Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/97 E. 2018/354 K. 18.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/97 Esas
KARAR NO : 2018/354

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2016
KARAR TARİHİ : 18/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı arasında imzalanmış olan elektrik tedarik sözleşmesi uyarınca davalı şirket 2010/11 dönemi ile 2014/03 dönemleri arasında müvekkil şirkete elektrik satışı gerçekleştirildiğini, müvekkilin abonelik numarasının … olduğunu, müvekkile yapılan elektrik satış işleminde her ay müvekkilden haksız bir şekilde kayıp kaçak bedeli tahsil edildiğini, kayıp kaçak oranlarının bölgeler arasında oransal olarak da farklılık oluşturduğunu, bu nedenle elektrik faturalarına yansıtılan oranlarda bile bir tutarsızlık görülebileceği gibi bir başkasının işlemiş olduğu suç diğer taraftan dürüst tüketiciye yansıtılmakta ve kayıp bedeli adı altında yaklaşık %15 oranında veya daha üzeri oranlarda kayıp kaçak bedeli adı altında bir ücret haksız bir şekilde yansıtıldığını, bu nedenlerle haklı davanın kabul edilerek şimdilik 10.000TL sı alacağı davalının müvekkilden tahsil ettiği tarihlerden bu yana işleyecek ticari işlere uygulanan faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkil şirkete verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava talep konusu açıkça faturalarda belirli olması hasebiyle HMK nın ilgili maddeleri uyarınca belirsiz alacak davası açılamayacağını, davanın usul hukuku yönünden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davacı tarafa müddeabihi bildirmek ve buna göre harcını tamamlamak üzere süre verilmesini, dava dilekçesinde kanuni eksiklikler bulunduğunu, eksikliklerin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, öğrenilmesine karşın geri isteme hakkı için kanunda öngörülen sürenin geçmiş olması sebebiyle davacı tarafın talep hakkı zamanaşımına uğradığından davanın reddini karar verilmesini, müvekkil şirketin elektrik faturalarına yansıttığı bedellerin tamamının mevzuata ve düzenlemelere uygun olduğunu, müvekkil şirketin hiçir bedel elde etmeyerek tüm kayıp kaçak bedellerini kendi malvarlığına katmaksızın Elektrik piyasası tarifeler yönetmeliği ve tarifelere ilişkin tebliğler uyarınca davacı şirketin bulunduğu bölgede görevli … Elektrik dağıtım şirketine aktardığını, müvekkil şirketin dağıtım şirketi stasüsünde olmayıp tekadirk lisansına sahip tüzel kişi olduğunu, bu nedenlerle davanın ilk itirazlarımız ve usule ilişkin karşı beyanları yönünde karar verilmesini, davanın üçüncü kişi olan … Elektrik dağıtım aş ye ihbar edilmesini ve ayrıca huzurdaki davanın reddini ve vekalet ücretinin, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:Dava; faturaya yansıtılan kayıp kaçak bedelinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle haksız tahsil edilen bedellerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce görevlendirilen elektrik mühendisi bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 15/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…628 sayılı EPDK Kurul kararları, diğer ilgili mevzuat ve dosya içeriğinden yapılan inceleme kapsamında, EPDK’nın elektrik faturalarında bulunacak ve ücretlendirilecek tarife unsurlarını belirleme yetkisine sahip olduğu, EPDK tarafından 21 elektrik dağıtım şirketinin bölgesinde uygulayacağı hedef kayıp kaçak oranları bu bölgede gerçekleşen kayıp kaçak oranları esas alınarak 28/12/2010 tarih ve 2977-2998 sayılı kurul kararları ile onaylandığı, tarifeler, bu kurul kararlarında yer alan hedef kayıp kaçak oranları dikkate alınarak 2999 sayılı kurul kararı ile ulusal düzeyde abone grupları bazında Türkiye genelinde tek fiyat olarak belirlenerek 01/04/2011 tarihi itibariyle uygulanmaya başlandığı, dolayısıyla daha önce uygulanan bir bedelin 2011 yılından itibaren maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda gösterildiği, raporda somut olayla ilgili olan kısmi dahil, mevzuat ve ona dayalı uygulamanın anlatımı yapılmış, somut çekişmedeki durum değerlendirilmiş ve ayrıca meri mevzuat ile ona dayalı uygulamaların bilhassa kayıp kaçak bedelinin tahsili kapsamında tarafımızdan benimsenmeyen yönlerine değinilmiş ve fakat mevzuatın değişmediği durumda ona uyma gereğinden hareketle kaçak elektrik kullanımının suç olduğu, elektrik dağıtım şirketleri, kaçak elektrik enerjisi tüketimini elemanları ile tutanakla saptayıp, derhal elektrik enerjisini keserek bir yandan … ‘na kaçak elektrik kullanmak elektrik hırsızlığı suçu isnadı ile suç duyurusunda bulunduğu, öte yandan kaçak elektrik tüketimi ve elektrik enerjisinin sayaç değerlerinin düşmeye başlandığı ihtilafsız dönemden tutanak tarihine kadar, ek tahakkuk ile tüketici aleyhine icra takibi başlattığı gerçeği de düşünülerek, elektrik enerjisi tüketim bedellerine er ay %9-10 oranında artış getiren kayıp kaçak bedeli içinde yer alan kayıp bedelinin tüketiciden talep edilmesinin hukuksal açıklamaları yapılabilir ise de, tüm ülkemizi kapsar şekilde kaçak elektrik enerjisi bedelinin tüm tüketicilere yansıtılmasının hukuka uygunluğunun ileri sürülmesinin olanaksız olduğu, yukarıda teknik ve hukuki gerekçelere dayandırılarak açıklaması yapılan kayıp kaçak bedelleri dışında faturaya yansıtılan diğer bedellerin alınmasının 4628 sayılı elektrik piyasası kanunu çerçevesinde EPDK’nın yasal mevzuatına uygun olduğu bu mevzuat değiştirilmedikçe kayıp kaçak bedeli dışındaki bedellerin tahsil edilebileceği ancak kayıp kaçak bedelinin 4628 sayılı elektrik piyasası kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığı, zira özellikle alçak gerilim hatlarının iyi işletilmemesinden dolayı meydana gelen teknik kayıpların bir türlü istenilen düzeye indirilememesi ve buna ek olarak kaçak olarak kullanılan elektrik enerjisinin fiili kullanıcısı ve hukuki abonesinden değil tüm dürüst kullanıcılardan tahsil edildiği, oyla hatların iyi işletilmesi ve kaçağın önlenmesi dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olduğu, elektrik enerjisinin üretimi, iletimi ve dağıtımı kayıpsız olmadığı, elektrik enerjisi üretilip, enterkonnekte sisteme verildiğinde elektrik enerjisi depolanamayacağından, tüketiciler tarafından hemen tüketilmesi gerektiği, sonuç olarak EPDK’nın düzenleyebileceği tarifeler arasında kayıp kaçak bedeli tarifesi adı altında bir tarifenin bulunmadığı, elektrik enerjisi tüketim bedellerine her ay %9-10 oranında artış getiren kayıp kaçad bedeli içinde yer alan kayıp bedelinin tüketiciden talep edilmesinin hukuksal açıklamaları yapılabilir ise de tüm ülkemizi kapsar şekilde kaçak elektrik enerjisi bedelinin tüm tüketicilire yansıtılmasının hukuka uygunluğunun ileri sürülmesinin olanaksız olduğu, dolayısıyla kayıp kaçak bedelinin 4628 sayılı elektrik piyasası kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığı, zira özellikle alçak gerilim hatlarının iyi işletilmemesinden dolayı meydana gelen teknik kayıpların bir türlü istenilen düzeye indirilememesi ve buna ek olarak kaçak olarak kullanılan elektrik enerjisinin fiili kullanıcısı ve hukuki abonesinden değil tüm dürüst kullanıcılardan tahsil edildiği, oysa hatların iyi işletilmesi ve kaçağın önlenmesi dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olduğu, buna rağmen 17/06/2016 tarih ve … sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı elektrik piyasası kanu ile bazı kanunlada değişiklik yapılmasına dair kanununun rapor içinde açıklanan maddeleri ile kayıp kaçak bedellerinin tüketiciye yansıtılmasının yasal kılınıldığı, kararının tescillendiği, dava konusu yapılan kayıp kaçak bedellerine ilişkin dosyayasunulan 2010/11-2014/03 arası dönemlere ilişkin 44 adet fatura içeriği incelendiğinde yapılan uygulamanın 3 er aylık periyotlar halinde EPDK tarafından onaylanmasına takiben yayımlanarak yürürlüğe giren tarifelerle örtüştüğü, sonuç olarak 17/06/2016 tarihli resmi gazede de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 6719 sayılı kanunun 21. Maddesi 17/06/2016 tarihinden sonra 26. Maddesi de 17/06/2016 tarihine kadar, açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından, davacı trafın ödediği kayıp kaçak bedellerini ve diğer fatura bileşenlerini geri isteyemeyeceği…” yönünde mütalaada bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dava tarihinden sonra 04/06/2016 tarihinde kabul edilen ve 17/06/2016 gün ve … sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 6446 sayılı yasada bir takım değişiklikler yapılmıştır. 6719 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre; Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükmü uygulanacaktır. 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik, 6446 sayılı kanunun 17/10. maddesine göre de Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Aynı zamanda yürürlükteki 6719 sayılı yasayla değişik 6446 sayılı yasanın geçici 20. maddesi gereği bu Kanunun yürürlük tarihinden önce açılmış davalarda da uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle bilirkişi tarafından yapılması gereken iş yalnızca 6719 sayılı yasa ile değişik, 6446 sayılı yasanın 17/10 maddesi gereği davalı kurum tarafından yapılan tahakkukların EPDK’nun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olacaktır.
Anılan yasa değişiklikleri değerlendirildiğinde; EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan davalar, yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte konusuz kalmıştır. Bu gerekçelerle konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir.
Son olarak değerlendirilmesi gereken husus, yargılama giderleri ile yükümlü olan tarafın belirlenmesi noktasındadır. Davacı taraf izah edilen gerekçelerle davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Dolayısıyla davanın açılmasına sebebiyet veren taraf, davaya konu bedelleri tahsil eden davalıdır. Karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüge giren yasa değişikliğinin bir sonucudur ve dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu ortadadır. ( … 3. Hukuk Dairesi’nin … esas, … karar sayılı ilamı) Tüm bu nedenlerle; davacı yararına maktu vekalet ücreti ile davacının yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Alınan 170,78 TL peşin harçtan, alınması gereken 35,90 TL harcının mahsubu ile bakiye 134,88TL nin kararın kesinleşmesi ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı tarafın yapmış olduğu masrafın kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili kendisini vekille temsil ettirmiş ise de; dava yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeniyle dava konusuz kaldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dava, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa gereğince konusuz kaldığından, davalı yan davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden ve davanın açılış tarihi itibariyle dava haklı görüldüğünden davacı tarafça yapılan 600TL bilirkişi ücreti, 29,20TL harç, 126 TL posta masrafı olmak üzere toplam 755,2-TL masrafın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı yararına AAÜT gereğince taktir olunan 2.180,00TL maktu vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde re’sen ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/04/2018

Katip …e-imza Hakim …e-imza