitini, davacının aldatmalı olarak kendisine ait şirketlerle hem alacaklı hem borçlu sıfatını birleştirmesinin mahkemece tespit edilmesi noktasında gerekli makamlara yazılar yazılmasını, davalının web sitesi domain tescilinin web sitesini yapan kişi üzerine değil, Davalının üzerine tescil edilmesine, ITO’ya yazılarak internet sitesi, fotoğraf çekimi, 40 sn.lik ve 20 sn.lik reklam filmi çekimleri ücretlerinin sorulmasını, haksız açılmış davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememizce yargılama aşamasında dosya bilirkişi raporu için bilirkişilere tevdii edildiğinde dosya aslının bilirkişiler nezdinde kaybolduğu ve tüm aramalara rağmen bulunamadığı anlaşılmakla dava dosyası bakanlıktan gerekli izin alınarak usulüne uygun olarak ihya edilmiştir.
Mahkememizin 25.06.2015 tarihli ara kararı gereğince tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda iktisatçı Prof. Dr. … ile hukukçu Prof. Dr…. ve sektör bilirkişisi reklam ve iletişim uzmanı … ile mali müşavir bilirkişi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler 06.05.2016 tarihli raporlarında özetle; “
Davacının davalı tarafından gerek yapılan işlerin niteliği gerekse fiyatları bakımından davalıdan onay aldığı, reklam faaliyetlerinin ve tasarımların onaylanarak yürürlüğe girdiği, bütçe ve bedellerinin onaylandığı, davacının sözleşmeye uygun olarak reklam-tanıtım faaliyetlerini ve uygulamalarını gerçekleştirdiği, davacının yaptığı reklam tanıtım faaliyetlerinin kalitesinin olması gereken uluslararası kalitede olduğu, davacının talep etmiş olduğu ve faturalandırdığı bedellerin piyasanın çok üzerinde fahiş fiyatlar olmadığı, davacı kalitesindeki uluslararası reklam ajanslarında yaygın olarak görülen fiyatlar mertebesinde olduğu, Bu nedenlerle davacının yaptığı işler ve görev ifası nedeniyle faturalar yoluyla talep ettiği bedelleri almaya hak kazandığı sonuç ve kanaatlerine ulaşılmıştır.
Davacı şirketin 2014 yıllarına ait Yevmiye, Kebir defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, yasal defterlerinin açılış tasdikleri yasal süresinde olduğu, aynı şekilde yasal defterlerin kapanış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı ve netice olarak davacı şirketin 2014 yasal defterlerinin kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
2014 yılı sonu itibariyle davacı şirketin davalı şirketten toplam 311.766,12.-TL alacaklı olduğu görülmektedir.
Davacının dava dilekçesindeki toplam alacağının 547.766,12.-TL olduğunu, davacının talep etmiş olduğu alacak ile yasal defter kayıtlarındaki alacaklı olduğu tutar arasındaki farkın ise; Kasım-Aralık /2014 dönemlerine ait 2 aylık sabit danışmanlık ücreti (47.200 x2) 94.400,00.-TL ve Sözleşmenin 10. maddesinde öngörülen 90 günlük ihbar süresine göre hesaplanan ihbar bedeli 141.600,00.-TL’nin toplamı olan 236.000,00.-TL’nin cari hesap alacak bakiyesine ilavesi ile (236.000,00 + 311.766,12) bulunan tutar olduğu görülmüştür. Davacının bu tutar kadar alacaklı olup olmadığı yönündeki değerlendirmeler hukuki yönden yapılacak incelemeler bölümünde değerlendirilmiştir.
Davalı şirketin 2014 yıllarına ait Yevmiye, Kebir defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, yasal defterlerin açılış tasdikleri yasal süresinde olduğu, aynı şekilde yasal defterlerin kapanış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı ve netice olarak davalı şirketin 2014 yasal defterlerinin kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır.
2014 yılı sonu itibariyle davalı şirketin davacı şirketten toplam 100.004.08.-TL alacaklı olduğu görülmektedir.
Davacı kayıtlarında 2014 yılı sonu itibariyle davalının toplam 311.766,12.-TL alacaklı olduğu, davalı kayıtlarında 2014 yılı sonu itibariyle davalının 100.004,08.-TL alacaklı olduğu görülmekte olup taraflar arasındaki cari hesap farkının ise;
Davacı şirketin 28.10.2014 tarih ve … numaralı 2.843,38TL tutarındaki “İllüstrasyon Yapım Bedeli” açıklamalı faturasının davalı yasal kayıtlarında yer almamasından, (söz konusu işle ilgili değerlendirme sektör incelemeleri bölümünde ayrıntılı olarak değinilmiştir.)
Davalı şirketin 31.12.2014 tarihi itibariyle davacı adına olan dövizli işlemlerden kaynaklanan 743,92.-TL davacı lehine kur değerlemesinden, son olarak davalı şirketin 23.12.2014 tarih ve … numaralı ve 409.670,74.-TL tutarındaki faturasının davacı kayıtlarında yer almamasından kaynaklanmaktadır.
İhtilaf konusu sözleşmenin konusu, davacı tarafından davalıya ‘Four Winds’ projesi ile ilgili reklam hizmetlerinin sağlanmasıdır. Ajansın hizmetinin kapsamı, sözleşmenin 4. Maddesinde belirtilmiştir.
Mali Koşullar başlıklı, sözleşmenin 5. Maddesi gereği, reklam veren, ajansa, aylık olarak 40.000TL + KDV ödemeyi taahhüt etmektedir.
Yine aynı maddede, tv, basın, radyo, açık hava, POP vs. gibi çalışmaların prodüksiyon maliyetleri, fotoğraf çekimi, stoyboard çizimi, dia kirası, sistem çalışması, illüstrasyon, renk ayırımı, basılı malzeme, stand yapımı gibi, 3. şahıslara ödenecek bedeller yukarıda bedele dahil değildir. Bu tür harcamalar için, proje öncesi reklam verenin yetkili kıldığı … ve …lı’dan yazılı onay alınır, iş bitiminde reklam verene fatura edilir, düzenlemesi yer almaktadır.
Sözleşme’nin 7. Maddesinde, tüm hizmetler ve işler reklam verenin yazılı onayı olmadan başlatılamaz. Onayların yazılı olarak ve işe başlamadan önce verilmesi asıldır.
Sözleşme’nin sona erdirilmesine ilişkin 10. Maddede, Sözleşmenin 30.04.2015 tarihinden önce sona erdirilmek istenmesi halinde, 90 günlük ihbar süresi öngörülmüştür. Ajansın fesih tarihine kadar tahakkuk etmiş alacakları saklıdır. Sözleşme’nin 11. Maddesi gizlilik ile ilgili olup, tarafların söz konusu sözleşmeden kaynaklı olarak edindikleri tüm bilgilerin ticari sır olduğu düzenlenmiş ve açıklanamayacağı öngörülmüştür.
Davalı taraf, davacının sözleşme ile üstlendiği edimleri yerine getirmediğini, bu nedenle kendilerinden ifa talep edilemeyeceğini beyan etmekte ise de, teknik değerlendirme sonucunda; davacının sözleşmeye uygun olarak reklam-tanıtım faaliyetlerini ve uygulamalarını gerçekleştirdiği tespiti yapılmış ve bu iddianın yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Sözleşme’nin 5. Maddesinde, tv, basın, radyo, açık hava, POP vs. gibi çalışmaların prodüksiyon maliyetleri, fotoğraf çekimi, stoyboard çizimi, dia kirası, sistem çalışması, illüstrasyon, renk ayırımı, basılı malzeme, stand yapımı gibi, 3. şahıslara ödenecek bedeller konusundaki harcamalar için, proje öncesi reklam veren’in yetkili kıldığı … ve …lı’dan yazılı onay alınır, hükmüne rağmen davacının sadece …’dan onay aldığı, bu nedenle bu bedellerden dolayı sorumlu olmayacakları iddiasının da yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmalıdır. Sözleşmede, bahsi geçen işler konusunda. … ve …lı’dan onay alınması öngörülmüşse de, taraflar arasındaki ilişkinin gelişimi açısından bakıldığında, onay gereken işin tek bir iş olmadığı, birden çok iş bulunduğu. … tarafından onay verildikten sonra, ödemelerin yapıldığı, faturaların kabul edildiği, işlerin ilerlediği dikkate alındığında, davalı şirketin kendi bünyesinde, … tarafından verilen onaylardan, …lı’nın haberinin veya en azından zımni onayının olmamasının, birden çok defa tekrar eden durumlar açısından hayatın olağan akışına uygun olmadığı görülmektedir. Şirket bir tüzel kişilik olarak, işi kabul ederek ödemeyi yaptıktan sonra, kendi mensup ve personelinin onayının alınmadığını ileri süremez. Bu tür bir onayın alınıp alınmadığını, bir ticari şirket olan davalının bilmesi gerekir. Bahsi geçen işler konusundaki onay mekanizmasının, fiilen … üzerinden gerçekleştirildiği ve davalı şirketin de ilişki devam ettiği sürece buna itiraz etmemiş olduğu görülmektedir. Bu durumda, belli bir süre geçtikten sonra, taraflar arasında gelinen ilişkinin durumu itibarı ile sözleşmenin ilgili hükmünün ileri sürülmesi yerinde kabul edilemez. takdir sayın mahkeme’nindir.
Keza, davacının, sözleşmeyi sigorta ettirmiş olmasının, tek başına sözleşmedeki gizlilik şartını ihlal etmeyeceği, bu hükmün ihlali için, davacının, sözleşme dolayısıyla öğrenmiş olduğu davalı ticari sırlarını sigorta şirketi ile paylaşmış olduğunun da ispatı gerekeceği, sadece bir sözleşmenin sigorta ettirilmesi ve o sözleşmenin mevcudiyetinin paylaşılmasının, gizlilik hükmünü ihlal etmeyeceği kanaatine ulaşılmıştır. Takdir Sayın Mahkeme’nindir.
Bu nedenlerle ve teknik değerlendirmede varılan kanaatler çerçevesinde, davacının taleplerinin yerinde olduğu ve davalı tarafından sözleşmenin haklı bir nedene dayalı olmadan fesih edilmiş olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Davacının gerek yapılan işler gerekse fiyatlar konusunda davalının onayını aldığı, reklam faaliyetlerinin ve tasarımların onaylanarak yürürlüğe girdiği, bütçe ve bedellerinin onaylandığı, davacının sözleşmeye uygun olarak reklam-tanıtım faaliyetlerini ve uygulamalarını gerçekleştirdiği, davacının yaptığı reklam tanıtım faaliyetlerinin kalitesinin olması gereken uluslararası kalitede olduğu, davacının talep etmiş olduğu ve faturalandırdığı bedellerin piyasanın çok üzerinde fahiş fiyatlar olmadığı, davacı kalitesindeki uluslararası reklam ajanslarında yaygın olarak görülen fiyatlar mertebesinde olduğu, davalı tarafından sözleşmenin haklı bir nedene dayalı olmadan fesih edilmiş olduğu, bu nedenlerle, davacının yaptığı işler nedeniyle faturalar yoluyla talep ettiği bedelleri almaya hak kazandığı, keza, davacının sözleşmenin 10. maddesinde öngörülen 90 günlük ihbar süresine ilişkin bedeli de talep edebileceği” şeklinde beyan ve mütalaada bulundukları görülmüştür.
Asıl dava; yanlar arasındaki reklam hizmet sözleşmesinden kaynaklı fatura alacağının tahsili istemine, karşı dava ise sözleşmenin geçersiz olduğu ve hizmetin yerine getirilemedğinden bahisle yapılan ödemenin iadesi istemine ilişkindir. Asıl davada davalı karşı davacı davanın reddini, karşı davada ise davacı karşı davalı aleyhine açılan davanın reddini savunmuştur.
Yanlar arasında; davalının yapımını üstlendiği “…” projesine ilişkin olarak 05.05.2014 tarihli reklam hizmetleri sözleşmesinin akdedildiği, sözleşmenin bilahare 18.12.2014 tarihli … yevmiye numaralı … 9.Noterliğince düzenlenmiş fesih ihtyarnamesi keşide ediilmek suretiyle davalı tarafça feshedildiğ ihususlarımnda herhangi bir ihtilaf yoktur.
Asıl ve birleşen davada yanlar arasındaki ihtilaf akdedilen sözleşmenini geçerli olup olmadığı, davacı karşı davalının sözleşmeye uygun olarak edimlerini ifa edip etmediği, sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığı, asıl dava açısından hizmet bedeli ile sözleşmeden kaynaklı fesih ihbar süresine ilişkin alacak talebinde bulunulup bulunulamayacağı yine karşı dava açısından ise davalı karşı davacının yapılan ödemenin iadesini talep edip edemeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
Davalı karşı davacı; davacı karşı davalının edimini sözleşmeye uygun ifa etmediğini, yapılan işe ilişkin olarak şirket temsilcileri …lı ve …’nın her ikisinin birden onayını alarak işe başlaması gerekirken sözleşmenin bu hükmüne aykırı davrandığı, sözleşmenin gizlilik kuralını ihlal ettiği ve ayrıca hizmeti gereği gibi yerine getirmediği için ücrete hak kazanmadığını savunarak asıl davanın reddini savunmuş, yaptığı ödemelere ilişkin olarak açtığı karşı davanın kabulünü talep etmiştir.
Davalı karşı davacının işin başlasmından önce onayın alınması yönündeki savunması açısından mübrez raporda da ifade edildiği üzere ” Sözleşme’nin 5. Maddesinde, tv, basın, radyo, açık hava, POP vs. gibi çalışmaların prodüksiyon maliyetleri, fotoğraf çekimi, stoyboard çizimi, dia kirası, sistem çalışması, illüstrasyon, renk ayırımı, basılı malzeme, stand yapımı gibi, 3. şahıslara ödenecek bedeller konusundaki harcamalar için, proje öncesi reklam veren’in yetkili kıldığı … ve …lı’dan yazılı onay alınır, hükmüne rağmen davacının sadece …’dan onay aldığı, bu nedenle bu bedellerden dolayı sorumlu olmayacakları iddiasının da yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmalıdır. Sözleşmede, bahsi geçen işler konusunda. … ve …lı’dan onay alınması öngörülmüşse de, taraflar arasındaki ilişkinin gelişimi açısından bakıldığında, onay gereken işin tek bir iş olmadığı, birden çok iş bulunduğu. … tarafından onay verildikten sonra, ödemelerin yapıldığı, faturaların kabul edildiği, işlerin ilerlediği dikkate alındığında, davalı şirketin kendi bünyesinde, … tarafından verilen onaylardan, …lı’nın haberinin veya en azından zımni onayının olmamasının, birden çok defa tekrar eden durumlar açısından hayatın olağan akışına uygun olmadığı görülmektedir. Şirket bir tüzel kişilik olarak, işi kabul ederek ödemeyi yaptıktan sonra, kendi mensup ve personelinin onayının alınmadığını ileri süremez. Bu tür bir onayın alınıp alınmadığını, bir ticari şirket olan davalının bilmesi gerekir. Bahsi geçen işler konusundaki onay mekanizmasının, fiilen … üzerinden gerçekleştirildiği ve davalı şirketin de ilişki devam ettiği sürece buna itiraz etmemiş olduğu görülmektedir. Bu durumda, belli bir süre geçtikten sonra, taraflar arasında gelinen ilişkinin durumu itibarı ile sözleşmenin ilgili hükmünün ileri sürülmesi yerinde kabul edilemez.” şeklinde gerekçe dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun olduğundan mahkememizce de benimsenmiş olup, davalı karşı davacının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir.
Davalı karşı davacının sözleşmenin gizliliği ilkesinin ihlal edildiği yönündeki savunması yönünden ise ; davacı karşı davalı tarafından salt sigorta yapılması ilişkisinde sözleşmenin kullanılması sözleşmenin gizliliği ilkesi ihlali olarak kabul edileyemeceğinden bu yöndeki savunmaya da itibar edilmemiştir.
Davalı karşı davacı her ne kadar hizmetin sözleşmeye uygun yerine getirilmediğini savunmuş ise de içinde reklamcı bilirkişinin de yer aldığı raporun teknik kısmında davacı karşı davalı tarafça sözleşmeyle üstlenilen edimin sözleşme, işin niteliği ve piyasa koşullarına uygun olarak yapıldığı tespit edilmekle bu yöndeki savunmaya da itibar edilmemiştir. Bu sebeplerle davalı karşı davacı tarafça sözleşmenin haklı nedenlere dayanmaksızın feshedildiği anlaşılmış ve mahkememizce benimsenmiştir.
İrdelenmesi gereken diğer husus mali incelemeye ilişkindir.
Davacı karşı davalının 10.09.2014 tarihli … nolu prodiksiyon ve illüstraasyon bedeli açıklamalı 177.000,00TL bedelli faturadan avans ödemesi 75.000,00TL’nin mahsubu ile 102.000,00TL, 30.09.2014 tarihli, … nolu ajans komisyonu açıklamalı 42.382,50TL, 08.10.2014 tarihli … nolu film yapım bedeli 114.291,26TL bedelli faturadan 35.000,00TL avans ödemesinin mahsub sonucu 79.291,00TL ve 08.10.2014 tarihli …. nolu web sitesi yapım bedeli açıklamalı 42.946,10TL bedelli faturaları ve yapılan avans ödemelerinin iadesini de içeren davalı karşı davacının 409.670,74TL bedelli iade faturası düzenlerenerk davalı karşı davacıya gönderilmiş ise de faturaya konu davacı karşı davalının betimlenen faturalarının davalı karşı davacı tarafça benimsenerek ticari defterlerinde kayda alındığı, iade faturasının yerinde olmadığı, dolayısıyla anılı fatura bedellerinden dolayı davacı karşı davalının alacak isteminin yerinde olduğu görülmüştür. Bunun yanında davalı karşı davacı tarafça iadeye konu edilen 2.843,38TL bedelli illüstraasyon yapım bedeline ilişkin davacı karşı davalı faturasının konusunu oluşturan hizmetin verildiği yapırun teknik kısmında tespit edilmekle bu faturaya ilişkin davalı karşı davacı alacağı da yerinde görülmüştür.
Davacı karşı davalı tarafça Kasım ve Aralık ayı danışmanlık faturalarına ilkişkin olarak (47.200,00x2TL)=94.400,00TL alacak talebinde bulunulmuş ise de sözleşmenin 22.12.2014 tarihinde feshedildiği anlaşılmakla aralık ayından davacı karşı davalının kısmi talepte bulunabileceği anlaşılmakla (47.200,00/3)=15.733,00TL ve bu miktarın aralık ayı danışmanlık fatura alacağından mahsubu sonucu (47.200,00-15.733,00)=31.467,00TL olarak belirlenen aralık ayı danışmanlık ücreti ile kasım ayı danışmanlık ücreti olmak üzere toplam 78.667,00TL (47.200,00+31.467,00) davacı karşı davalının bu kalemden alacak talebinde bulunabileceği belirlenmiştir.
Asıl davada davacı karşı davalının sözleşmenin 10. maddesiniden kaynaklı fesih ihbar süresine ilişkin 90 günlük danışmanlık hizmet bedeli alacağı olarak mübrez raporda belirlenen 141.600,00TL alacak istemi de mahkememizce yerinde görülmüştür.
Neticeten asıl davada davacı karşı davalının 10.09.2014 tarihli … nolu prodiksiyon ve illüstraasyon bedeli açıklamalı 177.000,00TL bedelli faturadan avans ödemesi 75.000,00TL’nin mahsubu ile 102.000,00TL, 30.09.2014 tarihli, … nolu ajans komisyonu açıklamalı 42.382,50TL, 08.10.2014 tarihli … nolu film yapım bedeli 114.291,26TL bedelli faturadan 35.000,00TL avans ödemesinin mahsub sonucu 79.291,26TL ve 08.10.2014 tarihli … nolu web sitesi yapım bedeli açıklamalı 42.946,10TL bedelli faturaları, 2.843,38TL bedelli fatura, 78.667,00TL kasım ve aralık ayına ilişkin danışmanlık ücreti fatura alacağı ve 141.600,00TL’lik 90 günlük fesih ihbar alacağı olmak üzere toplam davacı karşı davalı alacağı 489.730,24TL olarak belirlenmiş ve bu miktar esas alınarak asıl davanın kısmen kabulüne ve yerinde olmayan karşı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince asıl davanın kısmen kabulü ile 489.730,24TL’nin dava tarihinde itibaren değişen oranlarda aavans faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karşı davanın reddine dair verilen hüküm taraf vekillerinin vaki İstinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesi’nin 28/09/2017 tarih ve … Esas .. Karar sayılı ilamıyla ”Dava,davacı yüklenicinin davalı iş sahibi ile yaptığı reklam, tanıtım, prodüksiyon sözleşmesinden doğan iş bedeli alacağının tahsiline ilişkindir.
Davacı, yaptığı reklam tanıtım ve prodüksiyon işlemi karşılığında davaya konu alacağının ödenmediğini ileri sürerken davalı-karşı davacı,davacı-karşı davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmeden hak ve alacak talebinde bulunamayacağını, yazılı olarak müvekkilinin gerekli onaylarının alınmadığını, zira sözleşmede Ece ve …lı’nın ortak onayının alınması gerektiğini, davacı-karşı davalının sigorta şirketi ile yaptığı sözleşmede sözleşmenin 11. maddesindeki gizlilik kuralını ihlal ettiğini, müvekkilinin TTK 23/2.maddesi gereğince 8 gün içinde faturaya itiraz etmemesinden dolayı davacı ediminin yerine getirildiği anlamının çıkarılamayacağını, davacının organik bağ içerisinde bulunduğu şirketlerle danışıklı olarak hareket ederek maliyeti yükselttiğini ve haksız kazanç sağladığını, sözleşmenin feshinden dolayı uğranılan zararın ve davacıya fazla ödenen bedelin tazminini istemiştir.
6100 sayılı HMK’nın 180. maddesi aynen şöyledir; “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir.” Aynı yasanın 184. maddesinde ise “hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri incelendikten sonra duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tüm hakkındaki açıklamalarından sonra tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder” düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu düzenlemeye göre somut davada 03.11.2016 tarihli karar duruşmasında davalı vekilinin rapora itiraz beyanlarının zapta geçtiği, ancak davalı vekilinin rapora itirazının reddine ve tahkikatın bitirildiğine dair bir ara karar bulunmadığı, sözlü yargılama aşamasındaki usul hükümlerinin yerine getirilmediği, taraflara son sözlerinin sorulmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan karşı davanın reddine karar verilmesine rağmen karşı davanın reddine ilişkin dayanak ve gerekçelerin karar yerinde tartışılıp açıklanmadığı da görülmektedir.Usule ilişkin tespit edilen bu eksiklikler yargılamanın temel ilkelerinden olan 6100 sayılı HMK ‘nın 27. maddesinde belirlenen hukuki dinlenilme hakkının ve HMK’nın 297. Maddesindeki düzenlemenin ihlali niteliğindedir.Bu durumda taraf vekillerinin esasa ilişkin sair istinaf istemleri incelenmeksizin davalı-karşı davacı vekilinin usule ilişkin istinaf talebinin kabulü ile HMK 27, 186. maddesi gereğince sözlü yargılama aşamasının usulen tamamlanması, HMK 297. Maddesi kapsamında karşı davanın red gerekçesinin karar yerinde tartışılıp açıklanması bakımından yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile kaldırılarak dosya mahkememizin … esasına kaydedilmiştir.
Dava dosyasında yeniden yapılan yargılama neticesinde mahkememiz hükmünün İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesi’nce kaldırılmasına ilişkin karar gerekçesinde belirtilen usuli eksiklikler giderilerek önceki hüküm doğrultusunda karar vermek gerekmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15.Hukuk Dairesi’nce mahkememiz önceki kararında karşı dava yönünden gerekçe yazılmadığı iade sebebi yapılmış ise de; asıl ve karşı davanın birbirine bağlı davalar olduğu, asıl dava yönünden yazılan kabul gerekçesinin, karşı dava yönünden ret gerekçesi olduğu, asıl davada davacı yüklenicinin üzerine aldığı eseri yapma görevini yerine getirdiği, ücrete hak kazandığı, dolayısıyla davalı karşı davacı eser sahibinin yüklenicinin eseri taahhüt edilen zamanda ve nitelikte yapmadığı yönündeki iddiasının kanıtlanamadığı, bu sebeple ileri sürdüğü zarardan kaynaklı tazminat talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla karşı davanın reddi gerekmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; asıl davanın kısmen kabulü ile 489.730,24TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karşı davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
1-Asıl davanın kısmen kabulü ile 489.730,24TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı karşı davacıdan tahsili ile davacı karşı davalıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 33.453,50 TL. Karar harcından, peşin alınan 9.354,48 TL.nin mahsubu ile, bakiye 24.099,00 TL.nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, (Bozmadan önce, Mahkememizin 15/03/2017 tarih ve … Esas, … Karar sayılı Harç Tahsil Müzekkeresi ile 24.099,00 TL. Bakiye harcın tahsili için Hisar Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi’ne gönderildiğinden, yeniden harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına)
Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince hesaplanan 33.539,20 TL. Vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince hesaplanan 6.733,85 TL. Vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Davacı tarafından Bozmadan önce yapılan 3.037,00 TL. İle, bozmadan sonra yapılan 75,00 TL. Olmak üzere, toplam: 3.112,00 TL.nin davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 2.782,10 TLnin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan harçlar toplamı: 9.386,28 TL.nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
2-Karşı davanın REDDİNE,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan35,90 TL. Karar harcından, peşin alınan 2.658,50 TL.nin mahsubu ile, bakiye 2.622,60 TL.nin karar kesinleştiğinde talep halinde Davalı-Karşı Davacıya iadesine,
Davacı-Karşı Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş bulunduğundan, yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.gereğince hesaplanan 15.203,85 TL. Vekalet ücretinin Davalı-Karşı Davacıdan alınarak, Davacı-Karşı Davalıya verilmesine,
Davalı-Karşı Davacının yaptığı giderlerin üzerinde bırakılmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzereoy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..05/04/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …