Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/992 E. 2021/839 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/992
KARAR NO : 2021/839
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2016
KARAR TARİHİ : 25/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 01/01/2016 yürürlük tarihli ve 5 yıl süreli bir doğalgaz satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkili şirketin asgari olarak 4.maddesinde belirtilen miktarlarda davalıdan doğalgaz satın alması gerektiğini, yine sözleşme gereğince müvekkili şirketin davalıya 28.100.000 TL tutarında bir teminat mektubu verdiğini, mücbir sebep nedeniyle müvekkili şirketin gaz alamayacağını davalıya bildirdiğini, bu halin davalı tarafından da yazılı olarak kabu edildiğini, sözleşme yürürlükte ve davalı tarafla ticari ilişkiler iyi niyetli olarak sürdürülmekteyken, davalı tarafından ilgili bankadan teminat mektubunun nakde çevrilmesi talebinde bulunduğunu, bunun üzerine … Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurduklarını, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… D.iş sayılı kararı ile teminat mektubu üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiğini, teminat mektubunun 60 günlük gaz miktarının bedelinin garantiye alınması için verildiğini, müvekkilinin davalıya herhangi bir gaz bedeli borcunun bulunmaması nedeniyle teminat mektubunun nakde çevrilmesi talebinin dayanaksız olduğunu, sözleşmenin hiçbir maddesinde, müvekkili şirketin sözleşmenin feshine sebep olması halinde dahi, teminat mektubunun irad kaydedileceği hususunda herhangi bir ibare bulunmadığını, buna göre sadece ödenmemiş bir gaz bedelinin bulunması halinde, borç miktarınca teminat mektubunun kısmi olarak nakde çevrilmesinin söz konusu olabileceğini, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak gaz alımlarını bugüne kadar gerçekleştirdiğini ve ödemelerini de yaptığını, davalının sözleşme nedeniyle uğradığı veya uğrayacağı herhangi bir zararının olmadığını, bu nedenle teminat mektubunun nakde çevrilmesinin yasal bir dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin mücbir sebep hali içerisinde olduğunu, mücbir sebep durumunda olduğuna dair … Ticaret ve Sanayi Odası’ndan verilmiş mücbir sebep belgesinin bulunduğunu, … Ticaret ve Sanayi Odası’nca müvekkilinin işyerinde yapılan incelemeler neticesinde, 22/08/2016 tarihli mücbir sebep belgesinin düzenlendiğini, bu belgede müvekkilinin işyerinde grev ilan edildiğinin, bu nedenle üretimin durduğunun tespit edildiğini, sözleşmeye göre mücbir sebepten etkilenen tarafın yükümlülüklerinin etkilendiği ölçüde askıya alınacağının belirtildiğini, hükümet kararıyla müvekkili işyerinde gübre satışının yasaklanmış olmasının da müvekkili açısından ayrı bir mücbir sebep olduğunu, patlayıcı madde yapımında kullanılabildiği için hükümet tarafından içerisinde nitrik asit bulunan gübre çeşitlerinin satışının 08/06/2016 tarihinde durdurulduğunu, mücbir sebep halinin davalı tarafından da kabul edildiğini, buna rağmen teminat mektubunun nakde çevrilmesi talebinin kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu beyan ederek davanın kabulü ile birlikte müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre mücbir sebebin borcun ifasını ortadan kaldırmayacağını, sadece borcun ifasını askıya alacağını, dolayısıyla davacı şirketin mücbir sebep iddiasıyla menfi tespit davası açmasının usul hukuku yönünden mümkün olmadığını, davanın öncelikle usulden reddinin gerektiğini, davacı ile müvekkili arasında imzalanan 01/01/2016 yürürlük tarihli doğal gaz alım satım sözleşmesinin teminat başlıklı 11. maddesi uyarınca, T.C. … Bankası … Şube Müdürlüğü tarafından 11/12/2015 tarih ve … mektup nolu, 28.100.000 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun düzenlendiğini, davacı tarafın sözleşmenin 9. maddesi uyarınca ödeme yükümlülüklerini ihlal ettiğini, usulüne uygun olarak kendisine tebliğ edilen faturaları iade ederek kısmı ödemede bulunduğunu, bu sebeple müvekkili tarafından 19/09/2016 tarihinde teminat mektubunun nakde çevrilmesi için talepte bulunulduğunu, davacı şirketin 10/02/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6663 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/1 maddesine eklenen, ı bendi ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen gübreler ve gübre üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan hammaddelerin tesliminin kdv’den istisna edilmiş olmasını gerekçe göstererek, müvekkili tarafından düzenlenerek gönderilen faturalardaki kdv miktarlarını ödemekten imtina ettiğini, 3065 sayılı Kanunun 32. maddesinde, 13. madde uyarınca kdv’den istisna edilmiş işlemlerle ilgili usul ve esasların Maliye Bakanlığı’nca belirleneceğinin hüküm altına alındığını, nitekim Maliye Bakanlığı’nca 04/10/2016 tarihlinde yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile 3065 sayılı Kanunun 13. maddesine eklenen ı bendine göre uygulanacak kdv istisnasının uygulanmasına dair usul ve esasların belirlendiğini, her şeyden önce istisna maddesi uyarınca davacının ürettiği gübrenin Bakanlık tarafından tescil edilmesi gerektiğini ve bu hususun müvekkilince bilinmediğini, istisnanın uygulanabilmesi için vergi dairesi tarafından davacıya bir istisna belgesinin verilmiş olması gerektiğini, davacının tebliğde yer alan düzenlemeler karşısında Bursa Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen 29/04/2016 tarihli özelgeye dayanarak satın aldığı doğalgazın kdv’sini ödemekten kaçınamayacağını, davacı tarafından tebliğde yer alan istisna koşulları yerine getirilmeden müvekkilinin düzenleyeceği faturalarda kdv istisnasını uygulamasının mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 27/19/2016 tarihli Noter ihtarnamesi ile feshedildiğini, davacının haksız bir şekilde ödemediği kdv’yi müvekkilinin ödemek zorunda kaldığını, iddia edildiği gibi teminat mektubunun mücbir sebeple değil ödeme yapılmaması sebebiyle paraya çevrilmek istendiğini, teminat mektubu tutarının 28.100.000.000 TL olduğunu, müvekkili şirketin alacağının ise 3.501.430 USD ve 715.569 TL olduğunu ancak uygulamada şartsız teminat mektuplarının kısmi olarak nakde çevrilmesi talep edildiğinde, muhatap bankalarca kısmi ödeme taleplerinin kabul edilmediğini, kısmi çevirme talebinde bulunulamadığını, davacı şirketin kdv borcu dışında, ödeme günü 18/10/2016 olan, 30/09/2016 tarih ve … nolu faturaya ilişkin 252.629 TL borcu bulunduğunu ve bu bedel ile ayrıca Ekim, Kasım ve Aralık ayına ilişkin kapasite rezervasyon bedellerini de talep etme haklarının bulunduğunu beyanla ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, olmadığı takdirde ise teminat miktarı arttırılarak teminat mektubu tutarı kadar teminat alınmasına, açılan davanın öncelikle usul yönünden olmadığı takdirde, esas yönünden reddine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, taraflar arasında akdedilen doğalgaz satım sözleşmesi ve bu sözleşme kapsamında verilen teminat mektubu nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile teminat mektubunun iadesi talebine ilişkindir.
Davacı vekili 16/11/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, dava dilekçesinde “müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti”nin talep edildiğini, gelinen aşamada, davanın ıslah edilerek, talebin “müvekkili şirketin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile birlikte, sözleşme gereğince davalıya verilmiş bulunan … Bankası’ndan alınmış 11/12/2015 tarihli, … seri nolu, … nolu, … mektup numaralı, 28.100.000,00 TL tutarındaki kesin ve süresiz teminat mektubunun iadesi” olduğunu beyan etmiştir.
Mahkememizce taraflarca sunulan sözleşme, ihtarname, fatura vesair deliller incelenmiş, dosya sunulan deliller ile tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yapılarak iddia ve savunma kapsamında, davacının, davalıya borçlu olup olmadığı ve teminat mektubunun iade koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Bilirkişi heyeti 19/06/2018 tarihli raporunda özetle; taraflar arasında 11/12/2015 tarihli, 01/01/2016 yürürlük tarihli doğalgaz alım satım sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya verilen T.C. … Bankası … Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen, 11/12/2015 tarih ve … mektup nolu, 28.100.000 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun bulunduğunu, davacı tarafından davalıya gönderilen 10/08/2016 tarihli yazıda, 22/08/2016 tarihinde şirkete ait işyerinde grev yapılacağı için fabrikanın bu tarihten itibaren üretimi durduracağı, gaz tüketiminin bildirilen planlı duruş gaz çekiş miktarları dahilinde gerçekleşeceği, mücbir sebep belgesinin Ticaret ve Sanayi Odası’ndan alınarak taraflarına iletileceğinin bildirildiğini, yazı ekinde … Sendikası tarafından davacı şirkete gönderilen ve 22/08/2016 tarihinde greve başlanacağı bildirilen Noter ihtarnamesinin bulunduğunu, 24/08/2016 tarihinde ise davacı tarafça davalıya mücbir sebep belgesinin gönderildiğini, … Ticaret ve Sanayi Odası’nın düzenlemiş olduğu 22/08/2016 tarihli mücbir sebep belgesinde, davacıya ait işyerinde üretimin, davacının inisiyatifi dışında mücbir sebeple durduğunun belirtildiğini, davacı tarafından gönderilen 31/08/2016 tarihli yazı ile davalıya, üretimin grevden doğan mücbir sebep nedeniyle durduğunun yeniden bildirildiğini, davalı tarafından … Bankası’ndan 19/09/2016 tarihinde teminat mektubunun paraya çevrilmesinin talep edildiğini, … A.Ş. tarafından davalıya hitaben düzenlenmiş 21/10/2016 tarihli yazıda, taraflarına bildirilen grevin mücbir sebep sayılamayacağı, bu nedenle kapasite iptal talebinin kabul edilmediğinin bildirildiğini, … Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından davacı adına düzenlenen 29/04/2016 tarihli yazıda, gübre imalatında hammadde olarak kullanılmak üzere taraflarına yapılan doğalgaz teslimlerinin kdv’den müstesna olduğunun bildirildiğini, davacının talebi üzerine yine … Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından davacı adına düzenlenen 08/12/2016 ve 11/01/2017 tarihli belgelerde, davacının … Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen gübrelerin üretiminde kullanılacak ekli listede yer alan hammaddelerin taraflarına teslimi ve taraflarınca ithalinin, 3065 sayılı Kanunun 13/ı maddesi uyarınca kdv’den müstesna olduğunun bildirildiğini, davalı tarafından 31/03/2016 tarihli ve 11.191.637 TL bedelli faturanın kdv’siz olarak düzenlendiğini ve bağlı olduğu vergi dairesine verilen dilekçe ile mahsup işleminin talep edildiğini, vergi dairesince öncelikle davalı adına ödeme emri gönderildiğini, davalının ödeme emrinin iptalini talep ettiğini ve vergi dairesince 17/01/2018 tarihli yazısı ile mahsup işleminin 28/11/2016 tarihinde yapıldığının bildirildiğini, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 31/12/2016 tarihi itibariyle davalıdan 55.503.106,82 TL karşılığı 15.308.546,74 USD alacaklı olduğunun görüldüğünü, davalının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 31/12/2016 tarihi itibariyle davacıdan 9.578.645,11 TL karşılığı 2.775.928,43 USD alacaklı olduğunun görüldüğünü, tarafların ticari defterlerine göre cari hesapları arasında 52.804.090,20 USD ve 12.277.661,73 TL fark bulunduğunu, bu farkın 18.064.085,10 USD’lik kısmının davalı tarafından düzenlenen gaz satımına dair 5 adet faturanın davacı tarafından kdv’siz düzenlenmesi gerektiğinden bahisle iade edilmesi ve kayıtlarına alınmamasından kaynaklandığını, 20.390,03 USD’lik farkın davalı tarafından davacı adına tanzim edilen 1 adet gecikme ile ilgili faturadan kaynaklandığını, 20.5398,19 TL’lik kısmının davalı tarafından davacı adına düzenlenen 1 adet iade gecikme ile ilgili faturadan kaynaklandığını, 4.744.203,33 TL’lik kısmının davalı tarafından davacı adına hizmet bedeli ile ilgili olarak kdv’li olarak düzenlenen 9 adet faturanın davacı tarafından iade edilerek hesaplarına alınmamasından kaynaklandığını, 7.512.919,21 TL’lik kısmının ise davacı kayıtlarında yer almakla birlikte davalı kayıtlarında yer almayan kur farkı faturalarından kaynaklandığını, kdv istisnasının 3065 sayılı Kanunun 13. maddesinde düzenlendiğini, söz konusu madde gereğince Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen gübreler ve üreticilerin bu ürünleri içerisinde bulunan hammaddeleri tesliminin vergiden müstesna tutulduğunu, kdv genel uygulama tebliğinde değişiklik yapılmasına dair 7 nolu tebliğ ile bu durumun mükellefler ve idare nezdinde açıklayıcı hale geldiğini, tebliğde sayılan şartları sağlamadan istisna kapsamında işlem yapan satıcıların, istisna sebebi ile ziya uğratılan vergi, ceza, zam ve faizlerinden teslim yapılan mükellefler ile birlikte müteselsilen sorumlu olduklarını, davacının ilgili mevzuat kapsamına … Gelir İdaresi Başkanlığı’na başvuruda bulunduğunu ve davacı adına düzenlenen 08/12/2016 ve 11/01/2017 tarihli yazılar ile davacının kdv’den müstesna olduğunun belirtildiğini, sonuç olarak tarafların cari hesapları arasındaki farkı oluşturan hareketlerin, davalı tarafından doğalgaz ve hizmet faturalarının kdv’siz olarak tanzim edilmesi gerektiğinin kabulü ile Mahkememizce grevin mücbir sebep olarak kabul edilmesi halinde, davacının davalıdan 144.787,25 TL alacaklı, grevin mücbir sebep olarak kabul edilmemesi halinde davalının davacıdan 726.317,42 TL alacaklı olduğunu tespit ve mütalaa etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerinin itirazları değerlendirilmek üzere bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 11/03/2019 tarihli ek raporunda özetle; taraflar arasında imzalanan ve 01/01/2016 tarihinde yürürlüğe giren sözleşmenin 27/09/2016 tarihinde fesih ihbarnamesi ile sona erdiğini, bu tarihten sonra bu sözleşmeye dayalı olarak bir borç doğmasının mümkün olmadığını, yıl sonuna kadar talep edilen iletim ve dağıtım bedellerinin sözleşme sona erdikten sonraki kısmının talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 10/02/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6663 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/1 maddesine eklenen, ı bendi ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen gübreler ve gübre üreticilerine, bu ürünlerin içeriğinde bulunan hammaddelerin tesliminin kdv’den müstesna edildiğini, davacının bağlı olduğu vergi dairesine başvurarak vergiden müstesna olduğunu bildirir yazılar aldığını, davalının itirazlarının bu nedenle haksız olduğunu, davalının kdv’siz olarak düzenlediği faturayı bağlı olduğu vergi dairesinin reddetmesi ve davalıya ödeme emri göndermesinin hukuki dayanağının olmadığını, ilgili maddenin yürürlük tarihinin yayım tarihi olarak belirlendiğini, tarafların vergi daireleri ile yaşadıkları ihtilafların davanın konusu olmadığını, kök raporda tarafların cari hesap kayıtları arasındaki farkın neden kaynaklandığının açıklandığını, bu tespitlerinin aynı şekilde geçerli olduğunu beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalı tarafın bağlı olduğu vergi dairesinden, 2016 Mart – Ekim ayları arasında davacı adına düzenlenen faturalarda yer alan kdv’nin davalıdan tahsil edilip edilmediği, Mart ayı sonrasındaki faturaların mahsuplaşmaya konu edilmemesinin sebebi ve mahsuplaşma şartlarının mevcut olup olmadığı, ayrıca davalının mahsuplaşma talebinde bulunup bulunmadığı hususu sorulmuş, yazı cevabı dosya içerisine alınmış, ayrıca davalı tarafa ihtilafa konu faturaların kdv miktarları için bağlı olduğu vergi dairesine mahsuplaşma talebinde bulunmak üzere süre verilmiştir. Mahkememizce alınan ilk bilirkişi heyet raporunun denetime açık olmadığı kanaatine varıldığından, yeniden bilirkişi heyeti oluşturulmak suretiyle tarafların cari hesap kayıtları arasındaki farklılıkların açıklanması, özellikle faturaların kdv’li düzenlenmesi gerekip gerekmediği ve diğer tüm hususlarda yeniden rapor alınmıştır.
İkinci bilirkişi heyeti 28/05/2021 tarihli raporunda özetle; dava konusu ihtilafın 10/02/2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 6663 sayılı kanunun 13. maddesi etrafında toplandığını, taraflara ait ticari defterler, daha önceki bilirkişi raporlarında incelenmiş olduğundan, usul yönünden tekraren inceleme yapılmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 27/09/2016 fesih ve dava tarihine kadar geçen süre dikkate alınarak, dava dosyasında yer alan ve yerinde inceleme yetkisi kapsamında taraflardan talep edilen, ticari defter kayıtları ile uyumlu muavin hesap ekstreleri nezdinde irdelenmiş olduğunu, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 29/09/2016 dava tarihi itibarıyla davalı yandan, 55.503,106,82 TL alacaklı olduğunu, bu tutar içerisindeki döviz alacak tutarının 15.308.546,74 USD (TL karşılığı = 52.353.700,19 TL) olduğunu, buna göre davacı yanın, dava konusu doğalgaz teslimine dayalı faturaların kdv hariç kısmını ödediğini ancak faturalar kdv dahil düzenlenmiş olduğundan, faturaların tamamı için iade faturaları düzenleyerek kayıtlarına aldığını, davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 29/09/2016 dava tarihi itibarıyla davacı yandan, 9.578.645,10 TL alacaklı olduğunu, bu tutar içerisindeki döviz alacak tutarının ise 2.775.928,43 USD (TL karşılığı = 7.963.309,21 TL) olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının, davalı yan kayıtlarında yer alan tüm işlemlerin davacı kayıtlarında yer almasına rağmen, davacı kayıtlarında yer alan iade faturaları ile kur farkı değerleme kayıtlarının, davalı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığını, davacı yanın kayıtlarına göre davalıdan, kur farkı kayıtları da dahil olmak üzere TL bazında 3.149.406,63 TL alacaklı olduğunu, davalı yanın kayıtlarına göre ise davacı yandan, yine TL bazında 1.615.335,89 TL alacaklı olduğu dikkate alındığında, aradaki farkın davacı yanın iade faturası düzenlediği ancak davalı kayıtlarında yer almayan faturalar toplamı olan kdv dahil 4.764.742,52 TL’den kaynaklandığını, iade faturalarının döviz cinsinden olanlarının, (15.325.826,38 USD + 2.758.648,75 KDV) dava konusu edilen faturalar olduğunu, davacı yanın bu faturaların kdv hariç kısmını ödediği dikkate alındığında, davalı yana bu faturaların kdv tutarı olan 2.758.648,75 USD ile KDV hariç tutarı da ödenmemiş olan 17.279,69 USD tutarlı gecikme bedeli faturası (20.390,03/1,18=) olmak üzere toplam 2.775.928,44 USD borçlu olacağının değerlendirildiğini, davacı yanın kayıtlarına göre davalıdan, kur farkı kayıtları da dahil olmak üzere TL bazında 3.149.406,63 TL alacaklı olduğunu, davalı yanın kayıtlarına göre ise davacı yandan yine TL bazında 1.615.335,89 TL alacaklı olduğu dikkate alındığında, aradaki farkın davacı yanın iade faturası düzenlediği ancak davalı kayıtlarında yer almayan faturalar toplamı olan kdv dahil 4.764.742,52 TL’den kaynaklandığını, bu bağlamda grevin mücbir sebep olarak kabul edilmesi halinde davacının davalıdan kur farkı işlemleri dahil olmak üzere 3.149.406,63 TL alacaklı olacağını, grevin mücbir sebep olarak kabul edilmemesi halinde ise davalının, davacıdan kur farkı işlemleri dahil olmak üzere kendi kayıtları ile uyumlu şekilde 1.615.335,89 TL alacaklı olacağının değerlendirildiğini, davalının kayıtlarında yer alan tüm işlemlerin davacının kayıtlarında yer aldığını ancak davacının kayıtlarında yer alan iade faturaları ile kur farkı değerleme kayıtlarının, davalı kayıtlarında yer almadığını, buna göre tarafların cari hesap kayıtları arasındaki farklılığın, davacının ödemediği ve iade ettiği faturalardaki kdv tutarlarından, davalının … ‘a ödediği kapasite rezerve bedeli ve iletim bedeli faturalarından ve kur farkı kayıtlarından ortaya çıktığını, öncelikle kdv’ye ilişkin uyuşmazlığın değerlendirilmesi gerektiğini, kdv’nin satıcıdan alınarak alıcıdan tahsil edilmesi gereken bir vergi türü olduğunu, kdv alınacak ürün ve hizmetlerin istisnalarının 3065 sayılı Kanunun 13. maddesinde düzenlendiğini, uyuşmazlığın bu maddenin ı bendinden kaynaklandığını, buna göre Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen gübreler ve gübre üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan hammaddelerin tesliminin vergiden müstesna tutulduğunu, davacının satın aldığı doğalgaza ilişkin faturaların kdv tutarlarını söz konusu düzenlemeyi dayanak göstermek suretiyle ödemediğini, öte yandan 3065 sayılı Kanunun 32. maddesi ile 13. madde uyarınca istisna teşkil eden işlemlerle ilgili usul ve esasların Maliye Bakanlığı’nca belirleneceğinin düzenlendiğini, Maliye Bakanlığı’nca buna ilişkin olarak Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in 04/10/2016 tarihinde çıkarıldığını, bu tebliğde istisnanın uygulanma şartlarının düzenlendiğini, tebliğde koşulları sağlayan üreticilere, hammadde alımı veya ithalinde istisna uygulanabileceğine ilişkin vergi dairesi tarafından istisna belgesi verileceği, vergi dairesinden alınan istisna belgesi ve ekli listesinin, üreticiler tarafından satıcılara ve gümrük idaresine ibraz edilerek istisna kapsamında işlem yapılmasının talep edilebileceği, bu belgeye dayanılarak gübre üretiminde kullanılacak hammaddelerin yurtiçinden alımı veya ithalinde kdv hesaplanmayacağının hükme bağlandığını, istisna belgesinin ilgili olduğu altı aylık dönem ile bu altı aydan önceki iki aylık tedarik süreci için geçerli olduğunu, üretici tarafından kdv ödenmesi halinde ödenen bu kdv’nin istisna kapsamında olduğu belirtilmek suretiyle iadesinin talep edilebileceğini, somut olayda kdv ödenmemesi için, üretici davacı tarafından istisna belgesinin alınması, doğalgaz tüketiminin ne kadarlık kısmının istisna kapsamındaki üretimde kullanıldığı gibi hususların ortaya konması gerektiğini, davacı alıcının kdv istisnasından yararlanabilmesi için satın aldığı doğalgazın tamamını gübre üretiminde hammadde olarak kullanması ve bunun için de ürettiği gübreyi Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na tescil ettirerek kapasite tescil belgesi alması gerekmekte olup, bunlar yapılmaksızın istisnanın uygulanmasının mümkün olmadığını, nitekim bu hususlar yerine getirilmeden davalı tarafça kdv’siz fatura düzenlenmesine vergi dairesince müsaade edilmediğini, sonuç olarak davacının, davalının düzenlemiş olduğu faturaların kdv’sini ödememesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesi uyarınca davalının, rezerve kapasite bedeli ile iletim hizmet bedeli tutarlarını da davacıya fatura etmesi gerektiğini, davacının Eylül ve Ekim aylarında bu bedelleri ödediğini ancak devamında 1.027.903,51 TL’lik fatura toplamını işyerinde grev ve mücbir sebep olduğu gerekçesi ile ödemediğini, grevin mücbir sebep kabul edilemeyeceğini, bu nedenle bu bedelden de davacının sorumlu olduğunu, sonuç olarak davalının davacıdan, 2.775.928,44 USD ve 1.615.335,89 TL ve bu bedellere sözleşme uyarınca uygulanacak faizden sorumlu olduğunu tespit ve mütalaa etmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, Mahkememizce tespit edilen hususlar ile davalı vekilinin itirazları doğrultusunda heyetten ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 06/10/2021 tarihli ek raporunda özetle; 17.279,69 USD bedelli gecikme bedeli faturasının davalının cari hesap kayıtlarında yer aldığını, bu nedenle de alacağa dahil edildiğini, bu tutarın davalının sözleşme hükümleri uyarınca USD bazındaki alacakları için keşide etmiş olduğu gecikme faturası olduğunu, TL alacakları için ise 20.539,19 TL tutarında gecikme bedeli faturası düzenlediğini, bu anlamda her iki gecikme faturasının birbirinden bağımsız olduklarını, davacının kayıtlarında iade faturası olarak kayıtlı olan faturaların tablo halinde gösterildiğini, davalı tarafın kayıtlarında yer alan 1.615.335,89 TL alacağın 566.893,19 TL’sinin ödenmeyen kdv, 513.678,07 TL’sinin kdv dahil gaz bedeli, 20.539,19 TL’sinin kdv dahil TL alacaklar için düzenlenmiş gecikme bedeli, 514.225,44 TL’sinin kdv dahil çıkış kapasite bedeli olduğunu, davacı tarafın iade ettiği 15.325.826,38 USD tutarlı faturaların niteliklerinin tablo halinde gösterildiğini, kök raporda faiz hesabında faiz başlangıç tarihlerinin, sözleşme hükümleri çerçevesinde fatura tarihinden sonraki 15. iş günü sonu olarak dikkate alınmış olduğunu, hesap sonu 12/01/2021 tarihinin ise, sehven hesaplama şablonunda daha önceden var olan tarihin gözden kaçırılması nedeni ile dikkate alınmış olduğunu, kök rapordaki değerlendirmeler esasen 29/09/2016 dava tarihi itibarıyla zikredilmiş ise de, bakiye barç/alacak tutarlarının 31/12/2016 tarihli verilerden alınmış olduğunu, bu defa müteakip değerlendirmelerin, dava tarihi itibarıyla yapıldığını, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran, 29/09/2016 dava tarihi itibarıyla davalı yandan 48.363.510,14 TL alacaklı olduğunu, bu tutar içerisindeki döviz alacak tutarının, 15.308.546,72 USD olduğunu, buna göre davacı yanın, dava konusu doğalgaz teslimine dayalı faturaların kdv hariç kısmını ödediğini ancak faturalar kdv dahil düzenlenmiş olduğundan, faturaların tamamı için iade faturaları düzenleyerek kayıtlarına aldığını, davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 29/09/2016 dava tarihi itibarıyla davacı yandan 8.469,252,43 TL alacaklı olduğunu, bu tutar içerisindeki döviz alacak tutarının ise 2.755.538,40 USD olduğunu, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının, davalı yan kayıtlarında yer alan tüm işlemlerin davacı kayıtlarında yer almasına rağmen, davacı kayıtlarında yer alan iade faturaları ile kur farkı değerleme kayıtlarının, davalı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığını, davacı yan kayıtlarına göre davalıdan kur farkı kayıtları da dahil olmak üzere TL bazında 3.149.406,63 TL alacaklı olduğunu, davalı yan kayıtlarına göre ise davacı yandan yine TL bazında 566.893,19 TL alacaklı olduğu dikkate alındığında, aradaki farkın davacı yanın iade faturası düzenlediği ancak davalı kayıtlarında yer almayan faturalar toplamı olan kdv dahil 3.716.299,82 TL den kaynaklandığını, iade faturalarının döviz cinsinden olanlarının, (15.308.546,69 USD + 2.755.538,41 kdv) dava konusu edilen faturalar olduğunu, davacı yanın bu faturaların kdv hariç kısmını ödediği dikkate alındığında, davalı yana bu faturaların kdv tutarı olan 2.755.538,41 USD borçlu olacağını, ilgili kanunun 13/1 maddesi uyarınca davacının hammadde alımlarının esas itibariyle kdv’den muaf olduğunu ancak uygulamaya ilişkin şartların yerine getirilip getirilmediğinin değerlendirilmesi gerektiğini, bu hususta tebliğ hükümlerinin değerlendirilmesinin uygun olacağı kanaatine varılmakla, bu kanaat doğrultusunda, ödenmeyen kdv tutarlarınca (2.755.538,41 USD + 566.893,19 TL) davalının davacıdan alacaklı olduğunun düşünüldüğünü, grev, ilgili mevzuatta işçilere verilmiş bir hak olup bu hususta grev hakkının kullanılması bir mücbir sebep olarak değerlendirilemeyeceğinden, bu konuda görüşlerinin işbu mücbir sebepten hareketle rezerve kapasite bedeli ve iletim hizmet bedellerinin ödenmesinden imtina edilemeyeceği yönünde olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri çerçevesinde bu bedeller için kararlaştırılan faiz oranının da geçerli ve taraflar arasında uygulanmak durumunda olduğunu, buna göre davacı yanın 29/09/2016 dava tarihi itibarıyla 566.893,19 TL borcu için avans faiz oranı üzerinden 23.410,68 TL, 2.755.538,40 USD borcu için ilgili dönemlerdeki LİBOR + %2 oranı üzerinden 5.663,39 USD faiz yükümlülüğünün doğacağını tespit ve beyan etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, Mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür. Taraflarca dosyaya sunulan uzman mütalaaları incelenmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; taraflar arasında 01/01/2016 yürürlük tarihli doğalgaz satış sözleşmesinin imzalandığı ve ticari ilişkinin başladığı, sözleşmenin 5 yıl süre ile geçerli olmak üzere yapıldığı, 3. maddesinde; davacının sözleşme kapsamında satın alacağı doğalgazı tesisinde yer alan kuruluşların faaliyet amaçları için kullanacağının, 4. maddesinde; yıllık sözleşme miktarı ile asgari satın alma taahhüdünün, 8. maddesinde; satılan doğalgazın fiyatlandırma şeklinin, 9. maddesinde; faturalama ve ödeme şeklinin ve buna göre davalının, her ayın ilk 10 takvim günü içerisinde, taşıyıcıdan gelecek ilgili faturanın daha geç teslimi halinde ise bu taşıyıcı faturasının teslim alınmasından bir gün sonra, davacıya her bir fatura kalemini içeren ve bunlar için hesaplanan kdv, ötv, vesair vergiler eklenmiş olarak 8. maddede tarif edilen şekilde USD cinsinden fatura göndereceğinin, davacının söz konusu fatura bedellerini her ayın 18. günü saat 15:00’e kadar ödeyeceğinin, ödeme sonrasında kur farkı elde eden tarafın faturalama tarihi ile ödeme tarihi arasındaki kur farkları için TL olarak ayrıca kur farkı faturası düzenleyeceğinin, davacının vadesinde ödemediği fatura bedelleri için faiz uygulanacağının, faiz tutarının sözleşmenin 9.1. maddesinde belirtilen tarihte başlayan ve ödeme tarihinde sona eren süre için yıllık USD Libor + %2 olarak hesaplanacağının, davacının bir gaz yılı içerisinde 3 defa fatura ödemelerini belirlenen sürede gerçekleştirmemesi halinde, davalının yapacağı bir ihbar ile derhal yürürlüğe girmek üzere, sözleşmeyi tek taraflı olarak feshedebileceğinin, fatura tutarına itiraz edilmesinin davacının ödeme yapma yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağının, 10. maddesinde; davacının kdv ve ötv dahil olmak üzere vergilerin ve harçların ödenmesinden sorumlu olacağının, 11. maddesinde; davacının sözleşme ekinde yer aldığı şekilde düzenlenecek gayri kabili rücu, süresiz, şartsız, banka teminat mektubunu, sözleşmenin imzalanmasından itibaren 7 iş günü içerisinde davalıya vereceğinin, sözleşme süresinin yenilenmemesi halinde, davacının davalıya herhangi bir borcu veya mükellefiyetinin kalmaması koşulu ile teminat mektubunun davalı tarafından davacıya son faturanın ödenmesini müteakip 3 iş günü içerisinde iade edileceğinin, 13. maddesinde; mücbir sebeplerin ve mücbir sebep durumlarının veya etkilerinin 15 günlük bir süreyi geçeceği öngörüldüğü takdirde, tarafların ortaya çıkacak zararı en asgaride tutmak ve her iki tarafın da kabul edeceği bir çözüm bulmak için görüşeceklerinin, 14. maddesinde ise fesih sebepleri ile şeklinin düzenlendiği, sözleşmenin imzalanmasından sonra davacı tarafından davalıya, iş bu davanın konusunu oluşturan T.C. … Bankası … Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 11/12/2015 tarih ve … mektup nolu, 28.100.000 TL bedelli kesin ve süresiz teminat mektubunun verildiği, davacı tarafça davalıya gönderilen 10/08/2016 tarihli yazı ile, “taraflarına ait üretim fabrikalarında örgütlü bulunan Türkiye Petrol Kimya Lastik İşçileri Sendikası tarafından, 22/08/2016 tarihinde uygulamaya konulacak grev kararına ilişkin belgelerin 28/07/2016 tarihinde mail ile taraflarına gönderildiğinin, bu tarihten itibaren üretimin durdurulacağının” bildirildiği, 24/08/2016 tarihli yazı ile, … Ticaret ve Sanayi Odası’nın 22/08/2016 tarihli ve “davacıya ait fabrikada üretimin … Sendikası tarafından ilan edilen grev gereği durduğu ve mücbir sebepten ötürü yapılamadığı”nı bildirir, mücbir sebep belgesi başlıklı yazının gönderildiği, davalı tarafça 01/09/2016 tarihli Noter ihtarnamesi ile, grevin 15 günlük süreyi geçeceği öngörüldüğünden, davacının sözleşme gereği görüşmeye çağrıldığı, davacının verdiği cevap ile görüşmeyi kabul ettiği, davacı tarafça 31/04/2016 tarihinden itibaren, davalının düzenlendiği faturalara karşılık iade faturaları düzenlediği ve davalıya gönderildiği, davalının söz konusu faturaları kayıtlarına almayarak iade ettiği, iade faturalarının bir kısmının doğalgaz satış bedeli, bir kısmının rezerve ve iletim bedeli, bir kısmının ise gecikme bedeli faturası olduğu, davacının iade faturası düzenlediği doğalgaz satış faturaları ile gecikme bedeli faturalarının gerekçesini, 10/02/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6663 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/1 maddesine eklenen ı bendinde, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen gübreler ve gübre üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan hammaddelerin tesliminin kdv’den istisna edilmiş olmasını; iletim ve rezerve bedeli iade faturalarının gerekçesini ise, fabrikalarında yapılan grevin mücbir sebep teşkil etmesi olarak açıkladığı, davalının, taraflar arasındaki yazışmalar neticesinde ödenemeyen ve iade edilen fatura bedellerinin tahsili amacıyla 19/09/2016 tarihinde, T.C. … Bankası A.Ş. … Şube Müdürlüğü’nden teminat mektubu bedelinin ödenmesini talep ettiği ve davacıya gönderdiği 27/09/2016 tarihli Noter ihtarnamesi ile, taraflar arasındaki sözleşmenin 14.1-4 ve 13.1-5 maddeleri uyarınca tebliğden itibaren 7 gün sonra geçerli olmak üzere feshedildiğini bildirdiği, davacı tarafça aynı tarihte gönderilen Noter ihtarnamesi ile sözleşmenin, mücbir sebep içerisinde bulunulduğu ve mücbir sebep hali 20 günü aştığından 13.1-5 maddesi uyarınca, 04/10/2016 tarihi itibariyle feshedildiğinin bildirildiği ve bu nedenle verilen teminat mektubunun iade edilmesi gerektiğinin ihtar edildiği, davacı tarafından … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… değişik iş sayılı dosyası ile, teminat mektubunun paraya çevrilmesinin engellenmesi hususunda ihtiyati tedbir talep edildiği, Mahkemece 20/09/2016 tarihli karar ile teminat mektubu bedelinin %15’i tutarında teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının davalıya, aralarındaki sözleşme ve ticari ilişki kapsamında borçlu olup olmadığı, teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı, bu kapsamda da tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre davalının, iade edilen fatura kdv bedelleri, iletim ve rezerve bedelleri, gecikme bedelleri yönünden alacaklı olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Öncelikle davacı tarafça satın alındığı sabit olan doğalgaz faturalarında yer alan ve ödenmeyen kdv bedellerinin incelenmesinde; taraflar arasındaki sözleşmenin açıklanan maddeleri ve yasal düzenlemeler gereği, davalının satış yapan taraf olmakla kdv bedellerini idareye ödemekle yükümlü olduğu ancak kdv’nin sorumlusu alıcı taraf olan davacı olduğundan, kdv miktarının fatura matrahına dahil edilmesi gerektiği, taraflar arasındaki ticari ilişkide bu usule uyulmakla birlikte, 10/02/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6663 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13/1 maddesine eklenen ı bendi ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından tescil edilen gübreler ve gübre üreticilerine bu ürünlerin içeriğinde bulunan hammaddelerin tesliminin kdv’den müstesna edildiği, her ne kadar ilgili kanun 10/02/2016 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiş ise de, istisnanın uygulama koşullarının, 3065 sayılı Kanun uyarınca Maliye Bakanlığı’nca 04/10/2016 tarihinde çıkarılan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile düzenlendiği, buna göre tebliğdeki koşulları sağlayan üreticilere, hammadde alımı veya ithalinde istisna uygulanabileceğine ilişkin vergi dairesi tarafından istisna belgesi verileceği, vergi dairesinden alınan istisna belgesi ve ekli listesinin, üreticiler tarafından satıcılara ve gümrük idaresine ibraz edilerek, istisna kapsamında işlem yapılmasının talep edilebileceği, bu belgeye dayanılarak gübre üretiminde kullanılacak hammaddelerin yurt içinden alımı veya ithalinde kdv hesaplanmayacağı, istisna belgesinin ilgili olduğu altı aylık dönem ile bu altı aydan önceki iki aylık tedarik süreci için geçerli olduğu, üretici tarafından kdv ödenmesi halinde ödenen bu kdv’nin istisna kapsamında olduğu belirtilmek suretiyle iadesinin talep edilebileceği, davacı tarafından söz konusu tebliğin yayımlanmasından sonra 06/12/2016 tarihinde bağlı olduğu … Vergi Dairesi Başkanlığı’ndan istisna belgesinin talep edildiği, ilgili idare tarafından davacı adına istisna belgesinin 08/12/2016 tarihinde düzenlendiği, davacı tarafından kdv bedelleri ödenmeyerek iade edilen faturaların tamamının tarihlerinin istisna belgesi tarihinden önce olduğu, dolayısıyla davacının, tebliğde yer alan şartları sağlamadan ve istisna belgesini alarak davalıya sunmadan kdv bedelini ödemekten imtina edemeyeceği, sözleşme gereği faturalara itiraz edilmiş olmasının ödemeden imtina hakkı vermediği, kaldı ki tebliğ uyarınca istisna kapsamında işlem yapan satıcıların, istisna sebebi ile ziya uğratılan vergi, ceza, zam ve faizlerinden teslim yapılan mükellefler ile birlikte müteselsilen sorumlu oldukları, bu sebeple davalı tarafından söz konusu kdv bedellerinin idareye ödendiği, dolayısıyla hükme esas alınan ikinci bilirkişi heyetinin kök ve ek raporunda tespit edildiği üzere davacının davalıya, kdv bedelleri ile süresinde ödenmeyen faturalar nedeniyle düzenlenen gecikme bedelleri yönünden borçlu olduğu, davacının fabrikasında başlatılan grevin mücbir sebep olduğunu iddia ederek ödemediği rezerve ve iletim bedeli faturaları yönünden yapılan değerlendirmede ise; taraflar arasındaki sözleşmenin 13. maddesinde düzenlenen mücbir sebepler arasında grevin yer almadığı, her ne kadar maddede mücbir sebepler sınırlayıcı şekilde sayılmamış ise de, Anayasal bir hak olan grevin ticari hayat içerisinde her zaman gerçekleşmesinin mümkün olduğu ve mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla davacının sözleşme gereği kendisinin sorumluluğundan olan bu bedeller yönünden de ve sonuç olarak davalıya 2.775.928,43 USD ve 1.615.335,89 TL borçlu olduğu, taraflar arasındaki sözleşme feshedilmiş olmakla birlikte 11. maddesi uyarınca teminat mektubunun davalı tarafından iade edilebilmesi için, davacının davalıya herhangi bir borcu veya mükellefiyetinin kalmaması gerektiği, sonuç olarak davacının teminat mektubunun iadesi talebinin haksız olduğu anlaşılmakla davanın reddine, davalı tarafça başlatılmış ve ihtiyati tedbiren durdurulmuş bir icra takibi bulunmadığından davalı tarafın şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine, gelinen aşamada davalı tarafın alacağının büyük bir kısmının USD cinsinden olması da nazara alınarak … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… değişik iş ve karar sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının İİK’nın 72. maddesi uyarınca tazminat talebinin REDDİNE,
3-Dava konusu … Bankası’na ait 28.100.000 TL bedelli, 11/12/2015 tarihli, … seri nolu teminat mektubunun paraya çevrilmesinin önlenmesi hususunda verilen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… değişik iş ve karar sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,
4-Karar ve ilam harcı 59,30 TL’nin peşin alınan 479.877,75 TL harçtan mahsubu ile kalan 479.818,45 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 369.625 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır