Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/888 E. 2018/816 K. 19.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/888
KARAR NO : 2018/816

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/08/2016
KARAR TARİHİ : 19/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil …’nün, 12.07.2016 tarihinde müvekkil …’ye ait … plakalı motosiklet ile normal hızda seyir halinde iken, mülkiyeti davalı … A.Ş’ne ait olan … plakalı aracın yönetiminde bulunan davalı şoför …’in, aracını kontrolsüz bir şekilde yola çıkararak kendi şeridinde gitmekte olan …’ye çarptığını, müvekkilinin sürüklenerek karşı yoldaki … plakalı araçla çarpıştıklarını, müvekkil … kaza sonucunda kolundan ve bacağından yaralandığını ve ambulansla … Eğitim Araştırma Hastanesi’ne hastaneye kaldırıldığını, kaza yerine gelen trafik görevlilerince müvekkilin yokluğunda ve gerçeğe aykırı bir şekilde tutanak tutulduğunu, tutanakta sözde …’nün “geçme kurallarına rivayet etmeyerek” kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunun iddia edildiğini, oysa ki … plakalı araç sürücüsü …, kazanın oluşumunda tek ve asli kusurlu olduğunu, kaza tespit tutanağının aksine müvekkil kendi şeridinde seyir halinde gitmekte olup kaza yerinde şerit vs. değiştirmediğini, aksine park halinde iken birden yola çıkan … plakalı araç sürücüsünün kendisi olduğunu, o kadar ki müvekkil ve kullanmakta olduğu motosiklet çarpmanın etkisiyle sürüklendiğini ve karşı şeritteki araçla çarpıştıklarını, ekte sunduğu kamera kayıtlarında durumun tüm gerçekliğiyle görüldüğünü, trafik polislerince tutulan tutanak ve çizilen krokiler gerçekteki yol durumu ve vaka ile uyuşmamakta olup müvekkilin hastanede olması sebebiyle yokluğunda ve tamamen davalı şahsın beyanları doğrultusunda, adeta kazaya müvekkil sebebiyet vermiş gibi tutanak tutulduğunu, bu tutanakların gerçeği yansıtmadığı bilirkişi raporu ile ortaya çıkacağını, … plakalı araç şoförü vasıtayı dikkatsiz ve tedbirsiz kullanmış olduğundan, maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini ve davacı …’nün yaralanmasına sebep olduğunu, müvekkil … kolunda yüzünde ve bacağında meydana gelen yaralanmalar sebebiyle günlerce çalışamadığını, hareketlerinin sınırlandığını, ailesinin bakım ve gözetminde yaşamış olup elem ve ızdıraplara duçar olduğunu, biraz olsun bu çöküntünün hafifletilmesi için davacı … için manevi tazminat talebinin olduğunu, yine davalıların kusurlu hareketi sonucunda meydana gelen kaza nedeniyle müvekkil …’nün aracının kullanılamaz hale geldiğini, birçok parçanın değişmesi gerektiğini, … Sulh Hukuk Hakimliği’nden motosiklette meydana gelen maddi hasarın ve değerinin tespitinin yapılmasının istenildiğini, … D.İş sayılı dosyası bilirkişi raporunda liste halinde belirtilen parçaların değişmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulduğunu, bilirkişi raporunda görüldüğü üzere belirtilen tüm parçaların değişmesi gerektiğini, davalıların kusurlu hareketleri sonucunda müvekkil … maddi zarara uğratıldığını, müvekkil … ise manevi açıdan zarar gördüğünü, iş bu nedenle müvekkil zararlarının tespiti ve tahsiline karar verilmesi için huzurda dava açma zaruretinin hasıl olduğunu, davacıya ait … marka, 2014 … model aracın sıfır olup, söz konusu kaza 12.07.2016 tarihinde meydana geldiğini, aracın olay tarihine kadar hiçbir kazası ve çizilen bölümü dahi bulunmadığını, müvekkilin aracı kazaya karışmadan önce 100.000,00 – TL değerinde iken, kaza sonucunda meydana gelen hasardan dolayı araca cüzi miktarlarda değer biçildiğini, sıfır ve daha önce hiç kazaya karışmayan araç davalının kusurlu hareketi neticesinde değer kaybettiğini, vasıta artık davalının kusurlu eylemi neticesinde adeta hurda vasıta haline geldiğini, müvekkilin özenle kullandığı bakımlarını eksiksiz yaptırdığı vasıtasının, hiç kusuru olmadığı halde hasar gördüğünü ve değer kaybına uğradığını, … A.Ş adına kayıtlı … plakalı otomobilin, … poliçe numarası ile davalı … Sigorta Şirketi’nden zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı ve ticari olduğunu, söz konusu sigorta şirketine zararın karşılanması amacıyla davacı tarafından 05.08.2016 tarihinde başvuru yapılmış olduğunu ve başvurunun reddedildiğini, aracın ticari olması halinde, dava konusu alacaklara kaza tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğini, davalı araç şoförünün kusurlu hareketi sonucu müvekkiller maddi ve manevi zarara uğramış olduğundan, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak maddi zararın ve manevi tazminat alacağının davalılardan tahsiline, davalıya ait … plakalı aracın 3. Kişilere devrinin önlemek ve dava konusu alacakların karşılıksız kalmaması amacıyla uyaptan kaydına tedbir konulmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkilinin hiçbir kusuru olmadığını, müvekkilinin kaza esnasında sol sinyalini yaktığını ve sola doğru çıkmış olmasına rağmen davacının hız kurallarına aykırı şekilde ve hızını düşürmeyerek motosikleti kullanması sonucu davacı motosikleti ile müvekkilinin aracına süratli bir şekilde çarptığını ve araçta maddi hasara sebep olduğunu, dava konusu kazada motosikleti kullanan davacının ağır kusurunun bulunması sebebiyle davacıların açmış oldukları davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … AŞ. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacılardan …’nün manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını ve bu talebin reddini talep etmiştir.
Davalı …vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkil sigorta şirketlerine KTK md.97 gereği dava öncesi başvuru yapılmadığından taraflarına dava açılamayacağını, kazanın meydana gelmesindeki kusur ile araçtaki hasar tutarının ve değer kaybının, genel şartlarda açıkça yer alan formüllere göre hesaplanmasını, davacıya ait aracın kullanılmışlık katsayısı, hasar boyutu katsayısı ve araç baz değeri göz önüne alındığında iddia edilen fahiş maddi hasar ve değer kaybı taleplerinin reddini, aracın dava konusu kazadan öncekin hasarlarının tespitini, dava konusu kazadan önce hasarsızlığın yitirilmiş olması halinde değer kaybı taleplerinin reddini, araç kasko şirketi tespit edilerek kaskodan ödeme alınıp alınmadığının tespitini, mükerrer ödemeye sebebiyet verilmemesini, haksız ve mesnetsiz davanın reddini, müvekkilinin lehine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; 12/07/2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazasından kaynaklı hasar bedeli, değer kaybı istemi ile davacı sürücü yönünden manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
… İlçe Emniyet Müdürlüğü, … İlçe Emniyet Müdürlüğü, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi, …ve … İcra Dairesi’nin cevabi yazılarının mevcut olduğu, poliçe, hasar dosyası, tedavi evraklarının celp edildiği, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … değişik iş sayılı dosyasının UYAP üzerinden gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen kusur bilirkişi … ve aktüerya uzmanı bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 03/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…12/07/2016 günü saat 16:00 sıralarında davacı …’nün maliki bulunduğu, davacı …’nün sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletiyle … caddesi istikametinden … caddesi istikametine doğru seyiri sırasında olay mahalline geldiğinde önünde yolun sağından seyrini sürdüren ve arka taşıt trafiğini kontrol etmeden aniden doğrultu değiştirerek yolun sol şeridine verildiğine yönelen davalı … şirketine ait davalı …’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS ile trafik poliçesi bulunan … plakalı otomobil ile çarpıştıkları çarpışma sonucunda … plakalı motosiklet maddi zarar ile neticelenen dava konusu olayın meydana geldiği, olay mahallinde yolun orta refüj ile bölünmüş tek istikametli, zemin asfalt ve kuru, vaktin gündüz ve görüşün açık mahallin meskun olduğu, olay mahallinde kaza tespit tutanağının tanzim edildiği, olay yeri kaza krokisinde davalı otomobil sürücüsünün yolun sağında seyrini sürdürdüğü sırada sola yönelerek arkasından sol şeritte gelmekte olan davacı motosiklete çarptığı, çarpması sonucu ötelenen motosikletin karşı yön yol bölümüne geçip bu istikametten gelen dava dışı otomobil sürücüsünün ön kısmına çarptığı, kaza tespit tutanağı olay anlatımında davacı motosiklet sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 54/ 1-a (geçme kurallarına riayet etmemek ) maddesini ihlal ettiğinden dolayı kusurlu olduğunun belirtildiği, dosya kapsamı içerisinde olay anını gösterir kaza görüntülerinin mevcut bulunduğu, görüntü incelemesinde davacı motosiklet sürücüsünün olay mahallinde yolun sorulduğunda normal hızla seyrini sürdürdüğü sırada yolun sağından aniden çapraz şekilde sol şeride yönelen ve önünü kapatan otomobil ile çarpıştıkları, çarpışma sonucu ötelenen motosikletin karşı yönden gelen dava dışı otomobilin şeridine geçip bu otomobil ile kafa kafaya çarpıştıklarının izlendiği, bu duruma göre davacı sürücü …’nün motosikletiyle normal seyri sırasında olay mahalline geldiğinde seyir istikametine göre önünde yolun sağından aniden arka taşıt trafiğini kontrol etmeden hatalı ve tehlikeli biçimde sola yönelen ve önünü kapatan davalı sürücü idaresindeki otomobil ile çarpıştıkları, mevcut şartlarda önünün kapatıldığı olayda olayı önlemek bakımından alabileceği bir önlem ve tedbirin bulunmadığından dolayı olayda atfı kabil kusurunun bulunmadığı, davalı sürücünün seyirci sırasında yola gereken dikkatini vermediği, hastalığı ve tehlikeli biçimde arka taşıt trafiğini kontrol etmeden yolun sağından sola çapraz şekilde yönelerek doğrultu değiştirdiği, arkasından gelen ve sol şeritte normal seyrini sürdüren davacı motosiklet sürücüsünün önünü kapatarak tedbir alma imkanını yok ettiği, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ettiği, 2918 sayılı kanunun 84. Maddesinin kod 6 (doğrultu değiştirme ve manevraların yanlış yapma) bendini ihlal ettiği olayda asli derecede tam kusurlu olduğu, davaya konu olan 2014 model “…” motosikletin olay sırasında almış olduğu darbelere bağlı olarak teknik onarımın can ve mal güvenliği bakımından trafiğe salih olmadığının, aracın PERT-TOTAL işleminin uygun olduğunun, araçta oluşan hasar bedelinin ikinci el rayiç bedeli 58.000 TL, aracın hasarlı vaziyetteki sovtaj değer fiyatının 20.000 TL, araçta oluşan hasar durumunun 38.000 TL olduğunun, tespit edilen tutarın kadri maruf olduğunun tespit edildiğini, aracın pert total derecesinde hasarlanmış olması nedeniyle değer kaybı zararının oluştuğunun kabul edilemeyeceğinin tespit edildiğini, davalılardan sürücü(…), fiillerinden sorumlu olan işleten (… A.Ş.) ve aracın trafik sigortacısının (…) müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, trafik sigortasını tanzim eden davalılardan …’nın ancak poliçe limitleri ile sorumluluğu bulunduğundan meydana gelen hasarın 31.000,00 TL’sinden sorumlu tutulabileceğini, manevi tazminatın trafik sigorta poliçesi ile sağlanan teminatlardan olmadığını, bu nedenle davalılardan …’nın bu talep yönünden sorumluluğu bulunmadığını…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Davacılar vekili 09/06/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle hasar bedeli ve değer kaybının tazmini için 38.000-TL’nin davalılardan kaza tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte, davacı sürücü yönünden 5.000-TL manevi tazminatın avans faiziyle sigorta şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, ıslah dilekçesinin davalılara tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Davaya konu trafik kazası neticesinde düzenlenen trafik kaza tespit tutanağı ve anılı bilirkişi raporundaki kusura vaki tespitlerin çeliştiği ayrıca davalı tarafların kusur tespitine yönelik itirazlarının mevcut olduğu tespit edilmekle İTÜ öğretim görevlilerinden oluşan üçlü kusur bilirkişi heyetine dosya tevdi edilerek kusur durumunun aydınlatılması istenilmiştir.
Bahsedilen gerekçelerle görevlendirilen kusur bilirkişileri Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Dr. … marifetiyle hazırlanan 27/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Dava dosyasında bulunan 12/07/2016 tarihli trafik kazası tespit tutanağında olayın anlatılarak davacı motosiklet sürücüsü …’nün 2918 KTK 54/1a maddesine göre “Geçme kurallarına riayet etmemesi” kusurunu işlemiş olduğu kanaatinin ifade edildiğini, olay sırasında vaktin gündüz, havanın açık, yolun tek yönlü, asfalt ve kuru olduğunu, trafik kazası tespit tutanağında bulunan kaza yeri krokisinden motosikletin soldan gelirken sola yönelen araca çarpıp daha da solda bulunan önce zebra işaretli yol kısmına daha sonra karşı şeride savrularak karşı yönden gelen otomobille çarpışmış olduğunun görüldüğünü, dava dosyasında bulunan ve kaza anını gösteren video kaydının bilirkişi heyeti tarafından izlendiğini, bu videoda davalı sürücü … yönetimindeki otomobilin sağdan seyirle gelirken önündeki aracın sağa yanaşarak duraklama yapması üzerine sert biçimde sola manevra ile solundan geçmek istediği ve bu sırada sol şeritten, bir otobüsün de solundan geçerek gelmekte olan davacı motosiklet sürücüsü …’nün motosikletine çarparak devrilip karşı şeride savrulmasına yol açmış olduğunun görüldüğünü, kaza anının bu kaydının davalı sürücü …’in sola ani ve sert yönelişinde arkadan gelen trafiği yeterince kontrol etmemiş olduğunun görüldüğünü ve öte yandan davacı motosiklet sürücüsü …’nün de soldan seyri halindeki bir otobüsün solunda kalan ve bir şeritten çok daha dar olan aralıktan sollama yapmış olduğunun görüldüğünü, dava dosyasında bulunan 03/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda dosya ve video kaydının incelendiğini ve davacı motosiklet sürücüsü …’nün kusurunun bulunmadığını, davalı sürücü …’in kontrolsüz olarak yolun soluna çapraz biçimde geçmesi ve motosikletin yolunu kapatması nedeniyle asli derecede tam kusurlu olduğunu, dava dışı üçüncü sürücü …’ün ise bir kusurunun bulunmadığı kanaatinin ifade edildiğini, bu raporda davacı motosiklet sürücüsü …’nün bir otobüsün solunda bulunan ve bir şeritten daha dar olan bir aralıktan geçerek sollama yapmış olduğu hususu dikkate alınmadığından bilirkişi heyeti olarak belirtilen kusur dağılım kanaatine katılmadıklarını, bilirkişi heyeti olarak dava dosyasında bulunan belge ve ifadeler üzerinde yapmış oldukları inceleme sonucunda davalı sürücü …’in önünde duraklayan aracı geçmek üzere ani ve kontrolsüz biçimde çapraz hareketle sola yöneldiğini, bu sırada sol arkasından gelen trafiği yeterince kontrol etmemiş olduğunu, tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullanması nedeniyle kazada asli kusurlu olduğunu, davacı motosiklet sürücüsü …’nün ise önünde sol şeritte seyreden otobüsü solda kalan dar aralıktan gayri nizami olarak geçtiğini, tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullanması nedeniyle tali kusurlu olduğunu, dava dışı üçüncü sürücü …’ün herhangi bir kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığını, sonuç olarak davalı sürücü …’in %75 (yüzde yetmiş beş) oranında asli kusurlu olduğunu, davacı motosiklet sürücüsü …’nün %25 (yüzde yirmi beş) oranında tali kusurlu olduğunu, dava dışı üçüncü sürücü …’ün kusursuz olduğu…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Anılı bilirkişiler marifetiyle hazırlanan 22/02/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; ”…Bilirkişi heyeti olarak 27/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda belirtmiş oldukları görüşlerde bir değişiklik olmadığını, davalı sürücü …’in %75 (yüzde yetmiş beş) oranında asli kusurlu olduğunu, davacı motosiklet sürücüsü …’nün %25 (yüzde yirmi beş) oranında tali kusurlu olduğunu, dava dışı üçüncü sürücü …’ün kusursuz olduğunun…” mütalaa edildiği anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketinin ıslah dilekçesine karşı beyanında zamanaşımı defi ileri sürdüğü görülmekle iş bu savunma öncelikli olarak irdelenmiştir. Bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde 2918 sayılı KTK’nun 109. maddesi gereğince, haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerinin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için, eylemin aynı zamanda bir suç oluşturması yeterli olup, bunun dışında fail hakkında ceza davasının açılması ya da mahkumiyet kararı verilmesi gibi bir koşul aranmamaktadır. Ceza zamanaşımının uygulanması ilişkin kural, hem dava hem de kısmi dava olarak açılan davada ıslah yoluyla talep edilen miktarın artırılması (ıslahı) durumunda uygulama alanı bulmaktadır. Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında 12/07/2016 kaza tarihi ve 09/06/2017 ıslah tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılarak yargılamaya devam olunmuştur.
TBK’nın 49. maddesi uyarınca; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre; gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs kezalik o zararı tazmine mecburdur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1.maddesi uyarınca; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Kanunun 85/son maddesi gereğince ise işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi uyarınca; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi gereğince ; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” Anılan yasal düzenlemeler gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasa gereğince yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türüdür.
Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında huzurdaki davada; 12/07/2016 tarihinde davacı …’nün maliki bulunduğu, diğer davacı …’nün sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletiyle seyiri sırasında davalı … şirketine ait olan, davalı …’in sevk ve idaresindeki ve davalı sigorta şirketine ZMMS ile trafik poliçesi bulunan … plakalı otomobil ile çarpıştıkları, çarpışma sonucunda … plakalı motosiklette maddi zarar ile neticelenen ve davacı sürücünün manevi zarar iddiasına sebebiyet veren dava konusu olayın meydana geldiği anlaşılmıştır. Dosyada mübrez trafik kazası tespit tutanağı ve ilk bilirkişi raporundaki kusura vaki tespitlerin çelişmesi üzerine İTÜ bünyesinde görev yapmış uzman makine mühendisi üçlü bilirkişi heyetinden kazanın oluşumunda kusur durumunun ne olduğu konusunda ayrıntılı, gerekçeli, çelişkiyi giderecek ve denetime açık bilirkişi raporu temin edilmiş ve mahkememizce itibar edilir bulunan işbu bilirkişi heyet raporundaki kusur tespitleri doğrultusunda değerlendirme yapılmıştır. Hasar bedeli ve değer kaybı istemi yönünden yapılan teknik değerlendirme kapsamında ise davacının malik ve diğer davacının sürücüsü olduğu 2014 model “…” motosikletin olay sırasında almış olduğu darbelere bağlı olarak teknik onarımın can ve mal güvenliği bakımından trafiğe salih olmadığı, aracın pert-total işleminin uygun olduğu, araçta oluşan hasar bedelinin ikinci el rayiç bedelinin 58.000 TL, aracın hasarlı vaziyetteki sovtaj değer fiyatının 20.000 TL, araçta oluşan hasar durumunun 38.000 TL olduğu, tespit edilen tutarın kadri maruf olduğunun tespit edildiği, bu hali ile davacı sürücü (%25) ile davalı sürücüsünün (%75) kusur oranlarına göre davacı araç malikinin 28.500-TL hasar bedeli isteminin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. Davacıya ait aracın pert işlemine tabi tutulduğu ve pert olan araç nedeniyle değer kaybı oluşmayacağı anlaşıldığından değer kaybı isteminin reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bu tespitler neticesinde talep edilen maddi tazminat miktarının zorunlu poliçe limitini aşmadığı, anılı kanuni düzenlemeler kapsamında davalı sürücü, davalı araç maliki şirketin ve davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçeleri kapsamında davacının işbu maddi zararını tazminle mükellef olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı sürücünün manevi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirme kapsamında kanuni düzenlemeler ve içtihatlar irdelenmiştir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.
Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakim manevi tazminat yönünde takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerekmektedir. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır.
Anılı düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında; davalı sürücünün asli kusuru (%75) neticesinde uğramış olduğu kaza neticesinde tedavi görmek zorunda kalan davacının manevi zarara uğradığı ve davalı sürücü ile araç malikinin anılı yasal düzenlemeler gereğince davacının manevi zararını gidermekle yükümlü oldukları sonucuna varılmıştır. Manevi tazminat miktarının belirlenmesi noktasında kanun ve içtihatlar kapsamında değerlendirme yapılmış ve taktiren 3.000-TL manevi tazminatın tahsiline dair hüküm kurulmuştur.
Davalı sürücü ile davalı araç maliki şirket yönünden temerrüt, haksız fiil tarihi olan 12/07/2016 itibari ile oluşmuştur. 2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği, davacı tarafın dava tarihinden önce 08/08/2016 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapması üzerine temerrüt halinin davalı sigorta şirketi yönünden ise 17/08/2016 itibari ile başladığı anlaşılmıştır. Manevi tazminat istemi yönünden dava dilekçesinde faizin başlangıç tarihi açıkça belirtilmediğinden dava tarihi esas alınarak hüküm kurulmuştur. Kazaya neden olan sigortalı aracın davalı şirkete ait olup ticari nitelikte olması nedeni ile davacıların maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden avans faizi isteminde haklı oldukları sonuç ve kanaatine varılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
a- 28.500 TL hasar bedelinin davalılar … ve … AŞ den kaza tarihi olan 12/07/2016 tarihinden itibaren, davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 17/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’ye verilmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,
b- Davacı … yararına taktiren 3.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 22/08/2016 itibaren işleyecek avans faizi ile davalılar … ve … AŞ den müştereken ve müteselsilan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair istemin REDDİNE,
2-Alınan 683,20 TL peşin ve ıslah harcının, alınması gereken 2.151,77 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.468,57 TL harcın davalılardan (davalı sigorta şirketinin 1.343,09 TL ile sınırlı olmak üzere) müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan başvuru harcının tamamı ve diğer harç, bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 1.486,10 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı … tarafından yapılan toplam 3,25 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 0,87 TL’sinin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine,
5-Davalı … şirketi tarafından yapılan toplam 1.550,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 414,63 TL’sinin davacıdan alınarak iş bu davalıya verilmesine,
6-Maddi Tazminat yönünden; yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 3.420,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Maddi Tazminat yönünden; yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.180,00’erTL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Manevi Tazminat yönünden; yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … şirketinden alınarak davacıya verilmesine,
9-Manevi Tazminat yönünden; yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.000,00’erTL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve … şirketine verilmesine,
10-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde ilgili taraflara iadesine,
Dair, davacılar vekili ile davalı … ve … AŞ vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/09/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza