Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/871 E. 2018/1067 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/871
KARAR NO : 2018/1067

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2016
KARAR TARİHİ : 27/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklı … Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile dava dışı 3.kişi olan …’dan alacaklı olduğunu, bahsedilen icra dosyası borçlusu …, davacı müvekkil …’un kızı olduğunu ve müvekkilin icra dosyasındaki borç ile ilgisi bulunmadığını, icra dosyasında davacı müvekkiller dosya borcu ile ilgilerinin bulunmamasına rağmen işyerlerinde haciz ve muhafaza baskısı altında dosya borcuna kefil olarak 1.maddede bahsidilen bonuyu tanzim ederek, alacaklı vekiline elden teslim ettiğini, dava konusu bonoya istinaden davacı müvekkillerin davalıya borcu bulunmadığını, İİK’nın 72/2.maddesine göre icra takibinden önce açılan işbu davada icra takibinin durdurulması amacıyla teminat karşılığında tedbir kararı verilmesini, davalı lehine keşide edilen 26/07/2016 tanzim tarihli ve 20/08/2016 ödeme tarihli 30.000,00-TL bedelli bonodan dolayı davacı müvekkillerin davalıya borcu olmadığının tespitiyle, müvekkiller aleyhine başlatılacak icra takibinin iptaline karar verilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … icra takibi sürecinde borcu ödediğinden huzurda açılan menfi tespit davası istirdat davasına dönüştüğünü, söz konusu haciz işlemi icra dosyasının borçlusu olan … aleyhine gerçekleştirildiğinden takip borçlusu olmayan davacılar kendisinin haciz baskısı altında olduğunu, bu nedenle senet verdiğini ya da kefil olduğunu iddia edemeyeceğini, bu nedenle işbu istirdat davasının reddi gerektiğini, usul ve yasaya aykırı davanın reddini, davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
… Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında özetle; 17.082,70-TL tutarındaki alacağın, icra giderleri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %10,5 oranında ticari faiz ile birlikte tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan 18/09/2018 tarihli ATK raporunda özetle; İnceleme konusu senette ödeme günü bölümündeki tarih rakamlarından yıllar hanesinin birler basamağındaki rakamın üzerinden benzer fiziki evsafta kalem ile çok kereler gidilmiş olduğunu, evvelce mevcut olan rakamın ne olduğunun tespit edilemediğini, inceleme konusu senette düzenleme tarihi bölümündeki rakamlarda tahrifat yapıldığını gösterir bulgu saptanmadığını mütalaa etmiştir.
Dava; 20.08.2016 ödeme tarihli, 30.000,00-TL bedelli ve 26.02.2016 düzenleme tarihli bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; davalı alacaklı şirketin … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile dava dışı 3.kişi olan …’dan alacaklı olduğunu, bahsedilen icra dosyası borçlusu …’ un davacı …’un kızı olduğunu ve icra dosyasındaki borç ile ilgisi bulunmadığını, icra dosyasında davacıların dosya borcu ile ilgilerinin bulunmamasına rağmen işyerlerinde haciz ve muhafaza baskısı altında dosya borcuna kefil olarak davaya konu bonoyu tanzim ederek alacaklı vekiline elden teslim ettiklerini ve protokol düzenlendiğini, daha sonra ihtirazi kayıt ile bono bedelinin davalı tarafa ödendiğinden bahisle eldeki menfi tespit talepli davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan … Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında; dava dışı 3.kişi olan …’un borçlu, davalı şirketin ise; alacaklı olduğu, ilgili dosyada 26.07.2016 tarihinde düzenlenen haciz tutanağında; haciz mahallinin kapalı olması nedeniyle çilingir marifetiyle girildiği, davacı …’un haciz mahalline gelerek borçlunun kızı olduğunu ve bu adreste oturmadığını, yine uzun yıllardır kızıyla görüşmediğini beyan ettiği, haciz mahallinde evrak araştırması yapıldığı ve dava dışı borçluya ilişkin evrak bulunamadığı, akabinde herhangi bir haciz işlemi yapılmaksızın tutanak tutularak haciz işlemine son verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça, davaya konu bononun zorunlu unsurlarından olan ödeme gününde ve tanzim tarihinde düzeltme ve karalama yapıldığından bahisle bononun kambiyo vasfının bulunmadığı iddia edilmiş ise de; bu kapsamda Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen 18/09/2018 tarihli ATK raporunda; inceleme konusu senette ödeme günü bölümündeki tarih rakamlarından yıllar hanesinin birler basamağındaki rakamın üzerinden benzer fiziki evsafta kalem ile çok kereler gidilmiş olduğu, evvelce mevcut olan rakamın ne olduğunun tespit edilemediği ve inceleme konusu senette düzenleme tarihi bölümündeki rakamlarda tahrifat yapıldığını gösterir bulgu saptanmadığı belirlendiğinden davacı tarafın bu yöndeki iddiaları yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamına sunulan protokolün incelenmesinde; davaya konu bononun dava dışı borçlu …’ un … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya borcuna binaen alındığı, bono vadesinde ve tutarında ödenmesi halinde dava dışı borçlunun dosya borcu ile ilgili hiçbir alacak ve haklarının kalmayacağının belirtildiği, protokolle alınmış bononun kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü içeren bir kambiyo senedi olduğunun ve şarta tabi kılınmadığının taraflarca imza altına alındığı, her ne kadar davacı taraf bu protokolün kefalet sözleşmesi olduğunu iddia etmiş ise de; kefalete ilişkin hükümleri kapsamadığı, aksine bononun ödeme amacıyla düzenlendiğinin anlaşıldığı, ayrıca dayanak protokolün de icra kefaleti niteliğinde olmayıp borcun üstlenilmesi niteliğinde olduğu, bu bağlamda davaya konu bononun haciz ve muhafaza baskısı sonucunda düzenlendiğinin iddia edilemeyeceği, ayrıca icra takibine konu borç takipte taraf olmayan 3. kişiler olan davacılar tarafından ödenmiş olsa bile; davacı sıfatının borçluya ait olduğu, borcu ödemiş olan 3.kişinin alacaklıya karşı istirdat davası açamayacağı anlaşılmış, açıklanan gerekçelerle davacı tarafça açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan 512,33-TL harçtan 35,90-TL’in mahsubu ile artan 476,43-TL’nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 3.600,00-TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/11/2018

Katip …

Hakim …