Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/863 E. 2018/898 K. 10.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/863
KARAR NO : 2018/898

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 12/08/2016
KARAR TARİHİ : 10/10/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ticari iş ilişkisi kurulduğunu, davalı şirketin müvekkili şirket adına Antalya … İcra Müdürlüğü… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirketin borca itiraz ettiğini, davalı şirketin itirazın iptali için Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi… E. Sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, müvekkili şirkette Antalya… Asliye Ticaret Mahkemesi… E. Sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine alacak davası açtığını, davalı şirketin açmış olduğu itirazın iptali davasının davacı müvekkil şirketin açmış olduğu alacak davası ile birleştirilmesine karar verildiğini, Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi … E., … K. Sayılı ilamı ile davacı müvekkil şirketin açmış olduğu alacak davasının reddi ile davalı şirketin açmış olduğu itirazın iptali davasının kabülüne karar verildiğini, davacı müvekkil şirket ile davalı borçlu şirketin 24.07.2012 tarihli Sulh ve İbra Sözleşmesi ile anlaştıklarını, söz konusu anlaşmanın 5. maddesinin 1. Fıkrası gereği davacı müvekkil şirketin, davalı borçlu şirkete oian borç miktannın harçlar ve avukatlık ücreti dahil olmak üzere 400.000,00 TL olarak sınırlandırılması konusunda anlaştıklarını, davacı müvekkil şirket üzerine düşen ödemeyi davalı borçlu şirkete eksiksiz olarak ifa ettiğini, …Vergi Dairesi 08.01.2014 tarihli ödeme emri ile Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi… E., … K. Sayılı ilamı gereği 14.289,58 TL yargı harcını ödenmesini talep ettiğini, davacı müvekkil şirket 24.07.2012 tarihli Sulh ve İbra sözleşmesi gereği harcı ödemesi için davalı borçlu şirket yetklileri ile iletişime geçtiğini, davalı borçlu şirket yetkilerinin söz konusu tutarı ödeyeceklerini beyan etmelerine rağmen ödemediklerini, davacı müvekkil şirket 14.07.2014 tarihli makbuz ile… Vergi Dairesine 18.920,90 TL ödediğini, davacı müvekkil şirketin tüm aramalanna rağmen davalı şirket tarafından söz konusu meblağın ödenmemesi üzerine Bodrum … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, davalı şirket 25.07.2014 tarihli dilekçesi ile yetkiye ve borca itiraz ettiğini, davacı müvekkil şirket tarafından yetki itirazı kabul edildiğini, ve 25.08.2016 tarihinde dosyanın yetkili İstanbul İcra Dairesine gönderilmesine karar verildiğini, yetkili İstanbul … İcra Müdürlüğü… E. Sayılı dosyasından davalı borçlu şirkete ödeme emri gönderildiğini, ancak davalı Şirketin herhangi bir borcu olmadığından bahisle icra takibine itiraz ettiğini, davacı müvekkil şirket ile davalı şirket arasında imzalanan Sulh ve İbra sözleşmesine ve makbuzlara göre davalı şirketin 18.930,23 TL müvekkili şirkete borçlu olduğu anlaşılmış olduğundan icra takibi öncesi ve sonrasında davalı borçlu şirketin borcunu ödememekte ısrar ettiğini, bu nedenlerle borçlunun icra takibine vaki haksız ve kötü niyetli itirazının iptali için dava açma zaruretinin hasıl olduğunu, sonuç olarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak kaydıyla davalarının kabulünü, davalı borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Numaralı dosyasına vaki itirazın iptali ile %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının Bodrum … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasından yaptığı takipte alacağın sebebini Antalya … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasına ödedikleri tahsil harcı olarak gösterdiğinden yetkili mahkemenin davalının veya borçlunun ikametgahına göre değil kamu alacağının doğduğu yere göre belirlenmesi gerektiğini, her ne kadar dava dilekçesinde borç sebebini bu kez Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas … karar sayılı kararındaki yargı harcı olarak beyan etmişse de iki durumda da kamu alacağının doğduğu yer Antalya olduğundan yetkili yer mahkemesinin Antalya Mahkemeleri olduğunu, davanın öncelikle yetki yönünden reddini, yetki itirazlarına ek olarak dava konusu her iki şirketin ticari işlemlerinden değil Borçlar Kanununa uygun olarak yapılmış sözleşmeden kaynaklandığından görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olmayıp Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, mahkemece görev itibariyle dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini, davacının 1 yıllık süre geçtikten sonra Bodrum’da başlattığı takibin İstanbul’a gönderilmesini talep ettiklerini, esasen müstakil bir takip mi yoksa yetkisizlik sebebiyle gönderme talebi mi olduğunu, dosyayı inceleyemediklerinden taraflarınca bu hususta başkaca itiraz haklarının varsa saklı tuttuklarını, ayrıca işlemsizlik sebebiyle dosyanın işlemden kaldırılması gerekirken yenileme talebi alınıp taraflarına tebliğ edilmeden gönderme talebinin kabul edilmiş olmasının 1 yıllık sürenin geçmiş olmasını engellemediğini, her iki sebeple de hak düşürücü sürenin dolduğunu ve davanın esasa girişmeksizin bu yönden reddini, alacaklı olduğunu iddia eden şirketin Bodrum İcra Müdürlüğü’nden gönderdiği ödeme emrinde borcun sebebini açıkça “24/07/2012 tarihli sözleşme gereği Antalya … İcra Müdürlüğü… esas sayılı dosyasında borçlunun yatırması gereken tahsil harcı bedeli” olarak göstermiş olup dava dilekçesinde ise bu sebebi değiştirerek Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı kararındaki harç olduğunu beyan ettiğini, takip talebi ve ödeme emrindeki alacak sebebini değiştirmesine izin verilemeyeceğini, Antalya … İcra Müdürlüğü dosyasına davacının yaptığı bir tahsil harcı ödemesi bulunmaması sebebiyle de konusu olmayan davanın reddinin gerektiğini, davacının Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen davanın konusunu adeta geçirdiğini, davanın bu davadaki davacıya 2006 yılı yaz sezonunda 4 yıldız belgeli olduğunu iddia ettiği otelinde konaklaması muhtemel müvekkil şirket yolcularının, yine muhtemel konaklama bedellerine karşılık avans olarak ödenen 110.000 USD avansın kullanılmayan kısmının iadesine ilişkin olduğunu, otelin 4 yıldız belgesine sahip olmadığı halde bu taahhütte bulunduğunu, müşteri şikayetleri sebebiyle böyle bir belgesi bulunmadığının anlaşıldığını, sözleşmenin feshedilerek avans bakiyesinin iadesi ve sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacaklarının tahsilinin talep edildiğini, davacının iadeye yanaşmadığı gibi bir de alacaklı olduğu iddiasıyla müvekkili aleyhine dava açtığını, müvekkilin de bunun üzerine kendi alacağının tahsili için dava açtığını, neticede mahkemenin davacının otelin belgesi hakkında doğru beyanda bulunmadığını tespit ederek sözleşmenin taraflarından feshini haklı bulduğunu ve otelin davasını ret, müvekkilinin davasını kabul ettiğini, görüldüğü üzere davacının bu davanın konusuna gelinceye kadarki ilişkide de doğru beyanda bulunmadığını, ödeme emrine eklenen evraklarda 18.930,23 TL ödemenin Antalya… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E…. K. sayılı ilamının hüküm fıkrasının 2. Bendinde davalıya yüklenen 14.289,58 TL yargı harcı ile gecikme cezası olduğunun görüldüğünü, bu harcın alacaklısının kamu maliyesi, borçlusunun da davanın davalısı … A.Ş. Olduğunu ve yapılan ödemenin kendi borçlarının ödenmesinden ibaret olduğunu, kararda taraflarınca ödenen 4.305,70 TL takip ve dava harcı toplamı alınması gereken 18.595,28 TL harçtan mahsup edilerek kalan 14.289,58 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiğini, 24/07/2012 tarihli Sulh ve İbra Sözleşmesi’nin 5. Maddesinin sözü edilen harçların kararda belirtildiği üzere davalıdan müvekkilin tahsil etmesi gereken 4.305,70 TL harç olduğunu ve bu harcın davacıdan tahsil edilmediğini, 14.289,58 TL harcın müvekkil tarafından tahsilinin mümkün olmayıp alacaklısının kamu maliyesi olduğunu, sulh sözleşmesi icra takibine konu edilen müvekkil şirket alacağından ibaret olduğunu, nitekim karara istinaden yaptıkları icra takibinde bu miktarın yer almadığını, bu sebeple söz konusu tutarı müvekkile yüklenmiş olsaydı açıkça 14.289,58 TL’nin (borçlu davalı) davacı şirket adına müvekkil adına kamu maliyesine yatırılacağının belirtilmesi gerektiğini, davacıyla hiçbir zaman bu harçla ilgili bir konuşma yapılmadığını, aksine Bodrum ve İstanbul İcra Müdürlüklerinden gönderilen ödeme emirleri üzerine şirket yetkilisi …’in bizzat tarafından aranarak müvekkil şirketin sulh sözleşmesini imzalayarak 1 milyar liralık bir cezai şart ve faiz alacağından vazgeçtiğini, sulh sözleşmesine göre takside bağlanan borçların gününde ödenmediği takdirde sözleşmeden vazgeçme hakkı bulunduğunu ve borçların taahhüt edilen tarihlerde ödenmediği halde bunun dahi yapılmadığını, kararda açıkça kendilerine yüklenen bir harcın ödenmeyeceğini ve davranışlarının ticari ahlakla uyuşmadığının belirtildiğini, her iki görüşmede de adı geçen taklipten haberi olmadığını belirterek özür dilediğini, nitekim dosyanın takip aralığına bakıldığında davacı şirketin bu alacak iddiasında çok da istekli olmadığının anlaşıldığını, her ne kadar her iki yanın da bu beyanların davaya bir etkisi olacağı düşünülmemekteyse de davacı vekilinin üstelik görüşmeleri bizzat kendisi yapmış gibi hiç var olmayan bir hadiseden bahsetmesi hayretle karşılandığından mahkememize davacının ticari duruşu il ilgili bir fikir vermesi açısından açıklama lüzumu hissettiklerini, ayrıca davacı şirketin borcunu öngörülen vadelerde ödemeyerek sözleşmeye aykırı davrandığından üstelik müvekkilinin haksız icra takiplerine muhtapa ettiğinden sözleşmenin 9. Maddesi uyarınca sulh tarihinde 1 milyar lirayı aşmış olan alacağının tamamını tahsil için takibe devam edileceğini, sözleşmenin yorumunun tamamen hakimin yetkisinde olup davanın miktar ve mahiyet itibariyle tanık dinlenebilecek bir dava olmadığını ancak mahkemenin aksi düşüncede olduğu takdirde taraflarından da tanık bildirileceğini, sonuç olarak haksız ve yasal dayanaksız davanın reddi ile haksız icra takibi sebebiyle davacı aleyhine %20 tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; davacı tarafça ödenen yargı harçlarının taraflar arasındaki sulh ve ibra sözleşmesine dayalı olarak davalıdan tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 18.920,90 TL ve 9,33 TL(%9) işlemiş faiz(değişen oranlarda adi kanuni faizi) olmak üzere toplam 18.930,23 TL alacağın takip tarihinden itibaren (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) işleyecek avans faizi ile takip başlatıldığı, davalı takip borçlusunun borca ve borcun ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkeremize cevap verdiği görülmüştür.
Davalı vekili her ne kadar görev ve yetki itirazını ileri sürmüş ise de tarafların tacir olup uyuşmazlığın ticari işletmeleri ile ilgili olması nedeni ile mahkememizin görevli olduğu, davalının yerleşim yeri itibari ile de mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmakla; HMK’nın 6. maddesi uyarınca yargılamaya devam olunmuştur.
Davalı vekilinin huzurdaki itirazın iptali davasının 1 yıllık kanuni süre içinde açılmadığı yönündeki itirazları noktasında yapılan değerlendirme sonucunda; İİK’nın 67. maddesi uyarınca itirazın iptali davalarının takibe yönelik itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 1 yıl içinde açılmasının gerektiği, ancak itiraz dilekçesinin tebliğ edilmediği müddetçe 1 yıllık hak düşürücü sürenin işlemeye başlamayacağı, somut olayda takip dosyası içeriğinden davalı takip borçlularının itiraz dilekçelerinin davacı alacaklıya tebliğ edilmediğinin tespit edildiği, bu nedenle 1 yıllık dava açma süresinin dolmadığı, ayrıca yenileme emrinin gönderilmesi ve son takip işlemine kadar icra takibinin 10 yıldan fazla işlemsiz bırakılmadığı, dolayısıyla takipte zamanaşımının da gerçekleşmediği anlaşılmakla, davalı yanın işbu itirazlarına itibar edilemeyeceği anlaşılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen mali bilirkişi …ile hukukçu bilirkişi …marifetiyle hazırlanan 24/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.02.2012 gün ve … E, … K nolu kararı uyarınca Davalı … Turizm İşletmeciliği A.Ş.’den alınmasına karar verildiğini, dava dosyasında mevcut bulunan Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.02.2012 gün ve … E, … K. no’lu karan gereği alınması gerekli 18.595.28 TL harçtan peşin olarak alınan 3.192.00 TL ve icra dosyasında alınıp … dosyasında mahsup edilen 1.113.70 TL olmak üzere toplam 4.305.70 TL harcın makbuzu ile kalan 14.289.58 TL harcın davalıdan (… İşl. A.Ş.)’den alınmasına karar verildiğini, … Vergi Dairesi tarafından davacı kurum adına düzenlendiğini ve ödenmemiş herhangi bir vergi borcu mevcut olmadığını, TC Gelir İdaresi Başkanlığı …Vergi Dairesi Başkanlığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün mahkemeye 10.05.2017 gün ve … – 250.03 – E…. sayı ile göndermiş olduğu yazıda ifade edildiği üzere söz konusu dairede “… vergi kimlik numarasında mükellef bulunan … A.Ş’nin” 6183 sayılı A.A.T.U.H. Kanun’un 55’inci maddesine istinaden vadesinde ödenmeyen borçlarla ilgili olarak borçlarını ödemeyenlere 7 (yedi gün) içinde borçlarını ödemelerini veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunu bildiren “ödeme emri” tebliğine yönelik10.05.2017 tarihi itibariyle mükellef kuruma ait amme alacağına rastlanamadığı bilgisi verildiğini, bu bilgiye göre … A.Ş.’nin… Vergi Dairesi’ne herhangi bir harç dolayısıyla vergi borcu bulunmadığını, sonuç olarak dava konusu yargı harcının Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24.02.2012 gün ve … E, … K. No’lu kararı uyarınca davalı … Turizm İşletmeciliği A.Ş.’den alınmasına karar verildiğini, TC Gelir İdaresi Başkanlığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 10.05.2017 gün ve … – 250.03 -E. … sayılı yazısından anlaşılacağı üzere … A.Ş.’nin 08.01.2014 tarihli ödeme emri kapsamında söz konusu kuruma ait amme alacağına ve bahse konu 08.01.2014 tarihli ödeme emrine rastlanmadığını…” mütalaa ettikleri anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davacı tarafça Antalya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas, … karar sayılı ilamında hükmedilen (14.289,58-TL harç ve gecikme cezası ile birlikte 18.920,90-TL) yargı harçlarının ödenmesi üzerine, bu ödemenin taraflar arasındaki sulh ve ibra sözleşmesine dayalı olarak davalıdan tahsili isteminin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında akdedilen ve itiraza uğramayan 24/07/2012 tarihli sulh ve ibra sözleşmesinin 5.1 maddesinde tarafların mahkeme kararı sonucunda davacı aleyhine oluşan borç miktarının harçlar ve avukatlık ücreti dahil olmak üzere 400.000 TL olarak sınırlandırılmasını kabul ettiği görülmüştür. Taraflar arasındaki sulh ve ibra sözleşmesi hükümlerinin yürürlükte olduğu ve edimlerin ifasına yönelik itirazın yöneltilmediği, aydınlatılması gereken meselenin davacı tarafın anılı mahkeme kararının 2 numaralı bendi gereğince hazineye ödenmesi gereken 14.289,58-TL harç ve gecikme zammını taraflar arasındaki sözleşmenin 5.1 maddesi gereğince davalıdan tahsilini talep edip edemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmıştır. Bu tespit ışığında anılı sözleşme maddesinin somut olaya tatbiki ve yorumu gerekmekte olup HMK’nın 33. maddesine göre; Hakimin, Türk hukukunu resen uygulayacağı hükmünden hareketle, diğer bir anlatımla; bir davada ileri sürülen maddi olayların hukuki nitelendirmesi ve yorumunu yapmak, uygulanacak hukuk kurallarını bulmak ve uygulamak, hakimin doğrudan görevi olmakla hazineye ödenmesi gereken harçların sözleşmenin anılı maddesinin kapsamında kalıp kalmadığı meselesi irdelenmiştir. Bu kapsamda yapılan değerlendirme sonucunda sözleşmenin 5.1 maddesinde davacı aleyhine oluşan borç miktarının harçlar ve avukatlık ücreti olarak 400.000-TL olarak sınırlandırılmasına karşın bu sınırlamanın davacı ve davalı taraf arasındaki karşılıklı menfaat dengesinde tesis edildiği, davalının uhdesinde olmayıp alacaklısı kamu hazinesi olan yargı harcını kapsamına almaya yeterli olmadığı, karşılıklı iradelerin uyuşması halinde bu yöndeki iradenin ayrıca ve açıkça belirtilmesinin gerektiği, somut olayda bu yönde iradelerin uyuştuğuna dair ispata elverişli delil ve emarelere rastlanılmadığı anlaşılmakla; sübut bulmayan davanın reddine, kötü niyetin ispatlanamaması nedeni ile koşulları oluşmayan davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı yanın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınan 228,69-TL peşin harçtan, alınması gereken 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 192,79-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan masrafın kendi üzerine bırakılmasına,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 2.271,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/10/2018
Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza