Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/864 E. 2019/157 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/864
KARAR NO : 2019/157
DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 12/08/2016
KARAR TARİHİ : 26/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketine iş makinesini … nolu poliçe ile sigortalattığını, sigortalı olan iş makinesinin … isimli kişiye kiralandığında çalındığını, çalınan makinenin bedelinin 78.957,64 TL olduğunu, bu hırsızlık olayına karşı …. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile sanıklar aleyhine dava açıldığını, davanın halen derdest olduğunu, zararın tazmini için davalı … şirketine başvuru yapıldığını ancak olumsuz yanıt verildiğini, bu nedenle davalı … şirketine karşı dava ikame edildiğini beyan ederek, 78.957,64 TL tazminatın rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren bankalarca uygulanan en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu iş makinesinin müvekkili şirkete … sayılı Leasing All Rısk Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçenin sigortalısının … A.Ş. Olduğunu, dolayısıyla tazminat talep etme hakkının … A.Ş.’ye ait olduğundan davanın aktif husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının davayı açmasının ancak sigortalının iş bu davayı açabilmesi konusunda kendisine açık muvafakat vermesine bağlı olduğunu, böyle bir muvafakat belgesinin bulunmadığından davanın husumet yönünden reddinin gerektiğini, nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesinin 22.11.1996 tarih … sayılı kararının da bu doğrultuda olduğunu, TTK.’nın 1420. maddesinde “sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler iki yılda müruruzamana uğrar.” hükmünün mevcut olduğunu, yine Makina Kırılması Sigortası Genel Şartları Madde 22 ve Hırsızlık Sigortası Genel Şartları c.10 maddesi gereğince ”Sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler iki yılda mürürü zamana uğrar.”
Dava konusu kazanın 01.04.2014 tarihinde meydana gelmiş olduğunu, davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, talebe konu olan makinenin, müvekkili şirkete … numaralı Leasing All Risks Sigorta Poliçesi ile 22/09/2011-2015 tarihleri arasında … A.Ş.’ye sigortalı bulunduğunu, sözkonusu poliçenin “Sigortanın Konusu” başlığını taşıyan maddesinde belirtildiği üzere iş bu poliçe ile; sigorta kapsamına alınan makina veya cihaz ilişik Makina Kırılması, Elektronik Cihaz, Yangın, Hırsızlık ve Montaj Sigortları genel şartları kapsamında teminat altına alındığını, dava konusu hasar nedeni ile müvekkili şirkete başvurulmuş ve müvekkili şirket nezdinde … nolu hasar dosyası açıldığını, hasar belgeleri incelendiğinde sigortalı “asfalt serme makinesi” … Belediyesinde kiralık olarak kullanıldığı ve belediyeye ait inşaat sahasında asfalt serme işi yapmakta olduğunu, 01.04.2014 tarihinde park halinde bulunan makina yanına gelindiğinde makinaya ait bazı ekipman ve elemanların yerinde olmadığı anlaşıldığını, hadisenin araştırılması üzerine; inşaat sahasında park halinde bulunan makinanın ekipmanlarının, tel ile çevrili, bekçi bulunan, kamera ile denetlenen inşaat sahasından şantiyeyi bilen ve makinayı kullanan … ‘e ve … adlı kişilerce bekçi …’ın bilgisi ve izniyle emniyet-i suistimal sureti ile alınmış olduğunu, olay günü görev yapan bekçinin de olay nedeni ile gözaltına alındığını, sadık …’in olay nedeni ile tutuklandığını, emniyet-i suistimal suçu, başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere, zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulması veya bu devir olgusunun inkar edilmesi sureti ile işlendiğini, bu suçun iki konulu bir cürüm olduğunu, mal varlığı yanında kişinin irade serbestisi ve rıza özgürlüğünün de korunduğunu, malın tesliminin mağdurun rızası ile gerçekleştiğini, öte yandan, failde başlangıçta oluşan bir kast bulunmaktadığın, olay öncesinde bulunan fail / faillerin kastının makinenin davacıdan güven uyandırmak sureti ile teslim alındığını ve suçun işlendiği anlaşılmakta olduğunu, talep konusu hadise emniyet-i suistimal şeklinde kabul edilmesi gerektiğini, emniyet-i suistimal nedeni ile poliçede teminat bulunmamakta olduğunu, eylemin poliçe teminatı dışında gerçekleştiğini ve zararın karşılanamayacağının açık olduğunu, hiç bir surette davayı ve sorumluluğu kabul anlamına gelmemek kaydı ile; talep edilen fahiş tazminatı da kabul etmediklerini, davacının gerçek zararının poliçe genel ve özel şartları ile poliçede belirtilen muafiyetler nazara alınmak sureti ile uzman bilirkişiler marifeti ile tespitinin gerektiğini, dava dilekçesi ekinde davaya ilişkin hiçbir belge ve delil tebliğ edilmediğini, davacı delillerine karşı beyanda bulunma haklarının saklı tutulduğunu beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; hırsızlık ile çalınan sigortalı malın bedelinin sigorta kapsamında davalıdan tahsiline ilişkindir.
Dosya kapsamına alınan 24/07/2017 ve 11/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dava konusu hırsızlık olayının gerçekleştiği Mart 2014 tarihinde makinenin leasing döneminin devam ettiğini, iş makinesinin mülkiyetinin … AŞ’de bulunduğunun tartışmasız olduğunu, ancak davacı tarafça borcun bittiğinin bildirilmesine rağmen buna ilişkin olarak bir belge ibraz edilmediğini ve leasing şirketinden de alınmış bir muvafakatnamenin de dosyaya ibraz edilmediğini, bu nedenle husumet itirazırının mahkemenin değerlendirmesi kapsamında olduğunu, “sigorta sözleşmesinden kaynaklanan istemlerin alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” yönünde düzenleme bulunduğunu, alacağın muaccel olduğu tarihin tespit edilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından üçüncü kişilerin eyleminin hırsızlık olduğu kanaatine varıldığı takdirde zararın sigorta teminatlarına dahil sayılabileceğini, ancak emniyeti suistimal olarak değerlendirilmesi halinde zararın sigorta teminatı kapsamına dahil sayılmayacağını, bu hususlardaki takdirin mahkemeye ait olduğunu, “sigorta tazminatının hesabında sigortalı kıymetlerin rizikonun gerçekleşmesi anındaki tazmin değeri esas tutulur” yönünde düzenleme bulunduğunu, eksper raporu ile davacının ibraz ettiği faturaya bakıldığında hasar tutarının 22.531,99 Euro, KDV hariç 66.913,25 TL olduğunun görüldüğünü, taraflar arasında hasarın tutarı bakımından bir çekişme bulunmadığını, poliçeye bakıldığında hırsızlığa ilişkin olarak ilk yıl %1 den aşağı olmamak üzere hasar tutarının %10’u, 2, 3 ve 4. yıllarda %20’si oranında muafiyet tutarının kararlaştırıldığı, hırsızlık olayının 3. yıl içerisinde gerçekleştiği anlaşılmakla muafiyet oranın da %20 olabileceğini, dosyaya mübrez eksper raporuna göre 22.531,99 Euro zarar tutarından poliçeye göre %20 oranında ve 4.506,39 Euro tutarında muafiyet düşülerek KDV hariç zarar tutarının 18.025,60 Euro olarak bulunduğunu, davacı tarafça sunulan faturaya uygun olarak KDV hariç 66.913,25 TL olarak bulunmuş olduğunu, bu tutar üzerinden %20 oranına tekabül eden 13.382,65 TL tutarında muafiyet düşüldükten sonra KDV hariç tazminat tutarı 55.530,60 TL olabileceği, bu tutara %18 oranında ve 9.635,508 TL tutarında KDV tahaakkuk edeceğini, somut olayda talep edilebilecek tazminat tutarının 53.530,60 TL + 9.635,508 TL KDV olmak üzere 63.166,108 TL olabileceğini, bu miktara muacceliyet tarihinden itibaren ticari avans faizi işleyebileceğini beyan eden raporunu ibraz etmiştir.
Dava, sigorta tazminatı bedelinin tahsili talebine ilişkindir, davalı yan davanın reddini savunmuştur.
Davaya konu iş makinesinin sigortalandığı poliçede sigortalının dava dışı … A.Ş. olup davalının davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı savunmasının tetkikinde; ilk poliçe tarihi itibariyle davaya konu poliçe sigortalısının dava dışı finansal kiralama şirketi olduğu, sigorta ettirenin dava dışı … olup davacı ile dava dışı … arasında kira ilişkisinin bulunduğuna dair belgenin dosya içerisinde mevcut olduğu, 20.01.2014 tarihinde zeyilname ile poliçe sigorta ettireninin davacı olarak değiştirildiği, rizikonun 2014 yılının 3. ayında gerçekleştiğinin dava dilekçesi, hasar dosyası ve celp edilen ceza dosyasından görüldüğü, zeyilname ile sigorta ettirenin davacı olarak değiştirildiği tarihten sonra rizikonun gerçekleştiğinin anlaşıldığı, nitekim davacının finansal kiralama sözleşmesi gereğince 24.03.2016 tarihinde iş makinesinin mülkiyetini dava dışı finansal kiralama şirketinden devir aldığına dair iş makinesi satış sözleşmesinin bulunduğu, davanın iş makinesi mülkiyeti edinildikten sonra davacı tarafından açıldığının görüldüğü, davalı vekilinin davacının bu davayı açabilmesinde Yargıtay … HD’nin 1996 tarihli kararı gereğince de dava dışı sigortalı finansal kiralama şirketinin açık muvafakatinin gerektiği savunmasının incelenmesinde, atıfta bulunulan Yargıtay ilamının 6762 sayılı mülga kanun döneminde verilmiş bir karar olup zeyilname tarihi itibariyle 6102 sayılı yeni TTK’nun uygulandığı, 6762 sayılı kanunun sigortalının açık muvafakatinin gerektiğine dair 1446/2. maddesi karşılığının 6102 sayılı kanunda bulunmayıp somut olayda davacının davasını açmasında dava dışı sigortalı finansal kiralama şirketinin açık muvafakat vermesinin gerekmeyeceği, dolayısıyla davacının aktif husumet ehliyetine sahip olduğu,
Dosyadaki bir diğer uyuşmazlık olarak davanın zamanaşımına uğradığı savunmasının tetkikinde; TMK’nun 5. maddesi delaletiyle TTK’nun 1. ve TBK’nun 72/1-son maddeleri gereğince uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanmasının somut olaya uygun olduğu, rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede TCK’nun belirlediği 8 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşıldığı, davacının dava tarihi itibariyle sigorta tazminatını talep edebileceğinin görüldüğü,
Poliçe kapsamının yalnızca hırsızlık fiilini kapsadığı, iş makinesi ekipmanlarının hırsızlık fiili ile çalınmış olmayıp güveni kötüye kullanma suçunun işlediğinden bahisle davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığına dair savunmanın, poliçede yalnızca TCK’nun hırsızlık suçuna ilişkin maddesinin teminat kapsamında olduğuna dair kabulün TMK’nun 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralına uygun olmayacağından dinlenebilir olmadığı, nitekim davaya konu ceza yargılamasında … Asliye Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı ilamında suçun “kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında hırsızlık” olarak nitelendirildiği görülmekle bu bakımdan da suçun zaten hırsızlık olduğu anlaşılmakla gerçekleşen rizikonun poliçe teminatı dahilinde olduğu,
Konusunda uzman bilirkişinin denetlenebilir ve hükme esas alınması mümkün kök ve ek raporlarında, tespit edilen miktar kadar davacının sigorta tazminatı almaya hakkı olduğunu anlaşılmakla temerrüt faizinin başlangıç tarihi bakımından, davacı tarafça daha önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulmayıp sigorta şirketine telefonla sözlü olarak başvuruda bulunulduğuna dair davacı vekilinin 7 nolu celse ara kararı gereğince 07.02.2019 tarihli beyan dilekçesi ibraz ettiği, sigorta şirketine daha önce yapılmış yazılı başvuru bulunmadığından temerrüdün en erken davanın açıldığı tarih itibarıyla gerçekleşmiş olduğu, davalı taraf tüzel kişi tacir olmakla birlikte poliçe konusunun da ticari işletmeyi ilgilendiren iş makinesi olması dolayısıyla davacı lehine avans faizine hükmedilmesinin yerinde olacağı kanaatlerine varılmakla sonuç olarak davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
63.166,108 TL’nin 12/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Alınan 1.348,40 TL peşin harçtan, alınması gereken 4.314,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.966,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan başvuru harcının tamamı ve diğer harç, bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 1.910,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 7.248,30 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafın yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/02/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza