Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/104 E. 2021/998 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/104 Esas
KARAR NO : 2021/998

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2017
KARAR TARİHİ : 30/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun geçici 11. maddesine istinaden uygulanmasına devam eden mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15. maddesinin (7) numaralı fıkrasının (a) bendi ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesi hükmü gereğince alınan 18/12/2008 tarihli Fon Kurulu kararı ile temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetimi ve denetimi … tarafından devralınan … ve … A.Ş.’nin paylarını satın almak amacıyla müvekkili … ile davalı satıcılar arasında …’nin onay ve muvafakatiyle ve davalı satıcılar garantörlerinin garantörlüğünde 25/12/2014 tarihli Pay Alım ve Satım Sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmeye göre işlemlerin ifası ve alıcı müvekkili … tarafından pay satış bedellerinin eksiksiz olarak ödenmiş olması sonucunda, 09/01/2015 tarihinde kapanışın gerçekleştiğini ve ….’nin diğer müvekkilleri olan … ve … A.Ş’nin paylarını devraldığını, 25/12/2014 tarihli sözleşmenin 4.1.13 maddesiyle satıcılar ve satıcılar garantörlerinin; işbu sözleşme tarihinden evvelki bir dönem ile ilgili herhangi bir borç, taahhüt veya mükellefiyet iddiasının kapanış gününden sonra ortaya çıkması ve bu borç, taahhüt ve mükellefiyet iddiası ile ilgili olarak payları satışa konu şirketler aleyhine herhangi bir icra takibi başlatılması veya dava açılması halinde ve payları satışa konu şirketler tarafından herhangi bir borç ifa etmek/ödeme yapmak zorunda kalınması halinde, satıcılar ve satıcı garantörlerinin, ifa edilen borcun tazmin edileceğini kabul, beyan ve taahhüt ettiklerini, 04/09/2016 tarihinde müvekkili ….’ nin bağlı olduğu Büyük Mükellefler Vergi Dairesi’nden tarafına 07/09/2016 tarihli vergi inceleme raporları ile 10/2013-12/2013 dönemine ait 1.970.222,68 TL vergi ve …ceza türüne ait 2.955.334,04TL tutarlı vergi/ceza ihbarnamesi, 01/2013-12/2013 dönemine ait 2.531.641,73 TL vergi ve … ceza türüne ait 3.797.462,60TL tutarlı vergi/ceza ihbarnamesi, 12/2013-12/2013 dönemine ait 2.825.016,87 TL vergi ve…ceza türüne ait 4.237.525,31 TL tutarlı vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ edildiğini, vergi inceleme raporlarında yer alan nedenlerle 2013/Aralık dönemi KDV beyannamesinde sonraki döneme devreden KDV’nin 0 TL olması nedeniyle 2014 ve takip eden dönemlere ait beyannamelerimin düzeltilmesinin istendiğini, müteakiben Vergi Dairesi tarafından tutanak tutarak, … vergi kodu ile 10/2014 dönemine ait 2.503.767,15 TL vergi ve … ceza türüne ait 3.755.650,73 TL tutarlı vergi/ceza ihbarnamesinin müvekkiline tebliğ edilmiş olduğunu, yapılan inceleme neticesinde, gelen tebligatlar içeriği borç yükünün 25/12/2014 tarihli Pay Alım ve Satım Sözleşmesi akdinden önceki dönemde, davalılar tarafından yapılan iş ve işlemlere ait olduğu, gerek yasal ve gerekse akdi düzenlemeler kapsamında davalıların sorumluluğunda olduğunun görüldüğünü, bu nedenle 25/12/2014 tarihli sözleşme hükümleri gereğince bu hususun müvekkilleri tarafından … 22. Noterliğinden keşide edilen … tarih ve … yevmiye no.lu ihbarname ile davalılara ihbar edildiğini, ihbarnameyle müvekkillerinin, tebligatlar içeriği tutarların aşırı yüksek olması nedeniyle, değerlendirilebilecek ihtimallerden biri olan Bazı Alacakların Yapılandırılmasına İlişkin 6736 Sayılı Kanun kapsamındaki düzenlemelerden ve haklardan faydalanılarak, öncelikle borç miktarının önemli ölçüde düşürülmesine imkân sağlanması ve 6736 Sayılı Kanundan yararlanma süresinin 31 Ekim 2016 tarihine kadar olduğu dikkate alınarak, düzenlemeden istifade edilmesi için 7 gün içinde taraflarına onay verilmesi, 25/12/2014 tarihli sözleşme ile belirlenen yükümlülükleri dâhilinde tebliğ edilen evrak ile ilgili yapılması gereken bütün iş, işlemler ve yasal savunmalar bakımından davalı “Satıcılar Garantörleri” ve davalı “Satıcıların” üzerlerine düşen işlem ve yükümlülükleri ifa etmelerinin istendiğini, ihbarlarına cevaben davalılar tarafından keşide edilen … 1. Noterliğinin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnameler ile, Bazı Alacakların Yapılandırılmasına İlişkin 6736 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanılarak söz konusu tutarların önemli ölçüde düşürülmesine imkan sağlanabileceği, mezkur Kanun hükümlerinden faydalanmak üzere gerekli başvuruların yapılmasına ilişkin sürenin kısıtlılığı dikkate alınarak, ihbarname ekinde yer alan tebligatlara konu tutarlar ile ilgili olarak 6736 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanılmak için gerekli müracaatların yapılmasında kendileri açısından bir sakınca bulunmadığının müvekkillerine iletilmiş olduğunu, bu sırada Vergi Mahkemesi nezdinde iptal davaları ikame edilmesi zorunluluğu doğduğunu, bu nedenle müvekkili … tarafından iptal davaları ikame edildiğini, aynı zamanda … 22. Noterliği’nden keşide ettiği … tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile, mezkur Kanunun uygulanması sonucunda ilgili Vergi Dairesi tarafından tespit edilecek tutarın (fazlaya ilişkin bütün yasal hakları saklı kalmak üzere) 25/12/2014 tarihli sözleşme ile belirlenen yükümlülükleri dâhilinde davalılarca ödenmesi ve bu hususta taraflarına en geç 21/12/2016 tarihine kadar bilgi verilmesi, aksi halde taraflarınca ikame edilen davalara devam edilmesi veya 6736 sayılı Kanundan yararlanılması yönündeki işlemlerin taraflarınca kabul edilmiş sayılacağı ve taraflarına yönelik bütün akdi ve yasal hakların kullanılacağının, diğer yandan tebligatlar içeriği tutarların aşırı yüksek olması nedeniyle, değerlendirilebilecek ihtimallerden biri olan Bazı Alacakların Yapılandırılmasına İlişkin 6736 Sayılı Kanun kapsamındaki düzenlemelerden ve haklardan faydalanılarak, öncelikle borç miktarının önemli ölçüde düşürülmesine imkân sağlanması, 6736 Sayılı Kanundan yararlanma süresinin 31/10/2016 tarihine kadar olduğu dikkate alınarak düzenlemeden istifade edilmesi için taraflarına en geç 21/11/2016 tarihine kadar bilgi verilmesi, aksi halde ikame edilen davalara devam edilmesi veya 6736 sayılı Kanundan yararlanılması yönündeki işlemlerin kabul edimiş sayılacağı hususlarının davalılara ihtar edildiğini, ihtarlarına cevaben davalılardan Satıcılar … olan … ve … şirketleri tarafından, vergi barışından yararlanma hususunun rasyonel bir yaklaşım olduğu, muhatabı … olan mezkur vergi borçları ile ilgili olarak 6736 sayılı kanundan yararlanılarak indirim ve yapılandırma imkanının sağlanmasının en uygun çözüm yolu olduğunun beyan edildiğini, bu şekilde müvekkiline açılan davalardan feragat etmsi ve vergi barışından istifade etmesi işlemine uygunluk verilmiş olduğunu, bunun üzerine müvekkili ….’nin toplamda 26.098.839,29 TL olan kamu borcunun yapılandırılması için …Vergi Dairesi’ne başvuruda bulunarak borcun 4.727.920,14 TL’ye kadar indirilmesini ve 6 taksit halinde ödenmesini sağladığını, vergi dairesi tarafından 6736 sayılı Kanun kapsamında ödenmesi gereken nihai tutar toplam 4.727.920,14 TL’lik tutarın ilk taksidinin 30/11/2016 tarihinde toplam 787.986,69 TL olarak müvekkili ….’den tahsil edildiğini, ödemenin yapılması sonrasında müvekkilleri tarafından davalılara keşide edilen … 12. Noterliğinin … tarihli ihtarnamesi ile ödenen tutarın taraflarına ödenmesinin ihtar edildiğini, aradan geçen zaman içinde davalılar tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını ve işbu davanın açıldığını, 25/12/2014 tarihli Pay Alım ve Satım Sözleşmesi, ekleri ve şirket kayıtlarıyla bu hususun taraflarına bildirilmediğini ve esasen mezkur sözleşmedeki pay satış bedelini önemli ölçüde etkileyecek nitelikte olduğu halde, bu bedelinin tespit ve tayininde 26.098.839,29 TL’lik borcun dikkate alınmadığını, bu durumun açıkça akit öncesi kusurlu davranış oluşturduğunu, yapılan işlemlerle ilgili olarak müvekkillerinin herhangi bir kusurlarının olmadığını, müvekkillerinin vergi inceleme raporlarında tespit edilen ve sözleşme öncesi döneme ait usulsüzlükleri tebliğlerle öğrendiklerini, söz konusu tutardan davalıların müvekkillerine karşı sorumlu olduklarını beyanla 4.727.920,14 TL’den şimdilik 87.986,69TL’lik kısmın, ödeme tarihi olan 30/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmin ve tahsili ile müvekkillerine ödenmesine, bakiye 3.939.933,46 TL’lik kısım ile ilgili haklarının saklı tutulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında, … ve … A.Ş. Paylarının Satış ve Devrine İlişkin 25/12/2014 tarihli pay alım ve satım sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında akdedilmiş işbu sözleşmenin 4.1. maddesi ile, satıcıların ve satıcı … beyan ve taahhütlerinin düzenlendiğini, sözleşmede yapılan bu düzenleme kapsamında müvekkili satıcılardan …, …, …, …, …, …, …, …, …, …Tic. A.Ş., … ve …nin talep edilen alacak yönünden davacı şirketlere karşı herhangi bir tazmin yükümlülüklerinin bulunmadığını, bu müvekkilleri yönünden pasif husumet itirazında bulunduklarını, sözleşme gereğince talep hakkının münhasıran alıcı sıfatıyla …’ye ait olduğunu, bu nedenle …’nin aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, bu şekliyle anılan davanın öncelikle bu yönden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ilgili vergi dairesince tanzim edilen vergi inceleme tutanaklarına konu iş ve işlemlerden davacılara sözleşme ve ekleri ile gerekli bilgilerin verildiğini, sözleşmenin 4.2.12. maddesinde davacı alıcıların, payları satışa konu şirketlerin her türlü fiili, mali ve hukuki durumuna vakıf olduklarının, hiçbir başvuru ve rücu haklarının olmadığının kabul edildiğini, verginin dayanağı olan 12.658.209,00 TL’nin bilançolarda yer aldığını, bu nedenlerle davacıların vergi tarhiyatını doğuran olaylara vakıf olduklarını, bu nedenle de sorumluluğun davacılara ait olduğunu, müvekkillerinin cezayı doğuran iş ve işlemlerle ilgili yeminli mali müşavirlik şirketinden rapor aldıklarını, alınan bu rapor doğrultusunda davacı ….’nin yeminli mali müşavirinden de rapor alındığını ve alınan iki rapor ile işlem yapıldığını, davacının vergi ve ceza ihbarnamelerinin iptali için açmış olduğu davalardan feragat ettiğini, sözleşmenin 4.1.13. maddesinde davacıların müvekkillerine başvurması için tüm kanuni yolları tüketmeleri gerektiğinin kabul edildiğini, davacıların bu şekilde sözleşmedeki yükümlülüklerine uygun davranmadıklarını, davacıların reeskont faiz oranı talebini de kabul etmediklerini beyanla davanın reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, şirket pay alım satım sözleşmesinden sonra ortaya çıkan ve payları devredilen şirket adına düzenlenen vergi cezasının, alıcı tarafından satıcı ve satıcı garantörlerinden rücuan tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce taraflar arasında imzalanan 25/12/2014 tarihli pay alım ve satım sözleşmesi ile ekleri, şirketlerin ticaret sicil kayıtları, davaya konu alacak talebinin dayanağı olan vergi inceleme raporları ve ceza tutanakları, taraflar arasında geçen Noter ihtarnameleri ile sunulan ve celp edilen diğer tüm deliller incelenmiş, dosya davacı tarafın talep ettiği alacağın dayanağı ve tarafların sorumlulukları hususunda, ticari defter ve kayıtları ile dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edilmek üzere oluşturulan bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir.
Bilirkişi heyeti 26/10/2018 tarihli raporunda özetle; davacı ….’nin incelemeye sunulan ticari defterlerinin usulüne uygun şekilde tutulmuş olduklarını, davacı ….’nin 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun’a göre ilk taksit tarihi 30/11/2016 ve miktarı 542.390,52 TL olmak üzere toplam 3.254.343,01 TL borcunun yapılandırıldığını ve 1.627.171,52 TL olan 3 taksitin ödendiğini, öteden beri faaliyetleri devam eden şirketlerin devralınması halinde, şirketin geçmişten gelen ticari riskleri yanında, vergisel risklerinin de olabileceğinin beklenen bir durum olduğunu, vergi denetiminin, şirketin inisiyatifi dışında olan bir işlem olduğunu, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesi ile Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-r maddesinde yer alan istisna hükümlerinden yararlanma hallerinin, özel sektör vergi danışmanları arasında yoğun olarak incelenen konular arasında olduğunu, şirket hisselerini devralmak isteyen kişilerce, şirketin geçmiş faaliyetlerinden kaynaklanan ve ileride yapılacak vergi incelemelerinde vergi riski olarak ortaya çıkabilecek konuların incelenmesi ve risklerin ölçülmesi gerektiğini, ancak ne kadar dikkatli inceleme yapılsa da her zaman gelecekteki vergisel risklerin öngörülemeyeceğini, bu nedenle hisseleri devredenlerin de bu türden bilgileri ve olması muhtemel vergisel riskler ile vergiyi doğuran olayları devralanlara bildirmesi gerektiğini, davacı ….’nin vergi tarhına neden olan … A.Ş.’nin hisselerini 12/02/2013 tarihinde devrettiğini, hisse devrinin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesi ile Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-r maddesinde yer alan istisna hükümlerinden yararlanmak suretiyle yapıldığını, 2013 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesinde 13.487.717 TL’nin cari yıla ait zarar, istisna ve indirimler kaleminde gösterildiğini, yani istisna olarak dikkate alındığını, satıştan elde edilen hasılatın 18/12/2013 tarihli yevmiye kaydı ile ödemenin satış ve mahsup işlemi ile muhasebeleştirildiğini, elde edilen kazancın istisna hükümleri doğrultusunda ileride sermayeye eklenmek amacıyla bilançonun pasifinde özel fona aktarıldığını, alıcının, ileride vergi tarhiyatına neden olan hisse devir işlemini, elde edilen kazancın kurumlar vergisi ve katma değer vergisi bakımından istisna olarak değerlendirildiğini, istisnanın parasal tutarını, hisseleri istisna kapsamında devredilen şirketin ana sözleşmesini, iştigal konusunu vs hususları bilebilecek durumda olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4.1.13. maddesinde, sözleşme tarihinden önceki bir dönemle ilgili herhangi bir borç, taahhüt veya mükellefiyet iddiasının kapanış gününden sonra ortaya çıkması, bu konuda gerekli tüm yasal itiraz ve savunmaların yapılması ve tüm kanuni yolların tüketilmesini alıcıların sağlamasına rağmen, bu konuda anılan şirketler aleyhine hüküm tesis edilmesi ve bu hüküm gereğince payları satışa konu şirketler tarafından herhangi bir borç ödenmesi durumunda kalınması halinde, satıcılar ve satıcı garantörlerinin ifa edilen borcun satıcı garantörleri tarafından tazmin edileceğini kabul ettiklerini, maddenin ilk kısmına göre bu borcun ticari teamüllere, hayatın olağan akışına ve dürüstlük kaidelerine uygun doğmuş veya doğacak borç, taahhüt ve yükümlülüklerin dışında olması gerektiğini, bir vergi incelemesi sonucunda oluşabilecek görüşlere, yapılacak vergi tarhiyatına, kesilecek vergi cezasına ve bu vergi ve ceza ile ilgili vergiyi doğuran olaya ya da fiil ve işlemlere önceden vakıf olabilmek için ancak söz konusu sözleşmenin satıcıları tarafından alıcılara açıkça, bu işlemlerin bildirilmesi ve durumu bütün detayları ile ortaya koymaları halinde mümkün olacağını, alıcılar tarafından sözleşme öncesinde ne kadar inceleme yapılırsa yapılsın ileride vergi dairesi tarafından vergi tarhiyatı yapılıp yapılmayacağı ve ceza kesilip kesilmeyeceğinin bilinemeyeceğini, vergi ve ceza ihbarnameleri ile tebliğ edilen cezalı vergi tarhiyatlarına yol açan işlemleri oluşturanların bizzat satıcı konumunda olan ve hisseleri satılan şirketi o dönemde yöneten, temsil ve ilzama yetkili kişiler olduklarını, herkesin kusurlu ve hukuka aykırı olsun olmasın kendi hareketleri ile bizzat işlediği fiillerinin sonuçlarından sorumlu olacağını, sözleşmenin 4.1.13. maddesinin davalıları ortaya çıkan vergisel borç nedeniyle sorumluluk altına soktuğunu, ayrıca cezalı vergi tarhiyatlarının ve buna ilişkin ihtarname ile bildirimin sözleşmenin 4.1.13. maddesinde öngörülen 36 aylık süre içerisinde gerçekleştiğini, söz konusu borçların sözleşmenin anılan maddesi uyarınca ticari teamüllere, hayatın olağan akışına ve dürüstlük kaidelerine uygun bir borç sayılmasının mümkün olmadığını, davacı ….’nin ihtarname ile davalılara bildirimde bulunduğunu ve gerekli kanuni yollara da başvurduğunu, sonuç olarak takdiri Mahkememize ait olmak üzere taksitleri ödenen vergi cezaları nedeniyle davalılara rücu edilebileceğini tespit ve mütalaa etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacılar vekili .. Tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 4.727.920,14 TL’ye çıkararak, 4.727.920,14 TL tutarındaki alacağın her bir taksit tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 18/03/2018 tarihli ek raporunda; vergi incelemesinin ve cezalı vergi tarhiyatının devir öncesi döneme, yani davalıların sorumlu oldukları 28/12/2014 tarihli Pay Alım ve Satım Sözleşmesi akdinden önceki döneme, davalılar tarafından yapılan iş ve işlemlere ait olduğunu, davacı tarafından vergi incelemesi ve cezalı vergi tarhiyatının … 22. Noterliğinden keşide edilen … tarih ve … yevmiye no.lu ihbarname ile davalılara ihbar edildiğini, davalı tarafın ileri sürdüğü gibi vergi incelemesinde eleştiri ve cezalı tarhiyat konusu yapılan işlemde vergi mevzuatı bakımından sorun olmadığını düşünmesi halinde yapması gerekenin, davacılara vergi/ceza ihbarnamelerinin vergi mahkemesinde dava konusu yapılmasını ihbar etmek olduğunu, davalıların vergi davası açmayı talep etmek yerine, 6736 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanılmak için gerekli müracaatların yapılmasında kendileri açışından bir sakınca bulunmadığını davacı tarafa bildirdiklerini, bu nedenlerle kök rapordaki tespitlerinde değiştirilecek bir husus olmadığını beyan etmiştir. Kök ve ek raporda her bir davalı yönünden hukuki durum ve sorumluluk kapsamı yönünden ayrı ayrı değerlendirilmemiş olduğundan bilirkişi heyetinden bu hususların tespiti için ikinci kez ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 06/08/2019 tarihli 2.ek raporunda, davalıların sorumluluklarının sözleşme kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, sözleşme maddesinin hukuki değerlendirmesinin Mahkememize ait olduğunu ve heyetin mesleki tecrübesi ve teknik uzmanlığı ile mesleki ve teknik görüş oluşturduğunu beyan etmiştir. Kök ve ek raporların hüküm kurmaya elverişli olmaması sebebiyle, dava konusu ödemelerin kim tarafından yapıldığının, davalıların ayrı ayrı ve müteselsilen talep edilen alacaktan sorumlu olup olmadıklarının tespiti hususunda yeniden oluşturulan bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti 10/01/2020 tarihli raporunda; taraflar arasındaki satım sözleşmesinin şirket pay satışına ilişkin olduğunu, pay satımına taşınır satımına ilişkin hükümlerin uygulanacağını, davada satıcının ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun değerledirilmesi gerektiğini, sözleşmenin 4.2.12. Maddesinde alıcı tarafın payları satışa konu şirketlerle ilgili her türlü fiili, mali ve hukuki duruma vakıf olduğunu ve şirketlerin işleyişini ve işlemlerini bildiklerini kabul ettiklerini, davacı …. Hakkında düzenlenen vergi cezasına dayanak olan 12.658.209,00 TL’nin pay alım satım sözleşmesinin eki olan EK 2’de düzenlenen ayrıntılı bilançonun pasiflerinin yazılı olduğu öz kaynaklar bölümünün kar yedekleri başlıklı maddesinin özel fonlar kısmında açık olarak belirtildiğini, şu veya bu nedenle denetime giren mükellef oranları düşük olsa bile vergi denetimine girilmesinin beklenen ve beklenmesi gereken bir durum ve hayatın olağan akışına uygun olduğunu, ancak vergi ziyaına sebep olarak Hazinenin zarara uğratılmasına neden olacak iş ve eylemlerin dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğini, davacı …. İle … A.Ş.’nin 18/12/2008 tarihli fon kararıyla ortaklık haklarıyla yönetimi ve denetiminin …’ye geçtiğini, 2008 yılından bu yana şirketin temettü hariç ortaklık hakları, yönetim ve denetiminde bulunmayan satıcı ortakların, vergi uzmanlığı ve detaylı incelemeyi gerektiren bir vergi istisnasından şirketin yararlanıp yararlanmaması gerektiğini bilmelerinin beklenemeyeceğini, alıcıların da kendilerince bu durumu tespit edememiş olmalarının doğal olduğunu, ancak hisse alımı ve alınacak şirketin değerlemesinin yapılması, alıcıların ileride karşılaşacakları riskleri bilmeleri, teknik bir inceleme ve analizi gerektirdiğinden, konunun uzmanlarınca, mali terminolojide “…” denilen alım öncesi durum tespiti amacıyla bir çalışma yapıldığını, dava konusu sözleşme bedeli nazara alındığında alıcılar tarafından çok detaylı bir inceleme yapılmasının bekleneceğini, sözleşmenin 4.1.13. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde alıcı tarafından ifa edilen tutarın garantörler tarafından tazmin edileceğini satıcı ve garantörler tarafından taahhüt edildiğini, bu noktada satıcılar yönünden bir sorumsuzluk anlaşmasından bahsedilebileceğini, ayıba karşı tekeffül sorumluluğu açısından sorumsuzluk anlaşması yapılabilmesinin mümkün olduğunu, ancak satıcının ağır kusuru halinde sorumsuzluk anlaşmasının geçersiz olduğunu, davalı satıcılar tarafından ağır kusurdan bahsedilemeyeceğini, aksi halde ise sorumsuzluk anlaşmasının geçersiz olacağını, sözleşmenin 4.1.13. Maddesindeki sorumluluğun doğması için sözleşme tarihinden önceki bir döneme ait bir borcun kapanış gününden sonra ortaya çıkması gerektiğini, dava konusu vergi cezasının sözleşme tarihinden önceki bir döneme ait olduğunu, payları satışa konu şirketler aleyhine … Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından ödeme emirleri düzenlendiğini, davacı şirketler tarafından ceza ihbarnamelerindeki borcun kesinleşmesini engellemek için iptal davası açıldığını, davacı şirketler tarafından durumun Noter ihtarnamesi ile davalılara bildirildiğini, bu şartların Mahkemece de gerçekleştiğinin kabulü halinde davalı garantörlerin doğan zararı gidermekle yükümlü olduklarını tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, bilirkişi heyetinden, tarafların rapora vaki itirazlarının karşılanması, vergi ödemesinin davacılardan kim veya kimler tarafından gerçekleştirildiğin belirlenerek, davacıların aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti, yine sözleşmenin 4.1.13 maddesi de nazara alınarak alternatifli olarak gizli veya açık ayıp hususları ile birlikte davalıların her birinin sorumluluklarının ayrı ayrı tartışılması ve var ise her bir davalının ayrı ayrı sorumluluk miktarlarının, satışa konu ettikleri hisse miktarı ve dava konusu vergi borcuna esas işlem adedi bazında tespiti ile yine alternatifli olarak var ise müşterek-müteselsil (sözleşmesel veya kanuni) sorumlu oldukları miktarın tespiti hususunda ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 25/05/2021 tarihli ek raporunda özetle; vergi ödemelerinin davacı …. tarafından yapıldığını, vergi aslı ve cezasının muhatabının da bu şirket olduğunu, davacılardan …. ile ….’nin eski ortaklarına rücu haklarının bulunmadığını, davalıların sorumluluğu açısından ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, davalı satıcılar yönünden sözleşmede sorumsuzluk anlaşması yapıldığını ve ağır kusurlu olmadıklarının kabulü halinde herhangi bir sorumluluklarının olmayacağını, ağır kusur olduklarının kabulü halinde ise, sorumluluklarının pay miktarları da nazara alınarak tablo halinde belirlendiğini tespit ve beyan etmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, …, … A.Ş., …, …’nin satıcı; ….’nin alıcı; davalılar …. ile … A.Ş.’nin ise satıcı garantörü olarak yer aldığı, 25/12/2014 tarihli, mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 15/7-a ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesi uyarınca temettü hariç ortaklık haklar ile yönetim ve denetimi … tarafından devralınmış olan …. ile … A.Ş.’nin paylarının satış ve devrine ilişkin pay alım ve satım sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 1 nolu ekinde belirtilen ve ….’nin 2800 TL nominal değerdeki toplam 56.000 adet, İsmail Kanatlı varislerine ait payları dışındaki 10.077.200 nominal bedelli 201.544 adet payları ile … A.Ş.’nin toplam 375.750 TL nominal bedelli 375.750 adet payının satışa konu edildiği, sözleşme bedelinin 47.900.000 USD olduğu, satış ve devir işlemlerinden sonra payları satışa konu davacı …. hakkında vergi incelemesi yapıldığı ve şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporları neticesinde; “… A.Ş. hisselerinin 12/02/2013 tarihinde davalılardan …’ye, davacı …. tarafından satılması ile davacı şirketin elde etmiş olduğu kurum kazancının, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesi ve Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-r maddesinde yer alan istisna hükümlerinden haksız olarak yararlandığından” bahisle VUK’un 30/4. maddesi uyarınca toplam 2013 yılı inceleme dönemine ait 24.576.621,11 TL tutarında vergi ve vergi cezası ihbarnamesi düzenlendiği, davacı tarafından, söz konusu ihbarnamelerin tarafına tebliğinden sonra davalılara gönderilen 12/10/2016 tarihli Noter ihtarnamesi ile, söz konusu borcun ve borca dayanak iş ve işlemlerin sözleşme öncesi döneme ait olduğu bildirilerek, 6736 sayılı Kanun’da yer alan düzenleme ve haklardan faydalanmak üzere tarafına onay verilmesinin talep edildiği, davalılar tarafından davacıya gönderilen 24/10/2016 tarihli ihtarname ile, borçtan kendilerinin sorumlu olmadıkları bildirilerek 6736 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanmak üzere gerekli müracaatların yapılmasında bir sakınca olmadığının bildirildiği, bu sırada davacı tarafından söz konusu ihbarnamelerin iptali için Vergi Mahkemesi nezdinde dava açıldığı ve davalı satıcılar temsilcisi ile davalı garantörlere 08/11/2016 tarihli Noter ihtarnamesinin gönderildiği, davalılar tarafından verilen 21/11/2016 tarihli cevapta, vergi borçları ile ilgili olarak 6736 sayılı Kanundan yararlanılarak indirim ve yapılandırma imkanının sağlanmasının en uygun çözüm yolu olduğunun bildirildiği, bundan sonra davacı tarafından açılmış davalara devam edilmeyerek 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırmaya başvurulduğu, yapılandırma neticesinde davacı aleyhine toplam 4.727.920,15 TL borç tespit edildiği ve 26/11/2016 tarihli ödeme tablosu düzenlenerek taksitlendirme yapıldığı, davacı tarafından bir kısım taksitlerin tarihlerinde ödendiği ve söz konusu borçtan davalıların sorumlu oldukları iddiası ile iş bu davanın alıcı …. ile payları satışa konu olan şirketler …. ve …. (eski unvanı … A.Ş.) tarafından açıldığı, yargılama devam ederken alıcı şirket ….ile payları satışa konu olan ….’nin, payları satışa konu diğer şirket olan …. tarafından devralındıkları ve bu şekilde ticaret sicil kayıtlarının kapatıldığı anlaşılmış ve yargılamaya yalnızca davacı …. olarak devam edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, aralarında akdedilen şirket pay alım satım sözleşmesinden sonra, payları devredilen şirket aleyhine tarh edilen ancak sözleşme tarihinden önceki döneme ait işlemlerden kaynaklanan vergi cezasının, payları devreden satıcılar ile sözleşmede garantör olarak yer alan diğer davalı şirketlerden talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu kapsamda öncelikle taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerinin incelenmesi gerekmektedir. Sözleşmenin satıcıların ve satıcı garantörlerinin beyan ve taahhütlerinin düzenlendiği 4.1.13. maddesinde ” iş bu sözleşmenin 4.2.6. Maddesindeki alıcının yükümlülüğü altında bulunan; payları satışa konu şirketlerin (…), (…), (…), (…) ve (…)’da yer alan mali ve hukuki tablolarında ve ek beyanlarında tarif edilen borç, taahhüt ve mükellefiyetler ve bunların faizi, vade farkı, gecikme cezası, harç, masraf, avukatlık ücreti, icra inkar tazminatı, yargılama giderleri, vergisel yükümlülükleri ve benzeri ferilerinden oluşabilecek farkları ile bunlar arasında yer almamakla birlikte, payları satışa konu şirketlerin iştigal konuları kapsamında ifa ettikleri faaliyetlerinden, üretimini yaptıkları projelerden, inşaat işlerinin doğal seyir ve gerekliliklerinden veya yasal mevzuattan kaynaklanan/kaynaklanacak, ticari teamüllere, hayatın olağan akışına ve dürüstlük kaidelerine uygun doğmuş veya doğacak borç, taahhüt ve yükümlülükleri dışında, iş bu sözleşme tarihinden evvelki bir dönem ile ilgili herhangi bir borç, taahhüt veya mükellefiyet iddiasının kapanış gününden sonra ortaya çıkması ve bu borç, taahhüt ve mükellefiyet iddiası ile ilgili olarak payları satışa konu şirketler aleyhine herhangi bir icra takibi başlatılması veya dava açılması halinde, söz konusu şirketlerin derhal bu durumu satıcılara ihbar etmesini ve bu konuda gerekli tüm yasal itiraz ve savunmaların yapılmasını ve tüm kanuni yolların tüketilmesini alıcının sağlamasına rağmen, bu konuda anılan şirketler aleyhine hüküm tesis edilmesi ve bu hüküm gereğince payları satışa konu şirketler tarafından herhangi bir borç ifa etmek ödeme yapmak zorunda kalınması halinde, satıcılar ve satıcı garantörleri, ifa edilen borcun/ödenen tutarın satıcı garantörleri tarafından tazmin edileceğini kabul, beyan ve taahhüt ederler. Şu kadar ki, satıcı garantörlerinin tazmin yükümlülüğü kapanış gününden itibaren 36 ay süre ile sınırlıdır.” denilmek suretiyle sorumluğun kapsamı ve şartlarının düzenlendiği, alıcının taahhütlerini düzenleyen 4.2.6. maddesinde; “Alıcı a)Payları satışa konu şirketlerin (…), (…), (…), (…) (…)’ da yer alan mali ve hukuki borç, taahhüt ve mükellefiyetlerinin,
b)Payları Satışa Konu Şirketlerin defter ve kayıtlarında, sözleşme eklerinde, mail ve hukuki tablolarında ve EK beyanlarında yer almamakla birlikte; payları satışa konu şirketlerin iştigal konuları kapsamında ifa ettikleri faaliyetlerinden, üretimini yaptıkları projelerden, inşaat işlerinin doğal seyir ve gerekliliklerinden veya yasal mevzuattan kaynaklanan/kaynaklanacak ticari teamüllere, hayatın olağan akışına ve dürüstlük kaidelerine uygun doğmuş veya doğacak borç, taahhüt ve yükümlülüklerinin,
c) İşbu maddenin (a) ve (b) fıkralarından tarif edilecek borç, taahhüt ve mükellefiyetlerde, faiz, vade farkı, gecikme cezası, harç, masraf, avukatlık ücreti, icra inkar tazminatı, yargılama giderleri, vergisel yükümlülükler ve benzeri ferilerinden oluşabilecek farkların
Payları satışa konu şirketler veya kendisi tarafından satıcılara, satıcı garantörlerine, … grubu tüzel ve gerçek kişilerine ve … T.A.Ş’nin (…’nin) iştirakinin bulunduğu şirketlere ve …’ye herhangi bir mali ve hukuki yük getirilmeksizin ödeneceğini/ifa edileceğini, işbu sözleşmenin 4.1.13 maddesinde yer alan hakları saklı kalmak üzere söz konusu ödemelere ve yükümlülüklere ilişkin olarak kendisi ve Payları Satışa Konu Şirketlerce satıcılara, satıcı garantörlerine, … grubu tüzel ve gerçek kişilerine, … T.A.Ş’nin (…’nin) iştirakinin bulunduğu şirketlere ve …’ye yönelik herhangi bir talepte bulunmayacağını/bulunulmayacağını ve rücu etmeyeceğini/edilmeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder. Alıcı bu hususu kendi adına asaleten, payları satışa konu şirketler adına ise üçüncü şahsın fiilini taahhüt eden sıfatıyla kabul, beyan ve taahhüt eder.” denilmek suretiyle alıcının yükümlülüklerinin belirlendiği, bu madde uyarınca alıcının, payları satışa konu şirketlerin sözleşme ekinde, mali ve hukuki tablolarında, ek beyanlarında yer alan borç ve mükellefiyetleri ile sözleşme eklerinde, defter ve kayıtlarında yer almamakla birlikte iştigal konuları kapsamında yasal mevzuattan kaynaklanan, ticari teamüllere, hayatın olağan akışına ve dürüstlük kaidelerine uygun doğmuş ve doğacak borç ve yükümlülüklerini üstlenmiş olduğu ve bu türden bir borç için satıcı ve satıcı garantörlerine rücu edemeyeceği, davanın konusu oluşturan vergi cezasının pay alım ve satım sözleşmesinin imzalanmasından önceki dönemde yapılan usulsüzlük nedeniyle düzenlendiği, davacı tarafından açılan iptal davasından feragat edilmek suretiyle kesinleştiği, vergi cezası kesilmesinin sebebinin davacı ….’nin Anayasal ödev olan vergi yükümlülüğü ile ilgili mevzuatta düzenlenen kurallara aykırı filleri olduğu, söz konusu borç yasal mevzuattan kaynaklanmakta ve ticari hayat içerisinde şirketler hakkında yapılan vergi incelemeleri neticesinde karşılaşılan bir durum olduğundan ticari teamüllere ve hayatın olağan akışına uygun olduğu kabul edilebilir ise de, dürüstlük kaidelerine uygun olduğundan bahsedilemeyeceği, pay alım satım sözleşmesi ile satılan paylarla ilgili gizli ayıp olarak nitelendirilmesi gerektiği, davacının sözleşmenin 4.2.12. maddesinde “…. yine payları satışa konu şirketlerle ilgili her türlü fiili, mali ve hukuki duruma vakıf olduğunu ve şirketlerin işleyişini ve işlemlerini en detaylı bir şekilde bildiğini, işbu sözleşmenin 4.1.13 maddesinde yer alan hakları saklı salmak üzere lehine olan tüm ayıba karşı tekeffül hükümlerinden peşinen feragat ettiğini kabul, beyan ve taahhüt eder. Alıcı bu projeler ve projelere ilişkin iş ve işlemlerle ilgili olarak satıcılar’ı …’yi … tarafından atanmış yönetim ve denetim kurulu üyeleri ile görevlendirilmiş kişileri ilzam edecek hiçbir başvuru ve rücu hakkının bulunmadığını kabul, beyan ve taahhüt eder.” şeklinde yer alan düzenleme ile payları satışa konu şirketler ve işleyişleri ile ilgili her türlü bilgiye vakıf olduğunu kabul ettiği ve ayıp nedeniyle lehine doğacak haklardan feragat ettiği, bu nedenle davalı satıcılara karşı TTK’nın 23/1-c maddesinin atfı ile TBK’nın 223 vd. maddeleri kapsamında düzenlenen ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanarak ödediği bedeli talep edemeyeceği, dava konusu borcun, alıcının yükümlülüklerini düzenleyen 4.2.6. maddesi kapsamında, dürüstlük kuralına uygun olmadığının tespiti karşısında bu maddenin atıf yaptığı ve satıcının yükümlülüklerinin düzenlendiği 4.1.13. maddesinin değerlendirilmesi gerektiği, maddede davalı satıcılar tarafından şartları maddede açıklanan bir borcun kapanış gününden itibaren 36 ay içerisinde ortaya çıkması halinde garantörler tarafından alıcıya ifa edileceğinin taahhüt edildiği, bu taahhüdün hukuki niteliğinin üçüncü kişinin fiilini taahhüt olduğu, davalı satıcıların, davalılar …. ile … A.Ş.’nin ileride ortaya çıkacak bir borcu ödeyeceklerini taahhüt ettikleri, bu noktada borcu ödeyecek olanın fili taahhüt edilen garantörler olduğu, dolayısıyla davacı ….’nin davalı satıcılardan bu madde kapsamında da ödediği vergi cezasının rücuen tahsilini talep etmesi mümkün olmadığından davalılar …, … A.Ş., …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Fili taahhüt edilen davalılar …. ile … A.Ş. yönünden yapılan değerlendirmede; madde kapsamında sayılan; a) payları satışa konu şirketlerin iştigal konuları kapsamında ifa ettikleri faaliyetlerinden, üretimini yaptıkları projelerden, inşaat işlerinin doğal seyir ve gerekliliklerinden veya yasal mevzuattan kaynaklanan/kaynaklanacak, ticari teamüllere, hayatın olağan akışına ve dürüstlük kaidelerine uygun doğmuş veya doğacak bir borç olmaması şartının, yukarıda açıklandığı üzere vergi cezası dürüstlük kuralına aykırı olduğundan, gerçekleşmiş olduğu, b) borcun sözleşme tarihinden evvelki bir dönemle ilgili olduğu, c) kapanış gününden sonra ortaya çıktığı d) davacı şirket aleyhine vergi cezası ihbarnamelerinin düzenlendiği, e) davacı şirket tarafından bu durumun satıcılara Noter ihtarnamesi ile ihbar edildiği, f) davacı şirket tarafından cezaların iptali için dava açıldığı ancak davalıların da onayı ile daha lehe olması sebebiyle yapılandırma yoluna gidildiği ve bu şekilde tüm kanuni yolların tüketildiği, son olarak da davacı şirket tarafından ödeme yapılmış olduğu anlaşılmakla tüm şartların gerçekleştiği kanaatine varılarak dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne, her bir ödeme miktarına ödeme tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ….’nin tazminat talebinin davalılar …. ile … A.Ş. yönünden kabulü ile toplam 4.727.920,14 TL tazminatın 787.986,69 TL’sine 30/11/2016 tarihinden, 787.986,69 TL’sine 31/05/2017 tarihinden, 1.033.582,89 TL’sine 31/07/2017 tarihinden, 787.986,71 TL’sine 29/11/2017 tarihinden, 787.986,69 TL’sine 28/12/2017 tarihinden, 542.390,47 TL’sine 08/02/2018 tarihinden itibaren işletilecek reeskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı ….’nin tazminat talebinin davalılar …, … A.Ş., …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … yönünden reddine,
3-Karar ve ilam harcı 322.964,22 TL’den peşin alınan 81.306,85 TL harcın mahsubu ile kalan 241.657,37 TL’nin davalılar …. ile … A.Ş.’den alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 215,10 TL posta ve tebligat masrafı, 9.800 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 10.015,10 TL yargılama gideri ile 81.338,25 TL ilk harcın davalılar …. ile … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 135.904,201 TL vekalet ücretinin davalılar …. ile … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar …, … A.Ş., …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 135.904,201 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/12/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır